T iy a t r o
Davası
Kaç kere bu mevzu üstünde yazı yazdım. Çünkü inkılâbın mutlaka başarması icab eden meselelerden biri memlekette tiyatro hayatının inkişaf etme sidir. Ve çünkü dünyada mun tazam bir tiyatrosu bulunma yan hiç bir hükümet merkezi yoktur. Hakkında yapılan bütün tenkitlere rağmen, îs- tanbulun yıllardanberi ka pıları halka açık kalan ve gelişip şubeleri şimdi üçü bulan bir tiyatrosu var. Fa kat devlet merkezi ve inkı lâbın kaynağı olan Ankara bir tiyatrodan mahrumdur ve buna ne zaman mazhar olacağına dair ise uîukda hiç bir alâmet belirmiyor. Halbuki, geçen yıl Raşit Rı za bir kaç arkadaşiyle be raber Ankaraya geldiği za man, bu iş adeta üzerinde düşünülen ve yakında hal ledilmesine çareler aranan bir mesele halini almıştı ve Kültür Bakanlığının bütçe sinde bu işe yetmiş bin lira ayrılmış olduğu havadisini gün delik gazetelerden mizah gazete lerine kadar geçmiş görüyorduk.
Muntazam ve daimî bir ti yatroya malik olmağa Ankarada o kadar susamış bulunuyoruz ki, Raşit Rızanın kurmağa çalıştığı
sahnenin bütün zarurî noksanla- rilye beraber tevakkisi kabil suç larını da görmemeğe, farketme- meğe çalışıyorduk. Fakat aylar- danberi bu bahse girildiğini gör müyorum. O zamanki bakan Abi- din özmenin reisliği altında Ha şan Âli, Reşat Nuri ve Ertuğrul Muhsin bu tiyatro dâvasını ko nuşmuş ve incelemişlerdi. Neye karar verildi ve neler konuşuldu, bilmiyoruz. Lâkin yıllarca sah neye emek veren Raşit Rızanın açıkta kalmasından haklı olarak hicab ve eseî duyan bazı nüfuzlu zatlar onu açıkda kalmış bir başka emektar ölünce onun ye rine geçirdiler ve o zamandan beri de işte bu meseleye hiç temas edilmiyor. Sanki, bütün dâva Raşit Rızaya bir maaş bağ- lamakda imiş.
Bizde kayrılan sanatkârı sanatını kolay ve rahat, daha ces- sur ve daha kuvvetli inkişaf et tirmesi için değil sessizce oturup tenbelce yaşaması için kayırmak ananedir. Ve Raşit Rizanın nerede olduğunu ve neler yapıp hazırla dığını bile hatırımıza getirip dü- şünmiyoruz. Ben de şunu biliyo rum ki, Ankara Halüevinin temsil kolundan hiç bir ses çıkmamakta, ve Raşit Rızanın reisliğinden, ilk baharda geldiği ve ilk baharı yaz takip ettiğine göre henüz hiç bir eser görülmemektedir.
Şunu da ilave etmeliki, memlekette İstanbul tiyat
rosunun dışında kalan ve sahnemize hizmet edebile cek halde bulunan sanatkâr sade Raşit Rıza değildir ve bunların hepsine de hizmet edebilecek halde bulunur larken tekaüdiye değil fakat hizmet ettirerek para ver melidir. Ben Erturul Muh- sinden başka memlekette arkadaşlarını idare edebile cek kuvvette bir artist tanı madığım için, Ankarada ku rulmalı dediğim tiyatronun başına bir artist getirilmesi ne muarızım.
Bu tiyatronun başına san’attan anlayan, idari ka biliyeti haiz ve kendisi telif veya tercüme eserler vererek dedikoduya meydan açmayacak Jl'r adam getirilmeli ve bu tiyatK, Evkaf Apartmanın bomboş sahnesinde yahut Hal kevi • tiyatrosunda ya da iki sinemanın birinde kış gelme den oyunlarına başlamış olmalı dır. Büyük komisyonlarda böyle işler müzakere edilirken daima yüz binlerce liradan, muhteşem binalardan, muazzam konserva- tuvarlardan bahsedilebilir. Bu muazzam çapta teşkilâtın temel
lerini atmağa, müstakbel büyük tiyatronun. On onbeş yıl sonra kapılarını açacak büyük devlet tiyatrosunun teşkilâtını ve im kânlarını hazırlamağa şimdiden elbette hazırlanmalı. Fakat yine şimdiden Kültür Bakanlığı ile Ankara Belediyesi elele vere rek bütçelerinde mütevazı bir; parayı tesbit etmeli ve bu tiyat ronun başına geçecek adamı se çerek onu artistlerini, repertuva- rını ve en lüzumlu eşyalarını he men hazırlamağa memur etmeli dir. Bakanlığa geldi geleli hiç bir dakikasını boş geçirmediğini pek iyi bildiğimiz Kültür Bakam Saî- îet Arıkanla Vali ve Belediye başkanı Nevzat Tandoğanın münevver ve görgülü i f â s ı n dan bu işe bir an evvel el koy malarını ve bu kışın Ankarada, bir tiyatrodan hala mahrum olan Türkiye Cümuriyetinin merke zinde ucuz, mütevazi, fakat ciddî bir halk tiyatrosu açılmasını te min etmelerini bekleriz.