Acaip bir mizah salgını

I 4

} ú i #

- / Jr 1 /

H a lta

içinde notlar

s

Âcaip bir mizah saigını

Yazan: Halit Fahri OZAN SOY

T tS it fi O O

Bir, iki yıldır bazı mizah dergileri lahıslar üzerine uydurma fıkralar azmak merakına düştüler. Bu moda a ilk önce hangi esprili zat (l) orta a attı, bilmem, fakat bu moda sal­ im halinde hâlâ devam edip kidiyor. Junlann içinde bazan ince ve zarif ilanlarına rastlamıyor değiliz, fakat ıkserisi o Irada, çiğ, zevksiz ve buda aea şeyler ki bunlara da gülenler var Di diye hayretlere düşmekten kendi nizi alamıyoruz. Meselâ içkiye hiç lüşkün olmıyan ve şaşırıp da günün

inde iki kadeh şarap içse midesin len hastalanan bir kimseyi küp dibin le sızacak kadar bekri gösteren, ya ıud aylığının üçte ikisini her ay bak rala ve kasaba dağıtan, fakat hiç bir aman ne kendisi, ne de ailesi aç ve ¡efil yaşamıyan şerefli ve mütevazi >ir memuru açlıktan nefesi kokan >ir dilenci halinde tasvire kalkan bir

ücracı, biraz aklı, zevki ve vicdanı ilan bir okuyucuyu nasıl olur da tik indirmez? Çünkü böyle şeylere gııl nek te, yazmak kadar hamakattir,

abalıktır.

Amma ne yazılı ki, mizah gibi ince ir sanatın soysuzlaşmış ve baldıran işmiş bir takım kalem fukarası nük

î namına bu herzeleri savurmaktan

ir türlü kendilerini alamıyorlar, ürk mizahının asırlar boyunca Ka- ıgöz, ortaoyunu, Nasreddin Hoca, İn li Çavuş ve bektaşi fıkraları ve da- i nice nice hoşsonbet ve nüktedan lebi x.i raf eti erile cemiyete her za- an hakiki neşe ve incelik dağıtan ör îkleri nerede, bu son bayağılıklar ırede? Türk zevkini ve mizahım bu iştüğü uçurumdan tutup kaldır - ak, bu soğukluğu gidermek, bu ha-

yı dezenfekte etmek lâzımdır. Bu

t, hakiki üstad mizahçıların hisse

>e düşüyor.

0 üstacî mizahçılar da, sanatlerini çültenlere bakarak, Bernard Shaw t sadeliği nisbetinde derin bir sözü 1 tekrarlıyabilirler. Shaw şöyle de-işti:

— Dünyaya bakarken iki şey canı­ mı sıkar: İnsanların ahmaklığı, hay yanların zekâsı.'

ŞİİR ÜZERİNE BİR KİTAP Bir gazetede okuduğum bir tenkide nazaran, şiir üzerine nazariyeler yü­ rüten bir kitap çıkmış. Bu nazariye ve düşüncelerin bazılan umum tara fmdan değeri ve şöhreti kobul edilen, fakat birçoğu yalnız kitabı çıkaran tarafından şöhretli sayılan birçok şa irlerin ağzından ve kalemlerinden der lenme sözlermiş, iddiaya göre, şimdi bu kitap, gençlere hakiki şiirin nasıl yazılacağım öğretecekmiş!

Kinıbilir, belki bu kitabın ikinci de fa basılması da müyesser olur. O za man kitabın en son sayfasına aşağı daki fıkrayı da büyücek harflerle ge çirmeîerini tavsiye ederim!

oüstad bir Fransız şairi, bir gün, genç şairlere şu nasihatte bulunuyor:

— Şiir sanatini okumakla şiir yaz­ mak öğrenilmez. Yoksa meselâ eliniz deki tren biletini okumakla, vücudü-

i

Bilmem artık, bu fıkrayı okuduk­ tan sonra, genç şairler, o hayali şiir seyahatine yalnız nazariyelerie atıl­ mağa cesaret edebilirler mi?

CİNAYET ROMANI,ARI

Çeşidli cinayet vakaları yetişmiyor muş gibi gazetelerimizde cinayet ro manian tefrikaları da son zamanda yeniden çoğalmağa, başladı. Hakikat, hayali dürtüyor demek!

Bu nevi romanları yazmak ta ayrı bir hünerdir. Bizde yalnız dehşet te­ cessüsümüzü uyandırmakla kalmama h» zekâmızı da işîetmelidir. Bu bakım dan, iyi bir zabıta romanı, binbir gir di çıktısı, blnbin düğümü ve esrarlle, bir meraklı macera olduğu kadar, ze­ kâyı da işleten bir çark, bir bilmece d ir de!

Bu böyledir, amma son zamanda dikkat ediyorum, bizdeki cinayet ro mancıları bu prensipe pek ehemmi-

(Devarnı sayfa 6 Sü. 5 te)