• Sonuç bulunamadı

Nozokomiyal İnfeksiyon Etkeni Mikroorganizmalarda Antibakteriyel Direnç

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nozokomiyal İnfeksiyon Etkeni Mikroorganizmalarda Antibakteriyel Direnç"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G‹R‹fi

Hastane ortam›nda s›k ve genifl çapta antibiyotik kul-lan›m› çoklu dirençli sufllar›n yay›l›m›n› kolaylaflt›-ran ve tedaviyi güçlefltiren en önemli faktörlerden bi-ridir. Bakterilerdeki temel direnç mekanizmalar› iyi bilinmekle birlikte bu konuda yeni yaklafl›mlar gelifl-tirilmeye devam etmektedir. Bakterilerdeki genetik de¤ifliklik birkaç mekanizma ile ortaya ç›kar. TEM-1,SHV-1 gibi genifllemifl spekturumlu beta lakta-mazlar (ESBL) nükleotid baz çiftlerinde gözlenen nokta mutasyonlar› ile ve bazen de plazmidler, bak-teriofajlar yada transpozonlar taraf›ndan tafl›nan ya-banc› DNA’n›n kazan›lmas› sonucunda geliflebilir ve mikroorganizmalar›n antimikrobiyal ajan›n seçici et-kisinden kurtulmas›na neden olur (1).

Direnç geninin etkin olabilmesi için fenotipik diren-cini ortaya koyacak düzeyde eksprese edilmesi ge-rekir; örne¤in beta laktamaz üretimi Enterobacteri-acea’lar aras›nda s›kt›r, fakat penisiline karfl› direnç ekspresyon moduna ve miktar›na ba¤l›d›r (2). ESBL üreten sufllar nedeni ile ortaya ç›kan sporadik nozo-komiyal salg›nlar baz› hastanelerde endemik bir probleme öncülük edebilirler ve bu salg›nlar›n kon-trolündeki baflar›s›zl›k ayn› hastanede bazen de ayn› hastada yeni ESBL mutantlar›n›n gözlenmesi ile so-nuçlanabilir (1, 3).

Antibiyotiklere Direnç Mekanizmalar› Beta laktam direnci

Çeflitli bakteriler taraf›nda üretilen, penisilin, sefa-losporin ve karbapenemlerdeki beta laktam halkas›n› hidrolize eden çok say›da beta laktamaz enzimi var-d›r (4). Enzim aktivitesi özellikle ampisiline duyarl›

Nozokomiyal ‹nfeksiyon Etkeni Mikroorganizmalarda

Antibakteriyel Direnç

(*) fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Enfeksiyon Hastal›klar› , ‹STANBUL Hatice HASMAN(*), Birsen DURMAZ ÇET‹N(*)

ÖZET

Nozokomiyal infeksiyon etkenlerinin antibiyotiklere karfl› giderek artan oranda direnç kazanmalar› nedeniyle, infeksiyonlar›n ortaya ç›kmas› ve yay›lmas›n›n önlenmesi büyük bir önem kazanmaktad›r. Antibiyotiklere karfl› antibakteriyel direnç geliflimi-ne geliflimi-neden olan çeflitli mekanizmalar gösterilmifltir. Hastageliflimi-nelerdeki dirençli infeksiyonlar›n önlenmesi ve kontrolünde, sürve-yans çal›flmalar› ile antibiyotik direnç oranlar›n›n düzenli olarak izlenmesi, tedavide uygun, etkili, güvenli antibiyotik kulla-n›m› önemlidir.

Anahtar kelimeler: Nozokomiyal infeksiyon, antibakteriyel direnç SUMMARY

Antibacterial Resistance in Microorganisms Causing Nosocomial Infections

As the agents of nosocomial infections become increasingly resistant to antibiotics, prevention of occurence and spread of in-fections have a great importance. A variety of mechanism have been shown to result in bacterial resistance against antibio-tics. Following of antibiotic resistance rates regularly by surveillance studies, the appropriate, effective and safe usage of an-tibiotics in treatment are important for the management and control of resistant nosocomial infections.

Keywords: Nosocomial infection, antibacterial resistance

‹letiflim : Hatice Hasman

(2)

izolatlarda s›kl›kla düflüktür; fakat indüksiyon veya kromozomdaki beta laktamaz genlerinin say›s›n›n de¤iflmesi nedeni ile artarak, afl›r› üretime neden ola-bilir. Bu mutantlar›n seleksiyonunun Enterobacter bakteriyemili ve 3. kuflak sefalosporin alan hastala-r›n % 19’unda direnç geliflimine neden oldu¤u bildi-rilmifltir (1).

ESBL prevelans› tam olarak bilinmese de oran›nda art›fl oldu¤u bir gerçektir ve dünyan›n birçok yerinde E.coli ve K.pneumoniae sufllar›n›n %10-40’› ESBL üretmektedir (3). Türkiye’de yap›lm›fl çok merkezli bir çal›flmada YBÜ’den izole edilen gram negatif çomaklardaki direnç oran› çok yüksek bulunmufl ve Klebsiella sufllar›n›n yar›s›n›n ESBL üretti¤i gözlen-mifltir (5). P.aeuroginosa’daki OXA-11, OXA-14; K.pneumonia’daki SHV-2 ve Enterobacteriacea’lar-daki TEM 3-29, genifl spektrumlu antibiyotiklerin inaktivasyonundan sorumlu olan ESBL’lere örnektir (4,6). K.pneumoniae izolatlar›n›n süveyans çal›flma-lar›nda ESBL üretimi ‹ngiltere, Fransa, Portekiz’de %14-16 aras›nda bulunmufltur (1). K›l›ç ve ark.’n›n (7) yapt›klar› bir çal›flmada 25 nozokomiyal E.coli suflundan 2’sinde (%8), 59 Klebsiella suflunun 35’in-de (%59) ESBL saptanm›flt›r. Plazmid kökenli beta laktamazlardan gelen ve “TRI veya IRT” olarak ad-land›r›lan yeni bir TEM s›n›f›n›n baz› E.coli izolatla-r› taraf›ndan üretildi¤i Fransa, ‹skoçya ve ‹span-ya’dan bildirilmifltir. Bunlar›n klavulonat, sulbaktam gibi beta laktamaz inhibitörlerine karfl› dirençli ol-duklar› gözlenmifltir; fakat sefotaksim, aztreonam ve seftazidim gibi Oxyimino-beta- laktamlara karfl› di-renç saptanmad›¤› bulunmufltur (1,6).

ESBL enzimleri genellikle TEM ve SHV tipi enzim-lerden türemifl olup; Enterobacteriacea’larda en s›k bulunan beta laktamazlard›r (3,8). Aktiviteleri klavu-lonik asit ve tazobaktam gibi bileflikler taraf›ndan in-hibe edilebilse de mutasyonlarla kolayca daha genifl bir spektrum kazanabilirler ve bu da 3. kuflak sefa-losporinlere karfl› direnç geliflmesine neden olabilir. Aztreonam, seftazidim, sefotaksim veya seftriakso-nun inaktivasyonu ESBL varl›¤›n› düflündürür. An-cak bu antibiyotikler kromozomal olarak bulunan Amp C geninin afl›r› üretimi ile de inaktive edilebi-lirler. Birçok ESBL üreten mikroorganizmalar

AmpC beta laktamaz enzimini de eksprese ederler ve aminoglikozid direncini tafl›yan plazmidlerce trans-fer edilebilirler (2,3). Günümüzde plazmid kökenli Amp C tipi enzimlerin say›s› 20’yi aflm›fl (6); ayr›ca 60’dan fazla TEM tipi ve 30’dan fazla SHV tipi ESBL tan›mlanm›flt›r. Bunlar d›fl›nda “Cephamyci-nases” olarak da adland›r›lan baz› plazmid arac›l› se-falosporinazlar amp C’ye benzer özelliklere sahiptir-ler (2).

Yap›lan bir çal›flmada sefepimin plazmid ve kromo-zom arac›l› beta laktamazlara karfl› stabil oldu¤u; AmpC beta laktamaz›n› zay›f olarak indükledi¤i; P.aeruginosa da dahil olmak üzere gram negatiflere karfl› etkin oldu¤u bulunmufltur; ayr›ca bask›dan kur-tulmufl enterobakter mutantlar› gibi 3. kuflak sefalos-porinlere dirençli Enterobacteriacea türlerine karfl› aktivitesini kaybetmedi¤i; S.aureus’a karfl› da etkin oldu¤u, nozokomiyal pnömonilerde sefepim mono-terapisinin iyi bir klinik ve bakteriyolojik etkinlik gösterdi¤i bildirilmifltir (9). Baz› çal›flmalarda ise se-faperazon sulbactam kombinasyonunun kullan›lan antibakteriyel ajanlar›n ço¤una dirençli olan hastane kökenli Acinetobacter sufllar› üzerinde etkin oldu¤u, P.aeuroginosa’ ya karfl› da imipenem, meropenem ve seftazidime yak›n, iyi bir antibakteriyal etkinli¤e sa-hip oldu¤u bildirilmifltir (10,11).

Karbapenemlere direnç beta laktamazlara yada hüc-re duvar›ndaki porin de¤iflikliklerine ba¤l›d›r (8). Bu antibiyotikler ortaya ç›kan tüm beta laktamazlara karfl› oldukça genifl spektrumlu bir antibakteriyal ak-tiviteye ve stabiliteye sahiptirler; ancak B s›n›f›ndan olan karbapenamazlar, nadiren de A ve D s›n›f› beta laktamazlar taraf›ndan parçalanabilir (3,8). Di¤er be-ta lakbe-tamazlara göre say›lar› halen düflük olan karba-penemleri parçalama özelli¤indeki plazmid metallo beta laktamazlar›n günümüzde B.fragilis, P.aerugi-nosa, A.baumanii ve Serratia marcensens ve K. pne-umoniae gibi Enterobacteriacea üyelerinde görülme-si, bu enzimlerin kullan›lan karbapenemlerin selektif bask›s› nedeni ile artaca¤› ve yay›laca¤› yönünde bir bulgu olarak de¤erlendirilmektedir. Ancak halen iyi bir klinik etkinlik ve iyi bir güvenlik profili ile birlik-te oldukça genifl bir antimikrobiyal etkinli¤e sahip olmalar› bu ajanlar› fliddetli enfeksiyonlar›n ampirik

(3)

tedavisinde de¤erli bir ilk seçenek haline getirmekte-dir (12). Yap›lan bir çal›flmada P.aeruginosa suflla-r›ndaki direnç oranlar› IPM’e karfl› % 19 ve MER’e karfl› % 32 bulunmufltur (13).

Penisilin ba¤lay›c› proteinlerde (PBP) gözlenen de-¤ifliklikler de beta laktam direncinde temel mekaniz-malardan olup, s›kl›kla stafilokoklardaki, özellikle de MRSA ve MRSE sufllar›ndaki metisilin direnci ile birliktedir. Bu sufllar›n genellikle çoklu dirençli olduklar› ve tedavilerinin zor oldu¤u bildirilmifltir (2). Stafilokoklardaki metisilin direnci kromozomal bir gen olan mecA geni taraf›ndan kodlanan de¤iflik-li¤e u¤ram›fl bir PBP (PBP2a) arac›l›¤›yla ve çoklu antibiyotik direnci fleklinde ortaya ç›kmaktad›r (6,8,14). Mec determinant›n›n KNS sufllar›n ç›kma-s›nda etken oldu¤u ve bu genin KNS izolatlar›nda çok daha yüksek oranda saptand›¤› bildirilmifltir (2). ABD’de KNS s›kl›¤›n›n %9’dan %27’ye ç›kt›¤› ve metisilin dirençli KNS s›kl›¤›n›n da %20’den %60’a ç›kt›¤› bildirilmektedir. KNS’lerde metisilin direnci-nin art›fl› imipenem, 1. ,2. ve 3. kuflak sefalosporin-lerin yayg›n kullan›m› ile iliflkili bulunmufltur (14). Aminoglikozid direnci

Günümüzde aminoglikozidlere karfl› direnç yayg›n-d›r. S›kl›kla aerob bakteriler aras›nda, plazmid, kro-mozom veya transpozonlarda bulunan genlerce kod-lanan enzimler direnç oluflumunda rol oynarlar ve si-toplazmik membrandan transportlar› s›ras›nda, anti-biyotiklerin yap›s›n› N-asetilasyon, O-nükleotidas-yon ve O-fosforilasO-nükleotidas-yon yoluyla de¤ifltirerek onlar› inaktive ederler (11,15). Bu enzimler s›kl›kla yak›n-dan iliflkili birkaç antibiyoti¤ide de¤ifltirebilme kapa-sitesindedirler (2,8). E¤er bir enzim spesifik bir ami-noglikozid ajan için yüksek affiniteye sahipse, ilaç inaktivasyonu enzimin çok düflük konsantrasyonla-r›nda ortaya ç›kabilir. P.aureginosa sufllakonsantrasyonla-r›nda efluks ve geçirgenlik azalmas› mekanizmalar›n›n daha s›k olmas›na ba¤l› olarak daha yayg›nd›r (1,8). Ayr›ca ribozomal de¤ifliklikler ve permeabilitenin azalmas› da dirence neden olabilir (2,8). Sufllar aras›ndaki çapraz direncin araflt›r›ld›¤› bir çal›flmada siproflok-sasine dirençli kökenlerin %52’si imipeneme, %80’i seftazidime, %97 ‘si seftriaksona ve %86’s› amikasi-ne dirençli bulunmufltur; ayr›ca imipamikasi-neme dirençli

sufllar›n sadece %19’unun seftazidime ve %18’inin amikas›na duyarl› olduklar› gözlenmifltir (5). Aminoglikozid nükleotidil transferaz (ANT) geni USA’da multipl nozokomiyal salg›nlarla iliflkili bu-lunmufl salg›n›n en tipik olan›n›n direnç genlerini özellikle de ANT genlerini tafl›yan K.pneumoniae suflu ile ortaya ç›kt›¤› bildirilmifltir. Bu genler tür-lerin di¤er sufllar›na ve daha sonra Enterobacteriace-a bEnterobacteriace-akterilerinin tümüne Enterobacteriace-ayr›cEnterobacteriace-a GrEnterobacteriace-am pozitif bEnterobacteriace-akteri türlerine yay›l›m gösterebilirler. Sonuçta S.aureus ve S.epidermidis’ in de aminoglikozidlere ileri derecede dirençli hale geldi¤i gözlenmektedir (1). Ancak, fonksiyonal direnç genlerinin bir türden di¤erine ya da ayn› tür içinde di¤er bakterilere transfer edilmesi direncin mutlaka ortaya ç›kaca¤› anlam›na gelmeme-lidir (2).

Florokinolon direnci

Florokinolonlar önceleri Gram negatif çomaklara karfl› mükemmel etkinlik göstermelerine karfl›n, bafl-ta P.aeuroginosa olmak üzere K.pneumoniae, S.mar-cescens gibi birçok gram negatif bakterinin kinolon-lara direnç gelifltirdi¤i görülmüfltür (7). Bu ajanlar bakteriyel DNA giraz (topoizomeraz II) ve topoizo-meraz IV enzimlerini inhibe ederek etki ederler. Bu enzimleri kodlayan genler DNA giraz için gyrA ve gyrB; DNA topoizomearz IV için parC ve parE (S.aureus için grlA ve grlB) genleridir (1,2,8,15). Gram negatiflerde kinolonlar için DNA giraz primer hedefken S.aureus ve S.pneumoniae’de primer hede-fin topoizomeraz IV oldu¤u gözlenmektedir (2). Kinolonlara dirençli ço¤u gram negatif bakteride gyrA geni mutasyonu mevcut olup, bu da DNA da süpersarmal oluflumunun inhibisyonu ile sonuçlan›r. GyrA mutasyonlar› antibiyoti¤in ba¤lanma bölge-sindeki yap›sal de¤ifliklikleri de indükler (2,8,15).Topoizomeraz IV,duyarl› bir E.coli’de DNA giraz›n yoklu¤unda fluorokinolon etkisi için ikinci bir hedeftir. ParC genindeki mutasyonlar du-yarl›l›kta ileri derecede azalma ile sonuçlan›r (2). ParC ve ParE mutasyonlar› GyrA mutasyonu varl›-¤›nda görülmektedir. ParC mutasyonlar› E.coli ve K.pneumoniae’n›n yüksek düzeyde dirençli mutant-lar›nda gösterilmifltir (15). Ayr›ca ESBL üretimi ile fluorokinolon direnci aras›nda bir art›fl oldu¤u

(4)

bildi-rilmifltir (3).

Gram negatif bakteri duvar›nda ve özellikle de d›fl membrandaki de¤ifliklikler de kinolon uptake’indeki azalma ve kinolon direncinde artma ile iliflkilidir (2,8,15). Bu de¤iflikliklerden baz›lar› kinolonlar›n et-kisinden yada gyrA mutasyonlar›ndan yada ikisin-den birikisin-den kaynaklanabilir. Çünkü DNA süpersar-mal›nda gyrA arac›l› de¤iflikliklerin porin genlerinin ekspresyonunuda etkileyebildi¤i gösterilmifltir. Buna karfl›n gram pozitif bakteri direncinde azalm›fl upta-ke bir mekanizma olarak tan›mlanmam›flt›r (2). Son y›llarda bu tip dirençte porinlerdeki azalma ile birlik-te enerji gerektiren pompa sisbirlik-temlerinin de gerekli oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Bu sistemlerden en çok ince-lenmifl olanlar E.colinin Mar mutantlar› ve P.aerugi-nosa’daki pompa sistemleridir. Bu mutantlarda bir transkripsiyon aktivatörü olan MarA’n›n ifadesi art-makta, bu da sonuçta OmpF miktar›nda azalmaya yol açmaktad›r (15). E.coli’de multipl antibiyotik re-sistance (MAR) ’›n E.coli kromozomunun mar loku-sundaki mutasyonlardan kaynakland›¤› gösterilmifl-tir (2,6).

Aktif efluks mekanizmas›, fluorokinolona dirençli S.aureus sufllar›nda bildirilmifltir. NorA geni bir multidrug efluks pompas› olan NorA y› kodlar. No-rA arac›l› kinolon direncinde ise vahfli tip noNo-rA geni-nin afl›r› ekspresyonu söz konusudur. P. aeruginosa sufllar›nda fluorokinolonlara ve di¤er baz› antibiyo-tiklere karfl› direnç, azalm›fl uptake ile ve s›kl›kla si-toplazmik membran proteinlerinin ve d›fl membran proteinlerinin artm›fl ekspresyonu ile iliflkilidir. Ay-r›ca bir veya daha fazla efluks sisteminin afl›r› eks-presyonundan kaynaklanan direnç, kinolonlar› ve di-¤er antibakteriyel bileflikleri uzaklaflt›rma kapasite-sindedir. E.colinin özellikle EMrAB ve AcrAb ola-rak baz› efluks sistemlerine sahip oldu¤u gösteril-mifltir (2). Baz› dirençli mikroorganizmalar birden fazla enzim hedef bölge, porin ve efluks mutasyon-lar› ile kinolonlara karfl› yüksek düzeyde direnç gös-terirken baz›lar› sadece porin de¤ifliklikleri ile daha düflük düzeyde direnç gösterebilmektedir. Tek bir mutasyonu olan mikroorganizma tedavi s›ras›nda ikinci mutasyonu kazanabilir (8). Plazmid kontro-lündeki direncin duyarl› K.pneumoniae ve E.coli

sufllar›na ço¤ul direnç plazmidi ile geçti¤i gösteril-mifltir (15).

Çoklu direnç

Antibiyotiklerin artan kullan›m› özellilkle YBÜ’de çoklu dirençli bakterilerin izolasyonuna öncülük et-mektedir. Özellikle K.pneumoniae, A.baumanii, P.aureginosa’n›nda dahil oldu¤u gram negatif bakte-ri direnci kullan›labilir tüm antibiyotiklere karfl› ge-liflebilmektedir (2). Bu bakteriler s›kl›kla birden faz-la antimikrobiyal ajana dirençli olup bu çoklu di-rençte azalm›fl geçirgenlik, aktif efluks pompalar› ve Mar gibi kromozomal çoklu direnç genleri üç temel mekanizmay› oluflturmaktad›r. Bakterilerde ço¤ul direnç genellikle farkl› direnç determinantlar›n› içe-ren transpozon ve plazmidlerin al›nmas› sonucu oluflmaktad›r (15). Azalm›fl geçirgenlik için en iyi çal›fl›lan d›fl membran proteini (omp) E.coli’nin ompF proteinidir (2). Çoklu dirençte rol oynayan ef-luks pompalar› hem gram pozitif hem de gram nega-tif bakterilerde tan›mlanm›fl olup E.coli’deki MAR sisteminde azalm›fl uptake ve artm›fl efflux tek bir düzenleyici sistemde birliktedir. S›kl›kla bir antibi-yoti¤e karfl› dirençli olan mutantlar›n di¤er antibiyo-tiklere karfl› da dirençli olduklar› saptanm›flt›r; ayr›-ca beta laktamlar, puromisin, rifampin, ve nalidiksik aside karfl› çapraz direnç de gözlenmifltir (2). E.coli sufllar›n›n %9, Klebsiella sufllar›n›n %42’sinde ve nonfermantatif sufllar›n›n %83’ünde ço¤ul direnç saptanm›flt›r. Ülkemizdeki YBÜ izolatlar›ndaki çok-lu direnç oranlar›n›n Amerika ve Avrupa’dan daha s›k oldu¤u bildirilmifltir (7).

Plazmid arac›l› çoklu direncin bir örne¤i kloramfeni-kol, eritromisin, minosiklin ve tetrasikline dirençli olan Enterokok sufllar› üzerinde gösterilmifltir; di-renç genlerinin konjugatif bir plazmid ile aktar›ld›¤› izlenmifltir. Transpozonlar da AB direncinin yay›l-mas›nda önemli olup; tüm antibiyotik s›n›flar›na kar-fl› direnç tek bir transpozon üzerindeki genler taraf›n-dan kodlanabilir. Bu direnç transpozonlar› plazmid-lerle yada bakteriyel kromozomla birleflerek direncin ekspresyonunu etkinlefltirebilirler. Çok iyi tan›mlan-m›fl baz› transpozonlar›n gram negatif bakterilerde Tn5, Tn7, Tn10 ve Tn 21 ve gram pozitif bakteriler-de Tn 554, Tn916 ve Tn 4001 oldu¤u izlenmifltir.

(5)

In-tegronlar da spesifik bir grup genetik elementler olup,serbest sirküler DNA molekülleri halinde bulu-nabilirler. Integronlar üzerinde beta laktam, aminog-likozidler SXT, kloramfenikol, antiseptik ve dezen-fektanlara direnç ile ilgili genler tan›mlanm›flt›r. In-tegronlar Enterobacteriacea aras›nda yayg›n olup, Pseudomonas’larda da bulunurlar (2).

Nozokomiyal ‹nfeksiyonlar›n Kontrolü

YBÜ’lerinde polimikrobiyal etken saptanan olgular-da infeksiyonla iliflkili mortalite oran› %75, tek et-ken saptanan olgularda ise ayn› oran %51 bulunmufl-tur (16). Üriner katetere ba¤l› bakteriüri ve bakteri-yemi sonucunda geliflen mortalite h›z›n›n ise %17 ol-du¤u bildirilmifltir (17).

YBÜ infeksiyon s›kl›¤›n›n azalt›lmas›nda en önemli önlemin YBÜ’lerinde çal›flanlar›n hasta ile temas öncesi ve sonras›nda ellerini y›kamas› gerekli oldu-¤u saptanm›flt›r. Bu yolla nazokomiyal infeksiyonla-r›n % 20-30 s›kl›¤›nda azalt›labilece¤i öne sürülmek-tedir (18). YBÜ’lerinde çal›flanlar›n el kültürleri ve eldiven kültürlerine bak›ld›¤›nda 105-105say›s›nda

bakteri kontaminasyonu oldu¤u ve etkenlerin 0.5-2 saat canl› kald›klar›, bu sürenin hastadan hastaya bu-laflmada yeterli oldu¤u saptanm›flt›r. Bir baflka çal›fl-mada yeni do¤an hemfliresinin ellerini y›kamad›¤›n-da S.aureus ‘un tafl›nma oran›n›n % 43-54 oldu¤u, oysa antiseptik el y›kama ile bu oran›n % 14’e düfl-tü¤ü saptanm›flt›r (17,18) Nozokomiyal pnömonide genel önlemlerin yan›nda trakeal tübün iç k›sm›n›n bakterisidal ajanlarla kaplanmas›n›n tüp iç yüzeyinin bakteriyel kolonizasyonunu önleyebilece¤i iddia edilmektedir (19). Günümüzde endotrakeal tüplerin yap›m›nda antibiyotik içeren biyoaktif materyallerin kullan›m› VIP in önlenmesi için yeni yaklafl›m bi-çimleri olarak tart›fl›lmaktad›r (20). Yap›lan bir ça-l›flmada orofarengeal dekontaminasyonun VIP geli-flimini %80 oran›nda önleyebildi¤i, maliyetinin ucuz oldu¤u ve % 60 oran›nda yaflam süresini uzatt›¤› gösterilmifltir (21). VIP in önlenmesinde 24 saatten uzun olmayan k›sa süreli proflaktik antibiyotik uy-gulama stratejileri ile genifl spektrumlu ve selektif digestif dekontaminasyon için kullan›lan uzun peri-yodlu proflaktik antibiyotik uygulama stratejileri tar-t›fl›lmaktad›r (22).

Kateter yerlefltirdikten sonra bakteriüri geliflmesini geciktirmek için kateter sistemi kapal› tutulmal›d›r ve kateter mümkün olabildi¤ince çabuk ç›kart›lmal›-d›r (17, 23). Yap›lan bir çal›flmada gentamisin içeren kar›fl›mlarla kaplanm›fl üriner kateterler kullan›lm›fl, bu kateterlerin 7 gün boyunca P.vulgaris, S.aureus, S.epidermidis’e karfl› antibakteriyel aktivite göster-di¤i saptanm›flt›r (24). Uzun süreli kateterizasyonlar-da 30 günden fazla norfloksasin sal›n›m› gösteren kateterlerin kullan›m› ile E.coli, K. pneumoniae ve P.vulgaris’e karfl› 10 gün süreyle belirgin bir inhi-bisyon gözlendi¤i bildirilmifltir (25).

Her zaman hat›rlanmas› gereken nokta hastalara ba-k›m veren personelin ellerin mikroor-ganizmalar›n›n bir hastadan di¤erine yay›lmas›n› sa¤layan en önem-li faktör olma özelönem-li¤ini sürdürmesidir. Hasta bak›m› s›ras›nda iki farkl› hasta bak›m› aras›nda hijyenik sa-bun ve su ile el y›kaman›n ve steril olmayan eldiven giymenin infeksiyon kontrolünde en önemli faktör oldu¤u asla unutulmamal›d›r.

Sonuç olarak, hastane, infeksiyonu etkeni mikro-or-ganizmalar›n antibiyotik duyarl›l›klar› hastaneler hatta klinikler aras›nda farkl›l›klar gösterir. Bu ne-denle surveyans yap›larak antibiyotik duyarl›l›klar› düzenli olarak izlenmeli ve antibiyotik seçiminde bu direnç oranlar› dikkate al›nmal›d›r. Hastalara uygu-lanan intravasküler kateter, nazogastrik sonda, idrar kateteri, trakeostomi ve entübasyon infeksiyon s›kl›-l›¤›n› artt›rmaktad›r. Giriflimlerin zorunlu olup olma-d›¤› ifllem öncesi tekrar de¤erlendirilmelidir. Zorun-lu invazif giriflim endikasyonu varl›¤›nda ise infeksi-yon riski ak›lda tutularak, olabildi¤ince k›sa süreli olmas›na ve enfeksiyon s›kl›¤›n› azalt›c› önlemlerin al›nmas›na dikkat edilmelidir.

KAYNAKLAR

1-Opal SM, Medeiros AA : Molecular Mechanisms of Bac-terial Antibiotic Resistance. ‘’ GL Mandell , RG Douglas , JE Benett (ed): Principles and Practice of Infectious Disea-es’’,p253, Vol.1 .Churchill Livingstone, Philadelphia (2005).

2-Schmitz FJ, Fluit AC: Mechanisms of antibacterial resis-tance. “Cohen S, Powderly WG (ed): Infections Disease”, p1733, Mosby, Spain (2004).

3-Rupp ME, Fey PD: Extended spectrum beta-lactamase (ESBL)-producing enterobacteriaceae: considerations for

(6)

diagnosis, preventation and drug treatment. Drugs. 63 : 353 (2003).

4- Lacoviello VR, Zinner SH: Principles of Anti-Infective Therapy. “Cohen S, Powderly WG (ed): Infections Disea-se”, p1705, Mosby, Spain (2004).

5- Leblebicio¤lu H, Günayd›n M, Esen S, Tuncer I, F›n-d›k D, Ural O, Saltoslu N, Yaman A, Taflova Y: Surveil-lance of antimicrobial resistance in gram-negative isolates from intensive care units in Turkey: analysis of data from the last 5 years. J Chemoter 14:140 (2002).

6-Gülay Z: Antibiyotiklere direnç mekanizmalar› ve çözüm önerileri: beta-laktamazlara ve karbapenemlere direnç. Hast ‹nf Derg 5: 210 (2001).

7-K›l›ç D, Kuzucu Ç, Erdinç E, Gülek N, Acar N: Hasta-ne kaynakl› infeksiyonlardan izole edilen gram Hasta-negatif ae-rob basillerin antibiyotik duyarl›l›klar›. Hast ‹nf Derg 5:43 (2001).

8-Tan›r G, Göl N: Antibiyotik Direnci. Klimik Dergisi 12 : 47 (1999).

9-Chapman TM, Perry CM: Cefepime:areview of its use in the management of hospitalized patients with pneumoni-a. Am J Resp›r Med 2 : 75 (2003).

10-Wang LX, Shi LB, Xu DX, Zhen LH, Luo CM : As-say of Acinetobacter spp.drug-resistance by Kirby-Bauer and E test method. Di Yi Jun Da Xue Xue Bao. May 23: 469 (2003).

11-Fu W, Demei Z, Shi W, Fupin H,Yingyuan Z : The susceptibility of nonfermantative Gram-negative bacilli to cefperzone and sulbactam compared with other antibacteri-al agents. Int J Antimicrob Agents. Oct 22 : 444 (2003). 12-Bonfiglio G, Russo G, Nikoletti G: Recent develop-ments in carbapenems. Expert Opin ‹nvesstig Drugs. Apr 11 : 529 (2002).

13-Akçay SS, Topkaya A, O¤uzo¤lu N, Küçükercan M, Ertan SA, Göktafl P: Hastane infeksiyonu etkeni Pseudo-monas aeruginosa sufllar›nda imipenem ve meropenem du-yarl›l›¤›.‹nfek. Derg 17:465 (2003).

14-Gürdo¤an K, Arman D, Aktafl F, Dizbay M: Kan kül-türlerinden izole edilen koagülaz-negatif stafilokoklar›n an-tibiyotiklere direnç durumlar›. Klimik 12 : 73 (1999) 15-Deniz Gür: Hastane infeksiyonlar› ve antimikrobiyal ilaçlara ço¤ul dirençli gram-negatif bakteriler. Hast ‹nfek Derg 4:218 (2000)

16-Gürdo¤an K, Arslan H, Nazl›er S: Ventilatürle iliflkili pnömoniler. Klimik 12:58 (1999)

17-Akal›n H : Yo¤un bak›m ünitesi infeksiyonlar› : risk faktörleri ve epidemiyoloji. Hast ‹nfek Derg 5:5 (2001). 18-Bibero¤lu K : Yo¤un bak›m ünitesi infeksiyonlar› risk faktörleri, epidemiyoloji ve korunma. Flora 2:79 (1997). 19- Berra L, Panigada M, DeMarchi L, Greco G, Z-X‹, Baccarelli A, Pohlmann J, et al: New approaches for the prevention of airway infection in ventilated patients. Les-sons learned from laboratory animal studies at the National Instututes of Health. Minerva Anestesiol 69:342 (2003). 20-Mc Crory R, Jones DS, Adair CG, Gorman SP: Phar-maceutical strategies to prevent ventilator-associated pne-umonia. J Pharm Pharmacol 55:411 (2003).

21- Van Nieuwenhoven CA, Buskens E,Bergmans DC, Van Tiel FH,Ramsay G, Bonten MJ: Oral decontaminati-on is cost-saving in the preventidecontaminati-on of ventilator-associated pneumonia in intensive care units. Crit Care Med 32:126 (2004).

22- Sirvent JM, To r res A: Antibiotic prophylaxis strategi-es in the prevention of ventilator-associated pneumonia. Ex-pert Opin Pharmocother 4:1345 (2003).

23- Wa r ren JW : Nosocomial Urinary Tract Infections.’’ GL Mandell , RG Douglas , JE Benett eds. Principles and Practice of Infectious Diseaes’’ Vol.2, p3370, Churchill Li-vingstone, Philadelphia (2005).

24-Cho YW, Park JH, Kim SH, Cho YH, Cho-i JM, ShCho-in HJ. et al: GentamCho-isCho-in-releasCho-ing urethral cathe-ter for short-cathe-term cathecathe-terisation. J Biomacathe-ter Sci Polym Ed 14 : 963 (2003).

25- Park JH, Cho YW, Cho YH,Choi JM, Shin HJ, Bae YH. et al: Norfloxacin-releasing urethral catheter for long-term catheterisation. J Biomater Sci Polym Ed 14 : 951 (2003).

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastanemizde ilk kez yapılan bu çalışma ile, GSBL üreten hastane kökenli E.coli izolatlarında beta-laktamaz gen tipleri, oranları ve antibiyotik

(Hat 1: 100 bç DNA belirteci; Hat 2: ACT-1 pozitif K.pneumoniae izolatına ait 81 kb’lık plazmid; Hat 3: CMY- 2 pozitif E.coli izolatına ait 9.0 kb’lık plazmid; Hat 4: ACT-1

Sonuç olarak, hastanemizde izole edilen nozokomiyal P.aeruginosa suşlarında gerek PER-1 tipi GSBL sıklığının, gerekse beta-laktam ve aminoglikozid grubu antibiyotiklere

“Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)” önerileri doğrultu- sunda doğrulama testi olarak GSBL için kombine disk yöntemi, KPC-tip karbapenemaz için modifiye Hod-

tayininde fenotipik test olarak BA-CA disk testi uygulanmış; 41 SR izolatın hepsinde BA- CA testiyle pozitiflik saptanmış; bunların içinde BA-CA pozitif 33 SR K.pneumoniae

Çalışmamızda sefoksitine azalmış duyarlılık gösteren veya dirençli bulunan 27 E.coli izolatının 2 (%7.4)’sinde CMY-2 benzeri plazmid kaynaklı AmpC enzimi

Ekim 2008 - Kasım 2009 tarihleri arasında laboratuvarımızda izole edilen ve CDC kriterlerine göre (13) hastane infeksiyonu etkeni olarak tanımlanan 87 P.aeruginosa

The National Heritage Act 2005 has stated that the heritage is divided into cultural heritage, heritage sites, heritage objects, underwater cultural heritage or