• Sonuç bulunamadı

Oyuncak Müzesi:Prof. Bekir Onur, dağ-taş, dere-tepe demeden Anadolu'yu dolaşıp özgün oyuncaklar topluyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Oyuncak Müzesi:Prof. Bekir Onur, dağ-taş, dere-tepe demeden Anadolu'yu dolaşıp özgün oyuncaklar topluyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 M İL L İY E T »Y A Ş A M

_______________ =

21 O C A K 1990 P A Z A R

Prof. Bekir Onur, dağ-tas, dere-tepe elemeden Anadolu'yu

dolaşıp özgünjjvuncaklar topluyor

%%

%

®prrfiîfr

İsveç'te Stokholm’ueki

— Oyuncak deyip de

AYŞE SAZAK

Y

AŞAYAN bütün in­sanlara sormak ge­ rek: Doğduğu gün­ den, büyüyene dek hiç oyun­ cakla oynamamış, hiç topaç çevirmemiş, hiç çıngıraklı çember peşinde koşmamış, hiç kibrit kutusundan telefon yapıp, konuşmamış, hiç iğ­ neleri yan yana dizip, piya­ no çalmamış insan var mı­ dır? Var mıdır gerçekten bi­ lemiyoruz ama, saçım-başını ağartmış, hem de adı çok bi­ linen oyuncakseverleri hepi­ miz tanımıyor muyuz?

Şöyle bir belleklerinizi zorladığınızda gözlerinizin önünde canlanıverecek, kos­ koca Çetin Altan’ın, televiz­ yonun bir magazin progra­ mında oyuncak treniyle oy­ naması...

Milletvekili Cüneyt Can-

ver’in yere bağdaş kurmuş,

“ Yıldız Savaşçıları’' serile­ rinden birkaç kahramanı çar- pıştırırkenki fotoğrafları da geliverecek gözlerinizin önü­ ne...

Ya, kızının geçmeli oyun­ caklarından esinlene esinle- ne, sonunda depreme daya­ nıklı konut projesi üreten Prof. Erçin Kasapoğlu’na ne demeli...

Demeli bir şeyler ya, biz­ ce, demekten öte, alkış tut­ malı... Oyuncakların yarat­ tığı zengin dünyalarını bizle- re açmışlar, bizleri öyle ya da böyle etkilemişler...

• TAHTA OYUNCAKÇILIK TARİHE KARIŞIYOR

Sonra, alkış tutma sırası hemen, saydığımız birkaç is­ min ardından, Prof. Bekir Onur’a da gelmeli...

Çünkü, şu sıralar Anka­ ra Üniversitesi Eğitim Bilim­ leri Fakültesi Dekan Yardım­ cısı Prof. Bekir Onur, kolla­ rını sıvamış, Türkiye’nin ilk

“ oyuncak müzesi” ni açmak için harıl harıl çalışıyor...

Ayağına çoktan demir çarıkları geçirmiş, eline asa­ sını elmiş Prof. Onur, bir yandan Anadolu’yu taraya­ rak, eskiden yapılmış, oyna- na oynana hali kalmamış, içi saman dolu bez bebekler, tahta topaçlar, çek çek ara­ baları, teneke trampetler, dü­ düklü ibrikler, daha neler ne­ ler topluyor...

En ücra köşelerden bir köyde konuk olduğu evlerde, söz dönüp dolaşıp, oyuncak istemeye gelince, ev halkının yüzünde anlamsız bir ifade belirmeden edemiyormuş ama, yine de gönüllü olarak tahta sandıklardan ne var ne yok çıkarıp veriyorlarmış Be­

kir H oca’ya... Bakın ne di­ yor:

“ En son olarak, tahta el işçiliğinin yaygın yörelerin­ den Karadeniz illerini dolaş­ tım ... Maalesef, ormanları yitirmenin doğal sonucu ola­ rak tahta oyuncakçılık da iyi­ den iyiye ortadan kalkmış... Artık ahşap ustaları uğraşmı­ yorlar oyuncakçılıkla...”

Oyuncak M üzesi’nin posteri

geçmeyin, neler var neler —

Hemen her yıl gittiği Av­ rupa ülkelerinde gezdiği oyuncak müzelerinin büyüsü karşısında, Türkiye’de bu gi­ rişimi başlatmayı iyice aklı­ na koyan Prof. Onur, tahta topaç, tahta araba, bez be­ bek, çıngıraklı çember gibi yerel oyuncakları bile bula­ mayınca iyice telaşlanmış. Amacını şöyle anlatıyor Prof. Onur:_____________

OYUNCAĞI,

SANAYİE EZDİRMEMEK GEREKİYOR”

“ Benim amacım da, tıp­ kı Batıkların oyuncak müze­ lerini kurma amaçları gibi, geçmişi oyuncakta da sana­ yileşmeye ezdirmemek... Bu­ nu yaparken de, gelecekle geçmişimiz arasında bir bağ kurup, sağlıklı bir gençlik ye­

tiştirmeye adım atm ak... Gi­ derek de çocuk müzelerini oluşturmak... Çünkü bu ko­ nuda en büyük adımları at­ mış ülkeler arasında gelen İn­ giltere’de, oyuncak müzele­ ri, çocuk müzelerinin bir bö­ lümü niteliğinde... Orada, çocuk nedirin tüm yanıtları var... Çocukların giyim eşya­ larından edebiyat ürünlerine, oyuncaklarından tablolanna kadar her şeyi bulabilmek olası. Bu da, birçok pedago­ jik ve antropolojik çalışma­ ya ışık tutan bir yaklaşım.” • “ HANİ BUNLARIN

BEZ BEBEKLERİ?”

Araştırmasını Anadolu’­ dan başlatan Prof. Bekir

Onur, görmüş ki hâlâ tahta beşik yapılıyor, bir de yürü­ teç... Hani bunların bez be­ bekleri demiş... Sonra bir de oyuncak müzeli ülkelerin ko- leksiyoniarınagözatmış... O da ne?.. Hiç birinde, şu bil­

diğimiz, içi saman dolu bez bebek yok... Meğer, o bize özgüymüş... “ Bu da, belki

de yoksul olmamızın kültü­ rümüze olumlu katkısı” di­ yor Bekir Onur...

Şimdi, biraz önce saydı­ ğımız oyuncakların hiçbiri yapılmıyor. Nedeni, plastik oyuncaklar...

“ Hem kolay üretiliyor, hem de ucuz” diyor Prof.

Onur. “ En çok da Alman­ ya’nın oyuncak kalıplan ko­ layca alınabiliyor bizim üre- ticilerimizce. Hem çok yapı­ yor, hem de çok satıyorlar. Ama maalesef hâlâ taklit dü­ zeyindeyiz...”

Batı'da da devleşen plas­ tik oyuncak sanayii, şimdi tahta oyuncağa geri dönme sürecine girmiş. Hatta Al­ manya, bizden tahta oyun­ cak istemiş. Bekir Onur, araştırması sırasında, İzmir’­ de sadece tahtadan oyuncak üretecek bir ünitenin kurul­ makta olduğunu haber al­ mış...

İyiden iyiye gecesi-gün- düzü oyuncak olmuş Prof.

Onur’un... Müzesini n’apıp yapıp bu yılın 23 Nisan’ına yetiştirmek için çalışıyor.;. Çeşitli üniversitelerin bilim adamları yardımcı kendisi­ ne...

Bu 23 Nisan'da

Türkiye'nin ilk

oyuncak

müzesini açmak

için kolları

sıvayan A.ü.

Eğitim Fakültesi

Dekan

Yardımcısı

Prof. Onura

çeşitli

üniversitelerden

bilim

adamları da

yardımcı

oluyor

S o ru m lu Yazı İşleri M üdürü

N A İL GÜRELİ

Dekan Yardım cısı Prof. Bekir Onur ve oyuncakları

—Amacı, oyuncağı sanayie ezdirmemek—

OYUNCAĞIN TARİHİNDEN

M ila tta n ö n c e sin in b e b e le ri p işm iş to p ra k ta n ç ın g ır a k

ve k a rn ın d a n te k e rle k li k u şla rla

o y n u y o rd u . İn g ilte re 'd e k i b ir o y u n c a k m ü ze sin d e K a ra g ö z İle H a civ a t y e r a lıy o r

I

NGİLTERE’deki oyun­ cak müzelerinden bi­ rinde bizim Karagöz ve Hacivat’ı karşısında görünce

“ şok” olmuş Prof. Bekir

Onur...

“ Otantik motiflerimiz o

denli çok olmasına karşın, bu, neden oyuncağa dönüşme­ miş?” diye soruyor... Yazacağı eserinde bunun yanıtını bula­ cağız umarız. Onu sevindiren ise, oyuncak müzesi olan hiç­ bir ülkede bulunmayanı bizde yakalamış olması... O da şu: Arkeolojik müzelerin hemen hepsinde eski Anadolu toprak­ larında zengin oyuncak kalın­ tılarının varolması... “ Demek

ki; çok köklü bir kültüre oyun­ cakla da ışık tutacağız" diye­ rek umudunu yansıtıyor genç bilim adamı.

Şimdiye kadar ülke düze­ yinde 30 kadar eski eserler mü­ zesiyle yazışmış Prof. Onur... Konya, Bursa, Samsun, İstan­ bul ve daha birçoğu... Hemen hepsi büyük bir ciddiyetle ya­ nıtlamışlar mektuplarını. “ De­

mek ki, artık bizim insanları­ mız da oyuncağı, oyuncaktan kabul etmiyor” diyor.

Pişmiş topraktan çıngırak

Karagöz ile H acivat

—İngiliz müzesine bile girdi—

ve karnından tekerlekli kuş ve tavuklar başta olmak üzere to­ paç ve aşıkla oynamış meğer­ se Hitit, Asur ve nice M.Ö.’nin bebeleri, bizim büyük, büyük büyük dedelerimiz.

Batılıların ise trenleri, 1850’lerde, arabaları, 1870’ler- de, kurşun askerleri 1893’ler- de, kuklaları ise 1660’larda ta­ nımışlar...

Savaş yıllarında Baldılar, oyuncak üretmek yerine, oyun­ cakları müzelerde loparlayıp,

çocukları yıkıntılar arasından bu mekânlara çekmeyi başar­ mışlar. Orada çocuklar aynı zamanda el becerileri yönün­ den eğitilmişler de.

Bizde ise, Batı’mn ürettiği oyuncaklar 50’1İ yıllarda baş­ layarak ithalatın kolay olduğu dönemlerde gayri müslimler eliyle ülkeye sokulmuş. Bekir Onur’un saptamalarına göre, ilk oyuncak ithalat ve imalat­ çısı baba Şipira ve onun oğlu

Niko...

W$*â

I*

; ... , , i '• r J T

I

. u. B ir alttan b ir üstten

Emine Bacı EmceUi’nin en iyi hasırlarını dokur. Dokur da beli kopar Sanki. Atkının üzerine, ter­ temiz hasırı bir alttan bir üstten geçirir, sıra biter. Sonra bir sıra daha. Böylece yüzlerce sıra yapar.

✓ S

m

Sıra satışta

Emcelli köyünün ünlü hasırları, şimdi de pazarda. İyice görülsün diye açılmış. Dokusuna bakılsın, sıklığı anlaşılsın diye duvara yaslanmış, öylece durur.

Hasır atakta

Halı fiyatlarındaki sürekli zam , yoksulun

ha itsı olan hasırı da etkiled i. Düne kadar 8 bin liraya satılan

hasırın fiy a tı a rtık 20 bin lira

D E M İR Ö ZG EN

SARIGÖL, MANİSA. MİL-HA

m

I

ŞLER iyi Allah’a şükür. 3 ya da 3.5 metrelik hasırı bir günde do­ kuyoruz, 15-20 bin liraya satıyo-Emine Bacı başını örmekte olduğu ha­ sırdan kaldırmadan, bir solukta konuştu. Dokuduğu hasırın bir bölümünün üzeri­ ne rahatça oturm uş, yarım yamalak bir türkü tutturmuş kendince. Ege’nin kış gü­ neşi de iyice ısıtmış kemiklerini. Emine Ba- cı’nın keyfine diyecek yok...

Burası Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Emcelli köyü. Derler ki, “ En iyi hasır Em-

celli’de dokunur.” D okunurda, bir hasır 20 bin liraya satılır mı?

“ Satılır tabii” diye kendini savundu 45 yaşındaki Emine Yılmaz. Savundu da, an lattı evlere gelinceye kadar hasırın başın­ dan geçenleri:

« “ K0LÂY MI BU İŞ SANIYORSUN?" “ Kolay mı toplanıyor bu saplar? Kö­ yün taaa kıyısındaki derenin içinden top­ luyoruz. Sonra kurut, haydi düzelt. İyile­ rini, kötülerini ayır. Sağlamlar atkı için. Ser onu yere. Hava da güzel olacak üste­ lik. Sonra tek tek atkıdan geçir bu sapla­ rı. Düğümleri var, kesmesi var. Belimiz ko­ puyor saatlerce, eğil, kalk, eğil, kalk. 3-3.5 metre oldu mu, dur. Haydi yeniden uçla­ rını düğümle bağla. Sonra da 15-20 bine sat. Ucuz mal mı kaldı? Halıları milyon­ lara satıyorlar. Bu yoksul halısı. Seriverir- sen odana, sıcacık. Sonra bu Emcelli ha­ sın . Hiçbirine benzemez. Atkısına, örme­ sinin sıklığına baktın mı, şıp diye anlarsın. Kaldır şöyle bir bak arkası görünmez. Baş­ ka hasırlar kalbur gibi. Eeee. Bunun da fi­ yatı biraz pahalı olacak. Her şeye yağmur gibi zam geliyor. Bir aldığımızı aynı fiya­ ta bir daha alamıyoruz. Ne yapalım? Bu güzelim hasırı yine 8-10 bine mi satalım?”

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

 Ankara Ticaret Odası Congresium International Corvention & Exhibiton Center’da Uluslararası Ankara Marka Buluşmaları etkinliği kapsamında 28-30 Kasım 2019

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Oyuncak Müzesi için fark yaratma şansı….

Özetle görüşülen öğretmenlerin ve velilerin özel ya da devlet okulu fark et- meksizin okullarda verilen değer öğretimine ilişkin bakış açılarının olumlu ol- duğu

• Çocuk oyunlarına bakıldığında taşla, aşık kemiği ile oynanan oyunlar genelde en eski oyunlar olarak kabul edilmektedir.. Arkeologlar, yaptıkları çeşitli araştırmalarda

Oyuncak telefonlar, oyuncak arabalar, trenler, kamyonlar, bebekler, saç fırçaları, bebek giysileri, oyuncak kasalar ve paralar, oyuncak ev (içinde ocak, banyo, buzdolabı vb

Sekonder baş ağrıları arasında beyin tümörleri, kafa travmaları, kafa içi basınç değişiklikleri, sistemik veya kafa içi enfeksiyonlar ve kafaiçi vasküler

Büyük çocuklar için hazýr bir dünyayý onlara sunan ve onlarý toplumdan uzaklaþtýran, günümüzde her evde olan televizyon, bazen çocuðun geliþimine katkýda bulunan bazen

Ulusal literatürde ise zihin alışkanlıkları konusu ile ilgili yapılmış olan birkaç çalışma (Köse ve Tanışlı, 2014; Tıraşoğlu, 2013) dışında herhangi bir çalışmaya