• Sonuç bulunamadı

Boğaziçi:Sahilname

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boğaziçi:Sahilname"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

/ * >

p-. ,

nunyet

... ... ı — ---

---Boğaziçi

Sahilname

Bîr gnn «Hadikatüleevaıri» da! - d u n ... Bir ahret bahçesinde dolaştım ki çiçekleri kubbe, amaçlan minare, fiski- yeleri şadırvan, . Kulağıma servilerin ağlar seri, lo m u m a şimşirlerin küf k o­ kusu geliyordu!

Bunu - şu geçici dünyadaki zenginlik­ lerinden bir payım sonsuz ruh varlığına inanmak düşüncesine bağhyan - eskiler yaptırmışlar; belki kendileri yok olduk­ tan sonra da atlan sanlan anılsın diye, belki öbür dünyada da ağır, iyi karşı­ lansınlar d iy e ...

İster sevap kazanmak özlîyen, ister günahlannı bağışlatmağa çalışan, ve vakıf bahanen ile maDanndan birazım korumağa bakan eski varlıhklann kay- gılanndan doğmuş olsun; bu bahçe, içinde gezene saltanatların, şöhretlerin, biribirleri ardınca yokluk muammasına dalıp gidişlerini öyle duyuruyordu k i...

Bununla beraber, onun içinden geçer­ ken bir hüccet bulmuş gibi avunuyor­ dum : Ahretin yer yüzünde de hayatla başbaşa yaşadığı o koyu tasavvuf asır­

larından Boğaziçi'nin iki yakasına ne çok Türk emeği verilmiş, görüyordum. Atalarımız bu kıyılan - tıpkı çevrelerinin iki kenanna ipek, sırma nakışlar işler gibi • kendi görüşlerinin, kendi anlayış- Iarının, kendi inamşlannın şekillerile süslemişler.

Hadikatülcevami’ in havasmda işte böyle birbirine benzemez iki duygu rüz­ gârı esiyordu: Varlık için kurdurulmuş o yapılar, insanın içine bir yandan ölü­ mün kırgınlığını sızdırıyordu; bir yan­ dan da toprağa sahip olmak, benliğini vermek, onda yeni v e ayn bir mana yaşatmak gibi İçtimaî bir canlılığın se­ vincini dolduruyordu.

Sahilname’ yi Hadika’nm sonunda bul­ dum. Bunu, Tezkere! Salim’ den de ter- cümeihaîini bildiğim Fenni mahlastı, cızve katibi bir m evlevî kaleme almış; Köprülü Mehmet Paşa zade Fazıl A h ­ met paşaya kaside yazan, Dördüncü Mehmed’ in musahipliğine alman Fenni! Ü ç asır önceki Boğaziçi’ ni görmek, za­ man aşın bir yolculuğa çıkmak tadım duyuracaktı, hem de mısralarm ahengi ile ... önüm deki sahifeye bu umuşla bak­ tım. Fenni Efendi Galata’ dan: Faüâtün, feilâtün, feilâtün, fa’ lünle yola çıktı. A - ruzun kudümüne ayak uydurarak ağır başlı bir yürüyüş; hem de beyitleri Mes­ nevi tarzında sıralıya sıralıya... Biraz ileriledikçe veznin bıraktığı kadar ayak değiştirdi. Daha yoruldukça sık sık ima­ lelerle iç çekti; zihaflarla nefesi kesildi. Fakat her beyti bir Boğaziçi köyünün adını saya saya Rumelifeneri’ ne kadar çıktı. Oradan Anadolufeneri’ ne geçti. O yakanın her yanını da birer beyitte saya döke Kızkulesi, Kavakbahçesi, Haydarpaşa, Kadıköy üstünden Fener­ bahçe’ ye g e ld i... Adalaria karşıdan

ib-Ya za n : RUŞEN EŞREF

retle baktı.

Böylece Boğaziçi kıyılan isimlerinin manzum bir coğrafyasını okumuş o l • d um. En çok şunu öğrendim : Bugünkü Rumeli v e Anadolu iskelelerinin adını Şirketihayriye koyarmış... Bunlar Fenni Efendinin gününde de varmış.

Tasvirden yana, Sahilname biraz E- yüp oyuncakları renginde ve biçiminde idi. Kimi beyti:

Tutsa uşşak mahaldir kmlur gibi taref Buldu ol gözleri badem ile Fındıklı şeref gibi zoraki söylenmişti.

Kimi:

Eylemekten o mehin şahsı fakirile savaş Gözlerim de Kuruçeşme gibi hiç kalmadı

yaş diye gülümsetiyordu.

Biri şu:

Gelicek yade dilin doğrisi derdim yeniler Tazelerle Yeniköy’ deki o eski demler.

G ibi az çok rinçte idi. Fakat ne tıkırtı­ larla iğrilip büğrülüyordu! Bununla be­

raber: *

A çtı tiygi sitemiyle ciğerimde yare Kanlıca’ lı yine bir gamzeleri hunhare Gibi zararsızca ilhandılar vardı. Fakat: Firkatinle şu kadar giryeler ettim cana Bir Küçüksu görünür eskime nisbet derya G ibi inanılmaz mübalâğalıları daha çoktu.

Kısacası, FennFnin böyle altmıştan fazla beyitli Boğaziçi’ nde Yahya Ke­ mal’in bir şu:

Sakin koyu, şen cepheli kasrile Küçüksu Ardında vatan semtinin ormanları kuytu Beytindeki Boğaziçi çeşnisinin altmış­ ta birini bulamadım.

Sahilname gözümün önüne eski B o­ ğaziçi’nden ziyade bir eski zamanlı zarifi getirdi:

Rumelihisan’ nm rahat bir yalısında yaşlı başlı bir a d a m ... Döşemelere ka­ dar inik pencerelerin önündeki yayvan sedirde bir dizini altına almış; öbür di­ zinin sivrisine d e kâğıt tomarını koy­ muş. Kıranta sakallan ona değecek ka­ dar yumrulmuş. Yastık kenarındaki di­ vite kamış kalemi banıp banıp o cilâlı kâğıtta talikleri cızırdatarak beyit ya­ zıyor.

Mısram düşük bir yerine gelince ka­ leminin öbür uciyle takkesinin altındaki saçlarım kaşıyarak düşünüyor. Zam a - nenin tasannulu marifetlerini arayacağı­ na önündeki tabiate baksa, üç asır ön­ ceki Boğazicini bize de gösterecek. Hal- bıdri o , bir beyte Boğaziçi'nin bir sem­ tinin adını sıkıştırınca büyük bir çocuk gibi seviniyor. Sakallarını srvazlıya sı- vazlıya, dudaklarım kıpırdata kıpırdata içinden okuyor:

Gel seninle bulalım saklanacak mahfi mekân bahaliymam bugün dalgalık ey

servi-revan

______

RUŞEN EŞREF

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Göksu deresinin Bo- ğaz'ın lâcivert deniziyle bir­ leştiği yerde yükselen ve sır­ tını o zümrüt yeşile mesire yerine dayamış bulunan Göksu Kasrı nefis

tohumlarından elde edilen keten tohumu yağı, katlanabilir akıllı telefon ekranlarında hâlihazırda kullanılan cama alternatif olarak başvurulan yüksek

Sanal gerçeklik teknik alanlarda başarılı olsa da bu gibi insan iliş- kileri içeren konularda çok ger- çekçi bir ortam sunulmadığı sü- rece insanları ikna etmekte ba-

Güney Kore’nin başkenti Seul S-coin adı verilen bir kripto para birimini şehir genelinde kullanmayı planlıyor.. Toplu taşıma ve sosyal yardımlarda kullanılacak S-coin ile

Yine de 1998’de tanıtılan ve saati takan kişinin beden ısısıyla çevredeki sıcaklık arasındaki çok küçük farktan bile me- kanik yapısını çalıştırmaya yetecek kadar

Arkadaşlarımın da kitap sevgisi ka­ zanmaları için yaşlarına uygun kitap seç­ melerini öneririm.. ” diyor Seçil

Her mahallede birer milyoner türedi ya, ondan sonra her ma­ hallede bir ahlaksızın çıktığını da kimse yadırgamadı.. Her maha- lede bir milyoner

Ancak tekerlekler bir yandan dönerken bir yandan da süpürme hareketleriyle kürek çekmeye benzer şekilde davrandığında en azından hafif eğimlerde aracın ilerlemesi