ÎÜ R flH
»
« » T a r ih î Odalar:
5
Yazan: Halûk Y. Şehsüvaroğlu
Vahideddinin görüştükleri oda
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi
Abdülmeeidden itibaren »on OsmanlI padişahları Dolmabahçe- de inşa olunan Valide Sultan ca miine cuma selâmlıklarına ç ı karlardı. Camiin Hünkâr mahfi linde, üst katta meydana natır o- dada padişahlar istirahat ederler ve bazı görüşmeler yaparlardı.
Dolmabahçe camiindeki Hün kâr odası üst kat sofasına çıkı lınca sol koldaki meydana, deni ze ve tramvay yoluna cepheleri olan 4x6,85 genişliğinde bir oday dı. Duvarları devrinin kalem iş çiliği ile tezyin edilmişti.
Odanın mefruşatım bir koltuk, Kanape takımı, kışlan büyük çini sobayla, göbekli pirinç bir m an gal ve yaldız kom eşli perdeler teşkil ediyordu.
Bu tarihî odada en mühim g ö- ; üşme VI Mehmed Vahideddinle, Bahriye Nazırı Rauf Bey arasın da olmuştu.
Talât Paşanın istifasından son ra yeni kabineyi kurmaya me mur edilen Müşir Ahmed İzzet Paşa, hükümetine Fethi Bey, Rauf Bey, Cavid Bey ve Hayrul- lah Efendi gibi mühim ve kuv vetli şahsiyetleri almak suretile umumun itimad ve takdirini ka zanmış bulunuyordu.
Fakat VI. Mehmed Vahideddin daha başlangıçta, İttihad ve Te rakki Fırkasma mensub şahsiyet lerle kurulan bu hükümete jti- mad edememiş ve Mondros mü tarekesine gidecek heyete kendi mutemedi Damad Ferid Paşanın başkanlık etmesini istemişti.
Bu arzuya karşı Sadnâzam, Pa dişaha (Bu adam mecnundur. Bu misillû vezaifi mühimme ken disine nasıl tevdi olunabilir) de miş* Vahideddin; (l^iz onu ida re ederiz) sözü üzerine de He yeti Vükelâyı toplayıp vaziyeti arkadaşlarına anlatmıştı.
Nazırlar, Sadnâzamm reyine iştirak etmişler ve bir İngiliz a- mirali ile cereyan edecek müta reke müzakerelerine dünya bah- riyesinin şöhretini tanıdığı Bah riye Nazın Rauf Beyin memur e - dilmesini istemişlerdir.
Hükümet, Ferid Paşanın mu rahhaslığında ısrar edilirse L»U- faya kadar gideceğini bildirince. Padişah, teklifinden vazgeçmişti.
Mondros mütarekesinin imza sından sonra Istanbula dönen Rauf Bey, Dolmabahçe Sarayın da VI. Mehmed Vahideddini zi yaret etmek istemiş fakat harem dairesinde rahatsız bulunan Pa dişah, başmurahhası kabul ede memişti.
Bu sırada Padişah, İttihad ve Terakkiye mensub Nazırlar me selesini ortaya attı.
VI. Mehmed Vahideddin evvelâ Abdurrahman Şeref ve sonra da Ahmed Rıza Beyler vasıtasile Ca vid, Fethi Beylerle Hayrullah £ - fendinin istifalarım istedi. Teş kilâtı Esasiyeye muhalif görülen bu arzu Padişahla, hükümet ara sında çetin bir ihtilâf mevzuu o l du. Ve nihayet hükümet istifa et meye karar v erd i Fakat Bahriye Nazın Rauf Bey daha evvel Pa dişahı görmek ve mütarekenin şartlarından kendisini haberdar etmek arzusunu izhar etmiş ve
21 kasım 1918 cuma günü Dolma bahçe camime yapılan selâmlık resminde hazır bulunmuştu.
VI, Mehmed Vahideddin o gün, selâmlık resminden sonra Hünkâr mahfilindeki odasmda Bahriye Nazın Rauf Beyi kabul etti.
Namazı müteakıb Başmabeyinci Lûtfi Simavi Bey Rauf Bey'n yanma gelerek, Zatışahane sizi yukan davet ediyorlar, demişti.
Padişah, Rauf Beyi ayakta bek liyordu. Selâmlaştıktan sonra V a hideddin, sol tarafta köşede iki pencere arasına doğru duran k ol tuğa oturdu. Ve karşısında bulu nan iki sandalyeden birini (Bu yurun Nazır Beyefendi) diye Rauf Beye gösterdi. O esnada Başma beyinci dışan çıkmak istediyse de Padişah, yok siz de kalınız, dedi ve diğer sandalyeyi de Lûtfi Simavi Bey işgal etti.
VL Mehmed Vahideddin, önü ne bakarak konuşmaya başlamış tı:
i — Nazır Beyefendi, sizin as kerlikte gösterdiğiniz besalet ve şecaatin kat kat fevkinde olaraz bu defa mütareke müzakeresin de gösterdiğiniz kiyaseti siyasiye- yi tebrik ederim. Bana mütareke hükümlerini anlatır mısınız?»
Rauf Bey, acı bir mütarekena- me hakkmdaki bu sözleri
üzüle-Dolmabahçe camii mahfilindeki oda rek dinledi va Padişaha M ond ros hükümlerini hülâsa ederek bilhassa şunları söyledi:
t— Bu mütarekenamenin bir yedinci maddesi meselesi vardır. O madde görüşülürken İtilâf dev letleri namma her sevkûlceyşî mmtakayı işgal arzusu ileri sürül dü. Sonra İtilâf devletlerinin ne rede emniyeti muhtel olursa o mmtakayı işgal edecekler, şek linde mutabakat hasıl oldu.
Mütarekenin en zayıf noktası bu maddedir. Padişah, hükümet, millet bir olup emniyeti muhafaza etmeliyiz. Aksi takdirde bu mad de ile her şey bozulur.
Bendeniz Bandırmaya gelinceye kadar bu kanaatteydim. Çalışıla cak, birlik olunacak, sulh masa sında her şey halledilecek fakat buradaki meseleleri, ihtilâfları görünce bu ümidim sarsıldı. Â - yan Meclisinde Ferid Paşa be yanatta bulunmuş, İttihad ve T e rakki Ermenileri vurdu, İzzet Pa şa hükümeti de Rumları vuracak demiş. Ferid Paşa Hazretlerini memlekette tanırlar, sıhriyetiniz vardır. Böyle beyanatı hükümet le, millet arasında bir nifak hasıl eder. Halbuki bazı malûmat mesmuu şahaneleri olmuştur. Böyle haller devam ederse müta rekenin tatbiki mümkün
olaraı-yaeaktır.»
Bu esnada kehribar ağızlığına sigarasını takmakta olan Padişa hın son cüm le üzerine eli titremiş ve sigara yere düşmüştü. Lûtfi Simavi Bey kalkarak sigarayı a - lıp takdim etti.
VI. Mehmed Vahideddin aynı şekilde ağır ağır ve önüne baka rak şunları söylemeye başlamıştı. «— Ferid Paşa, benim çok sev diğim bir hemşiremin zevcidir. O cihetle kendisini severim, fa kat aramızda hiç bir muvafakati fikir yoktur. Bilâkis muhalefet hâdisesi olmuştur.»
Padişah, başım Başmabeyinci - ye çevirerek, öyle değil mi? diye sordu. Lûtfi Simavi Bey de, evet Efendimiz, cevabım verdi.
Vahideddin, bunun üzerine k ı saca, böyle bir telâkkiye mahal yoktur, dedi ve ayağa kalkarak İlâve etti:
«— Nazır Beyefendi, bir millet var, koyun sürüsü, bir çoban var, o da benim.»
Artık mülâkat sona ermişti. Bahriye Nazın, temenna ederek odadan çıktı. Sofada Başmabeyin ci, Rauf Beye sarılıyor, Allah ra zı olsun Beyefendi, şu adamın ne olduğunu söyledin, diyerek Ferid Paşaya yapılan tenkidden duydu ğu memnuniyeti belirtiyordu.