• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A.Ü.TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi SaY<'12 Erzurum1999

-163-KLASİK Mİ'RACİYYELERDEN FARKLI BİR Mİ'RACİYYE:

SAIDPAŞA VE Mİ'RACİYYESİ

Dr. Kenan ERDOGAN*

Giriş:

yazınıızdaklasik mi'raciyyelerden biraz farklı bir mi'nıciyyeye, aid Paşa'nın mi'raciyyesine yer vereceğiz. Ancak mi'raciyye

etninden önce Said Paşa'nın hayatı, yetiştigiaile ve kültür çevresi ile mi'raciyye geleneğiüzerinde durulduktan ve tahlil edildikten soma mi'raciyye metni verilecektir.

ı.SaidPaşa'nın Yetiştij:tiKültürOrtamıve Aile Çevresi

Said Paşa, kültür tarihimizrle önemli bir yere sahip olan veçeşitlikültürler ve yolların kavşak noktasında kurulan Diyarbakır'da doğmuştur. Diyarbakır, Osmanlı imparatodugıI'nda imparatorluk kültür coğrafyası içinde büyük bir yer tuttuğugibi Said Paşa'nın yaşadı~ yıllarda da hala önemli ve canlı bir kültür ve sanat merkezi olma özelliğinikoruyordu.

Said Paşa'nın anııe tarafından akrabasıoldugu söylenen Hami hakkındaki (XVIII. Yüzyıl) bir çalışmamızda,istatistiki bir araştırmayadayanarak, Osmanlı kültür cografyasıiçinde Diyarbakır'ın; İstanbul, Bıırsa, Edirne (başkentveya eski başkent) ve Konya(şehzade sancağı)'dan soma 40 şairle beşinci sırada yer aldığı ifadeedilmiştiı. SaidPaşa'nm yaşadığıbu yüzyıldada (XIX) azalmakla beraber bir taraftan eski kültür ve edebiyatımız canlılığını koruyor, öbür taraftan artık Batı kültür ve medeniyetinden etkilemneler hissediliyordu. Said Paşa, böyle bir kültür geleneği olan imparatorluğun önemli büyük şehirlerinden birinde doğmuştur ve herkese nasip olmayan birkaç nesil şair ve sanatkar yetiştirmiş eski bir ailesine mensuptur. Gerek Tezkire-i Şuara-yı Amid yazarı Ali EmıriEfendi, gerekse Said Paşa'nın oğullarıSüleyman Nazif ve Faik Ali (Ozansoy)'nin bildirdiklerine göre bu

• Celiil Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim üyesi.

ı Kenan Erdogan, Hiimi-i Amidi, Divanı'nın Bilinmeyen İki Nüshası ve Bir Gazeli, Bir Hammiim Tarihi, Akademik Bakış, 1997, S.2, s.68-73. Şanlıurfa. Yazıda bahsedilen istatistikiaraştırma: Doç Dr. Mustafaİsen'in"TezkirelerinIşıgındaDivanEdebiyatı'na

Bakışlar i, Osmanlı Kültür Co~ası'na Bakış", Milletlerarası Türkoloji Kongresi Tebligleri,İst.1985, s.149.

(2)

K. Erdotan: Klasik MiraciyelerdenFarklıBir Miradye, SaidPaşave Miradyesi

·164-aileden geçmiş yüZyıllardan günümüze bir çok şair ve yazar çıkmıştı~. Bunları geçmişçaglardan günümüzesırayla şöylecesayabiliriz:

l-Seyyid Nesimi. XIV. yüZyılın büyük: ve coşkun mutasavvıf şairi. Hurfifidir. Şeriata uymayan bazı aşırı sözleri yüzünden Halep'te derisi yüzUlerek öldürülmüştUr. Nazıt'e göre Ali Emi'ri'nin dedelerinden Mehmed Emlrl Efendi "üçyüz sekiz sene evvel dünyaya gelmiş bir amm-i ekber (büyük amca)"; Ali Emi'ri'ye göre ise, Mehmed Emlli'nin bu soyu 7. derecedeNes\'mı'ye,27. tabakada daşehidlerinseyyidi Hz. Hüseyin'eulaşmaktadır.Faik Ali'nin S.Nesl:ınl'yi dedeleri arasında saydıgını Ş. Karakaş ifade etmektedir3

.

2-İsmail Filmi Efendi. Şairve katip. KitAb-ı Feraiz'i üç bin beyit halinde nazınaçektigi söylenmektedir. Nazif'e göre ikiyüz otuz sekiz sene evvel vefat eden (1693) buşahıs da "amm-i ekber" (en büyükamca)dir4.

3-Mehmed Emiri Efendi. (1626-1725) Hz. Hüseyin ve Nesimi soyundan zengin bir tacir ve iyi birşairdir.Valilere musahiblikyapmış, bir divan tertib etmiş fakat kaybolmuştur. A.Emm'den başka Salim, SaIai ve Ramiz gibi tezkireciler de onun iyi birşair olduğunusöylemektedirler5•

4. Hami Efendi. Faik Ali Ozansoy'a göre6 anne tarafından akraba olan Haml'nin asıl adı Ahmed'dir. 1679 yılında Diyarbakır'da dogınuş, öğrenimini dogduğu şehirde yaptıktan sonra İstanbul'a gelerek Muhsinzade Abdullah Paşa'ya intisapetmiş ve divan katipligindebulunmuş sonra Köprülüzade Abdullah Paşa'ya intisap ederek onunla Erzurum ve Van'a gitmiş, Tebriz'in fethine iştirak ederek hacegan rütbesini ibraz etmiş 1747 yılında Diyarbakır'da vefat etmiştir. Üsll1b-ı beyan sahibi iyi birşair olduğu,kendiyaptırdığı Hamı Köşkti'nde muasırı şairlerle müşa'aralarda bulunduğu ve onları etkilediği bildirilmektedir. Divanı vardır7

5. İbrahim Cehdi Efendi. (H.1185-1223) Diyarbakır müftüsü Seyyid Kasım Efendi'nin torunu, Süleyman Efendi'ninoğludur.SaidPaşa'nınise dedesidir.

2 Bunlar için bkz. Ali Emiri, Tezkire-i Şuarıi-yı Amid, C.I, İsı. 1327 ;Şevket Beysanoğlu,

DiyarbakırlıFikir ve SanatAdamları,C.2,İsı. i959; Dr.Şuayb Karakaş, Süleyman Nazif, Ank. 1988.

3Bkz.A. Emiri, a.e. C.l.s,48 ;Ş. Karakaş,a.e. s.25. 4Beysanoğlu,a.e. Ci, 5.156;Karakaş,a.c. 5.26.

5Emiri, a.e. s.52 ;Sıilim, Tezkire-İ Salim,İst.I310, s.144 ;Rıimiz, Adlib-ı Zurefa, (Haz. Dr. Sadık Erdem) Ankara, 1994, 5.1i; Mustafa Safili, Nühbetü'l-Asllr min Fevfudi'l-Eş'llr, Süleymaniye Ktp. Veliyyeddin Ef. Nu.2585, v,47; S.Nüzhet Ergun, Türk Şairleri, C.3, s.i256 ;Beysanogıu,a.e. C.i,s.l 78-i84; Karakaş,a.e. 5.28.

6Karakaş,a.e. s.38-40.

(3)

A.Ü. TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı12 Erzurum 1999

-165-Alim ve şairdir. Divanefendiliginde bulunmuş, tertip ettigi mecIDua-yı eş'arı kaybolmuşturs.

6-Süleyman Nazif Efendi. (1202-1248) İbrahim Cehdi'nin oğlu, Said Paşa'nın babası, yazar ve şair Süleyman Nazıf'in ise dedesidir. Diyarbakır mahkemesi başkatibliği ve çeşitli paşalara divan katipliğinde bulunmuş, bir ara Ruslara esirdüşmüşikikızıvehanımının peşpeşe vefatıüzerine yenidenevlenmişve biryılsonra birkızıbir sene sonra daoğluSaid dünyayagelmişve oyılhastalanarak vefatetmiştir. Şiirleri varisleritarafındanyagma edilmiştir. Hattat ve şairdir9. ogıu Said Paşa, babasının vasileri tarafından yağma edilen bulabildiği şiirlerini 1873 yılında DiyarbakırVilayetMatbaasında74 sayfa olarakbastmnıştırıo.

7-Said Paşa. Araştmnayakonu olan Mi'raciyye, Divan ve birçok eserin sahibi olup aşağıda ayrıca ele alınacaktır. Yukarıdaki Süleyman Nazif Efendi'nin ogıu,Süleyman Nazif ve Faik Ali'nin (Ozansoy)babasıdır.

8-Süleyman Nazif. (1869-1927)Said Paşa'nın oğludur. Büyük bir şair ve nasirdir. Renkli,heyecanlıveateşin üslübuyla Türk nesrinde özel bir yeredinmiştir.

Sağlambir karaktere sahip olan S. Nazirin , 3 şiir kitabı, irili ufaklı 25-30 kadar nesirkitabı vardır.Eser veşahsiyetiyle birçok incelemeye konuolmuşturll.

9-F~lik Ali Ozansoy (1876- 1950) Said Paşa'nın oğlu, Süleyman Nazif'in ise küçükkardeşidir. Kaymakamlık, mutasarrıf1ıkve valilik gibi görevlerdebulwıdu. Bir ara Fecr-iAtı topluluğwıundabaşınageçti, birçokşiirkitaplan ve manzum piyes kitabı vardırıı.

ıo-Mônis Faik Ozansoy (1911-1975) Faik Ali'nin ogludur ve şairdir. Müsteşarlık, büyükelçilik gibi görevlerde bulundu. Bir çokşiir kitabı,denemeleri ve manzum tragedyası bulunmaktadır. Hisar dergisinin başyazılarını uzun zaman M. Faik Ozansoyyazmıştır.

sEmın,a.e. s. 162·165 ;İbnüleminMahmud Kemalİnal,SonAsırTürkŞairleri, c.ı, s.194;Beysanoğlu,a.e. CL, s.261.

9Emiri, Esiimi-iŞuara-yıAmid, s.59. ;İbnülemin,a.e. C.2, s.l 106-1ı07.

Lo İbnülemin, a.e. C.2, s.l 106·1ıo7; Beysanoğlu, a.e. CI,s.329. ; Oğlu Said Paşa

tarafından tab ettirilen Nazif Efendi'nın şiirleri "Divançe-i Süleyman Nazıf'

adıyla(Prof.Dr.)M.Sadi Çöğenli ve (Prof. Dr.)Recep Toparlı tarafındaneski ve yeniyazıyla(Erzurum 1992, s.5ı+43) birlikteyayımlanmıştır.

iiGenişbilgi ve bibliyografya için bkz.Karakaş,a.e.

ıı Prof. Kenan Akyüz, Modern TürkEdebiyatı'nınAna Çizgileri, 4.baskı (tarihsiz), s.92, 144;Beysanoğlu,a.e. C.2. s.346·361.

(4)

K. Erdalan: Klasik MiraeiyelerdenFarklıBir Miraciye, Saidpaşave Mitsciyesi

-166-2.

SaidPaşa, Kısaca Hayatıve Eserleri

Tarihçi, devletadamıveşairdir. yazar veşairSüleyman Nazif ileşairFaik Ali Ozansoy'un babasıdır. Babası Süleyman Nazif Efendi'nm vefat tarihi olan 1832'de, Diyarbakır'da dogtnuştur. Medrese tahsilinden sonra Diyarbekir Tahrirat Kalemi'nde katiplige başladı. 1857'de Haceganlık rUtbesi verildi.l868'de Vilayet Mektupçusu oldu. 1872'deMirınirfuılıkrUtbesi ileElazıg Mut:asamf1lgı'na, 1874'te deMaraş Mutasarrıflıgı'natayin oldu. 1887'de Rumeli Beylerbeyiligi r1itbesi verildi. Midhat Paşa'nın sadrazam olmasını tebrik eden bir kıt'asından dolayı onun himayesini görürken, aynı kıt'ada halefi sadrazam Mahmud Nedim Paşa'yı tenkidinden dolayı da görevinden alındı. Daha sonraki yıllarda da çeşitli ıslahat heyetlerinde, Muş, Siirt ve Mardin'de mutasarrıfolarak bulundu. Üçüncü defa mutasarrıf oldugu Mardin'de 1891 'de vefat ettil3. Mezan Mardin'de olup kitabesinde'ogıuSüleyman Nazifinşu kıt'asıyeralmaktadırl4:

Açdı dag-ıebedi sineyehicran-ıpeder Aglatırderd-ifırakıbenitAkabre kadar İstemezdimkikazılsıngurbet ilde kabrin Neyleyim böyleimişhükm-i kaza emr-i kader

Merkezden uzak bir vilayette yaşamakla beraber kendini yetıştınniş, eserleri ve şiirleriile kendini kabul ettirmiş, inandıgıgibiyaşamış ahlaklı ve dürüst bir devlet adamıdır. Arapça ve Farsça, İslam kültürüne ait bilgilerin yanında Fransızcadaögrenıniş, mantıkve matematik gibi ilimlerle deugraşmıştır.

Oğlu Süleyman Nazirin, babası Said Paşa hakkında İbnülernin Mahmud Kemal inal'a verdiği uzun muhtırada onun Namık Kemaı'i çok sevdigi, ölümü üzerine "millet dedi millet dedi, millet dedi gitti!" dediğini, N. Kemal'in Evrak-ı Perişam'nınmukaddirnesinihatasız okuması üzerinekitabıkendisine hediyeettiğini anlatarak " ..ne ögrendiysem pederimden ögrendirn. Fransızca ögrenmemi tasvib ve takdir etti. Sonraki müktesebatım da onun delaletiyle olmuştur. ..Tahr"ır ve tetebbu'dan bir an haliolmazdı...Yazdığımgazelleri pederim tashih ve kaidelerini talirn ederdi.." diyerek kendisininyetişmesi üzerinde büyük etkisi oldugunu söyler.

13Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani,(Yayınahaz.N.Akbayar, S.A. Kahraman), C.V, s.1458, İst. 199 ;Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellif1eri, (Haz.F. Yavuz, İ.Özen), C.2., s.362-364, İsİ. 1972 ; FaikReşad, Eslaf, C.2, s.19 vd ;ibnülmin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, C.3, s.1608-1613; İbarhim Alaeddin, Meşhur Adamlar, C.l, s.339-340, İst.I933-35; Karakaş, a.e.s.31-38; Beysanoğlu,a.e. C.2. s.65-74 ; Türk Dili ve Ed. Ans. C.7, s.430.

(5)

_ _~A:::.Ü::.:.·.-"Tiir,""··"-,ki::.·Yı..:at~Ar,,-,aştırmalan:x===:...:Enst=~it~üs,,-,,ü:...:De=.ırgıs,,,,·~i-,Sa=yı:...:12~Er=zur=um~1",,999=-

-167-Ailedeki kültür ortamını da " ..Bizim ailede manzum söz söylemek müte'ammim (yaygın)ve adeta marazi biristidattır."cümlesiyle özetler.

Yine bu muhtıradaahlaki yönü vurgulanırken vazifesi haricinde hiç bir para kabul etmedigini, israfve sefahetten nefret ettigi halde ilk emekliliginde 800 lira borcu olduğunu, vefatında da yalnız 14 lirası oldugu için atını ve bazı eşyasını satarak cenazesininkaldırıldıgınıifade eder.

"Pek müstaklln ve afif, umur-ı idarede muktedir" bir zat oldugu, Ziya Paşa'nın kızgınbir zamandayazdığı

"İstiklimet mahz-ıcinnetdir bu mülk ü millete" mısra'lı şiirinereddiye mahiyetindesöylediği

"Müstakim ol Hazret-i Allahutandırmazseni" nakaratlımanzumesindenanlaşılırı5.

HemşehrilerindenAli Emlri Efendi, SaidPaşa'yabir gecede 37 beyit1ik bir kaside yazarak sundugunu ve Paşa'nın çok beğendiğini söylerkenl6; Raifve Avni onun şiirlerinitahmis etmişler, Vllsıf(iki), Avni ve nlib ise matbil divanınabirer

tarih

söylemişlerdirı7.

Eserleri: Divançe Yayına hazırladıgımızDivançe'nin iki yazma nüshası olup (Millet Ktp. Ali Emiri, Nu.2lO, İ.Ü.Ktp. İbnü1eminKit. Nu. 3540)şiirlerinden yapılanseçmeleryayınlanmıştır (Diyarbakır1871, Erzurum 1992).Miratü'I-İberOn ciltlik umumi tarih olup 9 cildi basılmıştır (1887-1889). Mirat-ı Sıbhat, (A.Bossu'dan tercüme, M. Zeki ile, 1871). Hülasa-iMantık (1892)ı8, Tabsıratu'l­ İnsan (1872), Nuhbetü'I-Emsftl (Ahmed b. Muhammed Meydani'den tercüme, 1872), Mizanu'I-Edeb (1888)19, İlm-i Hesab (1871), Encümen-i Şuara (Divan şairlerinden seçme şiirler), Diyarbekir Tarihi (1885 tarihli Diyarbekir Salnamesi'nin ikincikısmını teşkileden 144sayfalıkbölüm)2o.

Bu kısma vefatındanyirmi gün evvel söylediği bir gazelini alarak son veriyoruz.

Kendimyanarım aşkile gayre zaranm yok Ser-ta-be-kademııteşimammllşererimyok

ISİbnülemin, a.e.C.2, s.827, 1119, 1121, 1122,C.3, 1610-1612. 16İbnülemin, a.e. C. 1, s.299.

17Beysanogıu, a.e. C.2, s.19, 20, 24, 63.

18Bu küçükkitapçık da Kudret Büyükcoşkun tarafından "Mantık Metinleri I" adlı kitabın

63-104.Sayfaları arasında yayınlanmıştır (İşaretYay.İst. 1998?).

19Hemşehrisi merhfun Yard. Doç Dr. Mahmut Fidancı tarafından yüsek lisans tezi yapılmıştı, (D.Ü.Sosyal BiL. Ens.TDEBl 986).

(6)

K.ErdoAaıı:Klasik MiraciyelerdenFarklıBir Miraciye, SaidPaşave Miraciyesi

-168-Yarı aranındevrederekhfuıe-be-hane Yar ise benim hanernegelmişhaberim yok Birsırr-ıhafi rOhumualmışyed-i zabta Zahirdekiftrayiş-ihüsnenazarımyok Etmez buşuOnunbana tesirgumı1mu Mir'at-ıtecelli-iHuda'yımkederim yok Baş egtnemişİmkimseye dünya için asHi Dünyada Saidanıniçin derd-i serim yok

3.Mi'riciyye Gelene~i ve Said Paşa'mn Mi'raciyyesi'nin Klasik Mi'riciyyelerdenFarkı,Tahlili ve Metni

a.Mi'rlic ve Mi'rliciyyeGeJene~i

"Araca" kökünden ism-i mekfuı ve §.let, yani çıkacak yer ve merdiven anlamı taşıyan"mi'rac", Hz. Peygamber'in göklereyükselişmucizesidir.

Bu olay; Kur'arı'da iki sürede bulunan birçok ayet, ve ayrıcapekçok hadis ile sabittir. Ayrıca ayet ve hadisler ışıgında tefsir ve hadis otoritelerince degerlendirilmiş, islam edebiyatlarında büyük bir yaııkı yapmış, hatta resim ve musikiye bile konu olmuştur. Minyatitrlerde ve halk resminde mi'rac tasvirleri olduğu gibi musikide, cami musikisinin en mutantan bir formu olmuştur. Sosyal hayatta da mi'rae kandilikutlamaları canlıolarakyaşanmaktadır.

İslami edebiyatlarayansımasınagelince konu, önce Arap edebiyatında ele alınmış,sonra Fars ve Türkedebiyatına geçmiştir.

Arap edebiyatındaAbdülkadir Geylmi ve Muhyiddin-i Arabi..gibi birçok meşhur şahsiyetinde elealdıgıbu konu, daha çok mensur olarakişlendigihalde;İran edebiyatındayine Nizamı, Attar, Molla Cami, Hüseyin Vaiz Kaşifi.. gibi pek çogu meşhur şahsiyetler tarafından nazmen işlenmiştir. Bunlar müstakil bir eser olarak yazıldığıgibidiğereserlerin içinde bir manzume olarak da bulunabilmektedir.

Türk edebiyatında mi'rae-name yazma gelenegi önee çagatay sahasında başlamıştır.Bu en eski ve en uzun heceyleyazılmışmi'radyye, XII.yüzyıldaAhmed Yesevi'nin müridierinden Hakim Süleyman Atatarafından yazılmıştır.

Anadolu sahasındada -özellikle Klasik Türk edebiyatında- çoğu manzum birkaçımensur pek çok mi'rac-nameyazılmıştır.

(7)

A.Ü. TürkiyatAraştırmaIanEnstitüsü Dergisi Sayı12 Erzurum 1999

·169-Bunların bir kısmı sire(t), mevlid, hilye, mu'caat-name, mesnevi ve Divanların içinde bir bölüm teşkil etmekte veya müstakil bir manzuıne şeklinde işlenmektedir.

Mesela, Yazcıoglu'nun Muhammediyesi, Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat'ı,Ali ŞirNevarnin Ferhad uŞirin'i,Fuzüli'nin Leyla ve Mecnun'u, Nabi'nin Hayriyyesi, Şeyh Galib'in Hüsn II Aşk'ı ., gibi pekçok eserin içinde ; Lamii Çelebi'den başlayarakGanizade Nadiri, Naili, Neşati, Sabit, Nazim, Hazık, Birri, İzzet Molla, Adile Sultan.. gibi pek çok şairin Divanlarında mi'raciyyeler buulnmaktadır.

Halk ve tekke edebiyatında da mi'rac konusuna ilgisizkalınmamış Yunus Emre, Hatayi,TokatlıNUri, Kemali.. gibişahsiyetlermi'raciyyeleryazmıştır.

Müstakil mi'rac-namelerin yanında, Klasik Türk edebiyatı ve halk edebiyatında, tekke şiirinde mi'rac ve motiflerine ayrıcada çok fazla yer verilmiş, özellikle"namazınmtimininmi'racıoldugu" hadisi üzerinde çokdurulmuş,tasavvufi şerhleri yapılmış; sema' ve semah hareketleriyle mi'rac arasında ilgi kurulmuş, tarikatlardaki seyr II sülük: ve devriyelerdeki manevi seyir mi'racabenzetilmiştir.

Siyer, mevlid, hilye, mu'caatname, mesnevi ve divanlardaki mi'raciyyeler çok hacimU olmazken, müstakil mi'rac-namelerin 1855 beyte kadar çıktıgın! görüyoruz.

Bunlarda genellikle konuyla ilgili ayet ve hadislerin tercümesi yapılarak çeşitli alimlerin bunlarla ilgili görüşlerine yer verilir. Mi'rac hadisesi tasavvufi olarak da elealınmışve tasavvufi mi'rac-nameleryazılmıştır.

Bu mirac-namelerin birkısmındaçok zengin, birkısmında dasınırlıolmak üzere toplam pek çokmotifbulunmaktadır.

Bunların çoğunlugunun islami kaynaklara uygun olduğu görülmekle birlikte,şairlerin bunlarısüsleyerekbazıilaveleryaptıgıda bir gerçektir.

Mi'rac-nameler, yUzylllar boyunca şair(ve nasir)lerin onlarca defa işledikleri bir tur olup zaman içinde bir klasizrn kazanmış, şekil ve muhteva bakımından oturmuştur. xıX. yüzyıl sonlarında Receb Vahyi, 8 ana başlık altında gazel,kıt'a,mesnevinazım şekillerive 20 kadarfarklıaruzkalıbıkullanarakşekilve tertip yönünden bir yenilik getirmeyeçalışarakmonotonlugukırmayı başarmışsada muhtevada buna muvaffak olamamıştıri .

21 Bukısımdaha çok (Prof) Dr. Metin Akartarafından doktora tezi olarakhazırlanan "Türk EdebiyatındaManzum Mi'rac-nameler" (Ank. 1987) isimli kitaptan; J. Horovitz, T.İ.A.

C.8, s.347 ve M.Z.Pakahn'ın Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, (İsı. 1971,

c.m,

s.539-41 )denözetlenmiştir.

(8)

K.Erdoğan:Klasik MiraeiyelerdenFarklıBir Miraciye, SaidPaşave Miradresi -170.

b.

SaidPaşa'nın Mi'rllciyyesininYazıldığıOrtam ve ve Dilterlerinden

Farkı

Said Paşa'nın Mi'raciyyesine geçmeden önce bu mi'raciyyenin yazıldığı ortamveşartlaradikkat etmek gerekmektedi?2.

1839'daTanzimat'ın ilanınıve etkilerini çocukluk ve ilkgençlik yıllarında idrak eden Said Paşa(1832-1891), aynı :zamanda "Tanzimatın Birinci Nesii" diyebilece~imiz Şinasi(1824-1871), ZiyaPaşa(1825-1880) veNamık Kemı11(l840­ 1888)'le akransayılabilir. Bunlardanbaşkabir taraftan örf ve adetlere, şer'.nizama sıkı sıkıya ba~lı ; öbür

taraftan

terakki fıkrine inanan ve vesikaları de~erleDdiren modern tarih görüşüile Ahmed Cevdet Paşa(1822-1895) da bu neslin yanında az farkla bir agabey olarak bulunmaktadır. Bunların yanında Tanzimat'ın ilanındaen büyük paya sahip Mustafa Reşid Paşa(l800-1858); "Muhaverat-ı Hikemiye"si ve dilden felsefeye, fizikten tarih ve şehircilige kadar pek çok konudaki yazıları ile ansiklopedist bir şahsiyet olan Münif Paşa(l828-191O); daha sonraları Midhat Paşa(1822-1884)ve Ahmed Midhat Efendi (1844-1913) bu devirde etkili ve yetkili isimlerdenbirkaçıdır.

Bu devir, ayrıca aydınlarının hemen hepsinin politik ve sosyal meselelerle u~aştı~ı, gazetenin çokyaygın bir kitle iletişim aracı haline geldigi bir devirdir. !839-1896yılları arasında çıkan61 gazeteden 43 'ü politikaylau~aşır23.

Bu aradayabancı dille(fransızca) egitim yapan okullar, tercüme daireleri, yeni usule göre açılmış mektepler, Avrupa'ya gönderilen talebeler, yabancı uzmanlar, azınlıklar ve Yeni Osmanlılar yahut İttihat ve Terakki gibi bazı derneklerle, Batı; düşüncesiveedebiyatı ileyakından takip ediliyor, bu konuda pek çok tercümeyapılıyordu. Edebiyatımızınbu yollatanıdıgıikiakımınbilhassa dikkati çektigi söylenebilir: Romantizm; ve pozitivizmin edebı akımı diyebilecegimiz realizm ve naturalizm..

22 Bukısımiçin: Prof.A.HarndiTanpınar, 19 uncuAsırTürkEdebiyatı Tarihi, 5.b. İst.l982 ; aynı yazar, "Türk Edebiyatında Cereyanlar", Edebiyat Üzerine Makaleler, 2.b.İst. 1977, s.101 ; (ProfDr.) M.Orhan Okay,İlkTürk Pozitivist ve NaturalistiBeşirFuad, İst.?, s.17-34 ;(Prof.Dr.) Mehmet Kaplan, ŞiirTahlilleri

l, 7.b.İst.l981; ProfDr. S.Hayri Bolay, Türkiye'de Ruhçu ve MaddeciGörüşün Mücadelesi, 3.b. Ank. ? ; Yard. Doç. Dr. Murtaza Korlaelçi, "Pozitivizmin Türkiye'yeGirişi", ı.Felsefe ve Sosyal Bilimler Kongresi Bildiriler, s.314-327,

Erzurum 1989 ; Dr. Rıza Bagcı, Baha Tevfik'inHayatı Edebıve Felsefi Eserleri Üzerinde BirAraştırma, İzmir, 1996,s.1-8. .. gibi kitap ve makalelerden istifade edilmiştir.

(9)

A.Ü. TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı12 Erzurum 1999

-171-Yeni bir medeniyet ve kültürle çokyakınbir ilişki içine giren toplumumuz aydınları, karşılaştıgı Batı medeniyetini ve içinde yaşadığı kendi medeniyetini yenidentanımakve yorumlamak durumunda idi.

Bütün bu meselelerin odak noktasındabulunan din, bir taarruzmeydanına dönmüştü. Şinasi "Münftdit"ındayeni ve sade bir dille edebi sanat kaygusundan uzak Tanrı'yıisbat için akli bir yolla kamatıdelil olarak gösteriyor: Ndrnık Kemal, bir yandan "Vatan" la ilgili şiirve makaleleri ve "Hürriyet Kasidesi" ile bir "cemiyet mistiği",hürriyet ve vatankahramanıhaline geliyor; öbür yandanbazı romanlarıve Vatan Yahut Silistre ileOsmanlıcılıkveİslfullcılık ideologu, ve "RenanMüdMaası" ile de bir din savunucusu gibi görünüyordu. ZiyaPaşaise "Terci-i Bend"inde kaderci ve pesimist bir görüşlebir çok sorular sorarak şüpheyle aklı hayrette bırakırken,

başka bazı şiirlerinde

Dolaştım diyar-ıkUfrÜbeldelerkfişanelergördüm Dolaştımmülk-iislfunıbütün viraneler gördüm ve

İslfun imişgfiya pa-bend-i terakki Evvel yogidiişburivftyet yeniçıktı

beyitleriyle medeniyet karşılaştırmaları yaparak islfuniyet aleyhindeki (onun ilerlemeye engeloldugu yolundaki) olumsuzgörüşlere karşı çıkıyordu.

Ayrıca Tanzimatm bu ilk nesli, Yeni Osmanlılar cemiyeti içinde de bulunmuşlar,takibe uğrayarak Avrupa'ya kaçmışlarorada uzun seneler kalmışlar medeniyet, kültür ve edebiyatını tanımışlardı. Bunların müşterek vasıflarını da edebiyatta, his ve hayal unsurlarım ikinci dereceye atarak aklı ön pıana almaları, sosyal meseleler ve politika ile meşgulolmalarıve bununyanındailmiçalışmalara da yer vermeleri olarak sayabiliriz. Bu yönleriyle bunlara ilk rasyonalistler denebilir.

SaidPaşa'yagelince, kendisi daha dogIDadanbabası Süleyman Nazif Bey, Diyarbekir valisi Behram Paşa hakkında şikayet mektubu yazdığından Rodos'a sürülmüşve II. Mahmudtarafından affedilmiş;kendisi de MidhatPaşa'nınsadaretini tebrik eden birkıt'asından dolayıdaha sonra birkaç defaazıve tayin hadisesibaşına gelmişti.Alim veşftirbir aileden geliyordu ve kendi gayretleriylefransızca öğrenmiş ve bazı tercllmeler yapmış, mantIk ve matematik tahsil etmiş, koskoca bir tarih vücuda getirmişti. Oglu Süleyman Nazifin iiadelerinden ise Nfullık Kemal'e çok büyük birsaygıve sevgisininolduğu anlaşılmakta.

Divanında, sadelige taraftar olduğunu gösteren sade Türkçe iki kıt'asının yanında; hüki'ımet konağı ve kışla yapımı, Diyarbakır'a telgrafın gelişine ve gazeteninçıkışına.. dairsöylediğitarihlerden,şiirinde kullandığı bazı batılıve teknik kelimelerden onun zamanının gelişmelerinive sosyal meselelerini yakından tekip ettiği anlaşılmaktadır.

(10)

K. Erdotan: Klasik MiraeiyelerdenFarklıBir Miraeiye, SaidPaşave Miraeiyesi

-172-Onun, mutlaka Auguste Comte(l798-i857)'un pozitivist felsefesi ve din aleyhdarı görüşleri yanında,onunkarşısındaki akııve ilmi dincilikten de az veya çok haberdarolduğunu sanıyoruz.

İşte bütün bunlardan sonra Said Paşa, Mi'raciyyesini yazarken devrindeki din aleyhinde kopan inkar fırtınalarınıbiliyor ve bazı dini meseleleri zaman zaman isMt etme gayretine düşüyordu. Dolayısıyla O, ne Nadiri'de olduğu gibi bol mazmunlu ve kelime oyunlarına boğulan süslü bir mi'raciyye, ne de Nahifi'de olduğugibi uzun uzun rivayetlerinanlatıldığıbir mi'rftciyyeyazacaktıM. O, muhteva bakımından yaklaşıkolarak mi'raciyyesini anahadarıylaüç bölümdenoluştunnuştu. 1. Aleyhinde bazı inkar emarelerinin görüldüğü Hz. Peygamberin bazı mu'cizelerinin sayılması ve İslamiyyetin övgüsü (1-35. beytler); 2. Mi'rac hadisesininözetlendiği asıl bölüm (35-70. beyitlerarası); 3. pozitivist birmantıkve rasyonalist birtavırla25 -yeni keşiflerden de bahsedilerek- zamanındaki insanlara ve inkarcılara mi 'rac meselesini isbat etmeçabasının bulunduğuüçüncü bölüm (70-111. beyitler arası). Son 8 beyittte ise dua ve niyilzlaşefii'at talebi, mah1as beyitleri ve saliit ü selambulunmaktadır.

SaidPaşa'nınMiraciyye'sinin en belirginfarkı muhtevibakımındandır. Yoksa dil veşekil bakımından kasıde nazım şekliyle yazılmış olupdiğerlerindenpek büyük bir farkı yoktur. 119 beyit tutarındadır. Aruzun "mefti'llün meffi'llün mefa'ilün mem'ilün"kalıplarıylayazılmıştır.

C. Mi'raciyye'nin Tahlili, Özetlenmesi veDe~erlendirilmesj

SaidPaşaMi'rac manzOmesinin ilk 35 beytine önce kendişairliğini övdüğü bir falıriyye mısraıyla başlar, sonra Hz. Peygamber ve mu'cizelerinİ överek devam eder: Halk arasında kalemimin kıymeti (şairliğim) artarsa buna şaşılır mı? Çünki bunun sebebi "Falır-ı alem (alemin övüncU) Hz. Muhanımed'in vasıflarım iftiharla yazdığı içindir. Kalem öyle birzatın vasıflarınıyazmakla övünür ki bütün dünya da onun kölesi olmakla övünür. Onun mahiyeti ay ve güneşten daha yüksektir. Güneş ona nisbetle zerreden ednadır. Hüda yaratılışa onun şerefli nllrunu kaynak etmiş, dünya veukbiibaştan başaondançıkmıştır.Dilinde "mayentık"(O, hevadan birşey konuşmaz,ancak vahyedileni söyler) ayetininsırrını taşır. Kalbi de ''ma evha" (Kulu Muhanımed'e vahyetti.) remzinin sırlarına dosttur. Sultanlara taç ve elbiseyi yaratıklar giydirdiğihalde O'na yücelik elbisesini Tanrı teiila giydirmiştir. Ululukta sidreyi ayağının altına alsa şaşılır mı? O'nun boyuşerefgülbahçesinin en yüksek tllbasıdır. Dünyamalınailtifat etmezdi. Eğer isteseydi dağlar beyaz gümüş olurdu. Adem peygamber gerçi varlıkların liifızlarını (isimlerini) biliyordu ama, gerçekte O peygamberler sultanı ise manasını biliyordu. Alnında nübüvvet nfiru öyel heybetle

24Akar, a.g.e., s. 132-138; 175-178.

25Bunu, önceleri felsefe ve kelfunakarşı çıkanların aksine felsefe ve kelfunı kabul ederek

(11)

A.Ü. TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı12 Erzurum 1999

-173-parlıyordu ki gö~ süsleyen ayın, bunu görünce dudagı çatladı. (Ayın yarılması mucizesine telmih ediliyor) O'nun eli HMa'nın inayetinin pınarı olsa şaşılır mı? Çünki pannaklarmdan her tarafa hayat suyu akıtmıştır. Yüee ahlaklıdır. O öyle yüce huyludur ki onun hasiyeti, zehirli büryanı (kebab) bile konuşturmuştur. (Sfi-i kast içinpişirilenzehirli yemegi haber vermesi mu'eizesi) O isterseçürümüş kemige bile ean bagışlar. Öyle olunca diktigi hurma ağacı hemen meyve vermez de ne yapar? Vahşi hayvan, deve ve cansızlan dakonuşturmuştur. Tepesinde bulut bir şemsiye gibiydi. Işıgın gölgesinin olması hiç mümkün müdür? O yüzden o temiz cismin gölgesi de olmazdı. Onun temiz cismi Hüda'nıninayetinin gülbahçesidir. Onun için terleyincekırmızı güloluşurdu.O'nunbüyüklüğünebir süresi bile tanzrr edilemeyen Kur'an yeter. Gerçi sayısız mu'cizesi varsa da üçbinden fazla mu'cizesi tevatürle rivayet edilmiştir. Eğer tevatürü inkar etmek mümkün olsaydı bu bütün peygamberlere şamil olurdu. Onun mu'cizelerini inkar etmek bütün peygamberleri yalanlamaktır.

Mu'cizelerinden sonra Hz. Peygamber'in getirdiği din ve onun hükümlerinden bahsedilir: (.. )Ona zerre kadar itiraz edilemez. Bürunakıllar birleşse onun getirdigi Allah'ın kanunlarını yapamaz. Asırların geçmesiyle o kanunlar değişmez ama, (dünyevi) kanunlar ancak bir asırdahükmünü icra eder. O, bürun hüküm ve meseleleri cami'dir. O'nu noksan saymak ya cahillik ya da çılgınlıktır. Yeryüzükağıtdenizler mUrekkep olsaAllah'ınsevgilisininvasıflarınıtüketemez.

36. beyit bir girizgah beyti olup burda mi'raekıssasını yazmak istedigini ama aciz oldugunu söyleyerek himmet talebiyle eger kusuru olursa affedilmesini isteyerek ikinci ve asıl, manzCımenin maksadına geçilir: Şanında İsra suresi inen peygamber Ümmühani'nin evindedir. CebrililHakk'ın selamınıgetirerek "Eyeihanın övüncü, ayrılık derdini çekdiğin yetmez mi? O eşsiz Mevla seni birlik huzuruna istiyor." diyerek mi'racı müjdeler. Peygamber bunu duyunca şükür secdesine kapanır.Gözüngördüğüyeri biradımdageçen Burak'a binerekı.menzilde Mescid-i Aksa'ya gider. Orda butün peygamberlerin ruhları onu karşılayarak selamlayıp kendisinin önderliginde iki rekat namaz kılarlar. Sonra onlara veda ederek yüce göklerişereflendirir.Melekler her tarafta onu karşılayarak alkışlarlar.Nihayet bütün perdeleri geçerek sidre-i ii'liiya ve Süriidık'a gelir. Orda Burak'dan ayrılarak Refrefe biner. Ancak terakki eyledikçe

NeRefrefkaldıne yerkaldıne gökkaldıne dünya

der. Sonunda vahdet perdesini geçerek keyfiyet ve temsilden akdes olan yüce Mevlii'yı cisim gözüyle görüp yedi kat yer ve gökleri, cennet, cehennem ve arş-ı Rahman'ı temaşa ederek yere iner ve ümmete mi'rac hediyesi olarak beş vakit namazıgetirir. Ümmeti bunu duyunca hep birden "amenna ve saddakna"(inandıkve tasdik ettik) derler.

Böylecepıanlıbir şekilde35 beyitte mi'racı özetleyenPaşa, bundan daha büyük bir yeri ·3. bölüm diyebileceğimiz- mi'racı isb1it ve onu yorumlamak için

(12)

K.Erdoğan:Klasik MiraeifelerdenFarklıBir Miraeife, SaidPaşave Miraeiyesl

·174-ayırır. Bizce manzOmenin asıl ağırlıklıbölümü bu bölümdür. Buna göre, mi'raca ta'rize cür'et etmekTanrı'nınyüce kudretiyle alayetmektir. Bütün dünyA bir zerreyi yaratmaktan Acizken yaratıcnm hikmetine taaaruz, gaflet ve hamakattir. Şu mevcudatı kolaylıklayaratan Allah'ınkudretine bunu zor gönnek mutlak küfiir ve deliliktir.Kuşakanat vereninBurak'ı kuşgibi gökteuçunnasızor mudur?

SaidPaşa, mi'racıisMt için modem bilimlerin verilerinden de yararlanır. Mesela elektrik gücünedünyanın etrafınısaniyede dört defa dönme gücü verenABalı Burak'a bunu veremez mi? der.

Paşa, "Muhammed hangi merdivendengöğe çıktı?diye alayederek mi'raca i'tiraz edenHıristiyanbirinini'tirazlarım,"Hz.İsa'nın çıktığımerdivenden" diyerek esprili birşekilde cevapıa.r6•

Bundan sonraki beyitler deilm1kılıflami'racayapılani'tirazlara yine ilmin verilerindenfaydalanılarakveyaABah'ınsonsuz kudretine imanla verilmeyeçalışılır. Bukonularınsadece pozitif ilimIerleanIaşılamayacağıifade edilir:

Paşa'ya göre, bunlardan bazılarıgüya ilmen gökkubede biryarık, yırtığın veyaonuımanın olamayacağını ifade ederler. Halbuki gökleri yaratan Allah bundan aciz midir? Kaldı ki ilim, gökkubesinin bir cisim olmadığını, yıldızların denizde yüzer gibi havada bulunduğunu söylüyor. Teleskopla yerden göğü seyrederek mi'racdaki mana görülmez. Kul yaratıcınınbütünsırlarınıbilemez. İstersebir anda yüzbin alemyaratır,istersecihanıbir anda yok eder. Bu konudaMevıanaCeHileddin Mesnevl'sindeşöylebuyurur: Gek ve yeriHakk'ınkudretağacındabir elma, kendini de ondaki bir böcek gibi farzet. O böceğin, o bağ ve bahçivanınfiillerini bilmesi mümkün müdür?

SaidPaşa, o devirdekibazı inkarcı görüşlereveonların i'tirazlarına da yer verir. Bunlar Paşa'nınifadesine göre "dehri" ve "tiibiiyyı1n"lardır. Onlar, "herşey tabiattan ortaya çıkmıştır, evren ve madde sonsuzdur, dünya tabiatm gereği döner durur, cennet, cehennem,kıyametgibişeylerle dünya zevkini terketmekahmaklıktır" derler. Ama ya sonuçinananların dediğigibi olursa o zaman ne halt edeceklerdir(bu halk deyimini aynenkullanıyor)?ABah birşeyeemrederse zerre felek olur, felek de zerre. O irade ederseateşiçinde gülbahçesi vekırmızıgül biter. Nitekim bir kamil

HUM kMirdir eyler seng-i hiiradan güher peyda

demiştir. Bu kadar büyük bir kudretin mi'rac konusunda aciz olduğunu söylemek hatadır.Hava üstünde gök cirimleriniboşluktadurduran zata,arşın altındacennet ve tübiiyı yaratmak bir iş midir? Zeminin merkezinde ateşi yaratan Mevla'ya, cehennemi yerlerin altında yaratmak zor mudur? Şu dünya ve bu kainiitı yaratan ABah, yedi yeri yaratmaktan aciz mi?

26GazeteciİlhanMurad budiyaloğunRusçarıile KeçecizMe FuadPaşa arasında geçtiğini söylemektedir. Bkz. ]8Eylüli992 tarihliZamangazetesi.

(13)

A.Ü. TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı12 Erzurum 1999

-175-Manzfunenin sonlarında günahkar oldugunu, yarın mahşer gününde kendisiniutandırınamasıiçinAl1aıı'adua ve niyaz eder ve

Habillin bendesidir, abd-i acizdir,perişandır. der. Bukısımdaki

Olursa bendeki cürm ü hataihsanınanisbet mısraı, yaklaşık aynı yıllarda yazılan Şinasi'nin MÜDacat'ındaki

Kulununza'fınanisbet çog isenoksanı Ya onun kahrma galip degil miihsanı beytinihatırlatmaktadır.

Mi'rac-name şairinin taşrada yetişmesi ve yaşaması (bütün hayatını Diyarbakır-Elazıg-MardinSiirt veMuş civarındageçirmesi), İstanbulve Avrupa'ya gidememesi ve oraya giden -tabiri caizse- o zamanın medyası olan gazete, tiyatro, roman vs. yeni türlerde eserler veren büyük şahsiyetlerle tanışmamış olması, yine tabiri caizse şiiri bir hobi olarak görmesi ve Divanı'nı Diyarbakır'da seçmelerle bastırması, onun dar ve küçük bir çevrede mahalli olarak kalmasına yol açmıştır. Buna ragIDen Divanı'na yazılan tarih şiirlerinden, şiirlerine yazılan nazire ve tahmislerden, bir ahlak düsturu, bir atasözü haline gelen nakaratlı meşhur muharnmesine, tarihi ve edebi eserlerine kadar o çevrede ve ilim aleminde epeyce tanındığını söyleyebiliriz. Bubağlamda Divan'ın tab'ına tarih söyleyenlerden Avni Efendi, "mi'rac yolunda onun tabiatının bir meydan açtığını ve feleklerin de meleklerin de buna hayranolduğunu" şu mısralarlaifadeetmiştir:

Reh-i mi'raca verditab'ımeydan Felekler de melekler de oldu hayran27

Sonuç olarak, kültürlü bir aileden gelen veşairve yazar çocuklaryetiştiren SaidPaşa,bir medeniyetindramınıimparatorlugun birtaşra şehrinde yaşamışve dini edebiyat türü olan Mi'raciyye'sine bunu yansıtmıştır. Kaside nazım şekline uygun olarak ve aruzun "merailün" terileleriyleyazılan manzı1ıne, şekil bakımındanpek bir farklılıkgöstermezse de muhteva bakımından aynıtürdeki emsali şiirlerden epeyce farklıdır. Şinasi'ninMünaeat şiiriyle onazım türündeki, Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi'ndeki yaptığı muhteva değişikliğini Said Paşa da mi'raciyede yapmıştır diyebiliriz. Üç bölümdeişlediğimiz şiirdeedebi sanat ve mazmunlara pek fazla önem verilmemiş, üçte birinden daha az yer tutan asılmi'rae bölümünde konu özetlenmiş (bu yüzden mi'rac motiflerine de fazla yerverilmemiş),mi'raehakkındakii'tirazlara

(14)

K.Erdoğan:Klasik MiradyelerdenFarklıBir Miradye, SaidPaşave Miradyesi

-17()-cevaplar verilerek Allah'ın kudreti ve fen bilimlerinin verilerini kullanarak isbat etme yoluna gidilmiştir. Bunlarda; Şinasi, Namık Kemaı, ZiyaPaşahatta SaduBah Paşa (Ondokuzuncu Asır) 'nın ilgili şiirlerinin izlerini bulmak mümkündür. Bunda şairin Arapça, Farsça ve islam bilimleri tahsili yanında, Fransızca ve fen bilimleri konusunda bilgisininolmasınında etkisiolmuştur.Pozitivizmin alternatifbir din gibi yayıldıgıve dinsizlige aletedildi~ive bu dinin,Tanzimatı ilan ettiren MustafaReşid Paşa'yamektupla teklif edildigi ve inançların sarsıldığıbir ortamda, butartışmaların imparatorluk merkezinden uzak böyletaşrayakadaryayıldığıbir zamanda, dindar ve hamiyetli birisi olanşairin,bu ve benzeri manzumelerle bunlara cevapveımegayreti içindebulunduğunugörüyoruz. Onun daha önce ZiyaPaşa'nın,

"İstikamet mahz-ıcinnetdir bu mülk ü millete" şiirine

"Müstakim ol Hazret-iABlUı utandırmazseni" nakaratlı şiiriylereddiye yazarak cevapverdiğini göımüştük.

Said Paşa, bu neslin yaptığı gibi şiiri, düşüncelerinin bir ifadesi olarak görüyor. Yani düşünce, şiirin mınverindedir ve esasını teşkil eder. Açık ve nettir. Şiirde kullanılanüç defa inkar, 5 kere tariz, bürhan, isbilt, sabit olmak, şübhe,i'tiraz, ukı11veashab-ıukü!.. gibi kelime ve tamlamalar dagörüldüğügibi dinikonularıakla tesbit ettirme, inanmayanların tariz ve şüphelerine karşı meseleleri akla tastİk ettirerek isbat etme yolu seçiliyor. Hz. Peygamber'in mu'cizelerinin anlatıldığı ve konu gereği iktibas edilen bazı ayetler ve tamlamaların dışında giriş kısmı hariç manzı1menindili sade sayılabilir. Üslfibu yer yer konuşmave tartışma sahneleriyle renklendirilmiştir.O, Doğu ve Batı medeniyetlerininçatıştığınoktada din ve bilim tartışmalarıyla ve inancını kaybederek buhranlar sonucu trajik bir şekilde hayatına son veren Sadunah PaşaveBeşir Fuad gibideğil; din ve bilimiuzlaştırmak isteyen birisi gibidir. Bir karakter ftbidesi olarak dürüst veahliiklı yaşamışve-NamıkKemal için Prof. Dr. MehmetKaplan'ın dediğigibi-şiirine hayatının sıcak1ıgınıveanlaımnı katmıştl?8.

(15)

A.Ü. TürkiyatAraştumalanEııstitüsüDergisi Sayı12 Erzurum1999

Mİ'RACİYYE

Mefa'i/ünMefa'ilünMefd'ilünMefa'ilün

N'ola kadri olursa hfunemin beyne'l-enfun a'la Eder bi' I-iftiharevsM-ıfahrü'l-alemi imla

Yazarbirmtın evsafınkikırtasmubahate

Ana memll1k-i mahz olmaglafalıreyler butUn dünya Anınmahiyyet-iulyası başkamihrlimehbaşka N'olahurşidana nisbetle olsa zerreden edna Hüdamenşe'edipnUr-ı şerififi halk-ıekvdna Omenşe'den ser-a-paneş'et etdi dünyeYÜukba 5 Usarııdır şe'air-ihtiva-yı sırrımayenıık

Cenfuııdır serair-§şina-yıremz-i ma evha

ResiU-i Hazret-i Hakpadişah-ı la-mekfuı-revnak Hiwv-ihaıdm-imutlakşeh-i ikliın-iistigna Şehinşah-ımü'eyyedaşina-[y]ısohbet-i lzed Habib-i Hak Muhammedkıdve-idünyaYÜmafıha

Selatine lihas u efserimahlı1keder ilbas Anaşevket libasınHak Te'ala eyledi iksa

'AcebmiSidreyi pa-mal ederse 'izz üşevketle

Gülistan-ı şerefdekamet-iUıyasıdırtUha

LO Yoğidiiltifatıalemin emvaline yohsa Muriid etseydi hepdağlar olurdıfizza-i beyza

Şuhfrdatınfakatelfazına'arif idi A-dem Hakikatde osultan-ırüsfrldür 'arif-i ma'na

Cebininde nübüvvetnUrı parlardımehabetle Dudağı çatladıgördükdemah-ı asumfuı-ara 'Aceb mi desti yenbU-ı inayat-ıHüda olsa Ederparmaklarındansfr-be-sfrab-ıhayat icra

(16)

-177-K.Erdoğan:Klasik MineiyelerdenFarklıBir Miraeiye, SaidPaşave Miraeiresi

-178-Keriıno'l-hulkdur (u) Msiyyeti tiryaka galibdir

o

hasiyyet idibiryan-ı mesmflmıeden güya 15 Murad etse eder'azın-iramirne taze can ihsan

Yemişvennez de neylerdikdiğidem nahle-i hurma

CeınAdatıbile nutka getirdi peyngiihmda Gaziil Ovahşiyiintak ederse çok mudur Mevla SeMbolmuşidifark-ı hlimayfuıunda şemsiyye Nasıl hurşid-i alem-tabıhasret etmez istila Ne mümkündür cihanda nt1rdanhasılola saye Budur hikmet kizıll-i Cİsm-ipakioldına-peyda

Gülistan-ı 'inayat-ı Radadır Cİsm-i 'ımsi Anmçiln terledikcehasılolurdu gül-i hamra

20 Ana bUrhan yeternazın-ıcelilü'l-kadr-i Sübhani Ulfun-ıevvellnilahirlni eyledi inM

Nice ehl-i belagat hasr edip enva'-iikdfunı Kısabir st1resin tanzrre kiidirolmadıasla

Neticeşu kıyasoıka'inatafalır-ıalemdir Ana ecriim-! ulviyyatdur sugra ile kübra Nu'üt-ıvasfina mevküfdur sennaye-i hiime

'Uluvv-ı şiinınamasrufdurevsiif-ı lıi-tuhsıi

ResUl-ikibriyanın şanıol rUtbemu'aııiidır Anınçünhalk olundu climle-i dünyavümafıM 25 Teva1ür ÜZTe üç binmu'cizatısabitolmuşdur

Egerçianlarınmecmü'udur bi-haddüla-yuhsa

Teva1ür kiibil-i

inkar

olaydı işbuiilemde 'Umflm-ı enbiyayı iştirnaleylerdi bu ma'nii

Zaman-ıdevleti nisbet olunsa devr-i esliifa Gelirtasd"ıki asMb-ı'uküle cümleden evla

(17)

A.Ü. TürkiyatArııştı.mıalarıEnstitüsüDergisi Sayı12 Erzıınım1999

Şuemrekarşı

inkar

üzreısrara kıyfunetmek Bütün peygamberanm eylemekdirsıdkmıimM

Bulunmaz zerre denlii'tiıiizabir mahal bunda Egervicdan-ıdünyaya muldibil konsa bu da'va

30 Eders1lhib-şeri'at olduğuntasdIke isti'cal HakIkat-bin olanşer'-i şerifinetse istiksa

Şerl'atöyle birkanUn-ı'al1-iİlahidir 'UkülünittiliMıvaz'makafidegil asla

Şeri'at inkılab-ı'asr iledüşmeztevafukdan Kavanİnhükmüni bir 'asrda ancak eder icra Şeri'atcami'-imecmll'-ıahklim u mesa'ildir Anınoksankıylisetmek cehaletdir yahud sevda

Tamamıylaedenabkam-ı İslamiyyetitedidk Bilir kimişbudinİnamiridir Hazret-i Mevla 35 Tükenmezvasfı mahbllb-ı Hüdfuıın hasr-ıhimmetle

Mürekkeb olsa deryakagıdolsa safha-i gabra

Beyan-ı kıssa-imi'raca niyyet eyledim lakin O kudret yok ki bende eyleyem birharfıni İmlı1

Cenab-ıkibriyaya istinadetmişbiredniiyıın Kus11rum olsa da vasi'dir'afv-ı Hiilik-ıyekta

Oşebki mefhar-i kevneyn'azİmolsa mi'raca NüzUl etdianın şanındaSubhane '/lezf esra

Overd-İkudsibuldı gülsitfuı-ıÜmmühlini"de Hüb11b eyleriken peykoiCenab-ıHaknesiın-asa

40 Müsı1letdikdedergah-ı şerif-i falır-ıillernde Selam-ımes'iidet-alıkam-ı Hakkıeyledi inha

Beyanabaşlayup keyfıyet-i tebşır-i mi'racı Bu üslllb üzreoldı leb-küşa-yı maksad-ıaksa

(18)

-179-K.Erdoğan:Klasik MiraeiyelerdenFarklıBir Miraciye, SaidPaşave Miraciyesi

-180-Eyafalır-ıcihan yetmez mi çekdin derd-ihicranı Seni isterhUzUr-ıvahdeteMevla-yıbi-hemta Bu 'ali müjde Cebra'il'den mesmÜ'1 oldukda CenAboıkibriyaya secde-işükreylediifli

Emin-i vahy-i Hakıstabl-ı has-ı huldaıa'IMan Getirdi birBurak-ı berk-reMr-ımelek-siIna 45 NertıtbeimtidM eyler iseaksii-yı enzarı

Ederdi ol mahallean-ıvahidde kadem ilka Ana olpMişah-ımilket-i din rllib oldukda Birinci menzil-i 'alisioldıMescid-i Aksa Kemal-i mecdile verdişerafetSahratu'Ilah'a KudOmu olmakamıeyledireşk-iiver-ipehna Saf-ı ervahıistikbale geldienbiyfuıll'.hep 'UrnOm ünehedaya-yı selamıeylediifşa Olupervah-ıpak-i enbiyayamukteda-yıdin Beraberce iki rek'atnamazıetdiler ifli

50 Veda'ndküm deyip ba'de'd-duiimecrnfi'-ıerviiha Şerefbuldu 'umc-ıdevletinden tfuüm-i viila

Melekler su-be-su bi'l-iftihiir etdikce istikMI Bu sUretle sena eylerdi peykoi Hazret-i Mevla Şehinşah-ırisiiletdir habTh-i Rabb-i 'izzetdir Osultandırkiolmuş mizbanı İzed-iyekta Teveccüh eyledikce saha-iecram-ı'ulyaya Anı alkışlaridisakinan-ı iilem-İbala

Merahil kat' edip ikbalüdevletle feleklerde VüsÜliyleteşermflıasıletdi Sidretü'l-a'la 55 Müfessirler yazar ki Sidre öyle birmahaldİrkim

(19)

A.Ü.TürkiyatArgtınnaIanEnstitüsüDergisi Sayıtl Erzurum1999

Berabercemakam-ıSidretU'l-a'Hiya geldikde NOınay/ln oldıpeykoi hazreteferm/ln-ıma minna

o

ca-yıpür-hatardan sonra olŞah-ıhÜIDayOn-cah HicaMtl kemal-i mecd ile tayy eyledi tenha Süradıkmüntehi oldukdaayrıldı Burak'ından BirazdaRefref etdihıdmet-i 'ulyasınıicra

Terakki eyledikdeS1IT-Iheybetniik-ı lahiltı NeRefrefkaldıne yerkaldıne gökkaldıne dünya 60 Tefahbus eyledivicdanınefsi nefsivicdanı

Ta'alluk ettisırrarühu rühasırrıistid'a Açıldıperde-i vahdet harim-i basa'azınetdi Vücudunzat-ı bi-hemta-yıHakka eyledi ihda

Tahavvül eyledi birbaşkabahse hal-inasiltı Göründü keyf ile temsilden akdes olan Mevla Meger ki hep vahidU'l-aslimişemr-i hakikatde Egerçi ziihir-i halebakılsamuhtelif esma

TeberrUk arz edip envar-ıvahdet dide-iCİsme Münevveroldıol envardan vicdan isti'la

65 MekanIIla-mekanı arş-ıRahman'ıgörüp sonra Yineoldı nUzı11ilemüşerref saha-İgabra

Yedi kat yerleri eflaki cennat ile niram Oşebseyrütemaşaetdişah-ıYesrib ü Batba

Umı1maleyle-iMi'rac-ıpakiiiyadigarıdır

Saliit-ı hamsıMevlii eyledi bu ümmete i'ta Nevaliyle edip dil seyr-i rahmet ehl-iimanı Veliyy-i ni'met add etdianıdünyaYÜmafIha Hikayet eyledikdemebhas-ı Mİ'racuminhacı Dedi bi'l-ittifilk ashab amenna ve saddakna

(20)

-181-K.Erdoğan:KlasikMiradyelerden Farkh Bir Miraciye, SaidPaşave Mirsciyesi

·182-70 Cera'et eylemek ta'rlze böyle bahs-i dliye Rudd'nınkudret-iulyasınıetmektir istihzd Birişki nisbetolunmuşola Bm Tealdya Cesaret eylemez kianıistib'ad ede dana Ta'arruz hikmet-i Hallak'a gafletdir hamakatdir Bir ednazerrenınhalkındanacizken bütün dünya Şu mevcüdatı\'cdd eyleyenHakkın uml1ruııda Su'ubet anlamak ya küfr-imutlakdırydhud sevda Burak'ı kuşgibi eflake tayy ettirsenrlişkilmi Kuşapervazakudret-bahşolanHallak-ıbi-hemtft 75 Zeminetrafınabir saniyezarfındadört def'a

Sühületle eder seyyale-iberkıyyedevr icra

Burak'a venneye kftdir degil mi sÜf'at-i seyri Bu rütbe sÜf'ati seyyaleyei'ıaeden Mevla İşitdimkidemişbirİsevibirzat-ıdliye

Muhammedçıkdı kangınerdübandan göklere aya Demişolzat-ıiiliçıkdıal bir nerdübdndan kim Url1cetmişdi anınlasemftya bir vakitİsd Mukaddem i'tirazashdbı derlennişbu mebhasda Kabül eylermihark uiltiyanıgünbed-i mind 80 Semavatın vücudıemr-i cismi oldugu halde

Anıhark etmege aciz olurmı Halık-ıyekta Rasadashabı keşfetdikleriyıldızlara şimdi Bütünıtlakederlerasuman-ıneyyir-i a'la Semada cisme dair bahse aslaolmayıpkaH

Demişlerkihava ÜZfe durur hep encÜffi-i garra Ve kül/ün

fi

feleknazmındaolanyesbahimlafzı Şubahse dair olan nükteyi eyler sana lma

(21)

A.Ü. TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi SaYı12 Erzurum 1999

Maharet kesb edenler fenn-i hey'ette rasadlarla Demek olur ki ancak bir felekten bahs eder halil 85 Nihayet yokfezfi-yıfilem-i kevne hakikatde

Nasıl tahlCıkile mahlftk eder bu emri istiksa Semavatınbütün mervi olan ecsamüelvanın Vera-yı keşfteicada yok mu kudret-i ulya

Teleskop ile yerden göklere temdid-i TÜ'yetle Bilinmez leyle-i mi'racdameşhüdolan ma'na. İMtaeylemez mahlUkunun eraliabkamın Eder misırrınamahlftkuvakıfhazret-iMevla Dilerse böyle yüz bin alem eyler halk bir demde

Murad etsecihanı an-ı valıiddeeder ifna 90 Huda'nınkudret-iulyasınanisbet olundukta

ŞuÜTu kudret-i mahlftk olur na-Md u na-peydii Celaleddin-; Rimi Mesnevi'sindebuyurmuşki

Zemin IIasmanıbilmelisinşöylebir elma

o

elmaMsıl olmuşkudret-iHakk'ınnihaIinde Senin cisminanıniçinde farz et bir böcek- asa

Ail;acın bilğbanındaolan elalüalıkamı

Ne mümkindir ki etsin ol böcek tetkiküistinM CÜDı1ni}yettenözgevech-İ manayı değil şamil Tabiattan nümayan oldu denmek alem-i dünya 95 Demişbir dehri yoktur intihasiişbu devranın

Tabi'atiktizasıyladöner dünyaYÜmafilıa

Dilinde aleminefsfuıe-imevhfimedir cümle Makalat-ıcahimIIidddia-yıcennet IIukba

Hamilkatdir ki zevk-i alemi terk eyleyip adem Kıyametvar deyudar-ımücazat eyleye hülya

(22)

-183-K.Erdoğan:Klasik MiraeiyelerdenFarklıBir Miraciye, SaidPaşa'Ve Miraeiyesi

-184-Bu saçma sözleri bir ehl-i din andanişitdikde Cevaben eyledi atideki reddiyyeyi i'ta Hamakatden mazarrat hasılolmazintihasında Sahili olsa eger dehriterin ettikleri da'va 100 Ya öyleolmayıpda söz olursa ehl-iimanın

Kıyametdene halt etse gerekdir dehri-i rusva Taalluk etsefennan-ıcelili Hazret-i Hakk'm Olur zerre felekler zerreler efldkden a'la İradeeylesezat-ı azimü'ş-şan-ıSübhani Biterateşiçindegülsitfuı-asagül-i hamra

Ne a'lasöylemişbumısraıvaktiyle bir kiimil "Huda kMirdir eyler seng-i haradan gilher peyda" Bu rütbe kudret-i ulya kivardır zat-ıBari' de Hatadırmebhas-i mi'raca ta'riz eylemek icra

105 Taarruz ilitira' cennet ü tüMYÜwana Hamilkatolduğunda şübheetmezakılu dana

Hava üstündeecramımuallak durduran zata Birişmiarşın altındayaratsa cennetütuM

Cahimi yerlerinaltındaiciid etsemüşkilmi Zeminin merkezindeateşihalk eyleyen Mevla

Yedi kat yerlere ta'riz eden bi-derk üiz'ar.ın Gülünç olmazmı erbab-ıkemale ettigi da'va Bilinmez yerdealtıkat zeminhalkındanaciz mi Şuarz ukainatıhalk edenHallak-ıbi-hemta

iLO Resfil-ikibriyanın şan-ı mi'rıle-I şerifınde Ne ta'rize tesiidüf eyleseşuümmet-i beyza

Hudanın iktidiirınarz ile iskata kiidirdir

(23)

A.Ü. TürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü Dergisi Sayı12 Erzurum 1999

Utandınna Said-i asiyiferda-yı mahşerde Perişan-rCızganm ma'siyetkdrımHudavenda

Elimde sadece bir hüccet-i imankalmıştır Bütünevrak-ıa'mal-isevabımeyledimifiıa

Zebanımkikusı1ruCÜTIDÜIDÜikrdr eder daim Revamılal ola ahir nefesde ey kerem-ferma

115 Ben olasİkulum ki defter-iörnrümderCınunda Sevabıt/akma şayestebir harf etmedim imla

Olunsa bendeki cürmilhata ihsanma nisbet Olur nefsü'l-emirde zerre-i naçizden edna Buyurmuşsun kelam-ı müstetilbındafeliitenhar Saladırvarsaçıksınben gibi bir sail-i rUsva Habib'in bendesidirabd-İacizdirperişandır Dahilindir Said eyHalik-ıdünyaYÜma fiM

Hemişeta ki eflakolıcakencOm ile memlü Habib'in rtThuna benden ola teslim-iIii yuhsii

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).