• Sonuç bulunamadı

İzmir ili Tire ilçesinde keçe sanatının incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir ili Tire ilçesinde keçe sanatının incelenmesi"

Copied!
189
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i   

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

DEKORATİF SANATLAR ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

İZMİR İLİ TİRE İLÇESİNDE KEÇE SANATININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hülya ÖZYER

Danışman : Doç. Dr. Melda ÖZDEMİR

Ankara Haziran, 2012

(2)

ii   

……….’ın ………... ………... ………başlıklı tezi ………..tarihinde, jürimiz tarafından ……….. ………...Ana Bilim / Ana Sanat Dalında Yüksek Lisans/ Doktora Sanatta Yeterlik Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan :……… ………. Üye ( Tez Danışmanı ) :………... ………. Üye :……… ………. Üye :……… ………. Üye :……… ……….

(3)

iii   

ÖNSÖZ

İzmir iline bağlı Tire ilçesi Batı Anadolu’nun en eski yerleşim birimlerinden biri olması nedeniyle zengin bir kültürel birikime sahiptir. Kentin ana yollar üzerinde bulunmayışı, Türk kültürünün değişik alanlarını kapsayan özelliklerini korumada etkili olmuştur. Kentteki ilk dönem zengin aşiret ve oba yerleşimi de buna eklenince, el sanatlarında Türk kültürünün kendine özgü yapısı özünü kaybetmeden günümüze ulaşabilmiştir.

Esnaf teşkilatı ve gelenekleri ile Tire’nin sosyal hayatında önemli izler bırakan keçecilik, yıllarca geniş bir halk kitlesinin geçim kaynağı olmuştur.

Bu çalışma ile Tire İlçesi’nde yapılan keçe sanatı araştırılmış, ürün örnekleri tespit edilip, incelenmiş, kayıt altına alınmış ve böylece keçe sanatıyla ilgili kaynak oluşturulmaya çalışılmıştır.

Bu araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde; Giriş’e , ikinci bölümde Kuramsal Temeller ve İlgili Araştırmalar’a , üçüncü bölümde Yöntem’e , dördüncü bölümde Bulgular ve Yorumlar’a , beşinci bölümde ise Sonuç ve Öneriler’e yer verilmiştir.

Araştırmanın her aşamasında desteğini ve yardımını esirgemeyen danışmanım ve değerli hocam Doç. Dr. Melda ÖZDEMİR’ e katkılarından dolayı teşekkür ederim. Alan çalışmalarında yardımcı olan Arif Cön, Metin Demircan ve diğer keçe ustalarına, dostum Aykut Kabakçı’ya, sevgili aileme ve tezimde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.

Hülya ÖZYER Ankara - 2012

(4)

iv   

ÖZET

İZMİR İLİ TİRE İLÇESİNDE KEÇE SANATININ İNCELENMESİ ÖZYER, Hülya

Yüksek Lisans, Dekoratif Sanatlar Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Melda ÖZDEMİR

Mart, 2012

El sanatları içinde önemli ve köklü bir geçmişe sahip Keçe Sanatı kültürel değerlerimizden ve geleneksel sanatlarımızdan biridir. Kullanım alanının genişliği nedeniyle keçe, günlük yaşamın bir parçası olarak varlığını bugünde sürdürmektedir. Ancak keçecilik, günümüzde sayıları azalan keçe zanaatkârları ve keçe sanatıyla ilgilenen tasarımcıların ürettikleri ürünlerle devam etmektedir. Bununla birlikte son dönemlerde turistik ve hediyelik eşya üretiminde olduğu gibi birçok sanatçının eserlerinde keçe kullanımı görülmektedir.

Bu amaçla, “İzmir ili Tire ilçesinde keçe sanatının incelenmesi” konu olarak seçilmiş ve araştırılmıştır. Ürün örnekleri tespit edilmiş, incelenmiş, kayıt altına alınarak bu sanatla ilgili kaynak oluşturulmuştur. Çalışmada Tire ilçesinde günümüzde sınırlı da olsa sürdürülen keçe üretimini incelemek ve belgelemek amaçlanmıştır. Keçe yapımında kullanılan materyal, araçlar, üretim aşamaları ve ürün çeşitleri hakkında üreticilerinden sağlanan bilgiler, fotoğraflarla desteklenerek derlenmiştir.

Bu araştırmada betimsel inceleme modeli izlenmiştir. Tire ilçesinde yapılan keçe sanatını araştırmak, ürün örneklerini tespit etmek, incelemek, kayıt altına almak ve böylece kaynak oluşturmak amacıyla bu araştırma yapılmıştır.

Araştırmanın çalışma evrenini İzmir ili Tire ilçesinde bulunan keçe üreticileri ve bu üreticilerin yaptıkları keçe ürün örnekleri oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda 4 adet atölye ile 12 adet keçe üreticisinden çekilen 66 adet ürün fotoğrafı araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır.

Keçe ile ilgili bilgilerin derlenmesinde ilgili kaynaklardan, keçe üreticilerinden, mağaza çalışanlarından, internet ve yöre halkının bilgilerinden yararlanılmıştır.

Amaçlar doğrultusunda keçe işiyle uğraşan bireylerin kişisel özellikleri ile keçe üretimi, keçe ürünlerin üretiminde kullanılan araç-gereç, teknik ve yapım aşamaları, üreticilerin karşılaştıkları güçlükleri belirlemeye yönelik anket soruları geliştirilmiş, karşılıklı görüşme yoluyla örneklem grubuna uygulanmıştır. Araştırmada seçilen 66 adet keçe ürün örneği boyut,

(5)

v   

malzeme, teknik, renk ve kompozisyon özelliklerini tespit etmek amacıyla geliştirilen bilgi formlarına göre incelenmiştir.

Elde edilen tüm veriler analiz edilerek, sayı ve yüzde olarak alınan dağılımları, amaçlar paralelinde uygun başlıklar altında toplanarak tablolar halinde sunulmuş ve açıklanmıştır. Araştırma sonucu elde edilen bulgular doğrultusunda, günümüzde Tire’de yapılan keçe sanatı, çok az sayıda usta tarafından devam ettirilmektedir. Keçenin insan sağlığı için önemli yararları bulunmaktadır. Ancak keçe üreticilerine göre, Tire’de en çok ev aksesuar ürünleri rağbet görmektedir. Çünkü insanlar keçeden yapılan giyim aksesuarlarının kaşıntıya sebep olacağını düşünerek bunları tercih etmemektedir.

Araştırmalarda, Tire keçe sanatıyla ilgili çok az kaynağa ulaşılmıştır. Bu sanatın nesilden nesile aktarılmasında, yazılı kaynakların çok büyük önemi vardır. Bu bakımdan daha çok araştırma yapılmalıdır.

Ekonomiye ve turizme katkı sağlanması için yapılan ürünlerin tanıtım ve pazarlanmasında çeşitli kurum ve kuruluşların desteği gerekmektedir. Bunun için Tire’de yapılan ve yörenin özelliklerini taşıyan keçe ürünler tarihi mekânlarda sergilenerek, yerli ve yabancı turistlere tanıtılmalıdır. Ayrıca keçe ustalarının sorunlarıyla daha yakından ilgilenerek ve ustalar teşvik edilerek bu sanatın geliştirilmesi sağlanmalıdır.

Keçeyle ilgili kurslar açılarak özellikle kadınlar teşvik edilmeli ve Keçecilik erkek mesleği olmaktan çıkartılabilmelidir. Genç nesil düşünülerek üniversitelerin ilgili bölümlerinde keçe dersleri verilmelidir. Böylece gençler, bu sanatı okulunda öğrenerek hem kendilerini geliştirme fırsatı bulabilir, hem de keçe sanatına ilgi artabilir.

(6)

vi   

ABSTRACT

INVESTIGATION OF THE ART OF FELT IN THE TIRE OF IZMIR ÖZYER, Hülya

Master of Science, Department of Decorative Arts Teaching Thesis Advisor : Assoc. Prof. Dr. Melda ÖZDEMİR

March, 2012

The felt art which has an important and long history among the handcrafts, is one of our culturel values and traditional arts. Because of its wide range of use, the felt continues its existence as an integral part of the daily life. However the felt art continues with decreasing number of products produced by artisanas and designers in the art of seal. Besides ,in the recent times as it is in the case of production of touristic souvenirs we can see the usage of felt in many of the artisian’s works.

For this purpose “Investigation of the Art of Felt in the Tire of Izmir” was selected as the topic and investigated. Product sampels have been identified, analyzed, recorded and a source has been formed releated to this science. This study aimed to investigate and document the production of felt in the Tire district. Materials which is used in the production of the felt, instruments, productions and the information provided from manufecturers about the kinds of product, is compiled supporting it with photographs.

This study followed the descriptive model of investigation. The literature search has been made releated to subject area, the general and the detailed photos of the determined products has been taken, the people who are dealing with felt art in the district has been met and also in the workshops observation was made by the researcher. Forms of information has been prepared in accordance with these observation.

The working universe of the investigation is composed by the felt manufacturers and their sample products in the Tıre of Izmir. The sample of this investigation is formed by 70 pieces of photos which are taken from the 4 workshops and among the products of 12 felt manufacturer.

(7)

vii   

In the compilation of the information related to felt art, relevant sources, felt manufacturers, store employees, internet and the information of local people was used. In the direction of purposes, a questionnaire was developed to identify the personal properties of the people who are dealing with felt production, the instruments which are used in the production of felt materials, tecnical production stages and the difficulties faced by the manufacturers. The 70 pieces of felt ptoduct sample which are chossen in the investigation is scrutinized according to the information forms which aim to determine their properties of dimension, material, technical, color and composition.

By analyzing all the data obtained, the distrubutions are presented as number and percentages which are in line with objectives under the appropriate headings in the tables are collected, presented and explained.

In accordance with the results of the investigation today the felt art of Tire being maintained by very few masters. There are significant benefits for human health in the felt. But according to felt manufacturers in the Tire, people mostly choose the felt products for home acccessory. Because people think that the clothing accessories made of felt would cause itching, they do not prefer felt.

In the research very few sources has been reached on the felt art Tire. The transmission of this art from generation to generation, written sources have gereat importance. In this regard more research should be done.

The felt art require the support of various instutitions and organizations for promotion and marketing of the products in order to contribute to the economy and tourism. Because of this reason the felt products whic are made in Tire should be exhibited in historic venues and should be introduced to the domestic and foreing tourists. Also by payying a closer attention to the problems of the felt masters and by encouraging them, development of this art should be provided.

Opening courses about the felt art especially for the women should be supporterd. So the felt art can be removed from being a men profession. Caring about the young generation the felt cources should be open in the related departments of universities. Thus young people find the oppourtunity to develop themselves and learn the art at school, as well as it may increase interest in the felt art.

(8)

viii    İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ …...………..……….IV ÖZET ………...…………..…..……V ABSTRACT ………...……...VII TABLOLAR LİSTESİ ……….………..……..XII ŞEKİLLER LİSTESİ ...………..…....XIV

BÖLÜM I ………..…...…1 1.GİRİŞ ………...…...…...1 1.1. Problem ...………...……1 1.2. Araştırmanın Amacı ...………...…….4 1.3. Araştırmanın Önemi ...………...…….5 1.4. Araştırmanın Varsayımları ...………...…...5 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ...………...…6 1.6. Tanımlar ...……….………...6 BÖLÜM II ....……….………...10

2.KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ………...………..10

2.1. Tire Hakkında Genel Bilgi ...………...……….……….10

2.1.1.Coğrafi Durumu ...………...10

2.1.2. Tarihçesi ……….11

2.1.3. Tire El Sanatları ...……….………...13

2.2. Keçe Hakkında Genel Bilgi...………...……….14

(9)

ix    2.2.2. Keçenin Tarihçesi ………...………...15 2.2.3. Keçenin Özellikleri ...……….20 2.2.4. Keçenin Hammaddesi……….20 2.2.5. Keçe Çeşitleri ...………...22

2.2.5.1. Giyimde Kullanılan Keçeler………22

2.2.5.1.1. Bedene Giyilenler……….22

2.2.5.1.2. Başlık Olarak Kullanılan Keçeler……….23

2.2.5.2. Ev Eşyası Olarak Kullanılan Keçeler………...24

2.2.5.3. Yük Hayvanları İçin Kullanılan Keçeler………..26

2.2.5.4. Çadırları Örtmek İçin Kullanılan Keçeler………26

2.2.5.5. Sanayide Kullanılan Keçeler………....27

2.2.6. Keçe Yapımında Kullanılan Boyar Maddeler………27

2.2.7. Keçe Yapımında Kullanılan Renk ve Özellikleri………27

2.2.8. Keçe Yapımında Kullanılan Desen ve Özellikleri………..28

2.1.3. Tire’de Keçecilik ...………...………...…...28 2.2. İlgili Araştırmalar ...………...29 BÖLÜM III ....………..34 3. YÖNTEM ……….34 3.1. Araştırmanın Modeli ...………..34 3.2. Evren ve Örneklem ...………34

3.3. Veri Toplama Tekniği ...………34

3.4. Veri Analizi ...………...35

(10)

x   

4. BULGU VE YORUMLAR ………36

4.1. Keçecilerin Demografik Özellikleri………..………....…...…..36

4.2. Keçecilik Mesleğine İlişkin Bilgiler…...………...37

4.3. Üretim Etkinlikleri………...………...……….……...…...40 4.4. Keçe Ürün Üretimi ...……….44 4.4.1. Araçlar ...……….44 4.4.2. Gereçler………...52 4.4.3. Hammadde Temini………..53 4.4.4. Boyar Maddeler………..53

4.4.4.1. Doğal Boyar Madde İle Boyama……….54

4.4.4.2. Sentetik Boyar Madde İle Boyama………..56

4.4.4.3. Boyanmadan Elde Edilen Renkler………...61

4.4.5. Düz Keçenin Yapım Aşaması ...……….62

4.4.6. Desenli Keçeden Ürün Yapımı (Sandalye Minderi) ...………...71

4.4.7. Şalın Yapım Aşaması………..87

BÖLÜM V ...………94

5.SONUÇ VE ÖNERİLER. ………...94

5.1. Sonuç ...………...………..…....94

5.2. Öneriler ...………...96

KAYNAKÇA ....………...……..98

EK-1 Anket Formu Örneği ...…...……….103

EK-2 Bilgi Formu Örneği ...………..110

(11)

xi   

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1. Keçecilerin Yaş Durumlarına İlişkin Sayısal Dağılım……...…….………...36

Tablo 2. Keçecilerin Eğitim Durumlarına İlişkin Sayısal Dağılım …...………..37

Tablo 3. Keçecilerin Mesleği Seçme Nedenlerini Gösteren Sayısal Dağılım…...…………...38

Tablo 4. Keçecilerin Mesleki Geçmişlerini Gösteren Sayısal Dağılım………38

Tablo 5. Keçecilerin İşyerindeki Görevlerini Gösteren Dağılım………...39

Tablo 6. Keçecilerin Mesleği Öğrenme Kaynaklarını Gösteren Sayısal Dağılım...39

Tablo 7. Keçecilikten Elde Edilen Aylık Geliri Gösteren Sayısal Dağılım…...……….40

Tablo 8. Keçe Üretiminde En Çok Hangi Özellik Üzerinde Durulduğunu Gösteren Sayısal Dağılım……….40

Tablo 9. Ürün Tasarımlarının Nasıl Elde Edildiğini Gösteren Sayısal Dağılım………..41

Tablo 10. Ürün Yapımında En Çok Kullanılan Renkleri Gösteren Sayısal Dağılım………...41

Tablo 11. Ürün Yapımında Kullanılan Rengin Neye Göre Seçildiğini Gösteren Sayısal Dağılım………...…...42

Tablo 12. Ürün Yapımında Kullanılan Motifleri Nereden Seçtiklerini Gösteren Sayısal Dağılım……….……42

Tablo 13. Ürün Tasarımında En Çok Kullanılan Motif ve Kompozisyonları Gösteren Sayısal Dağılım……….………42

Tablo 14. İşyerindeki Ürün Çeşitlerini Gösteren Sayısal Dağılım………...…43

Tablo 15. En Çok Tercih Edilen Ürünleri Gösteren Sayısal Dağılım………..43 Tablo 16. Keçe Sanatında Hangi Açıdan Değişmelerin Meydana Geldiğini Gösteren

(12)

xii   

Sayısal Dağılım……….43

Tablo 17. Keçe Sanatında Bireylerin Karşılaştığı Sorunları Gösteren Sayısal Dağılım...44 Tablo 18. Karşılaşılan Sorunların Giderilmesi İçin Sunulan Önerileri Gösteren

(13)

xiii   

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil No Sayfa No

Şekil 1 : Tire İlçesi……….………..10

Şekil 2 : Pazırık Kurganından Çıkarılan Keçe Duvar Örtüsü………..16

Şekil 3 : Pazırık Kurganından Çıkarılan Keçe Eğer Örtüsü……….17

Şekil 4 : Osmanlı Döneminde Tepme Keçe Tekniğinin Uygulandığı Bazı Başlıklar………..19

Şekil 5 : Osmanlı Döneminde Dini Grupların Giydiği Bazı Başlıklar……….19

Şekil 6 : Folikülün Boyuna Kesiti………...21

Şekil 7 : Yün Lifinin Bileteral Strüktürü……….22

Şekil 8 : Tepme Makinesi……….45

Şekil 9 : Hasır (Kalıp)………..……….45

Şekil 10 : Boya Kazanı……….46

Şekil 11 : Makas………..………46

Şekil 12 : Kalıp Lastiği…..………...47

Şekil 13 : Düzeltme Sopası……….….47

Şekil 14 : Bakır Kap………48

Şekil 15 : Kazan……….……….….48

Şekil 16 : Şablon………...49

Şekil 17 : Yün Tarama Makinesi………..49

Şekil 18 : Sepki……….50

Şekil 19 : Tahta Sopa……….….………..49

Şekil 20 : Rende………51

(14)

xiv   

Şekil 22 : Küvet………52

Şekil 23 : Sabun ………...52

Şekil 24 : Suyun Kaynaması……….54

Şekil 25 : Köklerin Kaynatılması……….54

Şekil 26 : Keçenin Boyalı Suya Batırılması……….58

Şekil 27 : Suyun karıştırılması………..55

Şekil 28 : Boyanmış Keçe………56

Şekil 29 : Suyun Kaynaması ve Boyanacak Keçelerin Yıkanması………..57

Şekil 30 : Kaynayan Suya Sentetik Boya Eklenmesi………...57

Şekil 31 : Keçenin Boyalı Suya Batırılması……….58

Şekil 32 : Keçenin Boyanması ve Kazandan Alınması………58

Şekil 33 : Boyanan Keçenin Soğutulması………59

Şekil 34 : Boyanan Keçenin Kurutulması………59

Şekil 35 : Sentetik ve Doğal Boyar Madde İle Boyanan Keçeler………60

Şekil 36 : Sentetik ve Doğal Boyar Madde İle Boyanan Keçelerden Elde Edilen Halılar…..60

Şekil 37 : Yıkanmış Yüne Yapılan Ditme İşlemi……….62

Şekil 38 : Ditme İşlemi Yapılmış Yün……….62

Şekil 39 : Tarak Makinesinden Geçirilmiş Yün………...63

Şekil 40 : Hasır Üzerine Yünün Atılması……….63

Şekil 41 : Yün Üzerine Su Serpilmesi………..64

Şekil 42 : Yünün Hasırla Birlikte Sarılması……….64

Şekil 43 : Sarılan Yünün Lastik İle Bağlanması………...65

(15)

xv   

Şekil 45 : Dövülen Rulonun Açılması………..66

Şekil 46 : Keçeleşen Yünün Kenarlarının Düzeltilmesi………...66

Şekil 47 : Keçenin Üzerine Yün Atılması………...67

Şekil 48 : Yün Üzerine Sabunlu Su Serpilmesi………...………67

Şekil 49 : Üzerine Yün Atılan Keçenin Sarılması ve Bağlanması………...…...68

Şekil 50 : Tepme Makinesinde Keçenin Dövülmesi………..….68

Şekil 51 : Rulonun Açılması……….69

Şekil 52 : Sabunlu Su Serpilen Keçenin Tekrar Sarılması ve Dövülmesi………...69

Şekil 53 : Dövme İşlemi Bitmiş Keçe………..70

Şekil 54 : Bitmiş Keçe………..70

Şekil 55 : Keçeden Parça Kesilmesi……….71

Şekil 56 : Kesilen Parçaların Hasır Üzerine Yerleştirilmesi……….…..71

Şekil 57 : Nakışlama Yapılması………...72

Şekil 58 : Nakışlama Yapılması………...72

Şekil 59 : Nakışlama Yapılması………...73

Şekil 60 : Motiflere Sabunlu Su Serpilmesi……….73

Şekil 61 : Motiflerin Üzerine Yün Atılması………74

Şekil 62 : Üzerine Su Serpilen Yün……….74

Şekil 63 : Yünün Hasırla Birlikte Sarılması……….75

Şekil 64 : Rulonun Lastik İle Bağlanması ve Tepme Makinesinde Dövülmesi……….……..75

Şekil 65 : Rulonun Açılması……….76

Şekil 67 : Keçenin Kenarlarının Düzeltilmesi………..77

(16)

xvi   

Şekil 69 : Keçenin Üzerine Yün Atılması………78

Şekil 70 : Yünün Üzerine Sabunlu Su Serpilmesi………78

Şekil 71 : Üzerine Yün Atılan Keçenin Rulo Şeklinde Sarılması………79

Şekil 72 : Sarılan Rulonun Bağlanması ve Dövülmesi………...79

Şekil 73 : Rulonun Açılması……….80

Şekil 74 : Minderlerin Yönünün Değiştirilmesi………...80

Şekil 75 : Minderlere Sabunlu Su Serpilmesi………...81

Şekil 76 : Minderlerin Sarılması ve Dövülmesi………...81

Şekil 77 : Minderlerin Tersine Sabunlu Su Serpilmesi Ve Sarılması………..82

Şekil 78 : Minderlerin Dövülmesi………...82

Şekil 79 : Minderlerin Elle Düzeltilmesi………...83

Şekil 80 : Minderlerin Sarılması………..83

Şekil 81 : Minderlerin Dövülmesi………...84

Şekil 82 : Minderlerin Elle Düzeltilmesi………...84

Şekil 83 : Minderlerin Sarılması ve Dövülmesi………..…...85

Şekil 84 : Minderlerin Elle Düzeltilmesi………...85

Şekil 85 : Minderlerin Yıkanması………...86

Şekil 86 : Minderlerin Kurutulması………...86

Şekil 87 : Sandalye Minderi………87

Şekil 88 : Kumaşların Hasır Üzerine Serilmesi………...87

Şekil 89 : Hasıra Yün Atılması………88

Şekil 90 : Hasır Üzerine Atılan Yünler………88

(17)

xvii   

Şekil 92 : Kumaşın Üzerine Yün Atılması………...89

Şekil 93 : Hasırın Yün İle Kaplanması……….90

Şekil 94 : Yünlerin Islatılması………..90

Şekil 95 : Yünün Hasır İle, Hasırın da Çul İle Sarılması……….91

Şekil 96 : Şalların Kesilerek Ayrılması………91

Şekil 97 : Şalların Yönünün Değiştirilmesi………..92

Şekil 98 : Şalların Üzerine Sabunlu Su Serpilmesi………..92

Şekil 99 : Şalların Hasır İle, Hasırında Çul İle Sarılması……….93

Şekil 100 : Yapım Aşaması Biten Şallar………..93

Şekil 101 : Halı ………...111 Şekil 102 : Halı ………...112 Şekil 103 : Halı ………..113 Şekil 104 : Halı ………..114 Şekil 105 : Yolluk ………..115 Şekil 106 : Yolluk……….………..116 Şekil 107 : Yolluk ………..………117 Şekil 108 : Yolluk.………..118

Şekil 109 : Sandalye Minderi ………119

Şekil 110 : Sandalye Minderi……….120

Şekil 111 : Sandalye Minderi……….121

Şekil 112 : Seccade……….122

Şekil 113 : Seccade………123

(18)

xviii    Şekil 115 : Seccade………125 Şekil 116 : Seccade……….126 Şekil 117 : Masa Örtüsü……….127 Şekil 118 : Masa Örtüsü………128 Şekil 119 : Masa Örtüsü………129 Şekil 120 : Tablo………130

Şekil 121 : Servis Peçetesi……….131

Şekil 122 : Tabak Altlığı………132

Şekil 123 : Perde………133 Şekil 124 : Minder………..134 Şekil 125 : Duvar Süsü………...135 Şekil 126 : Eyer Örtüsü ...……….……….136 Şekil 127 : Çiçek……….137 Şekil 128 : Kepenek………138 Şekil 129 : Kaftan………...…139 Şekil 130 : Elbise………...140 Şekil 131 : Yelek………141 Şekil 132 : Yelek………142 Şekil 133 : Yelek………143 Şekil 134 : Yelek………144 Şekil 135 : Şal……….145 Şekil 136 : Şal……….146 Şekil 137 : Şal……….………147

(19)

xix    Şekil 138 : Panço………148 Şekil 139 : Fes………149 Şekil 140 : Külah………150 Şekil 141 : Başlık………151 Şekil 142 : Şapka………152 Şekil 143 : Şapka………153 Şekil 144 : Şapka………154 Şekil 145 : Şapka………155 Şekil 146 : Çanta………156 Şekil 147 : Çanta………157 Şekil 148 : Çanta………158 Şekil 149 : Çanta………159 Şekil 150 : Çanta………160 Şekil 151 : Çanta………161 Şekil 152 : Bot………162 Şekil 153 :Terlik……….163 Şekil 154 : Terlik………164 Şekil 155 : Terlik………165 Şekil 156 : Terlik………166 Şekil 157 : Kemer………...167

Şekil 158 : Takı ( Gerdanlık, bileklik, küpe )………168

Şekil 159 : Takı ( Gerdanlık, bileklik, küpe )………169

(20)

BÖLÜM I

1.GİRİŞ

1.1. Problem

Keçecilik bütün el sanatlarında olduğu gibi Anadolu’nun sosyal ve ekonomik yapısı içinde yüzyıllardan beri uğraşılan bir ata sanatıdır. Türkiye’de gerek ana geçim kaynağı, gerekse ikinci bir gelir olarak meşgul olunan keçecilik, günümüzde halen varlığını sürdürmektedir (Soysaldı, 2008:71).

Keçe, yün liflerinin ısı, nem ve basınç uygulanarak, kohezyon özelliğini arttırıp, birbirine kenetlenmesi ile meydana gelen, tabaka halinde sıkıştırılmış, dokusuz bir tekstil ürünüdür (Soysaldı, 2008:71).

Yüzlerce yıl göçebe yaşayan Türkler keçeyi; çadırlarda, çadırların tabanlarına yaygıda, yeni doğan bebeklerin kundaklarında, çuvallarda, çobanların sırtlarına abalarda, kepeneklerde, çizmelerde, külahlarda, atlarına, yataklarına ve hatta tabutlarına örtü olarak kullanmışlardır (Çağıl, 2009:1).

Tarih boyunca birçok yerde kullanılan keçenin kullanım alanları, Türklerin göçebe hayatından, yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte sanayinin de getirmiş olduğu yeni ürünler nedeni ile giderek daralmıştır. Halının da günlük hayata girmesiyle keçe yaygılar kullanılmamaya başlamıştır. Böylece halkın da keçeye olan ilgisi ve talebi azalmış, keçe sanatı da unutulmaya yüz tutmuştur ( Çağıl, 2009:1).

Keçeleşme, deri ürünü hayvansal liflerin örtü hücrelerinin birbirine çözülmeyecek şekilde kenetlenmesiyle meydana gelir. Keçeleşmenin oluşumu günümüze kadar çeşitli araştırmacılar tarafından değişik kuramlara göre açıklanmaya çalışılmış ve tüm araştırmacılar yün lifinin üzerindeki örtü hücrelerinin birinci derecede rol oynadığı konusunda fikir birliğine varmışlardır (Ergenekon, 1994:56-57).

(21)

El sanatlarında ve sanayide kullanılan keçenin hammaddesi yündür. Türkiye, dünyanın önde gelen koyun üreticilerinden biridir ve yünlü dokumaların ihtiyacı olan kumaş; keçe, battaniye ve halı üretimi için yeterli düzeyde yün üretimine sahiptir (Yazıcıoğlu, Ergenekon, Aydın, 1997:303).

Türklerde keçe yapımı, hayvancılık ve özellikle de koyun yetiştiriciliğine önem verilmesi, soğuk iklim koşulları ile konar-göçer hayat şartlarına bağlı olarak keçeden üretilmiş yaygı ve giyimi gerektiren Orta Asya bozkırlarında doğmuştur (Soysaldı, 2008:71).

Ögel’e göre (1985:175) keçe, Türklerin günlük hayatında çok büyük bir değere sahiptir. Keçe ve keçecilik, dünyanın her yerinde görülen bir gelenek değildir. Keçeciliğin doğabilmesi için, iki durumun var olması gereklidir. Bunlardan birincisi hayvancılık ve koyunculuğun gelişmiş olması, bir diğeri ise keçeden yapılmış ev eşyaları ile giyimlerin doğuşunu gerektiren, soğuk bir iklim ve hava durumunun var olmasıdır.

Ancak günümüzde, ulaşım imkânlarının artması ile ham maddenin taşınmasının kolaylığı ve dekoratif amaçlı ürünlere olan talep artışı, bu şartlara sahip olmayan bölgelerde de ürünler elde edildiğini göstermektedir.

En bilinen örnekleri olan, keçe ile kaplanan yurt-çadır-topak ev ve yer yaygısı, keçe çizme, eyer örtüleri, eyer altına konan atın sırtını koruyan teğelti keçeler, Orta Asya Türk kültürlerinin karakteri olarak bilinmektedir. (Soysaldı, 2008:72).

En eski Türk boyu olan Hunlarda keçe, vazgeçilmez bir unsurdur. Çok zengin ürünlerden oluşan Anadolu öncesi Türk işleme sanatının ilk örnekleri Hunlar döneminde görülmektedir (Diyarbekirli, 1972:47).

Yapılan arkeolojik kazılarda, Güney Sibirya’da Altay dağları eteklerinde Pazırık’ta Rus arkeologu Rudenko tarafından açılan M.Ö. 4. ve 3. yüzyıldan kalma kurganlarda Hunlardan birçok eşya ve buzlar içinde binlerce yıl bozulmayan insan ve hayvan ölülerine rastlanmıştır. Bugün Leningrad Hermitage müzesinde bulunan bu eserler; halı, kumaş, renkli keçe, aplike örtüler gibi, hayvan kavgaları ve insan figürleri ile süslü çok zengin tekstil işleri yanında atlı araba ve çeşitli eşyaları da kapsamaktadır. Bu kurganlardan çıkarılan ve eyer örtüleri (belleme) olarak kullanıldığı düşünülen halı ve tekstil işleri, Hun sanatına ait olup, dönemin sanat anlayışını yansıtmaktadır (Aslanapa, 1972:1).

Geçmişten günümüze kullanım alanının genişliği nedeniyle keçe, her zaman günlük yaşamın bir parçası olarak varlığını sürdürmüştür. Bir dönem için kullanım

(22)

alanları azalan keçenin, birçok çeşidi günümüzde turistik ve hediyelik eşya üretiminde kullanılmaktadır. Birçok Türk, Avrupalı ve Amerikalı sanatçı keçe malzeme kullanmakta, tasarımın sınırları zorlanmakta, ressamlar ve heykeltıraşlar keçeyle inanılmaz sanat eserleri yaratmaktadırlar (Özhekim, 2009:1).

Türkiye’de keçeciler, geleneksel yöntem ve bezeme özellikleri ile Urfa, Afyon, Konya, Balıkesir, Yalvaç, Tire, Kula, Niğde, Akşehir, Bigadiç, Ödemiş ve Maraş gibi el sanatı tekstil üretiminde önde gelen merkezlerimizde bir iş kolu olarak mesleklerini icra etmektedirler (Soysaldı, 2008:72).

Uzun bir geçmişe sahip keçe sanatı, günümüzde geçmiş yıllara oranla, birçok alanda kullanılarak yeniden canlanmaya başlamıştır. Teknolojinin ve sanayileşmenin etkisi keçe ve keçeden yapılan ürünlerin daha çok tüketiciye ulaşmasını sağlamış ve sanatın tanınmasına katkıda bulunmuştur. Ancak teknolojik gelişmelerle üretilen keçe ürünler, bu sanatı yaşatmaya çalışan zanaatkârların el emeği ürünleri ile mukayese edilemez niteliktedir (Ilgın, 2011:4).

Her ne kadar sayıları azalmış olsa da, günümüzde keçecilik mesleğini sürdüren zanaatkârlarımız bulunmaktadır. İzmir ilinin Tire ilçesi de bu sanatın yaşatılmasında önemli bir yere sahiptir (Ilgın, 2011:4). Batı Anadolu’da en eski yerleşim birimlerinden biri olması nedeniyle zengin bir kültürel birikimi vardır. Kentin ana yollar üzerinde bulunmayışı, Türk kültürünün değişik alanlarını kapsayan özelliklerini korumada etkili olmuştur. Kentteki ilk dönem zengin aşiret ve oba yerleşimi de buna eklenince, el sanatlarında Türk kültürünün kendine özgü yapısı, özünü kaybetmeden günümüze dek ulaşabilmiştir (Armağan, 2008:98).

Gelişmekte olan teknolojiyle günümüzde fabrikasyon keçe üretimi yapılmakla birlikte Tire’de keçe yapımı geleneksel yöntemlerle sürdürülmektedir (Aydınoğlu, 2008:102).

Keçecilik Tire’de 1972’de 15, 1982’de 13 atölyede yapılmaktaydı. Günümüzde ise bu meslek 4 atölyede devam ettirilmektedir.

Yöresel motiflerle geleneksel ürünler üreten keçe zanaatkârları ile keçe sanatı Tire’de hayat bulmaya devam etmektedir. Günümüzde sayıları gittikçe azalmakta olan zanaatkârlar dışında, keçeye yeni bir bakış açışı getiren tasarımcılar tarafından da yün kullanılarak, keçenin işlenmesi ve yünün keçeye dönüştürülmesiyle yapılan uygulamalar, yöresel özelliklerin dışında yeni tasarımlarla karşımıza çıkmaktadır (Ilgın, 2011:4).

(23)

Anadolu köylerinde, kasabalarında ve şehirlerinde geçmişten gelen, halkın sanat duygusu ile beslenen, fakat zamanla yok olmaya başlayan el sanatları çok çeşitlidir. Bu sanatların incelenip saptanması, geliştirilmesi ülke ekonomisine ve turizme önemli faydalar sağlayacaktır (Görgünay, 1982:155). Kültürümüzün önemli bir unsuru olan keçe sanatı da bu el sanatlarımız içinde yer almaktadır. Geçmişten günümüze kadar gelen, günümüzde de geçerliliğini korumaya çalışan bu sanata sahip çıkıp araştırmak, elde edilen bilgileri belgelemek ve kültürümüzdeki yeri ve önemini vurgulayarak, yaşatılmasını sağlamak bizlerin görevidir.

Tüm dünyada yoğun ilgi gören keçe sanatı, yıllardır ülkemizin pek çok yöresinde sürdürülmektedir. Tire yöresinin de ülke genelinde çok eski bir geçmişe sahip olduğu, yapılan keçe ürünlerle de bu dalda adını duyurduğu bilinmektedir.

Keçe ürünler, kullanım alanı ve estetik görünüşü ile oldukça rağbet gördüğü halde günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur. Tire’de keçecilik mesleğini devam ettirecek neslin bulunmaması ve bu nedenle bu sanatın yok olmak üzere olması problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Keçe sanatı, gelişerek devam etmesi için gerek duyduğu destekten yoksundur. Bu sanat dalını sürdürmeye çalışan bireyler, yetiştirecek eleman bulamamaktan yakınmaktadır. Ata mesleğini günümüze kadar sürdüren ustalar korunup, desteklenmeli ve ülke içinde tanıtılarak yeni neslin bu sanata ilgi duyması sağlanmalıdır. Ancak o zaman keçe sanatı yeni nesle ulaştırılabilir.

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın genel amacı, Tire ilçesinde keçecilikle uğraşan bireylerin demografik özellikleri, keçecilik mesleğine ilişkin bilgileri ve üretim etkinliklerini ortaya koymak, Tire ilçesinde yapılan keçe ürünlerinde kullanılan araç-gereçleri tanıtmak, üretim aşamalarını, ürün çeşitleri ve kullanım özelliklerini incelemek, belgelemek ve tanıtmaktır.

Araştırmada bu genel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır. 1. Tire ilçesinde keçecilikle uğraşan bireylerin demografik özellikleri nelerdir? 2. Bireylerin, keçecilik mesleğine ilişkin kişisel bilgileri nelerdir?

2.1. Neden bu mesleği seçmişlerdir?

(24)

2.3. İşyerindeki görevleri nedir?

2.4. Mesleği kimlerden öğrenmişlerdir?

2.5. Keçecilikten elde edilen gelir bireyleri memnun etmekte midir? 3.Üretim etkinlikleri nelerdir?

3.1. Keçe ürün yapımında en çok hangi özellik üzerinde durulmaktadır? 3.2. Ürün tasarımları nasıl elde edilmektedir?

3.3. Ürün yapımında en çok kullanılan renk ve motifler nelerdir, bunlar neye göre seçilmektedir?

3.4. En çok hangi ürünler üretilmekte ve insanlar daha çok hangilerini tercih etmektedir?

3.5. Keçecilikte hangi açıdan değişmeler meydana gelmiştir?

3.6. Bireylerin karşılaştığı sorunlar nelerdir ve bu sorunların giderilmesi için neler yapılabilir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Keçe sanatı, köklü bir geçmişe sahip, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel sanatlarımızdan biridir. Ancak günümüzde, geçmiş yıllara oranla bu sanata olan ilgi artarak, ülkemizde ve dünya ülkelerinde keçe, kullanım alanları ve ürün çeşitliliği ile örneklerini vermeye başlamıştır.

Araştırma, Türkiye’de keçe kültürünün oluşumunda önemli bir yeri olan Tire ilçesinde keçe yapımını ve keçe sanatına yön veren zanaatkârları tanıtmak, yapılan ürünleri belgeleyerek incelemek ve geçmişten günümüze keçe sanatı uygulamalarındaki değişimi objektif olarak değerlendirmek açısından önemlidir. Ayrıca ekonomi ve turizm açısından düşünüldüğünde keçecilik sanatı Tire ilçesine yarar sağlayacağı için önem taşımaktadır.

Bu araştırmanın keçecilik sanatının yaşatılmasına, gelecek kuşaklara aktarılmasına katkıda bulanacağı ve ilgili çalışmalara da kaynak oluşturacağı düşünülmektedir.

(25)

1.4. Araştırmanın Varsayımları

Konu ile ilgili yazılı kaynaklardan, keçe sanatı ile uğraşan bireylerden elde edilen veriler, araştırmanın amaçlarına hizmet edecek nicelik ve niteliktedir.

Araştırma süresince keçe üretim ve satış atölyelerinde bulunan keçe ustalarından sağlanan bilgiler ve keçe ürünler üzerinde yapılan incelemeler gerçeği yansıtmaktadır.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırma İzmir ili, Tire ilçesinde yapılan keçe sanatı ve bu sanatın yapıldığı atölyeler ile sınırlandırılmıştır.

Araştırma Ocak 2011- Haziran 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.

1.6. Tanımlar

Alacık: Çul ve keçeden yapılmış çadırdır (Ergür, 2002:7).

Basta: Makasla kesilerek nakış yapımında kullanılan, 3 mm kalınlığında boyalı ham

keçedir.

Belleme: At ve hayvanların sırtına, eyerin altına konulan keçe, meşin veya kalın kumaş

parçasıdır (www.tdk.gov.tr).

Caydam: Yatağa doldurulan ve yağmurluk yapılan ince keçedir (Özönder, 2008:464).

Çubuk veya sepki: Ucu yelpaze biçiminde dal gibi açılan, genellikle kavak, kızılçam

gibi ağaçlardan yapılan bir araçtır. Yünün hasır üzerine düzgün ve eşit şekilde dağılmasını sağlar.

Fitle: Nakış yapmada kullanılmak üzere bastadan kesilmiş düz ya da kenarı kesikli

(26)

Hallaç Makinesi: Metal iğneleriyle balya halindeyken sıkışıp topaklaşmış elyafı

didikleyerek açan, çözüp temizleyen makinedir (Ergür,2002:100).

Hallaçlama: Yün ya da pamuğu açan, kabartan ve temizleyen bir işlemdir (Ergür,2002:

100).

Hasır: Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş, taban veya tavan örtüsüdür

(Türk Dil Kurumu, 2005:852).

Kalıpleş (Kalıpgeç-Kalıplaş) : Tepme işlemi sırasında kalıbın zarar görmesini

engellemek için kalıba sarılan, çadır bezi türünden, kimi yerde keçeden yapılan örtüdür (Yalçınkaya, 2009:28).

Keçe: Yün, kıl ya da pamuğun ıslak ortamda çiğnenip dövülerek liflerin birbirine

kaynaştırılmasıyla elde edilen dokusuz yüzeydir (Karpuz, 1988:78).

Keçeci: Keçe yapan veya satan kişidir (Meydan Larousse, 1992:128).

Keçecilik: Keçecinin yaptığı iştir (Meydan Larousse, 1992:128).

Keçeleşmek: Yün liflerinde sıcaklık, nem ve basınç altında yapağı kıllarının kütiküle

hücrelerinin çıkıntıları birbirine kenetlenerek kıllar arasında bir yapışma meydana gelmesine denmektedir (Karakaya, 2011:7).

Kırkım: Yünün hayvanların üzerinden kesilerek alınması işlemidir (Ergür, 2002:144).

Kiriş: Yaya gerilen, hayvan bağırsağından yapılmış ip.

Nakışlama: Nakışlamak işidir. Keçeden kesilen renkli parçaların bir araya

getirilmesiyle motif oluşturulur. Buna nakışlama denir.

(27)

Pevantlamak (çatmak): Birinci tepme işleminden sonra, düzeltmek amacıyla, dağınık

ve saçaklı durumda olan keçenin kenarlarının katlanmasıdır.

Pıtrak temizleme: Taranmış yün iplikçiliğinde istenmeyen maddelerin yünden

mekanik olarak temizlenmesidir (Ergür, 2002:210).

Pıtrak: Daha çok halı ve kilim gibi dokumalarda kullanılan, dikenli bir bitki tohumu

olan pıtrağın biçimine benzer bir motiftir (Ergür, 2002:210).

Pişirme: Keçeye sabunlu sıcak su verilerek diz ile dövülmesi işlemidir.

Şablon: Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan

ve yaptığı işe göre yapısı değişen araçtır (Türk Dil Kurumu, 2005:1841). Keçe yapımında nakışlama işinde kullanılmaktadır.

Şap: Yünü boyarken boyanın içerisine atılır. Boyanın solmamasını ve uzun ömürlü

olmasını sağlar (Singin, t.y. ).

Tepme keçe: Bir yaygı üzerine döşenen taranmış yünlerin rulo yapılarak üstüne

sabunlu sıcak su dökülüp dövülmesiyle elde edilen dokusuz bir tekstil ürünüdür (Ergür, 2002:267).

Tepme makinesi: Hasıra sarılan yünün tepilmesini sağlayan makinedir.

Tokmak: Ağaçtan yapılmış iri çekiçtir (www.tdk.gov.tr).  .Yün atma sırasında kullanılır.

Topak Ev: Keçe ya da kilimden yapılan barınak, çadırdır (Ergür, 2002:273).

Tulup: Koyunlardan kırkım suretiyle elde edilen; boyun, sırt, karın ve bacaklardan,

biçimi bozulup dağılmadan, bütün olarak çıkartılan yündür (Ergür, 2002:277).

Yapağı: Baharda koyunun üzerinden toplanmış olan kışlık yündür (Ögel, 1978:160).

(28)

Yün atma (tarama) makinesi: Çöp ve pıtraklardan temizlenmiş yünün ince lifler

(29)

BÖLÜM II

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Tire Hakkında Genel Bilgi

Bu bölümde, Tire’nin coğrafi durumu, tarihçesi, el sanatları, keçenin tanımı, tarihçesi, özellikleri, hammaddesi, çeşitleri, keçe yapımında kullanılan boyar maddeler, renk ve desen özellikleri ile Tire’de yapılan keçecilik hakkında bilgi verilmiştir. Bölümün sonunda konu ile ilgili yapılan diğer araştırmaların özetlerine “İlgili Araştırmalar” başlığı altında yer verilmiştir.

2.1.1. Coğrafi Durumu

Şekil 1. Tire ilçesi

Tire; İzmir ilinin yaklaşık 80 km güneydoğusunda yer almakta olup doğusunda Ödemiş, kuzeyinde Bayındır, kuzeybatısında Torbalı, batısında Selçuk ilçeleri,

(30)

güneyinde ise Aydın ili bulunmaktadır. Tire’nin yüzölçümü 792 km² , toplam nüfusu 78.975’tir (Kuşçu, 2008: 143).

Küçük Menderes Ovası tektonik hareketler sonucunda oluşmuş bir çöküntü ovasıdır (Graben). Ova boyunca akan Küçük Menderes Nehri, taşıdığı alüvyonları biriktirerek tarımsal anlamda oldukça verimli arazilerin oluşmasını sağlamıştır. Bu özelliği ile ilk çağlardan bu yana insanların başlıca yerleşim alanını teşkil etmiştir. 175 km uzunluğundaki Küçük Menderes Nehri, Selçuk ilçesi yakınlarından Ege denizine dökülmektedir (Kuşçu, 2008:143).

Doğal bitki örtüsünü, karakteristik Akdeniz iklimine ait bozulmuş ormanlıklar ve makiler oluşturmaktadır. Güme Dağları’nın yüksek kısımlarında kızılçam ormanlarına rastlanmaktadır. İlçeye ulaşım kara ve demir yolu ile sağlanmaktadır. Tire ilçesi İzmir-Aydın otoyoluna 35 km mesafededir. İzmir Adnan Menderes Havaalanı ise ilçenin 70 km kuzeyinde yer almaktadır. İzmir ve Kuşadası limanları Tire ilçesinin deniz ulaşımını ve deniz taşımacılığı bağlantılarını oluşturmaktadır (Kuşçu, 2008:144).

2.1.2. Tarihçesi

İzmir’in en büyük ilçelerinden biri olan Tire, eski adıyla Thyraion, yeşillikler içinde sırtını Güme Dağı’nın eteklerine dayamış olarak kuzeydeki bereketli Küçük Menderes ovasına bakar. Tire, Türk İslam kültür mirasına ait zengin belgeleri ve Osmanlı öncesi uygarlıkların izini barındıran bir ilçedir (Ülker, 1985:5). Evliya Çelebi’nin “Muazzam şehir” dediği Tire, Türkiye’nin önemli kentlerinden biridir (Armağan, 2003:18 ).

İlçe, sadece Anadolu içlerine giden yolların kilit noktası ve canlı bir ticaret merkezi olarak değil, aynı zamanda beylikler ve Osmanlı devirlerinde bölgenin bilim, kültür ve din merkezi olarak da tanınmıştır. Özellikle vurgulamak gerekir ki, zengin aşiret ve boy yerleşimi, kentin nitelik ve nicelik yönünden gelişmesinde etken olmuştur ( Armağan, 1994:15 ).

M.Ö. 2000’de Batı Anadolu’yu egemenliği altına alan Hititler, bu bölgede Tırhanlar, Pelesgesler, Karlar gibi çeşitli kabilelerin kurduğu şehirlerle karşılaşmışlardır. Tire’yi bu kabilelerden Tirhenler’in kurduğu, adının da bu kelimeden geldiği kabul edilmektedir (Akın, 1946:15).

Büyük Hitit uygarlığının parçalanması ile Frigya’da büyük bir devlet kurulmuştur. Friglerden sonra Lidya, İran, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu hükümdarlığı hüküm

(31)

sürmüştür. 1308 yılında Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılması üzerine Menteşe Beyi’nin damadı Emir Sasa Bey, Aydınoğlu Gazi Mehmet Bey’in de yardımıyla Tire’yi Bizanslılardan almıştır (1308). 1310 yılında Tire, Aydınoğulları yönetimine girmiştir. O dönemde Tire’den su kanalları ile sulanan bahçeler içinde güzel bir belde, mabetler ve medreseler şehri olarak söz edilmektedir (Kurşaklıoğlu, 2008:24).

XV. ve XVI. yüzyıllarda Tire’nin, Bursa ve Kütahya’dan sonra Anadolu’nun nüfusça ve ekonomice en gelişmiş şehri olduğu bildirilmektedir. II. Murad’ın ikinci padişahlığı sırasında Tire darphanesinde bastırdığı akçeler ünlüdür. 1444’ten XVIII. yüzyıla kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli darphanesi Tire darphanesi olmuştur (Kurşaklıoğlu, 2008:26).

İstanbul’un fethinden sonra beş bin hane halk İstanbul’a göçerek Vefa Semti’ni kurmuştur (Osmanlı nüfus yazımında bin hane yedi kişiyi gösterir). Tire, Fatih kanunnamesiyle imtiyazlı eyaletler konumuna gelmiştir ( Kurşaklıoğlu, 2008:26 ).

Tire tarihinde ikinci dönem, Türklerin Batı Anadolu’yu ele geçirmeleriyle başlamaktadır. Bizans sonrasında, adına “beylik devri” dediğimiz bu dönem, yüzyıllık bir zaman dilimini kapsamaktadır (Armağan, 2008:27).

Tire’nin uygun iklim ve coğrafyaya sahip olması nedeniyle, geniş tarih dönemlerinde, seferdeki orduların burada karargâh kurmalarında, önemli etkisi olmuştur. Timur’un Ankara Savaşı’ndan sonra kışı Tire’de geçirmesinin yanı sıra, Çelebi Sultan Mehmet, Aydınoğlu Cüneyt Bey’in takibinde ve Kanuni Sultan Süleyman da, Rodos Seferi sonrasında iki aya varan dinlenme süresi için, Tire’yi seçmişlerdir (Armağan, 2008: 29).

Sürekli başkaldıran kente, olaylardan uzak tutulması için ilk sancak beyi Abdullahoğlu Halil Yahşi Bey’den başlanarak, hep güçlü kişiler atanmıştır. Özellikle Sultan II. Murat ve Fatih Sultan Mehmet dönemlerinde girişilen imar hareketleri kenti, kısa sürede imparatorluk toprakları içinde, birinci dereceden bir kent konumuna getirmiştir. Sultan Çelebi Mehmet’in, Karamanoğullarını dize getirmek için, Tire’yi üs seçmesi yine aynı zaman dilimi içinde, Osmanlı Fetret Devri’nin en ciddi olaylarından “Şeyh Bedrettin Hareketi” nin plan merkezinin de Tire olması, kent tarihini oldukça önemli kılmaktadır. (Armağan, 2008:27-30).

Osmanlı işgalinde İsa Bey’e başkentlik eden Tire, Fatih Sultan Mehmet devrinde önemli kentler arasına girmiş ve bir ilim merkezi olmuştur. Osmanlılar zamanında sancak merkezi, 18. Yüzyıldan sonra İzmir’e bağlanana kadar da Aydın Güzelhisar’a ait bir ilçe şeklinde yönetilmiştir (Aslanoğlu, 1978:3).

(32)

2.1.3. Tire El Sanatları

Günümüzde birçok mekânın şark köşelerini süsleyen nalınlar Tire’nin simgelerinden biri olmuştur. Tire urganı da sağlamlığı ve beyazlığıyla Anadolu’nun her yanında şöhret kazanmıştır. Öyle ki, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederken Tireli ustaların ördüğü urganlarla gemilerini Haliç’e çektirdiği rivayet edilir. Hasırcılık ise Tire’nin özellikle tarımla daha çok meşgul olduğu dönemlerinde oldukça rağbet gören bir işti. Tire’de zamana karşı direnen el sanatlarından biri de semerciliktir. Ustalar, kestikleri kamışlarla biçimlendirdikleri semerleri; derilerle, boncuklarla, keçelerle, renkli iplerle işlemektedirler.

İrfan Alkur usta, Tire’de kabak kemane yapan tek ustadır. Alkur, eskiden yalnız

çakı kullanarak ürettiği kabak kemaneyi, günümüzde tornadan matkaba kadar pek çok alet kullanarak imal etmektedir.

Tire el sanatları içinde başlı başına ele alınması gerekenlerden biri de maden

sanatlarıdır. Ahşap oyma işçiliği ise kendine özgü bir yere sahiptir. Dini yapıların minber, pencere, kapı ve taban süslemelerinde dikkati çeken ağaç oyma sanatı, bir bakıma Türklerin sanatsal kimliğinin bir kanıtıdır. Anadolu’da sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen körüklü çizme ustalarının Tire’deki son temsilcilerinden Recep Arpacı da 2006 yılında vefat edince mesleğini oğlu ve çırağının devraldığı bilinmektedir.

Oldukça ustalık gerektiren kalaylamada bakır kaplar önce tuz ruhuyla, ardından da kumla temizlenir. Daha sonra nişadır ve eritilmiş kalayla birlikte odun kömürü ateşinde kalaylanan kaplar, pamukla silinerek ilk günkü gibi yeni hale getirilir. Tarihsel süreç içerisinde besi hayvanları ve evcil hayvanlar için de üretimler yapmış olan saraçlık mesleği ise Tire’de halen yaşamakta olan geleneksel el sanatlarından biridir.

Tire’de kaybolmaya yüz tutan el sanatlarından biri de nalbantlıktır. Yıllar önce iş

yetiştiremeyen nalbantlar artık her türlü ulaşım aracı olarak atlar yerine motorlu araçların kullanılmasından dolayı zor günler geçirmektedir.

Tüm bu el sanatlarının yanı sıra geleneksel sanatlarımızdan olan hat sanatı, kıl testere işçiliği, ebru ve kat’ı sanatı Tire’de yeni kuşak sanatçılar tarafından devam ettirilmektedir.

(33)

Öte yandan Tire’de Mevleviliğin kültürel miraslarından biri olan ney yapımı da genç ney üstadı Tireli Mustafa Sağlam tarafından özenle yaşatılmaya çalışılmaktadır (Aydınoğlu, 2008:102-108).

Dokumacılık alanında, beledi dokumaları Tire ilçesinin özgün ürünlerindendir. Beledi dokumasının özelliği çift katlı oluşudur. İplikleri büküm şekline göre kalınlığı değişir. Çift kat olması, hem kalın hem de dayanıklı olmasını sağlar. Geçmiş yüzyıllarda yüzlerce iken, 1950’lerde 25’e kadar gerileyen tezgâhların sayısı 2005’te bire inmiştir ( Sönmez, 2009: 25).

Tire el sanatları içinde yorgancılık, temel gereksinim eşyası olması nedeniyle

varlığını sürdürmek konusunda diğer uğraşlara göre daha şanslı görülmektedir (Armağan, 2000: 21 ).

Tire el sanatları içinde en zor olanlarından biri keçeciliktir. Günümüzde gelişmekte olan teknolojiyle fabrikasyon keçe üretimi yapılmakta ise de, Tire’de hala geleneksel yöntemlerle keçe yapımı devam etmektedir.

2.2. Keçe Hakkında Genel Bilgi 2.2.1. Keçenin Tanımı

Keçe, yapağı veya keçi kılının, dokunmadan yalnızca dövülmesiyle elde edilen

kaba kumaştır (Türk Dil Kurumu, 2005:1125). Keçe, tüyü kullanılabilen her hayvanın kılından özel bir şekilde yapılabilen, çok çeşitli kullanım alanı olan bir el sanatı ürünüdür. Bugün sadece koyun ve kuzu yünleri ile tiftik keçisinin kıllarının su, sabun ve ısı yardımı ile oluşturulan alkali bir ortamda birbirine geçmesi sureti ile yapılmaktadır. İplikten dokunmayıp, yün veya kıldan ıslatılarak dövülmek sureti ile yapılan bu kalın kumaşın en kaba haline ise “kebe” denmektedir (Tavaslı, 1992:1).

Keçe kelimesi, Oğuzca’dan dilimize gelmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, daha çok Batı Türkleri ile Oğuzlar arasında kullanılmakta idi. XI. yüzyılda Doğu Türkleri ile diğer Orta Asya Türkleri keçe için, “keçe” sözünü kullanmıyorlardı. Nitekim XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut da keçeden söz ederken Oğuzcadır demektedir (Tavaslı, 1992:1). “Kidhis” keçe karşılığı olarak söylenen en eski ve en yaygın bir Türk kültür deyişidir. Bu söz türlü Türk kültür çevresinde “Kıdiz” , “Kiz”, “Kiliz”, “Kiyiz” şeklinde görülür. Farsça’da ise keçe, “Named”, keçeyi kullanana ise “Namedik”,

(34)

keçeciye de “Libizen” denilmektedir. Bunun için Batı literatüründe bozkırda yaşayan ve keçe kullanan insanlara “Nomatic” denilmektedir (Tavaslı, 1992: 2).

Fiziksel bir olay olan keçeleşme, yün liflerinin basınç altında sürtünmesiyle, liflerin üst örtü hücrelerinin (pulların) karmaşık biçimde birleşmesi sonucunda gerçekleşmektedir. Keçeleşme sonucu kumaşın dokusu artık görünmez ve yüzeyi küçülür. Keçeleştirme ise, hayvansal elyafı (yün, her tür kıl ve tüyler) bükme ve dokuma işlemi yapmaksızın birbirine bağlayan, bükülebilir, sağlam bir yüzey elde etme işlemidir. Keçeleştirme sıcak, nemli ve kaygan (sabun, asit, yağlı bir eriyik, sodyum karbonat) bir ortamda daha kolay gerçekleştirilir. Ayrıca elyafı harekete geçirmek, sıkıştırmak ve birbirine sürtünmesini sağlamak gerekmektedir (Ergür, 2002:136).

Keçe sanatı, el sanatları içerisinde en eski tekniklerden biridir. Keçe, Türklerin günlük hayatında çok büyük bir değer kazanmıştır. Keçecilik sanatı hayvancılığın olduğu yerlerde gelişme göstermektedir. Keçecilik sanatını dünyanın her yerinde görebilmemiz mümkün değildir. Zira bu sanatın doğabilmesi için o yerde hayvancılığın gelişmiş olması gereklidir (Asangazieva, 2006:2 ).

Eskiden Anadolu’da çeşitli darp ve yaralanmalar, romatizma ve çarpma ağrılarından kurtulmak için, üzeri kızgın zift ile sıvanmış keçeler ağrıyan yere sarılarak, bir tür iyileştirici olarak kullanılırdı. Keçe ayrıca, bel ve sırt ağrılarını iyileştiren, yok eden, insanın duyduğu sancıyı azaltan bir özelliğe sahiptir. Keçe; yatak, yorgan ve yer minderleri gibi farklı alanlarda da kullanılır. Ayrıca renkli yün ipliklerle güzelleştirilmiş desenli keçeler, süs eşyası olarak da kullanılmaktadır. Özellikle Orta Asya bozkır kültüründe keçenin mühim bir yeri vardır. Barınak olarak kullanılan otağ ve çadırların üzeri; kalın, beyaz ve siyah yünden yapılma keçe ile örtülürdü (Yazıcı, 2003: 86).

2.2.2. Keçenin Tarihçesi

Keçenin ilk örnekleri, M.Ö. 3. yüzyıla tarihlenen, Pazırık ve Noin-Ula

kurganlarında yapılan kazılarda bulunan eserler arasında görülmektedir. Ele geçen aplike süslü, son derece gelişmiş keçe ürünleri, buralarda keçenin eski bir geçmişi olduğunu ve çok eskilere dayandığını göstermektedir (Seyirci ve Topbaş, 1982:255).

Keçe, eskiden iklim şartları ve yaşam şekline uygunluğu, sağlıklı olması, nem

tutma, sıcağı ve soğuğu geçirmeme gibi özelliklerinden dolayı yaygın olarak kullanılmıştır. Kullanım yerlerine göre pek çok çeşidi vardır. Kullanımı rahat olduğu için keçe, insan hayatının diğer alanlarında da yer almıştır. İnsanlar giyimlerinde,

(35)

günlük eşyalarında, hayvanlarda keçeyi kullanmışlardır. Keçe yaşamlarında böylesine büyük bir yer kaplamış ve insanlar keçe üzerine nakış ve bezeme tekniği uygulayarak desenli keçeleri üretmişlerdir (Bozkurt, 2010:10).

Günlük yaşantımızda heybe, kabalak, yaygı, halı, kilim, fes, minder, seccade gibi farklı türde ve renkte kullanılan keçenin tarihi dokumacılıktan çok daha eskiye, Anadolu’nun yüzlerce yıllık geçmişine dayanmaktadır. Boğazköy ve Yazılıkaya kabartmalarından öğrenildiğine göre, Hititlerin giydiği, keçeden yapılma başlık ve elbiseler, Orta Asya’daki arkeolojik kazılarda ve Pazırık’ta ele geçen keçe numuneleri ( Şekil 2,3 ), keçenin çok eski çağlardan beri Türkler tarafından bilindiği, üretildiği ve kullanıldığını göstermektedir ( Yazıcı, 2003:86 ).

(36)

Şekil 3. Pazırık kurganından çıkarılan keçe eğer örtüsü (http://depts.washington.edu).

Çok eski Türk boyu olan Hunlarda keçe, vazgeçilmez bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Hun topluluklarında bütün kadın ve kızlar büyük zamanlarını keçe yaygı yaparak veya tezgâhlarının başında halı dokuyarak geçirirlerdi. Hepsi birer sanat eseri biçiminde renk cümbüşü ile bezenmiş keçeleri ve halı dokumaları ile bu iş için kullanılacak ipleri bükmekle vakitlerini değerlendirirlerdi. Esvap ve çeşitli kışlık eşyaların dokumaları çadırın içinde yapılır, yapağı veya yünün boyanması ile keçe yapımı sadece sıcak aylarda ve açık havada olurdu (Diyarbekirli,1972: 47).

Çin ve Bizans kaynaklarına göre, Göktürklerde mavi renk, semavi bir anlam taşıdığından dolayı, Göktürklerin kubbeli otağları gök renginde keçelerle örtülmüştür. Burada özellikle tepme keçe tekniği ile yapılan gök rengindeki örtülerin kutsallık sembolü olarak kullanılması; Göktürklerin keçe sanatına gösterdikleri önemi yansıtmaktadır. Göktürklerde tepme keçe yaygılar (örtüler), kağanların tahta çıkış törenlerinde de kullanılmıştır. Kağanın kendisine tabi beyler tarafından bir keçe üzerinde havaya kaldırılması ve daha sonra güneşin döndüğü yönde, dokuz kez otağın etrafında döndürülmesi geleneği vardı (Çağıl, 2009: 18)

(37)

Göktürkler döneminde keçenin kullanıldığı bir diğer alan kuklalar olmuştur. Bu döneme ait hükümdar ve diğer kişilerin mezarlarında, ölen kişinin tasviri olarak, keçeden veya kumaştan yapılmış “tuli” adı verilen büyük kuklalara rastlanmıştır. Göktürklere ait mezarlardan çıkan kuklalar dışında, Çin kaynaklarında Göktürklerin, tanrıların keçe ve deriden tasvirlerini yaptıkları ve bunları direklerde (alem gibi) taşıdıkları belirtilmiştir (Çağıl, 2009: 18).

Göktürklerin keçe çizme, çarık ve börk (baş giysisi) giydikleri bilinmektedir. Bu bilgilerden Göktürklerin çadırlar dışında giyim ve kuşamda da keçeyi ağırlıklı bir şekilde kullandıkları, diğer bir ifadeyle yaşantılarının her alanında keçeye yer verdikleri anlaşılmaktadır (Ergenekon, 1999:19).

Uygurlar döneminde özellikle vakıfçılara ilişkin örneklerde bezemeli yaygıların yer alması, bu dönemde tepme keçe tekniği ile elde edilen yaygı geleneğinin devam ettiğini belgelemesi bakımından önemlidir (Ergenekon, 1994:33).

Anadolu Selçuklularında da keçecilik çok gelişmişti. Ahilik örgütü içinde yer alan esnaf loncaları arasında keçecilik de büyük yer tutuyordu. Kaynakların belirttiğine göre Selçuklular Dönemi’nde keçe önemli el sanatlarından biriydi (Tavaslı, 1992:9).

Osmanlı Dönemi’nde de keçe yapımı yaygındı. Osmanlı hükümdarlarından I. Abdülhamit Devri’nde keçeci esnafı İstanbul’da müstakil bir sanatkar zümresi olarak görülmekteydi. Bunlar aldıkları yün ve yapağı ile cebehane, mehterhane, tophane, has ahur, buzhane ve tersanede üretir ve belirtilen fiyat üzerinden teslim ederlerdi. İstanbul’un fethinden tahminen 1783 senesine kadar keçecilerin işledikleri bütün bu keçeleri At Pazarı’nda ve Yeni Bahçe’de kendilerine tahsis edilen birer hamamda pişirmeleri gelenekselleşmiştir. Hatta At Pazarı’nda 20, Yeni Bahçe’de ise 10 kadar dükkan hep bu keçeciler tarafından kiralanmaktaydı (Bozkurt, 2010:9-10).

Osmanlı Dönemi’nde düzenlenen şenliklerde şairlerin ifadelerine konu olan keçe, aynı zamanda kavuk veya serpuş denilen baş giysilerinde de kullanılmıştır. Kavuklar, biçimlerine göre; külah, kılansuva, üsküf, börk, kallavi, mücevveze, takke, kalpak, fes gibi isimlerle çeşitlilik göstermiştir ( Şekil 4 ). Kavuk, Osmanlı Dönemi’nde yüksek rütbeli kişiler tarafından kullanılmıştır. Halk ise keçe külahlarını abani veya yemeni adı verilen kumaşlarla sarmışlardır. Yüksek rütbeli kişilerin ve halk kesiminin kullandığı bu

(38)

başlıklar dışında, dini grupların giydiği başlıklar da ( Şekil 5) bulunmaktadır ( Çağıl, 2009:39 ).

Şekil No 4. Osmanlı Dönemi’nde tepme keçe tekniğinin uygulandığı bazı başlıklar

( Çağıl, 2009:39 ).

Şekil No 5. Osmanlı Dönemi’nde dini grupların giydiği bazı başlıklar (Çağıl, 2009:40 )

(39)

XIX. yüzyılda el sanatları alanında bir azalma gözlenmektedir (Baykara, 1992: 89). İhtişamlı bir imparatorluk döneminden sonra, Cumhuriyet’e geçiş süreci içinde, Anadolu birçok savaş ve sıkıntılı günler atlatmış, bu durum el sanatlarını olumsuz yönde etkilemiştir (Begiç, 1999:10).

Cumhuriyet Dönemi’nde küçük el sanatları Anadolu’nun pek çok kasaba ve illerinde atölye sistemiyle devam etmiştir. Keçecilik daha ziyade Ankara ve İstanbul dışında Anadolu ve Trakya kasabalarında, Konya başta olmak üzere Manisa, Çorum, Diyarbakır, Maraş, Afyon, Uşak, Isparta, Ödemiş, Kula, Tire, Bursa, Mardin ve Urfa’da yapılmaktaydı (Begiç, 1999:11).

2.2.3. Keçenin Özellikleri

Keçenin iplik örgüleri yoktur ve sökülmez. Giyside, dikiş ve kenar baskı işlemleri gerektirmez. Yüksek ısı yalıtım özelliği sıcak tutulmasını sağlar. Belirli bir şekilde kesilebilir, önceden verilmiş şeklini ve kalıbını korur. Kıvrılıp ezildiğinde eski haline döner (yaylanma özelliği). Esnekliği zayıftır ve aşırı esnetilirse eski haline dönmez. Gerilime dayanıklılığı zayıftır. Keçe, kenarlarından atma, aşınma yapmaz, tüm yönlerde şekil alabilir. Çünkü bir doku yönü yoktur. Materyal olarak ses emici bir maddedir (Ilgın, 2011:41).

2.2.4. Keçenin Hammaddesi

Keçenin hammaddesi yündür. Yün lifi, fiziksel ve kimyasal özellikleri nedeniyle tekstilde kullanılan en eski hammaddedir. Yün lifinin direnci, ısı ve nem yalıtımı özelliği diğer liflerden yüksek olup, keçeleşme özelliğine de sahiptir. Keçecilikte kullanılan yün liflerinin, keçeleşme özelliğinin yüksek olması gerekir. Deve, lama, alpaka, tavşan, koyun gibi hayvanların yünleri ile keçi kılları keçeleşmeye uygundur. Ancak çeşidinin fazlalığı ve çok üretilmesi, koyun yününü ekonomik kılmakta, keçecilikte daha çok koyun yünü kullanılmaktadır. Yün, canlı hayvanın sırtından kırkımla elde edilmektedir (Yalçınkaya, 2009:25).

Koyunun cinsine göre yün lifinin uzunluk, kalınlık, kıvrım ve parlaklığı, keçeleşme özelliği farklılık gösterir. Lif kalitesi hayvanın yaşına, yaşadığı iklime, coğrafyaya, beslenmesine göre de etkilenmektedir. Yünün inceliği keçeleşmeyi etkiler. İnce yünler

(40)

daha iyi keçeleşir. Koyun ve keçinin yavrusundan elde edilen elyaf, yetişkin hayvana göre daha incedir (Yalçınkaya, 2009:25).

Yün, tekstil endüstrisinde kullanılan en eski hammadde olmasının yanında, gerek fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından, gerekse fizyoloji açısından diğer liflerde bulunmayan elastikiyet, ısıyı iyi izole etme ve az ıslanma yeteneği, yüksek mukavemet, keçeleşme gibi üstün özelliklere de sahip bir liftir (Sarı, 1982:130).

Karmaşık kimyasal yapıya ve birleşik biyolojik yapı sistemine sahip olan yün lifi organize bir liftir. Yani bir tek birimden oluşmamaktadır. Mikroskop altında incelendiği zaman dıştan içe doğru “Epidermis”, “Korteks” ve “Medulla” olmak üzere üç tabakadan meydana geldiği görülür. Epidermis, lifin yüzeyini kaplayan tabakadır ( Şekil : 6 ).

Şekil No 6. Folikülün boyuna kesiti ( Sarı, 1982:130 )

Bu tabakaya kutikula, dış çeper, pul tabakası ve örtü hücreleri de denilmektedir. Lifin dış etkilerden korunmasını ve ayrıca keçeleşme özelliğini sağlamaktadır. Görünüş olarak genelde balık pullarını andıran bu örtü hücreleri yünün diğer liflerden ayırt edilmesini kolaylaştırır. Hücreler lif ekseni ile bir açı teşkil ederek life bağlanırlar. Üst kısımlan hafifçe yukarı kalkmış ve serbest durumda görünürler. Bununla lifin üst yüzeyinin pürüzlü olması sağlanmıştır. Bu durum yün liflerinin keçeleşme ve kohezyon kabiliyetini artırır. Yün lifinin ikinci tabakasını oluşturan korteks tabakası; epidermis yani örtü hücrelerinin altında bulunur. Lifin en büyük kısmıdır ve esas yapısını teşkil ettiğinden yüne has fiziksel ve yapısal özelliklere haizdir. Korteks aynı zamanda yün

(41)

lifine mukavemet ve elastikiyet sağlaması bakımından da yün teknolojisinde büyük önem taşır. (Ergenekon, 1999:51 )

Korteks hücreleri yakından incelendiğinde birbirinden farklı iki tip hücreden yani para ve orto korteks hücrelerinden meydana geldiği görülür. Orto ve para korteks hücreleri çeşitli liflerde ve liflerin kuru ve yaş olmalarına göre farklı uzunluklara sahiptirler. Daha gevşek ve daha sıkı, daha koyu ve daha açık olarak kendini belli eden bu yapı, yün lifinin bilateral yapısı (Şekil 7 ) olarak adlandırılır (Gürcan, 1992:24).

Şekil No 7. Yün lifinin bileteral strüktürü (Gürcan, 1992:24).

2.2.5. Keçe Çeşitleri

Keçenin; giyimde, evde, yük hayvanlarının sırtında, çadırlarda ve sanayide olmak

üzere beş kullanım alanı olduğu söylenebilir.

2.2.5.1. Giyimde Kullanılan Keçeler : Bu başlık altında keçeler bedene giyilen ve

başlık olarak kullanılan keçeler olarak 2’ye ayrılabilir.

2.2.5.1.1. Bedene Giyilenler

Kepenek : Başlıklı veya başlıksız olur. Çobanlar açık havada iken kullanır ( Topbaş ve

Seyirci, 1982: 260 ).

(42)

Aba : Yünün doğal beyaz ve siyah renkleriyle üretilen, üç boyutlu, dikişsiz, önü açık

keçe hırkadır (Yalçınkaya, 2009:36).

Yelek : Üç boyutlu olarak üretilen, kolsuz, önü açık keçe giysidir (Yalçınkaya,

2009:36).

Dolak Keçesi : Ayaklara sarılan keçedir ( Topbaş ve Seyirci, 1982:262 ).

Bel Keçesi : Sağlık amacıyla bele sarılan düz keçedir (Yalçınkaya, 2009:37).

Çizme, çorap ve ayakkabı keçesi giyimde kullanılan diğer keçe ürünlerdir.

2.2.5.1.2. Başlık Olarak Kullanılan Keçeler

Börk : Orta Asya Türk Boyları’ndan başlayarak kullanılan keçe başlıklardır.

Osmanlı’da Yeniçerilerin kullandığı beyaz keçeden üretilmiş; arksında enseyi örtecek uzunlukta bir keçe parçası bulunan başlıklardır (Yalçınkaya, 2009:41).

Külah : Dikişsiz, tek parçadan yapılmış sivri uçlu başlık. Keçeci esnafı giyer (Topbaş

ve Seyirci, 1982:261).

Zerrin Külah : Osmanlı Saray teşkilatının (1928’den önce) zülüflü ağalar diye anılan

iç oğlanlarının giydiği üzeri som altın sırma işlemeli en iyi keçeden yapılmış iki tarafında birer zülüf olan başlıktır (Topbaş ve Seyirci, 1982:261).

Üsküf : Yeniçeri börkünün kenarları sırma işli bir çeşididir (Topbaş ve Seyirci, 1982:

261).

Taç : Şeyh ve dervişlerinin giydiği keçeden yapılmış başlıktır. Bu başlıklar üzerindeki

destar ve dilimler tarikatları belirlerdi (Topbaş ve Seyirci, 1982:261).

Takke : Halkın kullandığı keçe başlık olup, genellikle çevresine yemeni ya da abani

denen kumaşlar sarılırdı (Yalçınkaya, 2009:43).

(43)

Hartavi : Sipahilerin yeniçeri keçesine benzer olarak giydikleri toparlak keçe külahtır

(Topbaş ve Seyirci, 1982:260).

Sikke : Mevlevi dervişlerinin giydiği devetüyü rengindeki keçe külahın adıdır (Topbaş

ve Seyirci, 1982:260).

Fes : Bu keçe başlık Osmanlı’da çok kullanılmış, İstanbul’da fes üretimi için “Feshane”

kurulmuştur. Memur ve askerin kullanımının yanı sıra fesi, halk da sade ya da işlemeli olarak kullanmıştır. Kadın başlığı olarak kullanılanların kenarlarına yemeni, krep gibi kumaşlar sarılmış, mücevher takılmıştır. Folklorik giysi başlığı ve turistik amaçlı olarak üretilmektedir (Yalçınkaya, 2009:42).

Kavuk : Osmanlı’da yüksek rütbeli kişilerin kullandığı bir keçe başlıktır. Eni

yüksekliğinden fazladır. Keçe külah çevresine, birkaç santimetre eninde bez sarılarak elde edilir (Yalçınkaya, 2009:43).

Yamcı : Süvarilerin yağmurda giydiği keçe başlık, pelerindir (Topbaş ve Seyirci, 1982:

262).

Keçe Papak (Kalpak) : Kalıptaki başlığın tepesinin elle ovulup çukurlaştırılmasıyla

şekillenen Kafkas kökenli bir başlıktır (Yalçınkaya, 2009:43).

2.2.5.2. Ev Eşyası Olarak Kullanılan Keçeler

Alakeçe : Yaygı keçesi de denir. Evlerde, çadırlarda ve toprak evlerde yerlere serilen

desenli veya desensiz değişik boyutlardaki keçelerdir (Topbaş ve Seyirci, 1982: 260).

Turluk : Genellikle Toroslarda ve Anadolu’daki göçerlerde çadır üzerine örtülen düz

siyah veya düz kirli beyaz, gri renkteki keçelerdir. Yaklaşık olarak ölçüleri 120 – 130 ile 180 – 200 cm’dir (Topbaş ve Seyirci, 1982:260).

Süt Keçesi : Bir parmak kalınlığında süt, tava veya kazanının üzerine örtülen beyaz

keçedir. Amacı süt piştikten sonra sütün hem çabuk soğumasını önlemek, hem de toz topraktan sütü korumaktır. Termos görevi görürdü (Topbaş ve Seyirci, 1982:260).

Şekil

Şekil No  5. Osmanlı Dönemi’nde dini grupların giydiği bazı başlıklar (Çağıl, 2009:40 )
Tablo 8. Keçe üretiminde en çok hangi özellik üzerinde durulduğunu gösteren sayısal
Şekil 9. Hasır (kalıp)
Şekil 10. Boya kazanı
+7

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

With this framework in mind, the aim of this article is to analyse the logic behind continuity and change in the relations of Turkey with Russia within a historical and

Tevkifat oranının yüksekliği, belirli sınıra kadar kira gelirlerinin beyan yasağı, beyannamede yer almayan gelirler üzerinden ödenen tevkifatların mahsup edilememesi

Yağlanmış ve kuru çalışma koşullarındaki dönme hızı ve basınç açısından artan talepler karşısında farklı uygulamalar için birçok farklı bileşen

El Sanatları Teknolojisi alanı altında yer alan mesleklerde ulusal ve uluslar arası düzeyde standartlara uygun, her yaşta ve düzeyde bireye meslekî

El Sanatları Teknolojisi alanı altında yer alan mesleklerde ulusal ve uluslar arası düzeyde standartlara uygun, her yaşta ve düzeyde bireye meslekî

Araştırma kapsamında Ankara, Konya, Afyon ve İzmir illerinde farklı tepme keçe atölyelerinde yapılan gözlem ve anketler sonucunda bahsedilen bitim işlemlerine yönelik

Kullanılan Malzeme: Yün elyafı, ipek iplik Uygulanan Teknik: Tepme keçe, işleme Zeminde Kullanılan Renk: Doğal beyaz Bezemede Kullanılan Renkler: Pembe Seçilen Konu:..

Geliştirilen eksenel simetrik HAD modelinde, tel paketi içerisinde yöne bağlı gözenekli ortam akış direnç katsayıları, literatürdeki deneysel veriler (kaçak