20 yıldır dorukta kalan bir
güzel yıldız
Türk sinemasının uzun yıllar “1 nu
m aracı olan Şoray, “kaş İle göz,
gerisi bakımdır” sözünü doğrular-
casına kendine çok İyi bakar .
'M akyaj
belli
olmamalıdır'
Türkân Şoray, makyaj ko nusunda şunları söylüyor:
“ Filmlerde, teknik nedenler den dolayı fazla makyaj yapı yoruz. Bu yüzden, film çevir mediğim sıralarda yüzümü dinlendirmek isterim. Bunun ideali, film çalışması olmayan günlerde hiç makyaj yapma maktadır. İmkân nisbetinde bunu uygularım. O günlerde sokağa çıkmam gerekiyorsa sadece dudaklarımı ve gözümü hafif şekilde boyarım; allık, fon döten kullanmamaya özen gösteririm.
Makyajda naturelden yana yım. Parlak, frapan renklerden kaçınırım. Bana göre, makyaj, kendini h issettirm em elid ir.”
Türkân Şoray ekmek
yemeden duramıyor
“Her sabah 30-45 dakika yürüyüş ya
parım. 65 kiloya gelirsem üç öğün
yemeği ikiye indiririm”
Giyim-kuşam ve fazla kilolar konusunda Türkân Şoray’m söyledikleri şunlar;
★ “ Giyim-kuşam konusunda hayatımı ikiye ayı rırım. Bir sinema oyuncusu olarak buna zorunlu yum. Çünkü, film çevirdiğim zamanlar, kendime ait değilimdir. Sette, senaryonun gerektirdiği şekilde giyinirim.”
★ “ Pantolon-gömlek veya pantolon-kazak giy meye bayılıyorum. tnsan, o giysiler içinde çok rahat ediyor. Bu yüzden, özellikle evden çıkacağım za manlarda genellikle pantolon giyerim .”
★ "Giyeceğim şeyler konusunda etikete bak mam. Bizde herşey yapılıyor ve iyisi yapılıyor. Yurt dışına gittiğim zamanlarda adet yerini bulsun diye birkaç şey alınm ama gardrobuma daha çok bizde yapılan giysiler vardır.”
★ “ Rejim yapmaya çalışıyorum. Yapmaya çalışı yorum diyorum, çünkü iştahlıyım. Üstelik pilav - makarna gibi kilo aldırıcı şeyleri çok severim. Zey tinyağlı dolma derseniz, bayılırım. îdeal kilom 62 ama sık sık 65’e çıkarım.”
★ “ 65 kiloya gelince, ne mi yaparım? Kolay kolay gelmem... Çünkü, her sabah 30 - 45 dakika arası yü rüyüş yaparım. Buna rağmen 65 kiloya gelmişsem önce üç öğünü, ikiye indiririm...”
★ Bu konuda, uyguladığım yöntem şu: Akşam yemeği kaldırım. Buna mukabil, öğle yemeğini ikiye böler, yarısını öğle, yarısını akşam yerim... Bir de ekmek konusu var. Ekmek yemeden, yemeğin lezzetini alamıyorum. Bu yüzden onu bırakamam. Rejim yaptığım sıralar, kepek ekmeği yerim ...”
A
K SA R A Y , Fatih, Karagümrük... Şehri ler, minareler, şam tatlıları, "1yi Bo- zaaaa” sesleri duyulan eski İstanbul... Türkân Şoray, 1945’lerde, işte bu mekânda doğar. İlkokulu dört ayrı okulda okuyup ta mamlar. Ortaokula gider ve ikinci sınıfta okur ken...— “ Komşumuz, film artistiydi. O günlerde “ Köyde Bir Kız Sevdim” adlı filmi çevirecek miş. Beni alıp sete götürdü. Sonra sette, baş rolü bana verdiler... 1961 yılında, bu filmle sinemaya başladım.”
Aradan iki, üç, derken dört yıl geçer ve ma gazin dergilerinde çığlık çığlık manşetler görü lür:
— Türkân Şoray 1 numara... — Türkân Şoray, kraliçe...
Aradan bunca yıl geçti. Gele gele Miladî 1983 yılına geldik. Bakın aynı dergilere...
Türkân Şoray, hâlâ bir numara.
“ Bir numara” olmayı 20 yıla uzatan bir ina da olsa olsa saygı duyulur, o inadı destekleyen çabaya şapka çıkarılır.
Türkân Şoray, sudur, budur, öyle iyidir, böyle mükemmeldir, şöyle fevkâladedir vs... Bunlar, işin “ meth-ü sena" faslıdır...
Bir de tam tersi vardır: “ Türkân Şoray eleş tirilir... Şöyle eleştirilir, böyle eleştirilir. Ger çek ise ölçüsüz övgülerle, sınırsız yergilerin arasında bir yerdedir.
Aydın kesim, yıllarca ne sinemayı kabullen miştir, ne de Türkân Şoray’ı... Dahası, sine mayı eleştirmek için, Şoray’ı simge olarak ele almışlardır. Derken aynı Türkân Şoray, aynı kesime sinemanın “ biraz göbek, biraz ezan,
arabesk” ten ibaret olmadığını: Sinemada ciddi işlerin de yapıldığını anlamaları için bir köprü olmuştur.
Türkân Şoray sinemada bir “ oIay-kadm” dır. 1961’de sinemaya gireceksin. Üç kuşak ge- lıp, geçecek. Sen 20 yıl “ Bir numara” da kala caksın...
„ S» e m a sanattır, ciddi bir iştir ama biraz da vitrin işidir. Yani en büyük yetenek bile, mutlak fiziksel özelliklerin payandasına gerek duyar. Anthony Quinn’ in bol imkânlı yüzü, Jeanne Moreau’ nun “ gelişmiş” gözkapaklan, Belmondo’nun burnu, Alain Delon’un birGrek heykelini anımsatan mask’ı...
Türkân Şoray’m da “ bir numaralığını” sür dürmek için, fiziksel özelliklerinin desteğine ih tiyaç vardır.
Eskiler “ kaş ile göz, gerisi söz” derler ya, inanmayın. Galiba işin aslı "kaş ile göz, gerisi de bakım” dır. Türkân Şoray bakımlı bir kadın dır. Kendine iyi bakar, çok iyi bakar. Bu yüz den aynı yıl sinemaya başladığı kişiler zamanla anne, teyze rollerine çıkarken o hâlâ durumunu korumaktadır.
Bunu daha kaç yıl korur, o bilinmez ama bilinen şudur: Türkân Şoray, yıllar yılı “ genç insanların sineması” olarak soluk alıp veren sinemamızı, orta yaşlıların sineması haline ge tirmiştir.
Temaşa ağırlıklı sanatlara, böyle bir ağırlığı olmayan öteki güzel sanatlara bakın: Hepsinde zirve, hayli tenhadır.
Türkân Şoray, o tenhalığı en çok yaşayan lardan biridir... 20 yıl içinde, ona aday birçok kişi çıkmıştır ve adaylar değişmiş. Doruktaki kişi, hep aynı kalmıştır.