;iı* î
Âbdülmecid efendi
Sultan Abdülâziz'm oğlu oian Ab- tülmecid efendi H. 9 safeı 1285 - 1 ha- iran 1888 tarihinde doğmuştur. Ba lasının saltanatında daha sekiz ya p ıd a iken topçu kolağası rütbesine «adar terfi edilmişti!
Fransızcayı mualim mösyö Bertrand Barieiles’den tahsil etmişti. Resme, güzel sanatlere, edebiyata meraklı idi. Büyük, muntazam bir kütüpha-, nesi vardı. Bu yoldaki İştigali erile münevverler zümresinin teveccüh ve hürmetini celbetmek kalbinin derin b!” emeli idi.
İttihad ve Terakkice bir zaman büyük biraderi veliahd Yusuf İzzedıin efendiye karşı gösterilen teveccühe Âbdülmecid efendi varis olmuş g b i idi. İttihadcılar ıı e-dinde Vahideddin ne kadar sevilmiyor idise Mec‘d efen diye o kadar müveddet besleniyordu. Hele Enver paşa damat olduktan ve şehzadelerle daha sıkı münasebetlerde bulunmağa başladıktan sonra Mecid efendiye hepsinden ziyade meyil ve muhabbet gösteriyordu. O da popüler olmasına h !zmet edeb:elcek hiç bir fırsatı kaçırmıyordu. Açılan resim sergilerine reis ve hami oluyor, Bey oğlu cadesinde yaya geziyor, ötede, beride arabasını durdurarak fıkaraya sadaka tevzi ettiriyordu. Gördüğü te veccüh ve itibar kendisindeki gururu arttırmıştı. O artık kendi şahsında di ğer şehzadelere bir üstünlük görmekle kalmıyor, kendinde fevkalâdelikler tahayyül ve tevehhüm eyliyordu.
Bu hayal ve tevehhümü de onu başkaları için caiz oimıyan bazı hare ketlerde kendisini mazur görmeğe sevkediyordu!
Meselâ Ayvazofskı gibi maruf res samların hünkâr sarayındaki en kıy metli tablolarını kopye etmek için aldığı halde sonra iadeye lüzum his setmemişti! Böyle güzel şeylerin kıy metini hünkâr saraymdakilerden ziyade kendisi takdir ettiği için bun ları da kendisi muhafaza ve tesahüb etmeliydi!
O her keşi, her tarafı idare etmeğe, memnun etmeğe çalışırdı.
Meselâ Ahmet Rıza beye de, Ahmet Rıza beyin en şiddetli ve kuvveüi ba sımlarından Amasya mebusu İsmail Hakk; paşaya da iltifatlar, hürmetler gösterirdi. İttihad ve Terakkiye men sup zevat ile muhalif temayüllerde bulunanların ziyaretlerinden birbiri nin haberdar olmamasına çalışılması nı maiyetine her vakit tenbih ederdi. Cemiyet riiesasma kendisini «Cemi yeti mukaddeseye» tamamen merbut gösterir, Ahrar, sonra Hürriyet ve İtilâf fırkaları erkânına da «ittihadı anasır» siyasetinin isabet ve lüzumun dan bahsederdi!
Aksilk olacak! Bir gün bir musahi binin hatasile Ahmet Rıza beyle me bus İsmail Hakkı paşa «Efendi hazret lerin'n.> kabul salonu kapısı önünde yüz yüze, gelmişlerdi. Orada oraların da az kaldı, bir münazaa çıkacaktı. Efendi o günü ne kadar ıztırap için de geçirmişti!
Âbdülmecid efendi kendisini Os manlI hanedanı arasında modem hayata en ziyade temessül ve intibak etmiş bir fer d gibi göstermekten zevk alırdı. Meselâ yalnız bir zevcesi oldu ğunu işaa ederdi. Halbuki kızı Dürrü- şehvar sultan İkinci karısından doğ muştu.
Sultan Roşat zamanında hanedan meclisinde
hanedan
âzasmm »tefidefteri tanzim edil* .¡ekti. Gerek Va- hideddin, gerek Âbdülmecid efendiler haremlerine ait arandan malumatı bildirmekten içtinabediyorlardı. Ni hayet bu malûmat verilmezse hanedan âzası arasında görünmiyecek çocukla rının saltsnat haklan kaybolabile ceği kendilerine izah olunmuştu da bunun üzerine istenilen izahatı çarna çar vermişlerdi. Fakat şehzadelerden evlâdı oimıyan odalıklar bu tescil kaydından hariç tutulmuşlardı.
Hükümet- köylerde, kasabalarda mektum nüfus ararken saltanat ha nedanının oturdukları saraylarda mektum kalmış nüfus öyle bir, iki değildi! Ben Üsküdar m utasam fı iken — Meşrutiyetten yedi sene son ra — saraylarda yaşayıp hüviyet cüzdanlannm her işte lâzım olduğu nu nihayet anlıyan geçkin, ihtiyar kadınların dörder, beşer takım halin de müracaatlerini görmüş, ellerine cüz danlannı verdirmiştim.
Odalıkların teksirine şeran cevaz vardı. Âbdülmecid efendi de şer’in bahşettiği bu «teshilâttan» bol, bol istifade ederdi!
Mecid efendi hareminde cariyeler- den bir incesaz takımı teşkil etmişti. Fakat bu takım batmam olarak hiç de vam edemiyordu. Çünkü kızlar yetiş tikçe çırağ edilmek için müracaat ediyorlardı; efendi de red için bir se bep bulamıyordu. Nihayet veliahd ol duğu günlerde Mecid efendi bu saz takımı kadrosunu tamam tutmak ça resini keşfetti; Takıma dahil kızların hepsini odalık edinmek!
Bu «tedbirden» sonra saz takımın dan hiç bir kadın veliahd efendinin dairesinden ayrılmak istememiştir!
Beşinci sultan Muradın oğlu Salâ- hadin efendi: ..
__ Bizler kırk yaşlarımıza kadar hava ve hevesle vakit geçirir, bu yaşa varınca balht ve tac düşüncesine, kay gısına düşeriz!
Derdi. Âbdülmecid efendi de Salâ- haddin efendinin dediği gibi kırk ya şından sonra artık taht ve tacı dü şünmeğe başlamıştı. Halbuki Vahi deddin Osmanlı hanedanının kendi sinden sekiz yaş büyük bir uzvu sıfa- tile saltanat tahtım işgal ediyordu. Mecid efendi de her veliahd gibi ölü münü beklemeğe mahkûm olduğu bu amcazadesinden nefret ediyordu. Hem Vahideddin sultan Reşat gibi hasta lıklı da görünmediği için saltanatına intizar müddetinin çok izama sı ihti malden hiç de hariç değildi!
Acaba bu müddeti kısaltmanın, Vahideddini bir fend ile yuvarlayıp saltanat tahtına hemen oturuverme- nin çaresi bulunamaz mıydı?
Bu hırs ve emeline Anadoluda be liren hareketlerile Millî teşkilât ve kuvvetleri âelt edemez miydi?
Padişah Vahideddin bütün varlığı, kuvveti ile bu teşkilât ve kuvvetlerin aleyhinde bulunuyordu. Kendisi Va- hideddine muhalif bir hattı hareket takibederek Anadolu ile münasebete girişir, Millî kuvvetlere istinadetmek istediğini gösterir. Millî teşkilâtın emniyetini celbederse maksadına b:r an evvel kavuşamaz mıydı? Bir şeh zadenin, hele o şehzade kendisi gibi veiiahd olursa, Millî kuvvetlerle bir leşmesi, hattâ o kuvvetlerin başında görülmesi Aııadalu halkın; İstanbul ve Vahideddin hükümetinin tezvirlerine ehemmiyet vermekten uzak tutacak bir âmil olurdu! Bu noktaya Milli teş kilâtın kıymet * vermemesine imkân
16 Şubat 1&44
(Ba? tarafı 5 inci sahifede)
tasavvur edilemezdi! Kendisi bir defa Ana doluya geçince ve Anadolu padi şahı gibi bir mevki tutunca bütün İslâm âlemi onu bir kahraman gibi telâkki edecekti! Millete hıyanet ede rek düşmanlarla birleşen Vahided- dinin karşısına kendisi milletle bera ber ayaklanmış bir şehzade sıfatile dikilecekti!..
Vaziyet saltanat hanedanından iki uzvun, padişah ile veliahdın araların da bir kavga şeklini alsa da OsmanlI hanedanında saltanat kavgası ilk ev vel kendisinden çıkmış, görülmüş bir şey olmıyacaktı ya!
Çelebi sultan Mehmet ile kardeşleri, ikinci Veli sultan Bayezit ile kardeşi sultan Cem. Yavuz sultan Selim ile kardeşleri arasında saltanat kavgala rında az mı kan dökülmüştü!
Abdülmecid efendi saltanat hırsının kendisine telkin ettiği bu hülyaların Anadoluda Millî teşkilâtın ve bu teş kilâtın başında uğraşanların takibet- tiklerl Millî İstiklâl davasile ve pren- siplerile ne münasebeti olabileceğini, büyük kan ve can fedakârlıklarına katlanan millî kuvvetlerin kendisi nam ve hesabına yapılmasını düşün düğü böyle bir teşebbüse âlet olamı- yacağmı hiç düşünemiyordu; ilk tek- 1 lifinde Anadolunun kendisini hiç inti
zar edilmiyen, ele geçmez bir nimet ve kuvvet gibi karşılıyacafma emin bulunuyordu!
Veliahd etrafındakilere bu tasav vurlarını ima edecek bazı sözler sar- fetmiş miydi? Sadrâzam damat Ferit paşa bunlardan bir suretle koku almış mıydı?
Bunu tayine imkân bulamamış isem de katî olarak bilinen nokta Ferit paşanın İngilizlere ve Vahided- d’ln’e Mecid efendinin Millî kuvvetler le münasebette bulunduğu hakkında ju mallar verdirdiğidir.
O vakit İngilizler yaptıkları tahki kat neticesinde veliahdin Anadolu ile münasebette bulunduğuna da.lr bir seiTişte elde edememişler ve alda tılmak istenildiklerine kanaat getir mişlerdi. Bununla beraber Mecid efen di oturduğu köşkten sarayda veliaht dairesine naklettirilmişti.
O günler İçin bu kanaatlerinde haklı idiler: çünkü Abdülmecid efen di o vakit daha bir teşebbüste bu lunmuş değildi. Veliahd dairesine ka pandıktan sonradır kİ tasavvurunu fiile çıkarmağa konulmuştu.
Dairesinden çıkamad’ ğı bu günler de veliahd kararını vermişti:
Ne yapıp yaparak Anadouya geçe cekti!
Mecid efendi, millî kuvvetler tara fından nasıl kabul edileceğini anla mak için yaverlerinden birinin kar- deş ni Bursaya gönderdi. 56 ncı fır ka kumandanı Bekir Sami bey vası- tasile heyeti temsiliye ile münasebe te girişmek istedi. Fakat Bekir Sami bey veliahdin bu adamile dağından doğruya temas etmeği muvafık bul madı. Mecid efendinin fikirlerini hu susî surette anlamağa yaveri mâltizım Salâhaddin bey ile Ertuğrul gazetesi başmuharriri müdafaai hukuk irşad ve istihbarat şefi ziya Şakir beyi memur etti. [1]
Veliahdin düşünceleri ve teklifleri şunlar olduğu anlaşıldı:
(Padihaş ve halife Vahideddin düş manlarla elele vermiştir; hükümdar lık şeref ve haysiyetini paylmâl ey lemiştir. Bu sebeple saltanat maka mından d ef’edilmelidir. Veliahd Ana- doluya gelecektir. Şark milletleri hü- kümdarsız yaşayamazlar. [21 Düş manla çarpışarak kanlarını döken hamiyet sahipleri başlarında veliahdı görürlerse Yunanlıları hezimete uğ ratmak kendileri için işten değildir. Anadolu ülemasmm verecekleri fet va üzerine din ve devlete hain Vahi deddin saltanat ve hilâfetten ıskat edilerek veliahd efendi r.cki Osman’a payitahtı Bursada taç giyer. Vahi deddin inkıyat ederse âlâ, etmezse bizzat Abdülmecid efendi bir ordu ba şında Üskiidara yürür: Vahideddin! j tahtı terkebmeğe icbar eder.)
Abdülmecid efendi namına söyleni-j len bu sözlerin, yapılan bu teklifin
neticesi nereye varacağı hesap edil mediği görülüyor!
Marmara sahillerinden Anadolunun Akdeniz cenup sahillerine kadar cep- - he yangın yerine dönmüş bulunuyor du! Kilikya Fransız istilâsından kur tulmak için boğuşuyordu; Maraş, Antep, Urfa durmayıp çarpışıyordu; Antalya İtalyanlar, Trakya Fransız- lar ve Yunanlılar elinde idi. Böyle bir sırada çoluğunu, çocuğunu aç, pe rişan bırakarak düşmanlar karşısın da yurdu korumağa canla, başla uğ raşan vatanseverler bu büyük, ağır vazife ve hizmetten ayrılacak, uzak laştırılacak, sanki iş vatan dâvası değilmiş de saltanat kavgası imiş gi bi Abdülmecid efendiyi Osmanlı tah tına oturtmak için İstanbul üzerine yürüyeceklerdi!
Abdülcemid efendi nazarında ve hesabında bu hizmetin kıymeti pek yüksek olabilirdi. Fakat millet ve vatan vazifeleri bakımından değeri sıfır olmakla kalmazdı oek Düyük za rarları da intaç ederdi.
Bu sebeple Abdülmecid efendinin hayalinde canlanmış olan bu garip emel Anadoluda alâkadarlar tarafın dan tam lâyık olduğu mukabeleyi gördü. Mi.iî hükümet tarafından ve liahdin bu hususî müracaatına zer rece önem verilmedi!
Mecid efendi uğradığı bu hayal su kutundan hasıl olan teessürünü giz lemeğe muvaffek oldu. Ancak o ken disinin Anadoluya geçmek fikrine meyyal olduğu, millî teşkilât ile mü nasebette bulunduğu yolundaki şa yiaların şahsına hükümdar sarayınea bir kat daha kıymet verdireceğini ve Vahideddini korku içinde bırakacağı nı akdir etmez değildi! Bu durumu istismar etmek kendisini popüler ya pacağını hesap ederek Vahideddine hanedan ile millet arasında günden güne artmakta olan gerginliğin hasıl etmesi muhtemel vahameti göstere cek lâyiha’ ar gönderiyordu.
Bundan fena halde sıkılan Vahi deddin, Vel’ahdi susturmak için çare ararken kızı Sabiha sultan ile Ab- dü’ mecid efendnin oğlu Faruk efen di arasındaki muaşaka imdadına ye tişti. Padişah ile Veliahd dönür ol dular.
Anadoludan ümidi kesilmiş olan Abdülmecid efendi de sustu! Tâ Va- hideddinin İstanbu'dan firarına ka dar!..
Süleyman Kani İr tem f l ] Ziya Şakir: Osmanlı saltanatı nın son günleri; (Tan) gazetesinde.
[2] Böyle bir zan büyük inkılâptan evvel Ftansada dahi vardı. Aksi sa bit oldu! Bu zehabın ne kadar boş olduğunu Türk mületi de işte bu ka dar sene ispat ediyor!
Karamanda meyvacıhk
Karaman (Akşam) — Tarihî eser lerle meşhur olan Karaman, şimdi bir meyva memleketi halini alıyor. Karamana bu merakı aşılayan Halil Özdoğandır. 10 sene içnide 20 dekar lık bir elma bahçesi yetiştirmiş ve burada 30 nevi elma, 20 çeşit armut ile muhtelif cins kayısılar yetiştirme ğe muvaffak olmuştur. Hariçten mü racaat eden bahçe meraklılarına ve halka bedava aşılık fidan tevziine başlamıştır.
Amasya, Niğde, Gümüşhane, Kana da, daldabir ve daldayamaz adım alan elmaların ağırlığı 950 gramdır.
Bir ihanetin
Cezası
Sevgilisini başka bir adamla baş. başa yakalıyan bir erkeğin kıskanç lık ve ıstırabı... Çocuğunun kendi, sinden olmad.ğmı öğrenen bir koca nın karısından intikam hisleri... K a. dini ömrünün sonuna kadar ıstırap içerisinde kıvrandıracak kudrette manevî bir işkence tarzı... Hayret ve heyecanlarla okuyacağınız güzel bir aşk ve macera romanı. Hatice Sürey- yanın eseri 100 kuruş.