• Sonuç bulunamadı

Avrupalı'nın balığı Yapağlı'dan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupalı'nın balığı Yapağlı'dan"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET: Göller Bölgesi’nin küçük ve şirin yerleşim birimlerinden olan Dinar ilçesine bağlı Yapağlı Köyünde tüm ülkeye örnek bir girişimcilik sergileni-yor. 1994 yılında Tarımsal Kalkınma Kooperatifi çatısı altında kurulan alabalık üretimi ve su ürünleri işleme entegre tesisi, Almanya ve Hollanda ağırlıklı olmak üzere tüm Avrupa’ya alabalık ihraç ediyor. Tesis Sorumlusu ve Kooperatif Başkanı Özden Çelik, gelişen teknolojiye ayak uydurmak için tesislerini büyütmek istediklerini, bunun için yurt içinden destek beklediklerini söyledi. Başkan Çelik, başarılarındaki sırrın kaliteli ürün üretmek ve işlemek olduğunun altını çizdi ve Yapağlı Köyü başta olmak üzere, çevre köy ve Dinar’dan istihdam oluşturduklarını belirtti. Çelik, daha da büyüyerek hem üretimi, hem istihdamı artırmayı amaçladıklarını ve ayrıca ülke ekonomisine de daha yüksek katkı vermek istediklerini ifade etti. ABSTRACT: Yapağlı village, a small and lovely settlement in Dinar Town in Lakes Region, exhibits a model entrepreneurship for whole country. The trout and seafood production and procession integrated facility established in 1994, under the Agricultural Development Cooperation Framework exports trout to all Europe especially to Germany, Netherland. The chairman of Cooperation and the custodian of the facility Özden Çelik mentions that they desire to enlarge their facility to keep up with the high technol-ogy therefore they look for domestic grants. The Chairman Çelik, highlights that the secret of their success to produce and process quality products and he indicates that they employ citizens from Yapağlı Village, neighboring villages and Dinar. Çelik states that they aim to develop to increase both the produc-tion and employment and also they desire to contrib-ute more to the national economy.

Avrupalı’nın

alabalığı

(2)

Göller Bölgesinin iç dinamiklerinden olan Yapağlı Köyü Alabalık Tesisleri, ürettiği alabalıklarını Avrupa’ya ihraç ediyor. Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesi Yapağlı Köyünde üretilen alabalıklar Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Avrupa ülkelerine gönderiliyor. Köydeki Kalkınma Kooperatifi’nin entegre tesislerinde alabalıklar üretilip, günlük, araçlarla yurt dışına gönderiliyor. 19 yıl önce kooperatif teşebbüsüyle kurulan, kuruluşunda devlet desteği alan ve zaman içerisinde istihdam artırıp, günlük üretim miktarını yükselten tesiste Menderes nehrini besleyen kaynak sularından birisi 7 defa mükerrer olarak kullanılıyor.

80 haneli Yapağlı Köylülerinin de çalıştığı tesislerde alabalık üretimi ve su ürünleri işlemesi yapılmakta. S.S. Yapağlı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Özden Çelik ile Avrupa başarısı eksenli röportaj yaptık. Kooperatif Başkanı Çelik, Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Alabalık Üretimi ve Su Ürünleri İşletme Entegre Tesisleri’ni tanıttı.

Nart Su Ürünleri adıyla çalışan tesislerde, alabalıklar üretilip, hijyenik tesislerde işlemlerden geçiriliyor. İşlenen alabalıklar yine sağlıklı koşullarda paketlenip, yurt dışına gönderilmeye hazır hale getiriliyor.

Verdiği röportajında Çelik, köylerin kabuğunu kırması gerektiğini, dilekçe yazama-yan kişilerin hibe alamadıklarını ve ayrıntıları değerlendirilip devletin, köylere daha fazla destek olması nın kalkınmayı getireceğini ekledi.

Soru: Sayın Çelik, kooperatifinizin nasıl kurulduğunu açıklar mısınız?

Özden Çelik: Kooperatifimiz 1994 yılında

kuruldu. Ve aynı yıl da faaliyetlerine başladı. Kooperatifimizin unvanı da Sınırlı Sorumlu Yapağlı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’dir.

Soru: Kuruluşunuz Yapağlı köylüsüyle mi oldu ve nasıl gerçekleşti?

Çelik: Köyümüz 80 hanelidir. Şu anda 91

ortağımız var. Kuruluşumuzda 15 ortağımızın

girişimi oldu. Zaman içerisinde tanıtımlarımız ve tanışmalarımız ilerledikçe de her haneden bir ortağımız oldu, çok yaşlı ya da köyde ikamet etmeyenler dışında.

Soru: İstihdam oranınız nedir?

Çelik: Burada çalışan sayımız şu anda 60

kişi.

Soru: Köyde doğan çocuk büyüdüğünde gelip burada mı işe başlayıp, buradan mı emekli oluyor?

Çelik: Biz böyle bir iş ortamını oluşturduk

ama çalışan 60 kişin 10 tanesi kendi köyümüzden. Kalan 50 kişi ise Dinar merkez ve Dinar’ın köylerindendir. Yani burada yaptığınız

iş ile ilgili uygun olanları seçmek zorundasınız. Kendi köylünüz diye iş yapamayacak insanları buraya alamazsınız, bunun bir anlamı olmaz. İşin doğru yapılması önemlidir. Onun için; ilk başlarda 15- 20 adet genç kızımız vardı burada çalışan, sonrasında evlenmeleri veyahut okul hayatları, kamu kurumlarında işe girme neden-leriyle işten ayrıldılar. Şu anda bizim istediğimiz özellikle sahip olan köyümüzden 10 kişi bulunuyor. İşçilerimizi taşıyan 2 tane servis aracımız var.

Alabalık üretiminde 15 kişi çalışıyor. Kalan-lar ise işleme tesisinde çalışmakta ve 5 kişi de idari personeldir.

(3)

Soru: Bu kooperatifi ve işi kurmak düşüncesi nereden ve nasıl aklınıza geldi?

Çelik: Kültür balıkçılığı bizim açılışımızdan

önce Türkiye’de başlamış bir sistemdir. Biz ilk başlayan olarak ilk 10 içerisinde yer alıyoruz. Biz de öncekileri örnek alarak başladık çünkü bu sistemde su kaynakları değerlendiriliyor. Menderes nehrini besleyen kaynaklardan birisi bizim köyümüzden çıkmaktadır. Saniyede 500 litre suyumuz var.

Bu su önceleri sadece tarımsal faaliyetlerde kullanılıyordu. Biz bununla yetinmeyelim ve bu suyu ekonomimize tekrar kazandıralım düşüncesiyle uygun noktalarda üretim istasyonları kurarak işe başladık.

Alabalık ürettik. İlk ürettiğimizi pazarladık. Zamanla daha da büyüdük. İlk başladığımızda 15 ton üretimimiz vardı. Bugün ise 400 tona çıkarmış durumdayız. Bu aşamada köyümüzün orman köyü statüsünde olduğumuz için ORKÖY kredisi desteği almıştık. Yetkililer bize, bu işi yaptığımızı söylediler ve biraz daha fazla destek vermek istediklerini, istihdamı artıracak şekilde proje geliştirmemiz gerektiğini ve köy desteğine devam etmek istediklerini ifade ettiler. Biz de onları mahcup etmedik.

Su ürünü işleme tesisini uzun zaman düşündük. O yıllarda bu tür tesisten 3 tane vardı. O üç tesisi yapabildiğine göre biz de yapabiliriz dedik. Başladık. Birçok problem ve sıkıntılar yaşadık. Derken yurt dışı pazarında oldukça

istikrarlı bir şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ağırlıklı olarak Almanya ve Hollanda ile çalışmaktayız.

Soru: Üretiminizin yüzde kaçı yurt dışına gidiyor?

Çelik: Alabalık üretimimizin %70’ini

yurtdışına gönderiyoruz, %30’unu iç piyasaya sürüyoruz. Ama işleme tesisine üretimimiz yetmiyor. Ayrıca Ege, Akdeniz ve Fethiye Bölgelerindeki üreticilerden de 800 ton civarında balık alıyoruz. Kapasitemiz ise 1200 ton.

Bunun 800 tonunu Fethiye Bölgesindeki üreticilerden alıyoruz, dolayısıyla oradaki üreticilere de istihdam anlamında katkı sağlamış oluyoruz. Nakliyeyi ise kendi araçlarımızla yapmaktayız. Günlük getiriyor, düzenli olarak işliyor ve yurt dışına gönderi-yoruz. Alabalık filetodur. Canlı alabalık da var ama genellikle füme fileto.

Soru: Böyle küçük ve şirin bir yerden tüm dünyaya alabalık veriyoruz diyebilir misiniz?

Çelik: Evet ama bu iş çalışmayla, gayret ve

azimle başarılıyor. İyi niyetle çalıştıktan sonra bu işler oluyor.

Soru: Burada Menderes’i besleyen kaynakların değerlendirildiğini söylediniz, bölgemizde ve ülkemizde sizin gibi, sizin gibi su kaynaklarının olduğu yerlere ne gibi mesajınız olacak? Çünkü köylerden kentlere

göçler oluyor, bu sizin yaptığınız bir gelişmedir ve bir iş sahası açmaktadır.

Çelik: Alabalık üretimi için; suyun miktarı

üretiminizi belirliyor çünkü bu suyla olan bir iştir. Bir yere su doldurarak ve içine balık atarak olacak bir iş değil. Suyun sirkülasyonu, suyun miktarı, sudaki oksijen miktarı havuzlara yükleyeceğiniz stoku belirlemektedir.

Gözlemlediğimiz ve bildiğimiz kadarıyla bu tür su kaynaklarının hemen hemen hepsi değerlendirilmeye başlandı. Uygun olan su kaynağının hepsinde bir üretici var. Yapılmayan varsa da çoğu değerlendiriyor diyebilirim.

Soru: yurt dışı pazarını nasıl sağladınız ve Almanya, Hollanda gibi ülkelere balık vermeyi nasıl başardınız?

Çelik: Bu ürün yani bizim ürettiğimiz ürün

kesinlikle Avrupa pazarında tüketilen bir üründür. Yurt içinde damak tadı olarak pek tutmuyor. Yurt içi pazarında da pek muhatabımız da bulunmuyor. Pek talep yok. Özellikle Batı Avrupa ülkeleri ve en yoğunu da Almanya.

Biz ilk işe başladığımızda Avrupa’daki firma temsilcileriyle görüştük. Onlara projelerimizi gönderdik. Dolayısıyla onlarda yavaş yavaş ilgilenirken, böyle bir ticaret oluştu.

Soru: Avrupa’dan Türkiye’ye bakış açısı belli iken balıkların buradan gitmesi ilginç.

Çelik: Tabi ki, Almanya’ya ürün

(4)

Yalnız şu var ki, biz başlangıçta SDÜ Su Ürünleri Fakültesinden uzman arkadaşlardan da yardım aldık.

Hiçbir şey bilmediğin zaman nereden öğreneceksin, hocalardan ve akademisyen-lerden öğreneceksin. Ama onlar da size imkânları ölçüsünde yardımcı olabilirler. Tama-men her şeyi satın alıp oturarak olmuyor, sende de gayret olması gerekiyor. Biz başlangıçta akademisyenlerden ve bölgemizdeki ilgili kurumlardan, işimizle ilgili yetişmiş ve kendini ispatlamış insanlardan yardım aldık, zaman zaman onları davet ediyoruz.

Soru: Yani bu işi başarabilmek için kapısını çalmadığımız yer ve akademisyen kalmadı?

Çelik: Tabi, bu sadece bizim için geçerli

değil. Büyük firmalar da bir işe girerken o işin uzmanlarını buluyorlar.

Soru: Bir işi kurarken, destek almanız gerekebilir ama 80 hane gibi böyle mütevazi bir yerden bunu başarmanız örnek alınacak bir şey değil midir?

Çelik: Belki öyle olabilir ama bunu da

büyütmemek gerekir çünkü bir geç bile kaldık. Türkiye’de taşra olarak yapılabileceğin %20’Sİ bile henüz yapılamıyor. Yani %80 dahi gerideyiz. Her köyde muhakkak ve devletin çok güzel destekleri var. Ama maalesef köyle bunları değerlendiremiyor. Neden değerlendiremiyor konusu uzmanların işidir. Bunlar nedir; köylerde ağırlıklı olan ne varsa, örneğin hayvancılık alanında devletin %60’a kadar hibesi var. Ve hatta%75’e kadar hibe destekleri var. Devletin bu destekleri dururken halen atadan gelen, alışılagelmiş, iki inek için ahıra girip çıkılmaktadır. Günümüzde, evlerin avlusunda, bahçesindeki ahırlara iki tane inek için girip çıkmanın bir anlamı kaldı mı? Bu işi yapacaksanız devlet her türlü desteği veriyor. Devlet toplu sağım, kombina ve toplu bakım üniteleri gibi yerlere de destek veriyor. Herhangi bir iş kolunda ya da bu bizim işimizde, aracıları kaldırıp, ürününüzü direkt pazara sunarsanız bu işten para kazanırsınız. Örneğin süt konusunda, ilkel ahırlardan hijyenik süt alamıyorsun, hayvan beslenemiyor, hayvan hastalanıyor, hasta hayvanın sütleri makineler-den geçmiyor. Bunun yerine yeni bir tesis yap, bu yeni tesis için destek ol, bugün piyasaya 80 kuruşa satamadığın sütleri 1,2 TL’ye direkt sat. Büyük bir tesis yapıp, sistemi kurup sistemi kontrol etmek var, diğer taraftan da bir ahırdaki 3-5 inek için ahıra girip çıkmak var. Ahır işinde ne oluyor, sadece Pazar harçlığı kazanılıyor, kazanılmasın demiyorum ama bunları aşmamız lazım. Devlet daha ne yapsın! Sana her türlü imkânları sunmuş ve projenle gelmeni bekliyor.

Sen gidince de sana destek vererek, işinin çehresini değiştirmene, ekonomiye katkı sağlamana sebep oluyor. Yani bizim Yapağlı’da yaptığımız budur.

Burada su kaynağımız var dedik ve bunu seyretmeyelim diye düşündük. Ekonomiye kazandırmak istedik. Biz buradaki suyu 7 ayrı noktada mükerrer kullanarak ekonomiye kazandırıyoruz. Yoksa buradaki suyun miktarıyla en fazla yetişme kapasiteniz 75 ton balıktır. Biz 7 kere suyu tekrar oksijenlendiriyoruz, dinlendiri-yoruz, tekrar kullanıyoruz ve mükerrer kullanarak kapasite artışı yapıyoruz. Diğer türlü olamıyor.

Soru: Az önce köylülerimiz %20 ile çalışıyor dediniz, yani bu %60’a yükselirse Türkiye’nin ekonomisi düzelir mi diyor-sunuz?

Çelik: Evet, kesinlikle düzelir diyorum.

Öyle olduğunda da zaten işsizlik diye bir sorun kalmaz. Böylece köyden kente hiçbir göç ve

gidiş olmaz. Burada Ardahan’dan Edirne’sine kadar zaman zaman mühendisler ve insanlar çalışmaktadır. Yani eğer her yerde böyle iş imkânları olursa köydekilerin çalışacağı köyler de bulunur. Dolayısıyla işsizlik otomatik olarak biter. Ve köylerde, ileri gelenler proje hazırlayıp, üniversitelerle görüşüp, birilerine ulaşması ve projelerini hayata geçirmeleri lazım. Benim eksiklik olarak gördüğüm; devletin, köylerde işbilir insanları harekete geçirecek çalışmaya girmesi gerekir. Bu nasıl olur bilemiyorum, çünkü devlet de her şeyi hazırlayamaz, biraz da gayretin kişilerde olması gereklidir.

Soru: Hazırcı bir toplumdan üretken bir topluma geçtiğimizde sorunlar biter mi?

Çelik: Kesinlikle. Ben iddia ediyorum, her

köyde kesinlikle gerçekleştirilecek en az bir uygun proje vardır. Yani senin arazin çoktur, meran çoktur hayvancılık projesi yaparsın; benim su kaynağım vardı ben de balıkçılık projesi yaptım.

(5)

Buna ek olarak yer altı kaynağı vardır, yer üstü kaynağı vardır onların projeleri yapılabilir. Yani her köyde muhakkak harekete geçirilebi-lecek bir şeyler vardır.

Soru: Buradaki ürün çeşitleri nelerdir? Çelik: Cemalettin Bey, burası alabalık, su

ürünleri işleme tesisi kapsamındadır. Alabalık üretimi ve su ürünleri işleme. Alabalık üretimde sadece alabalık üretiyoruz, kültür balıkçılığı olarak tatlı suda yapılabilecek en karlı üretim budur. Su ürünleri işleme deyince de yani burada çupra işleyebilirsin, levrek işleyebilirsin. Suda çıkan her ürünü işleyebilirsin diye bir durum da yok, mesela burada kerevit, kurbağa işleyemezsiniz. Çünkü devletimiz bize işleyebileceğimiz ürünlerin belirtildiği bir numara veriyor. Diğer ürünler için ise altyapısını oluşturup, izin belgeleri almalıyız. Burada balık cinsi her türlü balığı işleyebilirsiniz. Fileto çeşitleri yaparsınız. Biz Avrupa için tesisimizin yapısının alabalık fümeye uygun olmasıdır. Biz füme fileto yapıyoruz, sadece fileto çeşitleri de yapabiliriz. Ama karlı olan füme fileto, bunun KDV’si daha yüksek, Avrupa pazarında yüksek rakamla sunulan bir ürün. Biraz da işin ticari tarafına bakmak lazım. Her işi yapıyorum dediğiniz zaman hiçbir iş yapmıyorsunuz anlamındadır. Biz bu üründe, ülkemizde bu işi yapan 20 dolayında tesis var ve her birisi bizden daha üstün kapasitelerde. Biz kalitemiz ile Avrupa pazarında yarışıyoruz. Bizim farkımız kalitemizdir. Diğer tesislere ulaşmamız için kapalı alanımızın tesislerini büyütmemiz, tesisi büyütmemiz gerekiyor zaman içerisinde. Alabalık üretimiyle ilgili ve su kaynağımızdaki alabalık izniyle ilgili yapılabilecek ne varsa Allah’ın izniyle yapıyoruz. Onun dışında başka su kaynakları için proje geliştirmemiz lazım, bunlar da zamanla gerçekleşecek konulardır.

Biz kooperatifçi olarak şirketler gibi hızlı hareket edemeyiz. Biz kooperatif olarak çok temkinli gitmeliyiz. Çünkü ekonomik sıkıntıya düştüğümüz zaman şirketler gibi ekonomik hamleler yapamayız.

Soru: Gerek bu tür tesislerin yöneticileri için ve gerekse genel olarak mesajınız olacak mı?

Çelik: Her konuda ahkâm kesmenin ve

bilmediğim konularda konuşmanın bir anlamı yok ama öncelikle, biz bu çalışmaları yaparken, bazen basın mensupları konu haberi yapmaya geliyorlar. Başarılı bir çalışmaya herkes sahip çıkmak istiyor. Dolayısıyla bizim çalışmalarımızda hiçbir zaman siyasi bir yön olmadı. Yatırımın, üretimin, çalışmanın siyasi yönü olmaz.

Bu olursa zaten bir dönem varsınızdır bir dönem yok olursunuz. Çalışanlarımızla, işçilerimizle yaşadığımız sorunlar oluyor; her türden insan çalıştırıyoruz, ülke genelinde yaşanan sorunları bazen işyerinde de yaşıyoruz. Köyümüz Çerkez köyüdür, çalışanlar bazen buraya uyum sağlayamayabiliyor. Çalışanlarımız arasında ayrımcılık oluştu. Ben de çalışanlarımı

toplayıp, ‘Bu köyde balığı en güzel şekilde işleyen, birinci sınıf işleyen işçi bizim birinci sınıf işçimiz. Bunun kimliği; Türk’müş, Çerkez’miş, Kürt’müş olmaz. Bu olursa o işyeri işyerinden çıkar. Buradan ekmek yiyeceksek işimizi doğru ve dürüst yapacağız. Çok meraklıysanız bunun çalışma alanları nerede oluyorsa gidersiniz orada çalışırsınız.’ dedim. Nihayetinde çalışanlarıma bu şekilde anlata anlata işyeri tanıtımını yaptım. Ayakta kalmanın, disiplinin ve kalitenin o işyerini işyeri yapacağını, bunlar olmazsa oranın bir işyeri olmayacağını izah ettim. Ben şunu söylerim, kavgayla bir yere varılmaz. İşimizi, vatandaşlığımızı doğru- dürüst yapmalıyız. Yararlı ve yapıcı olarak ülkeye faydalı olmaya çalışmalıyız. Ki bu çalışmalar ortaya üretim artışını ortaya koyar, üretim artışı ülkeyi kalkındırır.

Ülke kalkındığı zaman devlet de ülkesindeki insanlara daha fazla hizmet yansıtır. Ortada iyi niyet, dürüstlük, özveri, sevgi, saygı yoksa o çalışma eninde sonunda aşağı düşer. Bu iş aile için, işyeri için ve ülke için de geçerlidir. Ortada bir samimiyet, dürüstlük, insan sevgisi ve vatan sevgisi olacak. Bizim buradaki başarımızın temelinde sevgi var. Burada sevgi olduğu için saygı da oluşuyor. Biz neyi seviyoruz, köyümüzü, insanımızı ve ülkemizi seviyoruz. Birilerinin bir şey yapmasına inanıyoruz, bu inanç sevgiden geliyor. Dolayısıyla saygı da geliyor. Ve en sonunda da bize bir köy olarak çoğu köyü aşan bir çalışma gerçekleştirdiğimizi söylüyorlar.

Örnek köy olduğumuzu vurguluyorlar. Daha ne isteyelim! Eğer böyle bir yeri temsil eden insanlar birden zengin oluverme zihniyeti-yle vurup, çalıp, çırpsaydı şimdi burası tabelası yıkılmış, dökülmüş, yatırımların çarçur olduğu bir yer olurdu. Bunun örnekleri çok. Her şeyin temelinde istek, inanç ve sevgiyle oluyor.

Son olarak eklemek istediğim bir konu var: Orman Köyleri Kalkındırma Genel Müdürlüğü,

adı üzerinde orman köylerini kalkındırmak için, hele ki geçmiş yıllarda çok cazip kredi dediğimiz zirai krediler verdi. Bu krediyi babası oğluna vermezdi. Proje yapanlara veriyorlardı. Bu müdürlüğün amaçları içerisinde hem köyü kalkındırmak hem de ormanı korumak var. Biz bu kredilerle bunu yaptık. Şimdi çok daha cazip krediler var. Biz, devletin bize uzattığı her krediyi kuruşuna varana kadar, fazlasıyla hakkını vermeye çalıştık. Ve de veriyoruz. Biz ilk olarak devlete 30 insana iş sağlayacağımızı söylemiştik. Biz bu rakamı 60’a çıkardık. Ve Dinar’da da sayısal olarak ikinci büyüklükte düzenli işçi çalıştıran bir kurumuz. Biz bu sayısı, çalışanımız sayısını 100’e, 120’ye çıkarmak istiyoruz. Ama ek yaptırımlara ve ek teknolojik yaptırımlara desteğimiz olacak. Biz ilk açıldığımızda yaptırımlarımız son teknolojiydi ama teknoloji durmadan değişiyor, bizim de bu teknolojiye ayak uydurmamız gerekiyor. Bize bu yaptırımlar konusunda ilgili kurumlar işlerimizi kolaylaştırırlarsa, ellerini uzatırlarsa biz bu çalışan sayılarını ülke adına çok daha yukarılara çıkarmak istiyoruz. Yani biz şu anda sadece 60 kişi çalıştırmakla kalmıyoruz, 800 ton balığını aldığımız firmalar da işçi çalıştırıyorlar, dolayısıyla onların da üretim artışı yapmalarını sağlıyoruz. Zincirleme olarak takribi 300 aileye hitap eden bir kurum konumundayız. Avrupa’dan hibe değil de TKDK’den destekleme almak istiyoruz. İPARD Avrupa Birliği numaralı tesislere destek vermiyor. Kalkınma ajansları için de farklı. Biraz da bürokrasiden de yorulduk. Bu işte en fazla yorgunluk bürokraside. Az önce köylünün kabuğunu kırması lazım demiştim ya, işte, bürokrasi yüzünden kıramıyor. Dilekçesini ve meramını anlatamayan bir köylü, maalesef bu tür projelere giremiyor. %90’da gönderilse köylü alamıyor. Bizim için kooperatiflere bir avantaj denmez ama en azından bürokraside kolaylık sağlanırsa biz hedefimize ulaşıyoruz. Bugün bankalar geliyor ve bize istediğimiz kadar kredi verebileceklerini söylüyorlar. Borç yaratmak ve ödemek kolay değil ki. Biz biraz korkuyoruz, biraz daha kendi imkânlarımız çerçevesinde, ufak ufak projeleri yapmak istiyoruz. Biz kooperatif olduğumuz ve temkinli gitmemiz gerektiği için hepsini bir hamlede yapamıyoruz. Ben daha önce Kırsal Kalkınma’dan bir kalemde yararlandım. Ek şok ünitesi ve soğuk oda yaptık ve devlet sağ olsun krediyi esirgemedi ama hepsine birden giremi-yoruz. %50 hibeden yararlanmak için %68 paran olması gerekiyor. KDV dahil 118 yapıyor, 68’i senin olacak o halde devlet 50 veriyor. Biz 68’imiz olunca o kadarlık bir çalışma gösteri-yoruz ama bize daha fazlası lazım, öyle olduğu zaman da hepsini birden yapamıyoruz. Eğer kooperatiflere ayrı bir fon olursa eksiklerimizi kendi imkânlarımızla kapatırız.

ANAHTAR KELİMELER: Yapağlı, alabalık,

Özden Çelik, Nart Su Ürünleri, Afyonkarahisar, Dinar, ihracat, Almanya, füme fileto, bürokrasi, hibe, ORKÖY.

Referanslar

Benzer Belgeler

Dersin Amacı Çiftlik hayvanları ve atlarda ayak hastalıklarının tanısı ve sağaltımı konusunda gerekli bilgileri aktarmayı amaçlar. Hayvana ve hayvanın

Farmasötik Teknolojiye giriş, tanım, tarihçe, farmakopeler ve yayınlar, farmasötik ölçüler ve birimler, reçete bilgisi ve doz hesabı, farmasötik amaçla kullanılan su,

Konya’nın 2019 yılı sonu itibariyle ihracatı yaklaşık 2 milyar dolar iken aynı yıl ithalatı ise 865 milyon dolar olmuştur.. 2019 Yılı Konya Dış Ticareti

Amaç: Perkütan vertebroplasti, çökme kırıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan son derece etkin bir yöntemdir Bu çalışmada, vertebroplasti.. sonrası kök basısı

ÖZ Balon balığı tüm dünyada kirpi balığı, küre balığı, kurbağa balığı gibi isimlerle adlandırılan Tetrodontiformes ailesine ait bir balık türüdür.. Bu

Kovada Gölü’nde yaşayan havuz balıklarının parazitolojik yönden incelenmesinde ektoparazit olarak; Monogenea’dan Dactylogyrus anchoratus (Şekil 1) ve Dactylogyrus minutus

Ameliyat sırasında ve sonrasında elastik bandaj uygulaması yerine antiemboli çorabı kullanılabileceğini ve ameliyat sırasında hastanın pozisyonunun iyi ayarlanması gerektiğini

Eski hastane binası her ne kadar büyüklük olarak İdadi Mektebi’ne uygun olsa da, Bağdad şehir merkeziyle arasında nehir bulunması bu binayı, bütün öğrencileri