• Sonuç bulunamadı

A Study for Clarifying the Relationship Between Acne Vulgaris and Psychopathology

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A Study for Clarifying the Relationship Between Acne Vulgaris and Psychopathology"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Akne Vulgaris ve Psikopatoloji Ýliþkisini

Aydýnlatmaya Yönelik Bir Çalýþma

Orhan Murat Koçak1, Gökçe Silsüpür2, Canan Görpelioðlu3, Emel Erdal4

1Uz.Dr., Kýrýkkale Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Kýrýkkale, 2Uz.Dr., T.C Emekli Sandýðý 75. Yýl Dinlenme ve Bakým Evi, 3Yrd.Doç.Dr., Fatih Üniversitesi Týp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalý, 4Doç.Dr., Mesa Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Ankara

SUMMARY

A Study for Clarifying the Relationship Between Acne Vulgaris and Psychopathology Objectives: Although depression and anxiety were

reported often in acne, how relationship is exist between acne and psychopathology have not been clarified. This study was designed for clarifying this issue. Method: Acne patients who aged between 16-30 years old were included in this study. Every patient was given a ques-tionnaire which comprises sociodemographic charaster-istics, Beck Depression Inventory, Beck Anxiety Inventory and Body Cathexis Scale. In additionally patients' parents were asked whether their child has an acne problem which disturbs the appearance severely or not and whose idea was it to admit the appointment for the cur-rent examination. Acne was evaluated by two dermatol-ogist and psychiatric disorders were diagnosed accord-ing to DSM-IV by two psychiatrists. Results: Sixteen of forty five acne patients who were included the study were diagnosed with a psychiatric disorder. The patients with psychiatric disorder had higher depression and anx-iety scores and lower body perception scores than patients without psychiatric disorder. However acne severity was not different between these two groups. According to duration of the acne there were no differ-ence between the groups in the depression and anxiety scores and acne severity. Acne severity of children whose mothers said "my child has an acne problem which dis-turbs his/her appearance" was not significantly different than who said "my child has not an illness which disturbs his/her appearance". Conclusion: The acne works as a stressor and precipitant factor but, in the acne, determi-nant of significant higher scores of the depression and anxiety is the psychopathology.

Key Words: Acne vulgaris, psychopathology, depression,

anxiety, body perception, parents' attitudes.

ÖZET

Amaç: Akne ve psikopatoloji arasýnda nasýl bir iliþki

olduðu, depresyon ve anksiyetenin sýk gözlendiði vurgu-lanmasýna raðmen, henüz netleþmemiþtir. Bu çalýþma bu iliþkiyi aydýnlatmaya yönelik tasarlanmýþ bir çalýþmadýr.

Yöntem: Çalýþmaya 16-30 yaþ arasý akneli hastalar

alýn-mýþ ve her hastaya sosyodemografik verileri içeren bir anket formu ile Beck Depresyon Envanteri, Beck Anksiyete Ölçeði ve Beden Algý Ölçeði verilmiþtir. Ayrýca çalýþmaya katýlanlarýn ebeveynlerine çocuklarýnýn akne hastalýðýnýn görünümünü etkileyip etkilemediði ve der-matolojiye baþvurunun kimin fikri olduðunu sorgulayan bir anket formu verilmiþtir. Akne þiddeti dermatolog tarafýndan deðerlendirilmiþ, psikiyatrik taný ise psikiyat-ristlerce DSM-IV'e göre klinik görüþmeyle konmuþtur.

Bulgular: Çalýþmaya alýnan 45 hastanýn on altýsýna

psikiyatrik taný konmuþtur. Psikiyatrik hastalýðý olan akneli hastalar olmayanlara göre anlamlý olarak daha yüksek depresyon ve anksiyete puanlarýna sahipken, beden algýlarý anlamlý olarak düþük saptanmýþtýr. Ýki grubun akne þiddet puanlarý bir farklýlýk göstermemiþtir. Hastalýk süresine göre tüm hasta grubu üç grupta ele alýndýðýnda (bir yýldan kýsa, 1-3 yýl arasý ve üç yýldan uzun süredir olmak üzere) ölçek puanlarý ve akne þiddeti açýsýndan gruplar arasýnda fark saptanmamýþtýr. "Çocuðumun görünümünü bozan bir rahatsýzlýðý vardýr" yanýtýný veren annelerin çocuklarý ile "çocuðumun görünümünü bozan bir rahatsýzlýðý yoktur" yanýtýný veren annelerin çocuklarý arasýnda akne þiddeti açýsýndan anlamlý fark yoktur. Sonuç: Akne bir stresör olarak etki gösterir ve psikopatoloji için presipitan bir faktör olarak etki edebilir ancak aknede depresyon ve anksiyetenin anlamlý yüksekliðini belirleyen daha çok psikopatolojidir.

Anahtar Sözcükler: Akne vulgaris, psikopatoloji,

depresyon, anksiyete, beden algýsý, ebeveyn tutumu.

(2)

GÝRÝÞ

Akne ve akne ile iliþkili psikiyatrik kavramlar hakkýnda literatürde geniþ bir kaynaða rast-lanabilir. Buna raðmen akne ve psikopatoloji iliþ-kisi henüz netlik kazanmamýþtýr. Çünkü literatürün çok aðýrlýklý bir kýsmý klinik psikiyatrik deðer-lendirme içermemektedir. Örneðin aknenin depresyon ve anksiyete ile iliþkili bir bozukluk olduðu vurgulanmaktadýr. Ancak vurgu daha çok depresyon ve anksiyetenin deðerlendirildiði ölçek-lerin kullanýmý yani depresyon ve anksiyete belirti þiddeti üzerinden olmaktadýr. Akne grubunda depresyon ve anksiyeteyi kontrollere ya da diðer hastalýk gruplarýna göre yüksek bulan çalýþmalar mevcuttur (Yazýcý 2004, Kellet ve Gawkrodger 1999, Gupta ve Gupta 1998, Wu 1988, van der Meeren 1985). Ayrýca tedavinin akneli hastalarda gözlenen psikolojik olumsuzluklarý azalttýðý da sap-tanmýþtýr (Gupta 2002, Barankin ve DeKoven 2002). Akne hastalarýnda yaþam kalitesinin bozul-duðunu saptayan (Mallon ve ark. 1999, Yazýcý ve ark. 2004), öfke düzeyini yüksek bulan (van der Meeren ve ark. 1985) ve sosyal ve iþlevsel anlamda güçlük olduðunu gösteren (Jowett ve Ryan 1985, Pearl ve ark. 1998, Motley ve Finlay 1989) pek çok çalýþma mevcuttur. Ancak bu çalýþmalarýn hiçbirinde klinik psikiyatrik deðerlendirme yapýl-mamýþtýr, psikiyatrik belirti þiddetleri ölçülmüþtür ve dolayýsýyla akne ile psikopatoloji arasýndaki iliþkiyi açýklamaya yetmemektedirler. Oysa utan-ma, mahcubiyet, öfke gibi olumsuz emosyonel durumlar, yaþam kalitesinin bozulmasý sosyal anlamda güçlük gibi kavramlar psikiyatrik hastalýk-tan baðýmsýz olarak da yaþamýn içinde gözlenebile-cek durumlarý tanýmlamaktadýr.

Akne hastalarýnda psikopatolojiye bakan ve klinik psikiyatrik deðerlendirme yapýlmýþ az sayýda çalýþ-madan birisi Khan ve ark.’nýn (2001) çalýþmalarýdýr. Bu çalýþmada, akneli hastalarýn ICD-10'a göre psikiyatrik deðerlendirmeleri yapýlmýþ ve depres-yon tanýsý alma oraný %38 olarak saptanmýþtýr. Bu oran normal populasyon oranýndan olduðu kadar çalýþmadaki diðer grup olan seboreik dermatit grubundan da yüksek çýkmýþtýr. Bu çalýþmada akneli hastalarda sosyal anksiyete de daha çok gözlenmiþ ve kadýnlarda depresyon daha çok tespit edilmiþtir. Uzun ve ark’nýn (2003) yaptýðý bir çalýþ-mada da SCID-1 (DSM-IV Eksen I Bozukluklar

için yapýlandýrýlmýþ klinik görüþme) ile yapýlan deðerlendirme sonucunda 159 akne hastasýndan ondördüne vücut dismorfik bozukluðu (VDB) tanýsý konulmuþtur. Ayrýca onbir hastaya sosyal fobi, dokuz hastaya depresyon, yedi hastaya distimi, üçer hastaya da yaygýn anksiyete bozukluðu, obsesif kompulsif bozukluk ve somatizasyon bozukluðu tanýlarý konulmuþtur. Phillips ve ark’nýn (2000) yaptýðý çalýþmada ise VDB oraný 268 hastada %11.9 olarak saptanmýþtýr; ancak bu çalýþma da klinik psikiyatrik deðerlendirme olmaksýzýn VDB'ye yönelik ölçek kullanýlarak yapýlmýþ bir çalýþmadýr. Akne ve psikopatoloji arasýndaki iliþkinin varlýðý dýþýnda bu iliþkinin nasýl þekillendiði de tam olarak anlaþýlamamýþtýr. Bu yönde bir çalýþmada, akne hastalarý, psikopatolojinin sýklýðý ve daðýlýmý dýþýn-da beden algýsý, depresyon ya dýþýn-da anksiyetenin þid-deti, hastalýk süresi ve temelde bir ergenlik çaðý hastalýðý olmasý itibariyle ebeveynlerinin akneyi deðerlendiriþi açsýndan da ele alýnmalýdýr.

Bu baðlamda bu araþtýrmanýn birinci amacý, akneli hastalarda görülen psikiyatrik tanýlarýn neler ola-bildiðini ve sýklýðýný saptamak, ikinci amacý ise hastalýk süresinin, ebeveyn tutumunun, emosyonel durumun ve bedeni algýlamasýnýn, dermatolojiye baþvurmuþ akneli hastalarda psikopatolojiyle nasýl bir iliþkisi olduðunu anlamaya çalýþmaktýr.

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalýþma Fatih Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Bölümü'ne, 2003 Eylül- 2004 Haziran tarihleri arasýnda, akne yakýnmasýyla baþvuran hastalarla yapýlmýþtýr. 16 yaþýndan küçük ve 30 yaþýndan büyük hastalarla bilgilendirilmiþ oluru alýnamayan hastalar çalýþma dýþýnda tutulmuþtur. 16 yaþýndan küçük deneklerin çalýþmaya alýnmamasýna ölçek-lerin geçerliði açýsýndan gerek görülmüþtür. Ebeveyn anketlerinin amacýna hizmet etmesi için ise orta yaþlý deneklerin çalýþmaya katýlmamasý gerektiðine karar verilmiþtir.

Çalýþmaya katýlmayý kabul eden hastalara, kimlik bilgileri, kimlerle yaþadýðý ve eðitim durumunu belirten sosyodemografik anket formu ve þikayetinin süresi ile daha önce dermatoloða baþvu-rup baþvurmadýðý dermatologca doldurulmuþtur. Dermatolog akne þiddetini Global Acne Grading System'a (GAGS) (Doshi ve ark. 1997) göre

(3)

sap-tayýp tedaviyi düzenledikten sonra, hastalardan Beck Depresyon Envanteri (BDE) (Beck ve ark. 1961, Hisli 1989), Beck Anksiyete Ölçeði (BAÖ) (Beck ve ark. 1988, Ulusoy ve ark. 1996) ve Beden Algý Ölçeði'ni (BAlÖ) (Secord ve Jourard 1953, Hovardaoðlu 1993) doldurmalarý istenmiþtir. BDE depresyon, BAÖ anksiyete þiddetini ölçmeye yöne-lik olarak verilmiþtir. BAlÖ ise bireyin kendi beden parçalarý ve iþlevlerini deðerlendiriþini ölçmeye yönelik bir ölçektir. Kiþinin kendisi doldurur. Yüksek puanlar olumlu beden algýsýna iþaret eder. Son olarak hastalar dermatolog tarafýndan Psikiyatri Bölümü'ne yönlendirilmiþlerdir. Psikiyatrist, SCID-1 (Özkürkçügil ve ark. 1999) ile DSM-IV'e (Amerikan Psikiyatri Birliði 1994) göre hastanýn psikiyatrik deðerlendirmesini yapmýþ, psikiyatrik hastalýk saptandýysa bununla ilgili tedavi düzenlenmiþtir.

Araçlar

Sosyodemografik veriler anketi: Çalýþmaya katýlan-larýn, yaþ, cinsiyet, eðitim vb sosyodemografik veri-lerini içeren bir ankettir. Ebeveyn tutumlarý anketi Akneli hastalarýn ebeveynlerine altý soruluk bir anket verilmiþtir. Birinci soru "Çocuðunuzun görünümünü etkileyen bir hastalýðý olduðunu düþünüyor musunuz?" sorusudur. Bu soruya hayýr diyenler doðrudan altýncý soruya atlarken evet diyenlere bu sorunun düzeyi ve geleceðe yönelik etkileri olup olmayacaðýný soran dört soru daha sorulmuþ ve altýncý soruda da bütün ebeveynlere dermatolojiye gelme kararýnýn kimlere ait olduðu sorulmuþtur. Ebeveyn anketinin evde doldurulup daha sonra getirilmesi istenmiþtir.

Beck Depresyon Envanteri (BDE): Depresyonun klinik þiddetini ölçmeye yönelik geliþtirilmiþ bir ölçektir (Beck ve ark 1961). Kiþinin kendi doldurur. Türkçe geçerlik ve güvenilirliðini Hisli (1989) yap-mýþtýr.

Beck Anksiyete Ölçeði (BAÖ): Anksiyeteyi fizyolojik belirtileriyle birlikte sorgulayan bir ölçektir (Beck ve ark. 1988). Kiþinin kendi doldurur. Türkçe geçerlik ve güvenilirliðini Ulusoy ve ark. (1996) yapmýþlardýr.

Beden Algý Ölçeði (BAlÖ): Kiþinin bedeninin farklý bölümleri ve fizyolojik iþlevlerini nasýl algýladýný

göstermeye yönelik tasarlanmýþ, 40 maddelik, kiþinin kendisinin doldurduðu bir ölçektir (Secord ve Jourard 1953). Türkçe geçerlik ve güvenilirliðini Hovardaoðlu (1993) yapmýþtýr.

Global Acne Grading System (GAGS): Aknenin þid-detini aknenin vücuttaki daðýlýmý ve lezyonun tip-ine göre puanlayan bir ölçme sistemidir (Doshi ve ark. 1997).

BULGULAR

Çalýþmaya toplam 55 akne hastasý dahil edilmiþtir. Bu hastalardan on tanesi (altý tanesi psikiyatrik görüþmeye gelmedikleri için deðerlendirmeleri yapýlamadýðýndan dört tanesi ise psikiyatrik görüþmeye geldiklerinde ölçeklerin hiçbirisini doldurmadýklarý için) çalýþma dýþý býrakýlmýþtýr. Böylece çalýþmada 45 hastanýn verileri kul-lanýlmýþtýr.

45 hastanýn sekizi erkek, 37'si kadýndýr. Ýki kadýn hasta evli, gerisi bekardýr. Akne grubunun yýl olarak eðitim süresinin ortalama+standart sapmasý 12.55+2.09'dur. Hastalarýn eðitim süresi minimum beþ yýl ve maksimum 16 yýldýr. Çalýþmaya katýlan deneklerin yaþ ortalamasý 21'dir. Tüm grubun orta-lama, minimum ve maksimum yaþ, BDÖ, BAÖ, BAlÖ ve GAGS deðerlerinin cinsiyete göre daðýlýmý Tablo 1'de verilmiþtir.

Akneli hastalarýn yedisine vücut dismorfik bozuk-luðu (VDB), dördüne major depresyon, ikisine farklýlaþmamýþ somatoform bozukluk, birine hipokondriazis, birine obsesif kompulsif bozukluk, birine sosyal fobi ve birine anoreksia nervoza tanýsý konmuþtur. VDB'li hastalardan biri, OKB biri depresyon ek tanýsý almýþtýr. Toplam 16 hastaya psikiyatrik bozukluk tanýsý konmuþtur.

Psikiyatrik taný alan akne hastalarýyla psikiyatrik taný almayan akne hastalarýnýn BDÖ, BAÖ, BAlÖ ve GAGS ortalamalarý ve iki grubun puanlarýnýn Mann-Whitney U testine göre karþýlaþtýrýlmasýyla iliþkili u, z ve p deðerleri Tablo 2'de verilmiþtir. Buna göre psikiyatrik taný alan akne hastalarýnýn BDE ve BAÖ puanlarý anlamlý olarak yüksekken (sýrasýyla p<0.001 ve p<0.05) BAlÖ puanlarý anlamlý olarak düþüktür (p<0.01). GAGS puanlarý açýsýndan iki grup arasýnda fark yoktur.

(4)

puan-larýnýn birbirleriyle iliþkilerine bakýlmýþtýr. BAlÖ ile BAÖ ve BDE arasýndaki iliþkinin BAlÖ ile GAGS arasýndaki iliþkiden daha kuvvetli olduðu gözlen-miþtir (BAlÖ ile BDE ve BAÖ arasýndaki korelasy-on katsayýsýlarý sýrasýyla -0.59 ve -0.54 bulunmuþtur. BAlÖ ile GAGS arasýndaki korelasyon katsayýsý ise 0.10'dur). Bu haliyle BAÖ, BDE, BAlÖ puan-larýnýn birbirleriyle korelasyonlarý p<0.001 düzeyinde anlamlýlýk göstermektedir. Ancak BAlÖ ile GAGS arasýndaki korelasyon anlamlý deðildir (p>0.05). GAGS ile BDE ve BAE arasýndaki iliþki ise oldukça zayýftýr (GAGS ile BDE ve BAE arasýn-daki korelasyon katsayýlarý sýrasýyla -0.02 ve 0.01'dir).

Hastalardan dokuzunun þikayet süresi bir yýldan kýsa, onyedisinin 1-3 yýl arasýnda ve onsekizinin üç yýldan uzun olarak saptanmýþtýr. Üç grup arasýnda yaþ açýsýndan istatistiki fark yoktur (KW=5.69, p>0.05). Bu üç grup arasýnda Kruskal Wallis Varyans Analizi'ne göre BDE, BAÖ, BAlÖ ve GAGS puanlarý açýsýndan da bir farklýlýk saptan-mamýþtýr. Þikayet sürelerine göre gruplarýn BDÖ, BAE, BAÖ ve GAGS ortalamalarý Tablo 3'te ve-rilmiþtir.

Evli olan (iki kadýn hasta), ailesiyle oturmayan ya da ebeveyn formunu getirmeyen hastalar nedeniyle 33 hastanýn ebeveyn anketi üzerinden ebeveynlerin çocuklarýnýn aknesini nasýl deðerlendirdiklerine bakýlmýþtýr. Ebeveyn anketlerinin hepsi ya sadece anneler ya da anne ve baba birlikte doldurulmuþ-tur. Yirmibeþ anne çocuklarýnýn görünümlerini etkileyen bir rahatsýzlýðý olmadýðýný belirtmiþken 8 anne çocuklarýnýn görünümlerini etkileyen bir hastalýðý olduðunu belirtmiþtir. Çocuklarýnýn görünümlerini olumsuz bulan annelerin çocuk-larýnýn GAGS puaný ortalamasý ile olumsuz bul-mayan annelerin çocuklarýnýn GAGS puaný ortala-masý arasýnda Mann-Whitney U testine göre anlamlý fark saptanmamýþtýr. (p>0.05, z=0.3) TARTIÞMA

Bu çalýþmanýn deseni akne ve psikopatoloji arasýn-daki iliþkiyi tanýmlamak ve açýklamak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu baðlamda ilk olarak aknede psikiyatrik morbiditenin normal populasyondan bir farklýlýk gösterip göstermediðine bakýlmýþtýr. 45 akne hastasýndan 16'sýna en az bir psikiyatrik Tablo 1. Hastalarýn cinsiyetlerine göre yaþ, BDE, BAE, BAÖ, GAGS puanlarýnýn ortalamalarý ve standart sap-malarý

yaþ BDE BAE BAÖ GAGS

Kadýn kiþi sayýsý (n) 36 36 36 36 35 ortalama (ss) 21.2±3.2 9.2±7.1 10±8.8 144.2±21.1 23.7±7.7 min-maks 16-29 0-33 0-39 93-178 8-40 Erkek kiþi sayýsý (n) 8 8 8 8 8

ortalama (ss) 20.3±4.5 15±7.6 11.2±5.4 145.8±20.5 22.7±9.1 min-maks 16-27 5-31 3-20 104-168 10-39

ss: standart sapma; BDE: Beck Depresyon Envanteri; BAE: Beck Anksiyete Envanteri; BAÖ: Beden Algý Ölçeði; GAGS: Global Acne Grading System; min-maks: minimum ve maksimum deðerler

Tablo 2. Psikiyatrik taný konan ve konmayan grupta BDE, BAE, BAÖ, GAGS karþýlaþtýrýlmasý (Mann-Whitney U testi ile deðerlendirilmiþtir)

Psikiyatrik taný alan Psikiyatrik taný almayan u z p

(n:) min-maks (n:) min-maks

BAÖ 16 1-39 29 0-23 146 -2.04 <0.05 BDE 16 2-33 29 0-18 98.5 -3.16 <0.001 BAlÖ 16 93-175 29 127-178 340.5 2.57 <0.01 GAGS 16 8-40 28 9-39 229.5 0.13 >0.05

BDE: Beck Depresyon Envanteri; BAÖ: Beck Anksiyete Ölçeði; BAlÖ: Beden Algý Ölçeði; GAGS: Global Acne Grading System; (n:): Hasta sayýsý; min-maks: minimum ve maksimum deðerler

(5)

bozukluk tanýsý konulmuþtur. Yaklaþýk 1/3 gibi bir oran söz konusudur. Toplum bazlý çalýþmalara göre psikiyatrik hastalýklarýn 12 aylýk yaygýnlýðýnýn yak-laþýk olarak %25'ler civarýnda olduðu (Mezzich ve Üstün 2005) ve bu çalýþmada elde edilen oranýn sadece kesitsel (sadece görüþme anýnda psikopa-toloji varlýðý ya da yokluðu deðerlendirilmiþtir) olduðu göz önüne alýnýrsa bu oran oldukça yüksek-tir. Yine çalýþmada elde edilen psikiyatrik hastalýk oraný Khan ve arkadaþlarýnýn (2001) sonuçlarýyla uyumludur. Ancak Khan ve ark.’nýn (2001) çalýþ-masýnda aðýrlýklý taný depresyonken burada VDB'dir. Bu iki çalýþmadaki taný daðýlýmý farkýna dair muhtemel açýklamalardan biri Pakistan toplumu ile Türkiye toplumu arasýndaki kültürel yapý farký olabilir.

Tek tek tanýlara baktýðýmýzda en çok rastlanýlan bozukluk VDB'dir. Yedi hastaya (%15.5) VDB tanýsý konmuþtur. Bunu dört hastayla depresyon (%8.88) izlemektedir. Bu çalýþmada elde edilen VDB oraný yapýlandýrýlmýþ bir psikiyatrik deðer-lendirmeyle yürütülmüþ en geniþ vaka sayýsýna sahip çalýþmalardan biri olan Uzun ve ark.’nýn (2003) çalýþmasýndaki orandan yüksektir. Phillips ve ark.’nýn (2000) çalýþmasýnda gözlenen VDB (%11.8) oraný da bu çalýþmadaki VDB oranýndan düþük çýkmýþtýr. Ancak Phillips ve ark.’nýn (2000) çalýþmasýnda klinik deðerlendirmenin olmamasý bir hastalýðýn yaygýnlýðýnýn saptanmasýna yönelik bir çalýþmada dezavantajdýr. Uzun ve ark.’nýn (2003) çalýþmasýnýn neredeyse iki katý bir oran gözlenmesi ise örnek seçimine baðlý olabilir. Bu çalýþmada 16 ile 30 yaþ arasý dermatolojiye baþvurmuþ akne hastalarýnýn tümü akne þiddetine bakýlmaksýzýn çalýþmaya dahil edilmiþken diðer çalýþmada orta ya da aðýr akneli vakalar çalýþma dýþý býrakýlmýþtýr.

Sadece hafif aknelilerin alýndýðý bir çalýþmada VDB tanýsý da daha az konulmuþ olabilir. Oysa bu çalýþ-mada akne þiddeti dýþlayýcý kriter olarak kabul edilmemiþtir. Yine de üç çalýþmanýn VDB oranlarý da yüksektir. Bu çalýþmadaki psikiyatrik taný alan akne grubuyla almayan akne grubu arasýnda GAGS puaný farký olmamasý ve yüksek VDB oranlarý, aknenin, görünümü etkileyen bir hastalýk olarak, VDB için bir risk oluþturmasýndan çok hastalýðý tetikleyici bir faktör olarak iþ gördüðünü düþündürür.

On altý hastanýn on dördü anksiyete bozukluklarý ya da somatoform bozukluklar grubuna giren hastalýklarýn tanýsýný almýþtýr. Bu da aknenin daha çok somatoform bozukluklar ya da anksiyete bozukluklarýyla iliþkili bir dermatolojik hastalýk olduðunu düþündürmektedir. Anksiyete ve akne iliþkisi sýk vurgulanan bir iliþkidir. Özellikle akneli kadýn hastalarda anksiyetenin daha fazla gözlendiði vurgulanmaktadýr. Bu çalýþmaya katýlan bireylerin de %82'si kadýndýr. Kadýn cinsiyet için görünümün idealize ediliþi dikkate alýndýðýnda (Sypeck ve ark. 2004, Marcus ve Miller 2003), aknenin görünümü olumsuz etkilemesi ve anksiyete baðlantýsý açýkla-nabilir.

Psikopatolojisi olan akneli hastalarla psikopatoloji göstermeyen hastalar BDE, BAÖ, BAlÖ ve GAGS puanlarý açýsýndan karþýlaþtýrýldýklarýnda psikiyatrik bozukluk tanýsý almýþ aknelilerin anlamlý olarak daha yüksek BDE, BAÖ deðerlerine sahip olduk-larý ve yine bu grubun anlamlý olarak daha düþük BAlÖ puanýna sahip olduðu gözlenmiþtir. Oysa gruplar arasýnda GAGS puanlarý açýsýndan bir fark saptanmamýþtýr. Bu sonuçlar akneli hastalarda depresyon ve anksiyete belirti þiddetinin, psikopa-toloji varlýðýyla iliþkili olabileceðini göstermektedir. Tablo 3. Akne hastalarýnýn hastalýk sürelerine göre BDE, BAE, BAÖ ve GAGS deðerlerinin Kruskal Wallis varyans analizine göre karþýlaþtýrýlmasý

<1 yýl 1-3 yýl 3< yýl kw p

n ort (±ss) min-maks n ort (±ss) min-maks n ort (±ss) min-maks

BAE 9 10.3±6.3 4-20 17 10±6.5 0-23 18 10.5±10.7 1-39 1.7 >0.05 BDE 9 10±9.7 0-31 17 11.7±7.2 0-33 18 9±6.6 0-21 1.7 >0.05 BAÖ 9 137.3±29 104-178 17 146.7±14.1 128-168 18 148.6±20.5 93-177 1.7 >0.05 GAGS 8 23.1±2.9 19-27 17 25.1±9.1 9-40 18 22.2±8.2 8-38 4.8 >0.05

BDE: Beck Depresyon Envanteri; BAE: Beck Anksiyete EnvanteriBAÖ: Beden Algý ÖlçeðiGAGS: Global Acne Grading Systemmaks: min-imum ve maksmin-imum deðerler

(6)

Bu bulgu yine literatürle uyumludur. Çünkü depresyon ve anksiyete belirti þiddetinin akne þid-detinden baðýmsýz olduðu daha önce de vurgulan-mýþtýr (Gupta ve Gupta 2001, Gupta 2002). Fakat kontrol grubu olmadýðý için anksiyete depresyon ve akne þiddeti arasýndaki iliþkinin normal populas-yona göre ne durumda olduðunu bu çalýþma ile söylememiz mümkün deðildir. Yine de akneli hastalarýn BDE, BAÖ, BAlÖ ve GAGS puan-larýnýn birbirleriyle korelasyonuna baktýðýmýzda, bedenlerini algýlayýþlarýnda aknenin kendisinden çok emosyonel durumun belirleyici olduðunu bu çalýþma bulgularý da desteklemektedir. Çünkü BAÖ'nün BDE ve BAE ile korelasyon katsayýlarý sýrasýyla -0.59 ve -0.54'tür. Oysa GAGS ile korelas-yon katsayýsý 0.10 olarak saptanmýþtýr. Aktan ve arkadaþlarýnýn (2000) yaptýðý 16 ile 20 yaþ arasý 2657 ergenin katýldýðý saha çalýþmasýnda da akne þiddeti (GAGS kullanarak deðerlendirilmiþ) ile depresyon ve anksiyete belirti þiddeti arasýnda iliþ-ki bulunmamýþtýr. Bizim çalýþmamýz ve Aktan ve ark.’nýn (2000) sonuçlarýndan, emosyonel durumun beden algýsýna aknenin kendisinden daha çok etki ettiði sonucunu çýkarabiliriz. Muhtemelen akne olumsuz emosyonel durumu derinleþtirerek durumdan daha hoþnutsuz bir hal yaratmaktadýr. Bu durumda akneye yönelik zihinsel meþguliyet artabilir ve bu da dermatolojiye gitmek için dürtücü kuvvet rolü oynuyor olabilir.

Akneli bireylerin akneyi bir sorun olarak yaþa-malarýný etkileyen faktörlerden biri aknenin süresi olabilir. Bizim çalýþmamýzda 45 hastadan dokuzu (%20) þikayet süresini bir yýldan az olarak belirt-miþken %38'i þikayet süresini 1-3 yýl arasý ve %42'si de üç yýldan uzun olarak belirtmiþlerdir. Bu üç grubun depresyon ve anksiyete þiddet puanlarý, beden algýsý ve akne þiddeti açýsýndan bir fark gös-terip göstermediðine bakýlmýþtýr. Ancak þikayet süresine göre gruplar arasýnda bu parametreler açýsýndan herhangi bir fark saptanmamýþtýr. Farklý sürelerle akneden yakýnan hasta gruplarýnda depresyon, anksiyete, beden algýsý ve akne þiddeti açýsýndan bir fark olmamasý hastalýðýn süresinin hastalýkla ilgili sorunlara bir faktör olarak etki etmediðini düþündürür.

Akne hastalarýnda semptom þiddeti ile iliþkili çalýþ-malardaki deðiþken sonuçlarýn bir nedeni çalýþma ortamý olabilir. Smithard ve ark. (2001) saha ya da

toplum bazlý araþtýrma sonuçlarý ile hastane ortamýndaki sonuçlarýn farklý olabileceðine vurgu yapmýþtýr. Gerçektende aknenin yaþam boyu yaygýnlýðýnýn %100 civarýnda (Kilkenny ve ark. 1998, Smithard ve ark. 2001) olmasýna raðmen der-matolojiye baþvurularýn %3'ünün akne nedeniyle olmasý (Barankin ve DeKoven 2002) bütün akneli gençlerin akneleri için yardým almadýklarýný gös-terir. Eðer dermatolojiye baþvuran aknelilerle baþvurmayanlar farklý gruplarsa ergenlerin derma-toloji ortamýna baþvurularýný belirleyen etkenler-den biri olabilecek ebeveynin akneye tutumunu deðerlendirmek gerekir. Belki de akneli bireylerin bazýlarýnýn ebeveynleri akneye yönelik daha kaygýlý bir tutum takýnýyor, akne ile abartýlý bir þekilde ilgileniyor (Gupta ve Gupta 2001) ve çocuklarýnýn görünümlerinden duyduklarý kaygý nedeniyle der-matologlara yönlendiriyorlardýr. Bunu anlamak için ebeveynlerin akneyi nasýl deðerlendirdikleri sorgulanmýþtýr. Bu çalýþmada 33 anne çocuklarýnýn aknesinin görünümünü etkileyen bir sorun oluþtu-rup oluþturmadýðýna cevap vermiþtir. Buna sadece sekizi oluþturur þeklinde yanýt vermiþken yirmi beþ anne çocuklarýnýn görünümlerini etkileyen bir sorunlarý olmadýðýný belirtmiþtir. "Görünümünü bozan bir sorunu vardýr" diyen annelerin çocuk-larýnýn GAGS puanlarý "görünümünü bozan bir sorunu yoktur" diyen annelerinkinden farklý çýk-mamýþtýr. Bu sonuç, annelerin çocuklarýnýn aknesi-ni sorun olarak deðerlendirmeleriaknesi-nin de akne þid-deti ile iliþkili olmadýðýna iþaret etmektedir. Bunun dýþýnda bütün ebeveynler kararýn çocuklarýnýn olduðunu belirtmiþlerdir. Annelerden üçü bu kararýn sadece çocuklarýna ait olduðunu söylerken geriye kalan 30 anne kararýn birlikte verildiðini belirtmiþlerdir. Bu sonuçlar akneli ergenlerin ebeveynlerinin, ergen sorununu ifade ettiðinde, sorunun þiddetine katýlmasa da, yanýnda yer alýyor olduðunu düþündürmektedir.

Bu çalýþmanýn bulgularýný sorgulamayý gerektirecek önemli bir sorun dengesiz cinsiyet daðýlýmýdýr. Sekiz erkek ve 37 kadýn hastanýn katýldýðý çalýþma-da verilerin cinsiyetten etkilenebileceðini söylemek mümkündür. Çalýþmalar kýzlarýn akneye daha duyarlý olduklarýný ve anksiyete ile akne arasýnda-ki iliþarasýnda-kinin kadýn cinsiyetle iliþarasýnda-kili olabileceðini vur-gulamaktadýr (Aktan ve ark. 2000, Smithard ve ark. 2001, Baldwin 2002). Bu çalýþmada kadýn erkek

(7)

KAYNAKLAR

Aktan S, Ozmen E, Sanli B (2000) Anxiety, depression, and nature of acne vulgaris in adolescents. Int J Dermatol, 39:354-357.

Amerikan Psikiyatri Birliði (1994) Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal El Kitabý, dördüncü baský (DSM-IV) (Çev. Ed.:E Köroðlu) Hekimler Yayýn Birliði, Ankara, 1995.

Baldwin HE (2002) The interaction between acne vulgaris and the psyche. Cutis, 70:133-139.

Barankin B, DeKoven J (2002) Psychosocial effect of common skin diseases. Can Fam Physician, 48:712-716.

Beck AT, Ward CH, Mendelson M ve ark. (1961) An inventory for measuring depression. Arch Gen Psychiatry, 4:53-63. Beck AT, Epstein N, Brown G ve ark. (1988) An inventory for measuring clinical anxiety: psychometric properties. J Consult Clin Psychol, 56:893-897.

Doshi A, Zaheer A, Stiller MA (1997) A comparison of current acne grading systems and proposel of a novel system. Int J Dermatol, 35:416-418.

Gupta MA, Gupta AK (2001) The psychological comorbidity in acne. Clin Dermatol, 19:360-363.

Gupta MA (2002) Psychosocial aspects of common skin dis-eases. Can Fam Physician, 48:660-662, 668-670.

Gupta MA, Gupta AK (1998) Depression and suicidal ideation in dermatology patients with acne, alopecia areata, atopic der-matitis and psoriasis. Br J Dermatol, 139:846-850.

Hisli N (1989) Beck Depresyon Envanterinin geçerliliði üzerine bir çalýþma. Psikoloji Dergisi, 6:118-122.

Hovardaoðlu S (1993) Body Cathexis Scale (BCS) Türkiye geçerlilik ve Güvenilirliði. Psikiyatri, Psikoloji ve Psikofarmakoloji Dergisi, 1(Ek 2):26.

Jowett S, Ryan T (1985) Skin disease and handicap: an analysis of the impact of skin conditions. Soc Sci Med, 20:425-429. Kellett SC, Gawkrodger DJ (1999) The psychological and emo-tional impact of acne and the effect of treatment with isotretinoin. Br J Dermatol, 140:273-282.

Kilkenny M, Merlin K, Plunkett A ve ark. (1998) The prevalence

of common skin conditions in Australian school students: 3. acne vulgaris. Br J Dermatol, 139:840-845.

Khan MZ, Naeem A, Mufti KA (2001): Prevalence of mental health problems in acne patients. J Ayub Med Coll Abbottabad, 13:7-8.

Mallon E, Newton JN, Klassen A ve ark (1999) The quality of life in acne: a comparison with general medical conditions using generic questionnaires. Br J Dermatol, 140:672-676.

Marcus DK, Miller RS (2003) Sex differences in judgments of physical attractiveness: a social relations analysis. Pers Soc Psychol Bull, 29:325-335.

Mezzich JE, Üstün TB (2005) Quantitaive and Experimental Methods in Psychiatry. Comprehensive Textbook of Psychiatry, 8. Baský, Cilt 1, Sadock BJ, Sadock VA (Ed), Philadelphia, Lippincott Williams and Wilkins, s.656-672.

Motley RJ, Finlay AY (1989) How much disability is caused by acne? Clin Exp Dermatol, 14:194-198.

Özkürkçügil A, Aydemir Ö, Yýldýz M ve ark. (1999) DSM-IV Eksen I Bozukluklar için yapýlandýrýlmýþ klinik görüþmenin Türkçe'ye uyarlanmasý ve güvenilirlik çalýþmasý. Ýlaç ve Tedavi Dergisi, 12:233-236.

Pearl A, Arroll B, Lello J ve ark. (1998) The impact of acne: a study of adolescents' attitudes, perception and knowledge. N Z Med J, 111:269-271.

Phillips KA, Dufresne RG Jr, Wilkel CS ve ark. (2000): Rate of body dysmorphic disorder in dermatology patients. J Am Acad Dermatol, 42:436-441.

Secord PF, Jourard SM (1953) The appraisal of body cathexis: Body cathexis and the self. J Consult Psychol, 17: 343-347. Smithard A, Glazebrook C, Williams HC (2001) Acne preva-lence, knowledge about acne and psychological morbidity in mid-adolescence: a community-based study. Br J Dermatol, 145:274-279.

Sypeck MF, Gray JJ, Ahrens AH (2004) No longer just a pretty face: fashion magazines' depictions of ideal female beauty from 1959 to 1999. Int J Eat Disord, 36:342-347.

Ulusoy M, Þahin N, Erkmen H (1996) Turkish version of The

oraný, örneklem yeterince büyük olmadýðý için cin-siyetlere göre ayrý ayrý deðerlendirme yapýlmasýna imkan vermemektedir. Ancak kadýn cinsiyet için görünümün öneminin, cinsiyet ve akneyle iliþkili kaygýyý, dolayýsýyla cinsiyet açýsýndan dermatolojiye baþvuru sayýsýndaki dengesizliði kýsmen açýklaya-bileceði düþünülebilir (Sypeck ve ark. 2004, Marcus ve Miller 2003).

Bu çalýþma parametrelerini içeren ve kontrol grubu da oluþturulan bir çalýþma, dermatoloji ortamýna gelen akne populasyonunun baþvurmayanlardan farklý bir grup olup olmadýðýný sýnamak açýsýndan

önemlidir. Çünkü psikopatoloji dýþýnda, depresyon, anksiyete, beden algýsý ve akne þiddeti gibi verilerin dermatolojiye hiç baþvurmamýþ akneliler ve aknesiz akranlarý arasýnda karþýlaþtýrýlmasý akne ve psikopatoloji arasýndaki iliþkinin daha net aydýn-latýlmasýna katký saðlayacaktýr.

Yazýþma adresi: Dr. Orhan Murat Koçak. Kýrýkkale Üniversitesi Týp Fakültesi psikiyatri Anabilim Dalý, Kýrýkkale, orhanmu-ratkocak@yahoo.com

(8)

Beck Anxiety Inventory: Psychometric properties. J Cognitive Psychotherapy, 1996.

Uzun O, Basoglu C, Akar A ve ark. (2003) Body dysmorphic dis-order in patients with acne. Compr Psychiatry, 44:415-419. van der Meeren HL, van der Schaar WW, van den Hurk CM (1985) The psychological impact of severe acne. Cutis, 36:84-86.

Wu SF, Kinder BN, Trunnell TN ve ark. (1988) Role of anxiety and anger in acne patients: a relationship with the severity of the disorder. J Am Acad Dermatol, 18(2 Pt 1):325-333.

Yazici K, Baz K, Yazici AE ve ark. (2004) Disease-specific qual-ity of life is associated with anxiety and depression in patients with acne. J Eur Acad Dermatol Venereol, 18:435-439.

DÜZELTME

Dergimizin 2007-1. sayýsýnda; Klinik Psikiyatri Dergisi’nin yer aldýðý indexler listesinde bulunmasý gereken EBSCO, teknik bir yanlýþlýk nedeniyle EMBASE olarak verilmiþtir. Bu yanlýþlýktan dolayý okuyucularýmýzdan özür dileriz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanır Pamir (özçelik). Prof.), Ethem Menemencioğlu (Huk. Prof.), Simavi İyice (İst. Prof), Muzaffer Sağışman (İst. Yapı Prof.), Kemal Söylemezoğlu (İst. Şehircilik

latter, an interesting experience of an pathology resident whose acne complaints improved after short term exposure to formaldehyde vapor is shared.. A female colleague

Çoklu regresyon analizi sonucunda elde edilen bulgular kamu çalışanlarının etik konum algılarının makyavelizm eğilimleri üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu;

12 kişilik bir sınıfta İncisu kapı tarafında ilk sırada, Mehmet orta tarafta birinci sırada, Nisanur pencere tarafında üçüncü sırada, İsmail dolapların olduğu

Therefore, some PWR nuclear fuel assemblies such as Westinghouse PWR contain integral fuel burnable absorber (IFBA) rods, which load with uranium dioxide (UO2)

This paper is expected to contribute by combining well known concepts, such as overqualification, underutilization of skills, job mismatch, with the 8 th waste of lean,

Nesin’in otellerinde ölmesinin kendileri açı­ sından hem şans, hem de şanssızlık olduğunu savunan Eser sözlerini şöyle sürdürdü: “Sanat­ çının

Nitekim Italya D~~i~leri Bakan~~ Kont Sforza'n~n yapt~~~~ öneri kabul edilmi~~ ve Sevr andla~mas~n~n Londra'da toplanacak bir konferansta yeniden gözden geçirilmesi