Kitap Tan~tma:
WAlt AND DIPLOMACY: THE RUSSO-TURKISH WAR OF 1877-1878
AND THE TREATY OF BERLIN, M. Hakan Yavuz with Peter Sluglett (ed.), The
University of Utah Press, Salt Lake City, 2011 ISBN: 978-60781-150-3.
Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nun son dönemlerinde girdi~i y~k~c~~ sava~lar~~ anlamadan imparatorlu~un çözülme sürecini ve en nihayetinde günümüz Türkiye'sinin nas~l ~ekillendi~ini anlamak imkans~zd~r. 93 Harbi, Balkan Sava~lar~~ ve Cihan Harbi herhalde Balkanlar, Anadolu ve Kafkas halklar~n~n kimlik olu~umu sürecinde rol oynam~~~ en mühim üç sava~t~r. Bu aç~dan bak~nca, hadiseleri harp tarihi s~mrlan çerçevesine hapsetmek mümkün olmamaktad~r. Ele ald~~~m~z deneme 1877-78 Osmanl~-Rus Sava~~'n~n geni~~ çapl~~ sonuçlar~n~~ masaya yat~rmak amac~yla Utah Üniversitesi'nde düzenlenmi~~ bir konferans~n sonucud~~r. Gelgelelim konferans tebli~~ metni s~n~rlar~n~~ bir hayli a~an inceleme makalelerinden olu~an bir derleme ile kar~~~ kar~~yarz.
~ngilizce dilli derleme diplomatik, sosyal ve jeopolitik yakla~~mlar sunan ve her halükarda uzun vadeli sonuçlara odaldanan makalelerden olu~maktad~r. Giri~~ ve sonuç bölümüyle toplam 20 makale ve 20 akademisyenin katk~s~yla haz~rlanan bu derleme, dört ana bölümden olu~maktad~r: "Avrupa Diplo-masisi ve Osmanl~~ `ötekisinin' D~~lan~~~", "Balkan Devlet Sistemi'nin Ortaya Ç~k~~~", Do~u Anadolu'da Sonun Ba~lang~c~: Ermeni Katliamlar~", "Balkanlar'da ve Kafkasya'da Etnik-Dini Temizlik ve Nüfus Naldlleri." Kitap, Balkanlar ve Kafkasya'n~n siyasi s~n~rlar~n~~ ve nüfus da~~lun~m gösteren 11 harita ve 9 tablo içermektedir. Ayr~ca, makalelerde kullan~lan Osmanl~ca terminolojiyi muhtevi bir lügatçe, detayl~~ bir dizin ile toplu bir kaynakçan~n eklenmesi kitab~n kullamlabilirli~ini art~rmaktachr.
Yay~na haz~rlayanlar olarak H. Yavuz ve P. Sluglett'in yazd~~~~ giri~, H. Yavuz'un imparatorlu~un
sava~~ ve diplomasi vas~tas~yla dönü~ümünü ele ald~~~~ makalesi (I/1) ve F. Anscombe'~n kaleme ald~~~~ sonuç bölümü derlemenin çerçevesini çizmektedir. Giri~~ bölümünde 93 Harbi ve akabinde toplanan Berlin Konferans~'n~n günümüz Balkan, Anadolu ve Kafkas co~rafyas~m etnik, dini ve siyasi aç~dan temellendiren yegane hadiseler oldu~u vurgulanmaktad~r. Bu zaviyeden bak~nca bir lanlma noktas~d~r Osmanh-Rus Harbi. Öyle ki, bu hadiseleri iyice anlamadan güncelli~ini hala koruyan etnik temizlik, katliam gibi kavramlar~~ anlayamarz. Direni~~ ve kar~~-direni~~ sarlcaanda ~ekillenen devlet ve devlet-d~~~~ ~iddet kullanum, ideolojiler çat~~mas~~ ve en nihayetinde devlet-toplum ili~kilerinin dönü~ümüne ba~l~~ kimlik bunal~mlar~~ bu Osmanh-Rus Harbi'nin tesir etti~i meselelerdir. Giri~~ bölümü tarihi günümüzden geriye okuma çabas~n~n bir sonucudur; 93 Harbi'ni ba~lang~ç al~r. Yavuz'un incelemesi ve sonuç bölümünü kaleme alan Anscombe ise bu hadiseye evvelinden yakla~~r. Fark ~u ki, Anscombe, Yavuz'un aksine, 19. As~rda bir k~nlma noktas~ndan çok süreklilik görür; II. Abdülhanild'in politikalar~~ dedesi II. Mahmud'unkilerden farkl~~ de~ildir —e~er ki modernizasyon paradigmasmdan bir anh~ma slynhp tüm ~slahadar sürecini `sekülerle~me' ve `Batahla.~ma' olarak de~il de '~slami kimli~i Hristiyan Bat~'ya kar~~~ koruma çabas~' ve `merkezile~me' olarak görecek olursak... Giri~~ ve sonuç bölümlerinde sergilenen bu bak~~~ aç~s~~ zenginli~i derlemenin tamam~na hakimclir.
Tüm yazarlar Berlin Kongresi'nin Osmanl~~ Balkan mozai~ini çat~rdad~~~~ konusunda hemfikirler. Ama, örne~in, G. K. Moumdjian (III/12) Hamidiye alaylanm inceledi~i makalesinde Anscombe'~n aksine Abdülhamid döneminin yeni bir ba~lang~ç oldu~unu, zira bu dönemde Osmanl~~ devletinin bir 'polis devlete' dönü~tü~ünü dü~ünmektedir. ~ster güvenlik ister ~slahat amac~yla kurulmu~~ olsun, Hamidiye alaylarnun Ermeni tebaay~~ rejimden so~uttu~unu ve Ermeni organizasyonlan için bir propa-
1136 KITAP TANITMA
ganda f~rsat~~ s~mduklarm~~ belirtir. Öte yandan, B. Dennis (III/ I 1) meselenin ba~ka bir boyutuna e~ilerek Ermeni meselesi etraf~nda ~ekillenen ~iddet olaylar~n~n merkezi devletle tebaa aras~ndaki uzla~mazhIclar-dan çok yerel meselelerden kaynakland~~ma i~aret eder. Yerel ç~karlarm~n pe~inde, sadece Ermeni kesim-lerin de~il baz~~ Kürt a~iretkesim-lerinin de Rusya ile i~birli~i yapma yoluna gittikkesim-lerine dikkat çeker. E. J. Erick-son (III/13), Hamidiye alaylanm askeri ihtiyaçlarm do~urdu~u, mali aç~dan ucuz bir çözüm olarak görürken, B. Kodaman (III/ 14) bu hafif süvari alaylarm~n kur~du~~mu sadece askeri bir mesele olarak görmekten imtina eder ve Abdülhamid'in merkezile~tirme ve ~slamc~hk siyasetinin bir uzanan olarak sunar.
Derlemede klasik usulde diplomasi taril~çili~inin güzel ömeklerine yer verilmektedir. Bismarck, Berlin Kongresi'ndeki tutumu nedeniyle Osmanl~~ tarihçilerinin çok s~cak bakt~~~~ bir isim de~ildir. Kayzer Wilhehn'in diplomasisiyle Bismarck diplomasisini kar~da~aran S. Meekin (I/ 3) ise ikincisini Osmanl~lar aç~s~ndan çok daha hay~rl~~ buluyor. 1878 sonras~= diplomatik atmosferini inceleyen yazara göre, Kayzer macera° yakla~~m~yla Osmanl~lar' bir yokolu~~ sava~~na iterken, Bismarck güçler dengesini gözetme ihtiyac~yla Osmanhlan k~smen kollayabilmekteydi. F. A. K. Yasamee (I/ 2) Berlin Kongresi sonras~nda Osmanhlarm nas~l yeni bir diplomasi in~a ettiklerini ele almaktad~r. Art~k sm~rlarm~n askeri aç~dan çok lanIgan hale geldi~ini gören Osmanl~~ ricalinde farkl~~ görü~ler ortaya ç~km~~~ (anti-Rus ittifaldar kurmak; güçlü ordu-güçlü devlet; içerde reform-d~~arda me~ruiyet), Abdülhamid bu görü~lerin tamamm-dan yararlansa bile hiç birini tam olarak kabul etmemi~tir. E. Rad~lIk (II/7) sava~~ ve diplomasi aras~n-daki yak~n ili~kiyi ~ngiltere'nin Bosna-Hersek meselesindeki tutumunu inceleyerek göstermektedir. 93 Harbi'nin ba~~nda Bosna-Hersek'in Osmanl~~ s~n~rlar~~ dahilinde kalmas~~ gerekti~ini savunan ~ngiltere, sava~~n kötü gidi~at~~ kar~~s~nda bu görü~ünü tadil ederek burada Avusturya-Macaristan hakimiyetini kabul etmi~, böylece Rusya'y~~ Bo~azlardan uzak tutmak için bu devletin deste~ini sa~layabilmi~ti.
Derlemede iki makale historiyografik yakla~~mlanyla dikkat çekiyor. Mujeeb B. Khan (I/ 4) Bosna ve Çeçanya'da ya~ananlar kar~~s~nda talandan maksath suskunluk (Avrupa co~rafyasmda Müslüman devlet istenmemesi) üzerinden soyk~r~m ve etnik terni7lik mefinunlann~n günümüz Bat~~ dünyas~ndaki alg~lan~~ma iki yüzlülü~iin hakim oldu~unu iddia etmektedir. Ona göre, bu kavramlar ancak 1915 öncesinin hadiselerine bakarak arda~~labilirler. Bir ba~ka historiyografik yakla~~m~~ T. Sahara'n~n (IV/15) Batak Katliam~n~~ ele ald~~~~ makalesinde görmekteyiz. 1876 Nisa~u'nda yap~lan bu katliam Bulgar mesele-sine Bat~~ dünyas~n~n dilckaderini çekip, bilhassa ~ngiltere'de, olumsuz Türk imaj= güçlenmemesele-sine kat-k~da bulunmu~tu. Katliam~n ana kaynaklanm olu~turan iki Bulgar ve bir ~ngiliz kayna~~n~~ ele alan Sa-ham, Bulgar kaynaklar~~ dahi Batakhlarm ayaklanma amac~yla silahland~klar~m kabul ederken, ~ngiliz kayna~~n~n bu duruma de~imnemesini çarp~c~~ bir dille anlatarak ~ngiltere'de hakim olan entelektüel atmosferi güzeke resmetmektedir.
Bu derlemenin ku~kusuz en mühim katk~lar~ndan biri yerel halk~n Berlin Kongresi'nde var~lan dev-letler-aras~~ uzla~maya gösterdi~i tepkilere dair sundu~u incelemelerclir. Bu mesele, ku~kusuz, bugüne kadar çok ihmal edildi. Berlin Kongresi'nde yerel düzeyde etnik, dini, siyasi, tarihi ve sosyal gerçekleri hiç dikkate almadan, tamamen güçler dengesini gözetmek kayg~nyla hareket edildi~ini J. McCarthy (IV/15) gayet güzel anlat~yor, misalen, hiç Hristiyan ahalisi bulunmayan bölgelerin Karada~'a b~rak~lmas~, ço~unlu~u Müslüman olan Dobruca'run Bulgaristan'a verilip Müslümanlar~n az~nl~kta oldu~u Do~u Rumeli'nin özerk vilayet ilan edilmesi hep bu minvaldendir. Derlemede her halde Berlin Kongresi'nin sonuçlar~n~~ olumlu bulan tek makale milliyetçi bak~~~ agsma sahip olan M. Svirevi'e aittir (II/6). S~rp mahalli hükümetinin tesisini inceleyen bu makale, S~rp milliyetçi tarih yaz~nuna güzel bir ömektir: yazara göre, S~rbistan kendisine terkedilen N~~~ ve avar araziyi bünyesine ba~ar~l~~ reformlarla kat~n~~t~r.
KITAP TANITMA 1137
Göç eden Müslümanlar basitçe Hristiyan idaresinde ya~amay~~ tercih etmedikleri için gitmi~lerdir. Bu süreçte meydana gelen ~iddet olaylan sava~~ esnas~nda Hristiyan S~rplara yap~lan mezalimin öcünden ba~ka bir ~ey de~ildir.
Rodoplar yerel direni~~ aç~s~ndan ilginç bir örnek te~kil eder (O. Turan, IV/18). Buradaki Müslüman ahali Ayastefanos Antla~mas~'m imzalayan Istanbul'un aç~k emirlerine ra~men Rus mezaliminden ürkerek teslim olmay~~ reddetmi~lerdi. Berlin Konferans~~ ile Kuzey Rodoplar Do~u Rumeli vilayetine b~rak~ld~~~~ halde Müslüman ahali bu karan tammayarak senelerce adeta otonom bir idare tarz~~ benimsediler. Büyük Güçlerin her ko~ulda kararla~t~rd~ldan politikalar~~ yerel güçlere dayatmalann~n imkans~zli~~n~~ I. Blumi'nin çal~~mas~nda da buluyoruz (II/9). Berlin Kongresi'nde çizilen Osmanl~-Karada~~ s~n~r~, bu düzenlemeyi kabul etmeyen da~l~k Arnavutluk ahalisinin ba~latt~~~~ silahli direni~ten dolay~~ 1878-85 aras~nda tadil edilmi~ti. Dolay~s~yla, son dönem Osmanl~~ tarihinde Büyük Güçlerin yapt~nma siyasetlerini en belirleyici unsurmu~~ gibi sunman~n pek isabetli bir yakla~~m olmad~~~~ a~ikard~r. Yerel aktörlerin tarihte yadsmmamalan gerekti~ine bir ba~ka güzel örnek M. Tannverdi'nin (IV/16) incelemesidir. Kars, Ardahan ve Batum'un Müslüman ahalisinin Rus idaresine girmemek için gösterdikleri etkileyici direnç bu makalenin konusunu olu~turur. Öyle ki, memleketlerinin Rusya'ya sava~~ tazminat~~ kar~~l~~~nda verildi~i dü~üncesiyle hareket eden ahali, Istanbul'u telgraf ya'gmuruna tutarak bu tazminat~~ ödemeye gönüllü olduklar~n~~ bilclirirler. Hatta, gerekirse devlet bu amaç u~runa d~~~ borç almal~~ ve geri ödemesi için bu bölge ahalisinin vergilerini artt~rmahyd~. Popüler kültürümüzde 'Rus idaresinde Kars' temah, Cumhuriyet idaresinin ihmalkarlildann~~ i~neleyen ~akalar ve söylencelerin aksine Tan-nverdi özgün kaynaklarla buralardaki Rus idaresinin Müslüman ahalinin demografik, ekonomik ve kültürel ya~am~~ için ne derecelerde y~k~c~~ oldu~unu gözler önüne sermektedir. Karada~~ çe~itli Müslüman unsurlar~~ kaç~rmak için Müslüman cenazelerinin ölümden sonraki ilk 24 saatte kald~r~lmas~n~n yasaklan-mas~, Müslüman dükkanlannda domuz eti ve ~arap satlinlyasaklan-mas~, Müslüman çocuklar~n Slav-clilli okullara gönderilmesi gibi uygulamalara ba~vururken (Blurni, 11/9), Rusya, Ardahan ve Batum'da askeri idare tesis etmi~, Anadolu'dan Kuran ve Mevlid d~~~nda kitap ithalini yasaklam~~~ (1905'e kadar), orta ve yüksek okullar açurmay~p Müslüman göçünü te~vik etmi~ti.
A. Babuba (II/8) ise Müslüman Bo~naklar~n iradeleri hiçe say~larak memleketlerinin Avusturya-Macaristan idaresine verilmesine gösterdikleri tepkileri ele almaktad~r. As~l ~ikayet konulanm giri~ilen reformlar nedeniyle geleneksel toprak sahipli~i/payla~~m~~ usullerinin de~i~mesi ve vak~f temelli dini e~itim usulünün sekteye u~ramas~~ olu~turur. Viyana'run ba~latt~~~~ reformlar kimlik politikalar~~ aç~s~ndan Ömer Pa~a'n~n 1850'lerde giri~ti~i ~slahat projesini and~nr (Bok~jastvo). Gelgelelim, bu eyalet görünü~te bir koloni gibidir çünkü Viyana'da temsil hakk~~ yoktur.
Yukanda ele al~nan direni~~ ve tepkiler bir bak~ma ahalinin Osmanl~~ Devletin-den kopar~lmaya duydu~u tepkiyi yans~t~r-ken ikinci tip bir yerel direni~~ ise Berlin Antla~mas~'mn Osmanl~~ 'boyundu-ru~una' terk etti~i ahali taraf~ndan ç~kar~ld~~ (M. Hac~saliho~lu, 11/5). Trakya (Rodoplar) ve Arnavutluk'ta oldu~unun aksine, Makedonya'n~n Ortodoks ahalisi Osmanl~~ idaresinde kalmak istemiyorlard~~ ama Berlin Kongresi onlar~n hassasiyetlerini de göz ard~~ etmi~ti. Berlin Antla~mas~'nda Makedonya sorunu, Ermeni meselesi ile birlikte, çözümü sonraya havale edilen bir mesele idi (G. Tokay, II/10). Her iki meselede de Osmanl~~ ~slahatlan ile Avrupa reform projelerinin çeli~ki içerisinde oldu~u görülmektedir. Osmanl~~ ~slahatlan bu iki bölgeyi merkeze daha s~k~~ ba~la~nap ön görürken Avrupa reform projeleri buralarda adeta ayr~l~kç~l~~a zemin haz~rlayacak surette Osmanl~~ idaresini daha gev~ek bir hale koymak istemekteydi. Bu bizi bir ba~ka meseleye getiriyor: ~iddet.
1138 IrdTAP TANITMA
Makedonya ve Do~u Anadolu 1878 sonras~nda Osmanh diyarlarmda direni~~ ve kar~~-direni~~ kay-nakli ~iddet ile mahildü. Erickson'a göre Osmanl~~ kar~~~ direni~~ harekat~~ Rumeli'de, D. Anadolu'ya nazaran, daha ba~ar~l~~ olmu~tu (III/13). Bunun temelinde Rumeli'nin daha zengin olmas~~ ve ileti~im/ula~~m olanaklann~n daha fazla olmas~~ yatmaktayd~. Makedonya'da düzenli askeri birlikler kullan~lmakta, harekat planlan tek elden haz~rlamp uygulanabilmekteydi. Oysa, D. Anadolu'da bu ~artlar~n olmay~~~, Osmanl~~ Devleti'ni kar~~-direni~~ harekat~~ için yerel güçlere ba~~ml~~ hale getirmi~ti. Üstelik bu harekat merkezi planlamayla de~il ehil olmayan yerel güçlerin planlamas~yla yürütüldü~ü için can kayb~~ çok daha yüksek olmaktayd~.
De~erlendirmemizin sonunda söz konusu derlemede gözümüze çarpan eksikleri belirtmek okuyucu aç~s~ndan faydal~~ olacakt~r. öncelikle, sava~~n çe~itli salhalann~~ analiz eden bir harp tarihi makalesi derlemede eksiktir. Bu sava~~n hem Osmanhlar hem de Ruslar aç~s~ndan müthi~~ önemine binaen Çarl~k Rusya's~~ tarihçilerinden de makale talep edilmesi çok yararl~~ olurdu. örne~in, korkunç sava~~ zayiatlan ve Berlin Kongresi'nin yaratt~~~~ hayal k~r~kl~~~~ ile Rusya'da Panslavizm h~z keserken, ayn~~ nedenlerden dolay~~ Osmanl~~ diyarlannda Panislamizm yükseli~e geçmi~ti. Her iki devlette de bu sava~tan sonra otok-rafik e~illinlerin güçlendi~ini görüyoruz. Ayr~ca Rusya'da ortaya ç~kan gümü~~ ça~~~ ile Osmanhn~n servet-i f~servet-inun hareketservet-i hangservet-i noktalarda benzerdservet-ir ve sava~la servet-ilgservet-isservet-i ne düzeydedservet-ir? Yservet-ine, bu sava~tan sonra her iki co~rafyay~~ da kana bulayan siyasi radikalizmin yükseli~i kar~ila~unlamaz m~yd~? Umar~z, bu derleme bu sorulann da etrafl~ca ele al~naca~~~ yeni çal~~malara vesile olur ve bizde hakim olan `yenilginin tarihi yaz~lmaz' fikrini sona erdirir.
KAHRAMAN ~AKUL Istanbul ~EHIR Üniversitesi Tarih Bölümü