| lç »£ * r >ç»tl«3:ı
^ervetıiunun ve
Ahmet İhsan...
Yazan:
Nizamettin Nazif
■Scrvetifünun»un 51 yıllık neş riyat hayatını şu cümlelerle hulâ-
»a eylemek mümkün müdür: « Meşhur Baba Talıir musavver Malûmatı neşrediyordu. Diğer ta raftan Ahmet İhsan Bey de mu savver Servetifünunu neşreyle- mekte idi. Her iki mecmuanın da bir rengi yoktu. Her ikisinin is minden anlaşıldığı üzere resimlerle meşgul idiler. İşte edebiyat ile alâ kası olmıyan bu iki mecmua bir gün münakaşaya tutuştular.»
Bu cümleler, «Edebî yeniliğimizi! adlı bir mektep kitabının sayfala rından alınmış. Demek ki minimini bir filizin yeşerebilmesi için bin mucizenin tekevvününe lüzum his settiren fikir, san’at ve edebiyat tarlamızda dalbudak salmış bu sağ lam köklü ağaç, şu bizim pek mıi. tevazi olan «fikir, san’at ve edebi yat» tarlamıza âdeta bir edebiyat ülkesi imiş gibi bir vehim uyandı rabilecek bir hacim ve vüs’at illu- sion’u yaratan bu muhteşem ağaç bir hiçmiş. Kesim neşreden bir kâ ğıt parçası.
Bu hatanın dostum İsmail Habib taraftudan imza edilmiş olması,, a hayret etmemek elden gelmiyor.
Ahmet İhsanın bütün bir lıajal vakfettiği Servetifünun, en az ikj edebî nesle hayat imkânı veren Servetifünun, 51 yıllık bir nıüca- dele sununda yeni nesle böyle mi takdim edilmeli idi? Yeni neslin e- line verilecek bir kitapta «Serveti fünun», «Malûmat» ile yanyana gösterilmek için ne kabahat işle miştir?
Eğer bu kitap yeni harflerle ye tiştirilen nesillere edebiyat tarihi- l mizin bir alfabesi halinde veril» mek için tertip ve tamim edilme» iniş olsaydı, herhangi bir genç, hat ta bir çocuk, Servetifünun koliek- siyonlarını şöyle bir karıştırmanla bu iddianın yanlışlığım derakap kavrıyabileceği için hata «mutlak» sayılamazdı. Fakat yalnız yenj harfleri bilen ve edebiyat tarihi mizin herhangi bir vesikasını biz zat tetkik etmek imkanınuau, « t i ki de ebediyyen, mahrum kalacak olan bir nesle böyle bir «telkin»de bulunulması, en hafif bir tabirle «bir suikast»tir. Fakat asıl hala, hiç şüphesiz İsmail Habibe yünie- nemer.
Bir mektep kitabının Maarif Ve killiği tarafından tetkik ve tasvip edilmeden talebelere verilmesi im kânsız değil midir? İmkânsızdır şüphesiz... O halde? Demek ki Maa rif Vekâleti bu eseri almış, oku muş veya okutmuş, içindeki teşhis leri ve iddiaları beğenmiş, tasvip etmiş, kararları hâdiselere uygun bulmuş ve;
__ Türk çocukları bu hakikatle ri (? ) öğrenmeli ve istifade etmeli dir; fetvasını vererek tabı ve neş- rettirmiştir.
Biz, bu neticeyi tâli bir memu- Irun ferdî bir hatan addetmiye j meyyaliz. Maarif Vekilinden bu ki- taoı mr dana lemis, etmesini isler • ve İsmail Habib dostumuza da ede biyatı cedidenin hakikî adı «Ser vetifünun edebiyatı» olduğunu ha tırlatmayı doğru buluruz.
Nizamettin N A Z İ F
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi