• Sonuç bulunamadı

Şair Faik Ali Beyin son eseri:Nedim ve Lale Devri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şair Faik Ali Beyin son eseri:Nedim ve Lale Devri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EDEBİYAT BAHiSLERi

-rvsot,tu

ŞAİR FAİK ALİ BEYİN SON ESERİ

Nedim ve Lâle

D evri =

-■ kinci perde yine

İbra-I

him paşanın (Ferah Abad) bahçesinin', ten ha bir köşesini gösteriyor. Ve Meclisi Nedim ile maşûkası olan '(Dilistan) teşkil ediyor. Nedim kendine has kudret beyanile bu güzel Çerkeş kızına en beliğ sözlerle tahassüsatı kalbiyesini anlatmıya çalışıyor. Ve nihayet bu timsali melâhatin elini tuta­ rak:

Senin bu diibe elinden her iç- diğim bade Desem ki Ab-ı- Hayat oldu, bir hakikattir Güzel, büyük samedan ne

varsa âlemde Nazarlarınla, hitabınla, iltifa­

tınla Bir ibtisam-ı- nehalinle batış ¡tik edildi bana Bu mazhariyet ümidimden iş­

te pek fazla O sinesindeki yıldızlariie üfuk sema Bakışlarınla temas etti sanld

nasiyeme, Leyyal-i- bahtıma bin hande-i

şafak doldu. İkisinin de başı bu sırada bi- lâ ihtiyar biribirine yaklaşır, ve Nedim sanihatma devam e- der:

Bütün süru-ü- tabiat lebim­ de bir nağme Gülün nezaketi ruhumda bir meal oldu Dilistan bu rada (Geciktim) diyerek gitmek üzere kalkıyor. Nedim mâni olmak isciyerek:

Yolunda her şeyi, can ve ci­ hanı terkedeyim Gidib de sen beni bir cism-i- bi hayat etme

4

Diyor. Ve Nedimin lisanından bu tarzda niyazkâr mısralar dö külür iken Dilistan cesaretini kaybetmekten korkarak hızla yürüyor. Nedim bu defa

kolla-VEFİK TURA

|

rmı ona doğru uzatarak niyaz­ kâr bir eda ile:

«Geçme, ey ruh-ii- revan, ömrü şitabanım gibi» Diyor, Dilistan da pek şuh bir tavırla başını sallıyarak:

«Sinede bir lahza ârâm eyle gül canım gibi» (1) Diyerek kapıya doğru koşar­ ken Nedimin kolları bitabane yanlarına düşüyor ve perde ka­ panıyor.

Üçüncü perde açıldığı zaman yine İbrahim paşanın bahçesi görünür. Bahçede sedirin üs­ tünde üçüncü sultan Ahmed o- turmuş karşısında damadı ve sadrâzamı İbrahim paşa var... Karşılarında müteaddid cariye- ler, haremağaları kemal-i- tâ- zim ile el bağlamış dururlar... Bu aralık şair Nedimin geldiği ve padişaha doğru giderek ra- sime-i- tazimi ifa eylediği müşa hade olunur... Sultan Ahmed:

«Gel, ey Nedim-i- Iıezar âşi- na-i- Sadabâd A e oldu? Nerede, ne âlemde­

sin, ne demlerde? Nedim:

Velinimetimin her zaman ve her yerde Duayı afiyet ve devletile müş- teğilim. Padişahın müsaadesi ve işare ti üzerine İbrahim paşanın ya­ nındaki koltuğa oturduktan son ra:

Efendimiz, yine azad-ı- derdi- gam değilim Sultan Ahmed tebessümle: Acep kimin yine destinde

giribanm Kim oldu kûşe-i- sevdada ma-

hu tabanım? Bu şebde hâkim olan kim bu kalb-i- hassas? Nedim içinden:

Tesadüfen mi bu, şa’yi mi macera yoksa? Göz ucu ile cariyelerin bulun ^ aukları tarafa bakan Nedim, Dilistanı mütebessim ve müste­ rih görünce mutmain olur:

Hakikaten yine endişe-i- mu­ hal ettim. Der ve gökteki kameri göste­ rerek:

Peni leyi ile yerinde bir neb­ ze hasb-i- hal ettim. Sultan Ahmed:

O hasb-i- hale Nedima, bu mehrûlar İbrahim paşa:

Netice belki varır sonra güft-ü gûya kadar Nedim lâtife güyâne bir eda ile:

Nedim-i- zar-ü- mezarın cihan da k ân hemen Ya cüst-ü- cûy-i- zemindir, ya güft-ü- güy-i- zemaa Sultan Ahmed kahkaha ile gü [erek:

Safa bezmlerinin zevki, şev­ ki belki de en Ziyade şiir ile şairledir bu sahn-i- çimen

Ukûs-ü Nale-i- bülbülle şen­ lenir nitekim Nedim:

Efendimin kuluyum, bir ke­ mine çakmyım Meclis bu tarzda neşeler için­ de devam eder, manzum mülâ­ hazalar yapılırken fenerler, lâ­ leler arasında şeker bulup Ne­ dime vermek emrini alan cari- yelerden biri bulduğu şekeri Nedime uzatınca Nedim ona ya­ vaş bir sesle keyifli keyifli:

Gönül hep ah-ı- tahassürle sine derdi çeker Bu zehri lıicre ne şerbet ilâç olur, ne şeker Sultan Ahmed İbrahim paşa­ ya :

Nedim efendiye bak, bir ç o ­ cuk kadar şatır İbrahim paşa:

Bütün neş’e, bu şad-i- kudu- munuzdandır. Sultan Ahmed:

Asıl dirayetinin, sa’inin neti­ celeri Bu meleği, milleti bir hayli sarsacak seferi Sen işte bertaraf ettin... Bu­

gün bizimle eğer Bütün memaliki mahrusa bayram etse değer Nedim efendi serazad-ı- gam- mıdır şimdi? Nedim:

Efendimiz gama ferman bu­ yurmamış mıydı? Der ve sonra padişahın şu beytini okur:

«Biz saadetle neşatı abadı et­ tik çok makar» «Sana da ey gam, adem-i- â- bâda lâzımdır sefer» Sultan Ahmed memnun ve mütebessim cariyeîerden biri - ne;

Seher, bu şair-i- hazır cevabe bir mey sun. Emrini verir. Nedim cariyenin getirdiği kadehi alıp ayağa kal­ karak ve padişaha bakıp baş e- ğerek içtikten sonra:

, Cihanda satvetiniz. «

u b e

1

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Törende, Atatürk hakkında konuş malar yapanlar arasında Türkiyenin Birleşmiş Milletlerdeki daim!. dele­ gesi Selim Sarper, İstanbul üniversi tesinden

Önerme’de, mükemmel sayı dediğimiz, kendin- den küçük bölenlerinin toplamı- na eşit olan sayılar için verdiği for- matı hiç cebir ve sembol kullanma- dan, yalnızca

“Sonraki kuşakta duygusal sahiplik olgusunun varlığı, etki eden faktörlerin (işletmenin büyüklüğü, aile yapısı, aile değerleri, kariyer planlamaları vb.)

Hanımlar bu sabah saatlerinde gezin­ meyi pek severler, kahvaltıdan sonra, hemen yeldirmelerini, veya maşlahlarını giyerler, tül başörtülerini örterlerdi ve mız

藥學科技報告—影片心得 by B303097121 陳品勳

Akgül (2006), Fakülte- okul işbirliği programının müzik öğretmeni adayları tarafından değerlendirmesini incelediği araştırmasının sonucunda, öğretmen

Çünkü zayıf takım- ların sayısının çok olduğu durumda, bu takımlardan biraz daha güçlü olan biri diğer zayıf takımların hepsinden pu- an alabilir ve

Kuramsal fiziğe göre çok özel durumlarda zamanda geriye yolculuk yapılabileceği biliniyordu; acaba bu da gelecekteki fizikçilerden gelen bir mesaj mıydı?. Ya da