BAKTERİYOFAJLAR
• Bakteriyofajlar bakteri hücresi içine
girerek yanlızca orada çoğalan ve
çoğunlukla bakteriyi lize eden,
mikroskopta görül-meyen bakteri
viruslarıdır
• Bakteriyofajlar konakçıya spesi- fiktir
• Bakteriyofajlara kısaca
faj
da
Tarihçe
Tarihçe
ilk olarak; • 1896 yılında İngiliz bilimadamı E. Hanbury Hankin, Vibrio cholerae bakterisinin Ganj Nehri suyunda öldüğünü gördüTarihçe
Tarihçe
• Su
kaynatıldığında,
bu
özelliğini
yitiriyordu. Bu durum, bu olaya canlı bir
varlığın
neden
olduğu
düşüncesini
doğurdu
Tarihçe
• 1915 de İngiltere Stafilokoklar
• 1917 Fransa basiller dizanteri
• Bakteriyofaj=bakteri yiyen
Tarihçe
• Fajların bakteri öldürme yetenekleriden dolayı proflaksi ve sağaltımda kullanma çalışmaları başlamış ancak büyük çoğunlukla olumlu sonuç vermemiştir
• Çünkü;
- Fajlar vücüdün savunma mekanizmaları tarafından inaktive edilmekte
• Bakteriyofajlar, aynen hayvan virusları gibi;
- iç kısımlarında DNA veya RNA’lardan
birinin içeren
nükleik asit
(genetik
materyal, genom)
- bunun etrafını çevreleyen protein
karakterindeki
kapsid
’den
oluşmaktadır
Fajların Klasifikasyonu
BRADLEY KLASİFİKASYONU
• Fajların
elektron
mikroskobuyla
yapılan incemelerinde baş ve kuyruk
kısımlarının olduğu saptanmıştır
• Bradley’in
asid
yapılarını
da
belirleyen baş ve kuyruk yapılarına
göre yaptığı sınıflandırmada
6+1
değişik faj tipi
bulunmaktadır
Tip A
Tip A
• Bu tip fajların altıgen görünümünde baş
kısmı ile uzun bir kuyruk kısmı vardır
• Kuyruğun ortasında boru şeklinde boşluk
bulunur ve bunu kasılabilir özellikte kılıf
çevreler
• Kuyruğun alt kısmında altıgen biçimli bir
levha ve bu levhaya bağlı tel şeklinde
çıkıntılar vardır
Tip A
Tip A
• Fajın baş kısmında çift iplikçikli çizgisel bir
DNA vardır ve bunu kapsid çevreler
• Kuyruk, fajın baş kısmında bulunan genetik
maddenin
bakteriye
aktarılmasında
aracılık yapar
• Kuyruktaki çıkıntılar fajın bakteriye
tutunmasını sağlar
•
E.coli
’nin T-even (T2, T4, T6)
fajları bu yapıdadır
Tip B
Tip B
• Baş kısmının yapısı A tipi fajlara benzerlik
gösterir ve içinde çift iplikçikli çizgisel bir
DNA vardır
• Bu fajların kuyruk kısmı daha uzundur ancak
çevresinde kasılabilir özellikte kılıf yoktur
Tip C
Tip C
• Baş kısmı A ve B tipi fajlara
benzer
• DNA yapısı da aynıdır
• Kuyruk çok kısadır
•
E.coli
’nin T3, T7 fajları bu
Tip D
Tip D
• Baş kısımları ikosahedral yapıdadır
• Tek iplikçikli çembersel DNA içerir
• Kuyruksuzdur
•
E.coli
’nin Øx174 fajı bu yapıdadır
(ikosahedral: yirmi yüzlü, herbir yüz eşkenar üçgen şeklinde olan ve bu üçgenlerin birbirlerinin kenarları ile birleşerek oluşturdukları 20 yüzlü 12 köşeli)
Tip E
Tip E
• D tipine benzer görünümdedir
• Nükleik asidi tek iplikçikli çizgisel RNA
yapısındadır
• Kuyruksuzdur
•
E.coli
’nin
seks
pilusuna
yapışma
özelliğinde olan f2, R17, fr, MS2 fajları bu
yapıdadır
Tip F
Tip F
• Tamamen flamentöz görünümde fajlardır
• Ortasında tek iplikçikli çizgisel DNA
bulunur
•
E.coli
’nin seks pilusu fajlarından fd fajı bu
yapıdadır
Tip G
• Orjinali Bradley klasifikasyonunda bulunmayan ve fakat bazı yazarlar tarafından ayrı bir grup, Tip G içine, mikoplazmalardan izole edilen, pleomorfik bir morfolojiye ve lipid içeren bir zarfa sahip olan fajlar konmaktadır
• Saptanabilen bir kapsidi bulunmayan bu fajlar, çift iplikçikli DNA karakterindedir
ACKERMAN KLASİFİKASYONU
ACKERMAN KLASİFİKASYONU
• 4 temel gruba ayrılmaktadır
I- Kuyruklu fajlar
II-Kübik simetrili fajlar
III-Flamentöz fajlar
Bakteriyofajların Üremesi
Bakteriyofajların Üremesi
Bir fajın bakteride üremesi 41- Adsorbsiyon: Fajların bakteriye bağlanması
2-Penetrasyon: Fajın genetik materyalinin bakteriye transferi
3- Latent (eklips) dönem: Fajların bakteri içinde üremesi ve olgunlaşması
4- Lizis ve dışarı çıkış: Olgun fajların lize olan bakteriden dışarı çıkışı
Faj İnfeksiyon Tipleri
Faj İnfeksiyon Tipleri
3 tür infeksiyona neden olurlar1- Litik İnfeksiyon
• Virülent (virulan) fajlar girdikleri bakteride çoğalarak bakteriyi eritirler (lizis)
2- Nonlitik İnfeksiyon
2- Nonlitik İnfeksiyon
• Bu tür infeksiyonda fajlar hücre içinde
üremesine ve dışarı çıkmasına karşın,
konakçının beslenme ve çoğalmasında
herhangi
bir
bozukluk
gözlenmez
• Bir
kısım
fajlar
konakçının
sitoplazmasında
bulunmasına
karşın
bağımsız bir replikasyon karakterinde
değildir.
Ancak
konakçısının
her
bölünmesinde faj da replike olarak bir
kopyası kardeş hücreye aktarılır
3- Lizojenik (Latent) Form
3- Lizojenik (Latent) Form
• Bazı fajlarda konakçının içine girdikten sonra faj DNA’sı konakçı genomu ile birleşir ve onun bir devamı haline gelir (profaj)
• Genomun her rereplikasyonunda faj DNA’sı da replike olur ve kardeş hücreye transfer edilir
• Bu olaya lizojeni adı verilir
• Lizojenik formlar genelde temparete fajlardan kaynaklanırlar
Fajlardan Yararlanma Alanları
Fajlardan Yararlanma Alanları
1- Bakterilerin identifikasyonu ve/veya tiplendirilmesi
- B. anthracis gama fajı
- Brucella cinsi bakterilerde Weybridge, Berkeley, Tibilisi fajları
- L. monocytogenes, S. aureus vb. tiplendirme fajları
2- Rekombinant DNA teknolojisinde fajların vektör (aracı) olarak kullanılması
3- Besinlerin ömürlerini uzatmak amacıyla - Taze meyve ve sebze gibi besinleri zararlı maddelerden arındırmak
- Kolay bozulan besinlerin raf ömrünü uzatmak Ağustos 2006'da ABD Gıda ve İlaç İdaresi bazı
etlerde Listeria monocytogenes bakterisinin öldürülmesi için bakteriyofaj kullanımını
4- Faj Terapisi
• 1990’ların başlarında, Sovyet askerler, 5 bakteriye karşı faj içeren sprey kutuları taşıdılar:
- Staphylococcus aureus, - Escherichia coli,
- Pseudomonas aeruginosa, - Streptococcus pyogenes ve
- Proteus vulgaris
Faj preparatları pek çok eski Sovyet kentinde antibiyotiklerin yanı sıra temin edilebiliyordu
• Günümüzde faj tedavilerini güçleştiren antikorların oluşumuna daha az neden olan fajlar geliştirilmesi üzerine araştırmalar devam ediliyor
Fajların Yol Açtığı Olumsuzluklar
Fajların Yol Açtığı Olumsuzluklar
• Fajın inaktivasyonu 90-95°C derecelerde
gerçekleşir. Peynir başta olmak üzere süt
ürünleri üretiminde, süte uygulanan
pastörizasyon ısılarında tam olarak yok
olmazlar. Bu nedenle süt ürünlerinde
starter kültürlerin yok olmasına yol
açarak üretime zarar verirler
• Fajlar kendi DNA’larına kattıkları, antibiyotiklere direnç ya da toksin genlerini kendi bünyelerine alarak bunları başka konaklara da taşıyabilme endişesi