• Sonuç bulunamadı

A day with the fishermen of Kumkapı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A day with the fishermen of Kumkapı"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7'cxtMndpbpİ(Ky ENGİN KABAN V f e tiÙ*> ..İ

gstoii ’ .

f t f l

>

.,

«

' f î1

1-

..

(2)

TT-G ec e bitm ek ü zere. Gün neredeyse ağara­ cak. Hava soğuk mu soğuk. Kumkapı’daki dalgakıranın en uçun­ dayız. Fenere sırtımı dayamış gırgır tekne­ lerinin gelişini bekli­ yorum. Hava ne açık ne de kapalı ama Sul­ tanahmet sisler içinde. Günün ilk ışıklarıyla birlikte görünen gırgır­ lar, peşlerine martıları takmış salına salına g e liy o rla r. Sessizlik bozuluyor birdenbire, denizden biter gibi ço­ ğalıyor tekneler. Martı­ lar çığlık çığlığa. Her yanda m otor sesleri. Deniz coştukça dalga­ lar hışımla vuruyor ka­ yalara. Gece boyunca balık peşinde koşmuş balıkçılar, gururla boy gösteriyorlar teknele­ rinde. Bu çarpıcı g ö ­ rüntüye ateşten bir top gibi duran güneş

T h e n ig h t is n e a rly over. D aw n is about to break. The weather is fre e z in g cold . We are at the f a r end o f the b re a k w a te r in Kumkapı. I am lean­ ing my back against a wall o f the lighthouse a n d w a itin g f o r the boats to come in. Sul­ tanahmet is shrouded in mist. The m o to r- boats come into sight a t the f i r s t lig h t o f day, trailed by wheel­ ing sea gulls. Sudden­ ly as i f growing out o f the sea, the number o f boats multiplies. The silen ce is broken by the loud screaming o f gulls and the sound o f e n g in e s in every d ir e c tio n . The sea becomes more exuber­ ant and waves crash violently on the rocks. The fis h e rm e n have been in pursuit offish

2 8

(3)

all night long, and now stand proudly in their boats. The sun like a ball o f fir e lends a breathtaking beau­ ty to the already striking scene. Everything is bathed in that fie ry hue.

We make ou r way over to the fish market where the crowds are seething. One by one the boats come into shore a n d drop anchor. Fishermen, wholesalers, street vendors, porters, m arket supervisors a n d onlookers all seem in a hurry. Fallen fish fro m the overflowing cases are quickly snatched up by those on the lookout f o r a free dinner. Above the sea gulls circle fra n tica lly . The g ro u n d is wet and slippery and the smell offish is overpowering. As the cases o f fish are carried fro m the boats the m ood o f

excite-ayrı bir güzellik katıyor. Ve herşey onun rengine boyanıyor.

Koşarak balıkhanenin önüne geliyoruz. Hal insan seli. Tekneler birer birer yanaşıp demir atıyor, ha­ lat çekiyorlar. Simsarlar, tüccarlar, balıkçılar, sey­ yar satıcılar, hamallar, kasalardan düşen balıkları toplayanlar, görevliler, meraklılar telaşla sağa sola „ koşturuyorlar. Hemen üstümüzde martılar çılgınca uçuşuyor. Yerler ıslak ve kaygan. Balık kokusu genzimizi yakıyor. Balık kasaları teknelerden dı­ şarı taşınırken, gürültülü kalabalık arasında heye­ canla dolaşıyoruz. Belediyeden bir görevlinin ne­ zaretinde komisyoncular açık artırmayı başlatıyor. Alıcılar artırmada adeta yarışıyorlar. Bağıra çağıra

30

(4)

sürüyor pazarlık. Cins cins, boy boy balıklar süslüyor kasaları. Ve “yalel”ler (balık taşıyıcıları) kalabalığı yara­ rak sahiplerine taşıyorlar balık dolu kasaları.

Adını motorların çıkardığı sesten aldığı söylenen gır­ gır balıkçılığı çok eskilere dayanıyor. Bu mesleğin ilk sahipleri Kumlar. Bugün genelde Karadenizliler sür­ dürüyorsa da bu işi, her yöreden insana rastlamak mümkün. Her gırgırda yak­ laşık 20 civarında insan ça­ lışıyor. Çoğu zaman tekne­ nin de sahibi olan başreis, çalışanlarla ilgilenen bir re­ is, bir aşçı ve tayfalar bu­ lunmakta.

Diğer yanda iskelede olta balıkçıları; gece boyu yaşa­ nan macerayı birbirlerine ayaküstü anlatan tayfalar; satın aldığı balığı ayaküstü oracıkta pazarlayan seyyar satıcılar... Pay usulü çalışan balıkçılar, yorgunluk atmak için içilen çaylar eşliğinde o günkü hasılatı not ediyorlar defterlerine. Kırmızıya çalan tonlarda ağlar; renk renk tekneler, kayıklar, kuşlar, insan kalabalığı; bir bahar sabahıymışçasına açan gü­ neş; upuzun dalgakıran ve deniz... Herşey seyrine

do-m e n t is in fe c tio u s . We do-m ove through the noisy crowd.

U nder the w atchful eye o f the municipal inspector the auction­ ing begins. The buyers compete to shout out their bids f o r the glis­ te n in g fis h o f a ll shapes a n d sizes. As each lot is purchased the p o rte rs s tru g g le th ro u g h the crowd carrying a fu ll cases to the buyers.

It was the Greeks o f Istanbul who first began fishing by motor boat. Today most o f the fishermen are fro m the Black Sea provinces, but people f r o m all other areas are represented. A ro u n d 20 fis h er­ men work on each boat. In most cases the captain owns his own boat, and under him is a mate in charge o f the crew, which also includes a cook.

The p ie r is lin e d by anglers. Groups o f fis h erm en exchange anecdotes about the night fishing, a n d street vendors lay ou t the cases o f fis h they have ju s t brought a n d patiently wait f o r customers. The fis h erm en who work f o r an agreed percentage o f the catch note down that d a y’s takings as they sip reviving glasses o f tea. The heaped up nets in tones o f red, the different coloured boats, rowing boats, birds and the milling crowd are now lit by sun­ light as i f it were a spring m om

-32

S K Y L I F E Ş U B A T F E B R U A R Y 1 9 9 8 .

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Aynı şair “Horasan Mülkü’nden Rum’a geçenler / Hünkar Hacı Bektaş Şah Seyyid Ali / Hakikat tasından şarap içenler / Hünkar Hacı Bektaş Şah Seyyid Ali”

kip okuyup zevkine varıyor, şaşılacak şey! Gene Londrada şark eserleri müze - lerinin kitap bölgelerinde bizim, bizim I demeyeyim de benim görmediğim, ismini

• Olta çubuğu, olta iğnelerinin belli mesafelere atılıp çekilmesini sağlayan, balık vurduğunda esnemek suretiyle misinanın kesilmesi ve iğnenin açılmasını

• Olta iğnesi; olta takımının ucuna takılan, şekillerine göre düz, eğri, çapraz, çarpılı, çatal, uzun, küt, ikili, üçlü, halkalı, delikli, hırsız, piç, sinek

• İğne yerine kullanılan sarı veya turuncu ipek bir elle kangal yapılmakta, kangal bir yerinden yaklaşık 2.5 m uzunluğunda 30 luk misina başlık ile

2)  radyasyonunun Clinoptilolit'in K d faktörüne olan etkileri: Clinoptilolit, 50 Ci’lik Co-60 radyoaktif kaynak kullanılarak 24 saat ışınlanmıştır. Kaynak

In the first phase, the minimum standards would be formed, and in the second one the laws in the key areas would be harmonised (IOM, 2003: 261). Through this means, the

Fakat, kahve halka o kadar zevkli ve kahvehane hayatı da o derece lezzetli geliyor ki, az za­ man zarfında her ikisi he îstan- bula yayılıyor.. Kahvehane safa-