• Sonuç bulunamadı

İstanbul'un yangınları...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'un yangınları..."

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HABİSELER

istanbulini

Yangınlara».»

j Çoktanberi İstanbulda yangın

| olmuyordu; çünkü şehrin büyük kıs j mı aı tık kagir binalardan ibarettir,

j mükemmel bir itfaiye teşkilâtı da

( vardır; yangınları hemen başlan,

j Kıçla bastırıyor. Modem ısıtma, pişirme ve aydınlatma vasıtaları, nm nıüsbet tesiri de çoktur. 15u iti barla İstanbul şimdi kendisini yan­ gın tehlikeslırn azlığından dolayı bahtiyar sayabilir.

Kazı gazeteler son defa Fenerde i"kan ve yüz kadar evin yanması, na sebep olaıı yangını “büyük te. lâket” diye yazdılar. Nüfusça za rar olmamasına rağmen beş yüz

kadar vatandaşın bir müddet jçin

açıkta kalması, ziyan görmesi el­ bet bir felâkettir; fakat ‘•yangın, iar şehri” adına lâyık olan eski İs, tanbulun geçirdiği felâketler ya tunda bu o kadar küçük kalıvor ki.. 433 senesinde iki gün süren bir yangın şehrin şimal kısmının ya­

nsım karabetti. 465 deki yangın

sekiz mahalleyi enkaz ve kül yığı nı haline koydu; yedi gün sürmüş« tti. Dört sene sonra Marmaradan Haliee kadar geniş bir saha aynı felâkete uğradı; ortalığa o kadar dehşet saldı ki imparator şehirden kaçmağa mecbur oldu. Aradan ye di sene geçmeksizin başka bir yan­ gın birçok ziyanlara sebep olmakla beraber (120.000) cild kitap bu­ lunan umumî kütüphaneyi, kitap, larla birlikte tamamiyle yaldı. 941 de çıkan bir isyanda şehrin yarısı yandı. .Maviler ve yeşiller arasın daki kavgalarda muhtelif yerler ateşe veriliyordu. Bizans devrinde bu şekilde veya kaza neticesinde yirmi iki yangın daha gördü; ufak yangınlar hesaba dahil değildir. Bazan şehrin yarısnıdan fazlasının yandığı oluyordu.

Türkler zamanında ihtilâl yüzün­ den yangın çıktığı görülmedi. Şe. lıir, zelzeleler yüzünden ahşap ola,

rak yapılıyordu. 1574 de Topkapı

saraytnm bir kısmı, 1660 da bütün

Galata yandı. 1096 daki Galata

yangınında buranm üçte ikisi de mek olan bin ev mahvoldu. İstan­ bul cihetindeki ilk büyük yangın

1717 de Zeyrek camisine kadar bütün Aksaray mahallesini hara,

beye çevirdi. 1731 da Galatamn

yansı tekrar yandı. 1780 de ise

İstanbulun yansı yanarak binlerce insan enkaz altmda kaldı; yara,

landı yahut öldü. 1870 de Beyoğ-

lunun yarısı kül oldn. 1908 deki

Çırçır yangım; 1911 de Bayezit ve Aksaray da binlerce ev, cami ve ham anı m yanmasına sebep olaıı felâketi; 1916 daki Cihangir. 1917

de binlerce ve yüzlerce camiyi ha­ rap eden Fatih yangınını hatırla, yanlarımız çoktur.

Tulumbacılar arasında fedakâr . hk gösterenler bulunduğu gibi yan gındau kurtarılan eşyayı yağma e- deniere de sık sık rastlamrdı.

Bununla beraber o yangmlar ol­ masaydı İstanbnlnn imar işi mu . hakkak çok gecikir ve bugünkün, den birçok misli pahalıya mal olur­ du.

(2)

H İ B E R Âksam postası

Gemi kafilesini himaye eden düşman destroyerleri vaziyeti anlayıp, faaliyete geçince, hücumbotları neşrettikleri sunî sis perdesi altımla geriye döner, Destroyerler bütiin namlularını harekete geçirirlerse de deniz panterleri yük­ sek süratleri sayesinde tehlikeden sıyrılarak yeni bir vazife almak için üslerine dönerler, ve en kısa bîr zaman zar. fmda “hazır o!„ vaziyetine geçerler.

H U C U M B O T U

Baş tarafı dünkü sayıda

Kayda değer diğer bir muvaf­ fakiyet îngilizler tarafından elde edildi. Ingiliz filosu Kronştad önlerinde 1919 senesinde Rus donanmasını abluka altına almış ti. Ablukaya destroyerler ve kruvazörler iştirak ediyordu. Ruslar abluka filosunun bir kru­ vazörünü, ve dört yardımcı ge­ misini batırmışken Ingiliz tayya­ relerinin iştirakiyle hücumbot­ larının ağır bir taarruzuna uğra­ dılar.

Evvelce yapılan keşiflerden sonra karanlık ve sakin bir de­ nizde üç Ingiliz hücumbotu Kronştad limanına girmeğe mu­ vaffak oldu. Hücumbotları lima­ na girerken havada bombardı­ man tayyareleri belirmişti. Hü­ cumbotları iki hat gemisini, yani zırhlı sınıfından iki büyük harp gemisini uzun zaman için harp haricî bırakmağa bir denizaltı ana gemisini ve bir nakliye ge­ misini imha etmeğe muvaffak ol­ dular.

Taarruza iştirak eden üç hü­ cumbotu geri dönmedi.

Hücumbotları buna benzer ta­ arruzlardan maada, şu vazifeler­ de kullanılıyorlardı: Keşif, sahil bataryaları tarafından ateş altı- na alınmamak için ticaret ve bu­ na mümasil gemilerin sislenme­ si, düşman limanlarını gemilere kapamak istiyen harp gemilerine yol göstermek vesaire... Fakat hücumbotunun başlıca vazifesi taarruz etmiştir, zira torpil ta­ şırla; hücumbotlarının kuvve­ tini taarruz kudretinde aramalı dır.

Hücumbotları bu sebeple umu­ mî harpten sonra Ita'ya, Ingilte­ re ve Almanyada daimî bir inki şaf gördü. Maamafih her mem­ leket hücumbotunu başka bir şekle soktu, kendine göre bir tip yarattı

İtalya ve İngiltere ufak botlar üzerinde durmuşlar ve açık de - niz için kullandır olmalarını ara­ mamışlardır,

îtalyamn bu h a ttı hareketine bir şey denemez. Zira Akdeniz- de ekseriya iyi hava hâkimdir’. Ingiliz sularına gelince bu böyle değildir. Ingiliz hücumbotları

fırtınalı havalarda faaliyet gös­ teremezler. Ingiliz inşaat firma­ ları botlarının fırtınalı denizlere mütehammil olduğunu Alman bahriyesi az m ahrukat alan ve

Yazan.

F . L Ü T Z O W

Kontr. Amiral

İÜ Sene Evves Bugün

25 EYLÜi, 1931 CUMA Ingiliz lirası Avrupa borsasmda Fransız frangı î!e dolara nazaran dün de yeniden düşmüştür.

Bir gün evvel bir İngiliz liras 105 frazık iken dün 97,50 franka ktdar düşmüştür.

Hücumbotu hizmetinin kolay olduğu zannolunmasm, on kişilik bir mürettebatın adam başına neler düştüğünü düşünelim. Bünyevî ve manevî tahammül kudreti, daimî bir gerginlik ve zihin topluluğu,, ve çabuk kavra­ yış kudreti mürettebatı muvaf - fakıyete götüren başlıca âmiller­ dendir.

bu sebeple sahile bağlı kalmak mecburiyetinde olan tipleriyle meşgul olmadı.

Her ne olursa olsun, şunu an­ lamak lâzımdır ki hücumbotu bu sabadaki ihtisasın en yüksek mertebesini teşkil- etmektedir. Gövdenin yarıdan fazlasını ma­ kine dairesinin işgal ettiği vesa­ itler sahili muhafaza eden gemi lerin yerine veya ticaret gemile­ rini himaye etmek için kullanıl­ maz. Geniş ve uzak sahalarda faaliyet göstermek hücumbotla, rının işi değildir Botun cüz’î mü- rettebatiyle uzun seferlere gı- rişilemez, yani açık denizde uzun müddet kalınamaz.

Hücumbotları muayyen bir hedef üzerine yapılacak bir hü­ cuma, mevcudiyeti haber veri­ len bir düşman gemisine karşı, herhangi bir emniyet hattına ya­ pılacak taarruz, gece avın bulun­ ması muhtemel olan bir sahanın taranmasına, ve buna mümasil baskın işlerinde kullanılır. Tay­ yare ve donanma ile yapılan iş birliği bilhassa muvaffakiyetli neticeler verir. Gece, harekete geçen yassı botların birbirlerini görmemeleri mühim müşkülât­ lar doğurur.

Evvelce işaret edildiği gibi, hücumbotları darbe indirecekleri zaman daima yüksek sür’atle hareket edemezler, zira botun arkasında husule gelen köprü botun mevcudiyetini çok uzak­ tan ihbar eder. Hücumbotunun sürati, taarruz mevkiine tam zamanında gelmesine, düşmana yetişebilmesine, veya üstün gc milerin ta aruzundan sıyrılmak için kullanılır, İhtiyatî bir kuvw vettir. Taaruzun san’atı, görün­ meden torpil atmaktır. Hücum­ botu kendini tayyareye karşı da gizlemelidir. Hücumbotu en yük­ sek sür’atîe seyretse bile tayya­ renin taarruzundan kurtulamaz.

Maamafih fırtınalı havalarda kendisini hareketsiz dal »alara bırakarak veya az bir süra’tle seyrederek tayyarenin gözünden kurtulabilir. Hücumbotunun ken­ dini tayyare taaruzlarına karşı vikaye edemiyecek bir iktidarda olduğu zannolunmasm. Hücum­ botu tayyare tarafından görün­ se bile yakasını sıyırabilir. Hü­ cumbotunun son sür’atle yapaca­ ğı âni bir rota değiştirmesini geniş bir kavisle takip etmek mecburiyetinde kalan tayyareyi uzağa düşürür.

Hücumbotu zigzaklarla taar­ ruzdan zararsız olarak çıkabilir. H attâ Alman hücumbotları, bir Ingiliz tayyare filosunun taarru ­ zuna uğrayarak otomatik silâh- lariyle taarruzdan kurtulmuşlar ve bir Ingiliz tayyaresini düşür­ meğe muvaffak olmuşlardı. Böy­ le bir muvaffakiyet ancak hü­ cumbotu kumandanının idaresi­ ne ve tüfek başındaki erin di­ rayetine bağlı bir şeydir ve sık sık vukubulamaz. Hücumbotu­ nun yegâne müdafaa vasıtası, yüksek süra’ti, siir’atli manevra kabiliyeti ve göze kolay görün,

(3)

goslavyada, bilhassa IlölaftdaiSa, Fransatia hsp kurşuna dizilmekte olan komünistlerin haberleıini ak. yoruz. Bulgaristan bi?s komünist, lere karşı tahaffuz tedbirleri al. mistir.

Avrunanm şu manzarası karşı­

sında biraz düşünülünce İnsanın

zihninde tüâ ihtiyar birtakım sual­ ler canlanıyor. Öyle geliyor ki ‘'ko­

münizm” kelimesi ancak bir proîa. dan ibarettir. Hangi memlekette

vatanlarının hürriyet ve istiklâli uğrunda cidale atılmak iht'yacrnı duymuş bir vatanperver varsa bu­ na derhal bir komünistlik damgası vuruluyor ve doğruca kurşuna di. ziîeeek meydana yahut darağaema götürülüyor. Şimdiye kadar yalnız Eusyaya inhisar ettiğini gördüğü, müz komünistliğin Ktısyada epey, ce şedid darbe ve felâketlere ma­ ruz kaldığı bir sırada bütün Avru- pada dağınık ve sari bir hastalık gibi patlak vermesi aklın alacağı bir iş değildir. Fakat vatan ve is- tiMâl aşkı her memlekette bir çok ferdin ruhunda esasen yaşa, narhtadır, Onvn iç’n bu his nihayet fertleri yalnız baş’arma o’salar da br.zı ic ’ \r ta ssvkedebilir. Sovyet- ler B s igil* mücadeleyi komünizm ine kirşi bir mücal ?e ştk ’ind» tefsire imkân o'sa bile Avrupada

İstanbul icra hâkimliğinden: Evvelce Beyoğlu Ağacamisi Rume. li han 3 üncü katta 32 numarada o- turmakta iken halet ikametgâhı meç. hûl Şükrü Izgıga:

Isanbul 5 inci icra dairesinin 941/ 763 sayılı dosyasında Şükrii Gürüne olan borcunuzdan dolayı icra hâkim, liginde yapılan duruşmada 16.9.941 tarihli celse için gönderden davetiye, nin bilâeblif; iade edildiği görülmüş ve bu kere haklımızda İ t gün müd detle ilânen tebligat icrasına karar verilmişti, ve gene mürafa günü ola» rak tayin olunan 9.10.941 tarihinde saat 14 te İstanbul icıa hâkimliğinin mürafaasında bizzat veya bilvekâle hazır bulunmanız lâzımgeleceği aksi takdirde ademi huzurunuzda mürafaa icra ve tetkik kılınacağı tebliğ maka, mma kaim olmak üzere ilânen tebliğ olunur.

---o---* Dahiliye vekili Faik öztrakm bu g-ünlerde gelirimize geleceği haber a»

lınmıştır.

göze çarpan galeyanı re rahatsız. lığı aynı komünizme atfetmeğe im. kân yoktur.

Hüseyin Cahit YALÇIN

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

E ğer Vedanta şirketinin Hindistan’ın doğusunda Orissa’daki Niyamgiri Tepeleri’ndeki boksit madenciliği planlarına devam etmesine izin verilirse, bu durum bütün bir

[r]

Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü 6 arasındaki ticarette ABD Doları ve avro yerine yeni oluşturulacak altın dinar para biriminin kullanılması önerisini

“Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle” şeklinde değiştirilmiştir. D) 146 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “onyedi” ibaresi “onbeş” şeklinde

Uzun bir aradan sonra doğduğu topraklarda olduğu için mutlu olduğunu söy- leyen Göztepe Kulübü Başkanı Mehmet Sepil, Muğlaspor Başkanı Erol

dağıldığı durumlar için kullanışlıdır. Örnek: Yarıçapı birim olan dairesel ince madeni bir pul, taban yarıçapı birim olan bir silindirin

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

En az yüz yıllık perspektifi olan; Bir Kuşak - Bir Yol Projesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kara deniz ve demiryolları ile entegre edeceği, projenin hat üzerinde bulunan