S - 8 • 1948
s 83
L
İNKIlÂPTAMHİHİZDife^
Abdülhamid’in İslamcılık
— 18 —
Burada, Trablusgarp hududunda Fransızlar ve Mısır Hıdiviyeti ile; Akaba ve Adende İngilizlerle; ve nihayet Kafkasya hududunda Ruslar la mevcut ve bazan iki taraf arasında çarpışmaları icap ettiren hâdiseler den bahsetmek ve bunlara ait vesi kaları neşreylemek niyetinde deği lim. Zira bu hâdiseleri haricî siya setteki bozuklukların tabiî neticele r i addediyorum. Bu itibarla buraya yalnız doğrudan doğruya dahilî iş lerim ize ait bazı telgrafları alıyorum.
4 Şubat San’ada bulunmakta olan Müşir Fey
zi Paşadan Mabeyni hümayun başkitabetine
«Saıı’a ile dahildeki bilcümle mev kide askerin ne yiyecek ekmeği, no de düşmana karşı kullanacak kur şunu kalmamıştır. Umum ordunun birlikte kıyam eylemesi ağlebi ihti- imalâttan addedilmek derecesinde ya kmlaşmıştır. Mahmud Yahya bu ha lim izi haber aldığından tedarikâta koyulmuş ve binaenaleyh bu cihetten de tehlike kesbi vehamet eylemiş tir.
Defatle talep ettiğim asker gönde rilmedi. Gönderilse de bundan son ra teslihlerine imkân kalmamıştır. Çünkü geçen sene mevsimsiz bir te lâşla terhis kılınan redif askerinin HUdeydede bırakmış oldukları esli- ha ahiren makamı vâlâyi seraskeri nin em rile Trablusgarba gönderil di.
Yem en vilâyetinin iki aya kadar elimizden kâmilen çıkması muhak kak gibi göründüğünden eğer bu hal başa gelirse zerre kadar mes’uli- yet kabul etmiyeceğimi tekraren be yan ederim.»
Saray asker göndermek imkânım bulamıyor. Telgrafın sureti:
26 Mart Mabeyni hümuayun başkitabetinden
Müşir Feyzi Paşaya
•Yemende hâsıl olan ahval, yani isyanın terakkiyatı muvacehesinde asker mevcudunun kifayetsizliğine dair ita kılınan tafsilât aynile atebei iılyayı hazreti padişahiye arzolun- muştur. Ahvali mâruza fevkalâde te essüfü şahaneyi mucip oldu. Y e mene yeniden asker irsaline olan lüzum gayri kabili inkâr ise de Bal kanlardaki ahval, Avrupa kıtasındaki mevcuda kafiyen dokunulmamağa mecburiyeti k a fiye hasıl eylediği gi bi Rusyamn mesleği de Anadolu hu dudundan asker ayırmamağa mecbu riyet göstermekte olduğundan şu ah vali nazan dikkate alarak orada mevcut askerle şimdilik muhafazai mevki edilmek üzere idarei maslahat olunması bâiradei seniye ekiden tav siye kılınır.»
B ir telgraf sureti daha: 20 Mayıs San’ada bulunmakta olan Müşir
Feyzi Paşadan Yıldıza «Asakiri şahane bir senei kâmile zarfında ancak iki maaş aldıkların dan müçtemian terki silâh etmek ve savuşmak temayülâtını izhar ediyor lar.»
26 Mayıs San’ada bulunmakta olan Müşir Fey
zi Paşadan Mabeyni yümayun başkitabetine
«Hudeyde ile münasebatımız kül- liyen münkati olmuştur. Birkaç gün- denberi her tarafta ussat asakiri şa hane üzerine şiddetle hücum ediyor lar. E ğer bir haftaya kadar asker ve imdat gönderildiğine dair malûmatı cedide almazsam istifaya kafiyen ka rar verdim. Para, asker, mühimmat k a fiyen elzemdir. Maamafih San’a- nın bunlar vürud edinciye kadar dayanabilmesi şimdi artık pek az ümit edilebilir.»
AbdüEhamid'in İslamcılık
politikası
Dahilde, hariçte inkılâp için bu gibi teşekküller vücuda getirilir ve saray istibdadına nihayet vermek azmiyle çılışılırken Sultan Abdülha- m it te kendi görüş ve düşünüşüne güre bir hattı hareket tayin etmiş, saltanat ve hilâfet makamlarının meşgul olmaları lâzım gelen bazı hareketlere kalkışmıştı.
Filhakika 1905, 1906 seneleri Os manlılık için oldukça hareketli saf halar arzetmektedir. 1905 te zuhur eden San’a isyanı Osmanlı kuvvet lerini acze düçar ederken In gilizler tarafından inşasına tevessül edilen askerî kışlalar sebebiyle çıkan Aka be meselesi de 1906 tarihinde Tür kiye ile İnigltere münasebetlerini güç bir duruma sokmuş ve iki ta rafın askerî hazırlıklarda bulunma sına yol açmıştı.
Bundan başka o tarihlerde Osman lı askerlerinin hudutta işgal ettikleri «V ezne», «P işve» ve daha diğer mın taklar dolayısile Türkiye ve İran hükümetleri arasında harp ihtima linin belirdiği aşağıdaki resmî ve sikalardan anlaşılmaktadır:
Makamı Vâlâyi Seraskeriden Dör
politikası
«Terakki ve İttihatçılar da İmparatorluğun İslâmlar için
bir melce olduğunu izhardan ve dinî rabıtanın bir an
evvel siyasî şekle sokulması çaresine tevessül lâzım
geldiğini telkinden vazgeçmemişler ve hudutlarımızı çerçe
veleyen İslâmları bu vadide teşvikten geri durmamışlardır
düncü Orduyu Hümâyûn Müşiriyetine
« (Ovacık) mevkiinin sureti k a fi yede işgaliyle lüzum görüldüğü tak tirde hükümeti İraniyeye karşı icra kılınacak harekâtı askeriyeye mer kez ittihaz kılınması emri fermanı hikmeti beyanı, hazreti veliyyünni’- m eti âzmiden olmakla iş’ar kılman asâkirden başka doksan dördüncü pi yade alayının birinci taburunun da «Ovacık» a gönderilmesi ve «Bula nık» mevkiinin de tahtı işgale alın ması sevkülceyş noktai nazarından haizi ehemmiyet görüldüğünden ala y ı mezkûrun ikinci taburunun da bu mevkiin işgaline memur edilme si irâdei seniye iktizasındandır.»
Yıldız sarayından Tahran Sefareti seniyesine
« (Mahremâne) — İran ile mu harebe zuhurunu mümkün olduğu kadar tehir etmek ve hiç olmazsa Balkanlarda ahvali politikiyenin k a fiyen muayyen bir hal kesbetme- sinden sonraya talik eylemek me- nafii hükümeti seniyye iktizasından olduğundan talimatı cedideye değin ih tilâfı hazırın İranın âmâline muva fık surette halli ümidini izale etmi- yerek daima beslemeğe sarfı mesai eylem eleri bilhassa tavsiye olunur.» Tahran Sefareti Seniyesinden Yıldız
sarayına
«İran Hariciye N azın Saltanatı Seniye, İran ile muharebe etmek e- melinde olup olmadığını resmen bil dirmesini bugün âcizlerile vukubu- lan mülâkatmda sual ve eğer Devleti A liy e i Osmaniyece behemehal mu harebe arzu olunuyorsa devleti İrani yenin harbe âmâde olduğunu beyan eyledi.»
Görülüyor ki Sultan Abdülhamit istilâ siyasetine başlamış ve Osmanlı hudutlarını, ufak tefek mikyasta da olsa, tevsie tevessül eylemişti. Mak şadı, şahsı aleyhindeki cereyanlara karşı koymak, İslâm camiasını ve is tibdadı altında inleyen tebaasını bu faaliyetlerle meşgul etmek, avut - maktı. Bereket versin, İngiltere ve Almanyanm müdahalesile İranlIlar la çıkması muhtemel harp hâdisesi önlenmiştir.
Bu mânâsız hâdiseler kifayet et- miyormuş gibi bir de «Cant» mese lesi ihdas edilmişti. Halbuki Sultan Abdülhamit o tarihlerde Osmanlılık için oldukça siyasî bir kıymet ve e- hemmiyeti haiz bulunan iki fırsat tan, rekabet hissile, istifade etmek istememişti.
Bunlardan biri Alman imparatoru W ilhelm in tavsiyesile Fas Emîri Mevlâyi Hafiz’in 1905 senesinde Tür kiye ile siyasî münasebetler tesisi zımnında vukubulan müracaattır. «H alifei rûyi zemin» geçinen Sultan Abdülhamit, halifelik iddiası güden Mevlâyi H afiz’in bu müracaatını hoş görmemiş ve teşebbüs te akim kal mıştı .Bu husus «Mabeyni hümâyûn Başkitabeti» nden «Berlin sefareti seniyesi» ne gönderilen 3 Mart 1905 tarihli aşağıdaki telgraftan anlaşıl maktadır:
«Fas Em îri ile münasebatı siyasi- ye tesisi hakkında Alman devleti tarafından vukubulan teklifin ahi ren canibi seniyyülcevanibi Hazreti
Padişahiye varid olan bazı malûmatı hususiye ve mahremâne üzerine bir kere daha meclisi hâsı vükelâca tet
kiki hususuna iradei seniyei hazreti veliyyünni’m eti âzamî şerefsüdûr buyurulmuştur. Mesele ledelmüzake re tanzim ve hâkipâyi mülûkâneye arz ve takdim kılman mazbatadavâkıa
beyneddevleteny câri olan münase beti vededkârane icabınca haşmetin Almanya imparatoru hazretlerinin e
mellerini ifa eylemek cidden arzu olunursa da, Tancaya b ir Osmanlı se faret heyeti gönderilmesi saltanatı seniyenin haiz bulunduğu sıfatı mu- kaddesei hilâfet icabınca, âlemi İs- lâmm câlibi dikkati olacağı ve Fas Em îri hazretleri hilâfet hakkında- ki müddeiyatını terketmemekte bu lunduğundan, belki müddeiyatı mez kürenin kabul ve tasdiki mânasın da da telâkki olunacakı beyan edi lerek heyeti sefaret irsalinin mahzur ları irae edilmiş olduğundan mec lisi hâsı vâkelâca dermeyan olu • nan şu miiialâatm Alman Hariciye Nezaretine bildirilmesi iradei seni yei Hazreti Padişahi muktezayi âlî- sindendir.»
Fakat hilâfet rekabetile FaslIlara hüsnü kabul göstermiyen Sultan Ab dülhamit, İslâm halifesi sıfatile Sü- nusîlere el uzatmakta tereddüt et memiş ve Fransızlarla yukarıda bah si geçen «Cant» meselesinin ihdası na sebebiyet vermiştir.
Fransızlar Cezayir ve Tunusun ce nubundan safraya doğru istilâ hare kâtına başlayınca ora sakinleri ürk müş ve hilâfet makamına dehalet et mişlerdi.
Buna mebııi Sünusiliğe bağlı Te- varik ümerasından Sultan Âmûd Os manlI hükümetine tâbi Fîzan mu tasarrıflığına müracaatla toprakları nın himaye edilmesini istemişti. Bu talep üzerine Sultan Âmûd’un m er kezi bulunan «Cant» kasabasına Os manlI bayrağı çektirilmiştir. Fran sızlarla olan münakaşayı bu bayrak hâdisesi teşkil ediyordu. Sultan A b dülhamit bu sıralarda Japonya ile de siyasî münasebetler tesisine ya naşmamıştır. Japon imparatorunun İslâmiyeti kabul ile halifelik iddia sına kalkışmasından korktuğu için İngilizlerin tavassutu ile yapılan bu tek lifi de reddetmişti.
Bu hususta teati edilen telgraf lardan birini buraya aynen ilâve ediyorum:
Mabeyni hümayun başkitabetinden Londra sefareti seniyesine
5 Temmuz •Japonya imparatorunun karibe: dini İslâmî kabul eyliyeceğine dai deveran eden rivayet hakkında tî ra fı âciziden yazılan tahriratı mat remaneye cevaben varit olan telgra namei sefiraneleri atebei ülyayi has reti padişahiye arz ve takdim kılu nııştır. Tahriratı mezkûrenin irsa tinden sonra imparatoru müşarün leyh hazretlerinin Abdullah namır kabul eyliyeceği hakkında da bi malûmat varit olmuştur. Hükûmeı seniyece arzu olunan husus İslâm yetin Japonyada dini resmî sıfatil kabul olunup olunmadığı ve inip: retor hazretleri ecdadının dininde n kalacağı, yoksa müşarünileyh dir mübini İslâmî kabul ederek o hav: tide reisülislâm sıfatını mı ihraz e Eyeceği maddesini bilmekten ibare tir. Liverpol cemaati islâmiyesi re »inin bu gibi mesail hakkında zatc malûmatı vâsia istihsal ettiği mi cerrep olduğundan kendisine mür caat edilirse sefareti seniyeye mali matı mühimme verebileceği melhe
* « r . » Tahsin
Görüyoruz ki saray, halkın saaı tini düşünmekten daima, uzak k iniştir.
«Terakki ve İttihat» cılar da İ paratorluğun islâmlar için bir m ce olduğunu izhardan ve dinî ra tanın bir an evvel siyasî şekle ı kulması çaresine tevessül lâzım g iliğin i telkinden vazgeçmemişler
hudutlarımızı çerçeveleyen İslâm r ı bu vadide teşvikten geri dura
dışlardır. (Arkası var
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi