• Sonuç bulunamadı

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Doç. Dr., Yozgat Bozok Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. Assoc. Prof. Dr., Yozgat Bozok University, Faculty of Science and Letters,Department of History.

yunusozger@yahoo.com ORCID ID: orcid.org/0000-0002-2830-9515

Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi-Journal of Turkish Researches Institute TAED-60, Eylül- September 2017 Erzurum

ISSN-1300-9052 Makale Türü-Article Types

Geliş Tarihi-Received Date Kabul Tarihi-Accepted Date Sayfa-Pages DOI- : : : : :

Araştırma Makalesi-Research Article 16.03.2017 18.07.2017 441-458 http://dx.doi.org/10.14222/Turkiyat3745 www.turkiyatjournal.com http://dergipark.gov.tr/ataunitaed This article was checked by iThenticate.

(2)
(3)

Öz

Türk siyasi tarihinin önemli aktörlerinden birisi İttihat ve Terakki Cemiyeti’dir. 1908’de II. Meşrutiyetin ilanı ardından yönetimde etkin güç haline geldi. Ülkenin sorunlarını çözmek için milli iktisat politikası uyguladılar. Yeni anlayış, öteki unsurlar karşısında Müslümanları öne çıkarma esaslıydı. Bunu sağlamak için unvanında “milli” kavramı bulunan onlarca şirket kuruldu. Diğer sektörlerde olduğu gibi sigorta sektörü de bu politikanın etkisine girdi. Bu bağlamda milli bir sigorta şirketi arayışı sonrasında 1918’de Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi tesis edildi. Şirket iç tüzüğü milli iktisat anlayışına göre tanzim edildi. Kısa sürede sektörde etkinliğini artırdı. Ancak I. Dünya savaşının negatif tesirinden kurtulamadı. Mütareke döneminde yapılan tüzük değişikliğiyle önceki politikanın izleri silindi. 1920 yılında yapılan düzenlemeyle şirketin unvanı İstanbul Umum Sigorta Şirketi olarak değiştirildi.

Bu çalışmada söz konusu şirketin kuruluşu ve faaliyetleri incelendi. Osmanlı’dan cumhuriyete değişen kimlik algısı üzerinden şirketin tarihçesi irdelendi. İç tüzüğe göre şekillenen teşkilat yapısı ortaya çıkarıldı.

Abstract

The Committee of Union and Progress is one of the most significant parts of the Turkish political history. It became an influential power after the declaration of the second constituion in 1908. The Committee assumed a national economy policy in order to solve the problems of the country. The new understanding was based on favouring Muslims in respect to other ethnic and religious groups. In order to reach this aim, tens of companies bearing “national” in its title were founded. Like other sectors, the sector of insurance was influenced by this trend. In this context, Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi was created in 1918. The internal regulation of the company was created according to the understandin of national economy. The company became very influential in a short while. However, it could not avoid negative impacts of the First World War. During the armistice, thraces of previous period were removed by changing its regulation. With a new regulation in 1920, the name of the company was changed to İstanbul Umum Sigorta Şirketi (Istanbul General Company of Insurance).

In this study, the foundation andactivities of the company was studied. The history of the company was evaluated by focusing on changing character of the company from Ottoman to Republic. The organizational structure of the company was revealed according to its internal regulations.

Anahtar Kelimeler: Milli İktisat

Politikası, İttihat ve Terakki Partisi, İstanbul Umum Sigorta Şirketi, Sigorta Sektörü

Key Words: National Economy Policy,

The Committee of Union and Progress, Istanbul General Company of Insurance, The sector of insurance

(4)

Giriş

Türk siyasi tarihinin önemli unsurlarından biri olan İttihat ve Terakki Cemiyeti, II. Abdülhamid’in iktidarında gizli bir örgüt olarak tarih sahnesine çıktı. Teşkilatlanma çalışmasını Genç Osmanlılar hareketi gibi, İtalyan Carbonari cemiyeti örneğinde sürdürdü. Radikal faaliyetlerin görülemediği ilk evrede, yurt dışında basılan gazeteler ve Namık Kemal gibi aydınların eserlerinin öğrencilerle buluşturulması çalışmaları yapıldı.1

Tanzimat döneminde Avrupa’ya giden aydınların dikkat çekici özelliklerinden biri, Batılı devlet algısının kadim Osmanlı anlayışından farklı yanlarını görebilmeleriydi. Örneğin Sadık Rıfat Paşa, Viyana’dan Sultan II. Mahmut’a gönderdiği raporunda anlayış farklılığına dikkat çekerek, Batı tipi liberal bakışı öne çıkarmaktaydı. Tanzimat’ın fikri önderleri arasında yer alan Paşa’nın “buralarda hükümetler halk için mevzû olup, yoksa halk hükümetler için mahluk” değildir şeklinde özetlediği2 birey ve halk temelli devlet

tanımı, Genç Osmanlılar hareketinin olduğu kadar İttihatçıların da dikkatini çekecek ve yönetme biçimini etkileyecek liberal fikirlerdi.

XIX. yüzyılın ilk yarısında Avrupa kıtasında yaşanan siyasi hareketlilik ve oluşturulan meclisli - anayasalı devlet düzenleri, aydınların üzerinde kafa yorduğu önemli mevzulardı. Muhtelif unsurları bir arada tutabilmenin çözümü olarak görülen bu zihniyetin, Osmanlıya transferinin yolları aranmaktaydı. Nitekim Genç Osmanlıların girişimleri neticesinde 1876’da ilk Osmanlı anayasası ilan edildi ve meşruti yönetime geçildi. Ancak Osmanlı-Rus harbi gerekçesiyle bir süre sonra rafa kaldırıldı. Hareketin fikri devamı sayılan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin teşebbüsleri ardından 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildi ve anayasa tekrar yürürlüğe konuldu. Yeni dönemde 1908-1918 yılları arasında İttihatçılar yönetimde egemen güç haline geldi.

İktidarı elde eden İttihatçıların önünde Feroz Ahmad’in işaret ettiği gibi iki seçenek vardı. Eski kurumları lağvedip yenilerini kurabilecekleri gibi, mevcutlarla yola devam edip onları kendi politikaları doğrultusunda kullanabilirlerdi. 3 Onlar ikinci yolu tercih ettiler.

Ülkede var olan siyasi ve ekonomik sorunların çözümü için Alman iktisat geleneğinden esinlenerek milli iktisat politikasını geliştirdiler. Zafer Toprak’ın belirttiği gibi getirilen yeni anlayış; Balkan savaşı sonrası yok olmaya başlayan Osmanlıcılık politikasına alternatif bir çözüm aracı olarak görüldü. Politikanın temelinde öteki unsurlar karşısında Müslümanları avantajlı hale getirmek, Anadolu coğrafyasına yönelmek ve Türkleri ön plana çıkarmak düşüncesi vardı.4 Bunun bir yansıması olarak anonim şirketlerin kuruluşu

hızlandırıldı. Piyasanın millileştirilmesi için kooperatifler aracılığıyla ticaret yabancı ve gayrimüslimler elinden alınarak Müslüman-Türklere devredildi. Bu bağlamda 1914-1918 arasında onlarca yeni milli şirket kuruldu.İttihat-Terakki’nin temel gayesi, ülkede faaliyet gösteren yabancı şirket egemenliğine son vermek ve iktisadi hayata etnik ya da dini ayrım

1 M. Şükrü Hanioğlu, “İttihat ve Terakki Cemiyeti, Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt 23, İstanbul 2001, s.476. 2

Mehmet Seyitdanlıoğlu, “Türkiye’de Liberal Düşüncenin Doğuşu ve Gelişimi”, Liberal Düşünce Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Bahar 1996, s.107.

3 Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki (1908-1914), İstanbul 2010, s.199. 4

(5)

olmaksızın Osmanlı tebaası olanları egemen kılmaktı.5 Batılı tarzda burjuva sınıfı

oluşturmayı hedefleyen bu anlayış, Cumhuriyetin ilk evresinde ekonominin Türkleştirilmesi şeklinde sürdürüldü.Ancak ikisi arasında farklılık vardı. Bu dönemdeki politikada Müslüman-Türkleri diğerleri aleyhine korumak amaçlandı. Fikrin teorisyeni milli iktisadın etnik anlamda türdeşlikle sağlanacağını söyleyen Ziya Gökalp idi. Gökalp, askerlik ve memurluğun Türkler, zanaat ve ticari işlerin gayrimüslimler tarafından icra edildiği toplumun bu haliyle modern devlete dönüşemeyeceğini iddia ediyor ve politikaya destek veriyordu.6

Politikanın gereği olarak Birinci dünya harbi sonrasında kurulan hükümetler, Müslüman-Türklerden oluşan girişimci bir sınıf kurmaya çalıştılar. Azınlıkların ekonomik sahada bıraktığı boşluğu, bunlarla doldurma yoluna gittiler. Bu bağlamda 1 Ekim 1914 tarihinde kapitülasyonlar kaldırıldı. 15 Ekim 1914 tarihinde ilan edilen “Kavânin-ı Mevcûdede Uhûd-ı Atîkaya Müstenid Ahkâmın Lağvı Hakkında Kanun-ı Muvakkat” ile Osmanlı mevzuatındaki kapütülasyon kaynaklı hükümler geçerliliğini kaybetti. 13 Aralık 1914’te ise “Ecnebi Anonim ve Sermayesi Eshama Münkasım Şirketler ile Ecnebi Sigorta Şirketleri Kanun-ı Muvakkat” ile bütün şirketler Osmanlı mevzuatı kapsamına alındı. Yabancı şirketlerin sahip olduğu ayrıcalığa son verildi. 8 Mart 1915 tarihinde çıkarılan yasayla yabancı uyruklulara, Osmanlı tabiiyetindekilerle aynı vergi yükümlüğü getirildi. Fransızcanın kullanıldığı imtiyazlı şirketlerde Türkçe zorunlu tutuldu. 23 Mart 1916’da “Müessesat-ı Nafia ile İmtiyazlı Şirketler Muhaberat ve Muamelatında Türkçe İstimali Hakkında Kanun” çıkarıldı. 1917’de hükümeti kuran Talat Paşa, devletin varlığını devam ettiren en önemli unsurun Türkler olduğuna işaret ediyordu. Bu unsurun zayıflamasının Osmanlı devletini, dolayısıyla Müslümanlığı ve halifeliği tehlikeye düşüreceğini söylüyordu. Bu nedenle hükümetinin program taslağında “kabine Türk unsurunun kabiliyeti derecesinde iktisaden ve ictimaen kuvvetlenmesini kendisine esas ittihaz edecek”7 diyerek, ekonomide Türklere ayrıcalık yapılacağı işaretini veriyordu.

Milli iktisadın hayata geçirilmesinde İttihat Terakki’nin özellikle İstanbul örgütü aktif rol üstlendi. Kurulan şirketlerde “milli” kavramının kullanımı adeta zorunlu tutuldu. İstanbul murahhası Kemal Bey’in girişimleriyle ülkenin ihtiyacı olan koyun, yün, deri ve tahıl gibi ürünlerin alım satımı için Anadolu Milli Mahsulat Osmanlı Anonim Şirketi bu meyanda öncülük etti. Ardından Milli İthalat Kantariye Anonim Şirketi tesis edildi. Kemal Bey’in kurduğu üçüncü milli şirket ise Milli Ekmekçi Anonim Şirketi adını taşıyordu.8

Bankacılık sahasında Osmanlı Bankası’nın yerini alacak, sermayesi milli bir banka arayışına gidildi.9 1917 başlarında Osmanlı İtibari Milli Bankası tesis edildi. Sürecin bir

parçası olarak faaliyete geçecek olan Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin kuruluşunu söz konusu banka üstlendi.10

5 Ali Akyıldız, Anka’nın Sonbaharı Osmanlı’da İktisadî Modernleşme ve Uluslarası Sermaye, İstanbul 2005, s.157-159.

6 Murat Koraltürk, Erken Cumhuriyet Döneminde Ekonominin Türkleştirilmesi, İstanbul 2011, s.21-25. 7 Koraltürk, Erken Cumhuriyet Döneminde Ekonominin Türkleştirilmesi, s.95-275.

8

Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.176.

9 Zafer Toprak, İttihat-Terakki ve Cihan Harbi 1914-1918, İstanbul 2016, s.83.

10 Kurucuları arasında Maliye Nazırı Cavid Bey başta olmak üzere, İstanbul mebusu Cahid Bey ve tüccar Tevfik Bey bulunuyordu. İdare merkezi İstanbul olan banka piyasada on yıl kadar faaliyet göstermiş ve

(6)

A-Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin Kuruluşu

1918 yılında faaliyete başlayan şirketin kuruluşu, esasında yukarıda söylendiği gibi bir yıl öncesinde teşekkül eden Osmanlı İtibari Milli Bankası’yla doğrudan ilgiliydi. Milli bir sigorta şirketi tesis etmek isteyen banka, yasal prosedürleri yerine getirmek için girişime başladı. Çeşitli devlet kurumlarında müzakere edilen kuruluş evrakları, Şurayı Devlet’in Maliye ve Nafia dairesince tetkik edildikten sonra 16 Ocak 1918’de Meclis-i Vükelaya sevk edildi. Onay alındıktan sonra iradesi için saraya takdim edildi. Nitekim incelemeler burada da tamamlandı. 21 Ocak 1918 tarihinde Sultan V. Mehmed Reşad ve Meclisi Vükela üyelerinin birlikte imzaladığı irade-i seniyye çıkarıldı. Böylece Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin kuruluşu tamamlandı.11 Yönetim merkezi Galata’da

Mertabani sokağında 3 numaralı sigorta hanıydı.12 Her ne kadar milli iktisatın yansıması

olarak kurulduysa da ilk yönetim kurulu başkanlığına İsviçreli Mösyö Victor Beso getirildi.13 Diğer bütün anonim şirketler gibi, yeni şirket de faaliyetlerini “dahili

nizamname” adı verilen iç tüzüğüne göre şekillendirmek durumundaydı. İç tüzüğü 9 Şubat 1918’de yayımlandı. Tüzük gereği senede bir defa toplanması icap eden hissedarlar genel kurulu, ilk toplantısını 26 Haziran 1919’da gerçekleştirdi.14

Anonim Şirketler dahili nizamnamesine uygun biçimde hazırlandığı anlaşılan iç tüzük, dokuz fasılda elli beş maddeden oluşuyordu. Teklif edilen her bir madde üzerinde Şurayı Devlet üyeleri ayrıntılı inceleme yaptılar. Emsal şirketler göz önüne alınarak bazı maddelere ilave fıkralar konuldu, hükümetin uygulamak istediği milli iktisat politikasını yansıtacak biçimde değişikliğe gidildi. Hisse senetlerinin fiziki durumunu tanzim eden altıncı madde, Şurayı Devletin müdahalesiyle politikaya uygun hale getirildi. Tüzük layihasında senetlerin bir tarafının Türkçe diğer tarafının başka bir dille olabileceği teklif edilmişken; müdahale sonrasında Türkçe yazılı kısmının geçerli olması diğer dillerin ise onun tercümesi sayılması esası getirildi. Böylece şirkette Türkçenin kullanımının ağırlığı artırıldı. Avrupa ülkelerine ait tahvillerin alımı da belirli kıstaslara tabi tutuldu.15 Milli

iktisat politikasına uygun hazırlanan tüzüğe göre şirketin örgüt yapısı şöyle şekillendirildi. B. Teşkilat Yapısı

Çağdaşları olan diğer anonim şirketler gibi doksan dokuz yıllık imtiyaz süresi hedefleyen şirket, yurt içi ve yurt dışında yangından hayat sigortasına kadar birçok sahada sigortacılık işlemi yapacağını beyan etti. İttihatçıların merkezi kontrol sistemleri gereği, yeni bir şube açıldığında durumun Ticaret Nezareti’ne bildirilmesi gerekiyordu. Her biri 8 lira 80 kuruş değerinde 50 bin hisseye ayrılan şirketin toplam sermayesi 440 bin Osmanlı

1927’de İş Bankası’na katılmıştır. Bkz. Suat Oktar, Arzu Varlı, “İttihat ve Terakki Döneminin Ulusal Bankası: Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası” Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Dergisi, yıl 2009, cilt XXVII, sayı 2, İstanbul 2009, ss.1-20; Y.b, Osmanlı İtibari Milli Bankası Nizamname-i Esası, Matbaa-ı Amire, İstanbul 1332.

11 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Meclis-i Vükela Mazbataları ( MV), nr. 249/8, v2, 16 Ocak 1918; BOA. Dosya Usulü İradeler Tasnifi (İ.DUİT), nr. 121/47, v1, 21 Ocak 1918.

12

Tanin Gazetesi, no: 3441, 8 Temmuz 1334-1918, s.4; Tanin, no:3451, 20 Temmuz 1334-918, s.4. 13 BOA. Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Beşinci Şube (EUM. 5.ŞB), nr. 60/26, 23 Mayıs 1918. 14 İkdâm Gazetesi, nr. 7998, 16 Mayıs 1335/1919, s.2.

15

(7)

lirasıydı. Yine getirilen iktisadi anlayış gereği, bütün işlemleri Osmanlı kanun ve nizamlarına uygun olmak zorundaydı. 16

a. Yönetim Organları

Genel olarak Osmanlı anonim şirketlerinde birbirini tamamlayıcı üç önemli idare organı bulunuyordu. Bunlar meclis-i idare (yönetim kurulu), heyet-i umumiye (genel kurul) ve müdüriyetti. 17 İdari mekanizması iç tüzüğün ikinci faslında “şirketin umur-ı

dâhiliyesi” başlığıyla tanzim edilen şirketin üst yönetim organları şu şekilde biçimlendirildi.

1.Yönetim Kurulu (İdare Meclisi): Tüzüğe göre şirketin bütün işleri, genel kurulca seçilecek olan ve üye sayısı altı ile on beş arasında değişen yönetim kuruluna havale edildi. Milli iktisat politikasının en çok kendisini hissettirdiği alan yönetim birimiydi. Kurucular tarafından seçilmesi kararlaştırılan ilk yönetim kurulunun başkanının Osmanlı vatandaşı olması zorunluydu. Aynı şekilde yönetim kurulu üyelerinin en az yarısının da Osmanlı vatandaşı olması zaruriyeti vardı. Yönetim kurulu üyelerinin, Osmanlı merkezli diğer sigorta şirketlerinden görev almaları yasaktı. Üyelerin görev süresi dört yılla sınırlıydı.

Yönetim kurulu toplantısının belirli zamanı yoktu. İhtiyaç duyulduğunda toplantı yapılabilecekti. Ancak senede en az dört defa toplanılması mecburdu. Yapılacak görüşmelerin geçerli olabilmesi, üyelerin tümünün zamanında davet edilmesine ve yarısından bir fazlasının hazır bulunmasına bağlıydı. Yönetim kurulu, hazır bulunan üyelerin oy çokluğuyla karar alabilecekti. Yapılan müzakereler, zabıt defterine kaydedilir ve alt tarafı kurul başkanı ve üyelerden biri ve kâtip tarafından imzalanırdı. Şirketin en az elli hissesine sahip olmayanlar, kurula üye seçilemezlerdi. Kurul, her yıl üyeler arasından birini başkan birini de vekil seçecekti. Başkan ya da vekilin olmadığı zamanlarda onlara vekâlet edecek bir üye yine kurulca seçilirdi.

Yönetim kurulu, şirketin işlerinin idaresinde en büyük yetki sahibiydi. Sigortaların muhtelif kısımlara ait işlemlerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini belirlerdi. Sigorta ve mükerrer sigorta sözleşmelerinin şartlarını tespit ederdi. Şube ve acentelerin açılmasına veya kapanmasına karar verirdi. Müdürün teklifiyle mükerrer sigorta sözleşmelerinin yapılması kararını verirdi. (md.11-21).

2.Şirket Müdürü: Osmanlı’da kurulan anonim şirketlerde işlemleri yürüten en yüksek memurlar, idare meclisi murahhas üyeleri ile birlikte müdür veya ikinci müdürlerdi. Şirketlerde bir genel müdür (müdür-i umumi), birkaç müdür ve ikinci müdür bulunabilirdi. Genel müdür, işin genel idaresinden sorumluydu. Şirketler, sigorta işlemlerini hayat, yangın, nakliyat gibi şubelere ayırabilir ve her birine şube müdürleri tayin edebilirlerdi.18 Böylece genel müdürün sorumluluğu, şube müdürleri tarafından

paylaşılır, iş yükü hafifletilmiş olurdu.

16 BOA. Sadaret Divân-ı Hümâyûn Mukavelenâme (A.DVN. MKL), nr. 68/3, 9 Şubat 1918.

17 Serkiz Nihad, Sigorta Muhasebesi, Harik, Nakliyat, Hayat, Matbaa-ı Osmaniye, İstanbul 1926, s.134. 18

(8)

İç tüzüğe göre Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, yönetim kurulu tarafından tayin edilen bir müdür tarafından yönetilmekteydi. Müdürün birçok görevi ve sorumluluğu vardı. Şüphesiz en önemli vazifesi, yönetim kurulunca alınan kararları icra etmek ve şirketin diğer işlerini yürütmekti. Müdürün görev mahallinde bulunamadığı durumlarda ona vekâlet etmesi için bir veya birden fazla yardımcı seçilebilirdi. Müdür olabilmek için en az yüz hisse senedine sahip olmak şarttı. Müdür muavini olabilmek için elli hisse senedi yeterliydi. Senetler müdür ve yardımcılar için bir nevi teminat olarak kabul görmekteydi.

Şirketteki bütün memurların amiri sıfatını taşıyan müdür, yeni şubelerin açılması ya da gerek görüldüğünde kapatılması, memurların tayin ve azlini yönetim kuruluna teklif edebilme hakkına sahipti. Üç ayda bir yönetim kuruluna şirketin durumu hakkında rapor vermek zorundaydı. Birçok yetkiyle donatılmış olmasına rağmen, müdürler yönetim kuruluna katılırlar ancak oy hakları istişariydi. Müdür ancak idareyle ilgili toplantılarda hazır bulunurdu. Fakat burada da oy hakkı bulunmazdı. Gayrimenkullerin alım satımı, teminat vermeyi gerektiren evraklara, hayat ve sigorta poliçelerine, kayd u hayat şartlı olan gelir senetlerine yönetim kurulunun bir üyesiyle birlikte imza atarlardı. Müdürün bulunmadığı zamanlarda, yönetim kurulunca yerine atanacak vekil kişi müdürün yerine imza atabilirdi. (md.22-28).

3.Genel Kurul (Heyet-i Umumiye): Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin yönetim organlarından biri de görev tanımı dördüncü fasılla tespit edilen heyet-i umumiye yani şirket genel kuruluydu. Genel kurulun yılın ilk altı ayında toplanması tüzük gereğiydi. Bunun dışında yönetim kurulu gerek gördükçe olağanüstü biçimde de toplanabilirdi. Ayrıca şirket sermayesinin en az % 30’una sahip olan hissedarların istemesi halinde toplantı yapılabilirdi. Toplantı tarihi, yirmi gün öncesinden yazılı olarak Ticaret Nezareti’ne bildirilir ve nezaret toplantıya bir komiser gönderirdi. Devletin şirketler üzerindeki kontrolünü sağlamak için aldığı tedbirler çerçevesinde, söz konusu şirket yönetim kurulu ve müfettiş raporları, yıllık bilanço ve genel kurul zabıtları, hissedarların isimleri ve hisse oranlarını tanzim eden cetvelleri ilgili nezarete gönderme yükümlülüğü vardı. Genel kurula üye olabilmek için en az otuz hisse sahibi olunması gerekiyordu. Hissedarların her biri otuz hisse için bir oy hakkına sahiplerdi. Ancak bir üyenin kırktan fazla oyu olamazdı. Genel kurul toplantısı bir ay öncesinden Takvim-i Vekayi başta olmak üzere İstanbul’da yayımlanan en az üç gazeteyle duyurulurdu. Gerek asaleten gerek vekâleten şirket sermayesinden ¼’üne denk gelecek hisse senedi sahiplerinin hazır olmaları halinde kurul teşekkül etmiş sayılırdı. Bu sağlanamadığında ikinci defa toplantıya çağrı yapılırdı. İki toplantı arası yirmi günden az bir aydan çok olamazdı.

Şirketin genel kurul toplantılarına yönetim kurulu başkanı başkanlık ederdi. Bulunamadığı zamanlarda ise kurul üyeleri aralarından bir üyeyi vekâleten başkan seçebilirdi. Toplantı esnasında oy toplama işlemini, hazır bulunan üyelerden en fazla hisse sahibi olan iki kişi yapabilirdi. Kâtip, kurul başkanı ve oy toplama hakkı bulunan üyelerce tayin edilirdi. Toplantıda kararlar oy birliğiyle değil oy çokluğuyla alınırdı. Hangi konuların müzakere edileceğini gösteren cetveli yönetim kurulu hazırlardı. Bu cetvelde yer alacak maddeler, yönetim kurulunun teklifi ve şirket sermayesinin en az % 15’ine denk gelecek hissedarlar tarafından toplantıdan en az yirmi gün önce yapılacak tekliflerden ibaret olacaktı. Cetvelde yer alamayan meseleler, genel kurulda görüşülemezdi.

(9)

Hesapların denetimine çok önem veren şirket, bu iş için müfettişler görevlendirirdi. Hissedarlar genel kurulu, her yıl iki müfettiş ile iki müfettiş yardımcısı seçerdi. Bu göreve talip olabilmek için elli hisseye sahip olmak şartı vardı. Şirketin bütün hesapları ve yapılan tüm işlemler denetime tabi tutulurdu. Bunun için bütün defterler, zabıtnameler, iletişim evrakları müfettişler tarafından incelenirdi. Yapılan teftiş sonrası müfettişler, yıllık raporlarını ve gerekli gördükleri önerileri hissedarlar genel kuruluna arz ederlerdi. Genel kurulda konuşulan mevzular bir deftere kaydedilir ve defterin alt tarafı genel kurul başkanı, oy toplayıcı üyeler ve kâtip tarafından imzalanırdı. (md. 29-40).

b. Şirketin Mali İşleri

Şirketin mali hesap yılı 1 Ocak (kanun-ı sani) tarihiyle başlar, 31 Aralık günü (kanun-ı evvel) biterdi. 31 Aralık’ta şirketin blançosu ile kâr ve zarar hesabı kesilirdi. Bu bilançoyla şirket hesapları her yıl Mayıs sonuna kadar müdür tarafından yönetim kuruluna takdim edilirdi. Yönetim kurulu, her yılın sonunda şirketin alacağı ve borçlarını içeren genel bir defter düzenlerdi. Diğer ilgili evraklarla birlikte genel kurul toplantısından 40 gün önce hesap müfettişlerine gönderilir ve toplantı günü kurula sunulurdu.(md.41-42).

Şirketin elde ettiği senelik kârın dağıtımı belirli kurallara göre yapılırdı. İlk olarak her bir şube için belirli oranda ihtiyat akçesi ayrılırdı. Kalan temettuatın % 5’i yönetim kurulu üyelerine, % 3’ü encümen üyelerine, % 5’i yönetim kurulunca kararlaştırılacak oranda şirket müdürü ile memurlarına verilirdi. Kalanın bir kısmı ihtiyaç halinde ihtiyat akçesine eklenirdi. Diğer kısmı ise temettü hissesi adıyla hissedarlara verilmek üzere genel kurul kararına tabi olurdu. Temettuat hisseleri, bilançonun genel kurulca takdimi tarihinden nihayet on beş gün sonra makbuz karşılığında ödenirdi. İhtiyat akçesi, yukarıda söylendiği gibi senelik kârdan ayrılır ve meydana gelebilecek muhtemel zarar buradan karşılanırdı. Şirket sermayesinin toplamına denk geldiğinde ihtiyat akçesi artık kesilmezdi. (md.42-47) .

Şirketin imtiyaz süresini uzatma ve şirketi feshetme koşulları, tüzüğün sekizinci faslında ele alındı. Buna göre yönetim kurulu, herhangi bir sebebe bağlı olarak istediği zaman genel kurulu toplantıya çağırır ve şirketin imtiyaz süresinin uzatılmasını, feshini ya da tasfiye işlemlerini veyahut da başka bir şirketle birleşmesini teklif edebilirdi. Ancak süre uzatımı ve başka şirketlerle birleşmesi ve tüzük maddelerinin değiştirilmesi Osmanlı hükümetinin iznine bağlı olacaktı. Şirketin sermayesinin yarısı zayi olduğunda feshine veya devamına karar verilmek üzere yönetim kurulu, derhal genel kurulu toplantıya çağırırdı. Şirketin imtiyaz süresi sona erdiğinde ya da müddeti dolmaksızın feshedildiğinde toplanan genel kurul, şirketin tasfiye işlemlerine karar verirdi. Bunun biçin bir ya da birden fazla memur görevlendirebilirdi. Genel kurul, tasfiye esnasında da aynı yetkilere sahip olurdu. Tasfiye memurları, yapacakları çalışmayla genel kurulun kararı ve hükümetin izniyle feshedilmiş şirketin haklarını, senetlerini ve taahhütlerini başka bir şirkete ya da başka bir kimseye devredebilme yetkisine sahiplerdi. (md.48-50).19

Mali ve idari yapısı bu çerçevede oluşan Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, sigorta faaliyetlerine başladıktan bir süre sonra işlem hacmini genişletmeye başladı. Bu bağlamda ilk yerli sigorta şirketini bünyesine katmakla işe başladı.

19

(10)

C-Şirketin Büyümesi ve İlk Yerli Sigorta Şirketini Bünyesine Katışı

Daha önceki dönemlerde Batılı ülkelerle sigortalı ticari ilişkiler kurulmasına rağmen, Osmanlı vatandaşları tarafından yerli ve milli nitelikli ilk sigorta şirketi ancak 1892’de kurabildi. Osmanlı Umum Sigorta Şirketi adıyla 1893’te sigortacılık işlemleri yapmaya başladı ve kısa sürede hükümet desteğiyle adeta devletin sigorta şirketi gibi büyüdü. Kamu binaları buraya sigorta ettirildi. Sektördeki Avrupa merkezli şirketlerin etkisini iyice azaltmak için tebliğler yayımlandı ve yabancı şirketlerden ziyade Osmanlı Sigorta Şirketi’ne sigorta yaptırılması şiddetle tavsiye edildi. Dersaadet Su Şirketi kurucusu Ternau Bey, Osmanlı şirketi meclis azası Yeni Dünya Dimitraki Efendi ve Aleksandır Rali ve banker René Baudouy gibi Osmanlı gayrimüslimleri şirketin kurucuları arasındaydı. 20 Şirketin yerliliği mevzuu, bizatihi müteşebbislerin takdim ettiği

dilekçelerinde dile getirilmişti. Örneğin banker Theodor Tubuni Bey, Sadrazam Kıbrıslı Mehmed Kamil Paşa’ya gönderdiği yazısında Osmanlı topraklarında milli sigorta şirketlerinin yokluğundan şikayet ediyor ve kurmayı teklif ettiği şirketin buna bir hal çaresi olacağını vadediyordu.21 Diğerleri de benzer açıklamalarda bulunuyordu. Esasında şirketin

yerli nitelikli sayılması, Avrupalıların aksine genel merkezinin İstanbul oluşu, Osmanlı kanunlarıyla denetlenebilir olması ve diğer şirketlerle yapılan sözleşmeler dolayısıyla yüklü miktar paranın yurt dışına akışının engeleyecek olması açısından önem arz ediyordu. Bu nedenle kurucuları gayrimüslim olmalarına rağmen yerli statüsü kazanmaktaydı. 1890’lı yılların Osmanlıcılık politikası atmosferinde yerli sayılan şirket, yukarıda temas edildiği gibi II. Meşrutiyet sonrasında, I. Dünya savaşı akabinde ve erken cumhuriyet dönemlerinde büyük değişime uğradı. Kimlik algısındaki değişim, sigorta sektörünü dolayısıyla Osmanlı Sigorta Şirketi’ni de etkisi altına aldı. Şirketler yeni anlayışa göre şekillendirildi. Bu meyanda yukarıda kuruluşundan bahsettiğimiz adında milli kelimesi de bulunan Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, söz konusu ilk yerli sigorta şirketini bünyesine kattı. Diğer bir deyişle ilk yerli sigorta şirketi, yeni sigorta şirketine iltihak etti. İltihak konusu Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin faaliyete geçtiği 1918 yılı başından itibaren gündeme geldi. Bunun en önemli sebebi, daha önce bahsedildiği üzere I. Dünya savaşının olumsuz etkisiyle şirketin faaliyetlerini yapamaz hale gelmesiydi.22

Meselenin yönetim kurulunda görüşülerek kararlaştırılacağı hususu gazetelere yansıdı. 28 Mart 1918 tarihli Sabah Gazetesi haberine göre olağanüstü toplanacak kurulun en önemli gündemi şirketin feshi meselesiydi. Genel kurul fesih teklifini kabul ettiğinde şirketin satışı gündeme gelecek; reddettiğinde sigorta işlemlerine devam edilecekti. 23 Bu tür bir devir

kararı alınabilmesine iç tüzük izin veriyordu. Devri üstlenecek olan Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi iç tüzüğü de birleşmeye imkân tanıyordu.24 Mevzuat açısından sorun

20 BOA. Şûrâ-yı Devlet (ŞD). nr. 2591/1, v.9, 14 Kasım 1891.

21. “…Memâlik-i mahrûsa-yı şâhânede millî sigorta kumpanyalarının adem-i mevcudiyetine binâen… şu hâlde bir çâre-i müessire bulunması mücerred yerli sigorta kumpanyaları teşkîl ve ihdâsına mütevakkıf bulunduğu …” BOA. ŞD. nr.1182/18, v.1, 19 Ekim 1886.

22 Ererdi, H. Cemal, Sigortacılığımızın Tarihi, İstanbul 1998, s.74. 23

Sabah Gazetesi, sayı 10188, 28 Mart 1334/1918, s.2.

24 Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin iç tüzüğünün 48. maddesi, yönetim kuruluna her ne vakit ve her ne sebeple olursa olsun genel kurulu toplantıya çağırma, müddetin uzatılması veya feshi ile tasfiye işlemlerini yahut da başka şirketle birleşmesini teklif etme yetkisini vermişti. Bkz. BOA. A.DVN. MKL. 68/3, 9 Şubat 1918.

(11)

olmaması, işlemin hızlıca yapılacağına işaret ediyordu.25 Tasfiye memurlarının verdiği

ilan doğrultusunda toplantının 4 Mayıs 1918 Cumartesi günü öğleden sonra saat iki buçukta Galata Voyvoda Han’ında yapılacağı duyuruldu. Asgari yirmi beş hisse senedi olup, toplantı gününden önce on gün içinde Osmanlı Bankası İstanbul idare merkezine veya taşra şubelerine veren hissedarlar, genel kurul toplantısına katılabileceklerdi.26 Bir

çok gündem maddesi içinde en dikkat çekici olanı “şirketin alacakları, mevcut nakidi ve borçlarının Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’ne devredilmesi ve satışı meselesi” idi.27

Nitekim karar, ön görüldüğü biçimde çıktı. Böylece ilk yerli sigorta şirketi, hâlihazırdaki mevcudu, alacağı ve borçlarıyla beraber Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketine devredildi. Ayrıca yeni şirket, eskisinin bütün hak ve taahhütlerini de üstlendi.28

Mevzuata uygun biçimde feshedilmiş olan Osmanlı Sigorta Şirketi’nin müdürü başta olmak üzere memurları ve acenteleri, tecrübelerinden faydalanılması mülahazasıyla iltihak ettikleri yeni şirkette istihdam edildi. Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, şimdiye kadar idare binası olarak Osmanlı İtibari Milli Bankasının binasını kullanırken, iltihak sonrasında Osmanlı Sigorta Şirketi’nin daha önce kullandığı Galata’daki Voyvoda caddesi 27-35 numaralı Sigorta Hanı’na taşındı.29

Böylece 1893’te resmi açılışı yapılarak sigorta sektöründe hizmet vermeye başlayan ve bir süre sonra hayat sigortası işlemlerini de icra eden Osmanlı Umum Sigorta Şirketi, artık sektörden çekildi. Bütün çalışanlarıyla beraber Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’ne katılmış oldu. Güçlenen yeni şirketin faaliyet alanının daha da genişleyeceği beklenirken, aksi yönde bir gelişme yaşandı ve bir süre sonra Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, bu defa İstanbul Umum Sigorta Şirketi’ne dönüştü.

D-Şirketin Tabela Değişikliği ve İstanbul Umum Sigorta Şirketi’ne Dönüşümü Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, iç tüzüğünde kendisine doksan dokuz yıllık bir imtiyaz süresi ön görmüştü. 30 Ancak bu öngörü iki yıl devam edebildi. 30 Ekim

1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması, İttihatçı liderlerin ülke dışına çıkışı ve mütareke döneminin siyasi atmosferi, şirketin geleceğini doğrudan etkileyen

25 Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’nin iç tüzüğünün 51.maddesi şöyleydi: “meclis-i idare her ne vakit ve her nesebeple olursa olsun heyet-i umumiyeyi ictimaya davet ile şirketin müddetinin temdidini veya feshi ile kat‘-ı muamelatını veyahut sair bir şirketle birleşmesini teklif edebilir. Şu kadar ki, temdid-i müddet ile şirketin sair şirket ile birleşmesi maddeleri hükümet-i seniyyenin ruhsatına mütevakkıftır.” Bkz. Y.b, “Osmanlı Sigorta Şirketi Umumiyesi Nizamnamesi”, 5 Zilkade 1309/ 19 Mayıs 1308, Düstur, I. Tertip, Cilt 6, Ankara 1939, ss.1210-1221.

26 Sabah Gazetesi, sayı 10198, 7 Nisan 1334/1918, s.2. 27 Sabah Gazetesi, sayı 10228, 7 Mayıs 1334/1918, s.2. 28

Osmanlı Sigorta Şirket-i Umûmîyesi Tasfiye Memurları tarafından Ati Gazetesi’nde yayımlanan haber şu şekildeydi: “Efendim, 4 Mayıs 1334-1918 tarihinde inʽikâd etmiş olan Osmanlı Sigorta Şirket-i Umûmîyesi hissedârân hey’et-i umûmîye-i fevkâ’l-âdesince ittihâz olunan mukarrerâta ve Osmanlı Milli Umûm Sigorta Şirketiyle akd ve teâti olunan mukavelenâme ahkâmına tevfikân Osmanlı Sigorta Şirket-i Umûmîyesinin mevcûdât ve matlûbât ve düyûnu tarafımızdan Osmanlı Milli Umûm Sigorta Şirketine devredilmiş olduğundan şirket-i mezkûre, dest tasfîye olan Osmanlı Sigorta Şirket-i Umûmîyesinin kâfe-i hukuk ve taahhüdâtını der-ûhde etmiş olduğunu arz ve bi’l-vesile te’yîd-i ihtirâmât eyleriz.” Bkz. Ati Gazetesi, sayı 125, 5 Mayıs 1334/1918, s.4.

29 Sabah Gazetesi, sayı 10228, 7 Mayıs 1334/1918, s.2. 30

(12)

gelişmelerdi. Nitekim şirketin hissedarlar genel kurulu, 11 Mayıs 1920 tarihli toplantısında radikal bir değişime karar verdi. Tüzüğün ikinci maddesinde tadilat yapılarak, şirketin adı İstanbul Umum Sigorta Şirketi olarak değiştirildi.31 Değişiklik teklifi Şurayı devlette geniş

biçimde ele alındı. Üyelerin bir kısmı şirket unvanının bu şekilde değiştirilmesine karşı çıktı. Üyelerden Ali Fuat Bey ve Ziyaeddin Bey muhalefet edenlerin başındaydı. Onlara göre şirket çok eskiden beri Osmanlı Sigorta Şirketi olarak işlem yapıyordu. Değişiklik zorunluysa, şirket unvanı “İstanbul Osmanlı Sigorta Şirketi” şeklinde olmalı ve Osmanlı adının çıkarılmasına izin verilmemelidir. Ancak şirket yöneticileri buna itiraz ettiler. “İstanbul Umum Sigorta” adının verilmesinin şirket için faydalı olacağını ileri sürdüler. Bu itiraz sonrası üyeler, isim değişikliğine kanunen bir engel bulunmadığı, şirketin bu haliyle de Osmanlı kanunlarına tabi hareket edeceği gerekçesiyle 26 Temmuz 1920’de değişikliği onayladılar. Meclisi Vükela’dan da aynı doğrultuda karar çıktı. Nihayetinde 25 Ağustos 1920’de Sultan Vahideddin’in iradesi alındı.32 Böylece isim değişikliği yürürlüğe

girmiş oldu.

Böylece ilk yerli sigorta şirketini bünyesine katarak kendini geliştiren Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi, bundan böyle İstanbul Umum Sigorta Şirketi olarak varlığını sürdürmeye başladı. Tabelasını değiştiren şirketin faaliyet alanı yangın ve reasürans olarak belirlendi. Ancak 1922’de hayat sigortası, 1923’te nakliyat, 1925’te ise kaza sigortaları yapmaya başladı. 1926’da sermayesini 550.000 TL’ye yükseltti. Türkiye dışında Yunanistan’da şubeler açtı.33

İsim değişikliğinin yanı sıra yönetim kurulu yapısında da tadilat gerçekleşti. Kurulduğu dönemde milli iktisat anlayışının gereği, yönetim kurulu başkanı ve üyelerin yarısı Osmanlı tebaasıydı. On birinci maddenin yeni halinde bu şart kaldırıldı ve herhangi bir sıfat belirtilmeksizin kurulun on beş üyeden ibaret olması kararlaştırıldı.34 Şurayı devletin maliye ve nafia dairelerinde yapılan müzakerelerde mesele

derinlemesine tartışılmıştı. Bu tartışmalar esnasında kurul üyeleri, maddenin eski halinin yani yönetim kurulu başkanının ve üyelerinin yarısının Osmanlı tebaasından oluşması ilkesinin gerçekte Osmanlı vatandaşlarının lehine bir durum olduğunu görmüşlerdi. Ancak şirketin imtiyazlı statüde bulunması, değişikliğin onaylanmasının en önemli sebebiydi.35

Bunun yanı sıra hisse senetlerinin Osmanlı vatandaşlarına ait olmayıp, isme yazılı ve

31

İlgili madde şu şekildeydi: Şirketin Unvanı: “İstanbul Umum Sigorta Şirketi” olacak ve tabiyeti itibariyle bilcümle muamelatı hakkında Devlet-i Osmaniyye’nin kavânin ve nizamât-ı hazıra ve mustakilesi tatbik edilecektir. Bkz. BOA. ŞD. nr. 1271/31, 3 Temmuz 1920; Peyam-ı Sabah Gazetesi, sayı 653, [27 Eylül 1920], s.3; Y.b, İstanbul Umum Sigorta Şirketi, İstanbul 1926, s.2.

32 BOA. İ.DUİT. nr. 121/46, v1, 26 Temmuz 1920. 33 Ererdi, Sigortacılığımızın Tarihi, s.72. 34

Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketinin 11. Maddesi için bkz. BOA. ŞD. 1260-28, BOA. İ.DUİT, nr. 121/47; İstanbul Umum Sigorta Şirketi Nizamnamesinin 11. Maddesinin değiştirilmiş hali şu şekildedir: “…şirketin umur-ı mesâlihinin idâresi hey’et-i umûmiye tarafından mansûb ve altıdan on beşe kadar aʻzâdan mürekkeb bir meclis-i idâreye ihâle olunmuştur. Meslis-i idâre aʻzâları ( meclis-i idâreb tarafından bu husus hakkında bir karar verilmedikçe) İstanbul’da bulunan diğer sigorta ve mükerrer sigorta ve reasürans şirketlerinde hiçç bir me’mûriyet kabul edemezler. bkz. BOA. İ.DUİT, nr. 121/46, s.4.

35

“… on birinci madde-i asliye gerçi tebʻa-ı Osmaniye lehine bir menfaʻat teşkîl etmekte…esâsen şirket-i mezkûrenin hükümete karşı vezâif ve taahhüdâtı hâiz imtiyâzlı bir şirket olması ve hisse senedâtının da nâma muharrer ve tebʻa-ı Osmaniyeye münhasır olmayıp hâmiline ait bulunması iʻtibâriyle meclis-i idâre aʻzâsının bir kısmının Osmanlı olmasını mecbûr kılacak bir sebeb-i kanuni olmamasına …” bkz. BOA. İ.DUİT. nr.121/46.

(13)

hamiline şekilde bulunması, yönetim kurulu üyelerinin bir kısmının Osmanlı tebaası olmasını zorunlu kılacak herhangi bir yasal sebep olmaması diğer önemli nedenlerdi. Üyeler, böyle bir zorunluluğun getirilmesi durumunda sermayedarlarının çoğunluğu yabancı olduğundan, bu tür şirketlerin tüzükleri gereği kendilerini feshettiğini ve yabancı ülke vatandaşlığına geçerek yeniden girişimlerde bulunduklarını söyledi. Bu halde baskı yapmanın fayda getirmeyeceğini düşünüyorlardı.36

Şirket yeni haliyle sigorta işlemlerini icra etmeye başladı. Ancak 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla beraber başka bir durum daha ortaya çıktı.

E-Cumhuriyetin İlanı Sonrası Şirketin Durumu

Cumhuriyetin ilanı sonrasında ortaya çıkan mühim konulardan biri, daha önce İstanbul hükümetince onaylanmış işlemlerin akıbetinin ne olacağı hususuydu. Konu üzerinde çalışma yapan hükümet, Osmanlı döneminde kurulmuş müesseselerin yeniden incelenmesine karar verdi. Şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri, kurulun kararına bağlandı. Yukarıda söylendiği gibi daha önce Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’nin iç tüzüğünün 2, 11, 19, 20, 22, 23 ve 28. maddeleri tadil edilmiş ve bu değişiklik mülga İstanbul hükümeti tarafından onaylanmıştı. Onay tarihi 16 Mart 1920’den sonra olduğu için bakanlar kurulu bu değişikliği keen-lemyekün yani yok hükmünde saydı. İstanbul ticaret idaresi, tüzüğün yeniden tasdikini talep edince, ilgili kurullar tekrar görüşmeye başladı. İnceleme sonrasında ana hatlarıyla tüzüğün usule ve emsallerine uygun olduğu tespiti yapıldı. Ancak değiştirilmesi gerekli görülen maddeler de vardı.

Yeni tüzüğe bütün olarak bakıldığında, İstanbul Umum Sigorta Şirketi iç tüzüğünün tamamen yok sayıldığı ve müracaatın önceki unvanla yani Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi’yle yapıldığı görülmektedir. Bakanlar Kurulunca onaylanan tüzüğün baş kısmında “Osmanlı milli umum sigorta şirketi nizamname-i dahilisinin bazı mevaddını muaddel nizamnamedir” cümlesi yer almaktadır.

Şirket unvanını gösteren ikinci madde “şirketin unvanı İstanbul Umum Sigorta Şirketi” olarak tashih edildi. Bütün işlemlerinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına bağlı olacağı hükmü konuldu. Ekonominin Türkleştirilmesi politikası bağlamında radikal değişikliler de yapıldı. Örneğin 11. madde bu bağlamda düzeltildi. İlk halinde altıdan on beş kişiye kadar oluşacak yönetim kurulu üyelerinin kimliğiyle alakalı bir hüküm bulunmazken,37 yeni dönemde yönetim kurulu başkanının Türk olması ve diğer üyelerin

Türkiye’de ikameti zorunlu tutuldu.38 Yönetim kurulu üyelerine yabancı bir ülkede ikamet

izni veren 18. madde, ekonominin Türkleştirilmesi politikası bağlamında yeniden değerlendirildi. Yönetim kurulu üyelerinin en az yarısının Türkiye’de ikamet eden Türk

36

BOA. İ.DUİT, nr. 121/46, s.4

37 BOA. Sadaret Divân-ı Hümâyûn Mukavelenâme) A.DVN. MKL. nr. 68/3.

38 “…şirketin umûr-ı mesâlihinde idâresi hey’et-i umûmiye tarafından mansûb altıdan on beşe kadar aʻzadan mürekkep bir meclis-i idâreye ihâle olunmuştur. Meclis-i idâre re’isi Türk olacak ve re’isten başka on dörde kadar intihâbı câiz olan meclis-i idâre aʻzasının Türkiye’de mukîm olanlardan laâ-akall Türk tabiʻiyyetini hâiz olacaktır…” bkz. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA). Fon no: 301811, Kutu no:12, Dosya no: 70, Sıra no: 17, 20 Mart 1925.

(14)

vatandaşlarından olması zorunlu tutuldu. 39 Bunun üzerine yapılan inceleme sonrasında

bazı küçük değişiklikler yapıldıktan sonra 20 Mart 1925’te Gazi Mustafa Kemal ve icra vekilleri heyeti tarafından imzalanan bir kararname ile şirket iç tüzük değişikliği onaylandı.40

Şirketin adının değiştirilmiş olduğu ikinci madde [Şirketin unvanı: İstanbul Umum Sigorta Şirketi olacak ve tabiiyet itibariyle bi’l-cümle muamelat hakkında Türkiye Cumhuriyeti’nin kavanin ve nizamât-ı hazıra ve müstakilesi tatbik edilecektir.] aynen kabul edildi. Böylece Osmanlı Milli Umum Sigorta şirketinin daha önce İstanbul Umum Sigorta Şirketi şeklinde değiştirilen unvanı, Türkiye Cumhuriyeti tarafından da onaylanmış oldu.41 Bu durumda şirket yeni dönemde aynı adla faaliyetlerini yürütme hakkı kazandı.

Diğer maddelere bakılırsa değişikliğin temel amacı, hükümetin imtiyazlı şirketlere uyguladığı politika doğrultusunda şirketi Türkleştirmekti. Bunun sağlanması için öncelikle Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına tabi hale getirildi. 18.maddede yapılan değişiklikle [Meclis-i idare azasının lâ-akl nısfı Türkiye’de mukim olmak meşruttur ] Yönetim kurulunun en az yarısının Türkiye’de ikameti zorunlu tutuldu. On birinci maddeyle42 altı

kişiden on beş kişiye kadar üyesinin bulunabileceği yönetim kurulunun başkanının Türk olması ve başkan ve üyelerinin Türkiye’de ikamet etmeleri şartı getirildi. Müdür olabilmek için en az yüz hisse senedine sahip olma şart koşuldu. Şirketin Türkiye’de çalışan memurlarından herhangi biri görevden ayrıldığında yerine Türklerin getirilmesi, yabancı birinin istihdamı halindeyse durumun Ticaret bakanlığına bildirilmesi zorunlu tutuldu.

1924 anayasası her ne kadar Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşları Türk olarak kabul etmiş olsa da yabancı sermayeli imtiyazlı şirketlerde işgücünün Türkleştirilmesinde din temeline dayanan Türklük tanımı tercih edildi.43 Böylece yeni dönemin politikaları

doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti, şirket üzerinde daha etkin hale geldi. Diğer

39

“Osmanlı Milli Umûm sigorta şirketi nizâmnâme-i dâhilisinin 2, 11, 19, 20, 22, 23, 28.ci maddelerinin taʽdîlini mülga İstanbul hükümetince müsâʽade edilmiş ise de muʽâmelâtın tasdîki 16 Mart [13]36 tarihinden sonra olmak iʽtibâriyle ke-enlemyekün bulunduğundan taʽdîlât-ı mezbûrenin yeniden tasdîki İstanbul vilâyeti ticâret idâresinden bildirilmekle …” Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA). Fon no: 301811, Kutu no:8, Dosya no: 44, Sıra no: 18, 9 Mart 1924.

40 Osmanlı milli umum sigorta şirketi nizamname-i dâhilîsinin taʽdili ticaret vekalet-i celilesinin 1 Kanun-ı sani sene [1]341 tarih ve 8971 ticaret müdüriyeti numrolu tezkeresiyle teklif eylemiş ve keyfiyet icra vekilleri heyetinin 20.01.1341 tarihli icraında lede’l-tezekkür mezkûr şirket nizamname-i dahilisinin ikinci, on sekizinci, on birinci, yirminci, yirmi ikinci, yirmi sekizinci, maddelerinin balâda muharrer olduğu şekilde taʽdili ve ber-vech-i muharrer mevâd-ı mezkûr nizamnameye tezyîdi kabul eylemiştir. 20/01/[1]341. Bkz. BCA, Fon no: 301811, Kutu no:12, Dosya no: 70, Sıra no: 17, 20 Mart 1925.

41 Bu dönemde isimleri benzer birçok yeni şirket kuruldu. Örneğin İstanbul Umum Sigorta Şirketi faaliyette olduğu dönemde, yine merkezi İstanbul olmak üzere dava vekillerinden Ali Galip Bey ve Ahmed Selahaddin Beyler tarafından 50 bin lira sermayeli olarak İstanbul Sigorta Şirketi adıyla bir şirket kurulmuştu. Aradaki tek fark, ilkinin adında “umum” kelimesinin bulunmasıydı. Bkz. BOA. ŞD. nr. 1264/28, 26 Ağustos 1918; BOA. İ.DUİT. nr.123/13, v1, 12 Ekim 1919.

42 11.madde: Şirketin umur ve mesalihi idaresi, heyet-i umumiye tarafına mensup ve altıdan on beşe kadar azadan mürekkep bir meclis-i idareye ihale olunmuştur. Meclis-i idare reisi Türk olacak ve reisten başka on dört kadar intihabı caiz olan meclis-i idare azasının Türkiye’de mukim olanların la-akl nısfı Türk tabiyyetini hâiz olacaktır. Meclis-i idare azaları meclis-i idare tarafından bu husus hakkında karar verilmedikçe İstanbul’da bulunan diğer mükerrer sigorta ve resurans şirketlerinde hiçbir memuriyet kabul edemezler.

43

(15)

maddelerde yapılan tadilatla şirket, doğrudan Ticaret Bakanlığı denetimi altına alındı. Tüzük dışı hareket etmesi engellendi. Böyle bir durumda ruhsatının iptali hükme bağlanarak kontrol ve denetim hakkı güçlendirildi.

İlk yönetim kurulu toplantısını 9 Ocak 1926’da gerçekleştirdi.44 Duyulan ihtiyaç

nedeniyle 1943’de45, 1947’de46, 1951’de47 ve 1953’te48 tüzük maddelerinde değişikliğe

gidildi. Muhtelif tarihlerde sermaye artımına giderek, sektördeki etkisini artırdı. Günümüzde Demirören Holding bünyesinde kurumsal varlığı devam etmekte ancak aktif sigortacılık işlemleri yapmamaktadır.

Sonuç

Ticaretin genişlemesiyle doğru orantılı biçimde geliştiği anlaşılan sigorta sektörü, muhtelif sebeplerden ötürü Osmanlı dünyasına oldukça geç bir dönemde girdi. XIX. Yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen bazı büyük yangınlar, sigortacılığın tanınırlığını ve talep edilirliğini artırdı. Avrupalı şirketler marifetiyle çeşitli sigortalı işlemlere rastlanılmaktaysa da Osmanlı vatandaşları tarafından İstanbul’da ilk sigorta şirketi ancak 1892 yılında kurulabildi. Hakim ideoloji “Osmanlıcılık” nedeniyle kurucularının etnik ya da dini durumlarına bakılmaksızın yerli ve milli vasfı verilen sigorta şirketi 1918’e kadar faaliyetlerini aksatmadan yürüttü. II. Meşrutiyetin ilanı ardından yönetimde etkin güç haline gelen İttihat ve Terakki’nin takip ettiği ekonomik politika diğer şirketler gibi bunu da etkiledi. I. Dünya savaşının sonuna kadar siyaset üzerinde egemen olan İttihatçılar, ekonominin millileştirilmesi politikasını uyguluyorlardı. Bu bağlamda unvanında “milli” kelimesi bulunan onlarca yeni şirketler tesis edildi. Meşrutiyetten beri sürekli değişen kimlik algısının etkisi diğer alanlarda olduğu gibi sigorta sektöründeki şirketler üzerinde de görülüyordu. Bu meyanda Osmanlı İtibari Milli Bankası’nın girişimiyle yine adında milli terimi bulunan Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi 1918’de kuruldu. İç tüzüğü milli ekonomi anlayışına göre oluşturuldu. Kısa süre içerisinde ilk yerli sigorta şirketini bünyesine katarak piyasada gücünü artırdı. Ancak savaşın mağlubiyetle neticelenmesi ve İttihatçı liderlerin yurt dışına gidişleri şirketi olumsuz etkiledi. Mütareke döneminde yapılan tüzük değişikliğiyle bir önceki politikanın izleri silindi. 1920 yılında şirketin adı İstanbul Umum Sigorta Şirketi olarak değiştirildi. Tüzük bu defa yeni siyasete göre değişti. Cumhuriyetin ilanıyla ayrı bir süreç başladı. Osmanlı döneminde kurulan bütün şirketlerin yeni hükümet tarafından incelenmesi kararı doğrultusunda şirketin tüzüğü tekrar revize edildi. Yeni iç tüzük, bu defa Cumhuriyetin ilk evresinde uygulanan ekonominin Türkleştirilmesi politikasına göre tanzim edildi. Yönetim kurulu başkanının Türk olması ve üyelerinin Türkiye’de oturmaları şartları getirildi. Muhtelif tarihlerde yapılan değişikliklerle şirket uzun yıllar faaliyetini sürdürdü.

44 İlgili Osmanlıca rapor için bkz. Yb, İstanbul Umum Sigorta Şirketi, İstanbul 1926. 45

BCA, Fon no: 30180102, kutu no: 101, Dosya no:8, Sıra no: 13. 46 BCA, Fon no: 30180102, kutu no: 114, Dosya no:40, Sıra no: 1. 47 BCA, Fon no: 30180102, kutu no: 126, Dosya no:18, Sıra no: 9. 48

(16)

Kaynaklar Arşiv Vesikaları

1-Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Bâb-ı âli Evrâk Odası, (BEO), nr. 248/18536. Cevdet İktisat (C.İKTS), nr. 5/224.

Dosya Usulü İrâdeler Tasnifi (İ.DUİT), nr. 121/46, 121/47, 123/13. Emniyet-i Umûmîye Müdüriyeti Beşinci Şube (D.EUM.5.Şb), nr. 60/26. İrâde Husûsî (İ.HUS), nr. 14/41.

İrâde Ticaret ve Nafıa (İ.TNF), nr. 21/18. Meclis-i Vükelâ Mazbataları (MV), nr. 249/8.

Sadaret Resmî Marûzât Evrâkı (Y. A.RES), nr. 121/50, 123/124. Sadaret Divân-ı Hümâyûn Mukavelenâme (A.DVN. MKL), nr. 68/3. Şûrâ-yı Devlet (ŞD), nr. 1182/18, 1260/28, 1264/28, 1271/31. Yıldız Sadaret Husûsî Marûzât Evrâkı (Y.A.HUS), nr.278/175.

2-Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA)

BCA, Fon no: 301801, kutu no: 133, Dosya no:76, Sıra no: 13; Fon no: 30180102, kutu no: 101, Dosya no:8, Sıra no: 13; Fon no: 30180102, kutu no: 114, Dosya no:40, Sıra no: 1; Fon no: 30180102, kutu no: 126, Dosya no:18, Sıra no: 9; Fon no: 301811, Kutu no:12, Dosya no: 70, Sıra no: 17.

3-Gazete ve Mecmualar

Ati Gazetesi, no: 125, 5 Mayıs 1334/1918. İkdam Gazetesi, no: 7998, 16 Mayıs 1335/1919. Peyam-ı Sabah Gazetesi, no: 653, [27 Eylül 1920].

Sabah Gazetesi, no: 10188, 28 Mart 1334/1918; 10198, 7 Nisan 1334/1918; 10228, 7 Mayıs 1334/1918.

Tanin Gazetesi, no: 3441, 8 Temmuz 1334-1918; no: 3451, 20 Temmuz 1334-918. Tercümân-ı Hakikat Gazetesi, no: 4537, 27 Muharrem 1311/10 Ağustos 1893.

4-Kitap ve Makaleler

Ahmed Reşid. (1312). Hukuk-ı Ticaret. İstanbul: Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi Matbaası.

Akyıldız, Ali. (2005). Anka’nın Sonbaharı Osmanlı’da İktisadî Modernleşme ve Uluslararası Sermaye, İstanbul: İletişim Yayınları.

Avcı, Mustafa. (2002). “Sigortanın Osmanlı Hukukuna Girişi”. Türkler-14, İstanbul. Bardakoğlu, Ali. (2013). “Hukuki ve Ticari Hayat”. Diyanet İlmihali, II, Ankara. Ererdi, H. Cemal. (1998). Sigortacılığımızın Tarihi. İstanbul.

Kamilçelebi, Hatime. (2012). “Osmanlı Devleti’nde Sigortacılığa Dini Yaklaşım”. Ekonomi Bilimleri Dergisi, 4 (1). İstanbul.

Koraltürk, Murat. (2011). Erken Cumhuriyet Döneminde Ekonominin Türkleştirilmesi. İstanbul: İletişim Yayınları.

Mehmed Zühdü. (1926). Sigorta İktisadı, Tekniği ve Tatbikatı, İstanbul: Evkâf-ı İslamiye Matbaası.

(17)

Nazaret Haçaryan. (1332). Sigortaların Memâlik-i Osmaniye'deki Hâl-i Sabıkı ve Hazırı. Dersaadet: Bahriye Matbaası.

Oktar, Suat.- Varlı, Arzu. (2009). “İttihat ve Terakki Döneminin Ulusal Bankası: Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası”. Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Dergisi. XXVII (2). İstanbul.

Osman Nuri Ergin. (1330). Mecelle-i Umûr-ı Belediye- III. İstanbul: Dersaadet Matbaası. Serkiz Nihad. (1926). Sigorta Muhasebesi, Harik, Nakliyat, Hayat. İstanbul: Matbaa-ı

Osmaniye.

Tevfik Ali Vehbe. (1973). “Çağdaş Hukukta ve İslam Hukukunda Sigorta”. (çev. Servet Armağan). Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi-10. İstanbul.

Toprak, Zafer. (2012). Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918. İstanbul: Doğan Kitap. Toprak, Zafer. (2016). İttihat-Terakki ve Cihan Harbi 1914-1918. İstanbul: Kaynak

Yayınları.

Vardit Rispler Chaim. (1991). “Insurance and Semi-Insurance Transactions in Islamic History until the 19th Century”. Journal of the Economic and Social History of the

Orient. 34 (3)

Vehbe, Tevfik Ali. (1973). “Çağdaş Hukukta ve İslam Hukukunda Sigorta”. (çev. Servet Armağan). Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi-10. İstanbul.

Y.b, (1926). İstanbul Umum Sigorta Şirketi, İstanbul:

Y.b, (1332). Osmanlı İtibari Milli Bankası Nizamname-i Esası. İstanbul: Matbaa-ı Amire, Y.b, (1939). “Osmanlı Sigorta Şirketi Umumiyesi Nizamnamesi”. Düstur, I. Tertip, Cilt 6,

(18)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu konfe- ranslarda tropikal mimarlık, bir dizi iklime duyarlı tasarım uygulaması olarak tanım- lanmış ve mimarlar tropik bölgelere uygun, basit, ekonomik, etkili ve yerel

Sp-a Sitting area port side width Ss- a Sitting area starboard side width Sp-b Sitting area port side Ss- b Sitting area starboard side Sp-c Sitting area port side Ss- c Sitting

Taşınabilir kültür varlıkları için ağırlıklı olarak, arkeolojik kazı ve araştırmalara dayanan arkeolojik eserlerin korunması ve müzecilik hareketi ile daha geç

Sakarya İli Geyve İlçesi Geleneksel Konut Mimarisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı,

Tasarlanan mekân için ortalama günışığı faktörü bilgisi ile belirlenen yapay aydın- latma kapalılık oranı, o mekân için gerekli aydınlık düzeyinin değerine

Şekil 1’de görüldüğü gibi otomatik bina yönetmelik uygunluk kontrol sistemlerinin uygulanması için temel gereklilik, nesne tabanlı BIM modellerinin ACCC için gerekli

yüzyıl başlarının modernist ve ulusal idealleri doğrultusunda şekillenen mekân pratiklerinin doğal bir sonucu olarak kent- sel ölçekte tanımlı bir alan şeklinde ortaya

ağaç payanda, sonra ağaç poligon kilit, koruyucu dolgu tahkimat: içi taş doldurulmuş ağaç domuz damlan, deneme uzunluğu 26 m, tahkimat başan­ lı olmamıştır (Şekil 8).