• Sonuç bulunamadı

View of Tahtalı Dağı’nın (Antalya) Hidrojeolojik Geleceği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "View of Tahtalı Dağı’nın (Antalya) Hidrojeolojik Geleceği"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tahtalı Dağı’nın (Antalya) Hidrojeolojik Geleceği

Yasemin LEVENTELİ

Akdeniz Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Antalya, TÜRKIYE

*Sorumlu Yazar Geliş Tarihi : 17.12.2009

e-posta: leventeli@akdeniz.edu.tr Kabul Tarihi : 13.01.2010 Özet

Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan Tahtalı Dağı, Antalya Körfezi batı kenarı boyunca uzanır. İçerdiği bitki örtüsü çeşitliliği, endemik bitkileri, yaban hayvanı ve tarihi anıtlar önemli özelliklerindendir. Temel olarak; dolin gibi karstik yapıların yaygın olduğu kireçtaşından oluşmaktadır. Bu karstik yapılar kışın kar ile dolmakta ve daha sonra yeraltısularını beslemektedir.

Kayak için uygun olmayan morfolojisi, yetersiz ve niteliksiz kar örtüsüne rağmen; 2002 yılında, Tahtalı Dağı’nın yaklaşık 600 m2’lik alanı,

özel bir turizm şirketine kayak merkezi inşa etmek amacıyla; alt ve üst istasyon tesisleri, teleferik hattı ve yol yapımı için 29 yıllığına kiralanmıştır. Teleferik hali hazırda hizmet vermektedir. Tesisin tam kapasite hizmete girmesi ile ortaya çıkacak atıkların yeraltı ve yüzey sularına etkisi göz ardı edilmiştir. Oysa ki; Tahtalı Dağı, biri kuzeyinde diğeri güneyinde olmak üzere iki havzayı beslemektedir. Teke yarımadasındaki Kemer, Çamyuva ve Tekirova bu havzalarda yeralan önemli yerleşim alanlarındandır. Dağın zirvesinde yapılacak bu ölçekteki bir tesis (1) morfolojiyi ve (2) hidrolojik dengeyi bozacak, (3) yüzey ve yeraltı sularını kirletecek, (4) endemik bitkiler ve hayvanlar zarar görecek ve (5) yangın olasılığı artacaktır. Bu boyutta bir yapılaşma olmadan da, doğa sporları ile ilgili projeler geliştirilerek, bölge turizmine hizmet etmek mümkündür.

Anahtar Kelimeler: Tahtalı Dağı, Hidrojeoloji, Yeraltısuyu, Beslenme Havzası

Hydrogeological Future of Tahtalı Mountain (Antalya, Turkey)

Abstract

Tahtalı Mountain, located within the frontiers of the Beydağları National Park, lies along the Western part of the Antalya Bay. Its main characteristics are its variety of vegetation, endemic plants, wild animals and historical sites. The mountain is basically made of limestone which has karstic structures such as dolines. These karstic features fill with snow in winter and recharge the aquifer.

Despite its unsuitable morphology and inadequate and inappropriate snow cover, an area of approximately 600 m2 of Tahtalı Mountain was rented for 29 years by a private tourism company in 2002 in order to build a ski resort with its aerial cableway with upper and lower stations and a route. The aerial cableway has already been in service. The impact of the waste on surface and groundwater after the resort is put into service has been ignored. Nevertheless, Tahtalı Mountain supports two reservoirs: one in its north and one in its south. Kemer, Çamyuva and Tekirova situated in the Teke Peninsula and also in these reservoirs are important dwelling areas. A resort of such growth on the top of the mountain will deteriorate (1) the morphology and (2) hydrological balance, (3) will contaminate the surface and groundwater, (4) the endemic plants and animals will suffer and (5) the risk of fire will rise. It is possible to contribute to the tourism sector of the region without such massive construction by developing projects about natural sports.

Keywords: Tahtalı Mountain, Hydrogeology, Groundwater, Recharge Basin

GİRİŞ

Önemli derecede hissedilmeye başlanan küresel ısınma ve beraberinde su sorunu, tümüyle insanoğlunun yanlış uygulamalarına dayanmaktadır. Mühendislik projeleri için yanlış yer seçimi ve su kaynaklarının plansız – programsız kullanılması bu uygulamaların başında gelmektedir.

Antalya Körfezi batı kenarı boyunca uzanan ve 2366 metrelik yüksekliği ile bölgenin görkemli dağlarından biri olan Tahtalı Dağı, Olimpos-Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer almaktadır. İçerdiği bitki örtüsü çeşitliliği, endemik bitkileri, yaban hayvanı ve tarihi anıtları ile tam bir “ulusal servet” niteliği taşımaktadır.

Ancak; kayak için uygun olmayan morfolojisi, yetersiz ve niteliksiz kar örtüsüne rağmen; zirvede bir kayak merkezinin inşası gündeme gelmiştir. Bu tesisin ilk aşaması olan teleferik hali hazırda hizmet vermektedir. Sadece birkaç noktadaki istasyonların yapımında bile yüzlerce sedir ve çam ağaçları kesilmiştir. Tesisin tam kapasite hizmete girmesi ile; söz konusu olumsuz çevre etkilerinin sadece ağaç kesimi ile sınırlı kalmayacağından, bölgenin su kaynaklarının kurutulacağından, aynı zamanda yeraltısularının kirletileceğinden endişe edilmektedir.

Bu çalışmanın amacı; “kayak pisti” gibi büyük ölçekli bir projenin çevredeki su kaynaklarına etkilerini ve dolaylı – dolaysız sonuçlarını irdelemektir.

(2)

MATERYAL VE YÖNTEM

Tahtalı Dağı, Teke Yarımadası güneydoğusunda, Antalya Körfezi batı kenarı boyunca uzanır (Şekil 1). Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında, bu yüksekliğe (2366 m) sahip olup da kıyıya en yakın (11 km) dağ olma özelliği nedeniyle, dünya dağları arasında önemli bir yere sahiptir. Kıyıdan itibaren yükselmeye başlayan bu dağın doğu ve güney yamaçlarında, 1200 metreye varan dik yüzeyler mevcuttur. Adını yaban güvercininin en büyüğünden alan Tahtalı Dağı, Olimpos-Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer alır.

Bu çalışmada 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritaların yanısıra; MTA’nın yayını olan ve Şenel tarafından gerçekleştirilen 1/100.000 ölçekli L10 ve L11 nolu jeolojik haritalardan yararlanılmıştır [1,2]. Arazi çalışmaları sırasında; mevcut haritalar temel alınarak, bölgenin morfolojik özellikleri, yüzey sularının (kaynak ve/veya akarsu) dağılımı ve jeolojik birimlerin yayılımı yerinde belirlenmeğe çalışılmıştır. Ayrıca çalışma alanı ile ilgili daha önce yapılmış, arkeolojik ve biyolojik çalışmalar incelenmiştir. 0 5 Km BE YD AĞ LA RI TEKE DAĞ I TAHT ALI D AĞI A N TALY A K ÖRF EZİ KEMER SARIÇ INAR DAĞI KUMLUCA FİNİKE MAR KİZ DAĞ I A K D E N İ Z GÖDENE ANTALYA ANTALYA ANKARA KARADENİZ İSTANBUL AKDENİZ EG E D EN İZ İ

Şekil 1. Çalışma alanı yer bulduru haritası.

BULGULAR

Temel olarak kaynak tarama ve arazi çalışmalarına dayanan bulgular 5 ana başlıkta toplanmıştır. Bu

başlıkları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

1) Morfolojik Özellikler: Bölgenin morfolojik özelliklerinin belirlenmesi için öncelikle 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritalar incelenmiş; daha sonra arazi çalışmaları yapılmıştır.

Antalya Körfezi’nin batısında yeralan çalışma alanı; kuzeyde Kavak Dağı (1448 m), batıda Teke Dağı (2025 m), güneyde Üçtepeler (582 m) ve doğuda Akdeniz ile sınırlanmıştır. Buna göre; Teke Yarımadası güneydoğusunda, Antalya Körfezi batı kenarı boyunca uzanan ve Beydağları içerisinde yeralan Tahtalı Dağı, 2366 metrelik yüksekliği ile çalışma alanındaki en görkemli dağı oluşturmaktadır. Ayrıca Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında, bu yüksekliğe sahip olup da kıyıya en yakın (11 km) dağ olma özelliğini taşımaktadır. (sözlü görüşme ve kaynak taramaları). Kıyıdan itibaren yükselmeye başlayan bu dağın doğu ve güney yamaçlarında, 1200 metreye varan dik yüzeyler mevcuttur. Dağın kuzeyi, kuzeybatısı ve kuzeydoğusu göreceli olarak daha yumuşak bir topoğrafyaya sahiptir. Bununla birlikte; özellikle üst kotlarda, karstik yapılardan olan dolinlerin varlığı, arazinin girintili-çıkıntılı olmasına neden olmuştur.

Çalışma alanı içerisinde bulunan başlıca yerleşim yerleri Kemer, Çamyuva ve Tekirova’dır. Bunların yanısıra Beycik Köyü, Emzikçeşme mevkii, Aslanbucak, Gedelma Köyü, Çukuryayla, Kocaelma, Kızılalan ve Gürleyik Mevki başta olmak üzere birçok dağ yerleşkeleri de bulunmaktadır.

2) Jeolojik Özellikler: Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 1/100.000 ölçekli L10 ve L11 jeolojik paftaları (No:7 ve No:8) [1,2] ile 1/250.000 ölçekli jeolojik paftadan (No:3) [3] yararlanılmıştır.

Batı Toroslar’da Antalya körfezinde yer alan bölgede, Antalya naplarına ait Alakırçay napı, Tahtalıdağ napı ve Tekirova ofiyolit napı ile bunların üzerinde neootokton örtü birimleri yüzeyler (Şekil 2). Söz konusu birimlerin tanımlamaları Şenel’den [1,2] alınmıştır:

“Antalya napları; Lefevre [4] tarafından tanımlanmıştır [2]. Daha sonra Şenel ve diğ. [5,6] tarafından Çataltepe Napı, Alakırçay napı, Tahtalı Dağ napı ve Tekirova ofiyolitik napı olarak yeniden bölümlendirilmişlerdir [2]. Çalışma alanında Alakırçay napı, Tahtalı Dağ napı ve Tekirova ofiyolitik napı gözlenmiştir.

Alakırçay napı: Alakırçay ve Kumluca birimlerinden oluşur ve yapısal olarak Çataltepe napı üzerinde, Tahtalıdağ napı altında bulunur. Çalışma alanında Kumluca birimine ait kaya birimleri bulunmamaktadır. Nap, Alakırçay biriminin Alakırçay grubuna ait kaya birimleri ile temsil edilir. Şenel ve diğ. [7] tarafından adlandırılan grup Orta-Üst Triyas yaşlı, yanal ve düşey yönde birbirleriyle geçişli halobialı mikrit, çörtlü mikrit, radyolarit, çört şeyl, bitkili kumtaşı, yastık yapılı bazalt, spilit, silisleşmiş bazalt vb. kaya türlerinden oluşur. Aşırı kıvrımlanma ve faylanma nedeniyle çok fazla karışmış ve kaotik bir yapı kazanmıştır. Grup içindeki radyolarit

(3)

ve çörtler, Tespihli formasyonu; çörtlü mikrit ve halobialı mikritler, Gökdere formasyonu; bitkili kumtaşı ve şeyler, Çandır formasyonu; bazik volkanitler ise Karadere formasyonu olarak ayırtlanmıştır. Üstte bloklu flişle temsil edilen Keçili formasyonu tarafından uyumsuz olarak örtülür.

Tahtalıdağ nap yapısal olarak Alakırçay napı üzerinde bulunur. Genelde Kambriyen-Üst Kretase yaşlı platform tipi çökeller kapsar. Mesozoyik boyunca kıyı ötesi platform alanlarını temsil eder. Jura-Kretase yaşlı platform karbonatlarını kapsaması ile diğer naplardan ayrılır. Ancak Alakırçay napında özellikle Karadere formasyonu üzerinde ilksel ilişkili olarak bulunan Jura-Kretase yaşlı platform karbonatlarının Tahtalıdağ napındaki özdeş yaşlı karbonatlarından ayırdı güçtür. Bu karbonatlar Tahtalıdağ napına dahil edilmiştir. Tahtalıdağ napına ait Üst Kambriyen - Alt Ordovisiyen yaşlı Seydişehir formasyonu, Alt - Orta Devoniyen yaşlı Güneyyaka formasyonu, Üst Permiyen yaşlı Pamucakyayla formasyonu, Dinek formasyonu ve Kızılbağ formasyonu, Skitiyen - Alt Aniziyen yaşlı Kesmeköprü formasyonu, Üst Aniziyen - Noriyen yaşlı Gökdere formasyonu (Alakırçay grubu) ile Resiyen - Senomaniyen yaşlı Tekedağ formasyonu yüzeylenir. Çalışma alanında en yaygın olan birim Tekedağı formasyonudur.

Tekirova ofiyolit napı: Yapısal konumu tartışmalıdır. Ancak üst nap olarak kabul edilir. Kırkdirek formasyonu ve Tekirova ofiyolitinden oluşan Tekirova ofiyolit napı, araştırma alanında Tekirova ofiyoliti ile temsil edilir. Tekirova Ofiyoliti (Kto), mafik ve ultramafik kayalardan oluşmuştur; serpantinit, lerzolitik harzburgit, masif harzburgit, bantlı harzburgit, dunit, kromlu dunit, verlit, piroksenit, plajioklaslı verlit, tabakalı gabro, izotropik gabro, plajiogranit, diyabaz dayk karmaşığı ve izole diyabaz dayklardan oluşur. Tekirova ofiyoliti Üst Kampaniyen – Maastrihtiyen’de kıtasal kabuğa bindirmiştir. Oluşum yaşının Kretase (?Üst) olduğu varsayılır [8].

Neootokton örtü kayaları: Antalya napları üzerinde, Burdigaliyen yaşlı kiltaşı ve kalsitürbiditlerden oluşan Kiriş formasyonu, Üst Burdigaliyen – Serravaliyen (?Tortoniyen) yaşlı kumtaşı, kiltaşı, silttaşı ve konglomeralardan oluşan Karpuzçay formasyonu ve Messiniyen yaşlı kırıntılı karbonatlardan oluşan Taşlık formasyonu; Pliyosen yaşlı Gebiz kireçtaşı, Yenimahalle formasyonu ve Kurşunlu formasyonu; Kuvaterner yaşlı Antalya traverteni, Belkıs konglomerası, alüvyonlar, yamaç molozu, birikinti konileri, kumul ve plaj oluşukları bölgenin neootokton örtü birimleridir.”

TAHTALI DAĞI

Kemer

0 5 Km KUVATERNER

TEKİROVA OFİYOLİTİK NAPI TAHTALIDAĞ NAPI ALAKIRÇAY NAPI FAY A K D E N İ Z N Çamyuva Tekirova

Şekil 2. Çalışma alanı yapısal birimler haritası [3]. 3) Hidrojeolojik Özellikler: Tahtalı Dağı’nın büyük bir bölümünde Tahtalıdağ napının Tekedağı formasyonu yüzlek vermektedir. Resiyen – Senomaniyen yaşlı, orta – kalın tabakalı, bej, krem, kirli sarı, açık gri, açık kahve renkli, yersel pembe, kirli beyaz renkli neritik kireçtaşlarından oluşan birim, Şenel ve diğ. [7] tarafından adlandırılmıştır. Tabanında yer yer dolomit ve mercanlı kireçtaşları kapsar. Üstte dolomit ve dolomitik kireçtaşları seviyeleri görülebilir. Birimin Malm seviyesinde oolitik kireçtaşları belirgindir. Alt Kretase kayalarında yer yer ince bitümlü laminalı seviyelere veya kıymıksı ayrılmalı kireçtaşlarına rastlanır. Üstte rudistli kireçtaşları ve rekristalize kireçtaşları yaygındır. Yaklaşık 1200 metre kalınlık gösterir [2]. Eriyebilen karbonatlı kayaçlar ile suyun varlığı; bunun yanısıra tektonik aktivite nedeniyle bölgede karstlaşma ve halk arasında “kar çukuru” olarak bilinen dolinler yaygındır.

Karstik bir alanın en belirgin özelliklerinin başında, drenaj türü gelmektedir. İyi gelişmiş, karstik bir sistemde drenaj, yeraltında gelişmiş yapılar yoluyla gerçekleşir.

(4)

Yüzey drenajı hemen hemen hiç bulunmaz. Yüzeydeki küçük kapalı havzalar oluşturan çökme yapıları yeraltı drenajının göstergesidirler. Buna karşın, yüzey drenajı da, iyi gelişmemiş veya karstik olmayan sistemlerin göstergeleridir. Dolayısıyla, havzanın drenajının hangi tür yapılarla (yüzey, yeraltı veya her ikisinin karışımı) sağlandığı havzadaki, karstlaşma derecesiyle ilişkilendirilebilir. Ancak, yüzey drenajı karstlaşmanın başlangıç evresinde baskın drenaj türü olabildiği gibi, karstlaşmanın son evresinde de baskın hale gelebilmektedir [9].

Bölgede “Akdeniz İklimi” hüküm sürmektedir ancak çalışma alanında genel olarak, “Akdeniz Yüksek Dağ İklimi” görülmektedir. Bu iklim belirgin bir yaz kuraklığı ile diğer yüksek dağ iklimlerinden ve sahip olduğu 4-5 aylık kar örtüsü ile Akdeniz iklimi’nden ayrılır [10]. Yeraltısuyunun kar örtüsü tarafından beslendiği bilinmektedir. Kar örtü tabakasının kalın ve uzun süreli olması, suyun yeraltında süzülmesine fırsat verir. Dolinler karların kolayca birikebileceği çukurluklardır. Bu nedenle yöre halkı tarafından “kar çukuru” olarak adlandırılmaktadırlar.

Özellikle üst kotlardaki derelerin çoğunun, mevsimsel olduğu görülmektedir. Başlıca dereler; Akdere, Sapan D., Kesmeboğazı D., Çınarlı D., Gölbel D. ve Karaçay D.’dir. Bunun yanısıra; Güverte P., Kuş P., Silma P., Kirsecik P. ve Emzik Çeşme önemli su kaynaklarındandır. Topoğrafik yükseltiler ve dolayısıyla yağış alanı göz önüne alınarak belirlenen beslenme havzaları Şekil 3’de verilmiştir. Bununla birlikte; bölgenin jeolojik (tabakalanma, karstlaşma) ve tektonik özellikleri de sözkonusu havzaları besleyecek niteliktedir. Çalışma alanı kuzeyde Kemer havzası, güneyde Tekirova havzası olmak üzere iki alt havzaya ayrılmıştır. Şekilden de anlaşılacağı gibi; birçok yerleşim alanı, kimi zaman yüzeyden kimi zaman yeraltından olmak üzere, Tahtalı Dağı’ndan beslenmektedir.

Antalya Bölge Hıfzısıhha Enstitüsü Müdürlüğü’nün, 04.06.2006 tarihli kimyasal ve bakteriyolojik analiz raporuna göre; Kuzdere, Çamyuva, Tekirova beldelerinden alınan su örneklerinin “17.02.2005 tarih 25730 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan –İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik- Ek.2 Tablo A1’e uygun olduğu” kayıt altına alınmıştır.

1448 1882 1549 Göynük Kemer Çamyuva Asar Br. Kara Br. Tatlısu Br. TA HTA LIDAĞI Tekirova Kirsecik Pn. Emzik Ç. Çifte Çukurlar Güverte Pn. Silma Pn. Kuş Pn. Kesmeboğa z D. Çın arlı D. Akdere Çukuryayla (Mvk.) Kardeliği Gediği 2366 2145 582 Karaçay D. Gökbel D. Akd ere D. Sarım eşe D. Kızılalan Tamtır alanı Sa pan D. TE KE DA ĞI Ulupınar N 0 5 Km A K D E N İ Z KEMER HAVZASI TEKİROVA HAVZASII SU KAYNAKLARI DERELER

Şekil 3. Çalışma alanında belirlenen beslenme havzaları. 4) Biyolojik Özellikler: Bu bölümdeki veriler; Akdeniz Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenen ve Prof. Dr. Mustafa GÖKÇEOĞLU ile Yrd. Doç. Dr. Özkan EREN tarafından yapılan “Tahtalı Dağı’nın (Kemer/Antalya) Subalpin Flora ve Vejetasyonu” adlı projeden elde edilmiştir. Söz konusu proje; çalışma alanının florasını ve alan içerisinde yer alan vejetasyon tiplerini, sintaksonomik üniteleri belirlemek ve bunları sınıflandırmak amacı ile yapılmış ve aşağıdaki bulgular ortaya konmuştur [10].

“Bu çalışma, araştırma alanında tür ve tür altı seviyede toplam 165 endemik takson bulunduğunu göstermektedir. Endemik taksonların sayısı tüm takson sayısına oranlandığında % 27,7 gibi yüksek bir oran ortaya çıkmaktadır. Endemik taksonların oranının bu

(5)

denli yüksek olması araştırma alanının ülkemizin en önemli bitki alanlarından birisi olduğunu göstermektedir. Araştırma alanından tespit edilmiş endemik taksonlardan en çok iki dağdan bilinenler lokal endemik kategorisi altında sınıflandırılmıştır. Araştırma alanında 12 tane lokal endemik takson bulunmaktadır. Endemik taksonlardan 51’i Batı Toroslar’a, 44’ü Toroslar’a ve 58’i ise Anadolu’ya özgüdür.”

“Özellikle Tahtalı Dağı; Asyneuma pulvinatum P.H. Davis, Carum rupicola Hartvig & Strid, Paronychia davisii Chaudri ve Ricotia davisiana Burtt, Lomelosia solymica Parolly, Ö. Eren & Nordt, Lamyropsis lycia Kupicha ve Globularia davisiana O. Schwarz ve bunun gibi daha birçok local endemik bitki türünü bünyesinde barındırmaktadır.”

5) Arkeolojik Özellikler: Çalışma alanının “Olimpos-Beydağları Sahil Milli Parkı” içerisinde yer almasının nedeni sadece endemik bitkilerin ve yaban hayvanların varlığı değil; aynı zamanda mitolojik ve arkeolojik ögeleri barındırıyor olmasıdır.

Olympos’un birkaç kilometre batısında, “Likya’nın Sönmeyen Ateşi” diye adlandırılan doğalgaz yüzyıllardır Tahtalı Dağı’nın eteklerinde Çıralı (Yanartaş) mevkiinde yanmakta ve “Chimaira” adıyla geçerek yöreye mitolojik bir değer kazandırmaktadır. Buranın olimpiyat ateşinin ilk yakıldığı yer olduğu düşünülmektedir. Antik çağlarda Likya olarak bilinen bölgenin doğusunda yer alan Milli Park tarih öncesi dönemlerden itibaren yerleşim bölgesi olma özelliğini korumuştur. Milli Park’ın en önemli yerleşim yerleri MÖ VII. yüzyılda Rodos Kolonisi olarak kurulan Phaselis (Tekirova) ve Olympos şehirleridir. Ayrıca Kemer yakınlarında Idyros, Adrasan Limanı ve Gagai diğer tarihi yerleşim yerleridir [11].

TARTIŞMA VE SONUÇ

Türkiye’nin güneyindeki karbonatlı kayaların çoğu yüksek derecede karstiktir. Akdeniz çevresinde yüksek derecede karstlaşma ve karstik yapılar oldukça yaygındır. Bunun temel nedeni; karbonatlı kayaçların orojenik hareketler nedeniyle deniz seviyesinden yükseklere taşınması ve böylece tatlı su ile deniz arasında dik bir eğimin oluşmasıdır. Orojenez sonucunda kıvrımlanma ve faylanma oluşur; ilk su döngüsünün ardından

karstik kanal ve arkların gelişimini sağlayan kaya erimeleri gelişir. Karbonatlı kayaçlar içerdikleri karstik yapılarından dolayı büyük bir su potansiyeline sahiptir. Karstik akiferlerden boşalan yeraltısuları artan dünya nüfusu için en önemli içmesuyu kaynakları arasındadır. Ancak, karstik akiferler genellikle insanoğlu etkilerine ve kirliliğe oldukça açıktır. Karstik akiferlerin yüksek hassasiyetinin nedeni hızlı beslenme ve sürekli olmayan depolama özellikleridir [12]; çünkü karstik akiferler geçirimsiz jeolojik birimlerin olmadığı bölgelerde bulunmaktadır ve yüksek hidrolik iletkenliğe sahiptir; böylece yüzeydeki kirlilik yeraltısuyu hareketiyle yeraltında hızlıca yayılmaktadır [13].

Tahtalı Dağı’nın büyük bir bölümünde dolomitik ve rekristalize kireçtaşı yüzeylemektedir. Eriyebilen bu karbonatlı kayaçlar suyun varlığı ve tektonik hareketlilik nedeniyle karstik bir yapıya sahiptir ve halk arasında “kar çukuru” olarak bilinen dolinler yaygındır. Bölgenin hidrolojik dengesini; iklim ve topoğrafyanın yanısıra jeolojik özellikler, dolayısıyla yaygın olan karstik yapılar da etkilemektedir. Bu karstik yapılar kışın kar ile dolmakta ve daha sonra yeraltısularını beslemektedir. Böylece; Tahtalı Dağı, başta Kemer, Tekirova ve Çamyuva olmak üzere birçok yerleşim alanlarının su kaynağı niteliği taşımaktadır. Morfolojik yapının uygun olmaması nedeniyle, kayak pistini oluşturabilmek için dolinlerin doldurulması düşünülmektedir. Dolinlerin doldurulmasının yeraltısu beslenimini önemli derecede azaltacağı ve kaynakların kuruyacağı açıktır. Bunun yanısıra; 04.06.2006 tarihli kimyasal ve bakteriyolojik analiz raporunun “kullanıma uygun” diye nitelendirdiği suların, kayak pistinin tam kapasite hayata geçmesi ile “kullanıma uygun olmayacağı” açıkça görülebilmektedir. Çünkü; tesisin kullanımı sonucunda ortaya çıkacak atıklar yeraltı ve yüzey sularını kirletecektir.

Bununla birlikte; denize yakın olması nedeniyle, kar miktarının ve niteliğinin kayak için uygun olmadığı sözlü görüşmeler sırasında anlaşılmıştır.

Ayrıca; Tahtalı Dağı, içerdiği bitki örtüsü çeşitliliği, endemik bitkileri, yaban hayvanı ve tarihi anıtları ile Olimpos-Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer almasına rağmen; halihazırda yüzlerce sedir ve çam ağaçları kesilmiştir (Şekil 4.a).

Danıştay kararına rağmen (21 Şubat 2008, Perşembe

(6)

günkü gazeteler), “yapanın yanına kar kalır” özdeyişinden yola çıkılarak, teleferik hayata geçirilmiştir (Şekil 4.b). Bunun yanında, cazibe merkezi haline geleceğinden, kayak pistinin yanısıra küçük villa projeleri de sırada beklemektedir.

“Önlem almak, yeniden iyileştirme yapmaktan daha mühendisçe bir yaklaşımdır”. Bu boyutta bir yapılaşma olmadan da, doğa sporları ile ilgili projeler geliştirilerek, bölge turizmine hizmet etmek mümkündür.

Teşekkür

Yaptığımız arazi çalışmaları sırasında yardımlarını esirgemeyen dağcı Celal GÜZELYÜREK ve dağcı Ümit DURAK’a, değerli katkılarından dolayı Yrd. Doç. Dr. Özkan EREN’e ve Prof. Dr. Nevzat ÇEVİK’e, desteklerinden dolayı Yrd. Doç. Dr. Emine Şükran OKUDAN’a teşekkür ederim.

KAYNAKLAR

[1] Şenel M, 1997. 1:100.000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Antalya L10 Paftası, No: 7, MTA Yayını, Ankara.

[2] Şenel M, 1997. 1:100.000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Antalya L11 Paftası, No: 8, MTA Yayını, Ankara.

[3] Şenel, M, 1997. 1:250.000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Antalya Paftası, No: 3, MTA Yayını, Ankara.

[4] Lefevre R, 1967. Un nouvel element de la geologie du Taurides Lycien: Les nappes D’Antalya (Turquie): C.R.A. Sp, Paris, 263, 1365-1368.

[5] Şenel M, Dalkılıç H, Gedik I, Serdaroğlu M,

Bölükbaşı AS, Metin S, Esentürk K, Bilgin AZ, Uğuz MF, Korucu M ve Özgül N, 1992. Eğirdir-Yenişarbademli-Gebiz ve Geriş-Köprülü (Isparta-Antalya) arasında kalan alanların jeolojisi. TPAO rap. 3132, MTA rap. 9330, 559s., Ankara (yayınlanmamış).

[6] Şenel M, Gedik I, Dalkılıç H, Serdaroğlu M, Bilgin AZ, Uğuz MF, Bölükbaşı AS, Korucu M, ve Özgül N, 1996. Isparta bükümlü doğusunda, otokton ve allokton birimlerin stratigrafisi (Batı Toroslar): MTA Derg. 118, 111-160.

[7] Şenel M, Serdaroğlu M, Kengıl R, Ünverdi M ve Gözler MZ, 1981. Teke Toroslarının güneydoğusunun jeolojisi: MTA Derg. 95-96, 13-43.

[8] Yılmaz PO, 1981. Geology of the Antalya Complex, SW Turkey: These. Univ. Texas. Austin, 193 p. [9] Ekmekçi M, 1998. Karstik alanlarda baraj

yeri hidrojeolojisi çalışmalarında morfolojik indikatörlerin pratik yararları. Jeoloji Mühendisliği, Sayı 52, 57-62.

[10] Gökçeoğlu M, Eren Ö, 2001. Tahtalı Dağı’nın (Kemer/Antalya) Subalpin Flora ve Vejetasyonu. Akdeniz Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi, No: 2001.01.0105.003 (yayınlanmamış).

[11] Çevik N, 2002. Taşların İzinde Likya, İstanbul. [12] Bakalowicz M, 2005. Karst groundwater: a challenge

for new resources. Hydrogeol J 13:148–160. [13] Davraz A, Karagüzel R, Soyaslan İ, Şener E,

Seyman F, Şener Ş, 2009. Hydrogeology of karst aquifer systems in SW Turkey and an assessment of water quality and contamination problems. Environ Geol, 58 : 973–988.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bizim yaptığımız çalışmada PKOS eşdeğeri kabul edilen erkek grubu ile kontrol grubu arasında AKŞ ve HOMA-IR arasında bir fark gözlenmezken (p>0,05)

Analizde finansal gelişmeyi temsilen IMF tarafından sunulan ve finansal gelişmenin farklı boyutlarını yansıtan finansal gelişme endeksi, vergi gelirlerini temsil

 Divan-ı Sultan Hüseyin Mirza Baykara Hüseyini, nş. Ertaylan ve İsmail Hikmet, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1946. .. cildin başlığı tezhipli altın

49.. По примитивным рисункам, оставленным на стенах жилищ древними людьми тысячелетия назад, можно узнать не только, сколько мамонтов

Her ne kadar uçakla yolculuğu teşvik amacıyla Ankara-İstanbul arası 21 liraya, gidiş geliş ise 30 liraya düşürülmüş, uçakla yolculuk edenlere hava meydanına

On the other hand, cantharidin could also induce acute Hep 3B cell death, but not via apoptosis at a high dose; the mechanism of cantharidin-induced cell death was the G 2 /M

Ancak genişletil- miş genetik alfabeyi yani altı harfli DNA’yı barındıran hücrelerin, dört harfli DNA’yı taşıyan normal hücre- lerden daha yavaş çoğaldığı

Fikri Sağlar (Kültür Bakanı): Velidede- oğlu yaşamı boyunca Türk Hukuk Kuru­ mu tarafından layık görüldüğü Hukuk Devleti Savaşçısı Onur ödülü’nde ifadesi­