H A V İSİ
Adanan
M e derim ki yazılan her şiir vurulmuş küçük
\ \ J ğ bir geyiktir, ama yazamadığım bir şiir, bü yük, peşinde koştuğum bir geyiktir hayatım da. Her tutkulu insanın bir simgesi olur. Politikacı için başkadır, zenaatkftr için başkadır. «Geyiksiz» in sanlar düz bir yaşam sürerler. Yatarlar, kalkarlar brn kaygıları yoktur. Hayatın kendilerine verdikle rinden fazla bir şey istemezler. Tutkulu insanlar için böyle değildir.»
Necati Cumalı bir gazeteye verdiği demeçte «Ya ralı Geyik» oyunu için böyle söylemiş. Bir genelleme yapmış, bir simgeleştirme... Her tutkulu insan bir «A v » ardında koşar. Bir «G eyik»tir o... Yani, ulaşıl-- ması düşlenen, bir gün varılması, elde edilmesi iste nen bir amaç, bir erek...
«A ç Güneş», koskoca bir şiir kitabı... Günlerdir gecelerdir elimde, yanı başımda, masamın üstünde... Bir dost gibi konuşuyorum onunla... Zaman zaman orasından burasından açıp okuyorum. Yirm i yaşın ozanı da bu kitapta, bugünün olgun ozanı da.. Her dönemin bir ozanı var, Cumalı'sı var.. Yirm i yaştan altmış yaşa dek uzanan koskoca, kaim bir çizgide yürüyorum CumalTnın dizeleriyle. «Hıdırellez günü. Kızılçullu yolu — Beni herkes severdi çocukluğum da — Arabacı yanma oturtur — Kırbacı bana verir di» diye başlıyor, «Ey yaşlı deniz — Hep gelip geçe ceğiz — Bu aç güneşin altında — Esen rüzgârda sav- rula savrula — Toz toprak olacağız» diye bitiyor»
Cumalı’nın ilk şiir kitabı, «Kızılçullu Yolu» 1043
de çıkmıştı. Son kitabı «A ç Güneş» 1980'de... Bu ara da «Güzel Aydınlık». «İmbatla Gelen», «Güneş Çizgi si», «Yağmurlu Deniz», «Başaklar Gebe», «Ceylan A ğıdı» var... Bunlar yalnız şiirler. Necati Cumah’nm oyunları, romanları, öyküleri, denemeleri de elitler dolusu... Onun tüm yapıtları, gerçek yazar ve ozan kişiliğiyle anlatmak, tanıtmalı için geniş kapsamlı incemeler gerekir. Ne yazık ki çıkmıyor daha; oysa Cumalı gibi çağımızın sanatçıları, kişilikleri ve yapıt larıyla böyle incemecileri beklemektedir.
Necati Cumalı'nm şiirlerini, ilk okuduğum gün den, sanırım 1940’tan beri sevmişimdir. Kendime ya kın bulmuşumdur, yaşamışımdır o dizelerde, anılar, izlenimler bırakmışımdır. 1946’dan beri sürüp giden dostluğumuz hep bu içtenlikli sanatçı ilişkisiyle gü cünü korumuştur. Cumalı için pek çok yazı yazdım. Bunun nedeni Cumalı’nm, özellikle şiirlerine karşı, apayn bir sevgi ve yakınlık duymamdır.
Hiç eskimemiş bütün o dizeler. O’nar tanesinden taze* güzelliklerini sürdürüyorlar yıllardır... «Aç Güneş» bir şiirler toplamıdır, ama Cumalı’nm «Tüm Şiirleri» değildir. Ozanlar yaşadıkça, daha doğrusu ozanlıklarını sürdürdükçe son noktayı koymazlar. Kimileri sık sık değişir, kimileri de belirli bir kişiliği, anlamı, tadı derinleştirerek, yaygmlaştırarak sürdü rür. Cumalı’nm dizeleri, 1640’lardan 1980’e dek «ken- di»ne vergi bir çizgide uzanırlar. «Aç Güneş»teki şiir toplamının üstüne ozanın yeni yeni şiirleri gele cektir, gelmiştir de... Dergilerde görüyoruz yeni di zeleri, daha da göreceğiz.
«A ç Güneş» i de öteki tüm şiirlerin yanma koy dum. «Bazen mırıldanırım — Ne çabuk ne çabuk — Atlarının hızından belki — Belki benim benim gün düz uykularım — Geride hep geride kaldım — Bir gün ardından baktım — Pembe bir toz bulutu .ufuk — Aştığın dağın yüzü — Yüzünden vuran aydınlık...» Şiirler, sevdiğimiz şiirler, en iyi dostlanmızdır. On ların ışığı bir düştü mü üstümüze, o aydınlık yaşam boyu sürer...