• Sonuç bulunamadı

Kayıp ses avcısı:Harold Agopyan, dedektif gibi çalışarak taşplaklardaki Türk müziği tarihini gün ışığına çıkarıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kayıp ses avcısı:Harold Agopyan, dedektif gibi çalışarak taşplaklardaki Türk müziği tarihini gün ışığına çıkarıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ0

müzik

■ ■ MfTa CvTS 1

(^umanteâi

CUMARTESİ, 2 Ocak 1999

Harold Agopyan, dedektif gibi çalışarak taşplaklardaki Türk Müziği tarihini gün ışığına çıkarıyor

Juilliard mezunu olan Agopyan, Leonard Bernstein’ın yönettiği

orkestralarda keman çaldı.

Ses arkeoloğu

Harold Agopyan’ın dedeleri yüzyılın başında, Kayseri ve Erzurum'dan •Kaliforniya'ya göç etmiş.

Babasının dev taş plak arşivinden Tamburi Cemil, Yorgo Bacanos gibi ustaları dinleyerek büyüdüğünü anlatıyor. "Yedi yaşında Jascha Heifetz'i dinlediğimde kemancı olmaya karar veriliştim " diyor. Juilliard Müzik Akademisini bitirdikten sonra bir süre Almanya'da Leoıjard Bernstein'ın yönettiği Festival Orkestrası'nda çalışmış: "Doğu müziği çalmak ayrıcalıktır, derdi. Klasikle etnik müziği birleştiren bir repertuvar oluşturmamı önerdi ve beni Kürt-Ermeni asıllı Amerikalı besteci Alan Hovanes'le tanıştırdı. Hovanes'in benim için yazdığı keman

konçertosunu 1994'te Tulare Senfoni Orkestrası eşliğinde seslendirdim."

34 yaşındaki Agopyan, 1993'den bu yana kayıt teknisyeni olarak çalışıyor. "Ekipmanı kullanmama izin verilen ilk stüdyo işimde Tamburi Cemil'in kayıtlarım temizledim. Konserde , dinlediğim, Göksel Kartay'm kanun taksimlerini

kaydettim. Yayımlayacak firma bulamayınca Crossroads'u kurdum. Bugüne kadar yayımladığım 30 CD'yi biriktirdiğim paralarla hazırladım."

1994'te Tamburi Cemil projesiyle Yılın En İyi Akustik Kaydı ödülünü kazanan Agopyan, şu anda RCA'nm tarihi kayıtları bilgisayarla temizleyip yayımlayan biriminde çalışıyor. Enrico Caruso, Fritz Kreisler ve Arturo

Toscanini'nin eski kayıtlarından oluşan CD'lerde müzik yönetmeni olarak imzası var. Projeleri Grammy'ye aday gösterildi. Şu anda Artur Rubinstein kayıtlarından oluşacak 90 CD'lik bir proje üzerinde çalışıyor.

Meraklısına

ses definesi

Crossroads, etnik müzik meraklılarına zor bulunacak bir koleksiyon sunuyor. 30 CD arasında Udi Hrant, Yorgo Bacanos, Tamburi Cemil, Kudsi Erguner, Göksel Kartal'ın yanısıra 1920'lerden İrlanda halk şarkıları, bilinmeyen Senegal, Küba, Bulgar müzikleri, dudukçu Civan Gasparyanin ve yüzyıl başında Anadolu'dan dört bin ezgi derleyen Komitas Vardapet'in kayıtları yer alıyor, (www.rootsworld. com/ crosroads)

Nadide kayıtları, koleksiyon­ culardan topladığı 70-80 yıllık plak

kalıplarından CD’ye aktarıyor.

Evlerindeki 2 bin taş plaktan Tamburi Cem il'i, Yorgo Bacanos'u dinleyerek büyüyen Harold Agopyan, Amerika'ya Türk M üziği'ni tanıştırmanın haklı gururunu yaşıyor. 1994'te Tamburi Cemil projesiyle Yılın En İyi Akustik Kaydı ödülünü kazanan Agopyan, New York'ta RCA'nın tarihi kayıtları yayımlayan biriminde çalışıyor.

ayıp

avcısı

► Tamburi Cemil, Udi Hrant gibi ustalarının nadide kayıtlarını eski

koleksiyonlardan bulup yayımladınız. CD'ler sayesinde isimleri Amerika'da duyuldu. Çalışmalarınızda Türk bürokratlardan, aydınlardan destek aldınız mı? Arayıp teşekkür eden oldu mu?

- "İstanbul 1925"i yayımlarken bazı Türk Müziği uzmanlarına faks göndermiş, CD'nin kitapçığı için yardım istemiştim. Cevap alamadım. Türkiye'ye geldiğimde Çinuçen Tannkorur ve Necdet Yaşar'la taraştım, bazı yardımları oldu. Bugüne kadar, hiç teşekkür ya da destek sözü almadım. Tek övgü Hürriyet'te yayımlandı. Murat Bardakçı, "Nasıl oluyor da New York'ta yaşayan, Türk bile olmayan biri müziğimiz için bu kadar güzel şeyler yapıyor, biz hiçbir şey yapmıyoruz" diye yazmış. Kupürü gönderdiler; okudum, çok mutlu oldum.

► Juilliard mezunu, Bernstein gibi efsanevi şefle çalışan bir kemanemin nereden aklına geldi plak firması kurmak ve Tamburi Cemil'in ilk kayıtlarını yayımlamak?

- Bu müziği dinleyerek büyüdüm. Babam da öyle. Evimizde yaklaşık iki bin taş plak vardı. Tamburi Cemil'i, Yorgo Bacanos'u dinlerdik. Babam 10 yaşında ud çalmaya başlamış. Sultan Abdülhamit'in kanunilerinden Garbis'ten ders almış. Sevgisini bizlere aşıladı. Udi Yorgo kadar olmasa da ben de ud ve kanun çalarım.

Kardeşlerimden biri udi, babamm grubunda çalıyor. Diğeri eczacı; o da kanun çalar.

► Crossroads tarihi kayıt yayımlamak için mi kuruldu?

- ihmal edilen, farkedilmeyen etnik müzikleri yayımlamak amacıyla kurdum. Crossroads CD’lerinin çoğu yeni kayıtlar. Fakat ilk

yayımladığım CD'ler çocukluğumda dinlediğim, çok sevdiğim tarihi yorumlardı. Bazı

firmalar eski taş plakları CD’ye aktarıyor. Ben metal

kalıplarını bulup, mükemmele yakın ses elde ettim.

Müşerref Hanım'dan Safiye Ayla'ya

"Bu CD, İstanbul 1925 gibi bir albüm

daha hazırlamaya çakşırken ortaya çıktı" diyor Agopyan. "Dönemin taşplaklarında kadın sohstlerin ağırlıkta olduğunu farkettim. Çağa meydan okuyan bu kadınların araşma bir albüm yapılmalıydı. Kayıtlan birkaç ayda toplayıp, bügisayarda temizledim. CD kitapçığını yazmak tam iki yıkmı aldı. Kitapçılar, plakçılar bilgiyle doludur, diye düşünüp İstanbul'a geldim. Çocukluğum boyunca 'Anam Olasın

Ömer'le dinlediğim Fahriye Hanım hakkında tek satır bilgi yoktu. Müşerref, Mahmur Handan, Küçük Nezihe Haramlar tanınmıyordu. Üç kez İstanbul'a geldim, Safiye Ayla'yla röportaj yaptım."

İstanbul Hanımları CD'si, 18 solistin 1920-1940 arası kaydedilen 24

şarkısından oluşuyor. ABD'de 1998 başmda yayımlanan albüm

önümüzdeki hafta Türkiye'de Kalan Müzik tarafından satışa sunulacak.

ELVAAAAA VAR

► 80 yıl önce basılmış plakların kalıplarını nasıl buldunuz?

- Dedektif gibi çalışarak. Arşivleri tarayıp, koleksiyoncuları dolaşarak.

► Anlatsanız da öğrensek şu işin sırrını...

- EMİ, yüzyıl başında Türkiye’de Sahibinin Sesi’ni kurmuş. 1935'te ilk plak fabrikası yapılana kadar, İngiltere'den teknisyen gelir, kayıtlar Londra'da basılırmış. İngilizler kalıpları savaşta silah fabrikalarına göndermiş.

Arşivlerden, Türkiye'ye giden teknisyenleri öğrendim, onları aradım. Sonuncusu dört yıl önce ölmüştü. Firma, plakların pazan olduğunu farkedince bazı kalıplan ABD'ye göndermiş. Kurtulan kalıplar, koleksiyoncuların eline geçen bu örnekler. 100 kadannı buldum, sahiplerinin izniyle CD'ye aktardım.

► Kalıp çalacak donanımı yapmak başlı

başına bir icat olsa gerek...

- Doğru. Donanımı yapmak da yetmiyor, kalıpların merkezini doğru noktadan delmek, gerçek kayıt hızını bulmak lazım. Safiye Ayla'nm Yunanistan'da CD'ye aktarılmış bir şarkısını dinlemiştim. Devir hızı yanlış, sesi çok tiz; farketmemişler. Aynı yanlışı yapmamak için, ben üç dakikalık bir şarkı aktarımına bazen bir gün harcıyorum. Sonuç emeğe değiyor. Udi Hrantin taksim sırasında caddeden gelen 'helvaa' haykırışım bile duyabiliyorsunuz...

► Kalıbını bulamadığınız taş plakları nasıl temizliyorsunuz?

- RCA'nm Caruso, Kreisler gibi önemli solistlerin ve yorumcularının tarihi kayıtlarını temizlediği sistemi kullanıyorum. Zaten bu benim işim, hayatımı böyle kazanıyorum. Boş zamanlarımda sevdiğim eski kayıtları

temizliyorum. Kullandığımız çok gelişmiş bilgisayar programları sesle taş plak

gürültüsünü birbirinden ayırıyor ve müziğe zarar vermeden yılların plak üzerinde yarattığı tahribatı ortadan kaldırıyor.

► Tarihi olmasının ötesinde bu kayıtların müzisyenler için özel bir önemi var mı?

- Taş plaklarda, eski ustaların taksimlerindeki tonlama, uslup hışırtıdan duyulamıyor. Eski ustalar gibi taksim yapmayı bilmeyen, 1920'lerin unutulan zarif taksim uslubunu öğrenmek isteyen genç kuşak için bu çok önemli. Eski kayıtlar kaybolan bir anlayışı yeniden canlandırabilir.

A di ÇILGINA ÇIKTI

► Albümler kendisini finanse ediyor mu? Mesela Tamburi Cemil CD'si Amerika'da kaç tane satıldı?

- Bin civarında. Diğerleri biraz daha az. Görüştüğüm firmalar, satılmaz, boşuna uğraşma demişlerdi. İlk CD yayımlanınca çok şaşırdılar. İkinci Tamburi Cemil çıktığında, "yaptığın çılgınlık" dendi. Unkapanı'ndakilerin de aynı şeyi söylediğini duydum. Haklılar. Kalan Müzik bile ilkini yayımladı, İkincisini ithal etmeyi seçti. Taşplaklarm bir dakikasını

bilgisayarda temizlemek için RCA'ya 75 dolar ödüyorum. Çoğu kez harcanan para geri dönmüyor. Bu müziği öyle seviyorum ki, biriktirdiğim parayı severek harcıyorum. Bazen diğer CD'ler çok satıp açığı kapatıyor.

► Amerika'da çalışmalarınıza olumlu tepki alıyor musunuz?

- Crossroads, saygın bir firma olarak

değerlendiriliyor. Amerikalı müzikologlar artık yazılarında Tamburi Cemil'den bahsediyor. Bu mutluluk bana yetiyor...

► Türk Müziği'nden yayımladıklarınız arasında en çok hangisini seviyorsunuz?

- Seçmek çok zor. Çocukluğumdan beri Münir Nurettin'in sesinden dinlediğim "Çıkar Yücelerden", Şükrü Tunar'ın taksimleri... 1940 öncesinde İstanbul'da çalman müzik, Romantik Dönem ilgimi çekiyor. İddia ediyorum, Nubar Tekyay, Şükrü Tunar, Yorgo Bacanos, Ahmet Yatman'm çaldığı Kürdili Hicazkar Peşrev'i bugün kimse böyle çalamaz...

► Neden?

- Çünkü gelenek zinciri 1930'larda kırılmış. Bir dönemin müzik birikimi görmezlikten gelinmeye çalışılmış. Gençler o dönem

ustalarının uslubunu bilmiyor. Gariptir, yüzyıl başında ABD'ye göçenler bu uslubu korumayı başarmış. Türkiye'den gelen müzikçiler, babamı ya da beni dinlediklerinde, artık kimse böyle çalmıyor, çok eski bir tavır bu, diyorlar. Eski ustalarm yaratıcı olduğu kadar zarif uslubu neredeyse kaybolmakta. 1989'da ilk kez Türkiye'ye geldiğimde İstanbul'un havasına, sokaklarına sinmiş olduğunu sandığım bu eski uslubu artık kimsenin hatırlamadığını gördüm ve çok şaşırdım.

► Nasıl bir İstanbul düşlemiştiniz?

- Sokaklarında hala Tamburi Cemil'in, Şükrü Tunar’ın, Yorgo Bacanos'un taksimlerinin yankılandığı bir şehir düşlüyordum. Neredeyse tüm şehri dolaştım. Gece klüplerini, konser salonlarmı gezdim. Bazı müzikçilerle tanıştım. Mesela, konservatuvar mezunu iyi bir

klarnetçiyle arkadaş olduk. Şükrü Tunar'ı sordum ona. Adını bile duymamıştı. Juilliard'ı bitirip Heifetz'in admı duymamış bir kemancı olabilir mi?..

► Türkiye'de müzikle ilgili kurumlardan herhangi bir talebiniz var mı?

- Özel koleksiyonlardaki, radyo

arşivlerindeki eski kayıtlara ulaşmam sağlansa, hiçbir karşılık beklemeden, masraflarını da üstlenerek bu kayıtların kataloglarını hazırlar, çok önemlilerini temizleyerek CD'ye

kaydedebilirdim.

► Yeni projeleriniz?

- Türk müzisyenlerle dört ÇD'lik, Osmanlı Müziği Antolojisi hazırlıyorum. İlk CD'de sultanlarının besteleri yer alıyor. İkincisinde OsmanlIdaki azınlıkların müziği olacak.

Üçüncüsünü köçekçelere ayırdık. Sonuncusu ise fasıl albümü. Kayıtlan New York'ta Reha Salbaş'ın grubuyla

yaptık. Şimdi, antoloji için 100 sayfalık bir kitapçık hazırlıyorum. Ayrıca Crossroads'tan ya yımlay acağım Klezmer ve Balkan müziği kayıtları üzerinde çalışıyorum. Ş *

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

中文摘要 本研究藉由化學誘發大腸癌發生之動物模式,探討糙米、米麩與精白米對大腸癌

i İstanbul Kadısı faziletlû efendi Bayram günlerinde nisa taifesinin so­ kaklarda, mahalle aralarında gezip do­ laşmaları bafermanı âli memnu olduğun­ dan imdi

[r]

Radyolarda ve uzun yıllar piyasada çalı­ şan sanatçı, eserlerin icrası sırasında irticalen yapılan biitün varyasyonları kendisi ilk kez yap­ tığından piyasada

Buna göre, yeni ve daha kapsamlı çalışmalar sonuçlanana kadar, Eğirdir Orman Fidanlığı’nda yapılan Boylu Ardıç fidanı yetiştirme çalışmalarında

Ortalama trombosit hacmi kardiyak arest sonrası hedefe yönelik hipotermi uygulanan hastalarda mortalite için belirteç olarak kullanılabilir

İstatistiksel hata sonuçlarına göre Cheegar ve Chibani Modeli yatay düzleme gelen global güneş ışınımı için Şanlıurfa ilinde kullanılacak en uygun model

Benzer şekilde, Van Niekerk ve Van Niekerk (19) düşük kaliteli protein (amino asit) ye- dirilen kısraklara oranla yüksek kaliteli protein ye- dirilen kısraklarda FSH ve