• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyete yol açan düşüncenin kökenleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cumhuriyete yol açan düşüncenin kökenleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Üç Kitap

Cumhuriyete Yol Açan

Düşüncenin Kökenleri

BİR SİYASAL DÜŞÜNÜR OLARAK DR. ABDULLAH CEVDET VE ZAMANI

Dr. M. Şükrü Hanioğlu

Üçdal Neşriyat, İstanbul 1981, 439 s.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde batıcılığı savunanların başında Abdullah Cevdet gelir. Padişaha baş- kaldıran Genç Türk (Jön Türk) hareketinin öncülerinden olan Abdullah Cevdet, o dönemin en kültürlü insanların­ dan biriydi. Tam 28 yıl çıkardığı içtihat dergisi, yazdığı yazı ve çevirdiği kitaplardaki ilerici düşünceleriyle son derece etkili oldu. Birçok siyasal hareketin içinde bulundu.

Abdullah Cevdet geri kalmış Osmanlı toplumunun kurtuluş yolunu batılılaşmada görüyordu. Ona göre Avrupa bizi yeniyor ve sömürüyor diye Batıya düşman olmanın anlamı yoktu. Avrupa’ya değil, asıl kendimize kızmalıydık. Zira “geri kalışımızın nedeni Asyalı kafamız, yozlaşmış geleneklerimizdi.” Biz din ve devlet bileşimi bir yönetimle yönetildikçe hep geri Icalacak ve ezilecektik.

Batılılaşma Avrupa’nın yalnız tekniğini almak da değildi. İnsanın özgürleşmesi idi batılılaşmak, doğal hak­ ların kazanılması, aklın ve bilimin zaferi idi. Avrupa’yı Avrupa yapan bu öğelerdi zaten, din değildi.

Abdullah Cevdet Içtihat’tz şöyle yazıyordu: "Darwin kuramının okutulmasını küfür sayan bir ülke hâlâ ortaçağ­ larda yaşıyor demektir. Böyle bir ülkenin 20. yüzyıl dünya­ sında yaşamaya hakkı yoktur. Sarıklı sarıksız, ezilmek istemeyen her kafa, bunu artık anlamalıdır.”

İlk yıllardaki muhalefetinde dinden yararlandı Abdul­ lah Cevdet. Ona göre din, aslında doğru düşünceleri içer­ mektir. Ama ne yazık ki bu düşünceler, birtakım yalan yanlış hikâyelerle işe yaramaz duruma düşmüştür. O nedenle bu boş inançlardan sıyrılıp dinin özüne yönelin- diği ölçüde toplumun sorunları çözümlenecektir. “ Bilim aydınların dini, din halkın bilimidir.” Bu savsöz o zamanın aydınları arasında geniş ölçüde yayılmıştı.

Onun din yoluyla yaptığı eleştiriler kimi zaman o derece şiddetli oldu ki, Sultan 2. Abdülhamit’i dahi dinsiz­ likle ve kâfirlikle suçladı.

Bir süre sonra dinden yararlanmaktan vazgeçti

(2)

X / 1

' \ p

DEĞER

TEMfiTRME-y--' '

t j ' A ^

l i *

lah Cevdet. Açıkça maddeci felsefe safında yer aldı. Onun bu yeni görüşü “biyolojik maddecilik” ve “toplumsal Darvvin’cilik” olarak nitelendirilebilir. Buchner, Vogt gibi maddeci filozofların etkisinde kaldı. Fakat aynı zamanda J.J. Rousseau’dan ve Batının bütün devrimci düşünürle­

rinden yararlandı. İlginç olan, onun aynı zamanda Gus- tave Le Bon gibi hiç de devrimci olmayan bir Fransız toplumbilimcisine hayran olmasıydı. Gustave Le Bon seç­ kinler yönetiminden yana tutumuyla tanınır. Abdullah Cevdet de bu görüşte idi. Yalnız yönetimde değil, toplu­ mun tüm alanlarında seçkin gruplar oluşturulmalıydı.

O dönemdeki basın yayın hayatıyla eğitime de karşı çıkan Abdullah Cevdet, toplumda bir ekin birikimi sağla­ nabilmesi amacıyla başta edebiyat klasikleri olmak üzere Batı’da ve Doğu’da yayımlanan tüm eserlerin çevrilerek halka ulaştırılmasını istemekteydi. O da Tevfik Fikret gibi her çeşit bağnazlığa karşı idi.

İşte böyle önemli bir düşünür ve siyaset adamı olan Abdullah Cevdet konusunda geniş bir inceleme ve araş­ tırma kitabı uzun süreden beri bekleniyordu. Genç bilim adamı Şükrü Fianioğlu’nun yeni yayımlanan doktora tezini bu bakımdan sevinçle karşıladık. Tez, Bir Siyasal

Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi

adını taşıyor.

Prof. İlter Turan’ın, sunuş yazısında dediği gibi, T ü r­ kiye Cumhuriyeti düşünce bakımından köksüz, kendili­ ğinden oluvermiş bir yönetim değildir. “ O nun kökenlerini Osmanlı İmparatorluğunda aramamız gerek­ mektedir. Gerçekten de Flanioğlu’nun kitabını okurken iki kültür arasındaki bağı hemen kurabiliyoruz. Abdullah Cevdet ve arkadaşlarının düşüncelerinin Atatürk ve arka­ daşlarının düşüncelerine büyük benzerlik gösterdiğini gördükçe şaşırıyoruz. Yazar kitabında bu benzerlikleri iyice vurgulayıp meydana çıkarmış. Birçok kavramlarda içerik yakınlıkları görülüyor. Örneğin Abdullah Cevdet’ in bir “ üstünlük” olarak gördüğü Batı uygarlığı ile A tatürk’ün ulaşılması gereken bir amaç olarak ele aldığı “çağdaş uygarlık” kavramları birbirine çok benzeyen şeyler.

Kitabın “giriş”inde şu satırları okuyoruz: “Yakın döneme ait düşünce tarihimiz incelenmiş olmaktan çok uzaktır.” Yazar böyle söylemekle haklı. Edebiyat fakülte­ lerinin son yıllardaki yayınlarını elbette unutmuyoruz.

Zira edebiyat tarihiyle siyasi düşünce tarihinin çoğu yerde yakın ilişkileri vardır ve birbirini tamamlarlar. Burada bir kitabı örnek vereceğim: İstanbul Edebiyat Fakültesi’nin yayımladığı Mizana Murat (1979). Öyle bir eser doğrusu az hizmet değildi.

Prof. Tarık Zafer Tunaya ile Prof. Şerif Mardin’in daha önce yaptıkları siyasi düşünce tarihi çalışmaları bakış ve yöntem açısından iyi başlangıçlardır. Fakat o tür çalış­ maların, Şükrü Flanioğlu’nun araştırması türünden monografilerle beslenmesi zorunludur.

Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi iyi bir inceleme

örneği. Yazar belge bulmak için İsviçre Polis Arşivi, İngil­ tere Arşivi ve Başbakanlık Arşivi’ni baştan başa taramış. Abdullah Cevdet’in kızının elindekileri görmüş. Yani iğneyle kuyu kazılmış. Belge niteliği taşıyan her şey çok iyi değerlendirilmiş. Çoğu yeni aydınlığa çıkan bu belgeler kitabın yarısından çoğunu oluşturuyor. Gerçekten de yal­ nız bir düşünür değil, bir dönem bütün boyutlarıyla

ortaya çıkıyor. İyi düzenlenmiş bir “dizin”, kitaptan yararlanmayı kolaylaştırıyor. Fiepsi de önemli ve ilgi çekici 19 bölümden oluşan kitapta zengin bir kaynakça (bibliyografya) var. Genç yazar eski yazı ve yabancı dil bütün metinleri sabırla gözden geçirip değerlendirmiş.

Eleştiri değil ama bir düşünce olarak şunu söylemek istiyorum:

Araştırmanın önemli kaynaklarından biri olan İçtihat dergisindeki yazılardan sık sık söz ediliyor, alıntılar yapılı­ yor. Böyle bir dergi kitabın içinde özel bir bölüm halinde incelenip değerlendirilebilir, içeriğinin bir sınıflaması yapılabilirdi. Gene bu bağlam içinde içtihat yayınlarıyla Abdullah Cevdet’in öteki yayınlarının ayrı bir listesi verilebilirdi.

Dr. Abdullah Cevdet ve Dönemi, 1981 ’in üzerinde en

çok durulması gereken kitaplardan biri. Hanioğlu’ndan siyasi tarihimizle ilgili yeni çalışmalar bekliyoruz. O daha ilk kitabıyla yetenekli bir yazar, iyi biç bilim adamı oldu­ ğunu kanıtladı.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yargı çevresindeki yetkili adli yargı ilk derece hukuk mahkeme- sinin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı sınırları

Özellikle AB’nin Anayasası olarak da nitelendirilebilecek olan kurucu antlaşmalarda yer verilen çevre, tarım politikası, işyeri sağlık ve güvenliği ve refah hizmetleri,

Tepeboşı Deneme Tiyatrosu: «Marat - Sade» Yazan; Peter Weiss, Türkçesi: Cengiz Tuncer - Beklan Algan, Yönetmenler: Beklgn Algan - Agâh Hün, «Lozan»

To improve the quality of diabetes control, we show a program which allows patients with diabetes to transmit their self-monitored blood glucose data directly from their

Elde edilen bu iki temel bileşik ile, diazolanan 4-nitroanilinin reaksiyonundan iki farklı diazo bileşiği (A ve B) oluşturuldu (Şekil 4.2). Bu tez çalışmasının temel amacı

In the light of the above findings, we aimed to evaluate the possible relationship between the I/D polymorphism of the ACE gene and hemorheological parameters, such as

洗澡前可用防水敷料將傷口貼住,避免傷口潮濕,沾水。

There had been no available patient decision support systems or decision aids to help patient to make a treatment choice for facial superficial pigmented disease.. The study