Sahİfe 8 i
S)
v™
■■f'/hihcA >A K Ş A M
SARAY ve BABIÂLİ'NİN İÇYÜZÜ
Yazan: SÜLEYM AN KÂNI * • Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No« 283
Mithat
paşa
Izzeddin vapuriîe
memleket haricine çıkarılıyor
Mithat paşa bu arizeyi padişaha gönderdikten sonra saraya karşı bir istiğna ve infial mesleği tut tu. Ne saraya, ne sadaret makamı na ayak basmadı. Bir kaç gün dev let işlerine bakmadı. İstirahat için Topkapı dışarısında bulunan köş küne gitti; orada kaldı. Bu arada Namık Kemal beyin tebidi ve Ga lip paşanın ayana memuriyetinin ilânı hakkında emirlerin arkası ke
silmedi.
Babıâliden yanma gelip giden ler oluyordu, Mithat paşa bir gün Ametçi Mahmut Celâleddin beye mahremane:
— Ben istifa edecek değilim. Padişah beni azlederse etsin. Lâ kin bu defaki infialim sabıkları na kıyas olunmaz. Halk gelip beni evimden alarak sadaret makamına ik’at etmek istiyecektir! (1) Son ra iş müşkülâta düşecek! Böyle bir mahzura mahal ve meydan kalma mak için işte şu çantada param var. Bir de vapur kiralıyacağım. Azlim haberini alır, almaz Midil li adasına gidip orada oturacağım.
Demişti.
Âödülhamit kurmakta olduğu dolabı sezdirmemek, paşayı avut mak için selâm ve teveccühlerini ibzal ediyor, Mithat paşa ise ma ruzatının isafında ısrar eyliyordu.
Saray fırkasından hünkârın Mit hat paşa aleyhindeki efkârına vâ kıf olan Mahmut, Redif, Cevdet paşalar Abdülhamidi Mithat paşa aleyhine teş.ci ve tahrikten hali kal mıyorlardı.
Zaptiye nezaretinde sadrıâzam Mithat paşanın devJ/eti aliyede cumhuriyet ilâm fikrinde oldu ğu hakkında deveran eden hava dise dair bir jurnal tertip ettirildi. (Lâtürki) gazetesinde İzmirden gelmiş olan bir mektupta Ziya paşa ile yapılmış bir mülâkattan bahse dilmiş, Ziya paşanın şu sözleri söy lediği yazılmıştı: (Türkiye gibi, meşrutiyetle idare olunan bir hü kümette padişahın zerre kadar ehemmiyeti yoktur. O milletin hiz metkârıdır. Mebusan meclisi ne emrederse o yalnız o emri icraya memurdur!)
Jurnal ile beraber bu gazete de hünkâra takdim edildi.
Mithat paşanın takdim ettiği ari- zenin saraya vâsıl olduğu gün da mat Mahmut paşanın talimile ha remi Cemile sultan da hünkârla gö rüştü. Cemile Sultan biraderine şu dokunaklı sözleri söyledi:
•— Sadrıâzamm bugünlerde mil let nezdinde kazandığı itibar ve nüfuz siz de dahil olduğunuz hal-, de hanedanımızın nüfuz ve itibarlarından ziyadedir. Eğer bu adam isterse sizi ve bi
zi mahvedebilecektir. Nitekim
amcamız Sultan Abdülâzizi tahtın dan atarak kolaylıkla itlâf etmiş tir!. Eğer sağ kalmak ve padişah lık etmek isterseniz bu adam or tadan kalkmalıdır. Meclisi mebu- sanı ortaya koydu; şehzade ve sul tanların maaşlarını kesip bir ay son ra bizi dilendirecektir! Bir müd det daha kalırsa bizi de, sizi de kai
li] Bu söz Mithat paşanın halktaki fikir cereyanım ne kadar yanlış telâkki edildiğinin bir delilidir.
dıracaktır!
O gece hünkârın huzu-
rile sarayda damat Mahmut, Redif Cevdet, İngiliz Sait, Çerkeş Nusret paşalardan mürekkep bir meclis ak- tolundu.
Bu mecliste Mithat paşanın tev- kifile tardı için bir plân tanzim edildi. Taraftarlarının bir mesele
çıkarmaması ve mukavemet ter tip etmemesi için ihtiyatlı bulun mak lâzımdı. Mithat paşa saraya ceîbedilecek, ihzar olunacak bir vapurla derhal memleketten çıkarı lacaktı.
Ertesi gün Mithat paşa memul hi lâfında Babıâliye geldi. İşlerle uğ raşmağa başladı.
Bu sırada damat Mahmut paşa ile serasker Redif paşa ametçi beyi bir odaya çağırdılar.
Sadrıâzamm hal ve mesleki pa dişahın emniyetini selbetti. Bir kaç kere irade edilmiş iken Kemal beyi deftmiyor. Eğer bunun bir çare sine bakmazsa hakkında muzır ola cağım kendisine tebliğ eyle! de diler. Mahmut Celâleddin bey Mit hat paşa hakkımda bir fena niyet peyda olduğunu hissederek Mithat paşanın yanma girdi. Keyfiyeti sathice beyan etti.
— Ne yapayım! Kemal bey rıza- sile taşra memuriyetini kabul et miyor. Ben cebren gönderemem. Artık bu işi bizim halefimize gör dürsünler! cevabını verdi.
Damat Mahmut paşa da Mithat paşadan dürüştane sözler işiterek avdet etti.
Vükelâdan hâle vâkıf olanlar bir yere geldiler. Serasker Redif paşa Mithat paşaya - eğer bir kere padi şah ile mülakat eyleseniz ş,u keşa- keşler külliyen bertaraf olurdu!
Diyerek Mithat paşayı saraya gitmeğe meylettirdi. Damat Mah mut paşaya hemen tezkere gön dererek bir davetçi gelir ise Mithat paşanın saraya gideceğini bildirdi.
Mithat paşa o akşam hanesine gitti; padişahtan davete intizar eyledi.
Mithat paşanın Kemal bey hak- kmdaki son sözleri de padişaha der
hal aksetmişti. Damat Mahmut pa şa gece yarısı saraya celbolundu.
Abdülhamit yola gelmiyeceği artık tamamen tahakkuk eden Mit hat paşanın hemen azlile memle ketten ibadı teferrüatını müzakere ye koydu (2).
Bu hal ile sabah oldu.
Beyazıtta Tavşantaşmdaki ko nağında bulunan Mithat paşa bir yaverle saraya davet edildi. Za ten böyle bir davete muntazır bu lunuyordu (3). Saraya azimet et ti. Refikasına veda eylerken:
— Şayet akşama avdet etmez sem merak etmeyiniz. İhtimal ki beni memuren bir yere gönderir ler!
Dedi.
Mithat paşanın hemşiresi ve To sun paşanın haremi Sıdıka hanım bu noktada şu malûmatı veriyor:
[2] Mahmut paşa kararın icrasını men’e çalıştı ise de padişahı iknaa mu vaffak olamadığı ve sarayda tevkif edil diğini iddia eder.
[8] Miratı hakikat - davetin Ingiliz Sait paşa marifetile olduğunu yazanlar da vardır.
(Kânunlar içinde karlı bir gü nün akşamında zaptiye nezareti er kânından Tarsuslu topal Tabir efendi kayık ile Salacığa geçerek yatsı zamanı haneme geldi; beni görmek istediğini ihbar etti. Bu vakitsiz ziyaretçiyi odama kabul ettim. Meğer Tabir efendi mabeyn başkâtibi Sait bey tarafından gön derilmiş. Sait paşa bu vasıta ile bana ertesi günü biraderimin sa raya davet olunacağını, saraydan doğruca vapura bindirilerek mem leket haricine çıkarılması musam- mem bulunduğunu, keyfiyetin he men biraderime ihbar edilmesi ve ihtiyatlı davranması lâzım gele ceğini bildiriyordu.
Erzurum valiliğinde bulunmuş olan zevcim Tosun paşa o zaman Sait beyi himaye eylemiş olma- sile o da fırsat düştükçe sadakat ve ihlâstan fariğ olmazdı.
Hava muhalif, vakit geç idi. Ben ancak ertesi sabah ilk va purla İstanbula geçebildim. Köp rüye çıkınca Mithat paşayı araba içinde gördüm. Bana selâm vere rek saraya gitmekte olduğunu elile işaret etti. Ben telâşlı, telâşlı işa retlerle kendisini görmek istedi ğimi anlatmak istedim. Olamadı. Beyazıttaki konağa gittim. Birade rimin küçük hanımını görerek Sait beyin gönderdiği haberi bildirdim.
Üsküdarda haneme avdetimde İzzeddin vapurunun Sarayburnu- nu geçmekte olduğunu gördüm (4).
Redif paşanın Divanyolunda, köprü başlarında, Beşiktaş cadde sinde dolaştırdığı askerlerin farkı na varamıyan Mithat paşa Paşa dairesinin yanındaki kapıdan Dol- mabahçe sarayına girince mabeyn feriği Sait paşa beş, on asker ça- vuşile kendisini karşıladı.
— Buraya buyurunuz!
Diye Paşa dairesini gösterdi. Mithat paşa alt katta bir odaya girince kapıönüne nöbetçi konul du (5). Ferik Sait paşa bir kaç da kika sonra yalnızca içeri girdi.
— Sadaretten mazulsünüz! Müh rü hümayunu veriniz. İzzeddin va puru hazırdır. Memaliki Osmani- yeden şimdi çıkıp gitmeniz emir buyurulmuştur! Zatı şahane beş yüz lira ihsan buyurdular!
Deyince Mithat paşa ne vartaya uğradığını anladı. Bir yandan mührü teslim ile:
— Ben şevketmeap efendimi zin sadık bendesiyim. Günahım ne ise sabit olmak için beni muhake me ittirsinler; bu suretle ib’at bu yurmasınlar; zira pek fena tesiri mucip olur!
Gibi sözler söyledi ve sözlerinin padişaha arzedilerek cevap geti rilmesini Sait paşadan rica etti.
O zaman Ametçi olan Mahmut Celâleddin paşa mabeyn feriki Sait paşanın bu hadiseyi kendisine şöylece anlattığını nakleylemekte-1 dir:
(Ben mührü hümayunu Mithat
[t] Hadisatı tarihiye.
[5] Eskiden ikbalden dfışen veya bir cürilm ile müttehem olan büyükler Topkapı sarayında orta kapıda kulelerin içinde (kapı arası) denilen ve duvardaki yarıklardan ziya alan odacıklara hapis edilirdi. Buraya kapananlar için idam edilmemek büyük nimetti! Cellât çeş mesi ve ibret taşı uzakta değüdil