• Sonuç bulunamadı

Dış Gebelik Olgularının Klinik Bulgu ve Tedavilerinin Değerlendirilmesi = The Evaluation of Clinical Findings and Treatment Modalities of Ectopic Pregnancy

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dış Gebelik Olgularının Klinik Bulgu ve Tedavilerinin Değerlendirilmesi = The Evaluation of Clinical Findings and Treatment Modalities of Ectopic Pregnancy"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dış Gebelik Olgularının Klinik Bulgu ve Tedavilerinin

Değerlendirilmesi

The Evaluation of Clinical Findings and Treatment Modalities of Ectopic Pregnancy

Gonca İmir*, Semih Dinç**, Cem Yenicesu***, Meral Çetin****, Çağlar Yıldız*****, Ali Yanık****, Tevfik Güvenal******

ÖZET:

Dış gebelik, ilk trimesterde maternal morbidite ve mortalitenin en önemli sebebidir ve giderek insidansı artmaktadır. Erken tanı ve doğru tedavi hastanın daha sonraki reprodüktif yaşamı açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı kliniğimizde dış gebelik tanısı ile tedavi edilen hastaların tanı ve tedavi yaklaşımlarının değerlendirilmesidir. Kliniğimize dış gebelik ön tanısıyla başvurmuş 61 hastanın dosyaları incelendi. Anamnez, jinekolojik muayene, fizik muayene, gebelik testi ve ultrasonografi kayıtları gibi bilgiler toplandı. Hastaların yıllara ve aylara göre dağılımı, yaş dağılımları, geçirilmiş dış gebelik öyküsü, polikliniğe başvuru şikayetleri, tanı konulan gebelik haftası, multiparite oranı, tedavi şekilleri, cerrahi tedavi yapılanlarda salpenjektomi ve salpingostomi oranları retrospektif olarak değerlendirildi. Yaş ortalaması 29,1±4,6 olup 16’sı nullipar (%26,2) idi.

Dört olguda geçirilmiş dış gebelik öyküsü (%6,6) ve 2 olguda (% 3,3) geçirilmiş pelvik operasyon öyküsü vardı. Dış gebelik 2003 yılında 8, 2004’de 9, 2005’de 11, 2006’da 21, 2007 yılı ilk 6 ayında 12 olguda görüldü. Hastalar kliniğimize en sık kasık ağrısı (%73,7) ve vajinal kanama (%50,8) ile başvurduğu saptandı. En sık muayene bulguları ise vajinal kanama (%55,7), abdominal hassasiyet (%45,9) ve adneksiyel hassasiyet (%32,8) olduğu görülmüştür. Hastaların %82’i laparotomi, %13,1’i laparoskopi ve %4,9’u Metotreksat ile tedavi edilmiştir. Operasyona alınan hastaların %67,3’üne salpenjektomi ve %32,8’ine salpingostomi uygulanmıştır. Çalışma grubunda maternal mortalite saptanmadı. Sonuç olarak jinekolojik acil patolojiler arasında hala sık rastlanan dış gebelik kliniğinin iyi değerlendirilmesi, gelişen teknolojiye paralel olarak tanısının erken konması konservatif tedavi olanaklarını ön plana çıkarmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dış gebelik, tedavi, HCG,

semptom

C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 29 (3): 113-118, 2007

ABSTRACT

Ectopic pregnancy is one of the major causes of maternal morbidity and mortality in the first trimester and its incidence is increasing. The early diagnosis and appropriate treatment is important for the reproductive life in the future. The purpose of this study was to evaluate the diagnosis and treatment modalities of the ectopic pregnancies diagnosed in our gynecology clinic. The patient files of 61 patients diagnosed with ectopic pregnancy were evaluated. The distribution of the patients in the years and the months, the age of the patients, the history of ectopic pregnancy, the complaints and the gestational age at admission, the ratio of multiparity, the treatment modalities, and the ratio of salpengectomy vs. salpingostomi were recorded. The mean age of the patients was 29.1±4.6 and the rate of nulliparity was 16 (% 26.2) patients. Four patients (%6.6) had ectopic pregnancy history and 2 patients (% 3.3) had pelvic operation history. Eight patients with ectopic pregnancy admitted in 2003, 9 in 2004, 11 in 2005, 21 in 2006, and 12 patients in the first 6 months in 2007. The most common complaints at admission were pelvic pain (%73.7) and vaginal hemorrhage (%50.8). The most common symptoms in the pelvic exam were vaginal hemorrhage (55.7%), abdominal tenderness (45.9%), and adnexial tenderness (32.8%). The 82% of patients were treated with laparotomy, 13.1% were laparoscopically, and 4.9% were treated with metotrexate. The 67.3% were treated by salpengectomy and 32.8% by salpingostomy. No maternal death was detected in the study. In conclusion, ectopic pregnancy, one of the emergencies in the current gynecology, should be evaluated adequately for the early diagnosis and should be treated conservatively for the preservation of the fertility through the advanced technology.

Key words: Ectopic pregnancy, treatment,

HCG, symptom.

GİRİŞ

Dış gebelik fertilize ovumun endometriyal kavite dışındaki bir dokuya implante olmasıdır (1). Dış gebelik, ilk trimester gebeliklerinde maternal morbidite ve mortalitenin en önemli sebebidir ve

giderek insidansı artmaktadır (2).

*Yrd Doç Dr, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Sivas **Stajyer Dr, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp F akültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Sivas ***Uz. Dr, Çayıralan Devlet Hastanesi, Aile Hekimliği, Yozgat

****Prof Dr, Cumhuriyet Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Sivas *****Arş Gör, Cumhuriyet Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Sivas ******Doç Dr, Cumhuriyet Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Sivas

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi

(2)

En sık 20-30 yaş arasındaki kadınlarda görülür (3). Fallop tüplerinde kısmi tıkanıklık yapan ya da tüplerin hareket kabiliyetini azaltan bütün durumlar dış gebelik için uygun zemin hazırlar. Geçirilmiş pelvik inflamatuvar hastalık, rahim içi araç kullanımı, tubal cerrahi öyküsü, geçirilmiş laparotomiler, infertilite öyküsü, endometriozis sorumlu faktörler olarak kabul edilmektedir (4). Bu çalışmanın amacı kliniğimizde Ocak 2003-Haziran 2007 yılları arasında dış gebelik tanısı ile tedavi edilen hastaların tanı ve tedavi yaklaşımlarının değerlendirilmesidir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Jinekoloji servisine Ocak 2003- Haziran 2007 yılları arasında, dış gebelik ön tanısıyla yatırılan 92 hastadan geriye dönük olarak verilerine ulaşılan 61 hasta çalışma kapsamına alındı. Hasta dosyalarındaki anamnez, jinekolojik muayene, fizik muayene, gebelik testi ve ultrasonografi kayıtları gibi bilgiler toplandı. Hastaların yıllara ve aylara göre dağılımı, yaş dağılımları, geçirilmiş dış gebelik öyküsü, polikliniğe başvuru şikayetleri, tanı konulan gebelik haftası, multiparite oranı, tedavi şekilleri, cerrahi tedavi yapılanlarda salpenjektomi ve salpingostomi oranları retrospektif olarak değerlendirildi. Ulaşılan veriler ortalama±standart sapma veya oran olarak sunuldu. Oranların karşılaştırılmasında Ki kare testi uygulandı ve P<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

BULGULAR

Ocak 2003-Haziran 2007 yılları arasında hastanemize 92 dış gebelik olgusu başvurmuştur. Çalışmaya alınan 61 hastanın yaş ortalaması 29,1±4,6 (20-39) idi. Yaş dağılımı ise şu şekilde idi; 20-25 yaş arası 14 (%22,9), 26-30 yaş arası 22 (%36,1), 31-35 yaş arası 21 (%34,4), 36-40 yaş arası 4 (%6,5) kişi idi. Hastaların 16’sı (%26,2) nullipar idi. Özgeçmişlerinde ise 4 olguda geçirilmiş dış gebelik öyküsü (%6,6), 2 olguda (%3,3) geçirilmiş pelvik operasyon öyküsü ve 2 olguda (%3,3) yardımcı üreme teknikleri (IVF-ET) ile gebelik öyküsü vardı. Son adet tarihine göre gebelik

haftaları dağılımı şu şekilde idi; 5-6 hafta arası 2 (%6), 6-8 hafta arası 20 (%68,9) ve 8-10 hafta arası 7 (%4,1) idi. Hastaların gebelik haftalarının dağılımı incelendiğinde 6-8 haftadaki dış gebelik oranı diğer haftalardan anlamlı olarak yüksek bulundu (P<0,05). Yıllara göre dış gebelik olgularının dağılımı incelendiğinde 2003 yılında 8, 2004 yılında 9, 2005 yılında 11, 2006 yılında 21, 2007 yılı ilk 6 ayında 12 dış gebelik olgusu saptandı. Çalışma süresi boyunca 4,5 yıl içinde hastaların başvurdukları aylar değerlendirildiğinde dış gebelik olguları en sık Temmuz (%19,7) ve Mayıs (%9,8) aylarında saptandı. En az ise Ekim (%1,6) ve Haziran (%3,3) aylarında bulundu. Hastaların başvurdukları aya göre dağılımında farklılık önemsiz bulundu (P>0,05). Mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde yaz mevsiminde 21 (%34,5), sonbaharda 8 (%13,1), kış mevsiminde 14 (%22,9) ve ilkbaharda 18 (%29,5) olgu saptandı ve yaz mevsiminde sonbahar ile karşılaştırıldığında daha yüksek oranda dış gebelik saptandı (P<0,005). Diğer mevsimler arasında

anlamlı fark bulunmadı (P>0,05). Hastaların başvuru yakınmaları

incelendiğinde en sık kasık ağrısı (%73,7) ve vajinal kanama (%50,8) ile başvurdukları saptandı (Tablo 1). Ayrıca 15 hasta (%24,5) karın ağrısı ile başvurmuştur. Hastaların başvuru yakınmaları dağılımı incelendiğinde farklılık önemli bulundu (P<0,05). Kasık ağrısı ile başvuran hasta sayısı (n=15) genel olarak diğer belirtilerle başvuranlardan anlamlı olarak yüksek idi (P<0,05). Başvuruda kasık ağrısı ve vajinal kanama olan hasta sayısı (n=22) genel olarak diğer belirtilerle başvuranlardan anlamlı olarak daha yüksek idi (P<0,05).

(3)

İmir ve ark.

Tablo 1: Hastaların başvuru yakınmalarına göre

dağılımı Yakınma Sayı (n=61) % Karın ağrısı 6 9,8 Kasık ağrısı 15 24,6a Vajinal kanama 6 9,8 Karın ağrısı-kasık ağrısı 6 9,8 Karın ağrısı-vajinal kanama 2 3,3 Kasık ağrısı- vajinal kanama 22 36,1b Karın-kasık ağrısı-vajinal kanama 1 1,6 Kasık ağrısı-adet gecikmesi 1 1,6

aP<0,05 vs. karın ağrısı, vajinal kanama, karın ağrısı-kasık

ağrısı, karın ağrısı-vajinal kanama, karın ağrısı-kasık ağrısı-vajinal kanama ve kasık ağrısı-adet gecikmesi.

bP<0,05 vs. karın ağrısı, vajinal kanama, karın ağrısı-kasık

ağrısı, karın ağrısı-vajinal kanama, karın ağrısı-kasık ağrısı-vajinal kanama ve kasık ağrısı-adet gecikmesi.

Hastaların fizik muayene bulguları incelendiğinde en sık bulgunun 34 hastada (%55,7) vajinal kanama, 28 hastada (%45,9) abdominal hassasiyet ve 20 hastada (%32,8) adneksiyel hassasiyet olduğu saptandı (P>0,05) (Tablo 2). Fizik muayenede vajinal kanama saptanan hasta sayısı (n=15), adneksiyel hassasiyet (n=3) ve abdominal-adneksiyel hassasiyet (n=5) saptanan hasta sayısından anlamlı olarak daha yüksek idi (P<0,05). Dış gebelik olgularının yerleşim yerlerine bakıldığında tümü tubal gebelik idi. Tubal gebeliklerden olguların 32’si (%52,5) sol tubada idi (P>0,05). Toplam 61 hastanın 28’inin HCG düzeyleri değerlendirilebildi. Kliniğimize başvuru sırasındaki HCG değerleri 3429±4345 (42-17138 mIU/L) olarak bulundu (Tablo 3). HCG değer dağılımına bakıldığında olguların en fazla (8 hasta, %28,6) 0-500 mIU/L aralığında bulunduğu görüldü. Dış gebelik olgularının tedavi şekillerinin dağılımı incelendiğinde 50 hasta laparotomi (% 82), 8 hasta laparoskopik cerrahi (%13,1) ve 3 hasta (%4,9) metotreksat (MTX) ile tedavi edilmiştir. Operasyona alınan 58 hastanın 39’una (%67,3) salpenjektomi ve 19’una (%32,8) salpingostomi uygulanmıştır. Çalışma grubunda maternal mortalite saptanmadı.

Tablo 2: Hastaların fizik muayene bulguları.

Fizik muayene bulguları Sayı (n=61) % Vajinal kanama 15 24,6a Abdominal hassasiyet 10 16,4 Adneksiyel hassasiyet 3 4,9 Vajinal kanama-abdominal hassasiyet 7 11,5 Vajinal kanama-adneksiyel hassasiyet 6 9,8 Abdominal-adneksiyel hassasiyet 5 8,2 Vajinal kanama-abdominal- adneksiyel hassasiyet 6 9,8 Bulgu yok 9 14,8 a

P<0,05 vs. adneksiyel hassasiyet ve abdominal-adneksiyel hassasiyet

Tablo 3: Hastaların başvurudaki HCG değerleri.

HCG değerleri (mIU/L) Sayı (n=28) % 0-500 8 28,6 500-1000 2 7,1 100-1.500 3 10,7 1.500-2.000 2 7,1 2.000-3.000 3 10,7 3.000-4.500 1 3,6 4.500-10.000 6 21,4 10.000 ve üzeri 3 10,7 (P>0,05) TARTIŞMA

Tanı ve tedavideki gelişmelerle mortalite oranları azaltılmış olmakla birlikte dış gebelik insidansı, pelvik inflamatuvar hastalık sıklığındaki artış, artan anne yaşı ve infertilite tedavisindeki yaygın kullanım ile paralel olarak artmıştır (5). Artık dış gebeliğin tedavisindeki amaç yaşam kurtarmaktan ziyade fertilitenin korunmasına doğru yönelmiş ve tedavideki konservatif cerrahi teknikler hastanın daha sonraki fertilitesini koruma amacına yönelik geliştirilmiştir. Dış gebelik iki nedenle önemini korumaktadır; 1) tanıdaki gecikmeler hastanın hayatını tehlikeye sokmaktadır, 2) dış gebelik hastanın gelecekteki fertilitesini etkilemektedir.

Bu çalışmamızda, halen önemini koruyan dış gebelik olgularına yaklaşımımızı değerlendirerek

(4)

dış gebelik olgularında erken tanı ve uygun tedavi yöntemlerini literatür eşliğinde tartıştık. Bizim çalışma grubumuzdaki hastaların yaş ortalaması da 29,1 idi ve 35 yaş üstündeki hasta oranı %6 civarında idi. Yapılan çalışmalarda dış gebelik olguları bizim çalışmamızla uyumlu olarak ortalama 29 yaş civarında idi (6,7). Son zamanlarda yapılan bir çalışmada dış gebelik tanısı alan kadınların büyük çoğunluğu (%65) 25-35 yaş grubunda olup bizim çalışma grubumuzla uyumludur (8). Bir çalışmada ilk cinsel ilişkideki yaşın genç olması (18 yaşından küçük) dış gebelik riskini hafifçe artırmıştır (9). Norveç'te yapılan bir çalışmada bizim çalışmamızdan farklı olarak 35 yaş üstü kadınlarda dış gebelik oranı genç hastalara oranla 8 kat artmıştır (10).

Hastalarımızın pariteleri incelendiğinde 16 hasta nullipar (%26,2) idi, benzer çalışmalarda da olguların %11,1' inin hiç doğum yapmadığı bildirilmiştir (11). Dış gebelik olgularımız 2003 yılından 2007 yılına kadar her yıl belirgin oranda artış göstermiştir. Çalışma süresi boyunca dış gebelik olguları en sık Temmuz ve Mayıs aylarında saptanmış olmakla birlikte literatürle uyumlu olarak dış gebelik açısından aylar arasında önemli farklılık bulunmamıştır (12). Çalışmamızda yaz mevsiminde sonbahardan daha yüksek oranda dış gebelik saptanırken diğer mevsimler arasında farklılık bulunmamıştır. Bu konuda literatürdeki sonuçlar çelişkilidir. Bazı araştırmalarda dış gebeliğin özellikle kış ve bahar aylarında daha fazla görüldüğü saptanırken (13,14) dış gebeliğin görülme sıklığı açısından mevsimler arasında herhangi bir farklılık olmadığını rapor eden yayınlar da mevcuttur (3,12). Elter ve ark.’nın (15) yaptığı bir çalışmada dış gebeliklerin tüm konsepsiyonlara oranının mevsimsel farklılık gösterip göstermediği incelendiğinde mevsimler arasında dış gebelik/konsepsiyon oranı benzer olarak gözlenmiştir. Kadınlar, değişik yaş gruplarında incelendiğinde dış gebelik oranlarının mevsimlere göre değişmediği saptanmıştır. Aynı çalışmada

ikinci 5 yılda ilk 5 yıla göre dış gebelik/konsepsiyon oranı istatistiksel olarak anlamlı bir artış

göstermiştir(15). Literatürde Alsuleiman ve ark.’nın (16) yaptığı bir çalışmada %78,2’sinin

rüptüre olduğu 147 dış gebelik olgusunda en sık başvuru semptomu abdominal ağrı (%98,6), amenore (%74,1) ve vajinal kanama (%56,4) idi. Benzer bir çalışmada en sık başvuru yakınması yine karın ağrısı (%67,5) ve en sık muayene bulgusu ise abdominal hassasiyet (%97,5) rapor edilmiştir (6). Şahin ve ark.’nın (7) yaptığı çalışmada hastalardaki semptomlar abdominopelvik ağrı (%77,4), vajinal kanama (%45,2), kanama ve ağrı (%35,5), bulantı ve kusma (%12,9) idi. Aynı çalışmada başvuru anındaki fizik muayene bulguları batında hassasiyet (%80,6), vajinal kanama (%48,4), kollum gerilmesine karşı hassasiyet (%45,2), douglasta dolgunluk (%41,9) olarak saptanmıştır (7). Bizim çalışmamızda hastalarımızın başvuru nedenleri en sık kasık ağrısı ve vajinal kanama idi ve fizik muayene bulgularından da vajinal kanama, abdominal hassasiyet ve adneksiyal hassasiyet en sık görülen bulgular idi. Bu bulgular dış gebelik için karakteristik olmayıp daha sık rastlanan düşüklerde de gözlenebilir, bu durumda olgular iyi değerlendirilemez ise tanının gecikmesi sonucu komplikasyonlar gelişebilir (17,18). Olgularımızın %52,5 sol tubada idi ancak literatürde olguların %65'inde dış gebeliğin sağ tubaya yerleştiği çalışmalar da mevcuttur (6), böylece sonuçlar çelişkilidir. Çalışmamızda hastaların HCG değerleri 3429±4345 mIU/L olarak bulundu ve en sık 0-500 mIU/L arasında idi. Yapılan bir çalışmada ortalama HCG seviyeleri, gözlem ile takip edilen grupta 921±648 mlU/L, metotreksat uygulanan grupta 1664±1571 mlU/L, radikal cerrahi uygulanan grupta 1327±1346 mlU/L, konservatif cerrahi uygulanan grupta 1955±1696 mlU/L idi (6) ve bizim çalışmamızdan daha düşük HCG değerleri rapor edildi. Çırpan ve ark.’nın (19) yaptığı bir çalışmada HCG düzeyi ölçümleri dış gebelik hastalarının

(5)

İmir ve ark.

Dış gebelik olgularımızdan %82’si laparotomi ve %13,1’i laparoskopik cerrahi ile tedavi edilmiştir, %4,9 MTX tedavisi uygulanmıştır. Operasyona alınan hastaların %67,3’üne salpenjektomi ve %32,8’ine salpingostomi uygulanmıştır. Hiçbir hastamızda gözlem tedavisi tercih edilmemiştir. Dış gebelik olgularının tedavilerinin değerlendirildiği bir çalışmada hastaların %25’i gözlem altında takip edilmiştir. Hastaların 11’inde (%22,5) tek doz MTX uygulanmış, bunların ikisinde ikinci doz MTX tedavisi gerekmiştir (6). Aynı çalışmada hastaların %52,5’i cerrahi olarak tedavi edilmiş olup %32,5’ine laparotomi, %20'sine laparoskopi uygulanmıştır. Konservatif tubal cerrahi olguların %28,5’ine uygulanmıştır (6). Dış gebelik olgularının cerrahi tedavisinde, cerrahın laparotomi veya laparoskopi seçimini etkileyen faktörlerin araştırıldığı bir çalışmada ise dış gebelik tanısı alan 80 hastanın 65'ine (%81,3) laparotomi, 15'ine (%18,8) laparoskopi yapılmıştır. Aynı çalışmada laparotomi yapılan olguların %90,8’inde, laparoskopi yapılanların ise %33,3’ünde akut batın hali rapor edilmiştir (19). Yermez ve ark.’nın (20) 2004’te yaptığı bir çalışmada dış gebelik tanısı alan 369 hastanın %66,6'sına cerrahi girişim, %26,5'ine tıbbi tedavi uygulanırken, %6,7'sine gözlem tedavisi uygulanmıştır. Cerrahi yöntem ile tedavi edilen hastalardan 204 (%82,9) tanesine laparotomi, 42 (%17,1) hastaya ise laparoskopi uygulanmıştır. Bunlardan 32’sine (%13) salpingostomi ve 214’üne (%87) salpenjektomi uygulanmıştır (20). Benzer bir çalışmada ise olguların %76,2'sine laparotomi uygulanırken medikal tedavi oranının %14,3 olduğu görülmüştür. Hastaların ancak 6'sına (%9,5) konservatif laparoskopik cerrahi uygulanabilmiştir (21). Bizim çalışmamızda hastalarımıza uyguladığımız tedavi yöntemleri içerisinde en sık olarak laparotomi ile salpenjektomi yapıldığı göze çarpmaktadır. Hastalarımızın yüksek HCG değerleri ile geç dönemde başvurması tedavi yöntemlerinden metotreksat ve laparoskopik cerrahi uygulamaların az oranda uygulanabilmesine neden olmuştur,

bununla birlikte bu tedavi yöntemlerinin artırılması gerektiğini düşünmekteyiz. Dış gebeliğin ilk trimesterde gebeliğe bağlı anne ölümlerinin önde gelen nedeni olduğu ve tüm anne ölümlerinin %9’undan sorumlu olduğu bilinmektedir (22). Bizim hasta grubumuzda maternal mortalite gözlenmemiştir. Hastalarda zamanında tanı konması ve doğru tedavinin uygulanması maternal mortaliteyi engellemiştir.

Dış gebelik teşhis edilen 225 olguda risk faktörlerinin araştırıldığı bir çalışmada geçirilmiş cerrahi öykü (%42,6), geçirilmiş dış gebelik (%9,3), yardımcı üreme teknikleri (%10,6) olduğu saptanmıştır (16). Turhan ve ark.’nın (6) yaptığı çalışmada benzer olarak geçirilmiş laparotomi öyküsü %37,5, dış gebelik öyküsü %17,5 oranında bildirilmiştir. Başka bir çalışmada geçirilmiş abdominopelvik cerrahi öyküsü (%6,4), pelvik inflamatuvar hastalık öyküsü (%3,2) ve geçirilmiş dış gebelik öyküsü (%3,2) idi (7). Risk faktörlerinin incelendiği bir çalışmada 63 olgunun %31,7'sinde rahim içi araç kullanımı, %19'unda geçirilmiş abdominopelvik operasyon öyküsü, %14,3'ünde geçirilmiş pelvik inflamatuvar hastalık rapor edilmiştir (11). Yine aynı çalışmada %4,7'sine primer infertilite nedeniyle ovulasyon indüksiyonu ve inseminasyon uygulandığı bildirilmiştir (11). Bizim çalışmamızda ise geçirilmiş dış gebelik öyküsü %6,6, geçirilmiş pelvik operasyon öyküsü %3,3 ve yardımcı üreme teknikleri ile gebelik %3,3 olup tespit edilen risk faktörleri oranı azdır. Dış gebeliklerde tekrar oranı yaklaşık %8,3 olup bizim çalışmamızda benzer oranda (%6,6) rekürrens bulunmuştur (9). Hasta grubumuzdaki hastaların çoğunda risk faktörlerinin az oranda olması rekürrens oranını düşük düzeyde tutmuştur. Sonuç olarak jinekolojik acil patolojiler arasında hala sık rastlanan dış gebelik kliniğinin iyi değerlendirilmesi, gelişen teknolojiye paralel olarak tanısının erken dönemde konması konservatif tedavi olanaklarını ön plana çıkarmıştır. Konservatif tedaviler seçilmiş hastalarda başarı ile uygulanabilmekte ve doğru hasta seçimiyle maternal mortalite ve morbidite azaltılabilmektedir.

(6)

Dış gebelik tedavisinde medikal ve laparoskopik tedavi gibi modern ve güncel yöntemlerin ise laparotomiye göre düşük oranda kullanılması hastaların hemodinamik bulguları ile ilişkilidir

.

KAYNAKLAR

1. Aboud E, Chaliha C. Nine year survey of 138 ectopic pregnancies. Arch Gynecol Obstet 1998;261:83-7.

2. Tay JI, Moore J, Walker JJ. Ectopic Pregnancy. British Medical Journal 2000;320:916-9. 3. Duran B, Çetin M, Timuroğlu Y, Demirköprülü N,

Timuroğlu T. Ektopik Gebelik Olgularının ß-hCG Düzeylerinin ve Mevsimlere Göre Dağılımının Değerlendirilmesi. C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 2003;25:193-6.

4. Cagnacci A, Landi S, Volpe A. Rhythmic variation in the rate of ectopic pregnancy throughout the year. Am J Obstet Gynecol 1999;180:1067-71.

5. Mukul LV, Teal SB. Current management of ectopic pregnancy. Obstet Gynecol Clin North Am 2007;34:403-19

6. Turhan NÖ, İnegöl İ, Seçkin NC. A Three-Year Audit of the Management of Ectopic Pregnancy. J Turkish German Gynecol Assoc 2004;5:310-3. 7. Şahin HG; Zeteroğlu Ş. Sürücü R, Sucaklı MH,

Kamacı M. Ektopik gebeliklerde risk faktörleri ve tanı yöntemlerinin değerlendirilmesi. Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor 2004;10:696-700.

8. Fernandes AM, Ribeiro LP, Moraes FH, Meira PC, Sollero Cde A, Yamada EM. Prevalence of ectopic pregnancy liable to surgical treatment in a public hospital from 1995 through 2000. Rev Assoc Med Bras 2004;50:413-6.

9. Pisarska, MD, Carson, SA, Buster, JE. Ectopic pregnancy. Lancet 1998;351:1115.

10. Storeide O, Veholmen M, Eide M, Bergsjo P, Sandvei R. The incidence of ectopic pregnancy in Hordaland County, Norway 1976-1993. Acta Obstet Gynecol Scand 1997;76:345-9.

11. Ortakuz S, Seyhan A, Ateş U, Koçak Y, Karaca N, Sidal B. Ektopik gebelik olgularının risk faktörleri, tanı ve tedavi yöntemleri açısından retrospektif analizi. Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2005;3:81-5.

12. Romer T, Schmidt T, Negwer U, Rosel HD, Lober R. Is there a seasonal incidence of ectopic pregnancy? A retrospective analysis. Zentralbl Gynakol 1994;116:628-30.

13. Coste J, Job-Spira N, Aublet-Cuvelier B, Germain E, Glowaczower E, Fernandez H et al. Incidence of ectopic pregnancy. First results of a population-based register in France. Hum Reprod 1994;9:742-5.

14. Goldenberg M, Bider D, Seidman DS, Lipitz S, Mashiach S, Oelsner G. Seasonal patterns in tubal pregnancy. Gynecol Obstet Invest 1993;35:149-51.

15. Elter K, Gökaslan H, Yörük P, Uyar E, Pekin T, Kavak ZN. Ektopik gebeliklerin tüm konsepsiyonlara oranının mevsimsel değişkenliği. Jinekoloji ve Obstetrik Dergisi 2004;18:105-8.

16. Alsuleiman SA, Grimes EM. Ectopic pregnancy: a review of 147 cases. J Reprod Med 1982;27:101.

17. Strandell A, Thorburn J, Hamberger L. Risk factors for ectopic pregnancy in assisted reproduction. Fertil Steril 1999;71:282.

18. Nazari A, Askari HA, Check JH, O'Shaughnessy A. Embryo transfer technique as a cause of ectopic pregnancy in in vitro fertilization. Fertil Steril 1993;60:919.

19. Çırpan T, Akercan F, Kazandı M, Şendağ F, Yücebilgin S, Özşener S. Ektopik gebeliklerde cerrahi tedavi. Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor 2004;10:449-52 .

20. Yermez E, Sekü İ, Gür EB, Boyacıoğlu H, İspahi Ç. Ektopik gebeliğin tedavisinde medikal ve cerrahi yaklaşımın analizi. Türkiye Klinikleri Jinekoloji Obstetrik Dergisi 2004;14:21-6. 21. Backman T, Rauramo I, Huhtala S, Koskenvuo

M. Pregnancy during the use of levonorgestrel intrauterine system. Am J Obstet Gynecol 2004; 190:50.

22. Pernoll ML, Garmel SH. Early Pregnancy Risks. In: DeCherney AH, Pernoll ML, editors: Current Obstetric and Gynecology Diagnosis and Treatment. 8th ed. Connecticut, 1994, p. 314-22.

Yazışma adresi:

Yrd. Doç. Dr. Gonca İmir

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, 58140, SİVAS Tel: 346.2580598 Faks: 346.2581305 : E-posta

(7)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bizim çalışmamızda tedavinin başarısız olduğu vakalar ile başarılı olduğu vakalar arasında tedavi başlangıcındaki β-hCG değeri arasında istatistiksel

Şüpheli a kesin tanı konulmuş olan gebelerin takibi, doğum süreci, anne ve bebek arasındaki doğum sonu ilişkinin nasıl olacağı önemli sorular olarak karşımıza

Gebelikte ilaç kesen hastaların incelendiği bir çalışmada ise ilaç alan gebelerle (valproat ve topiramat alan hastalar dış- landıktan sonra) ilaçsız gebeler arasında

gebelikte kardiyak tamponadı olan on iki sistemik lupus eritomatozus ile komplike gebe kadın da yaptıkları çalışmada sistemik lupus eritomatozusun klinik belirtileri gebelik

[11-13] Biz bu yazıda sezaryan sırasında tespit edilen ve histopatolojik olarak gebelik luteoması tanısı alan nadir bir olguyu literatür bilgileri eşliğinde sun-

İşletme Araştırmaları Dergisi Journal of Business Research-Türk 650 e) Alım Dosyası: Sözkonusu mal veya hizmet alımı ile ilgili oluşturulan ve bu

M illetin m illî lü­ gati, cinasları, teşbihleri, istiâreleri, sarf ve nahiv kâideleri, hulâsa lisânı­ nın bütün hey’et-i mecmûası halk ede­ biyatının

harameyn’inin (1679/1680) “en edebî” seyahatname 2 olarak karşımıza çıkması, buna karşılık Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinin (1673-1685) “didaktik” eser,