.
.
.
¿
"
¿
i
• • • «
Kum
"MEKTUP AŞKLARI" YAYINLANAN LEYLA ERBIL:
“Ahlaki tavnm yoz koşullan
değiştirmek inancıdır
Erbil, "İnsan bu yabancılaştığı dünyada aşk
tan da şüphe etmek durumundadır" diyor
Ayça ATİKOĞLU
IEYLA Erbil’in yedi genç insanın tarihsiz, kültürsüz, --- J zamansız ve örgütsüz bir ortamda, gerçek yaşamdan alabil diğine kopuk, aşkı, mutluluğu ya kalama çabalarını anlattığı “Mek tup Aşkları” adlı romanı Can Yayınlan arasında çıktı.
“İnançlı bir üretimdir eylem İçinde olmadıkça kimse özüyle banşamaz” diyen Erbil’le aşk ve mektuptan üzerine konuştuk.
—“Eski ve yeni sözcükleri bir arada kullanmışsınız; zamanlar bu yüzden bir anlamda iç içe gi riyor. Bununla olaylann ve belli bir ahlak biçiminin yinelenip dur duğunu mu vurgulamak istedi niz?”
—“ Çok haklısınız; zamanlar iç içe girdi. Bütün zamanlan içi ne alabilen zamansız bir roman olsun istedim. Konu aşk olunca, bu içeriğin de zorladığı bir nokta oluyor. Aynca kişilerim Batı’ya açılmış bir tarihte yaşasalar da, içlerinde hem eskiyi, hem yeniyi, hem Doğu’yu, hem Batı’yı bann- dırmaktalar. Romana o eski söz cüklerin yeni bir tat kazandıraca ğını da umdum.”
—“Ahlak karşısındaki tavn- nızı nasıl tanımlıyorsunuz? Ro manın kendini kurtarmayı başar mış kişileri sizce Sacide ve Reha mı? Özleriyle barıştırdınız mı on- lan?”
—“ Biz, devrimci bir ahlakın özlemcisiyiz,ancak bu, çevremiz deki gerçekleri görmemize engel olmamalı. Üretim ilişkilerinin be lirlediği sapık yapılanmaları öz lemlerimizle söküp atamıyoruz. Ahlak karşısındaki tavrım, yaşa dığımız yoz koşulları _ değiştir mek inancıdır. Türkiye’de hiçbir dönemde gerçek bir sol örgüte izin verilmediğini biliyoruz ama, en el verişsiz koşullarda bile örgütleş- menin gereğine inanıyorum. Ge ne de bir yazarın asıl ahlaki tavrı doğru dürüst bir edebiyat yap maktır. Sacide konusunda pek si ze katılmıyorum; varsıllık kurtu luşsa Sacide zengin olmuştur, dev lete vergiler de ödüyordur ama, bütün insanları sakatlayan bir toplum, etini satarak yetişmiş bir genç kızı sağlıklı bırakmış olamaz. O sadece kendi için yaşayan in sani en ufak duygusallığı kalma mış biridir artık.”
“ Reha’ya gelince; doğrusunu isteseniz, o romanda kimse özüyle barışık, toplumla uyumlu sayıl maz. Sadece romanda değil, ya şamda da öyle... İnançlı bir üre tim, bir eylem içinde olmadıkça.” —'‘Romanınızdan İşık olma mak için karton kahraman yarat mak gerektiğini anlıyoruz. Ben size tümüyle katılıyorum; ancak bir iki yüzlülük dünyasında aşk mümkün değil mi sizce?”
—“ Kitap, aşk üzerine düşün celeri yeterince belirtiyor sanınm. İnsan, bu yabancılaştığı dünyada her şeyden ve aşktan da şüphe et mek durumundadır. Ancak bu, I aşkı inkâr etmek anlamına gel mez. Bugüne değin tarif edilenler arasında benim en doğru buldu ğum Nietszche’nin deyişidir: ‘Aşk, neslin devamı için tabiatın insana oynadığı bir oyun, bir al datmacadır.’ Bense aşka diyalek tiğin bir cilvesi olarak bakmakta yım.”
—“Mektup biçimi, içerik dü zeyinde anlamsal yapıda ne gibi olanaklar sağladı?”
—“ Mektup, sevdiğim bir an latım biçimidir. Daha önce kısa hikâyelerimde de, romanlarımda da epey kullandım. Bilindiği gi bi, ilk kitabım Hallaç’tan bu ya na söz dizimi kurallarını değiştir diğim, sözcüklere artı anlamlar yükleyerek, dili başka biçimlerde kullandığım kabul edilir. Mektup Aşkları, bu açıdan bakılırsa sa nat serüvenim içinde ilk kez kla sik, geleneksel bir roman çahş- mamdır. Aşk gibi gizli saklısı çok ça, özel bir duyguyu dile getirir ken mektupların daha sıcak, da ha inandırıcı kaçacağım umdum.”
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi