I İSTANBUL'UN CAMİLERİ
ıKILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ
Türk donanmasının tanıdığı en bü yük denizcilerden biri olan Kaptanı ; Derya Kılıç Ali Paşa, adına inşâ et- : tireceği cami için Padişahtan bir yer
istirhamında bulunduğunda, hiç bek- ! lemediği bir cevapla karşılaşmıştı. | Üçüncü Murat, koca Kaptanı-ı Der- I yâ'sına şöyle bir bakmış:
«— Kaptanı Derya değil misin, ca miini deryaya yap!..» demişti. 1 Muhakkak ki Üçüncü Murat, çok I sevdiği Kılıç Ali Paşa'ya bu sözü I bir lâtife olsun diye söylemişti. Fa
kat Kılıç Ali Paşa'nın yaradılışında- I ki bir insan aynı konuda tekrar dur- I mazdı, duramazdı...
Camiini ünlü Mimar Sinan'a yaptır mak istediğinden Padişahın bu söz lerini bu dâhi sanatkâra da naklet- mişti Kılıç Ali Paşa. Koca Sinan, bi ran düşündükten sonra:
«— Fütur etme paşa, camiin deryâ- ya yapılacaktır...» demişti.
Kılıç Ali Paşa, tıpkı Üçüncü Murat' ın söylediklerinden anlamadığı gibi. Mimar Sinan'ın bu kesin konuşması na da bir mâna verememişti. Şehirde birkaç gün dolaşan Sinan, düşündüğü hususa uygun bir yer bulmuştu. Burası, Tophane'de sahi- 1 lin en sığ bir köşesi idi. İşte bura
bu yüzden belki de son eseri ola cak camiin mimarî bakımdan bir sa nat eseri olmasına büyük bir itina göstermişti. Doksan yaşını aşmış ol masına rağmen bu inşaat kendisine büyük bir heves ve enerji vermişti. Geceli-gündüzlü aylarca çalıştı Ko ca Sinan. Bu arada «Doldurma top rağın üzerine atılan bir temelle bu camiin uzun bir müddet ayakta kal masına imkân yok» şeklinde dedi kodular da baş göstermişti. Bu de dikodu Koca Sinan'ın kulağına da gitti. Fakat o zerrece umursamamış- tı bu söylentileri. Kendinden tama men emin insanların büyük huzuru içinde: «Camiin mihrâbına ve giriş kapısına ikişer, karşılıklı iki tarafı na da birer düz sütun yerleştirdim. Cami göçme tehlikesi gösterse bile bu sütunlar mukavemet edecek ve camii ayakta tutacaktır...» diyordu. Ve Koca Mimar Sinan, yüzyıllar bo yu bu güzeller güzeli şehri olanca azametiyle süsleyecek olan bir şa heser meydana getirdiğine inanıyor du.
CAMİİN MİMARİ YÖNÜ
Ayasofya'nın plânı esasının koca Mimar Sinan'ın büyük dehâsıyla
verilen 4 büyük sütunun üzerine oturtulmuştu. Kubbenin ön ve arka sında bulunan iki yarım kubbe, ana kubbeye mükemmel bir dayanak vazifesi görmektedir.
İçi, Türk çinicilik sanatının en güzel örnekleriyle süslü bulunan camiin tek şerefeli bir minaresi vardır. Bu şerefeye 133 basamaklı bir merdi venle çıkılmaktadır. Kubbenin he men altındaki gemici feneri de On- altıncı yüzyıl el sanatlarının en gü zel örneklerinden biri olup 1948 yı lında Beşiktaş'daki Deniz Müzesi'ne kaldırılmıştır.
Mihrâbın yanlan ve pencerelerin et rafı insanın içine ferahlık veren renklerdeki şaheser niteliğini taşıyan çinilerle kaplıdır.
Denizcilik tarihimizin gelmiş geçmiş en büyük amirallerinden biri olan Kaptan-ı Deryâ Kılıç Ali Paşa, adını taşıyan ve bugün İstanbul'un en belli başlı bir şaheseri olan camimin yapılmasından altı yıl sonra vefat etmiş ve adını taşıyan ca miin hemen bitişiğindeki mütevazî bir türbede toprağa verilmiştir. Bu şaheserin mimarı Koca Sinan ağa ise cami inşaatının bitmesin den iki yıl sonra 99 yaşında iken hayata gözlerini kapatmıştır. da deniz itina ile doldurulduğu gibi süslenmesi sonucu çizilen plâna gö- Tam denizin kenarında inşa edilen Koca Sinan bütün dehâsını burada
da göstererek bu yığma toprağı üze rine camiin toprağını attırmıştı. Koca Sinan eni konu yaşlanmıştı;
re başlayan inşaat 1580 yılında so na ermişti.
Cami tek kubbelidir. Bu büyük kub be, yığma mermerden, fil ayağı adı
bu camiin önündeki deniz de zaman la doldurulmuş ve cami yaklaşık ola rak 200 metre kadar sahilden uzak laşmıştır.
7
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi