" H ı ç k ı r ı k ” t a n ,
" S i s l i H a t ı r a l a r ” a
V IN penceresinden kuş sesleri geliyordu... Kapının ziline dokundum. Bir kadın açtı :
— Kerime Hanımefendi? dedim.
— Buyurun içeri, şimdi gelir... Salona girdim. Kuş sesleri bu sefer
d aha y a k ın d a n d u yu lm a ya başlam ıştı.
Sanki misafire bir şeyier söylemek is tiyorlardı... Baktım, salonu güzel ses leriyle dolduran kuşlar, kafesteki kanar
yalardı. «Esir Kuş» muharririnin kanar yaları...
Büyük kadın romancımızın salona gel mesini bekliyorum. Beş seneden beri üze rinde çalıştığı ve Hayat için hazırladığı romanını bitirmişti. Konuşacağımız baş lıca konu, bu olacaktı. Kerime Nadir'in yeni romanını onun ağzından dinlemek,
b iz im iç in u n u tu la m a y a c a k b i r h~ £fra
teşkil edecekti.
Birkaç dakika sonra, tahminen 1.70 boyunda, esmer, siyah saçlı romancı,
Eserlerinde halka nasıl bu kadar yaklaşabildiği ve böylesine içten olabildiği so
rulduğu zaman Kerime Nadir'in cevabı gayet kesin: «Ben romanlarımın ko
nusunu hayattan ve çevremden alırım. Hepsinin havasına samimiyet hâkimdir.»
salona girdiği zaman aklımdan bunları geçiriyordum. O, hafif bir sesle:
— Hoş geldiniz, dedi.
35 yıllık yazı hayatında 35 cilt roman yazan maruf romancımız, suallerimi bek ler gibi, yüzüme baktı. Benimse soracak o kadar çok sualim vardı ki... Hepsini sıralamaya kalksam konuşmamız saatler-
c ® u z a y a b ilir d i Ç a re siz, k e n d i m c e e n
önemlilerini sormakla yetindim: — Sizi romancılığa sevk eden amil nedir, sorabilir miyim?
ROMAN BENİM HAYATİMDİR Kerime Nadir, tereddüt etmeden ce vap verdi:
— Hayatta, üzerimde en fazla tesir yapan ve beni roman yazmaya sevk eden amil, insanların aşk konusundaki vefa sızlığı, egoizmi ve anlayışsızımı olmuş tur. Romanlarımı yazarken para kazan mayı hiç düşünmemiştim. Bana binlerce Hra verdikleri zaman şaşırıp kaldım. Be nim romanlarım, bunalan ruhumun bir nevi ilâcı olmak üzere yazılmıştır.
Ha-BEŞ YILDIR,
BU MASADA
Hayat için
yazdığı
son eseri «Sisli Ha
tıralar»
romancının
tam beş yıl bu ma
sa başındaki aralık
sız çalışmasının mah
sulüdür. Kerime Na
dir, «Ben bu eseri
me 35 yıllık
tecrü
bemi kattım» diyor.
C İ L T L E R
CİLTLER...
Kerime Nadir’in kü
tüphanesinde zengin
bir kitap
koleksiyo
nu var. Ancak tam
36 roman yazmış bir
muharrir, hele Keri
me Nadir gibi önün
de daha uzun çalış
ma
yılları
olursa,
kendi başına da ge
niş bir
kütüphane
vücuda
getirebilir.
«Otuz beş yıllık yazarlık hayatımda 36 roman yazdım» diyen Kerime Nadir
,
1.70’lik boyuna yaklaşan eserleri ile görülüyor. «Sisli Hatıralar» son romanıdır.
yatta iki defa evlenip ayrıldım. İkisin de de bedbaht oldum. Zaten evli kalsay- dım, bu kadar roman yazmama imkân yoktu. Bütün dünya nimetlerini roman yazmaya değişmem. Romancılığı, aşktan da fazla seviyorum. Kendi ruhumla baş başa kalmak, sessiz gecelerde bu masa üzerinde hayallere ve hatıralara dalıp bir öm rü birkaç defa yaşamak imkânını elde etmek, bence mutlulukların en gü zeli... Ben 35 romanımda bir insan ha yatını 35 kere yaşadım. Oysa romancı olmasaydım sadece bir tek hayatım ola caktı. Hassas ve hayali geniş insan için roman yazmak bir kurtuluştur, bir saa dettir. Dünyada, roman yazmanın dışın daki bütün maceralar bana pek yavan, kuru ve renksiz görünüyor.
— Bunca yıldan beri yüz binlerce okur tarafından sevilmenizin ve daima aranmanızın sebebi?
— Romanlarımın kahramanlar/, tanı dığım insanlardır. Bunlar üzerinde rö tuşlar yapıyorum tabiî... Fakat, bence rağbet görmemin sebebi, kahramanları mın ruh hallerini gereği gibi aksettire- bilmemdir.
— Biraz da hal tercümenizden bah seder misiniz?
— 5 şubat 1917'de İstanbul'da, Ak saray'da doğdum. Hilâl İlkmektebinden sonra Bebek'teki Fransız Kız Lisesini birincilikle bitirdim. Evimde özel ola rak İngilizce, resim ve müzik dersleri aldım. Boğaziçi'nde büyüdüm. İlk beş romanım yıllarca müsvedde halinde kal dı, yayınlanmadı. 1937'de Uyanış - Ser- vetifünun ve Yarımay dergilerinde şiir lerim, hikâye ve romanlarım neşredilin ce büyük ilgi çekti. O günden bu yana makale, hikâye, radyofonik piyes ve şiir lerimden başka 35 romanım yayınlandı. Bu romanların isimleri: Yeşil Işıklar, Kalp Yarası, Sonbahar, Gönül Hırsızı, Hıçkırık, Seven Ne Yapmaz, Funda, Sa manyolu, Günah Bende mi, Gelinlik Kız, Suçlu, Solan ümit, Aşka Tövbe, Uyku suz Geceler, Kahkaha, Balayı, O Gün Gelecek mi, Ormandan Yapraklar, Aşk Rüyası, Posta Güvercini, Ruh Gurbetinde, Pervane, Son Hıçkırık, Esir Kuş, Kırık Hayat, Dehşet Gecesi, Aşk Bekliyor, Gü müş Selvi, Boş Yuva, Bir Aşkın Ro manı, Kalp Uyumaz, Haydutlar Hanın daki Kadın, Saadet Tacı, Suya Düşen Hayal ve Aşk Hasreti'dir.
Şöhretli romancımız, hep hafif sesle konuşuyor ve tatlı bir tebessümle gü
lümsüyordu. Hafif sesle konuşuşunun se bebine gelince: Kerime Nadir, iki ku lağından da ameliyat geçirmiş. Önceleri hiç duymuyormuş, şimdi ağır işitiyor, bazen işitme cihazı da kullanıyor.
O gün karşılıklı iki saat konuştuk. Neticede anladım ki, bu son derece has sas kadın büyük ıstıraplar içindedir. Ağır işittiğinden dolayı, sesini ayarlaya- mamak endişesiyle hafif hafif konuşu yor. Tıpkı kendi kendine düşünür gibi. Kulağı iyi duyan bir insandan apayrı
K i r cac i u a l i A r o l a i * « — —
SON ESERİM SİSLİ HATIRALAR Sözü, en son romanına, Hayat için ha zırladığı «Sisli Hatıralarda getirerek:
— 36'ncı romanınız için bir şey söy lemek ister misiniz? dedim. Şu cevabı verdi:
— Her romancı son romanı için «en güzeli» der. Ama «Sisli Hatıralar» ger çekten böyle. 35 yıllık yazı hayatımın büyük tecrübesi ile yazıldı. Üzerinde tam 5 yıl çalıştım. Konusunu şimdi anlat mak yersiz olur. Şu kadar söyleyeyim, bu romanım son günlerde filim haline getirilip sinemalarda hasılat rekorları k ı ran «Hıçkırık» tan daha güzeldir. Ben «Sisli Hatıralar» ımı çok seviyorum, okurlarımın da onu seveceklerine, acı ve tatlı duygularla, baştan sona kadar büyük bir heyecanla takip edeceklerine eminim.
49 yaşındaki şöhretli romancının 36' ncı romanı, şu anda tamamlanmış ola rak karşımdaki masada duruyor. Kara yazılarla kaplı bir tomar beyaz kâğıt, bana göz kamaştıran bir pırlanta gibi görünüyor. Sonsuz hayal ve his dünyası olan bir sanatkâr kadının aşk ve ıstırap dolu hayatından süzülmüş bir pırlanta... Okuyanları bu dünyanın havasından alıp götüren ve bambaşka zevkler veren bir roman...
Hıçkırık'tan daha güzel»... Bu, kıy metli romancımızın «Sisli Hatıralar» hakkmdaki düşüncesi. «Hıçkırık» ı oku yanlara veya filmini seyredenlere unutul maz romanın konusunu ayrıca izaha lü zum yok. Zira, eminim onlar, aradan zaman geçmiş de olsa onun tesirinden he nüz kurtulmuş değillerdir. Şimdi, değer li romancımızın bu yeni eseriyle. Hayat okuyucularını nasıl bir his dünyasında yaşatacağını tahayyül ediyorum: En «taş yürekli» leri bile saracak ve sarsacak bir dünya...