• Sonuç bulunamadı

"Ali Nizami Bey.."

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Ali Nizami Bey..""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

L

SAN'AT v e EDEBİYAT

J

"Ali Nizamî Bey.:;;

Abdülhak Şinasi Hisarın, Ali Nizamı Beyin alafrangalığı ve şeyhliği (1) adlı son kitabı, hem sıkıcı, hem de sürükleyici bir eserdir. Bu eserde hem asabı yo- Tan bir titizlik, hem de özlü bir tabiîlik ve pürüzsüzlük var. Bu­ rada ümit kadar ümitsizliğe, bu­ lanık bir itibarîlik kadar ürkü­ tücü bir hikmete de rastlıyoruz. Haşin bir ahlâkçı ve eşsiz bir psikologla karşılaştığımıza inan­ dığımız bir sırada, birdenbire, sâf bir çocuk sesiyle büyülenive- riyoruz. Hulâsa biz burada, hâ­ tıralarından söz açmayı huy e- dinen, fakat kendi kendini sev- miyen, hattâ reddeden büyük bir sanat adamiyle başbaşayız.

Filhakika bu küçük eser, — içinde Ali Nizamî Bey, Hüse­ yin Ağa ve Hatça Hanımefendi gibi kahramanlar bulunmasına rağmen — bir hikâye kitabın­ dan ziyade, bir hâtıra kitabı, bir otobioğrafi’dir. Zira, Abdül­ hak Şinasi Hisar, her fırsatta, kendi çocukluğunun sadık bir tablosunu gözlerimizin önüne ser­ meyi dert ediniyor. Biricik te­ lâşı, «geçmiş zamanın peşinden» koşmaktır. Ancak şu var ki o, Proust gibi, bu zamanı sadece canlandırıp tatmakla yetinmiyor. Bu harcanıştan artakalan acı nesneyi, değişmezliği belirtmeyi de özlüyor ve buna Ali Nizamî Bey adını veriyor.

Peki, şu halde Ali Nizamî Bey kimdir? Kumar ve kadın merak­ lısı mı? Kuş ve çiçek meraklısı mı? Giyim ve ayakkabı meraklı­ sı mı? Yoksa sadece bir deli mi? Belki Nizamî Bey, bir man­ yak ve bir delidir. Fakat o, her şeyden önce sayısız çehre­ lerden vücuda gelen ve bizzat Şinasi Hisarın mahrem iç ka­ nununa. köklü bedbinliğine göre biçimlenen bir semboldür.

Bunun için muharrir, Proust’- tan ziyadesiyle hoşlanan bir

psi-(“

Yazan

Nâzım Kemal

kolog edasiyle, Ali Nizamî Be­ yi, adım adım, maziye doğru sürmeye çalışıyor. Yine bu mak şatla onun «yatak odasında, bir duvarı..yan yarıya kaplayan- -es­

vap dolabında gördüğü kırk çiftten fazla ayakkabısına» bir ruh- ve şahsiyet eklemeği, fark­ lı bir hayat bağışlamayı ihmal etmiyor:

«Belliydi ki, bütün bu ayak­ kabılar her an değişen istekleri­ mize, niyetlerimize, hesaplarımı­ za, hüviyetlerimize hizmet ede­ bilmek üzere bütün mevsimlerin günleri ve geceleri için ve bu günlerin, gecelerin de ayrı ayrı zamanları ve saatleri için hazır­ lanmıştı. Hepsi de kendi vakit­ lerinin sırasını bekliyor gibiydi. Bu, üstleri açık, sağlam yapılı iskarpinler, uzun yollarda yürü­ mek için. ... ve bu ökçesiz ter­ likler de bütün bu şeylerden vaz­ geçerek hepsini terkedince ak­ rabalarımızın müsamahalarına benzeyen evlerimizde, talihimizin yuvalarına benzeyen bizimle yüz göz olmuş odalarımızın rahatına kavuşmak içindi.»

İşte, Abdülhak Şinasi Hisar, bu soydan bir rahat endişesiyle- dir ki Ali Nizamî Beyi, insan oğlunun eşyada kendi mahiyetini sezebildiği yepyeni bir plâna o- turtuvor. Beşerî şartımızın facia- lı karakterini azdırarak, onu, «hafıza» nın alabildiğine geriye uzandığı bir ülkede gezdiriyor. Belli ki başlıca emeli, fâni eş­ yaya bir temaşa değeri kazan­ dırmak ve kâinatı beşerîleştir- mektir. Fakat bir filozof olma­ dığı için, kucaklayabildiği tecrü­ belerin neticelerini bir çırpıda açıklıyamtyor. Meselâ o. ala- ’ frangalıktan şeyhliğe ve deliliğe eder, Alî Nizami Beyin ü-mitsizliklerini, sebebini bilmediği­ miz bocalayışlarını, teferruata kaçan realist tasvirlerle, azar a- zar, bakınız bize nasıl hissetti­ riyor:

«Ali Nizamî Beyin şimdi boy­ nunda yakalığı şoktu. Açık ya­ kalı bir mintan giyiyordu. Bek­ taşi tacı başına, cübbesi vücu­ duna çok biiyiik ve geniş gele­ rek, âdeta iğreti durarak, ona bir nevi zavallılık hali veriyordu....

Fakat o, beni görünce, sakin ve memnun bir yüzle kalmıştı. Bana elini uzatarak, değişmiş, gûya göz yaşlariyie nemlenmiş bir sesle en evvel:

— Oğlum, elimi öp!.. Diye başladı. Sonra yüzüme baka­ rak, dedi ki:

—- Ben şimdi «Baba» oldum! Çamlıcada bir hanikâh açtım!..»

Bununla beraber, bu büyük sa­ nat adamının niyeti, hiç de rea­ litenin ince bir tahliline giriş­ mek değildir. Bilâkis o, benliği­ mizin itibari görünüşünü yırta­ rak, onun altında gizlenen a- mansız saçmalığı deşmeyi arzu­ luyor. Bu gayretle hafızanın son­ suz gücüne güvenerek, hayatı yaşıvacak verde. tasarlamayı tercih ediyor. Üstüne titrediği şey, noksansız bir hâtıaradan i- tibaren çeşitli zamanların baz- zma ve şiiriyetine varmaktır.

Bu yüzden AOdulhak Şinasi Hi­ sara, çocukluk ve ihtiyarlığı ku­ caklayan bir «ebedîlik ânının» şairi de diyebiliriz.

İşte o, bu ânı vakalıyabilmek kaygusiyledir ki Ali Nifamî Be­ yi dağıttıktan sonra, korkunç bir değişikliğe, vâni deliliğe terkedi- yor. Onun «ruhunu cunıfundan kurtararak sâf bir öz», halden geleceğe aşınmaksızm geçebilen her türlü vaşama günahında! yıkanmış biı «mazı* yapıyor. Bu çilekeş bektaşi dervişini Çam- lıcadaki hamkâhına yolluyor. Ar­ tık Ali Nizamî Bey, hali hırsla yakalamağa heveslenen alafran­ ga ve mtıhfevasız bir benlik de­ ğil. herkes için önceden ölmüş «bir hâtırava inkılâp etmiş» bir benliktir. Şimdi o, kaybolmuş bir zamanı avuçlavabilmek uğu­ runda çıktığı seyahatten eli bos dönüyor. Birçok uagi’nk anları yaşayarak aklını kaybeden bu zavallı için artık zaman, kendi sarsak kafasına sığdırdığı ku­ runtu nevinden bir ebedîliktir. Fakat bizzat zamanın zulmü yi­ ne dışarıda devam ediyor.

Bövlece Abdülhak Şinasi Hi­ sar, sonunda bizi «insanların ha- yatlariyle de, ölümleriyle de ma­ zur ve mahkûm oldukları» abes ve ölü bir dünyaya kapıyor ve güzel kitabını, bütiin beşerî kıy­ metlerin hiçliğim sövüyen upuzun bir cümle ile şöyle bitiriyor:

«Ve gerçi gençlik, kendi ba­ harında, her fikrin zehrine kar­ şı, mevcudiyetine yayılmasına mâni olan bir panzehir buluyor­ sa da ben, tâ o zamanlarda, ya­

vaş yavaş başkalarının bize ver­ dikleri kıymet ve ehemmiyet; hakkımızda besledikleri emniyet, muhabbet ve şefkat duyguları­ nın da, ne basit, ne kadar ge­ çici şeyler olduklarını, çocuk­ ların eğlenmek için üfleyip, şi­ şirdikleri ve bir an güzlerimizde tatlı bit takım hayal renkleriyle parıldadıktan sonra söniıveren sabun köpüklerinden daha canlı ve- daha çok pâyidar olmadıkları­ nı, evet, vavaş vavaş, bütün öm­ rüme sint'n bir teessürle, düşün­ meğe. duymağa, anlamağa koyu­ luyordum.. •»

(1) Hilmi Kitabevi. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

預防臍帶感染。 三、何為臍息肉 有時脫落後在基部有部分的肉芽組織形成,而有慢性分泌物,稱之為臍息肉。臍帶周圍若 有紅腫,則小心可能發生了臍帶炎。 四、如果有臍息肉如何處理

İncelenen iki yazma etkinliği ortak çerçeve metni A1 düzeyi yazılı anlatım, genel yeterliği “Basılı tek tip sözcükleri ve kısa metinleri bakarak yazabilir.”

黃帝外經 臟腑闡微篇第十六 原文 雷公問于岐伯曰:臟止五乎?腑止六乎?岐伯曰:臟六

Spinocerebellar ataxia type 8 (SCA8) is reported to be caused by an unstable CTG repeat expansion in the 3’ untranslated region of a novel gene, KLHL1AS, on chromosome

“...Abdullah Cevdet Bey’in, bu sözlerini işittik­ ten sonra, Elaziz de bu adama rey değil, selam bile verecek Türk ve müslüman çıkmayacağına şüphe etmiyoruz (...)

Deramliner’›n kendisi kadar ilginç bir baflka uçak da, parçalar›n› Eve- rett’teki montaj fabrikas›na tafl›mak için kullan›lmakta olan özel yap›m kar-

N işantaşı’nda Milli Rea­ sürans Çarşısfnın arka tarafında küçücük, kendi halinde ama rengarenk bir bar var.. Öğlen yemeği ve tabii akşam ye­ meği de