• Sonuç bulunamadı

Tasarruf ve yatırım arasındaki ilişkinin sermaye hareketliliği üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tasarruf ve yatırım arasındaki ilişkinin sermaye hareketliliği üzerine etkileri"

Copied!
168
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EKONOMETRİ ANABİLİM DALI

EKONOMETRİ PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ

TASARRUF VE YATIRIM ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

SERMAYE HAREKETLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Emrah GÜLAY

Danışman

Prof. Dr. M. Vedat PAZARLIOĞLU

(2)

YEMİN METNİ

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “Tasarruf ve Yatırım Arasındaki İlişkinin Sermaye Hareketliliği Üzerine Etkileri” adlı çalışmanın, tarafımdan, bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım eserlerin kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

..../…../….. Emrah GÜLAY İmza

(3)

YÜKSEK LİSANS TEZ SINAV TUTANAĞI Öğrencinin

Adı ve Soyadı : Emrah GÜLAY Anabilim Dalı : Ekonometri

Programı : Ekonometri

Tez Konusu : Tasarruf ve Yatırım Arasındaki İlişkinin Sermaye Hareketliliği Üzerine Etkileri

Sınav Tarihi ve Saati :

Yukarıda kimlik bilgileri belirtilen öğrenci Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün ……….. tarih ve ………. sayılı toplantısında oluşturulan jürimiz tarafından Lisansüstü Yönetmeliği’nin 18. maddesi gereğince yüksek lisans tez sınavına alınmıştır.

Adayın kişisel çalışmaya dayanan tezini ………. dakikalık süre içinde savunmasından sonra jüri üyelerince gerek tez konusu gerekse tezin dayanağı olan Anabilim dallarından sorulan sorulara verdiği cevaplar değerlendirilerek tezin,

BAŞARILI OLDUĞUNA Ο OY BİRLİĞİ Ο

DÜZELTİLMESİNE Ο* OY ÇOKLUĞU Ο

REDDİNE Ο**

ile karar verilmiştir.

Jüri teşkil edilmediği için sınav yapılamamıştır. Ο***

Öğrenci sınava gelmemiştir. Ο**

* Bu halde adaya 3 ay süre verilir. ** Bu halde adayın kaydı silinir.

*** Bu halde sınav için yeni bir tarih belirlenir.

Evet Tez burs, ödül veya teşvik programlarına (Tüba, Fulbright vb.) aday olabilir. Ο

Tez mevcut hali ile basılabilir. Ο

Tez gözden geçirildikten sonra basılabilir. Ο

Tezin basımı gerekliliği yoktur. Ο

JÜRİ ÜYELERİ İMZA

……… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ………... ………□ Başarılı □ Düzeltme □Red ………... ………...… □ Başarılı □ Düzeltme □ Red ……….……

(4)

ÖZET Yüksek Lisans Tezi

Tasarruf ve Yatırım Arasındaki İlişkinin Sermaye Hareketliliği Üzerine Etkileri

Emrah GÜLAY Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ekonometri Anabilim Dalı

Ekonometri Programı

Son yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerin sermaye piyasalarının, dünya sermaye piyasalarına olan entegrasyon derecesinin hızla artması, sermaye akımları belirleyicileri ve sermaye hareketliliğinin belirlenmesi ile ilgili yapılan çalışmaların önemini arttırmıştır. Sermaye akımları belirleyicileri, politika kararlarının alınmasına yardımcı olurken sermaye hareketliliği derecesinin bilinmesi uygulanan politikaların ülke ekonomisi üzerinde yarattığı etki gücünün belirlenmesinde kullanılmaktadır. Türkiye’de 1980 yıllarının başından itibaren finansal serbestleşme çabaları sonucu sermaye girişlerinin artması ülke ekonomisinin yeniden canlanmasına neden olmuştur. Ancak, finansal serbestleşmenin zamansız ve uygun bir ekonomik ortam oluşturulmadan başlaması aynı zamanda uygulanan politikaların da finansal serbestleşme süreci ile uyumsuz olması, ileriki yıllarda Türkiye ekonomisi içerisinde problemlerin oluşmasına neden olarak finansal krizleri ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle, Türkiye’de kırılgan olan ekonomik yapının iyileştirilerek istikrarsız yapının ortadan kaldırılması için etkin politika kararlarının alınması konusu, Türkiye’nin sermaye hareketliliği derecesinin incelenmesini ve doğru bir şekilde yorumlanmasını gerektirmektedir.

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin sermaye hareketliliği derecesini ve Türkiye ekonomisi içerisindeki tasarruf kaynaklarının daha çok hangi tür yatırımların finansmanında kullanıldığını belirlemektir. Bu nedenle, çalışmada yurtiçi yatırım ve yurtiçi tasarruf oranları arasındaki korelasyonu temel alan

(5)

Feldstein-Horioka modeli kullanılmıştır. Bu doğrultuda, yurtiçi yatırım ve yurtiçi tasarruf oranları arasındaki uzun dönem eşbütünleşme denklemi elde edilerek elde edilen modelde yer alan tasarruf tutma katsayısı sermaye hareketliliği derecesi olarak yorumlanmıştır. Çalışmada kullanılan veriler yıllık olup, 1962–2007 dönemlerini kapsamaktadır.

Çalışmada elde edilen bulgular, Türkiye’de sermayenin hareketli olduğunu gösterirken, Türkiye ekonomisi içerisinde yer alan tasarrufların daha çok özel kesim yatırımlarının finansmanında kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte, bir önceki dönemim yatırımından elde edilen karın bir sonraki dönemin yatırımlarını, o yıl yapılacak olan tasarruflardan daha çok etkilediği belirlenmiştir. Türkiye’de yaşanan krizler incelendiğinde, özellikle 2001 Şubat krizinin etkisinin ele alındığı çalışmada, tüketicinin tasarruflarında artış olmasına rağmen yatırımların azaldığı yönünde bir sonuç bulunmuştur. Aynı zamanda, Türkiye’de 1989-2007 yılları arsında tasarruf ve yatırım oranları arasında uzun dönemli bir ilişkinin olmadığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler; 1) Tasarruf, 2) Yatırım, 3) Sermaye Hareketliliği, 4) Sınır Testi, 5) Zivot-Andrews Birim Kök Testi

(6)

ABSTRACT Master Thesis

Impacts of the Relation between Saving And Investment on Capital Mobility

Emrah GÜLAY Dokuz Eylul University Institute of Social Sciences Department of Econometrics Programme of Econometrics

As the financial markets of developing countries have become more highly integrated into the global market, both the determinants of capital flows and the degree of capital mobility have gained importance. Determinants of capital flows may affect policy decision making and the degree of capital mobility may affect the strength of a policy’s effects on the economy. Since 1980 capital inflows in Turkey have increased as a result of financial liberalization, hence Turkish economy has flourished. Financial crises appeared in Turkish economy because of the fact that financial liberalization started at an unseasonable time and in an inconvenient economic environment. This also increased incompatibility of politics with the financial liberalization. Thus, in order to reach efficient policy and decision making, and in order to overcome the instable structure it is required to investigate and interpret Turkey’s degree of capital mobility.

The aim of this study is to find out which type of resources has been used to finance which types of investment and to identify Turkey’s degree of capital mobility. Therefore, based on the correlation between the domestic saving rate and domestic investment rate Feldstein-Horioka model was employed. For this purpose, co-integration equation has been obtained between domestic saving rate and domestic investment rate, while long-run and saving retention coefficient has been interpreted as a degree of capital mobility. The data comprise the period between 1962–2007.

(7)

Results of the study show that, presence of capital mobility in Turkey and savings into Turkish economy usually finance private investments. Nonetheless, investment profit obtained from the prior period has affected the investments of the latter period more than the savings made during the current period. Financial crises in Turkey especially 2001 February crisis express that although consumer’s savings increase, investments are decreasing. In the meantime, it is observed that between saving rates and investment rates relationship disappeared from 1989 to 2007.

Keywords; 1) Saving, 2) Investment, 3) Capital Mobility, 4) Bounds Test, 5) Zivot-Andrews Unit Root Test

(8)

TASARRUF VE YATIRIM ARASINDAKİ İLİŞKİNİN SERMAYE HAREKETLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Sayfa No YEMİN METNİ ... ii TUTANAK ... iii ÖZET... iv ABSTRACT ... vi İÇİNDEKİLER ... viii KISALTMALAR ... xi

TABLO LİSTESİ ... xiii

GRAFİK LİSTESİ ... xv

EK LİSTESİ ... xvi

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ULUSLAR ARASI SERMAYE HAREKETLİLİĞİ DERECESİNİN BELİRLENMESİ VE MODELLENMESİ (TEORİK ÇERÇEVE) 1.1. Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Tanımı ve Kapsamı ... 7

1.1.1. Uluslararası Özel Sermaye Hareketleri………..7

1.1.2. Resmi Sermaye Hareketleri………9

1.2. Sermaye Hareketlerini Etkileyen Faktörler ... 10

1.2.1. Enflasyon, Faiz Oranları ve Döviz Kurları ... 10

1.2.2. Makroekonomik Faktörler ... 12

1.2.3. Politik Faktörler ... 14

1.3. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Sermaye Hareketleri ... 15

1.3.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Özel Sermaye Hareketleri ... 16

1.3.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Resmi Sermaye Hareketleri ... 20

1.4. Gelişmekte Olan Ülkelerde Küreselleşme ve Finansal Serbestleşme ... 22

(9)

1.6. Sermaye Hareketliliği Derecesinin Belirlenmesi….………..26

1.6.1.Feldstein-Horioka Hipotezi ... 28

1.6.1.1.Ülke Büyüklüğü ... 29

1.6.1.2. Milli Tasarruf ve Yatırımın İçselliği ... 31

1.6.1.3. Ticari Olmayan Mallar ... 32

1.6.1.4. Feldstein-Horioka Modeline Cari Hesap Dinamikleri Yaklaşımı33 1.6.2. Faiz Haddi Paritesi Koşulu ... 37

1.6.2.1. Garantili Faiz Haddi Paritesi Koşulu ... 37

1.6.2.2. Garantisiz Faiz Haddi Paritesi Koşulu ... 39

1.6.2.3. Reel Faiz Haddi Paritesi ... 42

1.6.3. Portföy Dengesi Yaklaşımı ... 44

1.6.4. Kar Oranı Eşitlenmesi Yaklaşımı... 45

1.7. Feldstein-Horioka Sorunsalına Uygulanan Yöntemlerin Karşılaştırılması... 46

1.8. Feldstein-Horioka Sorunsalına Yönelik Eleştiriler ... 47

İKİNCİ BÖLÜM SERMAYE HAREKETLERİNİN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ 2.1.Kriz Dönemlerinde Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Sermaye Hareketleri .. 49

2.1.1.Doğu Asya Krizleri ve Arjantin Krizi’nin Tanımlanması... 49

2.1.2.Doğu Asya Krizleri ve Arjantin Krizi’nin Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Etkileri ... 50

2.1.2.1. Doğu Asya Krizleri(1997-1998) ... 52

2.1.2.2. Arjantin Krizi(2001-2002) ... 57

2.1.3. Asya Krizleri İle Arjantin Krizi’nin Karşılaştırılması ... 63

2.2. Türkiye’ye Yönelik Sermaye Hareketleri ... 64

2.2.1. Türkiye’ye Yönelik Özel Sermaye Hareketleri... 66

2.2.2. Türkiye’ye Yönelik Resmi Sermaye Akımları ... 70

(10)

2.4. Türkiye’de 1994, 2000-2001 Krizleri ... 75

2.4.1. 1994 Krizi ... 76

2.4.2. 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri ... 81

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YATIRIM VE TASARRUF ARASINDAKİ İLİŞKİ VE SERMAYE HAREKETLİLİĞİ DERECESİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ EKONOMETRİK UYGULAMA 3.1. Literatür Çalışması ... 86

3.2. Feldstein-Horioka Yaklaşımında Kullanılan Ekonometrik Yöntemler... 90

3.3. Ekonometrik Model ve Yöntem ... 90

3.3.1. Durağanlığın Testinde Kullanılan Yöntemler ... 91

3.3.1.1. ADF Birim Kök Testi ... 92

3.3.1.2. Phillips-Perron Birim Kök Testi ... 93

3.3.1.3. Ng-Perron Birim Kök Testi ... 95

3.3.1.4. Zivot-Andrews Birim Kök Testi ... 96

3.3.2. Eşbütünleşme Testi ... 97

3.4. Veri Seti ve Bulgular ... 102

3.4.1. Veri Seti ... 102

3.4.2. Bulgular ... 103

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ... 122

KAYNAKLAR ... 126

(11)

KISALTMA LİSTESİ ADF : Augmented Dickey-Fuller (Test) AIC : Akaike Bilgi Kriteri

ARDL : Sınır Testi Yaklaşımı

CA : Current Account

CAB : Current Account Balance CIP : Covered Interest Parity DF : Dickey-Fuller (Testi)

DF-GLS : Dickey Fuller-Generalised Least Square (Test) DPT : Devlet Planlama Teşkilatı

DSY : Doğrudan Sermaye Yatırımları ECM : Error Correction Model

EKK : En Küçük Kareler (Yöntemi) FDI : Foreign Direct Investment F-H : Feldstein-Hoiroka (Yaklaşımı) FPI : Foreign Portfolio Investment

GEKK : Genelleştirilmiş En Küçük Kareler (Yöntemi) GOÜ : Gelişmekte Olan Ülkeler

GSMH : Gayri Safi Milli Hâsıla GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla

IFS : International Financial Statistics IMF : International Monetary Fund IMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası

IR : Investment Rate

NTR : Net Transfer Revenue

OECD : Organisation For Economic Co-Operation And Development ÖSA : Özel Sermaye Akımları

PP : Phillips-Perron (Testi) REER: : Real Effective Exchange Rate SIC : Schwarz Bilgi Kriteri

SR : Saving Rate

(12)

TEFE : Toptan Eşya Fiyat Endeksi TFV : Toplam Faktör Verimliliği

TL : Türk Lirası

TUİK : Türkiye İstatistik Kurumu

UNCTAD : Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı

US : Amerikan Doları

(13)

TABLO LİSTESİ

Tablo 1. Gelişmekte Olan Piyasalara Yönelik Özel Sermaye Akımları ... 19

Tablo 1.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Resmi Sermaye Akımları ... 21

Tablo 2. Finansal Krizler Öncesinde Makroekonomik Göstergelerdeki Değişiklikler ... 53

Tablo 2.1. Makroekonomik Göstergeler ... 55

Tablo 2.2. Asya Krizi Ülkelerine Yönelik Sermaye Akımları, 1990–2000 ... 56

Tablo 2.3. Reel GSYİH Büyüme Oranı... 57

Tablo 2.4. Türkiye’de Makroekonomik Göstergeler ... 77

Tablo 2.5. Türkiye’de Yurtiçi Tasarruf Oranı, İç Borç Faizi ve Reel Kur Yüzde Değişmeleri ... 78

Tablo 2.6. Türkiye’de Sermaye Hareketleri ve Kısa Vadeli Borçlar ... 82

Tablo 2.7. Türkiye Ekonomisinin Temel Göstergeleri ve Kriz Yılları ... 85

Tablo 3. ADF, PP ve Ng-Perron Birim Kök Testi Sonuçları ... 104

Tablo 3.1. Zivot-Andrews Birim Kök Testi Sonuçları ... 105

Tablo 3.2. Sınır Testi İçin Gecikme Sayısının Belirlenmesi ... 107

Tablo 3.3. Sınır Testinde Hesaplanan F istatistiğinin Kritik Tablo Değeri İle Karşılaştırılması ... 107

Tablo 3.4. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Uzun Dönem Katsayıları ... 108

Tablo 3.5. Uzun Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları ... 109

Tablo 3.6. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Kısa Dönem Katsayıları ... 109

Tablo 3.7. Kısa Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları ... 110

Tablo 3.8. Sınır Testi İçin Gecikme Katsayısının Belirlenmesi(2001 Krizi) ... 111

Tablo 3.9. Sınır Testinde Hesaplanan F istatistiğinin Kritik Tablo Değeri İle Karşılaştırılması(2001 Krizi) ... 112

Tablo 3.10. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Uzun Dönem Katsayıları(2001 Krizi) ... 112

Tablo 3.11. Uzun Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları (2001 Krizi) ... 113

Tablo 3.12. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Kısa Dönem Katsayıları(2001 Krizi) .... 113

Tablo 3.13. Kısa Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları (2001 Krizi) ... 114

(14)

Tablo 3.14. Sınır Testi İçin Gecikme Sayısının Belirlenmesi

(Özel Yatırım Oranları) ... 115 Tablo 3.15. Sınır Testinde Hesaplanan F istatistiğinin Kritik Tablo

Değeri İle Karşılaştırılması(Özel Yatırım Oranları) ... 115 Tablo 3.16. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Uzun Dönem Katsayıları

(Özel Yatırım Oranları) ... 116 Tablo 3.17. Uzun Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları

(Özel Yatırım Oranları) ... 116 Tablo 3.18. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Kısa Dönem Katsayıları

(Özel Yatırım Oranları) ... 117 Tablo 3.19. Kısa Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları

(Özel Yatırım Oranları) ... 118 Tablo 3.20. Sınır Testi İçin Gecikme Sayısının Belirlenmesi(1962–1988) ... 118 Tablo 3.21. Sınır Testinde Hesaplanan F istatistiğinin Kritik Tablo

Değeri İle Karşılaştırılması(1962–1988)... 119 Tablo 3.22. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Uzun Dönem Katsayıları(1962–1988) .. 119 Tablo 3.23. Uzun Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları

(1962–1988) ... 120 Tablo 3.24. ARDL(1,0) ve Hesaplanan Kısa Dönem Katsayıları(1962–1988) ... 120 Tablo 3.25. Kısa Dönem İlişkisine İlişkin Diagnostik Test Sonuçları

(15)

GRAFİK LİSTESİ

Sayfa No

Grafik 1. Finansal Bütünleşme Ölçümlerinin Sınıflandırılması ... 27

Grafik 1.1. Kremer ve alii(1992) Protokolü Tahmini ... 36

Grafik 2. Tasarruflar ve Yatırım(GSYİH’daki Yüzdelik) ... 58

Grafik 2.1. Cari İşlemler Açığı ve İthalat(%GSYİH) ... 59

Grafik 2.2. Doğrudan Sermaye Yatırımları(%GSYİH) ... 60

Grafik 2.3. Net Portföy Yatırımları(%GSYİH) ... 61

Grafik 2.4. Banka Kredileri ve Diğer Yatırımlar(%GSYİH) ... 62

Grafik 2.5. Türkiye’ye Yönelik Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyon Dolar/1954–1979) ... 67

Grafik 2.6. Türkiye’ye Yönelik Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyon Dolar/1980–1990) ... 68

Grafik 2.7. Türkiye’ye Yönelik Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyon Dolar/1990–2007) ... 69

Grafik 2.8. Türkiye’ye Yönelik Portföy Yatırımları(Milyon Dolar/1990–2007) .. 70

Grafik 2.9. Türkiye’ye Yönelik Kısa ve Orta-Uzun Vadeli Borç Stoku (Milyon Dolar/1980–1990) ... 71

Grafik 2.10. Türkiye’ye Yönelik Kısa ve Orta-Uzun Vadeli Borç Stoku (Milyon Dolar/1990–2006) ... 72

Grafik 2.11. Türkiye’deki Kamu Açıkları(Milyar TL/1988–1994) ... 77

Grafik 2.12. Türkiye’de Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri(Milyon Dolar) ... 80

(16)

EK LİSTESİ

Sayfa No

Ek 1. Zivot-Andrews Birim Kök Testi Kırılma Yılları

(Yatırım Oranı Değişkeni İçin)………...144

Ek 2. Zivot-Andrews Birim Kök Testi Kırılma Yılları (Tasarruf Oranı Değişkeni İçin)………..145

Ek 3. Zivot-Andrews Birim Kök Testi Kırılma Yılları (Logaritması Alınan Yatırım ve Tasarruf Oranı Değişkenleri İçin) . 146 Ek 4. Katsayı Sınırlama Testi(Uzun Dönem) ... 146

Ek 5. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Uzun Dönem) ... 147

Ek 6. Katsayı Sınırlama Testi(Kısa Dönem) ... 147

Ek 7. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Kısa Dönem) ... 147

Ek 8. Katsayı Sınırlama Testi(Uzun Dönem/2001 krizi) ... 148

Ek 9. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Uzun Dönem/2001 krizi) ... 148

Ek 10. Katsayı Sınırlama Testi(Kısa Dönem/2001 Krizi) ... 148

Ek 11. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Kısa Dönem/2001 Krizi) ... 148

Ek 12. Katsayı Sınırlama Testi(Uzun Dönem/Özel Yatırımlar) ... 149

Ek 13. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Uzun Dönem/Özel Yatırımlar) ... 149

Ek 14. Katsayı Sınırlama Testi(Kısa Dönem/Özel Yatırımlar) ... 149

Ek 15. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Kısa Dönem/Özel Yatırımlar) ... 150

Ek 16. Katsayı Sınırlama Testi(Uzun Dönem/1962–1988) ... 150

Ek 17. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Uzun Dönem/1962–1988) ... 150

Ek 18. Katsayı Sınırlama Testi(Kısa Dönem/1962–1988) ... 151

Ek 19. Cusum ve Cusum Kare Testleri(Kısa Dönem/1962–1988) ... 151

Ek 20. Uzun Dönem İlişkinin Testi(1989-2007) ... 151

Ek 21. Değişkenlere İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler ... 152

(17)

1. GİRİŞ

Yabancı yatırımcıların yüksek getiri elde etmesi amacıyla, bir ülkeden diğer ülkeye doğru hareket eden sermaye akımları günümüzde dünya ekonomisinin en önemli olgularından biri haline gelmiştir. Ülkelerde yaşanan finansal serbestleşme süreçleri, iletişim teknolojisi alanındaki gelişmelerin etkisi ve bilgi teknolojisindeki hızlı ilerlemeler globalleşmeyi sağlamasının yanı sıra finansal piyasalardaki işlemlerde etkinliği arttırmış ve işlem maliyetlerini azaltmıştır. Bu faktörlerin gelişmesi, Dünya da sermaye akımlarının öneminin artmasına ve sermaye akımlarının ülke ekonomileri üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerinin tartışılmasına yol açmıştır.

Finansal reformlar ile sermaye hareketleri üzerine serbesti getirilmesi, finansal serbestleşme olarak algılanmaktadır. Finansal serbestleşme üzerine tartışmalar ilk olarak 1970’lerin başında Mc Kinnon (1973) ve Shaw’un (1973) önderliğinde ortaya çıkmıştır. Bu görüş, finansal daralmanın ve finansal sermaye hareketleri üzerine kısıtlamalar getirmenin gerekli olduğunu savunan teorilerin aksine, finansal serbestleşmenin gelişmekte olan ülkeler için büyümeyi arttırıcı bir iktisadi politika uygulaması olduğunu savunmaktadır. 1980’li yıllarda uygulanan finansal reformlar ile gelişmekte olan ülkelerde, ülke içinde mali daralmaya yol açan kontrollerin ve sınırlamaların kaldırılması, yurtdışından yurtiçine ve yurtiçinden yurtdışına sermaye hareketlerine tam serbesti tanınması ile finansal serbestleşme ve sermaye hareketleri üzerinde tam serbesti gerçekleştirilmiştir. Bu gelişme ile birlikte, gelişmekte olan ülkelere yönelen yabancı fonlarda son on yılda büyük artışlar gözlenmiştir. Ancak ekonomik büyüme ve refahı arttırmak için yabancı sermaye akımları üzerine getirilen serbestinin mutlaka finansal reformlar ile desteklenmesi, hatta finansal reformların ve sermaye akımlarına serbesti uygulandığı dönemde ülkenin içinde bulunduğu makroekonomik yapıda istikrar sağlamak için diğer yapısal reformların uygulanması gerekmektedir. Bu ülkelerin uyguladığı finansal reform programında etkin finansal piyasaların varlığı önem taşımaktadır. Etkin bir finansal piyasanın olmaması durumunda sermaye akımlarından istenilen fayda sağlanamamaktadır.

(18)

Gelişmekte olan ülkelere(GOÜ) yönelik sermaye akımı uluslararası sermaye akımının sadece bir bölümünü oluşturmaktadır. Uluslararası sermaye akımları ekonomik kalkınma amaçlı ve özel yatırımlar olmak üzere iki grupta incelenebilir. Ülkelerin ekonomik kalkınmasına yardımcı olmak için yapılan yabancı sermaye yatırımları bir ülkeye, teknolojik altyapıyı oluşturmak, lisans, patent hakkı gibi gayri maddi haklar ve hizmet sağlamak üzere gelmektedir. Aynı zamanda, devletlerin resmi kuruluşlar aracılığı ile birbirlerine sağladıkları yardımlar da kalkınma amaçlı sermaye akımları olarak değerlendirilir. Fon talep edenler ile fon arz edenlerin ülkelerarası para ve sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler uluslararası özel sermaye akımlarıdır. Dünya piyasalarına baktığımızda gelişmekte olan ülkelerde finansal piyasalardaki bütünleşmenin arttığı göze çarpmaktadır. Finansal bütünleşme, bir ülkenin finansal piyasalarının diğer ülkelerdeki veya dünyadaki piyasalara daha fazla yakınlaşmasını sağlayan bir süreç olarak tanımlanmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerden biri olan Türkiye’de, sermaye piyasası son yıllarda hızlı bir gelişim ve değişim sürecine girerek yüksek bir performans göstermiştir. Türkiye ekonomisinde yaşanan finansal serbestleşme, 24 Ocak 1980 kararları ile gündeme gelmiştir. İthal ikameci bir politika izleyen Türkiye alınan bu kararlar ile birlikte “İhracata yönelik sanayileşme” modelini benimseyen ülkelere katılmıştır. 1980’li yıllarda yapılan yabancı sermayenin girişimini teşvik edici düzenlemeler, kur politikaları, bankalararası para piyasalarının kurulması, açık piyasa işlemleri ve bazı vergi düzenlemeleri ile birlikte serbest piyasa mekanizmasının yerleştirilmesine yönelik ekonomik politikalar sermaye piyasasının gelişiminde etkin rol oynamıştır. Türkiye’de sermaye hareketlerindeki canlanma özellikle 1989 yılından sonra finansal serbestlik ile göze çarpmaktadır. Türkiye’ye yönelik yapılan yabancı yatırımların büyük bir bölümü kısa vadeli yabancı fonlar tarafından oluşmaktadır. Bu yatırım türü, spekülatif nitelikli kazanç peşinde koşan ve en ufak bir olumsuzluk karşısında hızla ülkeyi terk eden istikrarsız yapıdaki fonlardan oluşmaktadır. Bu fonlar, ilgili ülkelerde enflasyonist baskı yaratabilmekte, döviz kurlarının düşmesine yol açarak, cari işlemler açığına neden olabilmekte ve ayrıca yurtiçi yatırım ve tasarruflar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir.

(19)

Finansal pazarlar uluslararası sermaye akımının en önemli aracılarıdır. Ülke tasarrufları ve yatırımları arasındaki dengesizlik bir ülkeden diğer ülkeye reel kaynakların (mal ve hizmet) aktarımı ile finanse edilmektedir. Net uluslararası sermaye akımı da ülkelerin tasarruf ve yatırım dengesizliğinin yol açtığı ödemeler dengesi açıklarını finanse etmektedir. Uluslararası sermaye akımı ekonomik etkinliğin iyileştirilmesinde önemli bir rol oynarken ancak bu, tasarruf sahiplerinin tercihlerinin finansal pazarlar tarafından doğru değerlendirilmesi ile mümkündür. Bu yüzden, tasarruf ve yatırım arasındaki ilişkinin sermaye hareketliliği üzerinde bir etkisi olduğu ve bu etkinin incelenmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki sermaye piyasalarının uluslararası sermaye piyasalarına olan entegrasyon derecesini belirlemektir. Finansal bütünleşmenin ölçülmesinde en etkili yollardan birisi, yurtiçi tasarruf oranları ile yurtiçi yatırım oranları arasındaki korelasyonun ölçülmesidir. Bu noktada çalışmanın da temelini oluşturan ve yurtiçi tasarruf oranları ile yurtiçi yatırım oranları arasındaki ilişkiyi ele alan Feldstein-Horioka yaklaşımı ele alınmıştır. Bütünleşme derecesi hakkında bilgi sahibi olmanın hem finansal istikrar tehditlerini önleyici hem de bir şok söz konusu olduğunda reel ekonomiye ve finansal sisteme gelecek zararları sınırlandırmaya yönelik politika kararlarının alınmasında önemli etkileri bulunmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde sermaye hareketleri türlerine, sermaye hareketlerini etkileyen faktörlere, gelişmekte olan ülkelere yönelik uluslararası sermaye hareketlerine, gelişmekte olan ülkelerde küreselleşme ve finansal serbestleşme süreçlerine, finansal sermaye hareketliliği derecesinin yorumlanmasına, sermaye hareketliliği derecesini belirleyen yaklaşımlara, Feldstein-Horioka sorunsalına yönelik yapılan eleştirilere yer verilmiş ve uygulanan yöntemlerin avantaj ve dezavantajları incelenmiştir.

İkinci bölümde ise, kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketleri, Doğu Asya ve Arjantin krizlerinin tanımlanması ve karşılaştırılması, Türkiye’ye yönelik uluslararası sermaye hareketleri ve Türkiye’de yaşanan 1994, 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinin sermaye hareketleri üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, literatür taraması ele alınarak, Feldstein-Horioka modeli çerçevesinde Türkiye’de sermaye hareketliliği derecesi ekonometrik

(20)

olarak test edilmiş ve bulgulara yer verilmiştir. Son alarak sonuç bölümünde, elde edilen bulgular değerlendirilerek Türkiye’de sermaye hareketliliği derecesi ile ilgili bazı çıkarımlarda bulunulmuştur.

(21)

I. BÖLÜM

ULUSLARARASI SERMAYE HAREKETLERİ DERECESİNİN BELİRLENMESİ VE MODELLENMESİ

(TEORİK ÇERÇEVE)

Birçok ülkenin, kendi finansal piyasalarındaki sınırlamaları kaldırması ve teknik ilerlemelerin uluslararası finansal işlemlere yardımcı olması son yıllarda finansal piyasalarda gerçekleşen uluslararası bütünleşmeyi önemli ölçüde arttırmıştır. Sermaye üzerindeki sınırlamaların kaldırılması ile ülkelere gelen sermaye akımları sonucu, o ülkenin sahip olduğu sermaye birikimi ve teknik ilerlemeler, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Genel Sekreteri Ruben Ricuper’nun da dediği gibi ülke ekonomisindeki büyümenin motorlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle, uluslararası sermaye hareketleri, ülke ekonomilerini etkileyebilmekte ve bunun sonucu olarak ülkeler ortak piyasalardaki gelişmelere daha duyarlı hale gelmektedir.

1970’lerde Japonya, Birleşik Krallık, Almanya gibi önemli sanayileşmiş ülkeler, yabancı sermaye yatırımlarını çekebilmek için sermaye kontrolleri üzerindeki sınırlamaları kaldırmıştır. 1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarından itibaren Latin Amerika ve Asya gibi gelişmekte olan ülkelerde fiyat serbestîsi uygulaması başlamış ve finansal piyasalar serbest bırakılmıştır. Sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında sermaye hareketleri için resmi engellerin kaldırılması, uluslararası para piyasası ve finansal piyasalarda yaşanan hızlı büyüme gibi gelişmeler bize sermaye hareketlerinin eskiye göre daha fazla hareketli olduğunu göstermektedir(Ying, 1998:1).

Birçok ülkede finansal piyasaların serbestleştirilmesi sonucu, yabancı sermaye akımlarında artışlar meydana gelmiştir. Ancak, yabancı sermaye akımlarında meydana gelen bu artışın, ülkelere hem iyi hem de kötü etkileri olmaktadır. Yabancı sermayenin; ülkenin yatırımlarını finanse edebilmesi, ülkedeki ekonomik büyümeyi teşvik edebilmesi, hanehalklarının aşırı tüketimlerini düzenleyebilmesi ve yaşam standardını yükseltebilmesi gibi faktörler bize olumlu yönlerini göstermektedir. Diğer taraftan, ülkelere gelen yabancı sermaye akımlarının

(22)

istenmeyen makroekonomik etkileri de bulunmaktadır. Aşırı yabancı sermaye girişleri ülke ekonomisini paraya boğmakta ve hızlı bir parasal genişlemeye neden olmaktadır. Hızlı parasal genişleme, başlangıçta daha büyük üretim ve istihdam sağlayabilmekte ancak uzun dönemde yapısal olarak yıkıcı etkisiyle toplam üretkenliği olumsuz yönde etkileyebilmektedir1. Ayrıca, yabancı sermaye girişinin sterilize edilmemesi enflasyonun yükselmesine, yerli paranın reel değer artışına neden olmaktadır(Uygur, 2001:17). Bununla birlikte, aşırı yabancı sermaye girişleri ülkedeki cari işlemler açığının genişlemesine yol açmaktadır. Çünkü cari işlemler açığını oluşturan etkenler, ya tasarrufların azalması(tüketimin artması) ya da ülkedeki yatırımın çok hızlı bir şekilde artmasıdır. Paranın reel olarak değer kazanması bu olguyu daha da artırcı bir etken hale getirmiştir. Döviz kurunda meydana gelen gelişmeler iç talebi etkileyebilir. Örneğin, 1980’lerde Türkiye’de paranın reel değer kaybettiği dönemlerde bile cari işlemler açığının olduğu görülmüştür.

Kriz dönemlerinde sermaye hareketlerinde yaşanan olumsuz değişimler, ülke parasının değerinin düşmesine ve iktisadi durgunluğa neden olmaktadır. Bunun bir örneği Meksika’da yaşanmıştır. 1994–1995 yıllarında yaşanan krizlerde peso’nun değerinde ciddi bir düşüşün olması sonucu ülkenin üretimde bulunduğu ulusal çıktı düzeyinde %10’dan fazla azalış meydana gelmiştir(Ying, 1998:1–2). Sermaye hareketlerinin Türkiye’deki gelişimi incelendiğinde 1980’lerde finansal serbestleşme süreci ile birlikte yabancı yatırımcılarda Türkiye’ye karşı güven duygusu artmış ve ülkeye yabancı sermaye yatırımları teşvik edilmiştir. Ancak, serbestleşme programının doğru zamanda uygulanmaması kırılgan bir ekonomik yapıya sahip olan Türkiye’de krizlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu nedenle, sermaye hareketlerinin nedenlerini ve etkilerini anlamak oldukça önem kazanmıştır.

Ekonomik teori, eğer sermaye uluslararası olarak hareketli ise, yatırımcıların portföylerini göreceli olarak daha fazla kar elde edeceği varlıklara sürekli olarak kaydırmasından dolayı farklı ülkelerdeki getiri oranlarının eşitlenme eğiliminde

1

Hasan Atılgan, “Parasal Anayasa”.

http://www.canaktan.org/ekonomi/anayasal_iktisat/diger_yazilar/atilgan-parasal-anayasa.pdf(25 Kasım 2007).

(23)

olacağını ifade etmektedir(Kwon, 1995:1). Ayrıca, uluslararası sermaye hareketlerinin ülkelerde uygulanan politikaların etkinliği ve ülke ekonomisinin davranışı üzerinde etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle, ulusal ekonomiyi farklı yollardan etkileyebilen uluslararası sermaye hareketliliğinin derecesinin bilinmesi önem arz etmektedir.

Uluslararası sermaye hareketleri derecesinin belirlenmesi ve modellenmesinin ele alındığı bu bölümde, ilk olarak uluslararası sermaye hareketlerinin tanımı ve kapsamı üzerinde durulacak, daha sonra sermaye hareketlerini etkileyen ve yabancı yatırımcıların kararlarında önemli rol oynayan faktörler açıklanacaktır. Gelişmekte olan ülkelere yönelik uluslararası sermaye hareketleri ile GOÜ’lerde yaşanan küreselleşme ve finansal serbestleşme süreçleri incelenerek, finansal sermaye hareketliliği derecesinin tanımı ve finansal sermaye hareketliliği derecesinin belirlenmesinde kullanılan yöntemler ele alınacaktır.

1.1. Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Tanımı ve Kapsamı

Uluslararası sermaye akımı, bir ülkede yerleşik bir kişinin bir başka ülkedeki yerleşik kişiye fon aktarması veya ondan bir aktif satın almak üzere fon göndermesi ile ortaya çıkmaktadır(Uzunoğlu, Alkin ve Gürlesel, 1995:34–35). Uluslararası sermaye hareketleri; özel sermaye hareketleri, resmi sermaye hareketleri ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları olmak üzere üç başlık altında toplanabilmektedir (Seyidoğlu, 1993:231).

1.1.1. Uluslararası Özel Sermaye Hareketleri

Ülkelere yönelik özel sermaye akımları; portföy yatırımları, banka kredileri, tahvil ihraçları ve diğer krediler şeklinde gerçekleşmektedir. Kısacası özel sermaye hareketleri, ticari koşullar altında sermayenin bir ülkeden diğerine hareketini ifade etmektedir. Fon talep edenler ile fon arz edenlerin ülkelerarası para ve sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler de uluslararası özel sermaye akımları olarak isimlendirilmektedir(Cihan, 2005:29). Kişilerin yapmış oldukları tasarruflarını uluslararası para piyasalarında mevduat olarak bankalara yatırmaları ve bankaların da

(24)

bu kaynakları kredi olarak plase etmesi, uluslararası para piyasası işlemlerini oluşturmaktadır(Tezcanlı ve diğerleri, 1994:6). Gerek sermaye, gerek para piyasalarında mali işlemler gerçekleşmektedir. Ülke içerisindeki yerleşiklerin ellerinde bulundurdukları fonlarını belli bir gelir karşılığı fon talep edenlere aktarmasına mali işlem denilmektedir. Eğer yapılan bu işlem bir ülkedeki yerleşiklerin diğer ülkelerdeki yerleşiklere fon sağlaması şeklinde gerçekleşiyor ise uluslararası mali işlem adını alır. Para ve sermaye piyasalarında mali işlem olarak gerçekleşen, uluslararası özel sermaye hareketleri “kısa”(1 yıldan az), “orta”(1–5 yıl) ve “uzun”(5 yıldan çok) vadeli olarak gerçekleşmektedir.

Kısa vadeli krediler, daha düşük faiz oranları nedeniyle özellikle gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere pek çok ülke tarafından tercih edilmektedir. Kısa vadeli krediler daha çok ticaretin finansmanı amaçlı iken, orta ve uzun vadeli krediler ise geniş anlaşmalar çerçevesinde yapısal değişim ve uyum programları içerisinde verilmektedir. Özel sermaye akımlarının yardım niteliğinde olmamaları onları resmi sermaye hareketlerinden, üretime yönelik yatırım niteliğinde olmamaları doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından ayırmaktadır(Seyidoğlu, 1993:231).

Doğrudan yabancı sermaye yatırımları(DSY), bir ülkede bir firmayı satın almak, yeni kurulan bir şirket için kuruluş sermayesini sağlamak veya mevcut bir şirketin sermayesini arttırmak yolu ile o ülkede bulunan şirketler tarafından diğer bir ülkede bulunan şirketlere yapılan ve kendisi ile birlikte teknoloji, işletmecilik bilgisi ve yatırımcının kontrol yetkisini de beraberinde getiren yatırımlardır(Karluk, 2001: 100).

Doğrudan yabancı sermaye yatırımları iyi planlanarak ve etkin bir şekilde yürütülerek yapılırsa, yatırım yapılan ev sahibi ülkenin ekonomisi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Bunlar; üretim, istihdam, gelir, ihracat artışı, ödemeler dengesi, ekonomik gelişme ve genel refah gibi etkilerdir(Demircan, 2003:7). Ülkelerin ekonomileri üzerindeki bu olumlu etkilerden dolayı günümüzde ülkeler doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını kendi ülkelerine çekebilmek için yoğun bir çaba harcamaktadırlar. DSY, gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmaları için ek kaynak sağlamaktadır. Eğer DSY, ülkelerdeki sermaye birikimini arttırıyor ise

(25)

“kaynak dağılımı etkinliği”, eğer üretimi arttırıyor ise “üretim etkinliği” olarak ifade edilmektedir(Kula, 2003:143). DSY’nın en temel etkisi, ev sahibi ülkenin milli gelirine olan net katkısıdır. Aynı zamanda milli gelir etkisi ile çok yakından ilgili olarak DSY’nın ödemeler dengesi üzerinde yaratmış olduğu etki de son derece önem taşımaktadır. Bir ülkeye fabrika kurmak için, diğer ülkedeki kuruluş tarafından yatırım olarak ülkeye gelen kurucu sermayesi, ev sahibi ülkenin ödemeler bilançosuna bir defaya mahsus olarak olumlu katkılarda bulunur. Ancak yapılan doğrudan yatırım sonucunda kurulan fabrika üretime başladığı zaman gerek ihracat yoluyla, gerek ithal ikamesi şeklinde ödemeler bilânçosuna katkıda bulunmaya devam eder. Bu durum, ticarete konu olan mal sektöründe yatırım yapıldığı zaman geçerli olmaktadır.

DSY’nın ülkelere yönelmesinde bazı faktörler önemli rol oynamaktadır. DSY’ nın ülkelere gitmesinde o ülkedeki siyasi istikrar bu faktörlerin başında gelmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda, ülkedeki siyasi istikrar ile DSY arasında negatif ilişki olduğu ortaya konulmuştur. Bununla beraber, ev sahibi ülkedeki piyasa genişliği, hammadde ve pazarlara yakınlık, özellikle ucuz işgücü arzı gibi faktörler DSY’nın ekonomik teşvik unsurlarıdır. Ayrıca, ev sahibi ülkede yabancı yatırım yapacak olan yatırımcılar için hazırlanan dış yatırımlar ile ilgili mevzuatlar da yabancı yatırımcının cezbedilmesinde önemli rol oynamaktadır (Demircan, 2003:15).

1.1.2. Resmi Sermaye Hareketleri

Resmi sermaye hareketleri; ekonomisi gelişmiş ülkelerin ekonomisi az gelişmiş ülkelere yaptıkları bağış ve kredi şeklindeki yardımlardır. Ülkeler, yardımı kredi şeklinde alarak gerçekleştiriyorsa o zaman devletlerarası bir borçlanma söz konusudur. Alınan krediler, cari işlemler ve sermaye hesapları açık veriyor ise bu açığı kapatma özelliğine sahiptir. Çünkü ülkeler aldıkları yardımlar ile döviz ve tasarruf açıklarını kapatarak daha yüksek bir kalkınma hızına ulaşmayı amaçlamaktadırlar(Seyidoğlu, 1999:121).

(26)

1.2. Sermaye Hareketlerini Etkileyen Faktörler

Ülkelerin sahip oldukları getiri ve risk düzeyleri, sermaye akımlarının o ülkelere doğru yönelmesinde veya o ülkelerden çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Sermaye hareketleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu belirtilen getiri ve risk faktörleri; çıktı düzeyi, döviz kurları, faiz oranları, enflasyon ve ülkedeki politik faktörlerdeki değişimler ile ilgilidir(Ahn, 1997:31). Bu değişkenlerin ele alınması, sermaye hareketlerinin türleri ve sermayenin getirisi üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak bir etkiye sahip olduğu için önem taşımaktadır. Aynı zamanda, günümüzde küreselleşme süreci içerisinde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketlerinin tür ve boyut değiştirmesi ve sermaye girişinin söz konusu ülkelerin ekonomilerinde yaratması beklenilen etkilerin incelenmesi de bu konunun gündeme alınmasında önemli bir faktördür.

1.2.1. Enflasyon, Faiz Oranları ve Döviz Kurları

Bir ülkedeki yüksek enflasyon, o ülke ekonomisindeki içsel belirsizliği arttırmaktadır. Genel fiyatlar seviyesinde meydana gelen hızlı artışlar ve belirsizlikler ülke içindeki yatırımcılar kadar yabancı yatırımcılar içinde tercih edilmeyen bir durumdur(Ahn, 1997:32). Bu belirsizlik ortamı, ülke ekonomisinin geleceği hakkında tahminler yapmayı zorlaştırmakta, ülkenin yüksek ve tahmin edilemeyen bir enflasyon değerine sahip olması da ilgili ülke para biriminin yabancı para birimleri karşısında değerinin, özellikle uzun dönemli olarak tahminini belirsizleştirmektedir(Tezcanlı ve diğerleri, 1994:25). Aynı zamanda, enflasyonun ülke ekonomisinin büyümesi üzerinde yaratmış olduğu etkiler, yabancı yatırımcıların ilgili ülkeye yatırım yapması açısından önemlidir. Genellikle enflasyonun ekonomik büyüme üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkiler, ülkelerin enflasyonu düşürmek için izlediği yanlış politikaların sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Eğer ülkelerde ekonomik büyüme hızlı bir şekilde devam ediyorsa bu durum, ilgili ülkelerde daha yüksek getiri anlamına gelmektedir. Bu yüzden, yabancı sermaye hızla gelişen ve büyüyen piyasalara akmaya devam edecektir. Borçlanma yolu ile enflasyonu baskı altına alarak büyümeyi sağlamak, kısa vadede yararlı gibi görünse de, reel ekonomik büyümeye katkı sağlamadığında uzun vadede ülkeyi krize açık hale getirmektedir.

(27)

Bu nedenle enflasyonu sermaye hareketleri ile baskı altına almaktansa, ekonomik dengeleri sağlayacak önlemler almak daha doğru olacaktır(Çağlar, 2003:151).

Faiz oranları, yabancı yatırımcıların kararlarını etkileyen diğer önemli faktördür. Yabancı sermaye, ülkeler arasındaki faiz farklılıklarından etkilenmektedir. Ülkelerdeki faiz oranları ne kadar yüksek ise o kadar çok yabancı sermaye çekmekte ve yabancı yatırımcıları teşvik etmektedir. Eğer ülkelerdeki faiz oranları düşerse, ilgili ülkelerden sermaye kaçışı hızlanmaktadır(Tezcanlı ve diğerleri, 1994:25).

Ülkelerdeki döviz kurlarında meydana gelen değişimin de yabancı sermayenin ülkeye girişi ve çıkışı üzerinde etkileri bulunmaktadır. Döviz kuru, bir ülkenin ulusal para biriminin yabancı para birimi cinsinden değerini ifade etmektedir. Enflasyon ülkelerinde, nominal döviz kurunun sabit tutulması reel döviz kurunun aşırı değerlenmesine yol açmaktadır(Erdoğan, 2006:7). Reel döviz kurunda meydana gelen aşırı değerlenme ihracatta rekabet edilebilirliği düşürmekte ve ithalat üzerindeki sınırlamalar ile döviz kontrollerini arttırmaktadır. Bununla beraber, aşırı değerlenme sonucu sermaye kontrollerinin artması, ülkeye yatırım yapan yatırımcının özgürlüğünü kısıtlayacağı için yatırımcı elindeki mevcut sermayesini ülke dışına çıkarmak isteyecektir. Bu yüzden, reel döviz kurunda meydana gelen aşırı değerlemenin sermaye girişlerini azaltıcı, sermaye çıkışlarını ise arttırıcı yönde teşvik yapması beklenmektedir(Ahn, 1997:34).

Ülkelere yapılan sermaye akımlarının yarattığı döviz arzı, piyasalarda aynı döviz talebi karşısında ülke parasının reel olarak değer kazanmasına yol açmaktadır. Ülke parasının reel olarak değer kazanması dış ticaret dengesini ülke aleyhine bozmakta ancak ülkedeki yüksek reel faizlerin ve düşük kur ayarlamalarının teşvik ettiği sermaye akımı, dış ticaret ve cari işlemler açığını kapatmaktadır. Bu süreç, döviz kurlarına ülke parası lehinde baskı yaratmaktadır. Bu nedenle, reel döviz kurlarındaki değişikliklere hangi noktada müdahale edileceği ve bu müdahalenin sermaye girişini engellemeyerek aynı zamanda ihracatı teşvik edecek yönde olması oldukça önemlidir(Uzunoğlu, Alkin ve Gürlesel, 1995:72–73).

(28)

1.2.2. Makroekonomik Faktörler

Ülkeler çeşitli sermaye kontrollerine başvurmakta ve bu sayede sermayenin ülke dışına çıkmasının yaratacağı olumsuz etkileri önlemek istemektedirler. Eğer bir ülke yüksek enflasyon problemi yaşayıp, yeterince güçlü para birimine sahip değilse yabancı sermaye, bu tür ülkelerden daha güvenceli ve istikrarlı ekonomik yapıya sahip ülkelere doğru yönelmektedir. Ülkelerin ekonomik performansının iyi olması durumunda ilgili ülkenin ekonomideki piyasa hacmi genişleyecek ve bu sayede satın alma gücü yükselecektir. Bu nedenle, Gayri Safi Milli Hâsıla gibi ölçek değişkenleri sermaye akımlarının üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir(Ahn, 1997:34).

Hükümetler tarafından yapılan gereksiz ve aşırı harcamalar sonucu GSMH içerisindeki hükümet harcamalarının artan payı ekonomik büyümeye engel olmakla beraber, gelecekte vergilerde bir artışın meydana gelmesi olasılığını arttırmaktadır. Aynı zamanda bu durum, özel teşebbüslerin faaliyetlerinin desteklenmesi gibi hükümetlerin altyapıyı geliştirme isteklerini de göstermektedir. Bu iki etkiden hangisinin daha baskın olduğu hükümet harcamalarının türüne ve büyüklüğüne, hükümetin politika hedeflerine ve ekonomiyi yönetme yeteneğine bağlı olmaktadır.

Diğer bir makroekonomik faktör olan özel ve kamu sektörü bütçe açıklarının, yabancı sermaye yatırımları üzerinde etkisi bulunmaktadır. Milli gelir özdeşliğini ele aldığımızda cari işlemler açığı, milli tasarruflar üzerinde milli yatırım gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile cari işlemler açığı; hükümetin bütçe açığı artı özel finansal açığına eşittir(özel tasarrufların üzerinde özel yatırım fazlalığı). Ülkedeki bütçe ve özel finansal açıkların her ikisi birden yurtiçindeki sermaye eksikliğini tamamlamak için ülkeye yabancı sermaye girişlerini teşvik edecektir. Bu durum, bize hükümet bütçe açıkları ile özel finansal açıkların sermaye girişleri ile pozitif bir ilişkiye sahip olduğunu ifade etmektedir. Ancak, hükümet bütçe açıklarının ülkeye giren yabancı sermaye girişi ile güçlü ve pozitif yönde bir ilişkisi olduğu tam olarak söylenememektedir. Bütçe açıkları; hükümetlerin iktidarsızlığının veya ülke ekonomisinin ve bütçesinin yönetimindeki isteksizliğinin bir göstergesidir. Bu sebeple, yabancı sermaye girişleri üzerinde, bütçe açıklarının

(29)

etkisi tam olarak net değildir. Ancak, özel finansal açıklar, ülkeye giren yabancı sermaye yatırımları üzerinde güçlü ve pozitif etkiler yaratacaktır(Ahn, 1997:35).

Yabancı sermaye yatırımları üzerinde etkili olan makroekonomik faktörlerden biri de ülkenin ihracat kazançlarının yüzdesi olarak dış borçlara yaptığı ödemelerdir. Ülkedeki ihracat kazançlarının yüzdesi olarak dış borçlara yapılan ödemelerin yüksekliği, o ülkenin dış borçlarını ödemede bazı zorluklar yaşadığının ve uluslararası faiz oranları düzeyi veya dış ticaretteki olumsuz değişimlere karşı kırılgan bir yapısının olabileceğinin bir göstergesi olabilir. Eğer yapılan dış borç servis oranı yüksek ise, ülke için hayati önem taşıyan ithalatı sona erdirmek zorunda kalınabilmesi, ekonomik performansın kötüleşmesi olasılığı bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, sermaye hareketleri üzerine sınırlamalar getirilebilir. Bu durumda, yabancı sermaye yatırımı yapan yatırımcının ülke dışında elde etmiş olduğu karını kendi ülkesine geri getirmesinde zorluklar olabilmektedir. Bununla birlikte, ülkenin dış borç servis oranının yüksek olması finansal piyasalardan güvenilir biçimde borç alabileceğini işaret edebilir. Dış borç servis oranının, özel sermaye akımları üzerinde etkisi olmaktadır ve bu etki ülkeye giriş yapan sermayenin türüne göre değişiklik gösterebilmektedir(Ahn, 1997:36).

IMF kredisi de yabancı sermaye yatırımları üzerinde etkili olan makroekonomik faktörlerden biridir. Yüksek IMF kredisi değeri, ülkenin ödemeler dengesi problemlerinden rahatsız olduğunun bir göstergesidir. Ödemeler dengesinde problemler yaşayan ülkelere kredinin sağlanması ekonomik belirsizliğin ve gelecekte sermaye kontrollerinin artması olasılığının işareti olarak düşünülebilir. Bu durum, özel yabancı sermaye yatırımı yapmak isteyen yatırımcı için belirsizlik yaratacaktır. IMF kredisinin artması, ülkenin IMF’nin uyguladığı istikrar programını takip ettiğini ve problemlerini doğru bir şekilde tespit ettiğini göstermektedir. Bu durumda ise, ülke içerisine yabancı sermaye akımı teşvikleri pozitif olacaktır. Sonuç olarak, sermaye akımları ile IMF kredisi arasındaki ilişki net değildir.

Ülkelerin uyguladığı ticaret politikaları da yabancı sermaye yatırımı çekebilmek için yatırımcıları teşvik edebilir. Eğer ülke, ihracata yönelik bir politika benimsemiş ise, ülkeye doğrudan yabancı sermaye yatırımı türündeki yatırımlar

(30)

çekilebilir. Bu doğrultuda bir politikanın uygulanması, ihracat malı üreticileri için teşvik edici bir unsur olmaktadır. Eğer ülke ithal ikameci bir politika benimsemiş ise, bu durum ülkeye yabancı yatırımcıyı çekme yönünde teşvik edici bir rol oynamaktadır. Çünkü yabancı yatırımcılar, ülke içinde üretimde bulunabilmekte ve ürettikleri malları yurtiçi piyasalarda hükümet müdahalesi olmaksızın satabilmektedirler(Janeiro, 2005:2-37).

Ülkenin ticaret hesabında meydana gelen değişmeler, sermaye akımları üzerinde etkili olan makroekonomik faktörler arasında yer almaktadır. Ülkeler ürettikleri ihracat mallarının kısa dönemdeki finansmanını diğer ülkelerden aldıkları krediler ile sağlarken, ithalat mallarının kısa dönemdeki finansmanını aldıkları borçlar ile karşılamaktadırlar. Ülkelerin ticari hesaplarında meydana gelen dalgalanmalar ülkelerden sermaye çıkışlarını, ülkelerin sahip olduğu ticari açıklar ise sermaye girişlerini teşvik etmektedir. Bu nedenle ticari denge üzerinde meydana gelen değişimin büyüklüğünün kısa dönem sermaye akımları üzerinde önemli bir etki yaratması beklenmektedir (Willet, 1969:314–327).

1.2.3. Politik Faktörler

Ülkelerde meydana gelen ayaklanmalar ve siyasi gösteriler gibi yurtiçi politik kararsızlık ülke ekonomisini altüst etmekte ve bu durum, ülkelerin gelecekte uygulayacak olduğu ekonomik politikalar ile ilgili belirsizliği arttırmaktadır. Bu faktörlerden dolayı yatırım riski artmakta ve gelecekte sermayeden beklenen getiri azalmaktadır. Bu sonuç, ülkeye daha düşük yabancı sermaye girişini ifade etmektedir(Ahn, 1997:37).

Göreli siyasi kapasite(relative political capacity), ülke yönetiminin gücünü yansıtmaktadır. Ülkenin yüksek göreli siyasi kapasitesi, ülke yönetiminin daha güçlü ve gelecekteki ekonomik politikaların daha istikrarlı olmasını sağlamaktadır. Kısacası, göreli siyasi kapasite ile yabancı özel sermaye akımları arasında pozitif bir ilişkinin olduğu ileri sürülmektedir.

(31)

1.3. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Sermaye Hareketleri

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bretton Woods konferansında görüşülerek hazırlanan dünya ekonomisi şablonu ve bu şablon doğrultusunda tasarlanan uluslararası sermaye hareketleri 1970’li yıllarda meydana gelen ekonomik kriz nedeniyle çökünce, dünya ekonomisinin yanı sıra uluslararası sermaye hareketlerinin de boyutları, kaynakları ve türleri köklü değişikliklere uğramıştır. Küreselleşme sürecinde özellikle 1971 yılında Bretton Woods sisteminin çökmesi ile gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülke sermaye hareketleri üzerindeki sınırlamaları kaldırmıştır. Bu nedenle 1970’li yıllar küreselleşme açısından bir dönüm noktası sayılabilir. Küreselleşmenin en önemli etkisi finansal piyasalarda ortaya çıkmış ve teknolojik gelişimin katkısıyla birlikte hızla bütünleşen finansal piyasalar uluslararası sermaye hareketlerinin gerek kaynak, gerek hacminde değişiklik yaratmıştır(Berksoy, 1998:13).

1980’li yıllara geldiğimizde gelişmekte olan ülkelerin liberalleşme sürecine katıldığı ve çoğunda özelleştirme, piyasa ekonomisi, finansal serbestleşme ve dünya piyasasına entegrasyon gibi kavramlar, eskisine göre daha fazla ilgi görmeye başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde finansal piyasalardaki yabancı kuruluşların ve yabancı yatırımcıların katılım sayısının artması, net ve toplam sermaye akımlarında meydana gelen belirgin büyümeler ile uluslararası sermaye akımları daha göze çarpar hale gelmiştir. 1980’lerden sonra gelişmekte olan ülkelerde finansal piyasaların serbestleşmesi, sermaye kontrollerinin ve sermaye piyasası üzerindeki hukuki engellerin kaldırılması bu durumu desteklemektedir.

1980’lerden sonra gelişmekte olan ülkelere yönelik yapılan yabancı yatırımların sayısında artışlar meydana gelmiştir. Bu artışlarda, gelişmekte olan ülkelerde oluşturulan makroekonomik reformların yarattığı olumlu ekonomik atmosferin önemli rol oynadığını söyleyebiliriz. Reformların oluşturulmasındaki gereksinim, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarını sağlayabilmesi için ülke içindeki tasarruflarının yetersiz olduğu durumlarda Ödemeler Dengesi’nde açık vermemeyi istemesinden doğmaktadır. Çünkü bunu gerçekleştirebilmek için dışarıdan yatırımlara ihtiyacı olacak ve bunu da yabancı sermaye girişi ile

(32)

sağlayacaktır. Ülkelerdeki tasarruf açıklarının neden olduğu cari işlemler dengesi açıklarını kapatmak için yabancı sermaye etken bir faktördür. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları türlerinin gelişimi incelenmiştir.

1.3.1. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Özel Sermaye Hareketleri

Özel sermaye akımları(ÖSA), kendi içerisinde farklı borçlanma kaynaklarına ve kanallarına tekabül eden bir sınıflama yapısına sahip sermaye hareketi türüdür. Özel sermaye akımı banka kredileri, doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımları olmak üzere üç kısımda incelenebilir. Özel sermaye akımları içerisinde en önemli payı doğrudan yabancı sermaye yatırımları oluşturmaktadır. Son yıllarda, ÖSA içerisinde hızla artış gösteren diğer bir sermaye akımı türü de hisse senedi portföy yatırımlarıdır.

Tablo 1’e baktığımızda gelişmekte olan ülkelere yönelik özel sermaye hareketlerinde 1990’lı yıllarda hızlı bir artışın olduğu görülmektedir. 1990 yılında 39.6 milyar dolar düzeyinden 1996 yılında 235 milyar dolar düzeyine yükselmiş ve ÖSA içerisindeki artış kesintisiz bir trend izlemiştir. 1997 yılında yaşanan Asya krizinin piyasalarda yarattığı daraltıcı etkinin katkılarıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik özel sermaye akımlarında ciddi bir azalışın olduğu görülmektedir. 2002 yılından itibaren GOÜ yönelik ÖSA yeniden artmaya başlayarak 2007 yılında 413 milyar dolar ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

ÖSA içerisinde önemli bir yere sahip olan doğrudan yabancı sermaye yatırımları 1990 yılından itibaren sürekli artış göstermesine karşılık toplam özel sermaye akımları içerisindeki payı az da olsa azalmıştır. Doğrudan sermaye yatırımlarının 1990 yılında toplam özel sermaye akımları içerisindeki payı %54.5 iken, sermaye akımının tavan yaptığı 1996 yılında %47.3’e gerilemiştir. Özellikle Asya krizinden sonra doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında meydana gelen azalışın başlıca nedenlerinden biri de şirket evlilikleri ve satın almaların azalması olarak görülmektedir(Demircan, 2003:13). Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının özel sermaye akımları içerisindeki payları küçük marjlarda bazı yıllara göre azalmış

(33)

olmasına rağmen genel anlamda DSY, bu tür sermaye girişlerinin yaklaşık yarısından fazlasını oluşturmaktadır.

Doğrudan yabancı sermaye hareketlerinin hacminde dönemsel etkilere bağlı olarak düşüşler ortaya çıkmaktadır(Demircan, 2003:20). Bu etkiler önem sırasına göre;

• Amerikan ekonomisinin genişlemesi ya da daralması

• Küresel ya da bölgesel ticaret hareketleri

• Japonya’da yaşanan ekonomik daralma

• Orta Doğu Krizi

• Enerji fiyatlarındaki hareketler

• Arjantin krizinin bölgesel etkileri olarak sıralanmaktadır.

Bunun sonucu olarak, ülkeler kendi içerisinde politika kararları alırken veya oluştururken uluslararası ekonomik ve politik gelişmeleri dikkatle izlemeli ve buna göre hareket etmelidir.

ÖSA içerisinde hızla yükselen bir başka sermaye türü ise hisse senedi portföy yatırımlarıdır. 1990’lı yılların başında portföy yatırımları, GOÜ borsalarında kapalı uçlu ülke fonlarının yerini almıştır. Düzenleyici sınırlamaların kaldırılması ile birlikte GOÜ gelişmiş sermaye pazarlarına daha etkin bir şekilde yönelmiştir. 1990 yılında 3.99 milyar dolar iken, 1996 yılında 94.4 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Portföy yatırımlarının özel sermaye içerisindeki payı da 1990 yılında %10 iken, 1996 yılında %40 oranına yükselmiştir. Son yıllarda özellikle portföy yatırımlarında meydana gelen artışın en önemli nedeni, finansal küreselleşmenin bir yandan ülkelerin gelişmiş piyasalara girebilmesine olanak sağlaması, diğer taraftan ise gelişmiş ülkelerin mevcut tasarruflarını kar sağlamak amacı ile yeni oluşan piyasalarda değerlendirme isteğidir.

(34)

DSY’nın portföy yatırımlarına göre özel sermaye akımları içerisindeki payının daha büyük olmasının başlıca sebebi portföy yatırım türünün likitidesi yüksek bir sermaye türü olması ve ülkelerde yaşanan ekonomik durgunluk veya piyasalarda meydana gelen gerginlik sonucu kolayca ülkeyi terk ederek krizlere neden olmasıdır. 1997 Asya krizi ile birlikte gerçekleşen portföy yatırımlarının miktarında bir azalmanın olduğu görülmektedir. Bu durum, portföy yatırımları aracılığı ile ülkelere sermaye girişlerinin hızlanması, o ülkelerin sermaye piyasalarındaki olumlu gelişmelerle bağlantılıdır.

(35)

Tablo 1: Gelişmekte Olan Piyasalara Yönelik Özel Sermaye Akımları (Milyar Dolar)

1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007

Gelişmekte Olan Piyasalar

Toplam net özel sermaye yatırımları 39.596 130.4 123.876 156.73 131.09 161.16 235.3 207.2 75.41 87.768 99.49 73.48 74.29 150 231.8 236.7 162.1 413.01 Net Doğrudan yabancı yatırımlar 21.606 36.35 35.913 52.923 79.385 94.765 111.4 144.2 154.4 172.82 167.7 181 149.5 159 178.5 251.3 235.5 289.44 Portföy yatırımları 3.991 40.47 53.381 92.435 108.06 38.694 94.4 47.32 36.81 64.929 22.55 -78.6 -91.7 -11.3 12.95 26.43 -125 6.76 Diğer özel sermaye yatırımları 14.043 53.39 34.408 11.157 -55.9 27.374 29.53 15.9 -115.6 -149.68 -90.9 -29.2 15.7 1.156 38.62 -43.2 50.17 115.27

Afrika

Toplam net özel sermaye yatırımları 2.341 1.567 3.241 -0.633 4.403 7.427 2.404 8.187 9.045 8.906 1.625 7.114 5.363 6.987 17.23 26.47 17.34 42.084 Net Doğrudan yabancı yatırımlar 1.884 2.73 0.298 1.708 2.053 1.7 3.458 7.673 6.365 8.607 7.757 23.19 13.53 17.25 16.76 24.17 20.38 27.125 Portföy yatırımları -0.191 0.729 2.51 1.213 3.846 3.615 3.224 7.431 4.276 9.114 -1.76 -7.93 -1.58 -0.52 5.334 3.716 17.92 11.69 Diğer özel sermaye yatırımları 0.648 -1.89 0.433 -3.554 -1.496 2.112 -4.279 -6.92 -1.596 -8.815 -4.38 -8.14 -6.58 -9.74 -4.866 -1.41 -21 3.269

Asya

Toplam net özel sermaye yatırımları 12.306 38.38 25.364 52.363 66.885 97.418 121.4 52.52 -50.86 -2.894 5.89 23.34 24.42 65.29 146.8 83.33 40.54 157.19 Net Doğrudan yabancı yatırımlar 9.442 17.76 18.084 32.91 44.673 51.004 53.4 57.43 57.2 71.357 60.79 53.11 53.37 70.22 66.86 107 102 97.677 Portföy yatırımları -1.733 1..913 12.801 25.725 20.369 23.185 31.79 7.285 8.883 54.085 19.72 -50.1 -60 7.931 11.84 -13.5 -121 -26.66 Diğer özel sermaye yatırımları 4.597 18.72 -5.521 -6.273 1.843 23.229 36.26 -12.2 -116.9 -128.34 -74.6 20.33 31.07 -12.9 68.13 -10.2 59.28 86.168

Orta Doğu

Toplam net özel sermaye yatırımları 3.485 79.7 37.732 21.05 19.158 6.416 7.582 19.17 13.13 -4.723 -8.9 -6.95 -20.7 1.744 -22.08 -24.5 -28.1 -10.55 Net Doğrudan yabancı yatırımlar 2.284 1.168 1.367 4.605 4.63 3.745 3.381 7.792 9.459 4.202 4.943 12.33 9.555 17.7 10.11 18.07 17.91 24.119 Portföy yatırımları 2.41 19.53 11.365 6.775 7.206 3.136 12.46 -3.45 -3.061 -8.454 0.078 -13.3 -16.9 -14.9 -14.71 -10.7 -15.7 -3.563 Diğer özel sermaye yatırımları -1.209 59 25 9.669 7.322 -0.466 -8.255 14.82 6.732 -0.47 -13.9 -5.93 -13.4 -1.07 -17.49 -31.9 -30.3 -31.11

Western Hemisphere

Toplam net özel sermaye yatırımları 14.87 23.3 52.564 64.52 50.71 19.15 80.5 96.2 77.3 50.75 62.4 39.1 11.5 22.2 14.54 35.3 9.91 83.75 Net Doğrudan yabancı yatırımlar 6.823 11.5 13.25 8.867 23.8 25.25 39.5 57.7 62.19 66.11 70.2 68.4 49 36.3 48.56 50.4 28 71.93 Portföy yatırımları 2.96 17.9 24.443 50.13 72.52 2.343 45.7 31 28.05 4.862 1.48 -7.64 -14.9 -10.2 -15.8 28.1 -13.7 19.45 Diğer özel sermaye yatırımları 5.084 -6.11 14.871 5.523 -45.6 -8.45 -4.68 7.56 -12.9 -20.23 -9.25 -21.6 -22.6 -3.85 -18.2 -43.1 -4.41 -7.63

Avrupa

Toplam net özel sermaye yatırımları 6.597 -12.6 4.975 19.424 -10.06 30.753 23.31 31.12 26.79 35.73 38.5 10.86 53.76 53.75 75.26 116.1 122.4 140.54 Net Doğrudan yabancı yatırımlar 1.173 3.193 2.914 4.833 4.229 13.064 11.67 13.58 19.22 22.545 24.03 24.02 24.08 17.47 36.21 51.68 67.18 68.585 Portföy yatırımları 0.545 0.378 2.262 8.589 4.123 6.415 1.269 5.078 -1.336 5.322 3.038 0.401 1.706 6.443 26.27 18.89 7.685 5.847 Diğer özel sermaye yatırımları 4.923 -16.3 -0.375 5.792 -17.96 10.944 10.47 12.62 9.142 8.164 11.28 -13.8 27.2 28.69 11.07 43.44 46.55 64.57

(36)

1.3.2. Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Resmi Sermaye Hareketleri

Resmi sermaye hareketlerini resmi kalkınma yardımları, tek ve çift taraflı olmak üzere resmi krediler oluşturmaktadır. Resmi kalkınma yardımları IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar tarafından ülkelere yapılan yardımları kapsamaktadır. 1980– 1989 yılları arasında genel olarak 43 milyar dolar düzeyinde seyreden resmi kaynaklı bağış ve krediler, Körfez savaşının yaşandığı 1990–1992 yılları arasında hızlı bir şekilde artış göstermiştir.

1998–2004 yılları arası incelendiğinde, 1997 Asya krizi sonrasındaki yılda gelişmekte olan ülkelere yapılan resmi sermaye akımları yüksek düzeyde gerçekleşmiştir. Bunu izleyen yıllarda bu değerin azaldığı görülmektedir. Bunun altında yatan nedenlerden biri de iki taraflı yardım anlaşmalarının artmasına karşılık, ülkelere verilen kredilerdeki azalışların boyutlarının büyük olmasıdır. 1998–2004 yılları arası iki taraflı yardım anlaşmalarına baktığımızda en büyük yardımı Sahra Altı Afrika ülkesinin aldığı görülmektedir. 1998 yılında resmi sermaye akımlarının %95’i iki taraflı yardım anlaşmalarından sağlanan sermaye iken, 2004 yılına gelindiğinde bu oranın %96 düzeyine ulaştığı görülmektedir. Bazı ülkelerin özel pazarlara daha çok girerek resmi finansman taleplerini kısması, resmi yardımların daha düşük gelirli ülkelere yönelmesi olanağını vermektedir.

Gelişmekte olan ülkelerin tümünü değerlendirdiğimizde, gerçekleşen resmi sermaye akımlarında 1998 yılı hariç diğer yıllarda iki taraflı yardım anlaşmaları payının resmi kredilere göre daha yüksek düzeyde olduğu görülmektedir. Resmi kredilerinin yardımlara göre daha fazla oranda gerçekleştiği 1998 yılında en fazla kredi verilen ülke 14.7 milyar dolar ile Doğu Asya ve Pasifik ülkeleridir. Bunu 10.9 milyar dolar ile Latin Amerika ve Karayip ülkeleri izlemektedir.

(37)

Tablo 1.1: Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Resmi Sermaye Akımları(Milyar Dolar)

1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005

Gelişmekte Olan Ülkeler

Net Resmi Sermaye Akımları 61.1 42.4 23.1 55.4 38.2 31.5 21.5 -18.9 Resmi Krediler 34.3 13.9 -5.7 27.5 5.5 -12.4 -28.6 -71.5 İki Taraflı Yardım Anlaşmaları 26.8 28.5 28.8 27.9 32.7 43.9 50.1 52.6

Doğu Asya ve Pasifik

Net Resmi Sermaye Akımları 17.2 15 9.4 5.4 -5.4 -4.6 -2.7 0.8

Resmi Krediler 14.7 12.5 6.9 3.2 -7.9 -7.4 -5.4 -1.9

İki Taraflı Yardım Anlaşmaları 2.5 2.5 2.5 2.2 2.5 2.8 2.7 2.7

Avrupa ve Orta Asya

Net Resmi Sermaye Akımları 12.8 7.7 8.6 9.4 11.2 1.8 -0.2 -21.2

Resmi Krediler 7.4 -0.5 0 2.3 2.7 -6.8 -10.5 -30.9

İki Taraflı Yardım Anlaşmaları 5.4 8.2 8.6 7.1 8.5 8.6 10.3 9.7

Latin Amerika ve Karayipler

Net Resmi Sermaye Akımları 14.1 4.5 -8.6 23.6 15.7 7.9 -5.6 -33.3 Resmi Krediler 10.9 1.6 -11.1 20.4 12.9 4.9 -10.5 -36.5

İki Taraflı Yardım Anlaşmaları 3.2 2.9 2.5 3.2 2.8 3 4.9 3.2

Orta Doğu ve Kuzey Afrika

Net Resmi Sermaye Akımları 1.9 0.1 0.4 1 -0.1 1.1 0.4 1.7 Resmi Krediler -1.6 -2.6 -2.7 -1.2 -2.5 -2.5 -4.1 -2.4

İki Taraflı Yardım Anlaşmaları 3.5 2.7 3.1 2.2 2.4 3.6 4.5 4.1

Güney Afrika

Net Resmi Sermaye Akımları 4.5 4.8 2.5 5.4 0.1 2.1 4.5 7.9

Resmi Krediler 2.4 2.5 0.4 2.2 -2.4 -1.8 1 3.4

İki Taraflı Yardım Anlaşmaları 2.1 2.3 2.1 3.2 2.5 3.9 3.5 4.5

Sahra Altı Afrika

Net Resmi Sermaye Akımları 10.6 10.3 10.8 10.6 16.7 23.2 25.1 25.2

Resmi Krediler 0.5 0.4 0.8 0.6 2.7 1.2 0.9 -3.2

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci bölüm kronolojik olarak daha uzun olmas~ na ra~men, konunun gere~i bak~ m~ ndan ikinci bölüm daha detayl~ca incelenmi~tir.. Bundan da anla~~laca~~na göre, yazar

~ u'nun, daha önce kurulan Müslüman-Türk devletlerinden (Karahanl~lar ve Gazneliler gibi) konumuz bak~m~ ndan en önemli fark~, çe~itli Türk boylar~n~~ Bat~ya göndermeleri

Yılın ilk sayısında Sermaye Piyasasında Gündem’de iki araştırma raporu yer alıyor; Aracı Kurumların 2008/09 Dönemi Mali Verileri ve Sermaye Piyasasında

 Araştırma Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB), İstanbul Altın Borsası (İAB), Takasbank,

a) Kamu kurum ve kuruluşları, bankalar ile Türkiye’de yerleşik finansal kuruluşların kullanacakları döviz kredileri. b) Kullanım tarihinde kredi bakiyesi 15 milyon ABD

Portföy yatırımları, tasarruf sahiplerinin uluslararası sermaye piyasalarında uluslararası politik risk, kambiyo kur riski, bilgi riski gibi ek riskleri üstlenerek,

Pasajdaki “ Bulunmaz Kültür Merkezinde elektro ve akustik gitar dersi veren 31 yaşındaki Adem Kızılkan “pasajın bunaltıcı havasının inşam çektiğini” söylüyor,

The recreation of IDMA OFDM MIMO for several encodes (Convolution code, RS code) through changed variation methods (QAM, QPSK, BPSK modulation) and altered interleavers