• Sonuç bulunamadı

Başlık: TEFSlRE MUKADDİMEYazar(lar):ABDUH, Muhammed;çev. CERRAHOĞLU, İsmailCilt: 5 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000276 Yayın Tarihi: 1956 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: TEFSlRE MUKADDİMEYazar(lar):ABDUH, Muhammed;çev. CERRAHOĞLU, İsmailCilt: 5 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000276 Yayın Tarihi: 1956 PDF"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TEFSlRE

MUKADDlMH'

(*)

Yazan: Şeyh Muhammed ABDUH .Çevireıı~ İsmail GERRAHOCLU

Rur'an tefsiri hakkındasöz söylemek :kolay bir iş .olmamış, bu daima -en güç

hir mesele olarak ,zuhuretmiştir. Böyle [olmakla beraber güç .olan her şey terkedilmez. Zorlukların yönleri çoktur, bunun en m:ühimmi ise Kur'an,m, yüksek bilgiler.i; yüksek ga-yeleri ihtiva eden ve nebil~rin enelgunuİlıln kalbine künhü bilimniyen Hazreti Allah tara-fından indirilmiş bir 'kelanı olmasıdır. Bu yüksek gayelere, temiz, akıllı ve nenslerıni te-mizlemiş olanlar bakabilir. Onu arzu edemer, O'nuönlerinde a~ametve heybetIi bulurlar. Hazreti Kemalden feyz alanların akılları onu alabilir. I~kin Allahü TaaIabize bu işi ha-fifletip, kelamını düşünüş ve anlayışla incelemeyi emrettiğinden, 'nur ve hidayet kitabını insanlara ancak ahkam ve şeriatıarını açıklamak için indirdi. Bu da ancak Kur'anı anIa-makla tahakkuk eder.

Arzu ettiğimiz tefsir, insanların dünya "ve ahiret ha~atlarında saadet yollarını gösteren 'din kitabınıanlainaktır. İşte en yüksek gaye ,budur. Bundan başka bahisler .ona tabi v:eya

onu öğrenmeye vesiledirler.

Tefsirde muhtelif yönler vardır: Birincisi; Kur'an'ın diğer sö~lere nazaran mümtazi-yetini ve kelamının yüksekli'ğini bilmek için, belağat nevilerinden muhtevi <Olduğuşeylere,

kitabın maanı ve nslnblarına nazar etmektir. Bu mesle:ğe .Zamahşemsülüketmekle

bera-, \

bel', başka şeylere de temas etmiş, diğerleri de bunun yolunu takip etmişlerdir.

İkincisi: Bir takım ,alimlerin jtina edip, vecihlerini ve lafıZların ihtimallerini beyan et-tikleri i'rab'dır.

üçilncüsü: Kıssaların araştırılmasıdır. Bu mesle~e £ül'fık .eden alimler, Kur'an kıssa-larında, tarih ve İsrailiyat kitaplarındansadece .ehli kitab ve gayrılannın mutemet kitap-larına,Tevrat'a, :Incil'e İtimat etmemeleri, şöiYledursun omardan işittikleri bütünsözleri, doğrus1(ın,uyanlışını ayırınaksızın akla uymıyanları. v.e şeriata muhalif .olamarı temizle-meksizin almışlardır.

DördüncÜsü: Garibu'l-Kur'an'dır.

Beşincisi: İstinbat olunan muamelat ve ibadet gibi ahkainı şer'iye'dir.

Altıncısı: Usulü akaid'tir. Bu, yolunu şaşırmışlada mücadele ve muhaliflerle muna-zara içindir: İmam er-Razı ,buna büyük bir ehemmiyet vermişitr.

Yedincisi: Öğütier ve in.celiklerdir ki,

o

kimseler bumanabid ve mutasavvıflatın hi-kayeleriyle karıştırıp, Kur'an'ınkO'yduğu fazilet ve edebIerin dışınaçıkmışlardır.

Sekizincisi: tşaret ile tesmiye' olunanlardır. Sofive -batmi keramlan 'insanlannsö.zün-de birbirine karışnı.ıştır. Böylernr tefsiri Şeyhu'l-Ekber Muhyiddin ibn Arabiye' nisbet

ederler, halbuki, o tefsir meşhur batmi Kaşam'nındir. Ondakidil uzatmalardan Allah'ın

dini ve aziz kitabı beridir. .••

(.)Bu yazı,ıhüellif tarafından fa.tiha tef~-hiadlı l}S~~\n~ 'in.u.kıaMime ,?larak yazı1mi~, 131Ştadhin, .. de Mısır'da tab'edilmi~tir. . . "

(2)

,.

184

İnsan bu maksatlardan her hangi birinde ,fazla ileri giderse, kitabı ilahinin

maksadın-dan uzaklaşır ve hakiki manasını unutacak yollara düşer. Bundan dolayı tefsirden

mak-sadunız, yukarıda zikrettikİerjmizin; yanında Kur'anınfesahatve belağatına layık olan

i'rabı tatbik ve taşıyabileceği man~ miktar~n~a b~lağatın: ve~ihleriİıi açıklamaktır.

Bu as,ırda bazı kimselerin, tefsire ve Kur'anı incelemeye hacet yok; zira geçmiş olan imamlar, kitab ve sünneti incelediler ve onlardan hükümler çıkardılar, bize ancak onların kitabıarını tetkiketmek ve onlarla yetinmek düşer. Nitekim bazıları bunu iddia etmişler-dir. Eğer bu Sö~üsöyleyenlerin zann~ doğru olsaydı, tefsirile uğraşmak vakti boşa har-cadığından, abes olur'du. Bu, Peygamber sallaılahtı. aleyhi veseIlemdeIi müminlerİn son'

fer-dine kadar gelen ümmetin icmamamuhaliftir ve bu işle uğraşmada fıkhm şanını

yükselt-mevardır. Müslümanİn kalbine böyle bir şey nasıl doğar.

İstilah olarak, fıkıh denilen ameli hükümler, Kur'anda gelenlerin en azıdır. Zira Kur'an da ahlakı güzelleştirmek ve ruhu cehalet çukurundan, maarifet burcuna yükseıtmek, s.aa-dete erdirmeğe ve içtimai hayat yollarını irşac1a davet var,dır: Allah ve Ahir'et gününe iman

eden kimse ondan müstağni olamaz. ve hakiki anlayışa en uygun düşen budur. Bu irşad

Kur'andan başka hiçbir yerde bulunamaz.

Ahlakı düzeıtmede büyük rolü ',olan İhya u'l-Ulfı.m gibi ,eserler Kur'andan istifad.e et-mişlerdir. Lakin Kur'an'ın hükmü, Kur'anı anlıyan nefislere ve onun. tesiri onuhakkı ~le. okuyan kalbIeredir. Bu hususda Kur'ana hiç birşey müsavi olamaz, onda aliml!'lrin açık-layamadıkları ve örtüsü kaldırılmamış bilgi ve hikmetten daha pek çok şeyler vardır. Din imamları "Kur'an s€ml~ lehine ve ~leyhine hüccettir" (ı) hadisine dayanarak,' o, kıyamet iü~üne kadar beşer ferdIerindenher ferde rehber olarak bal~i'kalacaktır demişlerdir, Bu

da ancak Kur'anm hüküm ve hikmetlerini anlayıp düşlinmekle olur.

Allah, Kur'anın nüzı1lü esnasında hitap ettiği kimselere,' kendi hususi şahsiyetlerin-dEm dolayı hitap' etmiş değil, belki bu hitap, Kur'anın hidayet ettiği' insanlık nev'inin fertleri olması bakımındandır. Kendine ne icmalen ve ne de tafsilen uyulması Jazım geldiği-ne dair Aılah tarafından bizebir vahy' gelmeyen kim2eİıin tefsirleririi tetkikle iktifa ede-rek, Allah Taala'nın "Ey insanlar rabbinizin (azabından)' sakının" (2) kelamını a:nlama~

dan

bizdEmrazı' ol'acağıdUşü:nmür mü, hayır;' her şahsın iilim ve cahil tefrik etmeli:sizinki~ talıın 'ayetlerinikudreti nisbetinde anlaması farzdır.' Allah Taala'nın "Namazların'd'a huşu edenler muhakkak umduklarına nail oldu" (3) ayetinden. açık olarak cahil blr kimsenin şu-nu anlaması kifayeteder. Ayeti kerimedeki şu vasıfları toplıyankimselere', Allah indinde kurtuluş ve umduklarına naiL.olmak vardır; ve y~ne huşu:nun manasının, hayra dalalet

et-miyen lağviyattan çekinmek, ulırevi ve dünyevi faydalar temin' eden şeylere yönelmek,

zekatta ~a1ı~ı b~zl etmek,' ahdi~de ~efa etmek,

~;özü

doğru olmak, fuhşiyattan teberri et-mek gibi vasıfları muhteviolduğun~ bilrnesi 'kafi gelir. Şu vasıfların 'zıddı ile' vasıflanan bir kiml:!c:Allahın hududu:n!J,tecavüz ,etmiş .ohtr. Şu vasıflarıdüşünmek hangi~abakadan, ve hangi dilden olursaolsun, nefsini fenalıktan hayra sevkedecek. kadar kudreti nisbetinde K;13r',ıw,<ffin::~unlarıalabilenbirmü'min'e kolayd.ı~.~AIl~h-r~ala Kur'anıbJze "Hiciay~t'içinin.

'"-, ',' " ._.. -".'o',". •• _• '" ."' ~. ."-- ••'- •• ,~.

dirdi ve,:Allah ,1;ıizinıKur'anakarş~"ol\il:n zaif noktalarımızın hepsini bilir.~;J3umerteh3 'Üze-rind~' bir yüksek :mert-ebe dahavş.r ki,puj-farzı: lü!ayedir.

(l)Sahihu:Müslim, I, 140 (İst. 1329); Sünenu'd-Darimi, I, 167 (Dımaşk, 1349), Sünen İbn Mace, I,

.. ,61-92 (Mısır, 13t?); Sürie'iıiNesai,V, 8 \Mısır, y()ni ,ta.R'ı).

(2) Lokman'siıresı; 33. '" "',C,, ,,,;.,c-c;. "'.-c', ,C"~ :,' (3) Mü'minun suresi, 1.

(3)

:~

---'::'._~-:-:-~;:r~-r:;;..~.-::;;.;.".~~:-._----:,~~~":...~~~.~-!"".

---185

Tefsirin mertebeieri vardır. En aşağısı Allah Taalamnazamet ve tenzihini kalbesokan venefsi şerden çevirip' hayra çeken toplu bir açıklamadır .ki bunun herkese' müyesser oldu-ğunu iddia ederiz. Fakat tefsirin yükseğine gelince, aşağıda zikredilecek olan bir takım .şartlarla. tamam olur.

Birincisi : Kur'andaki kelimelerin teker teker hakiki manalarını anlamaktır. Mufessir bu IMızlar hakkında falancanın sözü böyledir, falanca biınu böyle anlatmıştır gibi sözlere itibar etmeksizin, bu dili konuşanlann onu nasıl kullandıklarını araştırır. Tenzil zamanın-da muhtelif manalarzamanın-da kullanılan bir çok 18.fızlar, uzak ve yakın zamanlarda bu manalar-dan başka manalarda kullanılmışlardır. Mutlak tefsir manasııllda meşhur olan ve sonradan hususi vecihlerde kullanılan te'vil kelimesi, Kur'anda başka manalarda kullanılmıştır. Al-lah Taalanın şu ayetindeki "Hel yanzurilne illa te'vilehil yevme ye'ti te'viluhil ..." (4) te'vil kelimesi nedir. DO'ğruyu anlamak istiyen bir kimseye, Kitab'da varit olanlarla son-radan millet arasında şayi olmuş İstilahları ayırması ve bu istilahları incelemesi icab~-der. Çok kerre müfessirler Kur'an kelimelerini ilk üç asırdan sonra hal-k arasında şayi ol-muş istilahlarla tefsirediyorlardı. .Halbuki müdakkike, Kur'anı nazil olduğu asırda kuBa-. nılmış olan ma.nalarla ve en güzelkelimeyi yine Kur'andan anlayarak tefsir etmesi yaraşır ki, bu da lafzm Kur'anda başka başka yerlerde tekerrürlerini

ve

nice muhtelif manalarda

. -

~~

: ."... .

kullanışlarını düşünmekle (Mesela, B:idayet veya bundan başka kelimeler) ve lMzııll ma~ nasının, IMzın bulunduğu ayetin ,cUmlesi içinde nasıl ittifak ettiğini araştırmak ve mana-lar arasında matlilb olan manayı bilmekl~ olur. Kur'amn kendi kendini tefsir etmesi ve liifzının hakiki manasını ortaya koyan en sağlam delil, ondan önce geçen söze muvafık, umuini manaya uygun ve Kur'anın bütünü ile kasdettiği maına ile bağdaşmasıdır.

İkincisi: Bu işle meşgulolan kimse yüksek üslilbları anlaması için, üslilblann ilmini bilmek icabeder. Bu da beliğkelama alışkanlık, onun nÜokteve güzelliklerine nufUz etmeye çalışmak ve konuşanın murad ettiği şeyin ne olduğunu anlamağa ehemmiyet vermekle ha-sılolur. Evet Allah Taala'nın ınurad ettiğişeylerin bi,itününü tam ve kema.l bir anlamaya yükselemezsek de kudretimiz nisbetinde bizi hidayete götüren şeyi anlamamız mümkündür. Bu işde i'rab ve üslilblar (maani ve beyan.) ilmine muhtaçolunur. Lakin yalnız bu fenleri öğrenmek ve onların meselelerini anlamak, h ükümlerini ezberlemek bizi gayeye ulaştır-maz. Arabça -kitaplarda arabıan, ı:;ıözleridüzgün, -kaideler konulmadan önce kaidelere uy-gun konuştukları görülür. Bunların onlar için tabii olduğunu mu zannedersiniz, hayır, bu ancak dinlemek, konuşmakla kazanılmış bir melekedir. Eğer bu hal, zatlarının tabii bir ha.li olsaydı, arabIarm oğullan hicretten elli sene sonra yabancılarla karışıp, . yabancılar-dan daha yabancı oldukları zaman onu kaybetinezlerdi.

. Üçuncüsü: Beşerin hallerinin ilmidir. Allah bu kitabı inzal etmiş ve onu kitapların so-nu kılarak, diğerlerinde a~ı-klamadığı şeyleri onda açıkl-amıştır .. Onda beşerin tiibi olduğu ilahi- sünnetler, yaratıkların tabiatı ve. haBerininçoğu açıklanmıştır. Milletlerin ve sünne" tine muvafık gidişatıarı bize en güzel bir şekilde anlatılmıştır. Bu kitabda beşerin haBeri-ni tetkik eden kimseye, onların tavırları, devirleri, iman, ve küfür, ilim ve cehl, izzet ve zillet, zayıflık ve kuvv~tte onların hallerinin muhtelif menşelerinden, illvi ve süm- bakım~ dan büyük 'alemin ahva1ini bilmesi lazım gelir ki, bununiçin de bir çok fenlere muhtaç-tır, bunların en~hemmiyetlisi tarih ve ne~ileridir.'

Beşer ahvalini, nasıl- birleşip nasıl ayrıldıklarını, vahdetin manasını Ve bu halin ken~ dileri için zararlı mı, faydalı mı olduğunu, gönderilen Pe-ygamber-Iel'ineserlerinden--nelerin

(4)

mevcut bulunduğunu hilmiyakimsenin, .ARah Taala'.nın ".İnsanJaT ,tek .bir ,iimmetdi, bi-naenaleyh AHah, müjdeciler, lıaberoCiler,olmak üzere P.~ygambedergönderdi" {5 )ayetini nasıl ,tefsir edeceğini bilemiyor,um.

Kur'an, milletler, sünneti ilahiye, enfüs ve afı1kta, yer ve göklerdeki ayetlerden iema- ' len bansetmiştir.

,o,

ilmi herşeyi :kapı8:yan~ yaptığı bir icmaidir .. ,Bizi QIgnnllaştiracak ve yükseıtecek tafsiJ ile icmaHnia~nlamamız için yeryüzünde seyahat etmemizi, düşünüp

'00-şmmamı.zı €mretmiştir. VarJık :aieminin zahirıne bakmakla y,etinseydik, kitabın ,ihtiva ,et-tiğ-i ilim vehıikmete ,bakmadan, ,cıildininI'engi ne ,ehemmiyet -ver-enlergibi Glı:ırduk.

Dördüncüsü': Kut'anla 'bUmnbeııeriyetin hidayet yoIunu bilmektir. Bu farzı kifayeyi

Uzerine alanmlifessiileiin Peygamberzamanında arap ve arap olmıyan insanların 'halinI

bilmesilazımdır. 'Çünkü Kur'an insanlarınsapıklık ve şakavette oldu.klarını Peygamberle-rin onlara doğru yolu göstermek veoIilan mes'udetmek iÇ'inigönderildiğini haber veriyor. MUfessir,onlarınha'lleri,bul unduklimaurum larıbilmeden, 'ayetlerinçirkin, gördüğü gele-nelderinidoğrudan doğruya veya dolayısiyle nasıl 'arilayabilir. Dineçağıran ve 'onumüda-faaeden Kur'an 'alimlerinin, taklid İl'e ."ınsanlar 'batıl yolda olup, Kur'anonların, 'bütün batıllıklarını yıkmıştır".d:emeleri"klfayet €dei'mi? ,elbette hayır.

Beşincisi: Peygambersallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının, giretmi, dü'n,yevi ve uhrevi işlerindeki tasarrUfları, .amellerinin ve ilimIerinin neyolda ,olduğunu bilmektir.

:şimdiye kadar :zikrettiklerinı:izdeniki tÜrlü tefsir olduğu :anlaşıiınaktadır. Birineisi':!kuru, AHah ve Kitabından uzaklaşbıran:tefsirdir. iFakaLaslındabu, 'lafızlarm tah1ili,eümlelerin i'rabı ve bu ;İbarel'eri,uLenrn nüktelerlne yapılan Işaretleri a"Çıklamaktan ibarettir ki, buna tefsir demek layık olmaz. Belki o, nahiv, maani ve buna benzer fenlerde bir nevi alıştırma-dır. İkincisi:. İnsanlar 'üzerinefarzı' kifaye' olan tefs'irdirki,gayesine ulaşması için şu şart-ların cem'mi ister. Bu şartlarda, müfessirin, (hüden ve rahmeten) ve bunlara benzer söz-lerin tahakkuku için, ruhları hidayete ve amele seyk ve cezbedecek surette 'hükÜniler, ah-lak ve akidelerdeşeria:tm hikmetlerinden bahsedenin muradını anlamasıdır. Hakiki maksat şuşartİa:ı:ın ve fenlerin arkasınd~dır,Bu da Kur'anın gösterdiği yola tabi olmakla olur. İşte 'tefsir okumakta varmak istediğim ilk hedef budur.

Müellif, .wama .İstilahmdakullanılan .tefsir ve te'vildenbahsetmiş; sonra da Kur',an tefsirinin ve anlayışının şanının .büyüklüğünü beyan .hususunda da şöyle demektedir.

.Bu-, gün - Irak'tanFas'm sonuna .kadar ~ lisanlaI'lnd~araplara nisbetle yabancı bir mUlet

olup sonradan ara.plarla .karışan milletleI'in sözlerIDde bu kanşma neticesi olarak.bir :çok arabça kelimeler bulunmaktadır. İ~te tefsire, Kur'anı, anlamıya, .ilk müslümanlardan ve bilhassa tefsir yazılmaya başlanılan üçünc'd asırdaki müslümanlardan daha çok ihtiyacı olanlar bunlardır. Müslümanlar 'buna 'şidiletle muhtaç olduklarını hissettHer. Şüphesiz

ge-rilememizdevamettikçe Ibizden sonragelenler ona dahaçok' muhtaç olacaklardır.

Fa-kat Allah bizedinimizi, 'dilimizi, didltmeki"Çin bir kalkınma hamlesi nasip .ederse, belki bizden sonrakileI'in hali bizdEmiyi ,olabilir.'

Bugü'n ve daha evvelki asırlarda ,tefsir anlayışı, aılınlerin tefsirlerindeki ihtilafa ,düş-' tükIeri sözlerdir, halbukiAllahın şu "Eğer. Kur'an Allahm gayri bir yerden gelsey!iiondai çok ihtilaflar bulurlardı" (6) sözüne bin~en Kur-'anbuj~ibi ihtilaflaı:dan münez~ehtir.'J'ef-g,ir kitabıarını anlamıya ehemmiyet verenler, kitabın illitnalarıIll biımekte ari1ayışlarının karar kılacağı birmanayıarayıp soIiraonu insanlar arasında yaysalar, insanları ;onair-.

(5) Bakara suresi, 213. (6) Nisa suresi,82.

.t

(5)

'

..

,:

...

.,.

t8t

şad eiselerdi ,'ne [ülurdu. Fakat ,onJar bunu .araştırmayıpancak öğünecekleri bir sanaat araştırdılar. Onda kendileriyle yarış edenlerle 'mücadeleedip, Kur'anın maksatlarından uzaklaştırmak, garabetedüşürmek, te'vil cihetlerini icad .etmek,haddinden fazla SGZ 'söy- .

lemeyieldeetmekte maharet göstermekten kendilerini 'alamadılar.. AllahTalHa kıya~et ••

günÜnde bizden, insanlarınsözleri veonlaraın anlayışla:rındansür.maz, ancakbizi hidayet veirşada sevk 'etmek için indirdiği Kitabından ve nazil .olan şeyleri bize açıkİayan Pey-gamberin sünnetindensürar. "Biz sana Kur'anı indirdik, ta:ki insanlara' kendilerine .ne in~ dirildiğini açıkça anlatasın" (7). Size, risalet va~ıl oldu mu? Size tebliğedilen şeyi

düşün-dünüz mü? Emr ve nehy olunduğu;nuz şeyleri taakkuletUniz mi? Kur'anın irşadı ile amel

ettiniz mi? Peygamberin hidayetiyle ihtida ve o'nun sünnetine tabi üldunuz mu? diye

so-rar. Kur'andan ve o'nun yül gö'stermesinden yüz çevirmiş olduğumuz halde bu sualleri

beklememlz acayip değilmidir, bu ne gaf1et, ne gurur.

Bizim Kur'anı bilmemiz, Allah Taala'yı bilmemiz gibidir. Bizde çücuğa Allahı öğret-mek için ilk telkin edilen, yuce ve münezzeh ülan "AHah" ismidir. Onu' "valIahi şunu şu-nu yaptım, valIahişuşu-nu yapmadım" gibiyalan yeminlerle.öğrenir, Kur'anı öğrenmeside böyledir.Çücuk herab~r yaşadığı kimselerden o'nu Allahın sözü .olduğunu işitir, manasını düşünm.ez, sünra aralarında yetiştiği diğer m üslünıanl~rın o'nu tazim ,edişlerinden başka bir tazim de bilmez. Bu da ikişeyle ülur. Birincisi: Yazılı şuay,et su ile silinip içildiğ.1nde şu nevi hastaya şifa ver:ildiğın,e, Kur'anı .taşıyan bir kimseye cin veşey.tan ,yaklaşamıya-cağına, .ona .şu şekilde 'bereket s.ağlıyacağınainanma:ktır. Bu ve bunun .gibi halk tarafın-<ian bilinen dahapek çük .şeyler, hassa tarafııidan bilinmemektedir.. Bunun düğruluğuve-ya eğriliğine göz ymparak deriz ki,' o'nda 'ciddenpek büyük bir tazimvardır. Ne yazık ki bu, faide ve menfaatları elde etmek arzusu ile bazı türbelerden alınan tüpraklara yapılan tazimden ile~i gitmez. Putperest milletlerin 'bazılarından nakledilmiş yabancı kelimeler ve içinde tılsımlar ülan boncuk, kemik ve hırka parçası gibi muska ve hamailden, çücukla-ra asılanlar da bunun gibidir. Bu şekilde Kur'ana yapılan tazime, Kur'amn sünnetine uya-rak, bununla Allaha ibadet değil, Kur'ana ibadet ismini veririz. İkincisi: Okuyucu yanık sesi, gu'zel edalı makamı ile dinliyenleri coştumayı bilirse, Kur'anı işitenlerden muayyen sözler, belli hareket ve sallanmalar hasıl ülur. Bu lezzet ve cüşkunluğun sebebi güzel ses ve makamdır. Bunun belki en kuvvetlisebebi, dinliyenin Kur'anı anlamaktan uzak ülmasıdır. Anlamaktan maksadım, Kur'anın en üstün üsluplarını kavrayan, ö.ğütleriyle kendini

meş-gul eden kimse başka herhangi bir şeyle meşmeş-gul ülamaz. Burada ben, düşünme, anlayış,'

müteessir ülmak ve akıl yormanm dönüm nüktası ülan saf vicdanla, şuurların

inceliği-nin tabi ülduğu zevkle beraber ülmıyan, kitabIardan körcesine alınmış kuru bir teslimiyet

anlayışını kasdetmiyorum. Bunların hepsi için şöyle dememiz mümkün olur. Bugünkü

ca-hiliyet, Hazreti Peygamber zamanındaki cahiliyet ve sapıklıktan daha kuvvetlidir. Allah ünlar hakkında "Onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar" (8) demiştir. Hakkı bilmek bü-yük şerefli bir iştir, bilenin inkarı ise daha şiddetlidir. Fakat 0', Haktan yüz çevirdiği için

daima nefsi tarafından levm ülunur. İşte bu levm ülunma,batıl 'Üzerine israr etmesinden dülayı' içinde 9lanı sarsar.

Koyun çübanı ülan bedevide ince his ve anlayış zevki bUIl.l!1duğundandülayı Kur'anı dinlediği zaman hemen secdeye kapanırdI. Bu hal bugün hangi mün,evverle kıyas edilebi-lir? Arap yarımadası sakinlerini, Hakka cezbedici sebeb ülan ince anlayışları sayesinde Kur'anın cazibesiyle nasıl islama girdiklerini bilmiyür musun. Burada müellü, Esma'i'den

(7) Nahl süresi, 44. (8) Bakara süresi, 146.

(6)

.'

188

naklen bir ayetin iki emri, ikinehyi, ve iki müjdeyi ihtivaettiğini anlayan - köylü bir arap kızma i-şaret ederek hikayeyi şöyle anlatmaktadır: "Esma'i der ki: Bir arap kızının - (Bütün gün~hlarımın mağfiretini Allahtan dilerim. İnsa:nı haksız yere öldürdüm. Nazın': • da., taze' ceylan misali, gece yarıladığı halde ona ulaşamadım.) şeklinde beşli veya altılİ bir şiir söylediğini işittim ve ona Allah canını alsın ne kadar fasih söylüyorsun dediğim-de, bana, sanayazıklar olsun bu söz Cen,abıHakkın"Musa':İı'ın anaSLna,onu emzir,ona ait bir tehlike gelince denize bırak; korkma, kederlenme, çünkü biz onu yine sana döndü-receğiz ve onu peygamberlerden biri de y.apacağız, diye vahiyettik" (9) ayeti karşısında fasih sayılabilir mi. 'Bu ayet iki emir 'iki nehiy ve iki mij,jdeyi cem etmektedir.

Vaktaki müslüman alimleri ilk asırda insanların kalbini islama cez~etmekte Kur'anın tesirini ve islamiyetin ancak onunla muhafaza olunacağını anladılar. Ne zaman ki arap-lar, diğer. milletlerle karıştıarap-lar, arap olmıyanlardan müslüman olanlar arap alimlerinin anladı'ğı gibi anlayıp hepside arap lisanını korumanın' vacip olduğunda birleşerek, , eserler yazdılar ve bunlara ait fenler meydan~ getirdiler. Evet ümmetin diliyle, edebiyatı ile meş:

gul olmak haddizahnda fazilettir, hayatımn unsurlarından bir unsurdur. Dili olmayan

milletin hayatı olamaz. Bu fazilet bir ümmetin geçmişini, li~anı,' kelimeleri,' üslupları,ve

e~ebiyatı ile muhafaza etmeye sürükliyemez, on~ sürükliyen yukarıda anlattığımizdır.

Allame İsferayini fırkahir hakkmda bir !ı:itap telif edip, sonunda ehlisünnetin. meziyetleri-ni, edebiyatta, dilde diğer fırkalar üzerine tebarü'21eden faziletleri sayıp, beyan etmiştir. , Şumeziyetler ve Kur'anı anlayıştaki izler şöyle dursun, Kur'andan daha aşağı beıiğ bir

kelamı anlayış nerede? Biz burada tefsir için arapça zevkini. tatınak ve Kur'anı' anhlJna~

İnn istinat ettiği' şeylere ihtiyacı beyan ettik. .

Referanslar

Benzer Belgeler

At this point, going beyond the question of ratification, I would like to submit the view that the United States should not content herself vdth mere adherence to the Human

kambiyo istikrar fonu»dur. Ulusal para makamları kısmen kendi ulusal paralan, kısmen de altın ve diğer yabancı paralardan mey­ dana gelen bir fon oluşturur. Kendi

«Bununla birlikte parti örgütünün artan merkeziyetçiliği ve neticede ortaya çıkan, siyasal problemleri daha geniş, ulusal bir açıdan görme yönsemesi, oy verme

1939'dan önce partilerin zayıflığı, fark­ lı siyasî teşekküllerden gelen şahısların, prestiji dolayısıyle müşterek bir liderin (Waldeck-Rousseau, Clemenceau, Poin-

Madde 135 — Anayasa Mahkemesi, üçte biri Cumhurbaşkanı, üçte biri müşterek toplantıda Parlâmento, üçte biri de adlî ve idari yüksek yargıçlar tarafından seçilen

250.. hasılada yer almazlar. Halbuki maaş ve ücretler bir hizmet karşı­ lığı olduğundan millî hasıla veya millî gelire dahil olurlar. c) Amme makamterınin kendi

Sene için (62) öğrenci lisans (8) öğrenci doktora seminer çalış malanna iştirak etmiş, (2) öğrenci doktora imtihanlarını muvaffakiyetle vermiş, (3) öğrenci de Hukuk

Buna karşılık, kurtların parçaladığı hay­ vanlara sahip çıkma tamamiyle menedilmiş olsa gerektir ( 5. Göçebe hayatı için karakteristik sayılabilecek ve kanun tarafındaü