• Sonuç bulunamadı

Başlık: Göllerin Ekolojik Durumunun Değerlendirilmesinde Fitoplankton Topluluklarının KullanılmasıYazar(lar):FAKIOĞLU, Özden;DEMİR, Nilsun Cilt: 3 Sayı: 1 Sayfa: 099-105 DOI: 10.1501/Csaum_0000000048 Yayın Tarihi: 2011 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Göllerin Ekolojik Durumunun Değerlendirilmesinde Fitoplankton Topluluklarının KullanılmasıYazar(lar):FAKIOĞLU, Özden;DEMİR, Nilsun Cilt: 3 Sayı: 1 Sayfa: 099-105 DOI: 10.1501/Csaum_0000000048 Yayın Tarihi: 2011 PDF"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi Cilt: 3, Sayı: 1, Haziran 2011, 99-105

Göllerin Ekolojik Durumunun Değerlendirilmesinde Fitoplankton

Topluluklarının Kullanılması

The Use of Phytoplankton Communities in the Assessment of the Ecological

State of Lakes

Özden FAKIOĞLU

1

, Nilsun DEMİR

1

1Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü, Ankara

Özet: Su kaynakları birçok olumsuz faktörden etkilenmektedir. Su kütlelerinin izlenmesi ve durumlarının değerlendirilmesinde çeşitli fiziko-kimyasal yöntemler ve/veya biyoindikatörler kullanılmaktadır. Avrupa Birliği’nde 2000 yılında yürürlüğe giren Su Çerçeve Direktifi yüzey ve yeraltı sularının sürdürülebilir kullanımını hedeflemektedir. Su Çerçeve Direktifi’nin göllerde uygulanmasında, fitoplankton, fitobentos, makrofitler, makroomurgasızlar ve balık ekolojik kalite göstergeleri olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada, fitoplankton fonksiyonel grupları ve göllerin ekolojik durumlarının belirlenmesinde fitoplankton topluluklarının kullanımı incelenmiştir. Ayrıca Türkiye ve Avrupa’daki göllerde fitoplankton topluluklarına ilişkin olarak yapılan bazı çalışmalar özetlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Su Çerçeve Direktifi, Plankton, Ekolojik durum, Göl.

Abstract: Water resources have been affected many negative factors. A variety of physico-chemical methods and/or bioindicators are used for the monitoring and evaluation of the status of water bodies. Water Framework Directive was adopted in 2000 by the European Union. It aims the sustainable use of surface and groundwaters. Phytoplankton, phytobenthos, macrophytes, macroinvertebrates and fish were identified as ecological quality indicators in the implementation of Water Framework Directive in lakes. In this study, the use of phyoplankton functional groups and communities in the assessment of the ecological state of lakes were examined. Furthermore, some literatures in Turkish and European lakes on phytoplankton communities were summarized.

Key words: Water Framework Directive, Phytoplankton, Ecological status, Lake.

1. Giriş

Su yaşamın temel maddesidir ve susuz bir yaşam düşünülemez. Ancak dünyanın su kaynakları çeşitli tehditler altında giderek bozulmaktadır. Bu bozulmalara karşın önlemler almak ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını sağlamak için izleme ve yönetim çalışmaları büyük önem taşımaktadır.

Suların izlenmesinde mevcut durumun belirlenmesi amacıyla 2 yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan birisi biyoindikatörler kullanmak, diğeri ise fiziko-kimyasal yöntemler uygulamaktır. Biyoindikatör kullanımı, çevresel değişimlerin canlı grubu üzerine etkilerini gösterdiğinden trofik durumun değerlendirmesinde çok önemlidir ve her iki metodun birlikte kullanılarak, sonuçların birlikte incelenmesi önerilmektedir (Cox, 1991). Göllerdeki fitoplankton toplulukları sudaki fiziko-kimyasal değişimlere bağlı çeşitlilik gösterir. Göllerde su sıcaklığı, pH ve çözünmüş oksijen gibi su kalite parametrelerindeki değişimlere bağlı olarak veya kirlilik nedeniyle bazı türlerde azalma gözlenirken bazı türlerin sayısında artışlar meydana gelir. Örneğin; diatomlar kış ve ilkbaharda suda nitrat, fosfor ve silikat arttığı zaman çoğalırlar. Buna karşılık yeşil alg ve desmidler yazın, fosfat ve

(2)

nitrat azaldığı zaman artar (Tanyolaç, 2009). Bu nedenle göllerin trofik durumunun belirlenmesinde fitoplankton topluluklarının tür kompozisyonu ve sayısı önemli bir göstergedir.

Biyoindikatör olarak fitoplankton topluluklarının veya diğer sucul organizmaların kullanılması çok eski zamanlara dayanır. Saprobik ve trofik indikatör türler bir çok çalışmanın konusu olmuştur (Thunmark, 1945; Nygaard, 1949; Lepistö ve Rosenström, 1998). Çeşitli sayısal indisler geliştirilmiştir (Thunmark, 1945; Nygaard, 1949). 1941 ve 1945 yıllarında Pankin tarafından alg topluluklarının sınıflandırılması için kullanılan bazı yaklaşımlar da genel bir kabul görmemiştir. Bu durum fitoplankton topluluklarının dinamik özellikleri, tatlı su ekosisteminin habitat çeşitliliği ve fitocoğrafik farklılıklardan kaynaklanmaktadır (Padisak vd., 2006).

Fitoplankton toplulukları her yıl önemli değişimler etkisindedir. Mevsimsel süksasyon olarak anılan rekabet alanı her yıl değişmektedir (Sommer, 1986) ve her bir türün çok sayıda nesli sucul ekosisteme katılmaktadır. Bu işlem rekabet baskısıyla ve eğer koşullarda değişme olmazsa bir veya birkaç türün baskın olduğu toplulukların seçimiyle sonuçlanır. Koşullardaki değişimler yüksek kompozisyonal çeşitliliğin oluşumuna yol açar (Scheffer vd., 2003).

Fitoplankton topluluklarının varlığı fitososyolojik terminolojide kabul görmüştür. Sommer (1986), Alp göllerinin tür kompozisyonları ve mevsimsel değişimlerinde yüksek benzerlikler bulmuştur. Reynolds (1980, 1997) ise Kuzeydoğu İngiltere göllerinden elde ettiği fitoplankton verilerine klasik bir fitososyolojik yaklaşım uygulamış ve fonksiyonel grup adını verdiği çeşitli tür toplulukları tanımlamıştır.

Göllerin morfolojik özellikleri ve temel çevresel değişkenlerin kombinasyonu ile oluşan mevsimsel döngüler mevsimsel süksasyonun belirli periyotlarında “en iyi adapte olmuş” türlerin baskın olmasını sağlar. Bu durumda, fitoplankton topluluğu kavramı durağan koşullarda topluluk gelişimiyle yakın ilişkilidir. Detaylı bazı çalışmalar durağan durum fitoplankton topluluklarının nadiren geliştiğini ancak eğer gelişirse de belirli fonksiyonel gruplarla ilişkili K-seçimli türlerden oluştuklarını göstermiştir (Naselli-Flores vd., 2003).

1900’lü yıllarda Avrupa’da su kaynaklarının izlenmesinde çok farklı yöntemler kullanılmakta idi. Ancak ekolojik kaliteyi kapsayan bir Direktife ihtiyaç duyulması nedeniyle Su Çerçeve Direktifi hazırlanmıştır. Sucul ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesi, sürdürülebilir su kullanımının sağlanmasını hedefleyen Su Çerçeve Direktifi 1997’de teklif edilmiş ve 2000’de Avrupa Birliği tarafından kabul edilmiştir (Anonymous, 2000). Su Çerçeve Direktifi, geniş bir kavrama sahiptir ve Avrupa’nın yüzey ve yeraltı suları için sürdürülebilir yönetim stratejileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Direktifte suların ekolojik durumunun belirlenmesinde canlılar kullanılmaktadır. Su Çerçeve Direktifi’nde fitoplankton toplulukları, yüzey sularının ekolojik durumunun değerlendirmesi için önerilen 5 gruptan biridir (Padisak vd., 2006).

Direktifin en önemli hedefi 2015 yılına kadar Avrupa’daki suların en azından iyi ekolojik kaliteye getirilmesidir. Avrupa Birliği ülkeleri Su Çerçeve Yönetmeliğine uymak amacıyla fitoplankton toplulukları ve/veya indikatör gruplara ilişkin çeşitli yaklaşımlar oluşturmaya başlamışlardır. Bu amaçla birçok ulusal veya uluslararası proje yürütülmektedir.

Bu çalışmada, çeşitli Avrupa ülkelerinde ve ülkemizde ekolojik durumun tahmininde fitoplanktonun topluluklarının kullanılmasına ilişkin bazı çalışmalar özetlenmiştir.

2. Göl Tiplerine Göre Fitoplankton Fonksiyonel Grupları

Göllerde biyolojik, kimyasal ve fiziksel özelliklerin (karışım tabakasının derinliği, ışık, sıcaklık, P, N, Si, CO2 ve otlanma baskısı) farklı kombinasyonlarında farklı fitoplankton toplulukları bulunmaktadır. Reynolds vd. (2002), göl tiplerine göre 33 fonksiyonel grup tanımlamış ve her birini

(3)

alfanumerik semboller (kodlar) ile simgelemiştir (Çizelge 1). Bu fonksiyonel gruplar güncellenerek tekrar yorumlanmaktadır (Padisak vd., 2003; 2009).

Alfanumetrik sembollerle simgelenen fonksiyonel gruplar, farklı göl tiplerini ve farklı fitoplankton cinslerini göstermektedir. A grubu temiz derin sularda bulunur ve pH artışına karşı hassas türleri içermektedir (Reynolds vd., 2002). Bazı yazarlar bu gruba Cyclotella türlerini dahil etseler de

Cyclotella spp. ve Stephanodiscus spp. türlerinin bu grupta yer alması için çevresel özelliklerinde aynı

olmasına dikkat edilmelidir. Grup B besin seviyesince daha zengin göllerdeki diatomlardır. C grubu ise farklı besin seviyelerdeki ılıman göllerde gelişen diatomlardır. D grubu daha çok sığ ve besin elementlerince zengin bulanık sularda bulunur, küçük hücreli ( ≤ 103 µm3) ve hızlı gelişen planktonları içerir. Bu grup içerisindeki üyeler azot eksikliğine karşı hassastır (Padisak vd., 2009).

N ve P grupları, alçak enlemlerdeki göllerde veya ılıman göllerin yaz dönemi periyodunda bulunur. P grubu karbondioksit eksikliğine grup N’den daha çok tolere edebilir (Reynolds vd., 2002). N grubundaki türler ılıman göllerde yayılım gösteren türler olarak tanımlanabilir. Alçak enlemdeki göllerde bulunan türler grup NA olarak tanımlanmaktadır. NA grubu, küçük, isodiametrik desmidler (Cosmarium, Staurodesmus, Staurastrum vb.) ve filamentöz desmidleri içermektedir (Padisak vd., 2009). İnorganik maddelerce zengin bulanık sığ Macaristan göllerinde, meroplankton tipi bulunur ve bazen dominant olur. Bu gruptaki türler, rüzgar etkisiyle asılı olarak kalan büyük diatom türleridir (Bazı Surirella, Cymatopleura, Aulacoseira ve Fragilaria türleri). Bu plankton tipi Reynolds vd. (2002) tarafından dikkate alınmamıştır. Bu boşluğu doldurmak amacıyla MP kodu ile yeni bir grup tanımlanmıştır (Padisak vd., 2006). Perifitik diatomlar da bazen göle karışarak MP olarak gruplandırılabilir.

T grubu, ışığın az olduğu karışım tabakalarında bulunan filamentli alglerdir (Reynolds vd., 2002). T grubu TC (ötrofik sular ve yavaş akan nehirler), TD (mezotrofik sular ve yavaş akan nehirler) ve TB (ırmak ve çay) olmak üzere üç farklı gruba ayrılmıştır (Padisak vd., 2009). S2 ve S1 alkali ve sığ göllerde bulunan türleri kapsar. SN grubu türleri ılık sürekli karışan sularda bulunur. Grup Z oligotrofik göllerde metalimniyonda veya hipolimniyonun üzerindeki tabakada bulunan türleri kapsamaktadır. K ve F grupları küçük hücreli kolonial planktonlardır. X en küçük nannoplanktonların üyeleridir. X3 oligotrofik, X2 meso-ötrofik, X1ötrofik-hipertrofik göllerde bulunur. G grubu besince zengin sularda, durgun su sütununda bulunur. U grubu, oligotrofik ve mesotrofik göllerde bulunan büyük, hareketli, koloni oluşturan chrysophyte türleridir. Q grubu humik fakat genellikle verimli, düşük kalsiyumlu ve asidik sularda bulunur. Bunlar dışında, E-H grupları yaz tabakalaşması başında oluşan toplulukların, B-E-L-N grupları mesotrofik ılıman bir gölde mevsimsel değişim gösteren toplulukların ve C-G-M-P grupları daha ötrofik bir sistemde gelişen toplulukların sıralı değişimidir (Reynolds vd., 2002).

Çizelge 1. Göl tiplerine göre fitoplankton fonksiyon grupları (Reynolds vd., 2002; Padisak vd., 2009’dan değiştirilerek alınmıştır)

Kod Bulunduğu ortam Tipik tanıtıcılar Kod Bulunduğu ortam Tipik tanıtıcılar A Temiz, iyi karışan göller Urosolenia

Cyclotella comensis

Y Genellikle küçük, besince zengin göller

Cryptomonas

B Vertikal karışan, mesotrofik küçük-orta büyüklükte göller

Aulacoseira subarctica Aulacoseira islandica

E Genellikle küçük, oligotrofik besince zengin göller veya heterotrofik havuzlar

Dinobryon

Mallomonas (Synura)

C Karışan ötrofik, küçük-orta büyüklükte göller

Asterionella formosa

Aulacoseira ambigua Stephanodiscus rotula

F Temiz epilimniyon Colonial Chlorophytes Botryococcus Pseudosphaerocystis Coenochloris Oocystis lacustris

(4)

D Sığ, besince zengin, bulanık sular (nehirleri de içerir)

Synadra acuıs Nitzschia spp. Stephanodiscus hantzschii G Sığ, besince zengin su sütunlarında Eudorina Volvox

N Mesotrofik epilimniyon Tabellaria Cosmarium Staurodesmus

J Sığ, besince zengin göller, havuzlar, nehirler Pediastrum Coelastrum Scenedesmus Golenkinia NA Oligo-mesotrofik Cosmarium Staurodesmus Staurastrum

K Besince zengin sular Aphanothece Aphanocapsa

P Ötrofik epilimniyon Fragilaria crotonensis Aulacoseira granulata Closterium aciculare Staurastrum pingue

H1 Azot fikse eden Nostoccalean türleri

Anabaena flos-aquae Aphanizomenon

T Derin, iyi karışan epilimniyon Geminella Mougeotia Tribonema

H2 Daha geniş mesotrofik göllerin azot fikse eden Nostoccalean türleri

Anabaena lemmermanni Gloeotrichia echinulata

TC Ötrofik göller, yavaş akan

nehirler

Oscillatoria Phormidium Lyngbya Rivularia

U Yaz epilimniyonu Uroglena

TD Mesotrofik göller ve

makrofitlerin hızlı geliştiği yavaş akan nehirler

Epifitik diatomlar ve filamentoz yeşil algler Lo

Mesotrofik göllerde yaz epilimmniyonu

Peridinium Woronichinia Merismopedia

TB Çay, nehir Didymosphaenia

geminata, Gomphonema Fragilaria

Achnantes Melosira varians

LM Ötrofik göllerde yaz epilimniyonu

Ceratium Microcystis

S1 Bulanık, karışan tabakalar Planktothrix agardhii Limnothrix redekei Pseudoanabaena M Küçük ötrofik göllerde günlük karışan, düşük enlemdeki göller Microcystis Sphaerocavum

S2 Sığ, bulanık, karışan tabakalar Spirulina

Arthrospira Raphidiopsis

MP Sürekli karışan sığ göller Suriella Campylodiscus Fragilaria construens

SN Ilıman, karışan tabakalar Cylindrospermopsis

Anabaena minutissima

R Mesotrofik tabakalaşmış göllerin metalimniyonu

Planktothrix rubescens P. mougeotii

Z Temiz karışan tabakalar Synechococcus

Prokaryote pikoplankton

V Ötrofik tabakalaşmış göllerin metalimniyonu

Chromatium. Chlorobium

ZMX Derin oligotrofik göl Synechococcus spp.,

Ceratium hirundinella

W1 Küçük organik havuzlar Euglenoids. Synura Gonium

X3 Sığ temiz karışan tabakalar Koliella Chrysococcus

Eukaryote pikoplankton

W2 Sığ mesotrofik göller Dipten karışan türler

Trachelomonas

X2 Meso-ötrofik göllerde sığ temiz karışan tabakalar

Plagioselmis Chrysochromulina

Q Küçük humik göller Gonyostomum

X1 Besince zenginleşmiş, sığ karışan tabakalar

Chlorella Ankyra Monoraphidium

(5)

3. Avrupa ve Türkiye’de Konuya İlişkin Yürütülen Örnek Çalışmalar

Balaton Gölü, Avrupa’daki en büyük sığ göldür (Yüzey alanı 593 km2, ortalama derinlik 3,2 m). Balaton Gölü’nde ekolojik durumun tahmininde fitoplankton fonksiyonel grupları kullanılarak bir Q indeksi tanımlanmıştır. Bu çalışmada toplulukların ekolojik durum değerlendirmesinde kullanımı, yeni bir konu olduğundan tahmin ve analizlerin karşılaştırılması gerektiği bildirilmiştir. Bu bağlamda Mischke (2002) tarafından bildirilen alg biyokütlesine dayalı değerlendirme kategorileri karşılaştırmada kullanılmıştır. Q indeksi, klasik biyokütleye dayalı sınıflandırmalara göre bir kategori düşük bir ekolojik durum göstermiştir. Q indeksinin ekolojik durum tahmininde kantitatif kütle değişkenlerine göre (biyokütle veya klorofil a) daha gerçekçi sonuçlar verdiği saptanmıştır (Padisak vd., 2006).

Ekosistemlerin bugünkü durumu ve gelecekteki değişimlerini tahmin etmek, çevresel şartlardaki değişimin türlerin kompozisyonunu nasıl etkilediğini ortaya koymak amacıyla yürütülen bir çalışmada, Portekiz’de bulunan 34 baraj gölü Su Çerçeve Direktifi’ne göre 8 yıl boyunca incelenmiştir. İnceleme sonunda göller çevre faktörleri ve plankton yapılarına göre G1 ve G2 olarak iki gruba ayrılmıştır. G1 grubu büyük nehirler tarafından beslenen düz alanlardaki baraj gölleri olarak sınıflandırılmıştır. Bu göller, çok yüksek elektriksel iletkenlik değerine ve sert sulara sahiptir. Ayrıca bu göller besin maddelerince zengindir. Bu göllerde mezotrofik ve ötrofik göllerde bulunan türler hakimdir. Bacillariophyceae ve Chlorophyceae baskın sınıf olarak tespit edilmiştir. Navicula

rhynchocephala, Melosira granulata, Synedra pulchella, Pediastrum simplex ve Pediastrum duplex

baskın türlerdir. G2 grubu göller ise, büyük nehirlerin kolları tarafından beslenen derin, yüksek alanlarda bulunan göllerdir. Yüksek tür zenginliği vardır. Oligotrofik ve oligo-mezotrofik türler baskın bulunmaktadır. Bu göllerde Chrysophyceae sınıfına ait alglerde artış gözlenmiştir. Melosira distans,

Melosira italica, Tabellaria flocculosa, Tabellaria fenestrata, Rhizosolenia eriensis ve Synedra acus

gibi bazı türlerin baskın olarak bulunduğu bildirilmiştir (Cabecinha vd., 2008).

Fertö Gölü (Neusiedler See), Avusturya-Macaristan sınırında büyük sığ bir göldür. Gölün yüzey alanı 300 km2, ortalama derinliği 1,3 m’dir. Mesotrofik karakterdeki göl yüksek düzeyde tuzlu, alkali ve bulanıktır. Kondüktivite, 2000-3500 µS/cm-1, pH 7,5-10, berraklık 0,2 m2’dir. Gölde ortalama seston içeriği çok yüksektir (80-100 mg/l). Göl, Alpler ve Karpatya dağları arasında Tuna vadisinde bulunur. Uzun ekseni ana rüzgarlara paraleldir. Uzun dönemde ortalama rüzgarsız günlerin sayısı 1’den azdır. Bunun sonucu olarak, göl sedimenti sürekli karışır. Su silikatça zengindir, çözünmüş N ve P derişimi oldukça yüksektir. Pelajial bölgede yüksek bulanıklık nedeniyle fitoplankton gelişimi için ışık genellikle sınırlıdır. Bu göldeki fitoplankton gelişimini tuzluluk ve bulanıklık sınırlar. Gölde, kolonial mavi-yeşil algler (Aphanocapsa, Aphanothece; kod X3), çoğunlukla asılı halde bulunan ancak zaman zaman hızla dibe inen meroplanktonik türler (Surirella peisonis, Campylodiscus clypeus ve uzun zincirli Fragilaria construens; kod MP), iyi bir yüzme kabiliyeti sağlayan ince bir müsilaj kılıfa sahip yeşil algler (Oocystis spp., Planktosphaeria gelatinosa, Coenochloris sp., Labocystis

planktonica; kod F) uzun ve ince yapıları ile bazı Chlorococcales türlerinin (Monoraphidium ve Koliella spp.; kod X1, X3) bulunduğu bildirilmiştir (Padisak vd., 2006).

Ömerli Barajı İstanbul nüfusunun % 48’inin içme suyu ihtiyacını karşılayan en büyük barajdır. Baraj gölünün yüzey alanı 23,5 km2, drenaj alanı 621 km2 ve hacmi 2,2 x106 m3’dür. Ömerli Barajı’na evsel ve endüstriyel atıkların yoğun olarak ulaştığı ve bu nedenle barajda yaz sonundan sonbahar ortasına kadar toksik Cyanobacterilerin aşırı çoğaldığı bildirilmiştir. Ekim 1999-Kasım 2000 tarihleri arasında yürütülen araştırmada, derin ve hipertrofik Ömerli Barajı’da denge durumunda M (Microcystis aeruginosa), C (Asterionella formosa) ve P (Fragilaria crotonensis) fonksiyonel gruplarının bulunduğu tespit edilmiştir (Albay ve Akçaalan, 2003).

Mogan Gölü, Ankara İli sınırları içerisinde merkezden yaklaşık 20 km güneyde, 39o44'45" ve 39º47'45" kuzey enlemleri ile 32º46'30" ve 32º49'30" doğu boylamları arasında deniz seviyesinden

(6)

972 m yükseklikte alüvyonal bir set gölüdür (Pulatsü vd., 1998). Mogan Gölü’nün derinliği 2,8 m, genişliği 1,1 km, uzunluğu 6 km, gölalanı 6,35 km2, göl hacmi 10,20 milyon m3’dür (Yerli vd., 2002). Gölün tabanı, kıyılarda yer yer taş, çakıl, kum ve çamurla kaplıdır. Mogan Gölü’nün sığ olması ve karışımlar nedeniyle Secchi derinliğinin trofik düzeyi tam olarak göstermediği tespit edilmiştir. Klorofil a derişimi ise fitoplanktonu oluşturan topluluklar hakkında bilgi vermemektedir. Bu nedenle fitoplankton topluluk yapısının belirlenmesi amacıyla fonksiyonel grupların kullanılabileceği ve gölde yapılacak herhangi bir rehabilitasyon çalışmasının sonuçlarının fonksiyonel gruplar incelenerek araştırılabileceği belirtilmiştir (Demir vd., 2008).

Liman Gölü, Kızılırmak Deltası içerisinde yer alan Bafra İlçesine 10-20 km uzaklıktaki bir göldür. Gölün yüzey alanı 270 ha’dır. Gölde Ocak 2002 ve Aralık 2003 tarihleri arasında yürütülen bir araştırmada, 17 fonksiyonel grup (B, D, N, P, S1, S2, SN, X1, Y, E, F, G, J, L0, M, W1 ve W2) tespit edilmiştir. S1, F ve L0 grubu türlerin yaygın olarak bulunduğu belirtilmiştir. Fonksiyonel grupların kullanımının farklı bölgelerdeki pelajik toplulukların tür hareketliliğini anlamada önemli bir bilgi sağladığı bildirilmiştir (Soylu ve Gönülol, 2010).

4. Sonuç

Birçok farklı gölde yapılan çalışmalar, indikatör grup olarak fitoplankton kullanılmasının ekolojik durumun belirlenmesinde önemli bir araç olduğunu göstermiştir. Ekolojik durum tespiti, Su Çerçeve Direktifi’nde belirtilen ekobölgelere uyarlanabilecek bir esnekliğe sahiptir. Buna bağlı olarak hesaplanan Q, topluluk indeksinin yapısı, biyocoğrafik faklılıkların birleştirilmesini sağlamaktadır. Topluluk indeksi kullanımı, Avrupa’daki ekobölgelerle sınırlandırılmamıştır. Birçok topluluk geniş enlemler boyunca bulunabilir ve indekste en az bir tropik topluluk bulunmaktadır (S2, Spirulina,

Arthrospira, Rhaphidiopsis) (Reynolds vd., 2002). Dünyada çevresel durum tahminlerine yönelik

indeksler geliştirilmesine büyük bir ilgi bulunmaktadır ve topluluk indeksinin yapısı, yaygın kullanıma uygun gözükmektdir.

Farklı türleri belirli bir fonksiyonel toplulukta toplamak her zaman mümkün olmayabilir. Buna en güzel örnek Cylindrospermopsis raciborskii türüdür. Bu türün kodu çoğunlukla SN kodudur. Ancak sucul sistemlerin hipolimniyon tabakasında klorofil a düzeyi maksimum olduğunda R kodu ile nitelendirilmesi daha doğru olur. Bu durum belirli bir tür için birden fazla habitat tipi olabileceğini göstermektedir. Bu temel bilimler bazında küçük bir problem olmasına karşın önemle takip edilmelidir (Padisak vd., 2006).

Su Çerçeve Direktifi’nde belirtilen ekolojik durum tahmininde fonksiyonel grupların kullanılmasının olumlu sonuçlar gösterdiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda göllerin besin düzeyinin tahmin edilmesinde fonksiyonel grupların kullanılması için öncelikle fitoplankton türlerinin doğru teşhisinin yapılması, ikinci aşamada ise göllerin ekolojik durumunun doğru bir şekilde saptanması gerekmektedir.

Kaynaklar

Albay, M. ve Akçaalan, R. 2003. Factors influencing the phytoplankton steady state assemblages in a drinking-water reservoir (Ömerli Reservoir, Istanbul). Hydrobiologia, 502; 85-95.

Anonymous 2000. Water Framework Directive, EU. http://ec.europa.eu.

Cabecinha, E., Cortes, R., Cabral, J.A., Feresa, T., Lourenço, M. ve Pardal, M.A. 2008. Multi-scale approach using phytoplankton as a first of step towards the definition of the ecological status of reservoirs. Ecological Indicators, 372; 1-16.

Clements, F.E. 1916. Plant Succession: An Analysis of the Development of Vegetation. Carnegie Institute, Washington. Cox, E.J. 1991. What is the basis for using diatoms as monitors of river quality? In: Use of Algae for Monitoring Rivers,

(7)

Demir N., Dural B. ve Fakıoğlu Ö. 2008. Su Çerçeve Direktifi’ne Göre Göllerin Ekolojik Durumunun İzlenmesinde Fitoplankton Topluluklarının Kullanımı. III. Ulusal Limnoloji Sempozyumu. 27-29 Ağustos 2008, İzmir.

Gleason, H. 1927. Further views on the succession-concept. Ecology, 8: 299-326.

Lepistö, L. ve Rosenström, U. 1998. The most typical phytoplankton taxa in four lakes in Finland. Hydrobiologia, 369/370: 89-97.

Mischke, U., Nixdorf, E., Hoehn, U. ve Riedmüller, U. 2002. Möglichkeiten zur Bewertung von seen anhand des Phytoplanktons. Aktueller Stend in Deutschland. Aktuelle Reihe 5/02: 25-37, Brandenburgische Technishe Universitat, Cottbus.

Naselli Flores, L., Padisak, J. ve Dokulil, T. 2003. Phytoplankton and Equilibrium Concept: The Ecology of Steady-State Assemblages. Hydrobiologia, 502.

Nygaard, G. 1949. Hidrobiological studies on some Danish ponds and lakes. Part II: The quotient hypothesis and some little known plankton organisms. Kongelige Danske Videnskabernes Selskab Biologiske Skrifter, 7:1-293.

Padisak, J., Borics, G., Feher, G., Grigorszky, I., Oldal, A., Schmidt ve Zambone-Doma, Z. 2003. Dominant species and frequency of equilibrium phases in late summer phytoplankton assemblages in Hungarian small shallow lakes.

Hydrobiologia 502: 157-168.

Padisak, J., Grigorszky, I., Borics, G. ve Soroczki-Pinter, E. 2006. Use of phytoplakton assemblages for monitoring ecological status of lakes within the Water Framework Directives: the assemblage index. Hydrobiologia, 1-14. Padisak, J., Crossetti, L.O. ve Naselli-Flores, L. 2009. Use and misuse in the application of the phytoplankton functional

classification: a critical review with updates. Hydrobiologia, 621; 1-19.

Pulatsü, S, Köksal, G. ve Bakan Demir, N. 1998. Introduction to Limnological Survey in Mogan Lake, Central Anatolia, Turkey. In: Çelikkale, S., Düzgüneş, E., Okumuş, İ. (Eds) The Proceedings of First International Symposium on

Firsheries and Ecology 2-4 Sept., Trabzon, pp: 385-393.

Reynolds, C.S. 1980. Phytoplankton assemblages and their periodicity in stratifying lake systems. Holarctic Ecology, 3: 141-159.

Reynolds, C.S. 1997. Vegetation Processes in the Pelagic. Ecology İnstitute, Oldendorf/Luhe, Germany.

Reynolds, C.S., Huszar V., Kruk, K., Naselli-Flores, L. ve Melo, S. 2002. Towards classification of the freshwater phytoplankton. Journal of Plankton Research, 24: 417-428.

Scheffer, M., Reinaldi, S., Huisman, J. ve Weissing, F.J. 2003. Why plankton communities have no equilibrium: solutions to the paradox. Hydrobiologia, 491: 9- 18.

Sommer, U. 1986. The periodicity of phytoplankton in Lake Constance (Bodensee) in comparation to other deep lakes of central Europe. Hydrobiologia,138: 1-7.

Tanyolaç, J. 2009. Limnoloji. Hatiboğlu Basımevi, 294, Ankara.

Thunmark, S. 1945. Zur Soziologie des Süsswasserplanktons. Eine methodisch ökologische Studie. Folia Limnologica

Skandinavica, 3:1-66.

Soylu, E.N. ve Gönülol, A. 2010. Functional Classification and Composition of Phytoplankton in Liman Lake. Turkish

Journal of Fisheries and Aquatic Science, 10; 53-60.

Yerli, S., Aldemir, A., Altındağ, A., Aykurt, A., Mutlu, B., Manav, E., Türkozan, O., Erik, S. ve Yiğit S. 2002, Mogan Gölü

(8)

Şekil

Çizelge 1. Göl tiplerine göre fitoplankton fonksiyon grupları (Reynolds vd., 2002; Padisak vd., 2009’dan değiştirilerek  alınmıştır)

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin sistemik analjezi yerine epidural analjezi uygulanması ile erken ambülasyon ve hastanede kalış süresinde kısalma görülebilir (21). Epidural veya intratekal

Bu amaç doğrultusunda televizyon stüdyolarının, yapı akustiği tasarım parametreleri bağlamında duvar, döşeme, tavan, kapı, pencere gibi yapı bileşenleri, hacim

Polonya edebiyatında çok önemli bir yere sahip olan, hatta Polonya’nın bugüne değin en büyük yurtsever şairi olarak kabul edilen Adam Mickiewicz de söz

Üç ana bölüme ayrılan romanda, Cumhuriyetcilerin zafere ulaşma isteği ve heyecanından bahsedildiği “Gönülden Geçirmek” adlı ilk bölümden sonra

Departing from the previous photograph and continuing with the other photographs of Ralph Eugene Meatyard’s “The Family Album of Lucybelle Crater”, this study will try to analyse the

Tegüder dönemindeki İlhanlı-Memluk ilişkileri hakkında var olan bu umumi kanaatin kökenleri, şu farklı sebeplerde aranabilir: İlk olarak, kendine has bir dille ifade

Ferit Kam 1933 te lâğvedilen İstanbul Darülfünunundaki vazife­ sinden ayrıldıktan sonra, uzun ça­ lışma yıllariyle ilerlemiş olan yaşı­ nın hakkettirdiği dinlenme

The results show that the LSTAR based and neural network augmented models provide important gains over the single-regime baseline GARCH models, followed by the LSTAR-LST-GARCH