HUlya’lar, Tanay’lar, Pınar’lar, Gökhan’lar, Tekln’ler, Yasemln’lar —Kimini annesi getirdi, kimi cami avlusunda bulundu—
Cami avlusunda bulunan çocuklara, ezmek,
ezilmek, kıvranmak öğretiliyor
o
Darülaceze şarkıları
ğğk Neden daha güzel şarkılar öğretilmez bu
çocuklara?.. Çocuk çağrışımı yapan küçük
pirelerin ezilmesini, dolaptaki ilacı yutarak kıvrım
kıvrım olmayı anlatan şarkılardan başka şarkı yok mu?
s mm ,
-
i İ M İ !! ı
mmmmm mmmmmmm
Ç / •
Ali Haydar NERGİS
“Bir pire Deli mi ne Bas üstüne Ölmedi be' Deli mi ne?”
H
ÜLYA, Tanay, Pınar, Nazlıgiil, Gökhan, Ahmet, Mehmet, Ga rip, Kadriye, Tekin, Yasemin, Arzu... Darülaceze’nin küçük oyun salonunda sesi sese katmış bu şarkıyı söy lüyorlar. Söylerken de şarkının anlamına uygun “aerobik” hareketler sergiliyorlar. “Bir pire” derken, tırnak larının ucunu göstererek “küçücük” işareti yapıyorlar. “ Deli mi ne?” der ken, elleri kafalarının üzerinde sanki
“Sende biraz var mı?” diyorlar. “ Bas üstüne”yi daha güçlü söylüyorlar,
ayaklarını yere vura vura bir şeyleri ezi yor gibiler. Sonunda, ölmediğine hayıf lanıyorlar, eyvah: “ ölmedi be!..”
Kimilerinin gözünde her biri birer pire kadar değersiz, çoğunun ana ba bası belirsiz bu çocukların her biri bir yerden bulunup getirilmiş. Hâlâ şarkı söylemesini biliyor, yaşıyorlar, deli mi ne bunlar? Büyüdüklerinde işsiz, güç
süz, yurtsuz, yuvasız daha da çok ezi lecekler belki. Sevgiden uzak, bir yandan eziliyor, diğer yandan da şim diden ezmesini, ezilmesini öğreniyorlar.
ŞARKILAR NEYİ ANLATIR?
Çocuklar başka bir şarkıya geçiyor:
“Bir gün, bir gün bir çocuk Eve gelmiş kimse yok Açmış bakmış dolabı Şeker sanmış ilacı Yemiş yemiş bitmemiş Akşam sancı başlamış Kıvrım kıvrım kıvranmış Yaptığından utanmış”
Daha güzel şarkılar öğretilemez mi bu çocuklara? tçi boş da olsa, yaşanmı yor da olsa, sevgiden, güzellikten söz eden şarkılar. Çocuk çağrışımı yapan, küçücük pirelerin ezilmesini, dolapta ki ilacı yutarak kıvrım kıvrım olmayı anlatan şarkılardan başka şarkı yok mu? Ezmek, ezilmek, kıvranmak, utan
mak neden bu yaşta öğretilir bu çocuk lara?
Büyüklere sorulması gereken hesa bı (hep öyle yaparız ya) Nazlıgül Ün- lü’ye soruyorum:
—“ Ne yapıyorsunuz burada?”
Aslında, soruyu da yanlış sordum
‘Böyle şarkdan niye söylüyorsunuz?’ di
yecektim. Yavrucak, ne bilsin kafamın içinde soru içinde soru taşıdığımı:
—“ Şarkı söylüyoruz, yazı yazıyo ruz, oyun oynuyoruz, burası yuva.” “Ya öyle mi?” diyecektim; çocuk
alınır, alay ettiğimi sanır diye söyleme dim.
Eli boş geldiğim halde, sanki bir da ha gelip de bir şeyler getirecekmişim gi bi hepsine birden sordum:
—“ Ne istersiniz?”
Her biri aklına geleni söyledi:
—“Çikolata!.. Sakız!.. Bisiklet!.. Motor!.. Bebek!.. Gelin!.. Panda!..”
Taha Toros Arşivi