• Sonuç bulunamadı

"Mevlana" hakkında bir görüş ve makayese

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Mevlana" hakkında bir görüş ve makayese"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

T

T-(eHt

g^H

“ Mevlâna,, hakkında bir görüş ve mukayese

Mesnevisinden manzum tercümeler

Bu sayımızda Feyzullah Sacit Ü l- kü’nün Meanevîdan tercüme ettiği bzâı parçaları neşrediyoruz.

Mevlânayı okum u; ve çok sevmiş olan Sacit Ülkü 1929 da basılmış man­ zum Hayyam tercümesinin başlangıcın­ da diyor ki:

“ Gazi, nasıl Türkün aakerî ve in- kılâbî dehâaını yükaelten bir mübdi, iae Celâlettin de kâinat karşısında duyduğu vecdlerle Türkün şiir ve heyecan kabiliyetini varlığın hayal erişmez ve vicdanın baş döndürücü derinliklerine uzatmış ve fırlatmış dahî bir mübdi’ dir.

“ Her ikisine karşı sevgimin yanan, tutuşan büzmeleri var.. Ve öyle sanı­ yorum ki bendeki bu sevgi ateşi, ben toprak olduktan sonra da, zerrelerim­ de gizli bir zıya halinde için için dalgalanacak !

“ Hangi vadide ve ne mahiyette olur­ sa olsun, büyüklüğe ve insan ruhunun büyük tecellilerine hayranım. Bu hay­ ranlığım Celâlettia’in, bir ucu (fev- kattabia) ya varan derinlikleri önünde benim için bir suç olmasa gerektir. Çünkü benim onda hayran olduğum tecelli: Şiir ve heyecandır.

“ Ben bu heyecanın ondaki şiddet

ve derinliğini - me'yus ve yesini ha­ yattan zevk almak iştiyakiyle avutan Hayyam’ da göremedim.

“ Bunun sebebi : müsbet ve şâika- larla dolu bir ruh olan Celâlettin’ de (Yâre kavuşmak) imanının nihayetsiz bir şevk ve helecan oluşu; halbuki menfi ve meyusiyetle pençeleşen Hayyam’ da (H akikat yoktur) veya (Ona erişilemez), (iki yokluk ve iki karanlık arasındaki bu hayat ve kâ­ inat bir andır ve hiçtir) felsefesinin, bütün ruhu ve ruhun şevk ve ümidini boğmaya kâfi dar bir düğüm mahi­ yetini alışıdır; sanıyorum.

“ Celâlettin için üstad Abdullah C ev­ det (Dilmesti-i M evlâna— U) nm başlangıcında ne güzel söylemiş ! :

— Mevlâna Celâlettin-i Rumî, Göte,

Şiller, Firdevsî, Homer gibi dahîler­ dendir... Konya’ da gurub eden bu zekâ güneşinin maverayi mezardan gelen şuâlarına tahammül edebilecek gözler halâ bile azdır 1 =

(*!*• üUf

J-*

Diyen Celâleddinin şiirleri niha- yetsizliğin ve güzelliğin lâhutî şara­ bıdır 1 „ . . .

(2)

S a y ı : 31 K O N Y A 1681 <*

“M E S N E V İ N İ N B A Ş L A N G I C I

Dinle neyden, neler hikâyet eder; Onulmaz hicrandan şikâyet eder : Kesildiğim günden beri sazlıktan Halkı inlediyor ettiğim fegan. İsterim hasretle doğranmış yürek, Dardimi dökeyim inildiyerek! Aslından koparak ayrı kalanlar Gene o kavuşma gününü arar. Her mecliste geldim ben ah-ü yâra, Eş oldum bedbahta ve bahtiyara. Her biri sandı ki bana oldu yar; Lâkin aramadı: Bende ne sır var? Sırrın feryadından uzak değildir; Göz, kulak o nuru lâkin (yok) bilir! Can bedene, beden cana âşinâ, Lâkin canı görmek ne mümkün sana! Yel değil, ateştir bu nayın sesi; Kimde bu ateş yok, sönsün nefesi ! Aşkın ateşidir neyde hıçkıran ! Aşkın coşmasıdır meyde fışkıran! Yardan ayrılanın yarıdır bu ney. Yırttı perdemizi bu inliyen şey! Ney gibi panzihir bir zihir, böyle

Hem uygun hem düşkün gördün mü söyle ! ?

Ney kanlarla dolu yolları söyler, Ney mecnun aşkını hikâye eyler! Bu aklı kim anlar bihuştan gayri? Dile mahrem var mı kulaktan ayrı? Günler gam içinde vakitsiz soldu, Günler ateşlerin yoldaşı oldu!

Sen varsın, günlerim ne gam gittise! Ey senden başka yok münezzeh kimse! Balıktan gayrisi suyuna kandı; Nasipsizin gün dün oldu, yandı! Pişkinin halini açlar mı hiç ham ? Söz kısa gerektir imdi vvsselâm ! Kurtul, zencirlcı i kırıp ey oğu l! Yetmez mi ki oldun aitunlara kul? Bir kabın içine döksen ummanı, Bir günde içersin kapta kalanı! Harısın gözleri çanağı dolmaz, Sedef suya kanmazsa inci olmaz. Aşk parçalar kimin ki urbasını, Siler ondan hırsın, aybm pasını! Varol! ey aşkımız ki hoştur sevdan, Her derde hekimsin, şendedir derman. Ey kibrin, şöhretin bizde ilâcı! Ey akla hikmetin ışıktan ta cı! Aşk ile toprak ten göğe yükseldi, Dağ raksa başladı, seyrana geldi! Aşk (tür) a can gibi cilveler saldı, (Tûr) mest oldu, Musa yığıldı kaldı! Bir mahrem dudağa eş olaydım ben, Söylerdim ney gibi gizli şeylerden ! Aşina bir dilden mahrum olanlar Dilsizdir ve lâkin yüz sedası var! Gül gitti ve geçti güliiotan demi, Bülbülben mâcera işidilirmi? Her şey mâşuk, ona âşık örtüdür; Sağ olan mâşuktur, âşık ölüdür!

(3)

1682

K O N Y A

S a y ı : 31

Aşk He yakılıp yamnıyan âşık; Kanatsız bir kuştur, uçamaz yazık ! Akla görünür mü âhir ve evvel, Yârimin cemali tutmazsa meş’al?

Aşk ister: Bu sözün sırrı görünsn; Akislar aynada Basıl bürünsün ! Aksettirmiyorsa senin can aynan, Yüzündeki pasın yunmayışından ! O pas yıkansaydı, yüzünde gerçek,

Tanrının güneşi çakardı şimşek!

Padişahın âşık olduğu bir câriyeyi satın alışı ve

câriyenin hasta oluşu, ve padişahın onu

tedavideki tedbirine dair hikâye

Ey dostlar! Dinleyin bu destanı siz, Budur hakikatte bizim halimiz. Eski zamanda bir büyük şah vardı, Din ile dünyayı elde tutardı.

Bir gün, nedimleri alıp yanına Av için atladı küheylanına. Gördü caddede bir güzel câriye, Gönlü esir oldu o câriyeye. Havalandı gönül kuşu kafeste, Onu satın aldı bu ilk heveste. Şah onu alınca bahtiyar idi, Lâkin hastalandı câriye şimdi. Palansız bir merkep aldı bir insan, Merkebi kurt yedi bulunca palan. Suyu bulamadı bardağı varken, Su bulundu, bardak gitti elinden. Hekimler getirdi şah dört taraftan, Dedi: elinizde bu her iki can. Canım hiçtir, odur canımın canı ! Hastayım, derdimin odur dermanı!

O canıma her kim ki ilâç eder. Mücevherlerimi başa tac eder. Hekimler dediler : çok yoruluruz, Reiyler toplayıp çare buluruz. Her birimiz vaktin mesîhiyiz, hem Elimizde vardır her derde merhem. Kibirden demedi onlar inşallah, Onlara aczini gösterdi Allah. Hakka sığınmamak gamdır, iyi bil. Maksat bunu dilden söylemek değil,. Çok kimse ağızdan söylemez bunu, Canına can eder hakkın lûtfunu. Hekimler yaptılar bin türlü deva, Dermanlar derd oldu, emekler heba. Câriye ki zaif düştü kıl gibi,

Şahın gözyaşları aktı sel gibi. Safrayı artırdı safraya ilâç.

Badem yağı verdi kuru kir mizaç. (Hind eriği) ona kabızlık verdi, Su gaz gibi ateş hali gösterdi.

(4)

M e v l â n a i ç i n i ki ş i i r

Geçen y ıl Ankara Radyosunda E srar D ede üzerine gü zel bir konuşma yapan Kastam onili ortodoks Türklerden A vukat D iyanıandi bundan bir kaç ay evvel bir iş için K on ya ’ya gelm işti. Arkadaşlarım ızdan bir zata gönderm iş olduğu «Konya tahassüsatı» namı altındaki şiirleri de aşağıya koyuyoruz:

«MECMUA»

MEVLÂNA’NIN HUZURUNDA

Geldim sana kan ağlıyarak, sızlıyarak bak, Aşkınla yanan benliğime durma, hemen ak; Ak, sönmesin, aksın, alevin dinmesin, ancak: Ağlat, beni, inlet beni, tâ haşre kadar yak 1

Artır ne olur ateşini, bağrımı dağla,

Yansın bu vücudum, fakat eksilmesin aslâ 1... Hicran ile yak, vuslile yak, aşkına bağla Ağlat beni, inlet beni tâ haşre kadar yak!

Bir katrayım amma yine ummanlara doymam; Topraklara, yapraklara, insanlara doymam; Hem ateşe, hem nura ve zindanlara doymam Ağlat beni, inlet beni tâ haşre kadar yak !..

Ben sende yitirdim tenimi, canımı ey şah !.. Buldum yine her zerrem içinde seni billahi.. “ Şellâlei esrarını dök, ruhuma ey rnahl,, Ağlat beni, inlet beni tâ haşre kadar yak!

(5)

1684 K O N Y A Sayı ı 31

N E Y

İçi boş, benzi sararmış, ona aşktır maye; Derdi hicran ile inler, eder ah, Leylâ'ye Arzeder hıçkırarak aşkını hep mevlâ’ye Bak, neler söyletiyor hazreti Mevlâ, naye

Bu cihanın ötesinden geliyor nağmeleri, Kanatır sineyi, kalbi, deler elbet ciğeri; Erişir mi buna kudret, buna insan hüneri. Bak, neler söyletiyor hazreti mevlâ, naye

Bu, ne aşkın, bu, ne derdin, bu, ne mestin sssidir; Bu, ne tîzin, bu, ne evcin, bu ne peştin sesidir; Bu, ezelden geliyor: “ Bezmi-Elest,, in sesidir.. Bak, neler söyletiyor Hazreti mevlâ naye..

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Firma Linux sürümü- nün yanında Kernel’i ve Ansible, Jboss, Open Shift, Ceph, Gluster gibi açık kaynak dünya- sı için önemli projeleri de geliştiriyor. Geç- tiğimiz

Bediüzzaman’ın eserlerinde kendi tefsir yöntemini tanımlarken kullandığı “Şuhûdî Tefsir” ifadesi daha önce duymadığımız kendisine mahsus bir

Eğer «Pendik Bryozoalı şeyi fosilli düzeyi»nin yaşı yazarın sonuçlarda belirttiği gibi Üst Ordovisiyen ise, bu fosille çizelge 2'ye göre Üst Ordovisiyen'de % 0

Evin içinde iste- diğin gibi gezebiliyorsun, balkon kapımız senin için sürekli açık; bahçe- ye çıkıyorsun, hava

Bugün de kelimeler can bulmadı Geceye karşı mahcup hâli bundan Hepsi silkinip aşka dönecekti oysa Bir dağ bir dağa nefes verecekti İntizar kaç anlamdı sözlükte Bir daha

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

InSight’ın topladığı veriler, aracın bulunduğu bölge- deki manyetik alanın daha önceleri tahmin edilenden on kat daha büyük olduğunu ve manyetik alanın kaynağının

Gökyüzünün en güzel açık yıldız kü- melerinden biri olan M37, hem dürbün hem de teleskoplar için çok güzel bir hedef.. Yaklaşık 100 yıldızdan oluşan M38, M37 ile