• Sonuç bulunamadı

Orhan Okay’ın Kaleminden Ahmet Hamdi Tanpınar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orhan Okay’ın Kaleminden Ahmet Hamdi Tanpınar"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Özlem Nemutlu

*

Ahmet Hamdi Tanpınar, M. Orhan Okay’ın Beşir Fuat, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Haşim, Mehmet Âkif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek gibi, edebiyat araştırma ve incelemelerinde en çok üzerinde durduğu isimler arasında yer almaktadır. Biz bu yazımızda onun A. H. Tanpınar’la ilgili çalışmalarını genel hatlarıyla değerlendirmek istiyoruz. Okay’ın Tanpınar hakkında ne zaman yazmaya başladığı, sanatçının daha çok hangi yönleri üzerinde durduğu vb. gibi konularda da genel bir fikrimizin olması için söz konusu çalışmaların kronolojik olarak bir bibliyografyasını vermek istedik.1

1. “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Rüyalar Hikâyesi”, Milli Kültür Mecmuası, nr. 44, Mart 1984, s. 54-58; Sanat ve Edebiyat Yazıları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1998, s. 219-225.

2. “Ölümünün 25. Yılında Ahmed Hamdi Tanpınar, Hayatın Batısından Şiirin Doğusuna)”, Zaman, 25-29 Mayıs 1987, s. 7. (Edebiyat ve Kültür Dünyamızdan, Akçağ Yayınları, Ankara, 1991, 355; Sanat ve Edebiyat Yazıları, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1998, s. 214-218.)

3. “Bir Monografi Denemesi: Ahmet Hamdi Tanpınar”, Dergâh, nr. 25-33, Mart-Kasım 1992, (8 Tefrika).(Bu tefrikanın 26, 27 ve 29. sayılardaki yazıları Bir Gül Bu

Karanlıklarda’ya da (Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2002.) alınmıştır, s. 427-445.

4. “Tanpınar’dan Acı Bir İroni: Acıbadem’deki Köşk”, Yedi İklim, nr. 1, Nisan 1992, s. 8-10. (“Hayat, Düşünce ve Eser Arasında”, Bir Hülya Adamının Romanı, s. 322-328.)

* Dr. Öğr. Üyesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,

(ozlemnemutlu19@hotmail.com). Yazı geliş tarihi: 30.03.2018. Kabul tarihi: 03.04.2018.

1 Bu konuda Erdoğan Erbay-Ömer Faruk Karataş’ın Orhan Okay Kitabı için hazırladıkları “M. Orhan

Okay Bibliyografyası” ve Ömer Selim’in “Orhan Okay’ın Atatürk Üniversitesi’nde Yönettiği Lisans Tezleri”, “Orhan Okay’ın Yönettiği Yüksek Lisans/Doktora Tezleri” başlıklı çalışmalarından faydalandık. İstanbul: Dergâh Yay., 2. baskı, 2011, s. 121-153; s. 143-153.

(2)

5. “Ağaçların, denizin dilinden anlardı”, İnsan Çehresinin Istırabı ve Güzellik/ Ahmet Hamdi Tanpınar’a İlişkin Anılar, Vesika-lık: Ahmet Hamdi Tanpınar, Kitap-lık, S. 40, Mart-Nisan 2000, s. VIII.

6. “Tanpınar’ın Hikâyeleri Üzerine Notlar”, Hece, Nr. 46-47, Ekim-Kasım 2000, s. 176-181; Bir Gül Bu Karanlıklarda, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2002, s. 646-652.

7. Ahmet Hamdi Tanpınar, Şule Yayınları, İstanbul, 2000, 176 s.

8. “Tanpınar’ı Yetiştiren Sosyo-Kültürel Çevre”, Kaşgar, nr. 24, Kasım-Aralık 2001, s. 21-30.

9. “Tanpınar’ın Rüyalar Dünyası”, Kaşgar, Nr. 25, Ocak-Şubat 2002, s. 29-35; “Hayat, Düşünce ve Eser Arasında”, Bir Hülya Adamının Romanı, s. 302-308.

10. “Kaderin Eşiğinde Tanpınar”, Hece, nr. 61, Ocak 2002, s. 7-14.

11. “Huzur: Yüz Binlerce Ruh Bir Âraf’ta”, Hece, nr. 65-67, Mayıs-Temmuz 2002, s. 591-599; “Hayat, Düşünce ve Eser Arasında”, Bir Hülya Adamının Romanı, s. 329-340.

12. “Türk Süsleme Sanatları Karşısında Tanpınar”, Kaşgar, nr. 33, Mayıs-Haziran 2003, s. 94-98.

13. “Politika Batağında Bir Şair: Ahmet Hamdi Tanpınar”, Hece, nr. 90-92, Haziran-Ağustos 2004, s. 497-505; “Hayat, Düşünce ve Eser Arasında”, Bir Hülya Adamının

Romanı, s. 262-276.

14. “Abdülhalim Memduh’tan Ahmet Hamdi Tanpınar’a Edebiyat Tarihlerinde Yenileşmenin Sınırları”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Yeni Türk Edebiyatı Tarihi II, C. 4, S. 8, 2006, 9-21; Edebiyat ve Edebi Eser Üzerine, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2011, s. 19-30.

15. “Şiirler, Romanlar ve Akademik Yorgunluklar Arasında On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi”,Toplumbilim, Ahmet Hamdi Tanpınar Özel Sayısı, nr. 20, Ağustos 2006, s. 13-20. Aynı yazı, Bir Hülya Adamının Romanı’nda da (s. 283-297) yer almıştır)

16. “Tanpınar Tahayyülümüzde Kalsın Eski Haliyle”, Türk Edebiyatı, nr. 412, Şubat 2008, s. 18-20; “Hayat, Düşünce ve Eser Arasında”, Bir Hülya Adamının

Ro-manı, s. 277-282.

17. “Kırk Yıllık Dostluğun Hikâyesi Tanpınar-Yahya Kemal”, Yahya Kemal

Be-yatlı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 2008, s. 80-93; Bir Hülya Adamının Romanı, s. 229-250.

18. “Tanpınar’ın Tek Parti Anlayışı İnandığı Değerlerle Çelişkili”, Kitap Zamanı, nr. 51, 5 Nisan 2010, s. 20-21.

19. Bir Hülya Adamının Romanı Ahmet Hamdi Tanpınar, Dergâh Yay., İstanbul, 2010, 379 s.

(3)

20. “Şehir Hikâyeleri”, Ekler, Bir Hülya Adamının Romanı, s. 298-301. 21. “Poetika”, Ekler, Bir Hülya Adamının Romanı, s. 341-328.

22. “Zamanın İçinde ve Dışında Bir Hayat Hikâyesi”, Ahmet Hamdi Tanpınar, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2010. s. 19-37.

23. “Açılış konuşmaları”ndan, Doğumunun 110. Yılında Ahmet Hamdi Tanpınar Sempozyumu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölü-mü-Elginkan Vakfı, 30-31 Mayıs 2011.

24. “Ahmet Hamdi Tanpınar”, TYB Akademi, Yıl: 2, S. 5, Mayıs 2012, s. 11-19. (Kendi ifadesiyle: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’ne yazılan “Ahmet Hamdi Tanpınar” maddesinin gözden geçirilmiş şekli)

Ansiklopedi Maddeleri:

1. “Tanpınar, Ahmed Hamdi”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. 8, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1998, s. 225-232.

2. “Ahmet Hamdi Tanpınar, Büyük Türk Klasikleri, C. 13, İstanbul 2002, s. 530-592. 4. “Tanpınar, Ahmet Hamdi”, TDV/DİA İslâm Ansiklopedisi, C. 39, s. 567-570. 5. “Tanpınar, Ahmet Hamdi”, Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, C. II, s. 946-950.

Mülakatlar:

1. “Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar”, (Mülakat: Abdullah Uçman, Mülakatı kaydeden ve aktaran Sevinç Çiftçi), Dergâh, nr. 246, Ağustos 2010, s. 12-15.

2. “Tanpınar ‘Eşikte’ Duran Bir Hülya Adamıydı”, (Mülakat: Seval Şahin),

Hür-riyet Gösteri, nr. 302, Ekim-Kasım-Aralık 2010, s. 10-17.

3. “Orhan Okay’la Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine”, (Mülakat: Âlim Kahraman),

TYB Akademi, S. 5, Mayıs 2012, s. 159-168.

Lisans Tezleri:

1. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Tarih Görüşü, Mehmet Kahraman, Erzurum, 1976, IV-114-191 s.

2. Tanpınar’da Kültür ve Sanat Meselesi, Mehmet İnce, Erzurum, 1979, II+235 s. Orhan Okay’ın Tanpınar’la ilgili çalışmalarına baktığımızda bunların başında yeniden şekil verip bir araya getirdiği Bir Hülya Adamının Romanı’nda da görüleceği üzere monografik çalışmalar gelir. Okay’ın Tanpınar hakkındaki ilk yazısı Milli Kültür

(4)

birçoklarından çok daha geç bir tarihte Tanpınar’la ilgilenmeye başladığını söyler.2

Ancak geç başlayan bu ilgi, Tanpınar’la ilgili okumaları merak ve tutkuyla iyice arttıkça, nihayet Tanpınar hakkındaki en yetkin monografik çalışmalardan biri olarak

Bir Hülya Adamının Romanı (2010) adıyla meyvesini vermiştir. Bunda Tanpınar’la

ilgili yeni belgelerin, söz gelimi günlüklerinin yayımlanması da etkili olmuştur. Okay’ın Tanpınar hakkındaki ilk monografik çalışması, “Ölümünün 25. Yılında Ahmed Hamdi Tanpınar, (Hayatın Batısından Şiirin Doğusuna)” başlıklı yazıdır. Bu yazının başlığı, kendisi koymayı unuttuğu için, D. Mehmet Doğan’a aittir.3 Burada

Tanpınar’ın kısa bir hayat hikâyesi, Huzur’la paralellikler tespit edilerek verilmiştir. Annesinin ölümü ile Şi’r-i Kamer’leri okuyuşu aynı dönemlere denk gelir. Okay, Ahmet Haşim’in annesinin ölümünün ardından yazdığı Şi’r-i Kamer’leri Tanpınar’ın da annesinin ölümünden sonra okumasını bir kader birliği olarak yorumlar. Ahmet Haşim’den sonra şiir ve tarih görüşü konusunda hayatı boyunca üzerinde çok etkili olacak Yahya Kemal hayatına girer. Ancak 1936’da etrafında toplandıkları Ağaç dergisindeki kalem arkadaşları Necip Fazıl, Ahmet Kutsi ile şiirin kapalı, mistik ve derin dünyasını keşfederler. Bu, Yahya Kemal’in çizgisinden ayrılmaktır bir bakıma. Bu yazıda dikkat çeken hususlardan biri Tanpınar’ın Yahya Kemal çizgisinde yazdığı tek şiir olan “Bursa’da Zaman” ile Beş Şehir’deki Bursa’yı birlikte değerlendirmesidir. Okay, Tanpınar’ın, üstadı Yahya Kemal’le yollarının kesişen ve ayrılan noktalarına yeri geldikçe diğer yazılarında da değinecektir. Bundan başka muhtemelen kendisi-nin de bir sohbetinde söylediği gibi hiç yüksünmeden 36 yıl kaldığı için olsa gerek, Tanpınar’ın, Erzurum’la ilgili intibalarından bahsederken, bu şehrin, mimarîleri ve tarihleriyle dikkat çeken diğer şehirlerden farklı olarak insanıyla, farklı insan tipleriyle

Beş Şehir’de yer aldığını tespit etmesidir.

Tanpınar’ın hayatını ve sanatını değerlendiren bu ilk yazıdan sonra Dergâh’ta 8 tef-rika sürecek “Bir Monografi Denemesi: Ahmet Hamdi Tanpınar” başlıklı yazı serisi gelir (1992). Bu ilk çalışmalar Ahmet Hamdi Tanpınar adıyla 2000’de bir kitapçığa dönüşür. Bir taraftan da çeşitli dergilerde Tanpınar’ı hayatı, yetişme şartları, sanatçı kimliğinin oluşma süreçleri itibarıyla değerlendiren yazılar yazmaya, bunların bir kısmı kendi ifadesiyle sipariş üzerinedir, devam eder. Bu bağlamda “Tanpınar’ı Yetiştiren Sosyo-Kültürel Çevre”, (2001) “Kaderin Eşiğinde Tanpınar”, (2002) “Türk Süsleme Sanatları Karşısında Tanpınar” (2003) gibi yazıları zikredebiliriz. “Tanpınar’ı Yetiştiren Sosyo-Kültürel Çevre”, adından da anlaşılacağı üzere Tanpınar biyografisinin bir parçasıdır. “Kaderin Eşiğinde Tanpınar”da, yazarın eserlerinde sıklıkla kullandığı “kader” ve “talih” kelimelerinin ferdî ve içtimaî hayattaki rolleri üzerinde durulmaktadır. Burada “kader”le

2 “Orhan Okay’la Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine”, (Mülakat: Âlim Kahraman), TYB Akademi, S. 5,

Mayıs 2012, s. 161.

(5)

aynı manaya gelebilecek “tesadüf, mizaç, zaman, trajedi, veraset” gibi kelimelere de dikkat edilmiştir. “Türk Süsleme Sanatları Karşısında Tanpınar”, yazarın plastik sanatlar hakkında muhtemelen ilk yazısı “Güzel Sanatlar Akademisi Sergisi”nden (1936) esinle-nerek yazılmıştır. Okay, okurla yeni buluşan bu yazıyı (Kaşgar, Ocak-Şubat 2015, s. 51),

Yaşadığım Gibi’deki devamıyla birlikte Tanpınar’ın bütünüyle Türk süsleme sanatlarına

tahsis edilmiş yazısı olması bakımından önemli bulur. Bundan başka bu yazının Okay’ı çok heyecanlandıran diğer bir yönü ise, Batı sanatlarına daha çok eğilimli Akademi’de ilk kez Türk süsleme sanatlarına yer verilmesi ve Tanpınar’ın bu gelişmeden çok mem-nun olduğunu dile getirmesidir. Bütün bunlar ve Okay’ın yine kendi ifadesiyle bir kısmı sipariş üzerine çeşitli ansiklopedilere yazdığı Tanpınar maddeleri, Bir Hülya Adamının

Romanı’nın adım adım oluşması demektir. Nitekim söz konusu yazılardan bazılarını

monografisine de alacaktır. Bunları bibliyografyada gösterdik.

Bir Hülya Adamının Romanı, çeşitli yazılara konu olmuş, bu kitabın önemi dikkate

değer tespitlerle dile getirilmiştir. Bu yazılardan ilki Şerife Çağın’a,4 diğeri ise Osman

Gündüz’e5 aittir. Tekrara düşmemek için bu kitap hakkında ayrıntılı bilgi vermeyeceğim.

Okay’ın Dergâh’ta 8 tefrika olarak kaleme aldığı monografi denemesini bu kitapta çeşitli ilavelerle, Tanpınar’ın yeni yayımlanan günlüklerinden de faydalanarak geniş-lettiği ortadadır. İlk sayıda bir ansiklopedi maddesi gibi sunulan kısa hayat hikâyesi, sanat hayatıyla birlikte kitabın bütününe yayılarak verilmiştir. Söz gelimi VI. tefrika-nın “İkbâl Yıllarında ve Dergâh’ta Abasız Postsuz Bir Derviş” başlığı, aynen kitapta da yer almış (2. Bölüm, s. 112-118) ancak kitapta konuyla ilgili eserlerden daha çok örnek verilmiştir. İkinci tefrikanın başlığı olan “Bir Hülya Adamı” ifadesi, “Romanı” kelimesinin de ilavesiyle kitaba başlık olmuştur. Bu, boşuna bir ilave değildir. İlk monografik çalışma genişletilir ve zenginleştirilirken dil ve üslup da renklenerek daha sanatkârane bir hâl almış, ortaya roman tadında okunan bir kitap çıkmıştır. Bu kitaptan sonra kendisiyle yapılan mülakatlardaki sorulara verdiği cevaplardan da anlaşılacağı üzere Tanpınar, Orhan Okay’ın merak ettiği, dikkatle takip edip okuduğu bir yazar olmuştur. Her ne kadar siyaset arenasındaki tercih etmediği tavırlarına ve fikirlerine dair yazılar da kaleme alsa Okay, Tanpınar’ın ömrü boyunca parasızlık sıkıntısı çekmesine rağmen sanatını hiçbir zaman feda etmeyişini, sanatkârlığının hocalıktan önce gelişini hep takdir etmiştir. Kitabın başlığındaki “roman” ifadesi bu yüzden önemlidir. Ancak burada da Okay’ın ihtiyatlı davrandığını görüyoruz. Nitekim kendisinin de vurguladığı gibi çok tehlikeli olan eserden hayata gitmek yolunu izlememiş, tam tersine hayatı ile eserleri arasında bağ kurma yoluna gitmiştir. Bir biyografide belki de bu yol da

4 Şerife Çağın, “Bir Hülya Adamının Romanı Ahmet Hamdi Tanpınar”, Yeni Türk Edebiyatı, S. 2, Ekim

2010, s. 261-270.

5 Osman Gündüz, “Usta Bir Tanpınar Yorumcusu Olarak Orhan Okay”, TYB Akademi, S. 22, Yıl 8, Ocak

(6)

muhataralıdır ancak hayatı ile eserleri arasında sıkı bir bağ olması bakımından iyi bir idendifikasyon örneği olan Tanpınar’ın monografisi için bu pek sakıncalı olmasa gerek. Şairane başlıklar, çeşitli belgeler, mekân resimleri ve fotoğraflarla zenginleştirilen ilk kısım ve ardından gelen “Hayat: Kendine Rastlayan Adam”, Çağın’ın da ifade ettiği bir sanatkâr mizacının oluşumunun kalp atışlarını bize de hissettirecek bir üslupla kaleme alınmıştır.

Okay, bir kısmını Bir Hülya Adamının Romanı’na aldığı yazılarından da anlaşı-lacağı üzere Tanpınar’ın şiirlerinden ziyade hikâyeciliği ve hikâyeleri üzerinde daha çok durmuş; romanlarından da, elbette diğerlerine de atıflarda bulunmakla birlikte, bilhassa Huzur’la ilgili yazmıştır. “Hikâyeler” başlığı altında genel olarak değerlen-dirdiği bütün hikâyeler içinde özellikle iki hikâye, “Rüyalar” ve “Acıbadem’deki Köşk”, Orhan Hoca’nın müstakil yazılarına konu olmuştur. Hikâyeler hakkındaki şu tespiti, bir edebî eserde muhteva ile tekniğin birbirinden hiç de ayrı şeyler olmadığını göstermesi itibarıyla kanaatimce çok önemlidir: “Yazı hayatının çok öncelerinden beri Bergson’un ve Proust’un zaman anlayışı ile meşgul olan Tanpınar, bunu eserinin çok defa problemi, tema’sı, bazen da burada olduğu gibi [Yaz Yağmuru’nu kastediyor] tekniği hâline getirir.”6 Bir başka önemli tespit, Bir Hülya Adamının Romanı’nda

da üzerinde çok durduğu “kader” kavramının hikâyelerde de karşımıza çıkmasıdır. “Rüyalar Dünyası”nda ise Okay, Tanpınar’ın sadece “Abdullah Efendi’nin Rüyaları”, “Rüyalar” gibi hikâyelerinde değil, şiir, roman ve denemelerinde de karşımıza çıkan ve estetiğinin anahtarı olan “rüyalar” üzerinde durmaktadır.

Huzur, Tanpınar’ın eserleri içerisinde belki de en çok eleştiriye maruz kalanlarından

biridir. “Huzur: Yüz Binlerce Ruh Bir Ârâfta” yazısında ise Okay, Mehmet Kaplan ve Berna Moran gibi farklı görüş ve bakış açılarına sahip edebiyat eleştiricilerinin de değerlendirmelerini göz önünde bulundurarak ilk defa farklı bir bakış açısıyla roman-daki “din” ve onu çağrıştıran motifleri tespit etmiştir. Tanpınar’ın inanç ve İslâmiyet karşındaki tavrı, Bir Hülya Adamının Romanı’ndaki diğer kısımlarda da ilgi çekici anekdotlarla karşımıza çıkacaktır.

Orhan Okay’ın konumuzla ilgili yazıları içerisinde kanaatimce en ilgi çekici olanlarından biri onun ustası Yahya Kemal’le ilişkisini değerlendiren “Kırk Yıllık Dostluğun Hikâyesi Tanpınar-Yahya Kemal”dir. Yukarıda Okay’ın Tanpınar’ın şairliği üzerinde pek durmadığını söylemiştik. Bir Hülya Adamının Romanı’nın en sonunda yer alan “Poetika”, okurların daha çok edebiyat tarihçisi, hikâyeci, romancı ve deneme yazarı olarak tanıdığı ancak daha çok şair olarak bilinmek isteyen Tanpınar’a bir vefa borcu gibi. Okay’ın bu yazısını değerli kılan, Tanpınar’ın şiir anlayışının, Yahya Ke-mal’inkinden ayrı bir çizgi takip eden Ahmet Kutsi ve Necip Fazıl’ın şiir anlayışlarıyla

(7)

birlikte ele alınmasıdır. Burada da şiir anlayışlarının oluşması hayat hikâyelerindeki paralelliklerle birlikte ortaya konmuştur. Bundan başka Tanpınar’ın mektup, mülakat ve günlüklerindeki şiirle ilgili fikirleri titizlikle tespit edilmiş ve Tanpınar’ın şiirde “mükemmeliyete erişmek” için hangi usullere başvurduğu şiirlerinden örneklerle gösterilmiştir. “Kırk Yıllık Dostluğun Hikâyesi Tanpınar-Yahya Kemal”e baktığımızda ise Yahya Kemal, Tanpınar’ın hem şiire başlama hem de şiirden uzaklaşma sebebidir. Şair olarak anılmak isteyen Tanpınar için bu çok trajiktir. Okay’a göre Yahya Kemal, Tanpınar’ın çok sevdiği kelimeyle âdeta “kader”idir. Okay, önce kaderin bu kahra-manıyla Tanpınar’ın ne zaman buluştuğunu, onunla ayrılan ve birleşen yollarını, bu ayrılma ve birleşmede siyasî, sosyal ve edebiyat tarihimizdeki yaşananların da rolünü tespit ederek, bütün teferruatıyla ortaya koymaktadır. Ardından Tanpınar’ın Yahya Kemal’in şiirleri ilgili değerlendirmelerine geçmektedir. Tanpınar’a göre ustasındaki neoklasik unsurların varlığı sadece eski tarz şiirlerinde değil, yeni tarzda olanlarında da söz konusudur. Okay, bu bağlamda Tanpınar’ın Yahya Kemal’in şiirlerinin –eski ve yeniyi temsilen– iki ayrı kitap hâlinde basılmasını doğru bulmadığı şeklindeki tespitini orijinal bulur. Bundan başka bu şiirlerde Batı musıkîsi, resim ve heykeltı-raşlık gibi sanat dallarının yansımaları ve mitolojik unsurların varlığı ile ortaya çıkan Apollonyen ve Diyonizyak eğilimlerin örneklerle ortaya koyulması da önemlidir. Bu kısımlarda Okay’ın sanatkâr bir eleştiri yazarı portresi çizmek istediği alenidir. Bir

Hülya Adamının Romanı’nda “Ekler” kısmında yer alan “Şehir Hikâyeleri” ise,

nüve-sini, “Bursa’da Zaman ve Hülya Saatleri” yazısı ile bu yazıyla aynı dönemde kaleme alınan ve “Bursa’da Zaman”ın prototipi kabul edilen “Bursa’da Hülya Saatleri”nden alan Beş Şehir’in yazılma sürecini anlatmaktadır.

Okay’ın Tanpınar’la ilgili değerlendirmelerinden bir kısmı da edebiyat tarihçiliği ile alakalıdır. “Abdülhalim Memduh’tan Ahmet Hamdi Tanpınar’a Edebiyat Tarihlerinde Yenileşmenin Sınırları” ve “Şiirler, Romanlar ve Akademik Yorgunluklar Arasında On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi” bu konuda gösterebileceğimiz iki yazıdır. Edebi eserleri, şahsiyetleri ve edebiyat topluluklarını kronolojik ve sistematik şekilde incelemesi, yorumlaması itibarıyla gerçek anlamda edebiyat tarihi yazımının bizde 19. yüzyılda gerçekleştiğini bildirmekle başlayan ilk yazıda Okay, ilk örnek sayılabi-lecek Abdülhalim Memduh’un Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye’sinden başlayarak türün örneklerini değerlendirir. Yazının sonunda sözü Tanpınar’ın 19. Asır Türk Edebiyatı

Tarihi’ne getirerek, bunun diğer edebiyat tarihlerinden farklı karakteristik

hususiyet-lerine dair çarpıcı tespitlerde bulunur. “Şiirler, Romanlar ve Akademik Yorgunluklar Arasında On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi” ise, bir edebiyat tarihinin yazılış hikâyesinin verildiği ve bu edebiyat tarihini yine benzerlerinden ayrılan karakteristik hususiyetlerinin tespit edildiği bir yazıdır. Okay, bir taraftan Tanpınar’ın edebiyat tarihinin yazımında izlenecek usuller ve muhtevanın düzenlenmesindeki hareket noktaları hakkında ne kadar titiz davrandığını gözler önüne serer, bir taraftan da bir

(8)

edebiyat tarihine kaynaklık edecek biyografik, monografik çalışmaların yetersiz, matbu kaynaklara gitmenin imkânsız olduğu bir dönemde müellifinin ne gibi zorluklarla kar-şılaştığını anlatır. Buna, yazının başlığında da belirtildiği gibi akademik hayatın rutin ve teknik işleri, diğer meslektaşlarıyla “akademik cilveleşmeler”in yarattığı sıkıntılar da ilave edildiğinde Tanpınar’ın ne denli zor bir işe kalkıştığı ortadadır.

Orhan Okay’ın Tanpınar’la ilgili en çok zorlandığı veya yazmak istemediği yazıları belki de onun politik tercihleriyle alakalıdır. Öğrenciyken henüz kitap hâlinde olmayan şiirlerini, Aile’deki hikâyelerini, Huzur, Beş Şehir, edebiyat tarihini okumakla birlikte bazı eserlerini mesela “Abdullah Efendi’nin Rüyaları”nı sonradan okumuştur. Hiçbir dersini kaçırmadığı hocasının Cumhuriyet’teki yazılarını da takip etmektedir. Ancak 27 Mayıs’tan sonra yazdığı ve canını çok sıkan üç makaleden sonra, Tanpınar, onun için artık “herhangi bir edebiyatçı” olmuştur.7 Bu yüzden, kimi okurlarını hayal kırıklığına

uğratan Günlükler’i (2008) henüz yayımlanmadan, “Politika Batağında Bir Şair: Ah-met Hamdi Tanpınar”(2004) başlıklı bir yazı yazmış, bu yazıya, ilavelerle, Bir Hülya

Adamının Romanı’nda da yer vermiştir. Burada siyasetle ilk tanışması manasına gelen

Erzurum’da Mustafa Kemal’le karşılaşmasından başlayarak milletvekilliği görevine getirilişine kadar politik sahaya dair fikirleri, tavırları, tercihleri yine bu inişli-çıkışlı hayatın edebi eserler ve mektuplarındaki yansımalarını da ilave ederek, kimi zaman hak verme kimi zaman şaşkınlık, kimi zaman esef ve hayal kırıklığı ifade eden cümlelerle dile getirilmektedir. Günlükler’den sonra yazdığı “Tanpınar Tahayyülümüzde Kalsın Eski Hâliyle” ise kendi ifadesiyle önceki yazısına bir zeyldir bu yüzden. Bu konudaki benzer fikirlerini “Tanpınar’ın Tek Parti Anlayışı İnandığı Değerlerle Çelişkili” yazısın-da yazısın-da dile getirir. Çok zor ve çetin bir iş olan Günlükler’in neşri, sanatkâr Tanpınar’ın dünyasını bize daha iyi tanıtması bakımından elbette önemlidir Okay’a göre. Ancak klasik Tanpınar okurlarını hayal kırıklığına uğratan bu günlükler, gerek ustası Yahya Kemal’le ilgili menfî ifadeleri, üstelik aynı tarihlerde Yahya Kemal’i yazmaktadır, etrafındaki insanlar için söyledikleri, gerekse siyasî hadiselerle ilgili “cezrî” kanaatleri âdeta bir şuuraltı anatomisi, âdeta bir Confession [İtiraf] yerine geçmiştir. Okay yazısını, başlık cümlesiyle bitirir: “... Tanpınar, ‘Tahayyülümüzde kalsın eski hâliyle’”. Ancak çeşitli vesilelerle Tanpınar’la ilgili hatıraları dile getirirken veya kendisiyle yapılan mülakatlardaki soruları cevaplandırırken de görüleceği üzere Orhan Okay, hocasının “tahayyülündeki eski hâli”ni bozmamak ve edebiyat tarihimizin mümtaz şahsiyetine hak ettiği yeri bütün objektifliğiyle teslim etmek için Tanpınar’a dair en dikkate değer çalışmalara imza atmıştır. Bir sempozyumun açılış konuşmasında, hocalıkları bakı-mından A. Hamdi Tanpınar ile Mehmet Kaplan’ı mukayese eder. Tanpınar’ın sürekli çağrışımlarla beslenen zengin bir okuma dünyasından beslenmiş sanatkârane metodu karşısında daha sistematik ve bu yüzden daha pedagojik olması açısından Kaplan’ın

(9)

usulünü öğrencilere tavsiye eder. Ancak gönlünün bir tarafıyla kendisinin de ifade-siyle “hilkâtin birkaç asırda bir tane meydana getirdiği sanatkâr” Tanpınar’ın yanında olduğu barizdir. Edebiyat tarihini değerlendirirken sonuç olarak söylediği şu cümleler buna en güzel delildir: “Eserin hemen her sayfası bazen asıl söylemek istediği gerçeği unutturacak kadar zengin çağrışımlara, şaşırtıcı metaforik dünyalara açılır. Edebiyat tarihçiliğinin bir sanat değil ilim alanı olmasını isteyenler için bu üslup eserin zaafı gibi telakki edilebilir. Hatta genç araştırmacılara tavsiye edilmesi belki tehlikeli de olabilir. Ama 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi’ni benzerlerinden ayıran ve ona önem kazandıran taraflarından biri de edebiyat araştırmacılığını, tenkitçiliği, yorumculuğu akademik denilen kuru ve soğuk şablondan uzaklaştırması olmalıdır. Edebiyatın her şeyden önce “bir zevk ve haz meselesi” olduğuna, dolayısıyla edebiyat tarihçiliğinin de bu zevk ve hazzın gelişmesin hizmet etmesi gerektiğine inanan bir yazar için daha tabiî ne olabilir?”8 Onun Ahmet Haşim’in empresyonizm ile sembolizm karşısındaki

tavrını; Tanpınar’ın şairliğinde Ahmet Haşim ve Yahya Kemal etkisini değerlendirirken kurduğu cümle yapılarıyla söyleyecek olursak, şair ruhlu akademisyen Orhan Okay, ilmî disiplin ve sistematiklik bakımından hocası Mehmet Kaplan ile ilmî zihniyetin yanı sıra sanatkârane bir mizaç ve dehanın sahibi A. Hamdi Tanpınar arasında bir yerdedir. Kaynaklar ve delillerle beslenmiş sistematik ancak akademik üslubun kuruluğundan uzak, zevkle okunan yazılarının arkasındaki sır da burada olsa gerek. Ruhu şad olsun.

8 Orhan Okay, “Şiirler, Romanlar ve Akademik Yorgunluklar Arasında On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

As a result, while total CSF tau level could be used as a marker for neuronal damage, phosphorilated tau levels are useful in monitoring formation of neurofibrillary tangles..

Örneğin fen bilimleri derslerinde temel konuları öğretmek belki de birçok öğrencinin kafasında, bilimin bir bilgiler topluluğu olduğu ve bunun kesin doğru olduğu

Spearman rho de ğ erinin 0.45'in (t de ğ eri 2.76'den büyük ve p de ğ eri 0.01'den küçüktür, serbestlik derecesi tüm de ğ erlerde 29 dur) Spearman rho de ğ erinin

Spearman rho de ğ erinin 0.45'in (t de ğ eri 2.76'den büyük ve p de ğ eri 0.01'den küçüktür, serbestlik derecesi tüm de ğ erlerde 29 dur) Spearman rho de ğ erinin

Mala yönelik suçlardaki artış şehirlerde daha bozuk olan gelir dağılımı, daha yüksek oranlardaki işsizlik, şehirde sosyal bağların zayıflaması sonucu olarak azalan

“a) Bir icra, fonogram veya yapımın izinsiz çoğaltılmış nüshalarının bu Kanun’un.. maddesinin yedinci fıkrasında sayılar yerlerde satışı ile ilgili ihlallerde üç ay-

This is the first study to show significant increase in serum BDNF levels after one-week alcohol withdrawal in patients with alcohol dependence, and a significant positive correla-

藥科心得-吳建德老師部分 21 世紀醫學新希望-大腦研究的新趨 勢 藥三 B 林承緒 B303097162