• Sonuç bulunamadı

Fuar Bölgenin Namus Meselesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fuar Bölgenin Namus Meselesi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

g=(7 %XUGXU LOL 'DPÕ]OÕN 6Õ÷ÕU <HWLúWLULFLOHUL %LUOL÷L<|QHWLP.XUXOX%DúNDQÕ.DPLOg]FDQ ³$UWÕN LOOHU IXDUODUOD PDUNDODúÕ\RU )XDU \DOQÕ]FD%LUOL÷LPL]LQGH÷LO%XUGXU¶XQIXDUÕGÕU E|OJHPL]LQ IXDUÕGÕU %XUGXU¶GDNL EX IXDUGDQ 7UNL\H¶GH EDúND \RN  \ÕOÕQGDNL IXDUÕPÕ] LoLQúLPGLGHQWDQÕWÕPGDYHWYHKD]ÕUOÕNLúOHULQH EDúODQPDOÕ )XDU VDGHFH %LUOL÷LPL]LQ GH÷LO LOLPL]LQE|OJHPL]LQIXDUÕGÕUYHKHUNHVHOLQLWDúÕQ DOWÕQD NR\PDOÕGÕU *HoHQ \ÕO ELULQFLVLQL G]HQOHGL÷LPL]IXDUGDVWLoPHUHNRUXGHQHP- HVLQGHEXOXQGXNYHRUJDQL]DV\RQHNVLNOLNOHULQ-GHQ GROD\Õ UHNRUD JHOHQ  ELQ NLúL\L UHVPLOHúWLUHPHGLN$PD\LQHGHEXUHNRUODUVHV JHWLUGLN)XDUNOWUQQSDQD\ÕUNOWUQGHQ NXUWXOPDVÕJHUHNOLGLU %L]LPSDUDPÕ]GDGYHPL]GH%XUGXU¶GDJHQLú GúQUVHNE|OJHPL]GHONHPL]GHNDOPDOÕGÕU 0VOPDQELUWRSOXPQHGHQ+ULVWL\DQWRSOXP-ODUGDQ HW YH VW DOPDNWDGÕU %L] ONH RODUDN hoQF 'Q\D hONHOHULQH LKUDFDW \DSDELOLUL] 0VOPDQ hONHOHUH YH 7UNL &XPKXUL\HWOHUH LKUDFDW\DSDELOLUL]

%XUGXU¶GD KD\YDQODUÕPÕ]  NDSDVLWH\OH ROGX÷X KDOGH ONH RUWDODPDVÕQÕQ oRN oRN ]HULQGH VW UHWPHNWHGLU %X NDSDVLWHQLQ ¶HoÕNDUÕOPDVÕLoLQKD\YDQNRQIRUX|QHP-OLGLU +D\YDQODUÕQ oDPXU GHU\DVÕQGDQ NXUWXOPDVÕNRQIRUOXROPDVÕNXUX\HUGH\DWPDVÕ JHUHNLU%XUGXUJLEL\NVHNYHULPGHEXOXQDQELU LO 3LORW øO VHoLOLS LúOHWPHOHULQ NRQIRUOX KDOH JHWLULOPHVLELUEDNDQOÕNSURMHVLRODELOLU´ $%675$&7&KDLUPDQRIWKH%RDUGRI'LUHF-WRUVRI%XUGXU3URYLQFH6WXG&DWWOH3URGXFHUV 8QLRQ .DPLO g]FDQ UHSRUWV ³1RZDGD\V FLWLHV DUH EUDQGHG E\ H[SRV 7KLV ([SR GRHV QRW EHORQJRQO\WRRXU8QLRQEXWDOVRWR%XUGXU:H WULHGGULQNLQJPLONUHFRUGODVW\HDUDWWKHILUVW ([SRDQGZHFRXOGQRWLQGLFDWHWKHWKRXVDQG SHRSOHRIILFLDOO\ IRU WKLV UHFRUGEHFDXVHRI WKH RUJDQL]DWLRQDO GHILFLHQFLHV  +RZHYHU WKLV UHFRUGKDGDELJIDPH([SRFXOWXUHVKRXOGEH GLIIHUHQW IURP IDLU FXOWXUH  2XU PRQH\ DQG FDWWOHVKRXOGVWD\LQRXUFLW\UHJLRQRUFRXQWU\ :K\ GRHV D 0XVOLP VWDWH EX\ PHDW DQG PLON IURP&KULVWLDQVWDWHV":HVKRXOGH[SRUWWRWKLUG ZRUOGFRXQWULHV0XVOLPVWDWHV7XUNLVK5HSXE-OLFV

,Q %XUGXU RXU DQLPDOV SURGXFH PLON RYHU WKH DYHUDJH DOWKRXJK WKH\ KDYH  SHUFHQWDJHV FDSDFLW\ 7R LQFUHDVH WKLV FDSDFLW\ WR  SHUFHQWDJHVDQLPDOFRPIRUWLVLPSRUWDQW7KH DQLPDOV VKRXOG KDYH D FRPIRUWDEOH GU\ SODFH IUHH RI PXG %XUGXU DV LW LV HIILFLHQW LQ PLON SURGXFWLRQVKRXOGEHFKRVHQWKH3LORW5HJLRQ DQGEXLOGLQJPRUHFRPIRUWDEOHIDFLOLWLHVVKRXOG EH UXQ DV D PLQLVWU\ SURMHFW :H VKRXOG VWDUW DGYHUWLVHPHQWLQYLWDWLRQDQGSUHSDUDWLRQDFWLYL-WLHVIRU7KLV([SRGRHVQRWEHORQJRQO\WR RXU 8QLRQ EXW DOVR WR RXU 5HJLRQ DQG WKH 3URYLQFHHYHU\RQHVKRXOGVXSSRUWLW´ g=(7 %LUOL÷ ³$UWÕN \DOQÕ] E|OJH 7UNL LoLQú EDúOD LOLPL] DOWÕQD G]HQ HVLQG GHQ UHVPL JHWLUG NXUWX %L]LP GúQ 0VO ODUGD hoQ 0VO LKUDF %XUG ROGX÷ ]HULQ  OLGLU NXUWX JHUHN LO 3LO JHWLULO $%67 WRUVR 8QLRQ DUH E

FUAR

%g/*(1ú1

NAMUS

0(6(/(6ú

*|OOHU%|OJHVL$\O×N+DNHPOL(NRQRPLYH.OWU'HUJLVL$\U×QW×

(2)

*|OOHU%|OJHVL$\O×N+DNHPOL(NRQRPLYH.OWU'HUJLVL$\U×QW×

Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kamil Özcan, 16- 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında düzenlenen Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı’na ilişkin değerlendirme ve özeleştirilerde bulundu. 2014 yılı fuarı için davet, tanıtım ve organizasyon çalışmalarının şimdiden başlaması gerektiğinin altını çizen Başkan Özcan, fuarın DSYB tarafından yapıldığı yorumu için “Kalede biz varmışız gibi söyleniyor. Kalede biz yokuz, Burdur var. Biz önde duruy-oruz ama fuar sahibi biz değiliz. Ancak şunu da eklemek isterim ki birliğimiz olarak fuar için çok emek verdik. Fuarda ilerleyen süreçte üniver-sitemizin de bir ayağı olmalıdır. Bunu sadece birliğimize yüklememek gerekir. Bu yılki fuarımızı değerlendirip; zarar vermemek lazım, kırılmamak, küsmemek lazım. Bu noktada taşın altına elimizi koyduk ama herkes bu soruyu kendisine sormalı; ‘Ben, biz taşın altına elimizi koyduk mu?’ diye.” ifadelerini kullandı.

DSYB Başkanı Kamil Özcan, 2015 yılı için fuarın uluslararası yapılması hedeflerinin olduğunu da ekleyerek, “Bölgemizin süt endüstrisi ve hayvancılık alanındaki tek fuarıdır. Biz de dahil olmak üzere bölgemizdeki diğer 3 ilin ihtisaslaşması gereklidir. BAKA; bölgenin güçlü yönleri ortaya çıkarılmalıdır diyor, şehir sınırları flulaştırılmalıdır diyor, bölgemizin özelliklerini ayrı ayrı gözden geçirilmelidir diyor. Bu açıdan ilimizde düzenlenen fuarın yarım kalmaması gerekir. Fuar için biz çok emek harcıyoruz, ama milletvekilim de emek harcadı bunu da vurgulamak istiyorum.” dedi.

Cemalettin Bektaş: Bölgemizde olma-yan bir fuarın, bu yıl ikincisini düzenlediniz. Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarında koyduğunuz hedeflere ulaşabildiniz mi?

Kamil Özcan: Öncelikle bu fuarla yola çıkış

sebebimizden birisi Burdur’a bir resmi fuar kazandırmaktır. Bu fuarımızın yanında inek yarışmasının da 10.’sunu gerçekleştirdik. Yani dokuzuncusunu, sekizincisini gibi yıllardır yapmış bir iliz. Ve bu yarışmaları yaparken, en sonuncu yarışmamızı da, Sayın Bakanımızın da katıldığı yarışmamızı mini fuar gibi 3 günlük yapmış idik. Onun adı fuar olamadı ama altyapısını kurmaya çalıştık. Ve de Burdur’un buna ihtiyacı var. Burdur’da hayvancılık potan-siyeli var. Fuar buraya yakışıyor. Artık şehirler- iller fuarlarla markalaşıyor. Biz neyimiz eksik dedik ve bu şehirde fuar olmasını istedik. Bizim şehir olarak eksiklerimiz de olabilir (otel, altyapı, otopark gibi) ama bunlar ilerleyen dönemlerde giderilebilecek konulardır. Sonuçta şehir buna hazırlanmalı; birinci fuarımızda çıkış noktamız bu idi. Hatta birincisine dikkat çekmek adına bir de ‘süt içme rekoru’ koyduk. Ve ses de getirdi. Biz aslında Burdur fuarını Türkiye’ye tanıtmış olduk. Süt içme rekorunun kırılıp kırılmaması çok önemli değil, ikinci planda. Aslında o rekoru-muza 40 bin kişi gelmiş idi. Yağmurun yağması,

elektriğin kesilmesi, organizasyon hatası oldu, biz bu 40 bin rakamını resmileştiremedik, halkımızı stadyumun içerisinde katamadık. Gelen süt içti çıktı gitti. Organize edemememiz eksikliğimiz olabilir ama amacımız bizim fuara dikkat çekmekti ve birincisi bana göre ilk olmasına rağmen mükemmeldi, fuar başarılıydı. Biz hayal ediyorduk.

Biz, fuarımızı klasik fuarcılıktan çıkarmalıyız. Nasıl olur? Fuarda gelip üretim yapan insanlar, hayvancılık ve sanayi kesimin-den üretim yapan insanlar ürettiklerini sergiles-inler. Burada da hayvancılıkla ilgili işletmesi olanlar geldiklerinde yeni gelişmiş teknolojileri görsünler. Kendi işlerini daha kolaylaştıracak teknolojileri görsünler. Yani fuar; hem ziyaretçi açısından hem de stant alıp, fuara katılan sanayici açısından başarılı olmalıdır. Bunu gerçekleştirirken, fuar tarihleri arasındaki her gününde bir etkinlik yapalım istiyoruz. Bakınız bu yılki fuarımıza 2 tane Bakan geldi. Hangi fuara Bakanlar gider, hangi fuara milletvekilleri gidiyor?

Fuarımıza iki tane bakan geldi. Tabi ki bunun içeriği sıkıntılı olabilir. Ben özeleştiri yapıyorum; fuarımıza; sanayici açısından ve stant açan kişiler adına katılım azdı. Buradaki eksiklik; fuarın tanıtımı lazım. Biz fuarımızı Burdur’a tanıtamamışız daha, Burdurluyu fuara çekememişiz. Ziyaretçi getiremedik. Tutunuz ki ziyaretçi geldi; fuarın kapısından giriyor, Tarım İl Müdürlüğü- Üniversite- Bankalar- Sivil Toplum Örgütleri vs. ben fuara bunları görmeye gelmi-yorum ki vatandaş olarak. Ben orada ahır

sistemlerini göreceğim, işletmelerdeki yeni sistemleri göreceğim, süt teknolojisinin son halini göreceğim. ‘Geldim, fuarın sonuna kadar gittim, bir şey göremedim!’ bunu söylettirme-mek gereklidir. Onun için Burdur Fuarını bu yıl toparlattık. Burada, şehrin idari amirleri, kanaat önderleri olarak; Sayın Valimizden başlayıp, milletvekillerimiz, başkanımız, sanayicimiz, vatandaşlarımız olarak bu fuara sahip çıkılması gerekiyor. Burdur bunu, böyle bir fuarı hak ediyor. Sayın Valimizden, emir ile görevliyi göndermesi değil, görevlinin gönüllü olarak çalışması daha iyi olur. Gönüllük esastır. Biz gönüllü bir şekilde bunu yapmak istiyoruz. Sivil toplum örgütleri ve tek yumruk olmamız lazım.

Bektaş: Ben fuarınızı 3 gün boyunca ziyaret ettim. Hayvancılık sektöründe dış organizasyonların gelmediğini gördüm. Dergimiz de bölgesel bir dergi olduğu için bölgemizden; Antalya’dan, Korkuteli’nden hangi gelişmelerin olduğunu görmeye gelen insanlara rastlamadım. Isparta ve Afyonkarahisar’dan da insanları görmedim. Bunun nedeni nedir?

Özcan: Dediğim gibi bunlar tanıtımla

ilgilidir. Bu yıl biz fuarın içerisinde bir de inek yarışması yaptık. Bizim inek yarışması yaptığımız gün hareketli geçiyor, görmüşsünüzdür.

Fuar etkinliği içerisindeki inek yarışmasını broşürlere yazmak yetmiyor. Bunun tanıtılması, bire bir gezilip aktarılması; belki bir araç giydirilip, fuarın ve inek yarışmasının tanıtılması, köy köy gezilmesi lazım.

(3)

Biz fuar tarihlerini belirlerken; Türkiye’de fuarın olmadığı günleri seçtik. Bizim fuar sürec-imizde Türkiye’de başka bir fuar yoktu. Ve bu süreçte hem Dünya Çiftçiler Günü ve hem de Dünya Süt Günü vardı. Ayrıca Bakanlığımız ‘Kadın Çiftçiler Yarışıyor’ finalini fuar içerisine aldı. Bunlar güzel şeyler. Ama fuarın da dolu dolu geçebilmesi için fuarı yapan firmaya- şirkete, şehirde olan sivil toplum örgütlerine, idarecilerine ve bizlere de işler düşüyor.

Bektaş: Fuar şirketinin bu organizasy-onu iyi tanıttığını düşünüyor musunuz? Burdur Sanayicisinin çoğu yoktu; bunu eksiklik olarak gördünüz mü?

Özcan: Kesinlikle. Bununla ilgili ayrı bir

sıkıntı vardı. Aslında Burdurlu firma yoktu desek olacak. Bakınız; Türkiye’de patoz sanayisi Burdur’da başlamış. Patoz sanayisi. Biz tarım aletleri konusunda da çok geride değiliz. Yine soğutma tankı sanayimiz de gelişmiş. Ülke genelinde ve hatta ihraç edilebilecek firmalarımız, önemli bir sanayimiz var hayvancılığa hitap eden. Yani bunların bire bir görüşülüp, bu fuara katkı yapmasını sağlamak gerekiyor. Katılmaları sağlanmalıdır.

Bektaş: Burdur’dan İstanbul’a yola çıktığınız zaman yolda süt araçları görürüm, plakaları da hep 15’dir. Türkiye’nin %17 sütünü karşılayan bir ilin fuarı sizce bu şekilde mi olmalıydı, özeleştiri olarak soruyorum?

Özcan: Fuar bizim emekleyen

çocuğumuz, henüz ikincisini yaptık. Mutlaka eksiklikler göz önünde bulundurulacaktır. Nerede eksiklik yapmışız tespit edilmesi gerekir.

Fuarın bittiği gün; hatta ve hatta bugün için toparlanmamız lazım. Bizim şehir olarak toparlanıp, eksiklikleri bulup, bu eksiklikleri önümüzdeki yıl yaşamamak adına tanıtımsa şimdiden, bağlantı kurmaksa şimdiden gidilip bunların gerçekleştirilmesi lazım.

Hedef koyduk. 2015 yılında uluslararası olmayı hedefliyoruz. Nasıl? Önce ulusal olmalıyız ki sonra uluslararası olalım. Önce birinci hedefi aşmalısın ki sonrasında ikinci hedefi aşasın.

Bektaş: Sizce fuar alanı yeterli miydi? Özcan: Şöyle bakmak gerekir; fuar

alanının şehrin içerisinde olması şu anda avantaj gibi görünüyor. Ama gelişmiş ülkelere, dışarılara fuarlara gidiyoruz, fuar alanlarının şehrin 40 kilometre uzaklığında olduğunu görüyoruz. Ve o fuarlara başka illerde kaldığı halde gidenleri görüyoruz. Oralarda fuar alanının alt yapısı tamamlanmış. Biz o alanın bir holü bile değiliz. Bu ihtiyaçtan dolayı doğacak bir unsur, sonraki günlerde adım adım doğacak. Burdur için ‘Arkadaş burası yetersiz, bu fuarı İnsuyu’nun karşısına getirmemiz lazım. Çevre yolunun kenarına getirmemiz lazım. Üniversite yerleşkesinin içine olması veya Isparta yolu üzerindeki arazilere yapılması lazım.’ diye konuşulması yanlış.

Bu fuarın şu anda şehir içinde kalması daha uygundur. Şehir dışına çektiğiniz zaman o fuara sadece ilgililer gidiyor. Burada olduğu zaman, çocuklarını ve komşularını yanlarına alarak fuar gezmesine gelenler oluyor. Ve belki fuara katılan sanayici için istenmeyen bir kalabalık olabilir ama o da lazım. Fuar kültürünün

oturması lazımdır. Panayır kültüründen kurtulması gerekir. Burası bir panayır değil, burası bir fuardır. Fuar kültürünün kazandırılması gerekir. Panayırdan fuara geçiş yapılmalıdır.

Bektaş: Ben bazı fuarlarda görüyorum, 50- 100 tane traktörü olsun diğer araçlar olsun yığılmış duruyor. Konya’da böyleydi. Buraya geldiğimiz zaman ne hikmetse o kalıbı kıramıyoruz. Söylediğimiz gibi Isparta ilinden, Afyonkarahisar veya Antalya illerin-den günde bir- iki otobüs insanlar fuara katılmıyor. Bunun nedenini incelediniz mi?

Özcan: Biz başlangıçta şöyle düşündük:

Adı tarım değil, Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı. Bunun başına tarım kelimesini de koyar-sak, tarım fuarlarına gittiğimizde bizler de görüyoruz. Çok büyük makineler, büyük biçerdöverler, traktörler, pulluklar, römorklar, yani fuarın büyük bir bölümünü bunlar oluşturuyor.

Biz istedik ki, şehrimiz hayvancılık şehridir, hayvancılık yapan bir ilde fuar yapmak için sadece hayvancılık olsun dedik. Hayvancılık ve süt ile ilgili gelişmelerin olmasını istedik. Burdur’daki bu fuardan Türkiye’de başka yok! Örneğin, Amasya’da yaşayan bir kişi hayvancılıkla ilgili Burdur Fuarını hatırlayacak. Oradaki o kişi fuarımıza geldiğinde istediği araçları ve diğer ihtiyaçlarını bulabileceğini bilecek. Veya tersi olarak hayvancılıkla ilgili projesi, işi olan kişinin de ilimizdeki fuara gelip bunu sergilemek istemesi gerekir. Biz böyle olmasını, tarımdan çıkarıp hayvancılıkla ilgili bir fuar olmasını istiyoruz.

(4)

*|OOHU%|OJHVL$\O×N+DNHPOL(NRQRPLYH.OWU'HUJLVL$\U×QW×

Bektaş: Evet haklısınız ama aynı örneği süt tankında da verebiliriz. Çok sayıda süt tankı da yoktu.

Özcan: İşte bu eleştiriyi kendi kendimize

yapmamız; kişilerin özeleştiri yapması gerekir.

Bektaş: Siz, Burdur Birliği olarak ülkemizde bulunan kaç birliğin fuara katılımını sağladınız?

Özcan: Biz 20 dolayında birliği getirebildik

ama bunlarla ilgili herkesin gelme ihtimali olamayabilir. Ancak ilerleyen günlerde tüm il başkanlarımızla Burdur’da toplantı da düzen-leyebiliriz. Hatta birincisinde Burdur’da 60 tane birlik başkanımız var idi. Şimdi Sayın Tarım Bakanımızın geldiği o dönemde biz bunları yaparız. Ve hatta genel merkezimizle görüşüp, birlik başkanları toplantısını buraya çekeriz. O tarihlerde burada yaptırırız. O konuda biz üzerimize düşeni yaparız. Ama bu sadece Damızlık Birliği’nin işi değil. Kalede biz yokuz; kalede Burdur var. Biz, önde gibi görünüyoruz ama biz çok enerji verdik, çok gayret ediyoruz. Ancak fuarın sahibi biz değiliz. Biz buraya kazandırılması için elimizden geleni yapıyoruz.

Bektaş: Sayın Özcan, evet, haklısınız ama bölgemizde bu fuarın Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği tarafından düzenlendiği algılanıyor. Kabul olsa da olunmasa da toplum fuarı sizin düzenlediğini biliyor. Kabul ederiz ki yetkiniz olamayabilir, kalede olmayabilirsiniz ama toplum algısı böyledir.

Özcan: Bu, bizim çok emek verdiğimizi

gösteriyor. Çok emek veriyoruz. Burada hep

beraber tüm Burdurlular olarak bölgenin hayvancılık fuarını yapmamız lazım. Sadece Burdurlular da yetmez. Şimdi biz Burdur’dan Isparta’nın Tarım Fuarına katılıyoruz. Afyonkarahisar’ın, Antalya’nın, Denizli’nin fuarlarına katılıyoruz. Bölgenin hayvancılık fuarı olarak; Burdur’da oteller yetmedi Isparta’nın otellerini doldurduk. Önümüzdeki yıllarda uluslararası olursa Antalya’nın da otellerini dolduracağız. Bunun sadece Burdur’un mese-lesi anlamından çıkması lazımdır. Çünkü hayvancılık ve dolayısıyla süt üretimi Isparta’da da Afyon’da da, Antalya’da da yapılmaktadır.

Bakınız Burdur Teke Yöresinin tam ortasıdır. Burdur’a coğrafi açıdan baktığınızda Akdeniz Bölgesinde görülüyor ama kültürü Ege Kültürü. Kahramanmaraş da Akdeniz Bölgesindedir ama bizim Maraş ile ne alakamız var? Ama bizim şu Teke Yöresinde, Teke Yöresi ile akrabalıkları olan Konya, Isparta, Afyon, Antalya ve Denizli bağlantısının ortası burasıdır. Biz Teke Yöresinin Başkentiyiz söylemimizle, bu Yörük Şehirlerini ve bu akrabalıkları iyi kullanmamız lazımdır. İç Anadolu’ya uzanıyoruz, Ege’ye uzanıyoruz, Akdeniz’e uzanıyoruz. Bizim aslında böyle bir bağlantımız var. Coğrafyamız küçük ama bulunduğumuz konum bu anlattıklarımın tam ortasındadır. Bizim iklimimiz bile değişiktir. İklimimiz Akdeniz İklimine uymaz. İklimimiz ne İç Anadolu’ya benzer ne de Ege’ye benzer. İklim, coğrafya ve kültür olarak öyle bir konumdayız ki Isparta’ya da benzeriz, Antalya’da benzeriz, Afyonkarahisar’a da benzeriz. Hatta ve hatta

Denizli’ye- Muğla’ya da benziyoruz. Yani bizim bu akrabalıklarımızı iyi kullanmamız gerekmek-tedir.

Bu fuarı bölgenin parlayan yıldızı olarak çıkarmamız gerekir. Biz özellikle ihtisas fuarı yapıyoruz, adı Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarıdır. Bu; altın fuarı değil, maden fuarı değil, başka bir fuar değil. Bu hayvancılıkla ilgili ihtisas fuarıdır. Hatta önümüzdeki dönemlerde buradaki Veteriner Fakültemizin, üniversitemi-zin bir ayağı olmalıdır. Üniversitemiz, fuarımızda başka etkinlikler de yapabilir. Bunu sadece Damızlık Birliği’nin üstüne ya da kişilerin üstüne yüklememek lazım, herkes elini taşın altına atacak. Bu yıl zayıf geçti diye zarar vermemek gerekir. Kırılmamak, küsmemek ve konuşmalarımızla da zarar vermememiz lazım.

Bektaş: Herkes, herkesin taşın altına elini koymasını söylüyor. Bu açıdan, taşın altına elini koymayan kim?

Özcan: Bu soruyu herkes kendisine

sormalıdır. Biz taşın altına elimizi değil kafamızı koyduk. Altında ezilen biz oluyoruz. Yani bu her haliyle belli oluyor, bakan da bunu görüyor, dışarıdan gören de. Bu soruyu herkes kendine soracak. ‘Taşın altına elini koymayan kim?’ bu soruyu herkes kendisine soracak. Herkes, elini koyup koymadığına kendisi karar verecek. Bunu benim söylemem doğru olmaz. Size daha çarpıcı, daha kötü bir örnek vereyim: Kusura bakmayın, burada olup da hayvancılık teknolo-jisi yapanlar buraya değil de İstanbul’daki fuara katılıyor.

(5)

*|OOHU%|OJHVL$\O×N+DNHPOL(NRQRPLYH.OWU'HUJLVL$\U×QW×

O adamı buradan iten neydi, niye buraya katılmadı bunun özeleştirisini yapmamız gerekir.

Bektaş: Yani bir insan hayvancılıkla ilgili ürünler üretiyorsa, makine ve araçlar yapıyorsa komşu ili olan Burdur’daki bu fuara neden katılmıyor.

Özcan: Bu açıdan az öncede söylediğim

gibi kanaat önderleri olması lazım. Aslında fuarla ilgili bir Yürütme Kurulu oluşturulmalıydı. Bu kurulun içerisinde sivil toplum örgütlerinin hepsi olmalı, Valilik temsilciliğinde yapılmalıydı. Fuarcıya düşen görevler, örgütlere düşen görev-ler işte bunları Valiliğimiz başkanlığında yapmalıydık. Çünkü bu iş bir şehir işidir. Şehre yapılan ekonomik bir katkıdır. Bakın; buraya en son 79 bin dolayında kişi katılmış. Sayaçlar böyle demiş. 79 bin değil de 50 bin kişi katılsın, birer su alsalar Burdur’da elli bin tane su satışı olurdu; elli bin kişi yemek yese, alışveriş etse ekonomik hareketliliği siz düşünün. O dört gün içerisinde bizim otellerimiz doldu, gidip Isparta’daki otellerde kaldılar. Sadece Burdur’la ilgili değil, bölge olarak bunu canlandırmalıyız. Bu; dört ilin namus davası gibi oldu. Hatta bu 4-5 il olarak toplanıp, bu fuarlarımızı ihtisaslaştırmamız lazım. Isparta’da meyvecilik fuarlarını bizim de desteklememiz, Antalya’daki başka fuarları sera fuarlarını destelememiz lazım. Burdur’da seracılık fuarı olur mu, olmaz. Bizim de seracılığın olabileceği yeri desteklememiz gerekir. Onlardan da bu desteği beklerken biz de aynı şekilde oralara destek vermemiz lazım. Bu bölge işidir.

Bizim BAKA adında Batı Akdeniz Kalkınma Ajansımız var. Bu nedir, bu 3-4 il için bölgesel kalkınma diyor; bölgenin güçlü yerleri- yönleri ortaya çıkarılacak, bölgenin diyor ama illerin demiyor çünkü il sınırlarının flulaştırıldığını

söylüyor. Bu bölgede hayvancılık var, turizm var, yayla turizmi var, meyvecilik var, gül var, mermercilik var. Bölgenin güçlü yönleri bunlardır. Bunlar ayrı ayrı gözden geçirilerek, şu ilde bu konu ağırlık basıyor, bu ilde bu konu ağırlık basıyor diye değil, bölge olarak düşünülmesi gereklidir. Çünkü bölgenin kalkınması artık bu şekilde oluyor. O kalkınma ajansları da bunun için olmalıdır.

Bektaş: Az önceki konuya geri dönmek istiyorum; duygusal bir soru sormak istiyo-rum: Toplum bu fuarların komple sizin adınıza olduğunu düşünüyor, çünkü başı ağrıyan kişi, fuarla ilgili en ufak sorunu olan kişiler buraya gelirler; bu açıdan, bunalıp da ‘Bu işe girmeseydim’ dediğiniz oluyor mu? Yoksa fuar bittikten sonra zevk mi alıyorsunuz?

Özcan: Ben eğer emeğimiz varsa,

vatandaşımız böyle görüyorsa biz fuarın buraya kazandırılmasında emek çok sarf ettiğimizi tekrarlayayım. Burdur’a bunu oturtabilirsek ve bunda da emek vermiş isek ne mutlu bize. Bunu söyleyebilirim. Biz emek harcıyoruz, mesai harcıyoruz, biz hakikaten çok fazla enerji harcadık, alt yapısını da biz kurduk. Bundan dolayıdır ki vatandaşların bu şekilde bakmasından da mutluluk duyarız. Böyle bir fuar sürekli hale gelmez ise, oturmazsa, yarım kalırsa biz üzülürüz. Üçüncüsünden, beşincisinden sonra biter ise o zaman üzülürüz. Biz bu fuarın sürekli hale getirilmesi, Burdur’a kazandırılması tarafındayız. Bakın burada milletvekilimizin de emeği çoktur. Kim ne derse desin kendisinin şahsi gayretleri çoktur.

Bektaş: Fuarın dışında biraz da hayvancılıktan bahsetmek istersek; sizde kayıtlı büyükbaş hayvan sayısı nedir? Yetiştiricilik oranının nüfusa oranına göre

ilimizin durumu nasıldır?

Özcan: Şu anda ilimizdeki hayvan sayısı

220 bini geçti. Kişi daha doğrusu işletme başına düşen büyükbaş hayvan sayısıyla ilgili olarak Türkiye ortalamasının çok çok üzerindeyiz. Verim ile ilgili olarak da çok çok yukarılardayız. Damızlık ırkı anlamında da zaten marka olduk, kendimizi ispat ettik, bizim reklama ihtiyacımız yok. Biz, Türkiye’nin her tarafına damızlık gönderdik, gönderiyoruz ve başarılı bir şekilde geri dönüşlerini alıyoruz. Bunda sıkıntı yok; emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. İlimizin bu açıdan bu hale gelmesinde emeği geçenler var. Sadece dünden bugüne oluşan bir şey değil. Sütteki başarımız da öyledir. Örnek olarak; hayvan sayımız Türkiye ortalamasının %1’i ise hayvanlarımızdan ürettiğimiz süt miktarı da Türkiye’nin %3’üdür. Burada bir verim var. Bu, buradaki hayvanların verimliliğini gösteriyor. Tabi ki burada halkımızın bilinçli olması, biraz daha örgütlü olması, örgütçü olması da önem-lidir. Başka illere gidince görüyoruz, ne yapar-larsa yapsınlar oralarda bazı şeylerin oturmayacağı aşikâr. Her yer Burdur gibi değil. İlin coğrafya durumları etkilidir, kültürel yapısı, sanayi yapısı, toprak yapısı etkilidir; bu konuda Burdur’un kendini aştığını söyleyebilirim. Bugün için ilimizdeki hayvancılık ve süt konuları Avrupa standartlarındadır. Eksiklik olarak, işletmelerin biraz daha modernize edilmesi, hayvan konforunun oluşturulmasıdır.

Burdur’da işletmeler sıkıntılı. Hayvanlarımız çamur deryası içerisinde. Bunların düzeltilmesi gerekir. Bunun için ya pilot il olarak ilimiz seçilmelidir, komple işletmelerin modernize edilmesi açısından pilot il olarak Burdur seçilmelidir. Böylece hayvanların konforu da artar. Burdur’daki hayvanlar bu verimleriyle %60 kapasiteyle çalışmış halleridir.

(6)

Bektaş: Hayvanlar çamurun içerisinden çıkarsa verimleri daha yüksek olur mu diyor-sunuz?

Özcan: Evet. Hayvan çamur deryasında

yaşasın, sonrasında da altına otur süt sağ, böyle bir şey yok. Hayvanın yatacak kuru yeri olması gerekir; hayvan konforunun öne çıkarılması gerekir.

Bakım ve besleme ayrıca bir konudur. Bu konu öğrenilebilir, hayvana şu şekilde bakacaksınız, hayvanın şuna ihtiyacı var, rasyonu şu şekildedir denir, öğretilebilir. Ama şu anda ilimizdeki işletmelerin yenilenmesi demek ekonomik bir kalkınma demektir. Çünkü vatandaşın ekonomik sıkıntılı olduğu ortadadır. Bunun bir pilot il anlamında yapılıp; (Kırsal Kalkınma Koordinatörlüğü var, oradan %60’ı hibedir.)

Türkiye’de; Burdur’un pilot il seçilip, ilimizdeki, işletmelerin yenilenmesinin ve %60 da hibe gelmesinin Burdur’daki çok şeyi değiştireceğini düşünüyorum. Burdur’da büyük bir değişim olur.

Bektaş: Sayın Başkan, biz yıllardan beri Avrupa’dan et ve hayvan ithal ettik; peki ne zaman Avrupa’ya ihraç edeceğiz, bu konu hakkında değerlendirme yapar mısınız?

Özcan: Son çıkan ‘Hayvansal ürünlerin

Avrupa’ya serbestliği’ kanununda bu sevindirici bir durumdur. Biz niye ihraç edemiyoruz? Avrupa’ya ihraç etmeyelim, önemli olan Türkiye’den başka bir yere ihraç edilmesin. Örneğin üçüncü dünya ülkelerine ihraç edebili-riz, Türk Devletlerine ihraç edebilir, Müslüman

toplumlara veya Orta Asya’ya ihraç edebiliriz. Biz buradan kendimizi tanıtalım. Bakanlık ve hükümet olarak şunun ön plana çıkarılması lazım; Müslüman bir toplum neden Hristiyan toplumlardan et alsın, süt alsın? Bu konuda kendimizi iyi tanıtmamız lazım. Biz Müslümanız ve Türk Cumhuriyeti Devletlerine iyi anlatılması lazım, oradan ihtiyaç varsa karşılayalım. Çünkü onlarla kan bağımız var; neden başka ülkeler-den alsınlar ki! Bunların iyi analiz edilip, yeniülkeler-den gündeme getirilmesi gereklidir. Düne kadar ithal edip dururken, 6 ay içerisinde de ihraç edemezsin. Zamanla olur.

Bu memleketin ithal hayvan ihtiyacı var mı; ithal ete, saman ihtiyaç var mı, bunlar oturup konuşulmalıdır ki öyle gündeme getirilmelidir. Piyasada hiçbir şey yokken arz & talep dengesini bozarsan, talep yaratırsanız, elindeki düve miktarını bilmeden düve talebi yaratırsan; ithal etmek zorunda kalırsınız. Sen piyasaya sıfır faiz vereceksin, git düve al diyeceksin ama piyasada düve yok, düve bitti.

Bir düve 8 bin TL olsa da bitti, yok. Sonrasında senin sıfır faizlerin Avrupa’daki, Amerika’daki yetiştiriciye gitmiş olur. Bunlar öz sermayemiz değil mi, bunlar senin vergin- benim alın terim değil mi? Bunlar ne için çıkarılacak! Üretimde bir fazlalık varsa, bu adamın üretimde para etmesi için talep yaratılabilir.

‘Bunu nasıl yapmam lazım’, önce bilmeliyim, ‘Pazarlayabileceğim ne kadar damızlık hayvanım var, ne kadar et var, bunlar yeter mi yetmez mi?’, önce bunları bilmem

lazım. Elinizde bir ithal sopası terbiye edelim, böyle olmaz. Dün damızlık düveler 8 bin TL ederken şimdi neden 4 bin TL? Dengeyi bozmayacaksınız, bir politika yaparken doğru yapacaksınız, doğru bilgiler alıp, o doğrulukta politika yapacaksınız. Sen, ülkedeki miktarları bilemezsen çözümü de bilemezsin.

Bektaş: Fiyatların Kış mevsiminde düşük olması, Yaz mevsiminde yükselmesi gibi bir durum var mıdır?

Özcan: Bu her zaman olmaz. Bu süreç, az

önce bahsettiğim sıfır faizli dönemlerde yaşanır. İthal hayvanların geldiği, saman fiyatlarının en üst düzeye çıktığı dönemlerde yaşanmaktadır. Piyasada saman fiyatı yükseldi; arz & talep dengesi bozuldu dedim ya, neden bozuldu, şimdi talep olmazken düveye talep yarattın, fiyatları yükseldi, bulamadın, ithal getirdin. Ne oldu, işletmeye saman da lazım, kuraklık da üstüne geldi, saman getirin. Saman kaç para, kaç para olursa olsun getirin, bu ithal düveler de yem de yiyormuş, yem de getirin, yem fiyatları da yükseldi; arz- talep dengesi bozuldu mu, bozuldu. Dibe vurduk. O kışın 2 bin lira, yazın 5 bin lira, öyle değildir. Öyle değil. Şu anda biz o dengesizliğin sıkıntılarını çekiyoruz.

Bize müdahale edilmezse biz kendi içimizde çarkımızı döndürürüz, kendi yağımızla kavruluruz. Sadece bizim damızlıklarımızın Bakanlık projeleri içerisinde, kooperatiflere dağıtılmasıyla ilgili olarak; biz ilimizdeki tüm kooperatiflerimizin damızlık ihtiyacını karşıladık. Hem düvelerimiz, hem de kazandığımız paralarımız Burdur’da kaldı. Bunu geniş düşünürseniz; hem paramız Türkiye’de kaldı, hem de düvelerimiz Türkiye’de kaldı, bölgesel düşünürseniz de aynı. Bu süreç dünden bugüne değil. Hemen Kış olduğundan değil, bahar geldi otlar yeşerdi ve pahalı olduğundan değil.

Bektaş: Sayın Başkan, bize bu kadar zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Gerek ilimizdeki ve gerek bölgemizdeki vatandaşlarımızın ve yetiştiricilerimizin sorunlarına değinen ve çözüm önerilerini sunan güzel bir söyleşi yaptık.

Özcan: Ben de teşekkür ederim

ANAHTAR KELİMELER: DSYB, Kamil

Özcan, Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı, Süt İçme Rekoru, BAKA, Antalya, Isparta, Muğla, Afyon, ithalat, ihracat, arz- talep dengesi, verim, düve, damızlık, Avrupa, Türk Devletleri, Müslü-man Devletler, Avrupa, özeleştiri, Kırsal Kalkınma koordinatörlüğü, hibe, sıfır faizli kredi, proje, bakanlık, yem, saman, İnsuyu, panayır, fuar, kültür, Teke Yöresi, inek yarışması.

Referanslar

Benzer Belgeler

Mutfağın sahibi olan kadın, burada yapılan işler arasında en görünen ve takdir edilen iş olarak yemek pişirmeyi, Yavuz’un da çalışmasında belirttiği gibi (2009, s.

Süt ve süt endüstri ürünlerinin, peyniraltı suyu ve atıksu karakteristiğinde yüksek KOİ, yoğun yağ tabakası ve düşük pH değerlerinin arıtmada ve geri kazanımda

 Etlik civciv yemlerinde %3-4, piliç yemlerinde %1-2 civarında kullanılırken, kesim öncesi yemlerinde kullanılmaz.  Yumurta yemlerinde %2-3

2.1 Tanım: Esneklik bir değişkendeki değişime bir diiğer değişkenin hasasiyetini ölçer. Örnekler: Eğer A malının fiyatı %1 artarsa, A malına olan talep miktarı nasıl

Sonuçta, orta derece kirli gastrointestinal lumeni endoskopi ifllemi s›ras›nda çok iyi temizleyebilecek bir cihaz›n endosko- pi aksesuarlar› içinde varl›¤›,

Tablo 20: Farklı işletme ölçekleri arasında bir sağmal ineğe günlük verilen ortalama konsantre yem miktarı açısından anlamlı bir farkın olup olmadığını

Raporda, Devlet Planlama Te şkilatı projeksiyonlarına göre, 2004 yılında 10 bin 659 bin ton olan toplam süt talebinin 2013 y ılında 16 bin tona yükseleceği, buna karşılık

Bu çalışmaların bazılarına göz atıl- dığında, laboratuvar ölçekli hibrid yukarı akışlı havasız çamur yatağı reaktörün, büyük bir süt endüstrisi