• Sonuç bulunamadı

Kaşıntılı dermatozlarda kaşıntının yaşam kalitesi üzerine etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kaşıntılı dermatozlarda kaşıntının yaşam kalitesi üzerine etkisi"

Copied!
79
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ

DERMATOLOJİ ANABİLİM DALI

Tez Yöneticisi

Doç. Dr. Özer ARICAN

KAŞINTILI DERMATOZLARDA KAŞINTININ YAŞAM

KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ

(Uzmanlık Tezi)

Dr. İrem ERTÜRK

(2)

TEŞEKKÜR

Uzmanlık eğitimimde ve tez çalışmam boyunca gösterdikleri her türlü destekten dolayı, değerli hocalarım Anabilim Dalı Başkanımız Sayın Prof. Dr. Adnan Görgülü'ye, Sayın Prof. Dr. Süleyman Pişkin'e ve tez danışmanım Sayın Doç. Dr. Özer Arıcan'a, eğitimim boyunca maddi ve manevi desteklerini her zaman yanımda hissettiğim aileme, istatistiksel analizleri sabırla yapan Dr. İmran Kurt Ömürlü’ye ve beraber çalışmaktan her zaman mutluluk duyduğum asistan arkadaşlarıma tüm yardımlarından ve katkılarından dolayı teşekkür ederim.

(3)

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ VE AMAÇ

... 1

GENEL BİLGİLER

... 2

YAŞAM KALİTESİ ... 2

SAĞLIKTA YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEKLERİNİN SINIFLANDIRILMASI .... 5

DERMATOLOJİDE YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEKLERİ ... 9

PRURİTUS ... 19

MATERYAL VE METOD

... 29

BULGULAR

... 32

TARTIŞMA

... 45

SONUÇLAR

... 50

ÖZET

... 52

SUMMARY

... 53

KAYNAKLAR

... 55

EKLER

(4)

SİMGE VE KISALTMALAR

DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü

DYKİ (DLQI) : Dermatolojide Yaşam Kalite İndeksi (Dermatology Life

Quality Index)

EQ5D (EuroQol) : European Quality of Life

MPDİ : Modifiye Psoriazis Dizabilite İndeksi

MPİ : Modifiye Pruritus İndeksi

PASİ : Psoriazis Alan Şiddet İndeksi

PDİ : Psoriazis Dizabilite İndeks

QALY : Quality Adjusted Life Years (Yaşam kalitesine göre

düzeltilmiş yaşam yılı)

SF-36 : Short Form-36

SYK : Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesi YK : Yaşam Kalitesi

WHOQOL-BREF : World Health Organization Quality Of Life Questionaire Abbreviated Version (Dünya Sağlık Örgütü Yaşam

Kalitesi Kısaltılmış Versiyonu)

(5)

GİRİŞ VE AMAÇ

Yaşam kalitesi, kişinin yaşadığı kültür ve değer sistemleri çerçevesinde; amaçları, beklentileri, standartları ve ilgileri ile ilişkili olarak yaşamdaki pozisyonunu algılaması şeklinde tanımlanır (1-3). Kişinin fiziksel sağlığı, psikolojik durumu, inançları ve sosyal çevresiyle ilişkisinden karmaşık bir yolla etkilenen geniş bir kavramdır. Aynı zamanda sağlık durumunun ve tedavi etkilerinin değerlendirilmesinde önemli bir sonuç ölçümüdür (4-6).

Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi, bireylerin fonksiyonlarını yerine getirmedeki yeteneklerini ve yaşamlarındaki algıladıkları fiziksel, mental ve sosyal alanı ifade eder. Tıbbın giderek ilerlediği günümüzde, sadece hastalıkların ortadan kaldırılması değil, kişilerin yaşam kalitelerinin artırılması da hedeflenmektedir. Bu nedenle de iyilik hali ve yaşam kalitesinin ölçülebilmesi konusunda giderek daha çok çaba gösterilmektedir (7,8).

Kaşıntı, çeşitli etyolojilerle oluşan ve hastayı rahatsız eden, birçok dermatolojik ve sistemik hastalığın önemli bir bulgusudur. Kaşıntılı dermatolojik hastalıklarda yaşam kalitesini ölçmek için yapılan çalışmalarda yaşam kalitesini etkileyen ana faktörün kaşıntı olduğu görülmüştür. Bununla beraber kaşıntının yaşam kalitesine etkisini araştıran çalışma sayısı literatürde oldukça az olup sadece birkaç tanedir. Üstelik özellikle kaşıntının yaşam kalitesine etkisini araştıran tek çalışma ise oldukça yenidir (9). Bu çalışmada Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’na başvuran kronik kaşıntılı hastaların sosyodemografik özellikleri, sağlıkla ilintili yaşam kaliteleri ile kaşıntı odaklı sorular içeren bir test kullanılarak kaşıntı ve şiddetinin yaşam kalitesine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır.

(6)

GENEL BİLGİLER

YAŞAM KALİTESİ

Yaşam kalitesi, genel bir iyilik hali olmasının yanında bir çeşit memnuniyeti simgelemektedir (10). Yaşam kalitesinin uluslararası bir tanımı olmamasına rağmen yapılan çeşitli tanımlar bu kavramın farklı özellikleri hakkında bilgi edinmeyi sağlamaktadır. Kavramın tanımlanması, tanımlayan kişilerin geçmişe dönük yaşam birikimlerini yansıtmaktadır (11).

Yaşam kalitesi dört ana alanda oluşturulmaktadır:

1- Kişisel içsel alan (değerler, inançlar, arzular, kişisel hedefler ve sorunlarla başa çıkma gibi),

2- Kişisel sosyal alan (aile yapısı, gelir durumu, iş durumu ve toplumun tanıdığı olanaklar gibi),

3- Dışsal doğal çevre alanı (hava ve su kalitesi gibi),

4- Dışsal toplumsal çevre alanı (kültürel, sosyal ve dini kurumlar, toplumsal olanaklar, okul, sağlık hizmetleri, güvenlik, ulaşım ve alışveriş gibi) (12).

Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesi Ölçümlerinin Tarihsel Gelişimi

Bireyin yaşamında kendisi için önemli olan alanlarda doyum ve mutluluğu, yaşam kalitesi olarak değerlendirilmektedir (13,14). Daha önceleri “yaşam doyumu” veya “öznel iyilik durumu” olarak bilinen kavram toplam yaşam kalitesi olarak adlandırılmaktaydı. Yaşam kalitesi sağlık kavramını içermektedir ancak bu kavramla sınırlı değildir. Yaşam kalitesinin özel bir formu olan “Sağlıkla İlintili Yaşam Kalitesi (SYK)” kavramı fiziksel, psikolojik ve

(7)

sosyal alanlarda bireyin deneyimleri, inançları, beklentileri ve algılamalarından etkilenen sağlık algılarını içermektedir (15).

Sağlık durumunun değerlendirilmesinde fizik ve klinik muayenenin ötesindeki günlük aktiviteler, kendine bakabilme ve aktif iş hayatında çalışabilme gibi sosyal etkenleri dikkate alan ölçeklerin ilk örneği 1947 yılında önerilen Karnofsky Performans Ölçeği’dir. Hastanın sağlık durumunu 0 (ölüm) ile 100 (hastalık belirtisi yok) arasında skorlayan ve klinisyen tarafından değerlendirilen bu basit ölçeğin arkasından izleyen yıllarda, fonksiyon yeterliliği ve günlük yaşam aktivitelerini değerlendiren çok sayıda ölçek (örneğin Barthel indeksi) geliştirilmiştir. Bu ilk ölçekler hâlen bazı kaynaklarda yaşam kalitesi ölçekleri olarak tanımlansalar da, şu anda kullanımda olan ölçekler ile karşılaştırıldığında sağlık durumunu bütünsel olarak değerlendirmekten uzaktırlar (16).

Hastalık Etki Profili (Sickness Impact Profile) ya da Nottingham Sağlık Profili gibi sağlığı göreceli olarak daha bütünsel algılayan ve fiziksel fonksiyon görebilmenin yanı sıra stres, yaşamdan haz alma ve psikolojik bulguları da kapsayan ölçeklerin geliştirilip kullanılmaya başlanması 1970’li yılların sonlarına doğru olmuştur. Şu anda da yaygın olarak kullanılan Görsel Analog Ölçeği (Visual Analogue Scale–VAS), ilk defa 1976 yılında tanımlanmış ve meme kanseri hastalarında kullanılmıştır. Bu ölçek termometre benzeri dikey bir çizgi üzerinde “en iyi” ve “en kötü” olarak tanımlanan sağlık durumlarının göstermektedir. Hastalar kendi sağlık durumlarını bu ölçek üzerinde işaretlemektedirler (17).

Yukarıda söz edilen çalışmalar, sonraki yaşam kalitesi araştırmalarının temelini oluşturmuş, üretilen kuramsal modeller doğrultusunda çok sayıda yeni araştırma ölçeği önerilmiştir. Bunlar arasında yaşam kalitesini, bireyin yaşamdan beklentileri ile elde ettikleri arasındaki fark ile ilişkilendiren “Calman’ın beklenti modeli”, bireylerin yeterlilik ve gereksinimlerini karşılayabilme düzeyleri ile ilişkilendiren “gereksinim modeli” ve en önemlisi teorik dayanağını ‘karar alma teorisi’nden alan “tercihe-dayalı ölçekler” sayılabilir. Yeni geliştirilen yaşam kalitesi ölçeklerinin ortak özelliği, duygulanım, stres düzeyi, yüklenilen sosyal rol ve bilişsel fonksiyonlar gibi sağlığın öznel bileşenlerinin yoğunlukla dikkate alınması ve bunların fiziksel sağlıkla ilişkilendirilmesidir (17).

Dermatolojide yaşam kalitesinin tarihçesi: İlk olarak 1970 yılında Whitmore, deri

hastalıklarının yaşam kalitesine olumsuz etkilerini tespit etmek amacıyla 21 sorudan oluşan standart bir test oluşturmuştur. “American Medical Association”, deri hastalıklarının tedavi gerekliliği ve günlük aktivitelerdeki sınırlanmaların değerlendirilmesiyle ilgili kriterler sunmuştur. Üç yıl sonra Robinson dermatolojide “yeti yitimi”ni ölçen bir sistem geliştirmiştir.

(8)

Bu sistem, psikolog eşliğinde rehabilitasyon anketleri kullanılarak yapılması gerektiğinden, pratik anlamda kullanılması güç olmuştur.

Dermatolojide yaşam kalitesinin değerlendirildiği çalışmaların sayıları son yıllarda giderek artmaktadır (18).

Sağlıkta Yaşam Kalitesi İle İlgili Kavramlar

a. Sağlık durumu ve algılaması: Sağlık durumu biyolojik, fizyolojik veya işlevsel

bozuklukları ve belirtileri dikkate alarak bireyin göreceli iyilik veya hastalık halidir. Sağlık algılaması (veya algılanan sağlık) bireyin sağlık durumundan etkilenen öznel değerlendirmedir (19). Bazı insanlar bir veya daha çok kronik hastalık nedeniyle sıkıntı çekerken kendilerini sağlıklı saymakta, bazıları ise nesnel bir hastalık belirtisi yokken kendilerini hasta algılamaktadırlar (20).

b. İşlevsel durum (Functional status): Bireyin temel gereksinimlerini karşılamak,

her zamanki rolünü, sağlık ve iyilik halini sürdürmek için günlük işlevlerini yerine getirmedeki yeterliliğidir (20,21).

c. Ruhsal durum (Mood): Ruhsal durum uzun ve kısa süreli streslere (örneğin sağlık

durumundaki değişiklikler) verilen duygusal yanıttır. Bireyin dünyaya karşı gösterdiği yüzü olarak tanımlanabilir (20).

d. Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi (Health-Related Quality of Life): SYK bireyin

sağlığını etkileyen veya sağlığından etkilenen yaşam alanlarındaki doyum ve mutluluğudur. Genel olarak SYK değerlendirilmesi, sağlıkla ilgili değişkenlerin (örneğin hastalık veya tedavi), genelde (genel SYK) veya belli bir hastalığı olanlarda (duruma özel SYK) önemli olan yaşam olaylarıyla ilişkisini yansıtmaya çalışmaktadır (8,22,23). Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi, sağlıkla doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili birçok faktörü içine alan geniş bir kavramdır. Genel yaşam kalitesi kavramında olduğu gibi, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi konusunda da kabul görmüş evrensel tek bir tanım bulunmamaktadır. Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi bileşenlerine (hastalık ya da sakatlığın olmayışı, bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hali) ilk kez, 1948 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Anayasası’nda yer alan sağlığın tanımı içinde rastlamaktayız. Daha sonraki yıllarda yapılan sağlıkla ilgili yaşam kalitesi tanımlamalarının hemen hepsinde bu bileşenler yer almaktadır (24-26).

(9)

Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesinin Önemi

İnsan yaşamına anlam veren değerlerin başında sağlık gelmektedir. Sağlık sektörü ve sağlık hizmetlerinin amacı ise, yaşama anlam katan bu değerin korunması ve geliştirilmesidir. Bireysel açıdan baktığımızda hastalara uygulanan tedavinin üç temel amacı bulunmaktadır: Uyguladığımız tıbbi girişimlerin sonucunda, hastalarımızın yaşam sürelerinin uzayacağına, ileride sağlık durumlarının bozulmasını önleyeceğimize ve onların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacağımıza inanırız. Bu üç amaçtan ilk ikisine ne kadar ulaştığımızı ölçmek nispeten kolaydır. Ancak tıbbi girişimlerdeki amaçlarımıza bir bütün olarak baktığımızda bu tip bir değerlendirmenin eksik olacağı açıktır. Bu nedenle kişilerin bir hastalık nedeniyle ya da uygulanan tedavi sonrası kendilerini nasıl hissettiklerinin, günlük yaşam aktivitelerini ne derece yapabildiklerinin de değerlendirilmesi gerekmektedir (22,27).

Özellikle son yıllarda batılı toplumların sağlık sistemlerinde hastaların da sağaltım seçiminde söz sahibi olması gerekliliği yönünde artan eğilim ve hasta gruplarının bu yöndeki yoğun baskısı hasta odaklı sağlık hizmetlerini gündeme getirmiştir. Sağlık hizmetlerinin sonuçlarının değerlendirilmesinde hastanın bakış açısını merkeze alma eğilimindeki bu yaklaşımda, yaşam kalitesi ölçümleri kullanılarak fonksiyonel kapasite, iyilik ve hoşnutluk bir arada değerlendirilmeye çalışılmaktadır (28).

Toplumda kronik hastalıkların giderek artmasına karşın, bu hastalara sunulan tedavi seçeneklerinin çoğunun tam iyileşmeden çok, bulguları hafifletici etkilerinin olması, ayrıca bazı hastalıklar için önerilen ve sınırlı yarar sağlayan tedavi yöntemlerinin (örneğin kemoterapi) olası toksik etkileri ile birlikte değerlendirilmesi zorunluluğu da son zamanlarda yaşam kalitesi çalışmalarına verilen önemin artmasına neden olmuştur (27-29).

SAĞLIKTA YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEKLERİNİN SINIFLANDIRILMASI Yöntemsel ve Kuramsal Dayanaklarına Göre Yaşam Kalitesi Ölçekleri

Profil ölçekler: Profil değerlendirmeler bireyin o anki sağlık durumunu belirlemeye

yönelik tanımlayıcı skorlama sistemleridir. Profil ölçekler kullanılarak elde edilen veriler, bilimsel çalışmalarda farklı hasta gruplarının değişik zaman aralıklarındaki sağlık düzeylerini karşılaştırmada kullanılabilir. Buna ek olarak, hekimin belirli durumlarda hastasının tedavisine karar vermesinde ya da tedavinin başarısını yorumlamasında etkili olabilirler (30,31).

(10)

En sık kullanılan profil ölçeği, 1993 yılında geliştirilen Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Formu (Short Form-36, SF-36)’dır. Bu ölçek, belli bir yaş ve hastalık grubuna odaklanmaksızın sağlığın fiziksel, sosyal ve ruhsal bileşenlerine ağırlık vererek yaşam kalitesini değerlendirir. Anket, hasta tarafından veya eğitim almış bir araştırmacı tarafından doldurulabilir. Toplam 36 sorudan oluşur ve sekiz farklı sağlık boyutunda bilgi sağlar. Ayrıca fiziksel ve mental skor olmak üzere iki özet skor verir. Fiziksel skor; fiziksel fonksiyon (10 soru), fiziksel rol (dört soru), ağrı (iki soru) ve genel sağlık (beş soru) olmak üzere dört alt bileşenden oluşur. Mental değerlendirme ise enerjiklik (dört soru), sosyal fonksiyon (iki soru), duygusal rol (üç soru) ve ruhsal sağlık (beş soru) başlıklarından oluşur. Bunlara ek olarak, “geçen seneyle karşılaştırıldığında, şimdi sağlığınızı nasıl değerlendirirsiniz?” ve “genel olarak sağlığınızı nasıl değerlendirirsiniz?” sorularına yanıt verilmesi istenir. Bu ölçeğin 12 soruluk sadeleştirilmiş bir şekli (SF–12) de vardır (31).

Diğer sık kullanılan profil ölçekleri arasında Hastalık Etki Ölçeği (Sickness Impact Profile), McMaster Sağlık İndeksi Anketi, Nottingham Sağlık Ölçeği (Nottingham Health Profile) ve Dünya Sağlık Örgütü öncülüğünde geliştirilen Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği (World Health Organization Quality Of Life Questionaire, WHOQOL) sayılabilir (32).

Tercihe dayalı ölçüm yöntemleri: Tercihe dayalı ölçüm yöntemleri, bireylerin farklı

sağlık durumlarına ve bu durumu oluşturan bedensel, ruhsal ve sosyal bileşenlere verdikleri ağırlıkları değerlendirerek bu durumlar arasında bir seçim ve sıralama yapmaları esasına dayanır. Teorik temellerini 1944 yılında Von Neumann ve Morgenstern tarafından tanımlanan karar verme teorisinden alan bu yöntemler, bireylerin sağlık durumları ile ilgili tercihlerini tek bir ölçütle ifade etmelerini olası kılar. Böylece farklı hastalık ve sağlık durumlarında hastaların hoşnutluğunu ifade eden bu ölçüt kullanılarak genellikle 0 ile 1 arasında tanımlanan bir “yararlanım skoru” elde edilir. Burada “0” genellikle ölüm ya da düşünülebilecek en kötü sağlık durumunu, “1” ise düşünülebilecek en iyi sağlık durumunu ifade eder. Yaşam kalitesine göre düzeltilmiş yaşam yılı (Quality Adjusted Life Years, QALY) ise bu değerlendirmeler ile tanımlanan yararlanım skorlarını zamana endeksleyerek yorumlanması ve karşılaştırılması kolay bir birim oluşturur. Örneğin 1 QALY, mükemmel sağlık durumunda geçirilmiş bir yılı ifade eder (32).

Tercihe dayalı yaşam kalitesi ölçeklerinden en sık kullanılanlarından biri Avrupa yaşam kalitesi (European Quality of Life, EQ5D ya da EuroQoL)’dır. Bu ölçek sağlık durumunu, “hareket edebilme”, “kendi kendine bakabilme”, “olağan işleri yapabilme”,

(11)

Her başlık için bireylere üç basit seçenek (1=sorun yok, 2=bir miktar sorun var, 3=ciddi sorun var) sunulur. Kullanımı ve yorumlanması kolay, ulusal ve uluslararası farklı çalışmalardan elde edilecek sonuçların karşılaştırılmasına olanak sağlayacak kısa ve basit bir ölçek olarak tasarlanan EQ5D, 243 farklı sağlık durumunu değerlendirebilir. Bu ölçekten tanımlanan sağlık durumlarının yararlanım skorlarına dönüştürülebilmesi için sosyal bir skorlama çizelgesi oluşturulması gereklidir. Her sağlık durumu genellikle 0 (en kötü sağlık durumu) ile 1 (mükemmel sağlık) arasında değişen yararlanım skorları ile tanımlanır. Ancak kimi araştırmacılar bireylerin “ölümden de beter” olarak değerlendirdikleri sağlık durumlarını negatif olarak tanımlarlar. EQ5D’nin temel kısıtlılıklarından birisi, basitliği nedeniyle bazı hastalıklarda yaşam kalitesini saptamada yeterince duyarlı olmayabileceğidir (29,31).

Tercihe dayalı yaşam kalitesi ölçümü, hem yorumlanmasındaki kolaylıklar hem de hastaların tercihlerini yansıtması açısından üstünlükler sunar. Ancak, bu yaklaşım yararlanım skorlarının hesaplanmasındaki teorik temellerin geçerliliği ve uygulamada karşılaşılan bazı güçlüklerden dolayı eleştiriler almıştır. Ayrıca bir çok bireyin özellikle karmaşık olaylar karşısında olasılıkları dikkate alarak, bilimsel ve rasyonel bir değerlendirmeyle karar vermekten çok, olayları basite indirgeyerek tutarsız kararlar verebileceği bilinmektedir. Farklı yöntemler kullanılarak toplanan, tercihe dayalı verilerden elde edilen sonuçların birbiri ile belirgin farklılıklar gösterebileceği de bilinmektedir (31).

Uygulandıkları Popülasyonlara Göre Yaşam Kalitesi Ölçekleri

Genel (jenerik) ölçekler: Genel yaşam kalitesi ölçekleri toplumdaki tüm bireylerin

sağlık durumunu tanımlamada kullanılabilir. Genellikle herhangi bir hastalığa ya da sağlık durumuna özgü değildirler. Diğer yaşam kalitesi ölçekleri gibi sağlık durumunu fiziksel fonksiyon, ruhsal durum, günlük ve sosyal aktiviteler gibi genel başlıklar altında incelerler. Genel ölçeklerin en önemli avantajı farklı hastalık grupları ve bu gruplarla toplum arasında karşılaştırmaları olası kılmasıdır. Ancak belirli bir hastalık için tasarlanmamış olduklarından bazı hastalık grupları için daha az duyarlı olabilirler ve özellikle yaşam kalitesindeki küçük değişiklikleri saptayamayabilirler. En çok kullanılan jenerik ölçekler arasında Hastalık Etki Ölçeği (Sickness Impact Profile), Nottingham Sağlık Ölçeği (Nottingham Health Profile), SF-36, WHOQOL ve EQ-5D (EuroQol) sayılabilir (31,33).

Özgül ölçekler: Özgül ölçekler, belirli hastalıkların, hastalık gruplarının, işlevsel

bozuklukların ya da bir bulgunun yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini incelemek üzere tasarlanmışlardır. Bu ölçekler, değerlendirilen sağaltımın tanımlanan hastalık durumuna özgü sağlık etkilerine odaklandıklarından yaşam kalitesindeki küçük değişimleri saptayabilirler.

(12)

Ancak, her ölçeğin skorlama sistemi genellikle farklı olduğundan hem farklı skorlama sistemleri arasında hem de farklı hastalıklar arasında karşılaştırma yapılması olanaklı değildir. Ayrıca özgül yaşam kalitesi ölçeği sayısında son yıllarda artma olmasına rağmen hâlen birçok hastalık durumu için özgül ölçek geliştirilmemiştir. Bu tür ölçeklere örnek olarak Avrupa Kanser Sağaltımı ve Araştırmaları Örgütü (European Organisation for Research and Treatment in Cancer, EORTC) tarafından geliştirilen ve kansere özgü European Organisation for Research and Treatment in Cancer Quality of Life Questionnaire (EORTC QLQ-C30), pediatrik astım yaşam kalitesi anketi (Paediatric Asthma Quality of Life Questionnaire, PAQLQ), McGill ağrı anketi, hastane anksiyete ve depresyon ölçeği ve Barthel engellilik indeksi sayılabilir (11,31).

Yaşam kalitesi ölçeklerinin oluşturulması ve geliştirilmesi yoğun emek gerektiren bir süreç olduğundan, başkaları tarafından geliştirilmiş, geçerliliği ve güvenilirliği denenmiş ölçeklerin değişik toplumlarda kullanımı yaygınlaşmaktadır. Ayrıca bu yolla farklı toplumlardan elde edilen verilerin karşılaştırılması da kolaylaşmaktadır. Bununla beraber, başka toplumlar üzerinde geliştirilen ölçekleri yeni toplumlara doğrudan uygulamadan önce dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Ölçeklerin yeni toplum ve kültüre uyumlu hale getirilme sürecindeki iki önemli aşama; ölçek içeriklerinin, kavram ve dil açısından anlam eşitliğinin sağlanması ile ölçüm özelliklerinin toplum üzerinde denenmesidir (31).

Ülkemizde de uluslararası düzeyde yaygın kullanılan bazı ölçeklerin Türkçe’ye çevrilip geçerlilik ve güvenilirlik değerlendirilmelerinin yapılması yönünde çabalar vardır. Daha önce ayrıntılı olarak değinilen SF-36 ile DSÖ tarafından geliştirilen yaşam kalitesi ölçütünün kısa formu olan Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeğinin Kısaltılmış Versiyonu (World Health Organization Quality Of Life Questionaire Abbreviated Version, WHOQOL-BREF) Türkçe’ye uyarlanarak geçerlilik ve güvenilirlikleri gösterilmiştir. (34,35). Sağlıkta kullanılan önemli bazı yaşam kalite ölçekleri Tablo 1’de dermatolojide sık kullanıldığı yerlerle beraber özetlenmiştir.

(13)

Tablo 1. Sağlıkta kullanılan başlıca yaşam kalitesi ölçekleri (36-60) SAĞLIKTA KULLANILAN YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEKLERİ TANIM ÖLÇEKLERİN DERMATOLOJİDE KULLANILDIĞI BAŞLICA HASTALIKLAR

Sickness Impact Profile Hastalıkların yaşam kalitesine etkilerini araştırmaktadır.

Psoriazis, bazal hücreli karsinom, akne, atopik dermatit Short Form-36 Klinik pratikte ve genel popülasyon

gözlemlerinde kullanılmaktadır. Psoriazis, akne, ürtiker, egzama General Health Questionnaire Teşhis edilebilen psikiyatrik bozukluklar ile

ilgili ankettir.

Akne, psoriazis, epidermolizis bülloza, şarap lekesi

malformasyonları Nottingham Health Profile

Medikal ve sosyal müdahalelerin genel popülasyonun sağlığı üzerine etkilerini

araştırır.

Behçet hastalığı, ürtiker, bacak ülserleri

Patient Generated Index Hastalığın hangi etkilerinin hasta için daha

önemli olduğunu ölçmekte kullanılmaktadır. Atopik dermatit Health Utilities Index Genel olarak popülasyonun sağlık durumunu

değerlendirmektedir.

Kazanılmış immün yetmezlik sendromu

World Health Organization Quality of Life Assessment

Kişinin kendi yaşam kalitesini

değerlendirmede kullanılmaktadır. Psoriazis

European Quality of Life-5D Anketin uygulandığı günü değerlendirir. Akne, psoriazis

DERMATOLOJİDE YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEKLERİ

Dermatology Life Quality Index (Dermatolojide Yaşam Kalite İndeksi-DLQI, DYKİ)

Kullanımı oldukça pratik olan bir yaşam kalite indeksidir. Tüm dermatolojik hastalıklar için kullanılabilir. Hastalıkla ilgili on soru ve her soru için dört muhtemel cevap seçeneği içermektedir. Genellikle hastalığın son bir hafta içindeki etkilerinin anlaşılması için tasarlanmıştır (61,62). Yapılan pek çok çalışmada akne vulgarisin yaşam kalitesine etkisi bu anket ile değerlendirilmiş ve anksiyeteye yol açarak yaşam kalitesini etkilediği bulunmuştur (63). Örneğin Kobayashi ve ark. (64) tarafından yapılan bir çalışmada akne hastalarının sistemik antibiyotik tedavisiyle yaşam kalitesi yine bu anket ile değerlendirilmiş ve hastaların antibiyoterapiyle yaşam kalitelerinde belirgin derecede artış saptanmıştır.

(14)

Children’s Dermatology Life Quality Index

Çocuklarda yaşam kalitesini değerlendirmek, çocukların yaş, anlama kapasitesi ve ailenin tutumu gibi durumlardan etkilendiği için oldukça zordur. Bu yüzden 4-14 yaş arası çocuklar için yaşam kalite indeksi geliştirilmiş olup yine 10 soru sorularak doğrudan çocuk hastadan bilgi alınmaktadır (65). Aynı testin daha küçük çocuklar için çizgi resimlerden oluşan “cartoon” versiyonu da geliştirilmiştir. Holme ve ark. (66) tarafından yapılan bir çalışmada bu anketin görsel ögeler kullanıldığında daha etkili olup olmadığı araştırılmış ve düz metin kullanılan grup ile görsel ögeler kullanılan grup arasında sonuçlar açısından fark olmadığı ancak anketin görsel formuna çocukların daha hızlı bir şekilde yanıt verdiği gösterilmiştir.

IMPACT (Impact of Skin Disease Scale)

Dermatoloji kliniğine başvuran hastaların psikiyatrik morbiditesini sınıflamak amacıyla kullanılmaktadır (55,65). Kroft ve ark. (67) tarafından yapılan bir çalışmada morfea ve eozinofilik fasiitte psikolojik stres bu anket ile değerlendirilmiş ve bu hastalarda lezyon artışıyla anksiyete ve depresyon gibi psikiyatrik hastalıkların arttığı saptanmıştır. Evers ve ark. (68) tarafından yapılan çalışmada psoriazis ve atopik dermatitli erişkinlerin psikiyatrik morbiditesi araştırılmış ve sonuçta kronik cilt hastalığı olan kişilerde psikolojik olayların hastalığın seyrinde önemli rol oynadığı görülmüştür.

Dermatology Specific Quality of Life (DSQL)

Daha çok gözlemlerde kullanılmak için tasarlanmıştır (69). Anderson ve ark. (70) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak alerjik dermatozların yaşam kalitesine olan olumsuz etkisi gösterilmiştir. Bir başka çalışmada yine Anderson ve ark. (71) DSQL’nin dermatolojide etkili bir değerlendirme skoru olup olmadığını, akne vulgaris olguları üzerinde uygulanan plasebo ve medikal tedavi altındaki hastalara uygulayarak araştırmışlar ve sonuçta medikal tedavi alan hasta grubunda DSQL skorunun önemli derecede gerilediğini görmüşlerdir. Bu çalışma anketin güvenilirliğini ispatlamaktadır.

Dermatology Quality of Life Scale (DQOLS)

Semptom şiddetiyle fiziksel aktivite arasındaki ilişkiyi saptamak için hazırlanmıştır. Psoriazis hastalarında yaşam kalitesinin ölçümünde kullanılmaktadır (53). Al-Mazeedi ve ark. (72) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak psoriazisin yaşam kalitesine etkisi

(15)

etkilendiği gösterilmiştir. Feldman ve ark. (73) tarafından yapılan bir çalışmada plak tip psoriazis hastalarında alefacept tedavisinin yaşam kalitesini ciddi oranda artırdığı saptanmıştır.

United Kingdom Sickness Impact Profile (UKSIP)

İngiltere Hastalık Etki Profili olarak bilinir. Yaşam kalitesini, uyku, beslenme, iş ve ev hayatı, hobi ve eğlenceler, hareketlilik, hareket kolaylığı, kişisel hijyen ve günlük bakım, sosyal hayat, canlılık derecesi, emosyonel durum ve iletişim alt başlıkları ile 12 ayrı açıdan değerlendiren 136 sorudan oluşmaktadır (69). Salek ve ark. (74) tarafından yapılan bir çalışmada atopik dermatitli erişkinlerde siklosporin tedavisinin yaşam kalitesine etkisi bu anket ile araştırılmış ve siklosporin tedavisi altındaki hastalarda yaşam kalitesinin belirgin derecede arttığı saptanmıştır.

Bother Assessment in Skin Condition Scale (BASC)

Deri hastalığının kişi üzerinde oluşturduğu sıkıntı durumunu ölçmek için geliştirilmiş bir testtir (53). Jackson ve ark. (75) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak hirsutizm tedavisi altındaki hastaların yaşam kalitesi araştırılmış ve sonuçta tedavinin yaşam kalitesini artırdığı görülmüştür.

Dermatology Index of Disease Severity (DIDS)

Hastalık şiddetinin dermatoloji indeksi, özellikle psoriazis ve atopik dermatit gibi inflamatuvar hastalıkların şiddetini saptamak için geliştirilmiş bir diğer testtir (76,77). Hahn ve ark. (78) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak inflamatuvar dermatozlarda yaşam kalitesi incelenmiş ve inflamasyonun artmasıyla yaşam kalitesinin düştüğü saptanmıştır.

Freiburg Life Quality Assessment (FLQA)

Freiburg yaşam kalite değerlendirmesi, fiziksel şikâyetler, günlük hayat, sosyal hayat, duygusal durum, tedavi ile oluşan stres ve yaşamın farklı alanlarında memnuniyeti içeren altı farklı alanda sorular içermekte olup, hastalığa özgü değişik sorular eklenerek çeşitli hastalıklar için spesifik olarak da kullanılabilmektedir (79). Augustin ve ark. (80) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak lenfödem hastalarında yaşam kalitesi değerlendirilmiş ve sonuçta birçok lenfödem hastasında yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilendiği gösterilmiştir.

(16)

Validation of a Quality of Life Measurement for Dermatology (VQ-Dermato)

Dermatoloji için yaşam kalitesi ölçüm geçerlilik testi, yaygın kullanılan yaşam kalite testlerinin İngilizce olması ve kültürel farklılıklardan dolayı uygulanmasındaki problemler nedeniyle Fransız bir ekip tarafından kendi dillerinde geliştirilen bir testtir. Yetişkinlerin kronik dermatolojik hastalıkları için uygulanan test diğer dermatolojik yaşam kalite testlerini örnek alarak hazırlanmış olup 28 soru içermektedir (81). Grob ve ark. (82) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak kronik ürtiker hastalarında desloratadin tedavisinin yaşam kalitesi üzerine etkisi araştırılmış ve desloratadin tedavisinin yaşam kalitesini artırdığı gösterilmiştir.

Impact of Chronic Skin Disease on Daily Life (ICSDDL)

Deri hastalıklarının günlük yaşama etkilerini ortaya çıkarmak için yapılmış ve geçerliliği gösterilmiş beş kategoriden oluşan bir testtir (83). Smith (84) tarafından adolesanlarda bu anket kullanılarak yaşam kalitesi değerlendirilmiştir.

Leisure Questionnaire

Son üç ay içerisinde hastalığın kişinin sosyal yaşamına etkisini ortaya koymak için yapılan dokuz soruluk bir testtir (54).

Pediatric Symptom Checklist

Pediatrik semptom kontrol listesi, ebeveynlerin cevapladığı 35 sorudan oluşmaktadır (85). Rauch ve ark. (86) tarafından yapılan bir çalışmada bu anket kullanılarak pediatrik dermatoloji uygulamalarında psikososyal disfonksiyon taraması yapılmış ve dermatolojik rahatsızlığı olan çocuklarda psikososyal disfonksiyon riskinin yüksek olduğu kanısına varılmıştır.

Scalpdex

Saçlı deri dermatitlerinde yaşam kalitesini ölçmek için hazırlanmıştır. Saçlı deri psoriazisi ve seboreik dermatitte kullanılmıştır (87,88). Wahl ve ark. (89) tarafından yapılan bir çalışmada saçlı deri psoriazisi olan hastaların yaşam kaliteleri bu anket ile değerlendirilmiş ve yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilendiği gösterilmiştir.

(17)

Hairdex

Alopesi gibi saç hastalıklarında yaşam kalitesini ölçmek için hazırlanmıştır. Fischer ve ark. (90) tarafından yapılan bir araştırmada bu anket yardımıyla androgenetik alopesili kadınlarda yaşam kalitesi araştırılmış ve androgenetik alopesinin kadınlarda yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği görülmüştür.

Skindex

Cilt hastalıklarının yaşam kalitesi üzerine etkisini ölçen, kişilerin kendi kendini değerlendirdikleri bir ölçektir. Chren ve arkadaşları tarafından oluşturulmuştur. Skindex ilk oluşturulduğunda 61 soru olarak uygulanmıştır. Zaman içinde tekrar tasarlanarak 29 soru olacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Hasta grupları arasındaki farkları karşılaştırmada da kullanılmaktadır. Semptomatik, emosyonel ve fonksiyonel olarak üç alt bölümden oluşmaktadır.

Ölçekteki cevaplar “hiçbir zaman” seçeneği “0”, “her zaman” seçeneği “100” olacak şekilde lineer skalaya çevrilerek değerlendirilir. Her bir skalanın ortalaması alınarak emosyon, fonksiyon ve semptom skalasına ait üç ayrı sonuç elde edilir. Bu test bugün için hastaların hastalıktan etkilenme derecelerinin saptanmasında, tedavi etkinliğinin belirlenmesinde, farklı hastalıkların yaşam kalitesine etkilerinin anlaşılmasında kullanılmaktadır. Skindex-29’un Türkçe’ye çevirisi, geçerlilik ve güvenilirliği Aksu ve ark. (91) tarafından 2005 yılında yapılmış olup anlamlı bulunmuştur. Türkçe versiyonu Tablo 2’de gösterildiği gibi oluşturulmuştur.

(18)

Tablo 2. Skindex-29 soruları (91) 1-Cildim acıyor.

2-Cilt rahatsızlığım uyku kalitemi etkiliyor.

3-Cilt rahatsızlığımın ciddi olabileceğinden endişeleniyorum.

4-Cilt rahatsızlığım çalışmamı ve hobilerimle uğraşmamı güçleştiriyor. 5-Cilt rahatsızlığım sosyal hayatımı etkiliyor.

6-Cilt rahatsızlığım yüzünden kendimi depresif hissediyorum. 7-Cilt problemimde yanma ve batma hissediyorum.

8-Cilt problemim yüzünden evde kalmayı tercih ediyorum. 9-Cilt rahatsızlığımın iz bırakmasından endişe duyuyorum. 10-Cildim kaşınıyor.

11-Cilt problemim sevdiklerimle yakınlaşmama engel oluyor. 12-Cilt rahatsızlığımdan dolayı utanıyorum.

13-Cilt rahatsızlığımın daha kötüye gitmesinden endişe duyuyorum. 14-Cilt rahatsızlığım yüzünden birçok şeyi yalnız yapmayı tercih ediyorum. 15-Cilt rahatsızlığımdan dolayı kızgınım.

16-Su cilt problemimi rahatsız ediyor.

17-Cilt rahatsızlığım duygularımı ifade etmemi güçleştiriyor. 18-Cildim tahriş oluyor.

19- Cilt rahatsızlığım diğer insanlarla ilişkilerimi etkiliyor. 20-Cilt problemimden dolayı mahcubiyet duyuyorum. 21-Cilt rahatsızlığım sevdiğim insanlar için problem oluyor.

22-Cilt rahatsızlığım yüzünden çaresiz kaldığımı, cesaretimin kırıldığını hissediyorum. 23-Cildim hassas.

24-Cilt rahatsızlığım insanlarla birlikte olma isteğimi azaltıyor. 25-Cilt rahatsızlığım yüzünden kendimi küçük düşmüş hissediyorum. 26-Cilt lezyonumda kanamalar oluyor.

27-Cilt problemim beni rahatsız ediyor. 28-Cilt rahatsızlığım cinsel hayatımı etkiliyor. 29-Cilt rahatsızlığım beni yoruyor.

Doğramacı ve ark. (92) tarafından yapılan çalışmada seboreik dermatitli hastalarda yaşam kalitesi bu anket ile değerlendirilmiş ve seboreik dermatitin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir. Aksu ve ark. (93) tarafından yapılan bir çalışmada da akne, egzama ve psoriazisli hastalarda yaşam kalitesi skindex-29 ile değerlendirilmiş ve sonuç olarak bu hastaların birbirine yakın oranda hastalıklarından etkilendikleri görülmüştür.

Dermatolojide sıklıkla kullanılan yaşam kalitesi ölçekleri ve başlıca kullanıldığı hastalıklar Tablo 3’de özetlenmiştir.

(19)

Tablo 3. Dermatolojide sık kullanılan yaşam kalitesi ölçekleri (31,53-55,61,62,69,76,77,79,81,83,85,87,88,90)

DERMATOLOJİDE KULLANILAN

YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEKLERİ TANIM

ÖLÇEKLERİN KULLANILDIĞI BAŞLICA YERLER

Dermatology Life Quality Index Semptomlar, hastanın hissettikleri, günlük aktivite ve tedavi temeline dayanmaktadır.

Akne, bacak ülseri, pemfigus, psoriazis, ürtiker, vitiligo, alopesi, atopik dermatit, Behçet hastalığı, Darier hastalığı, iktiyoz Children’s Dermatology Life Quality Index 4-14 yaş arası çocuklar için geliştirilmiştir Lokalize skleroderma

Impact of Skin Disease Scale Deri hastalıklarında hastadaki değişimleri

tespit etmeye yönelik geliştirilmiştir. Epidermolizis bülloza Dermatology Spesific Quality of Life Dermatolojiye özel yaşam kalitesini

değerlendirmekte kullanılmaktadır. Akne, kontakt dermatit Dermatology Quality of Life Scale Dermatolojik hastalıklarda semptomların

şiddetini ölçmekte kullanılmaktadır. Psoriazis UK Sickness Impact Profile Kişinin iletişim ve hijyen alışkanlıklarını

değerlendirmede kullanılmaktadır. Atopik dermatit Bother Assessment in Skin Condition Scale Deri hastalıklarına bağlı sıkıntıyı

değerlendirmede kullanılmaktadır. Hirsutizm Skindex

Farklı deri hastalıkları arasında karşılaştırma yapmak için

kullanılmaktadır.

Akne, psoriazis, epidermolizis bülloza, vitiligo, atopik dermatit, liken plan Dermatology Index of Disease Severity İnflamatuvar deri hastalıklarının şiddetini

saptamak için geliştirilmiş bir testtir. İnflamatuvar dermatozlar Freiburg Life Quality Assessment Tedavi ile oluşan stresi ve memnuniyeti

değerlendirmede kullanılmaktadır. Atopik dermatit, psoriazis Validation of a Quality of Life Measurement for

Dermatology

Yetişkinlerde kronik dermatolojik hastalıkların etkisini değerlendirmede

kullanılmaktadır.

Kronik dermatitler Scalpdex Saçlı deriyi tutan hastalıklarda kullanılmak

üzere geliştirilmiştir. Saçlı deri psoriazisi, seboreik dermatit Hairdex Saç hastalıklarını değerlendirmek

amacıyla tasarlanmıştır. Saç hastalıkları Impact of Chronic Skin Disease on Daily Life

Deri hastalıklarının günlük yaşama olan etkisini değerlendirmek amacıyla

tasarlanmıştır.

Kronik dermatozlar Leisure Questionnaire Dermatolojik hastalıkların son üç ay

içindeki etkisini değerlendiren bir testtir. Akne, atopik dermatit Pediatric Symptom Checklist Pediatrik semptomları değerlendiren,

ebeveynlerin cevapladığı bir testtir. Jüvenil lupus

Dermatolojik Hastalıklara Özgü Testler

Spesifik olarak adı geçen hastalıklarda ya da bu hastalardaki belli bir durumda kullanılan anketlerdir.

(20)

1-Akneye Özgü Testler

Acne Disability Index (ADI) (94), Cardiff Acne Disability Index (CADI) (95), Assessment of the Psychological and Social Effects of Acne (APSEA) (96), Acne Quality of Life Scale (AQLS) (97), Acne Specific Quality of Life Questionnaire (Acne-QoL) (98).

2-Psoriazise Özgü Testler

Psoriasis Disability Index (PDI) (99), Psoriasis Life Stress Inventory (PLSI) (100), Psoriasis Index of Quality of Life (PSORIQoL) (101), Psoriasis-Related Stressor Scale (PRSS) (102), Salford Psoriasis Index (SPI) (103), Psoriasis Family Index (104).

3-Egzama/Atopik Dermatite Özgü Testler

Eczema Disability Index (EDI) (105,106), Atopic Dermatitis Disability Index (ADDI) (107), Quality of Life Index for Atopic Dermatitis (QoLIAD) (108), Infant’s Dermatitis Quality of Life Index (IDQOL) (109), Dermatitis Family Impact Questionnaire (DFIQ) (110), Parent’s Index of Quality of Life in Atopic Dermatitis (PIQoL-AD) (111).

4-Ürtikere Özgü Test

Chronic Urticaria Quality of Life Questionnaire-CUQoL (112).

5-Alopesiye Özgü Test

Women’s Androgenetic Alopecia Quality of Life Questionnaire-WAA-QOL (113).

6-Melazmaya Özgü Test

Melasma Quality of Life Scale-MELASQOL (114,115).

7-Onikomikoza Özgü Testler

Onychomycosis-specific QOL (NailQoL) (116), OnyCOE-t (117).

8-Rekürren Genital Herpese Özgü Test

Recurrent Genital Herpes Quality of Life Questionnaire-RGHQoL (118).

9-Pruritusa Özgü Test

(21)

10-HIV ile İnfekte Hastalardaki Deri Hastalıkları

HIV-DERMDEX (119).

11-Oral Mukoza Hastalıkları İçin Geliştirilen Test

Oral Health Impact Profile-OHIP-14 (120).

Psoriazis dizabilite indeks (PDİ): Psoriazis hastalarında kullanılmak üzere Finlay

tarafından 1987 yılında geliştirilmiştir. Bu testte son bir ay içinde hastalığın kişinin günlük aktivitesine ve psikolojik durumuna etkisi 15 soruluk bir anket ile değerlendirilmektedir. Bu test bazı ülkelerde psoriazisli hastaların tedavilerinde elde edilen sonuçların yaşam kalitesine etkilerinin ölçülmesinde ve hasta takibinde kullanılmaktadır. Sorular psoriazis nedeniyle ortaya çıkan psikososyal olumsuzluklar, günlük yaşamdaki zorluklar ve tedaviye yönelik sıkıntılar alt başlıklarında toplanmaktadır. Giysi seçimi, saç kesimi, iş bulma ve toplu yerlere gitmekten çekinme ile ilgili maddeler günlük yaşama ilişkin zorluklar içermektedir. Son üç soru tedaviye ilişkin olup, diğer on bir soru ise hastaların psoriazis ile ilişkili psikososyal sorunlarını ifade etmektedir. Hastaların değerlendirmeleri istenen süre son bir ayı kapsamaktadır. Her soru “evet” ya da “hayır” şeklinde işaretlenir ve yanıt “evet” ise bu durumun kendilerini ne kadar etkilediği “hiç”, “biraz”, “oldukça” ve “çok” şeklinde Likert tipi skala ile değerlendirilir ve sırasıyla “0”, “1”, “2” ve “3” puan verilir. Ölçek son halini aldığında, tüm puanların toplanması ile toplam ölçek puanı hesaplanmaktadır. PDİ skorlamasında skor arttıkça işlev kaybı derecesi de artış gösterir. Elde edilen skorların PASİ şiddeti ile korelasyon gösterdiği görülmüştür. PDİ kullanılarak yapılan bir araştırmada da psoriazisin yaşam kalitesine etkisi araştırılmış ve bu hastalığın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. PDİ kullanılarak yapılan bir başka çalışmada plak tip psoriazis hastalarının tedavisinde siklosporin ve mikofenolat mofetil tedavilerinin karşılaştırmalı olarak yaşam kalitesine etkisi bakılmış ve sonuçta her iki grubun da yaşam kalitesinin tedaviden olumlu etkilendiği görülmüştür (99,121).

Modifiye psoriazis dizabilite indeksi (MPDİ): İnanır ve ark. (122) tarafından

geliştirilen ölçek 18 sorudan oluşmaktadır. Yaş, cinsiyet, başlangıç yaşı, klinik şiddet ve tip açısından çeşitlilik gösteren büyük bir hasta grubunda; hazırlanması, kısa sürede uygulanması, yüksek geçerlilik ve güvenilirlik katsayıları nedeniyle psoriazisli hastaların değerlendirilmesinde psikososyal boyutu ölçmek için uygun bulunmuştur. Ölçek maddeleri hastalar, yakınları ve hekimler tarafından oluşturulmuş olup psoriazisli kişilerin bulundukları ortamlarda karşılaştıkları psikososyal problemleri yansıtmaktadır. Dolayısıyla toplumumuzda

(22)

psoriazis konusundaki görüş ve davranışların bir göstergesi olduğu söylenebilir. Anketteki tüm maddeler geçerli ve güvenilir bulunmuştur. Bu testte yer alan sorular Tablo 4’de gösterilmiştir.

Itchy quality of life: Dermatolojik hastalığın eşlik ettiği ve etmediği her türlü

kaşıntıda, kaşıntının şiddetiyle yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi değerlendirmede kullanılan ve oldukça yeni geliştirilen bir testtir. Pruritusun yaşam kalitesine etkisi konusunda ilk kez yapılan bir çalışmada kaşıntının hastanın hayatına etkisi, 22’si kaşıntıya özgü 27 soruluk bu test (ItchyQoL) ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Desai ve ark. (9) tarafından yapılan çalışmada kullanılan anket aynı zamanda diğer yaşam kalite indeksleriyle karşılaştırılmış ve kaşıntıya spesifik bu anketin geçerlilik ve güvenilirliği tespit edilmiştir.

Anket semptom, fonksiyon, emosyon alt başlıklarında toplanmaktadır. İlk altı soru semptomu, 7-16 arasındaki sorular fonksiyonu, 17-27 arasındaki sorular emosyonu değerlendirmektedir. Sorulara verilen cevaplar beş şıktan oluşmaktadır ve her şık için ayrı puan verilerek değerlendirilmektedir. Bu puanlar “hiçbir zaman”- 1 puan, “nadiren”- 2 puan, “bazen”- 3 puan, “sıklıkla”- 4 puan, “her zaman”- 5 puan olacak şekildedir. Testte yer alan sorular Tablo 5’de gösterilmiştir.

(23)

Tablo 4. Modifiye pruritus dizabilite indeksi’nde yer alan sorular (124)

1-Hastalığım nedeniyle insanların bakışlarını üzerimde hissediyorum. 2-Hastalığımla ilgili pek çok insan soru soruyor.

3-Hastalığımı başkalarına bulaştırabileceğimi düşünüyorum . 4-İnsanlar pişirdiğim yemekleri yemek istemiyorlar.

5-Görünümüm nedeniyle tanımadığım kişilerin yanına gidemiyorum. 6-Başkalarının yanında kaşınmak zorunda kalıyorum.

7-İstediğim giysiyi giyemiyorum.

8-Kuaför ya da berbere gitmekten çekiniyorum. 9-İnsanlar bana dokunmamaya özen gösteriyorlar. 10- Hastalığım nedeniyle iş bulmakta zorlanıyorum.

11-İnsanlar hastalığımın bulaşıcı olduğunu düşünerek benden uzak duruyor ve aynı ortamda bulunmak istemiyorlar.

12-İstediğim halde insanların toplu halde bulunduğu yerlere gitmekten çekiniyorum. 13-Karşı cinsle yakınlaşmakta zorluk çekiyor, eş bulamayacağımı düşünüyorum. 14-Kepeklerimden dolayı evim ve giysilerim çok kirleniyor.

15-Cinsel yaşamım etkileniyor.

16-Merhemleri sürmek bıktırıcı ve zaman alıcı geliyor. 17-İlaçların yan etkileri olabileceğini düşünüyorum. 18-Tedavileri oldukça pahalı buluyorum.

PRURİTUS

Kaşıntı, kaşıma isteğine neden olan rahatsız edici duyu olarak tanımlanabilir. Deri hastalıklarının en sık semptomudur. Kronik kaşıntının %10-50’sinde altta yatan sistemik bir hastalığın belirtisi olabilmektedir. Herkesin yaşamının belli döneminde kaşıntıdan yakındığı söylenebilir, ancak bu semptomun gerçek sıklığı ve şiddeti tam olarak bilinmemektedir (123).

Nörofizyolojsi

Kaşıntının nörofizyolojisi yıllarca farklı teorilerle açıklanmaya çalışılmıştır. Kaşıntı duyusunu dermoepidermal bileşkeye yakın olarak yerleşen serbest sinir sonlanmaları iletir. Derideki kaşıntıda primer afferent nöronun myelinsiz C-fiberler olduğu ortaya konulmuştur (Şekil 1). Bunlar polimodal nosiseptörler olarak da adlandırılmakta, mekanik ve ısı duyularının iletiminde rol oynamaktadırlar. Bu polimodal nosiseptörler sadece deri, mukoza ve korneada bulunmakta ve dolayısı ile diğer dokularda kaşıntı hissedilmemektedir (124).

Sıcak ortamlarda kaşıntının artması, kaşıntıya spesifik C nöronlarının ısıya duyarlı olması ile karakterizedir. Sinirlerin uyarılması ile hızlı bir şekilde aktif nöropeptidler sinirin mikroçevresinde yayılırlar. Egzojen ya da hormonlar, sitokinler, proteinazlar, kininler gibi bilinen ve bilinmeyen bir çok endojen etkenler çeşitli hücrelerden salınarak primer afferent

(24)

nöronları uyarırlar. Pruritusu prostaglandinler, aminler ve nöropeptidler gibi bazı maddelerin başlatmakta olduğu bilinmektedir. Nosiseptörlerin aktivasyonu ile salınan nöropeptidler vasodilatasyon ve proteinlerin damar dışına çıkışına neden olmakta ve bu olay “nörojenik inflamasyon” olarak da adlandırılmaktadır. Kaşınan lezyonsuz deride henüz bilinen bir mediatör tespit edilememiştir ve buradaki kaşıntının mekanik veya osmotik mekanizmalarla olabileceği de düşünülmektedir (125).

Tablo 5. Itchy quality of life soruları (9) 1-Kaşıntımdan dolayı cildim kanıyor. 2-Kaşıntımdan dolayı cildim inciniyor. 3-Kaşıntımdan dolayı cildim yanıyor, sızlıyor. 4-Kaşıntımdan dolayı cildimde izler oluşuyor.

5-Kaşıntımdan dolayı sürekli kaşıma ihtiyacı duyuyorum. 6-Mevsim/ısı değişikliği kaşıntımı artırıyor.

7-Kaşıntım için çok para harcadım.

8-Kaşıntımdan dolayı hobilerimi yapamıyorum. 9-Kaşıntım diğer insanlarla ilişkilerimi etkiliyor. 10-Kaşıntımdan dolayı kendimi eve hapsediyorum. 11-Kaşıntım uyku kalitemi bozuyor.

12-Kaşıntım cinsel hayatımı etkiliyor. 13-Kaşıntım konsantre olmamı zorlaştırıyor. 14-Kaşıntım yiyebileceklerimi kısıtladı. 15-Kaşıntım giysi seçimimi kısıtladı.

16-Kaşıntımdan dolayı özel sabunlar, deterjanlar ve losyonlar kullanıyorum. 17-Kaşıntım beni hüsrana uğratıyor.

18-Kaşıntım beni utandırıyor. 19-Kaşıntım beni çıldırtıyor. 20-Kaşıntım beni sinirlendiriyor.

21-Kaşıntımdan dolayı depresyonda oluyorum. 22-Kaşıntıyı bulaştırabileceğimden endişeleniyorum.

23-Kaşıntımdan dolayı çevremdeki insanların hakkımdaki düşünceleri beni endişelendiriyor.

24-Kaşıntımın hiç geçmeyeceği şüphesi beni endişelendiriyor. 25-Kaşıntımın bilincindeyim.

26-Kaşıntı kişiliğimi değiştiriyor.

(25)

Şekil 1. Deri kaynaklı kaşıntının nörofizyolojisi (123) Kaşıntı Mediatörleri

1-Histamin: Histaminin epidermal injeksiyonu, Lewis’in üçlü yanıtına yol açmakta,

deride kabarıklık, kızarıklık ve kaşıntı gözlenmektedir. Bir çok deneysel çalışmada başlıca pruritik ajan olarak kullanılmaktadır. Ürtiker, böcek sokmaları, mastositoz ve alerjik ilaç erüpsiyonlarında major kaşıntı mediatörü olarak görev almakla birlikte, atopik dermatitteki kaşıntıda aynı rolü oynamamaktadır. Histamin, insan derisinde mast hücrelerinin glikozaminoglikan granüllerinde sentezlenmekte ve depolanmaktadır. Deride bulunan H1 ve

H2 reseptörlerinden en çok H1 reseptörleri kaşıntıda rol oynamaktadır. Birçok kaşıntı

mediatörü de histamin salınımına yol açarak kaşıntı patogenezindeki yerlerini almaktadır (126-128).

2-Serotonin: Miyelinsiz C-fiberlerinin potent bir aktivatörü olup histamine göre daha

az kaşıntı oluşturmaktadır. Santral ve periferik sinir sisteminde yaygın olarak serotonin reseptörleri bulunmakla birlikte, denenen bazı serotonin antagonistlerinin belirgin bir antipruritojenik etkisi de gözlenmemiştir (129,130).

3-Asetilkolin: Atopik dermatitli kişilerde kaşıntıya neden olmasına karşın, normal

kişilerde ağrıya sebep olmaktadır. Histamine duyarlı ve duyarsız C-fiberleri uyarmaktadır. Aslında asetilkolin otonom sinir sisteminin majör nörotransmiteridir. Çalışmalar sinir fiberlerindeki kutanöz M2 reseptörlerinin aktivasyonunun periferal nosiseptörlerin

duyarlanmasına sebep olduğunu göstermektedir. Yine muskarinik agonistlerle yapılan çalışmalarda, kutanöz M3 reseptörlerinin aktivasyonu ile kaşıntı oluşabileceği gösterilmiştir.

Belki de kaşıntıda asetilkolinin keratinositler gibi nöron dışı hücrelerden salınımı rol oynamaktadır (131).

Pruritojen Serbest sinir uçları

Myelinsiz C-sinir lifleri Spinal kordun dorsal kökü Kontrlateral spinotalamik yol Posterolateral ventral talamik nükleus

Somatosensoral korteks (Post-santral singulat girus)

(26)

4-Bradikinin: B1 ve B2 olmak üzere iki adet reseptörle bağlantılı olup deriye injekte

edildiğinde kaşıntıdan çok, ağrıya sebep olmaktadır. Bununla birlikte histamin salınımına da yol açtığı bilinmektedir. Ayrıca kaşıntıya sebep olan substans P ve prostaglandin E2 gibi

başka mediatörlerin salınımına da neden olmaktadır (130).

5-Proteinazlar: Son veriler, eskiden çok ilgi görmeyen tripsin, kemotripsin ve papain

gibi proteinazların da kaşıntıda rolleri olabileceğini göstermektedir. Kaşıntılı inflamatuvar deri hastalıklarında stratum korneumda enzimlerin arttığı gösterilmiştir (132,133).

6-Taşikininler: Bu grupta yer alan substans P, nörokinin A ve nörokinin B; mast

hücreleri, fibroblastlar, keratinositler, Merkel hücreleri, endotelyal hücreler ve Langerhans hücrelerinde bulunan üç farklı nörokinin reseptörüne (NK1-3R) bağlanarak etki göstermektedirler. İntradermal uygulanan substans P, kutanöz nitrik oksit miktarını çoğaltarak epidermal NK1 reseptörlerinin kaşıntı etkisini de artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda inflamatuvar deri hastalıklarında arttığı gösterilmiştir (130).

7-Prostaglandinler: Kendileri pruritojenik olmamakla birlikte diğer mediatörlerin

sebep olduğu kaşıntıyı artırıcı etkileri mevcuttur (134).

8-İnterlökinler: Başta histamin olmak üzere diğer mediatörlerin sebep olduğu

kaşıntıyı artırıcı etkiye sahiptirler. Prostaglandin E2’nin normal deride doza bağımlı olarak

şiddetli lokal vazodilatasyon, az kaşıntı ve ağrı yaptığı bilinmektedir. İnterlökinlerin kaşıntı yapıcı etkileri prick test ile de gösterilmiştir (135-137).

9-Lökotrienler: İntradermal injeksiyon uygulamasıyla kaşıntıya sebep oldukları

gözlemlenmiştir. Atopik dermatitli hastaların idrarlarında yüksek olarak bulunurken, lökotrien reseptör antagonistlerinin kaşıntıyı azalttıkları da bilinmektedir (138).

10- Opioidler: Morfin gibi bir ajanla ağrının inhibe edilmesi santral ve periferik

olarak kaşıntıya yol açmaktadır. İntradermal olarak uygulanan düşük doz morfin kaşıntıya neden olmakta ve bu etkisi mast hücre degranülasyonuna bağlanmaktadır. Opioid ajanlarla ağrının inhibe edilmesi santral ve periferik olarak kaşıntıya yol açmaktadır (139,140).

11-Diğerleri: Kalsitonin gibi diğer mediatörlerin de kaşıntının süresini uzattığı

bildirilmektedir (141,142).

Görülebileceği gibi tek bir mekanizma ile kaşıntının tüm sebeplerini açıklamak mümkün değildir. Her mekanizma ayrı bir tip kaşıntıya sebep olmaktadır. Kaşıntı, merkezî (nöropatik, nörojenik veya psikojenik) ya da periferal kaynaklı olabilir. “Pruritoseptif kaşıntı”, deride inflamasyon, kuruluk ya da diğer lokal hasarlar sonucu ortaya çıkan kaşıntı tipidir. “Nöropatik kaşıntı”, afferent yol boyunca tek bir noktada lokalize olarak ortaya çıkan

(27)

bu tip kaşıntıya örnek verilebilir. “Nörojenik kaşıntı”, nöral patoloji olmadan ortaya çıkan merkezi kaynaklı bir kaşıntıdır. “Psikojenik kaşıntı”, kompulsif hastalıklarda gözlenen bir kaşıntı tipidir (143).

“Kronik kaşıntı”, aylarca ve yıllarca süren, tedavinin sonlanması ile tekrarlayan ve hastanın sosyal yaşamını ve yaşam kalitesini etkileyen bir kaşıntıdır. Kronik kaşıntı çok rahatsız edicidir ve etyolojisinde birçok farklı neden vardır. Bunlar arasında stres, ısı ve kuruluk gibi çevresel etkenler başta olmak üzere aktive edici faktörler de kaşıntının devamında rol oynayabilir. Kronik ürtiker, pitriyazis rozea, atopik dermatit, psoriazis vulgaris, liken simpleks kronikus, yüzeyel mikoz ve seboreik dermatit gibi hastalıklarda bu tip kaşıntı görülebilir. Ayrıca bunlarda büyük oranda medikal tedaviye yanıt alınmaktadır. “İnatçı kaşıntı” ise kronik kaşıntının aksine standart medikal tedaviye cevap vermeyen kaşıntıdır. Bu hastalara yakınlarıyla birlikte, multidisipliner yaklaşımla psikoterapi ve rehabilitasyon gerekebilir (143).

“Fantom kaşıntısı”, amputasyonlu hastalardaki fantom ağrısı kadar iyi tanımlanamasa da pek çok hastada rapor edilmektedir. Mastektomili kadınların yaklaşık üçte birinde bu tip bir kaşıntı bildirilmiştir. “Alloknesis”, normalde kaşıntı oluşturmayan zararsız bir uyarı ile oluşan kaşıntıdır. En iyi atopik dermatitte, etkilenmemiş alanlarda da yün gibi önemsiz mekanik bir uyarı ile kaşıntı görülmesi ile tanımlanır. “Atmoknesis” ise, yine özellikle atopik dermatitte olmak üzere psoriazis ve akuajenik kaşıntılı hastalarda vücudun açık yerlerinde hava ile temas sonucu ortaya çıkan kaşıntıya verilen addır (143).

Kaşıntının Dermatolojik Nedenleri

Kseroz: Kuru kserotik deri, pürüzlü ve skuamlı deri yüzeyi ile karakterizedir. Yaşlı

popülasyonda kseroza bağlı kaşıntı oranında artış görülmektedir. Atopik dermatit ve hipotiroidi gibi durumlarda da kseroza bağlı kaşıntıya sıklıkla rastlanır (144,145).

Kronik ürtiker: Halk arasında “kurdeşen” adıyla bilinen ürtiker, kaşıntılı, ödematöz

papül ve plak oluşumu ile karakterizedir. Sukan ve ark. (146) tarafından yapılan bir araştırmada, ürtiker hastalarına skindex-29 anketi uygulanmış ve hastalığın, hastanın emosyonel durumunu fazla etkilemediği, fonksiyonelliğini daha çok etkilediği; fonksiyonelliği etkileyen başlıca faktörün de kaşıntı olduğu görülmüştür. Staubach ve ark. (147) tarafından skindex-29 kullanılarak yapılan bir çalışmada, ürtikerin psikopatolojiye yol açarak yaşam kalitesini düşürdüğü bildirilmiştir. Zuberbier ve ark. (148) tarafından DLQI kullanılarak yapılan bir diğer çalışmada ise levosetirizin tedavisinin ürtiker hastalarında yaşam kalitesini artırdığı gösterilmiştir.

(28)

Liken plan: Liken plan, tipik olarak ekstremitelerin fleksör yüzlerinde, mukozalarda

ve genital bölgede yerleşen pembe-viyole renkli, deriden hafif kabarık, yassı, poligonal, parlak, birkaç mm-1 cm çaplarda papüllerle seyreden kaşıntılı bir dermatozdur. Balcı ve ark. (149) tarafından yapılan araştırmada, liken plan tanısıyla takip edilen hastalara DYKİ uygulanmıştır. Liken planlı hastaların primer olarak kaşıntı yakınmaları olup, DYKİ skorları anlamlı derecede yüksek bulunmuş ve bu hastalığın yaşam kalitesini olumsuz etkilediği görülmüştür. Lopez ve ark. (150) tarafından SF-36 kullanılarak yapılan bir çalışmada liken hastalığında oral tutulumun yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir.

Nörotik ekskoriasyonlar, nörodermit, purigo nodülaris: Nörotik ekskoriyasyon,

karşı konulamaz bir kaşıma ve koparma isteği sonucu, hastaların kendileri tarafından oluşturulan deri lezyonlarından oluşur. Bu tablonun oluşumunda hastalar kendi rollerini kabul etmektedirler. Olgular genellikle kanama ve ağrı ortaya çıkana kadar derilerini kaşıyıp yolmakta, ancak ağrının ortaya çıkması ile rahatlamaktadırlar. Altta yatan psikopatolojiler genellikle depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk ve anksiyete bozukluğudur. Nörodermit ve prurigo nodülaris ise nörotik ekskoriasyonların klinik olarak daha ileri şeklidir (151-156). Yaptığımız literatür taramasında bu hastalıklarla ilgili yaşam kalitesi çalışmasına rastlamadık.

Atopik dermatit: Atopi, derinin ve mukozal membranların çevresel maddelere karşı,

artmış immünglobülin E (IgE) üretimi ile ilişkili ailesel hipersensitivitesi olarak tanımlanabilir. Atopik dermatitte en belirgin bulgular kutanöz reaksiyon ve şiddetli kaşıntıdır. Kaşıntı tüm gün boyunca olabildiği gibi özellikle geceleri hastanın uykusunu engelleyecek kadar kötüdür. Bender ve ark. (157). tarafından DLQI kullanılarak yapılan bir araştırmada, atopik dermatit tanısıyla takip edilen 20 hastada uyku kalitesi, kaşıntı ve yaşam kalitesi incelenmiş ve kaşıntının uyku kalitesini düşürdüğü, dolayısıyla yaşam kalitesinin de etkilendiği saptanmıştır. Holm ve ark. (158) tarafından DLQI ve SF-36 kullanılarak atopik dermatitli çocuklarda yaşam kalitesinin olumsuz etkilendiği gösterilmiştir.

Psoriazis: Psoriazis yaygın görülen, kronik seyirli, tekrarlayıcı, deri, tırnak ve

eklemleri etkileyen bir deri hastalığıdır. Klinik olarak iyi sınırlı, üzerinde sedefî beyaz renkli skuamlar bulunan eritemli papül ve plaklardan oluşur. Başak’ın (159), kendi geliştirdiği DYKİ anketini kullanarak yaptığı araştırmada, papüloskuamöz hastalıklarda, hastalık süresinin uzamasıyla yaşam kalitesi indekslerinin arttığı gösterilmiştir. Papüloskuamöz hastalıkların, subjektif yakınmalar ve görünüm bozukluğu nedeniyle yaşam kalitesini, sadece kaşıntıyla seyreden hastalıklara oranla daha fazla olumsuz etkiledikleri görülmüştür. Aksu ve ark. (93) tarafından skindex-29 kullanılarak yapılan bir başka çalışmada psoriazisin, hastanın

(29)

Pitriyazis rozea: Pitriyazis rozea yaygın tanımlayıcı morfolojisi ve karakteristik bir

gidişi olan, benin papüloskuamöz bir deri hastalıdır. Tedavisinde mevcut kaşıntının azaltılması önemlidir. Antonio ve ark. (160) tarafından DLQI anketi kullanılarak yapılan bir araştırmada, pitriyazis rozea hastalarında lezyon şiddetiyle yaşam kalitesinin korelasyonuna bakılmış ve klinik olarak hastalığın daha şiddetli seyrettiği kişilerde kaşıntının da şiddetlendiği, bunun da yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir. Kaymak ve ark. (161) tarafından DLQI kullanılarak yapılan çalışmada da pityriasis rozeanın yaşam kalite indekslerini düşürdüğü bulunmuştur.

Yüzeyel mikozlar: Dermatolojide en sık rastlanan mantar hastalıkları, yüzeyel mantar

hastalıklarıdır. Bunlar sıklık sırasına göre, dermatofitozlar, kandidiyazis ve pitriyazis versikolordur. Yıldırım ve ark. (162) tarafından yapılan araştırmada, yüzeyel mikoz hastalığı tespit edilen 120 hastaya DYKİ uygulanmış ve tinea pedis ile tinea inguinalisi olanların, tinea versikoloru olanlara oranla yaşam kalitelerinin belirgin oranda bozulduğu saptanmıştır. Sonuç olarak yüzeyel mantar hastalıklarının fiziksel ve psikolojik rahatsızlık yaratarak kaşıntıya sebep oldukları bu durumun da hastaların yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilediği gösterilmiştir. Öğretmen ve ark. (163) tarafından SF-36 anketi kullanılarak yapılan bir başka çalışmada yüzeyel mantar hastalıklarının yaşam kalitesini düşürdüğü bulunmuştur.

Seboreik dermatit: Sık görülen, kronik, inflamatuvar, papüloskuamöz bir

dermatozdur. Sıklıkla saçlı deri, yüz ve intertriginöz alanları tutar. Deri lezyonları, kaşıntılı, orta derecede infiltrasyon gösteren yağlı-sarı skuamlı, eritemli plaklar şeklindedir. Doğramacı ve ark. (92) tarafından yapılmış bir çalışmada, seboreik dermatit tanısı alan hastalardan, araştırmacının gözetiminde, skindex-29 ve DLQI anketlerini doldurmaları istenmiştir. Bulgularda seboreik dermatitin yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilediği ve seboreik dermatite bağlı yaşam kalitesindeki bozulma ne kadar büyükse anksiyete ve depresyon düzeyinin de o kadar büyük olduğu, dolayısıyla kaşıntıda da artış olduğu görülmüştür. Aksu ve ark. (93) tarafından skindex-29 kullanılarak yapılan çalışmada akne, egzema ve psoriazis hastalarının yaşam kalitesi karşılaştırılmış ve bu üç hastalıkta da yaşam kalitesinin birbirine yakın oranlarda etkilendiği saptanmıştır.

Kaşıntının Sistemik Sebepleri

Yapılan çalışmalar generalize pruritusta %10-50 oranında sistemik hastalık görüldüğünü göstermiştir. Kronik böbrek hastalarındaki üremi en sık generalize kaşıntı sebebidir. Ayrıca sistemik kaşıntı sebepleri arasında; hematolojik hastalıklar, endokrin hastalıklar (en sık hipertiroidi), postmenapozal pruritus, maliniteler, HIV infeksiyonu,

(30)

gebelik, senil pruritus, liken simpleks kronikus gibi psikosomatik hastalıklarda görülen psikojenik kaşıntı, notaljiya parestetika ve brakioradyal pruritus gibi hastalıklarda görülen nöropatik kaşıntı ve ilaçlar sayılabilir.

Opiyadlar, minosiklin, aspirin, klorokin, oral kontraseptif ilaçlar, anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, amiadaron, anabolik steroidler, lityum, beta blokerler, azatiopirin, bleomisin, izotretinoin, altın, interferon ve penisilin gibi ilaçlar kaşıntının etyolojisinde sıklıkla suçlanan ilaçlar arasındadır (164).

Kaşıntıyı Artıran Faktörler

Bunlar egzojen ve endojen faktörler olarak iki gruba ayrılır. Egzojen faktörlere örnek olarak aşırı sıcak/soğuk su ya da ısı ile temas, yünlü giysiler, sabunlar, dezenfektanlar, hayvan tüyleri, çiçek polenleri, alkollü içecekler, baharatlı gıdalar sayılabilir. Endojen faktörlere örnek olarak emosyonel stres, anksiyete, terleme, kseroz ve depresyon/anksiyete sayılabilir (165).

Kaşıntılı Hastaya Yaklaşım

Sebebi bilinmeyen bir kaşıntıyla başvuran hastaların klinik değerlendirmesinde ayrıntılı bir anamnez alınmalıdır. Kaşıntının süresi, lokalizasyonu, periyodik sıklığı, karakteristik özellikleri, alışkanlıkları, ilaç kullanımı, seyahat hikâyesi, cinsel alışkanlıkları, temas edilen bitki ve hayvanlar, tıbbi özgeçmişi ve kilo kaybı sorgulanmalıdır (Tablo 6) (164).

Ayrıntılı bir hikâyeden sonra doğru tanıya gitmek için yararlanılan başlıca tetkikler Tablo 7’de özetlenmiştir (166).

Kaşıntının Tedavisi

Kaşıntının yerel tedavisinde günlük nemlendirici kullanımı, %2 mentol, topikal steroidler, doksepin krem, difenhidramin gibi topikal antihistaminikler, lidokain gibi lokal anestezikler, takrolimus, pimekrolimus gibi immünomodülatörler ve %0.05 kapsaisin krem kullanılmaktadır.

Kaşıntının sistemik tedavisinde oral steroidler, antihistaminikler, doksepin, paroksetin, talidomid, trisiklik antidepresanlar, ondansetron, opioid antagonistleri ve mirtazapin gibi ilaçlar verilmektedir. Kaşıntının tedavisinde yeri olan fototerapi ve fotokemoterapi gibi yöntemler ise kaşıntının fiziksel tedavileri arasında sayılmaktadır (167,168). Kaşıntının

(31)

Tablo 6. Sebebi bilinmeyen kaşıntıda klinik değerlendirme (164 ) Hikâye: Süresi (gün?, hafta?, ay?),

Periyodik sıklığı (intermittan?, siklik?, sürekli?) Karakteristik özellikleri (gece?, gündüz?, yanma?) Lokalizasyonu (lokalize?, generalize?)

Temasta bulunulan insanlarda kaşıntı? Kaşıntıyı artıran faktörler?

Muayene: Kuru deri?

İkterik konjunktiva? Skabies?

Diğer:

İlaç kullanımı? Tıbbî özgeçmişi?

Alerji ve atopi hikâyesi? Seyahat hikâyesi? Cinsel alışkanlıklar? Temas edilen bitki ve hayvanlar?

Kilo kaybı? Mental durum?

Tablo 7. Sebebi bilinmeyen kaşıntıda laboratuvar değerlendirmesi (166)

Tam kan sayımı

Plazma demir, total demir bağlama kapasitesi, ferritin düzeyi

Sedimantasyon hızı Plazma kreatinin düzeyi

Biyokimyasal karaciğer testleri (Bilirubinler, alkalen fosfat, ALT, AST gibi)

Açlık kan şekeri

Tiroid fonksiyon testleri (TSH, T3, T4)

Serum protein elektroforezi İmmünglobülinler

Anti-HIV

Parazitik açıdan fekal analiz Akciğer grafisi

Abdominal ultrasonografi (lenfoma?) Deri biyopsisi

(32)

Tablo 8. Kaşıntının tedavisinde yer alan lokal ve sistemik ajanlar (167,168)

Lokal Tedavi Sistemik Tedavi

Mentol Kâfur Fenol Sulu pudralar Topikal anestezikler Doksepin Topikal aspirin Topikal antihistaminikler Topikal immünmodülatörler H1 antihistaminikler Trisiklik antidepresanlar Opioid antagonistleri Talidomid Ondansetron Kapsaisin Krotamiton Strontium nitrat Amazonian Kolestiramin Aspirin Kortikosteroid Mirtazapin Foto(kemo)terapi (Ultraviyole A/ Ultraviyole B)

(33)

MATERYAL VE METOD

Bu araştırma, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda kronik kaşıntıyla takip edilen hastaların yaşam kalitelerini belirlemek amacıyla kesitsel tanımlayıcı desende tasarlanmıştır. Bu araştırmada uluslararası etik kurallara uyuldu ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu’ndan onay alındı (Ek 1). Hastaların kimlik bilgileri toplanmadı. Çalışmaya katılmak istemeyen hastalara anketleri boş teslim edebilecekleri söylendi. Çalışmanın veri toplama aşaması Mayıs 2008-Mayıs 2009 tarihleri arasında yürütüldü.

Araştırmaya Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’na başvuran 18 yaş üstü, üç aydan uzun süren kronik kaşıntılı hastalar alınmıştır. Çalışmaya nonspesifik pruritusla beraber kaşıntı şikâyeti olan atopik dermatit, kronik ürtiker, yaygın yüzeyel mikoz ve bunlara bağlı id reaksiyonları, seboreik dermatit, psoriazis, pitriyazis rozea, liken plan, liken simpleks kronikus ve dermatitis artefakta tanılı hastalar alındı. Gebeler ve son üç ay içinde kaşıntıya yönelik topikal ya da sistemik medikal tedavi görenler çalışmaya dâhil edilmedi. Hastalar hastalıklarına göre gruplandırılmadı. Polikliniğe kronik kaşıntı nedeniyle başvuran hastalardan tanısı klinik olarak konulan 124 kişi araştırmaya davet edildi. Bunlardan 110 kişi çalışmaya katılmayı kabul etti. On dört kişinin çoğu başta zamanlarının kısıtlı olduğu gibi gerekçelerle ankete katılmayı reddetti. Tüm hastalarda hemogram, açlık kan şekeri, böbrek fonksiyon testleri, karaciğer enzimleri, tiroid fonksiyon testleri, idrar testleri ve serum IgE düzeylerine bakıldı. Daha sonra araştırma anketi, araştırmanın amacını belirten bir yazıyla birlikte araştırmaya katılanlara dağıtıldı ve formu doldurduktan sonra teslim etmeleri istendi. Hastalar hekim gözetiminde anket sorularını kendileri yanıtladılar. Anket, hastaların sosyodemografik özelliklerini ve yaşam kalitesini sorgulamakta olup toplam 78 soru

(34)

içermekteydi. Açık uçlu 29 sorudan oluşan sosyodemografik bölümde her bir hastanın ad-soyad, yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, çalışma durumu, mesleği, evdeki toplam kişi sayısı, ısınma şekli, evde bitki ve evcil hayvan varlığı, dermatolojik tanısı, hastalık süresi, hastalığın yaygınlığı (tutulum yüzdesi), hastalığın başlama yaşı, tedaviye başlama yaşı, düzenli tedavi görüp görmediği, hâlâ uygulanan tedaviler, güneş-kaşıntı ve giysi-kaşıntı ilişkileri, eşlik eden ek bir sistemik hastalık varlığı, psikiyatrik hastalık olup olmadığı, başka bir hastalık nedeniyle ek ilaç kullanımı olup olmadığı, alkol ve sigara kullanımı bilgileri kaydedildi. Yaşam kalitesini sorgulayan anketlerden, Modifiye pruritus indeks (MPİ) ve standart test skindex-29 kullanıldı. MPİ araştırmacılar tarafından MPDİ soruları kaşıntıya uyarlanarak yeni bir anket olarak geliştirildi. Bu test, araştırmaya başlamadan önce küçük bir hasta grubu üzerinde denenerek anlaşılırlığı test edildi. MPİ anketinde toplam 18 soru mevcut olup cevap seçenekleri dört sınıfta toplandı. Hastalar tarafından “hiç”, “biraz”, “oldukça” ve “çok” şeklindeki seçeneklerden birinin tercih edilmesi talep edildi ve bu seçenekler sırasıyla “0”, “1”, “2” ve “3” puan olarak kabul edildi. MPİ anketinde 1, 2, 3, 4, 5, 6, 9, 11, 13, 14 ve 15’inci sorular psikososyal olumsuzluk skalası; 16, 17, 18 ve 19’uncu sorular tedavi skalası; 7, 8, 10 ve 12’nci sorular günlük yaşamdaki zorluklar skalası olarak değerlendirildi. Skindex-29 anketinde ise toplam Skindex-29 soru mevcut olup, cevap seçenekleri beş sınıfta toplandı. Hastalardan, “hiçbir zaman”, “nadiren”, “bazen”, “sıklıkla” ve “her zaman” şeklindeki seçeneklerden birinin tercih edilmesi istendi ve bu seçeneklere sırasıyla “0”, “25”, “50”, “75” ve “100” puanları verildi. Skindex-29 anketinde 2, 4, 5, 8, 11, 14, 17, 19, 21, 24, 25, 28 ve 29’uncu sorular fonksiyon skalası; 1, 7, 10, 16, 18, 23 ve 26’ncı sorular semptom skalası; 3, 6, 9, 12, 13, 15, 20, 22, 25 ve 27’nci sorular emosyon skalası olarak değerlendirildi. Katılımcılardan son olarak kaşıntı skorları arasından tercih yapmaları da istendi. Kaşıntı skorunu değerlendirmede kullanılan ölçek de dört seçenekten oluşmakta olup puanları sırasıyla “0”, “1”, “2” ve “3” arasında değişmekteydi. Kaşıntı skorları aşağıda gösterildiği gibi belirlendi:

YOK ---0 HAFİF-Ara sıra, hafif kaşıntı---1 ORTA-Gece uykusunu bölmeyen, devamlı veya aralıklı kaşıntı ---2 ŞİDDETLİ-Gece uykusunu bölen, rahatsız edici kaşıntı---3

Hastalara sorulan sosyodemografik sorularla beraber MPİ ve skindex-29 soruları ile kaşıntı skorlarını içeren ve çalışmada kullnılan anket formunun örneği Ek 2’de gösterilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Süleyman Kani İrtem müta­ rekeden sonra, idarecüik mesle­ ğinden ayrılmış ve kendini yalnız ilmi tetkiklere vermiştir.. Bilhas­ sa ötedenberi Osmanlı tarihinin

Refleks göz yaşı sekresyonu ve lakrimal drenaj artan yaşla birlikte önemli derecede azalmaktadır.. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu yaşlı insanların önde gelen

Buna göre diyabet hastalarında ağız ve diş sağlığına ilişkin yaşam kalitesi düzeyinin diyabet hastası olmayan bireylere göre daha kötü olduğu ve diyabet

The figure2 describes that for example beach image is given as an input query image .the output image obtained is that the similar type of the beach input images.. Figure2:

Evresi ileri olan hastalarda fiziksel fonksiyon, fi- ziksel rol güçlüğü, genel sağlık, vitalite ve emos- yonel rol güçlüğü alt ölçek ortalamalarının daha düşük

Küçükkömürler ve Sakallı-Uğurlu (2017) tarafından bu eksikliği gidermek amacıyla temas kuramlarının tamamı bir arada incelenerek sunulmuştur. Mevcut makalede ise

Dolayısıyla; hayali temas kuramı diğer temas kuramları gibi gruplar arası endişenin azalmasına dair bulgular sunmaktadır (Crisp ve Turner, 2009), ama doğrudan bir teması ima

Bulgular: TDA’dan bir yıl sonra değerlendirilen VAS ağrı skorunda, Lequesne İndeksinde, WOMAC skorlarında ve SF-36 Ölçeği skorlarının hepsinde cerrahi