• Sonuç bulunamadı

Pertek Kalesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pertek Kalesi"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ERTUĞRUL DANIK*

(2)

P E R T E K K A L E S I

I. ESKİ PERTEK'İN

COĞRAFYASI VE JEOLOJİSİ

A

nfik dönemdeki adı ile Arsanias'ın yani Murat Nehri'nin kıyısında, Tunceli iline bağlı bugünkü Pertek ilçe merkezinin 5 km güneyinde kurulu iken, Keban Baraj Gölü rezervuar alanı içinde kalan Eski Pertek kenti; dönemi içinde güneyde Elazığ ili ile sınırlanırken; doğusunda, batısında ve kuzeyinde, kuzeye doğru gittikçe yükselen dağ sıraları ile çewilidir. Batı yönünde Kurmizak ve Çemişkezek, kuzey yönünde Sağman, doğu yönünde Mazgirt kaleleri, güney yönünde ise Bekçiler ve Harput kalesi, yakın ilişkili kaleler durumdadır.

Güneydeki alçak seviyeli tepelerin oluşturduğu Harput Platosu'na ve dönemin Murat Vadisi'nden batıdaki Çemişkezek'e doğru giden az engebeli alana karşın, doğu ve kuzeyde yer obn yüksek rakımlı dağ sıraları, günümüzde de olduğu gibi, Pertek'i daha çok güney yöndeki Harput ve batıdaki Çemişkezek ile ilişki kurmaya zorlamıştır.

Bölgenin en tipik jeolojik formasyonu, "Pertek Formasyonu" olarak isimlendirilen orta Eosen Kalkeri formasyonudur. Fazla miktarda Orta Eosen Nummulitleri ve başka mikrofosiller ihtiva eden bu formasyonun, tip lokalitesinin kalınlığı 200 m. den fazla olup, alt kısmı greli ve arjilli, üst kısmı sof kalkerdir ve deve tüyü rengindedir. Doğu batı yönünde 100 km. den fazla devam eden bu koyoç sırası, güney kuzey hattında Hozat, Tunceli merkez üzerinden Nazimiye ilçesine kadar devam eder'. Söz konusu formasyondan alınan kayaç parçaları üzerinde yapılan mineralojik inceleme, bu kayaçları "andezit" olarak tanımlar.

II. P E R T E K A D I N I N K A Y N A K V E K Ö K E N İ

Bölge genelinde gerek yerleşimin bulunduğu Tunceli ve gerekse hemen güneyinde yer alan Elazığ bölgesi tarihi coğrafyasına ilişkin bilgilere kısmen de olsa rastlanırken ve bu konuda öneriler sunulurken; Pertek adının lokalizasyonu yo da idenditifikasyonu konusunda çok fazla bilgiye rastlanılmamaktadır. Yerleşimin gerek Asur ve gerekse Urartu yazılı metinlerinde anılmaması ya da farklı bir isimle onılıyorsa bunun henüz bilin­ memesi, bir sorun olarak durmaktaysa da, Hitit

metinlerinde geçen "Pittiiarik" kentinin Pertek olarak önerilmesi^ bu konuya ilişkin ilk ve tek bilgi olarak görülmektedir. Her ne kadar yerleşim yerinde yeterli ve detaylı araştırma ya da bilimsel kazı yapılmamışsa do, mevcut kimi bilgiler bölgede Hitit, Asur ve Unartu egemenliklerinin yaşandığını göstermektedir. Bu egemenlikler sırasında ise, kale alanının kullanıldığını^ kale içinde ve kalenin oturduğu kayalık alanda bulu­ nan işçiliklerden anlayabilmeldeyiz.

Hitit metinlerindeki "Pittiarik" dışında farklı bir isim önermesi bulunmayan Pertek yerleşiminin, adı ve kaynağı konusunda ilk önermeyi yapan Evliya Çelebi, kalede bir dönem var olduğunu söylediği bir karakuş kabartması ya da heykeli­ nin, Moğol dilinde "Pertek" olarak anıldığını belir­ tir'. Evliya Çelebi'nin görmediği ancak, var olduğunu söylediği söz konusu heykelin varlığı ve açıklaması, Pertek adının açıklaması için yetersiz kalırken; bu görüşten sonra gelen önermeler arasındaki en ciddi öneri "küçük kale" ya da

"kalecik" şeklinde yapılan açıklamalardır*.

* Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzeleri Müdürü 06100 Ulus/Ankara tugruldanik@yahoo.com

' Bölgenin jeokjiik yapısı hakkında detaylı bilgi için bkz. / ! j s h a r 1 9 6 5 : İ 5 , 3 6 .

' Ertem 2003: 43; ismin geçtiği metinler ve yoyınfar için bkz. Ertem 1973: 112.

' Bu kullanımbra ilişkin olorak bkz. Işık 1989; Köroğlu 1996: 21.

' Evliya Çelebi 1970: 109. Ne yazık ki "Çel^i" önermesi olan bu görüş, günümüzde de taraftar bularak değerlendirrneler yapılır. Aynı göriişe katıkınlardan Naşit Uluğ, Pertek adının eski Türkçe'de büyük ve yırtıcı bir kus olduğunu belirtirken (1939: 20); Kenan Güven, kartal heykelinden yoka çıkarak, bu defo bu kuşa "Portok" adının verildiği gibi farklı bir yorum getirir (1991: 43). Kenan Güven in "Portok" yorumunun kaynağı belli değilse de. Cenap Osmanoğlu'nun "Portuk Beyliği" yorumundan

t

1966: 9) yararlanmış olduğu düşünülür. Ancak her iki oynağın da "Portok" ya da "Portuk" adının kökeni konusunda bilgi vermemesi, bu yorumu güvensiz kılar. ' Bu oçıklamalar arosındo Vital Cuinet, Pert^ adının yerel

konuşma dilinde "kale" anlamına geldiğini belirtirken (1891: 398); Nurettin Ardıçoğlu, Pertek kelimesini "Pert" köküne indirerek bu kelimenin "kale" anlamında olduğunu ve "ek" takısı eklenmesi ile birlikte, Pertek'in "küçük kale" anlamında "kalecik" demek okJuğunu belirtir (1936: 529). Bilal Aksoy ise Pertek Adının ^part-ak" şeklinden kay­ naklandığını ve bu ismin Erzurum'a bağlı Pertek Vöyii, Kahramanmaraş'ın kuzeyindeki Pertus Kalesi, Kars'ın Susuz ilçesine bağlı Pertik köyü ile Bingöl ili Kığı ilçesine bağlı Pertek köy odları ile birlikte PortTorla ilişkilerıdirip, Arap fetihlerinde Pertek Kalesi'nin adının "kaleci^k" anlamında "Berdek" olarak değiştirildiğini ancak, bu adın uzun süre yaşamadığını belirtir (1985: 82, 83). Doha sonra bu düşüncesinden de vazgeçerek, önceki yorumun güve­ nilir kanıtlaro dcyanmodığını belirten Aksoy, Ermenice "Pert" kelimesinin kale, sur, müstahkem yerleşim birimi gibi anlamlarında kullanılmasından yola çıkarak, Pertek adının "kalecik" ya do "kale yeri" olabileceğini belirtir {2000b: 12).

(3)

E R T U Ğ R U L P A N İ K

Yapılan bu açıklamaların farklı noktalardan yola çıkarak aynı sonuçla buluşmasına karşın; farlı bir öneri olarak "köprücük", "geçit yeri" ve "köprü yeri" şeklinde bir başka açıklamalar görülür*.

Bütün bu yorumlar ve değerlendirmeler, Pertek adının kökenini açıklama konusunda yeter­ li ve net bilgiler sunmaso do; genel ortak yargı, Pertek adının daha çok "kale" anlamında bir kul­ lanım eğilimini göstermektedir. Ancak, güvenilir ve bilimsel yeterliliği olan bir açıklama henüz yapılamamıştır.

III. T A R İ H S E L G E L İ Ş İ M S Ü R E C İ N D E P E R T E K

1966-1977 yılları arasında, Keban Barajı Projesi kapsamında yapılan kazı ve araştırmalar^, yöre tarihini Poleolotik Dönem'e kadar götürmek­ tedir. Özellikle I. Kılıç Kökten'in Pertek'in Yeniköy tarlalarında saptadığı çakmaktaşı alanı' ile

Karataş Kayaaltı Sığınoğı'ndaki buluntular', Poleolotik Dönem (M.Ö. 400.000-10.000) insanının, Murat Suyu Vadisi ile birlikte Pertek yöresini yerleşim olanı olarak kullandığını gös­ terir.

Kayaaltı sığınakları şeklindeki bu yerleşimler­ den sonra, Pertek Kalesi çevresinde farklı bir yerleşimle ilgili bilgi bulunmasa da; Çemişkezek'in Pulur köyü Sakyol Höyük ile Yeniköy Gavurtepe Höyük'te yapılan kazılar'" Neolotik Dönem'den itibaren kesintisiz bir köy tipi yerleşimin bölgede görüldüğünü kanıtlar. Ancak, gerek Pertek Kalesi yakın çevresinde, gerekse Pertek'e çok yakın bulunan ve yine Keban Baraj Gölü olanı altında kalmış bulunan Til Köyü Höyüğün'de bilimsel kazıların yapılmamış olması, Pertek'in bu dönemlerini karanlıkta bırakır ki, olasılıkla bu dönemlerde bölge Sakyol ve Gavurtepe'de olduğu gibi kesintisiz olarak iskan edilmiş olmalıydı.

Kalkolitik ve İlk Tunç dönemlerinde artan sayıdaki yerleşim olanı, bölgeyi önemli ve strate­ jik bir konuma getirirken; yörenin tüm bu dönem­ lerdeki bilinen ilk adı "işuvvo"" olup, Pertek

yerleşimi de bu sınırlar içinde yer olmaktaydı. İlk defa Hitit İmparatorluk yazıtlannda anılan lşuwa adı, Asur yazıtlarında "Işua" olarak anılır ki; Hitit Kralı Şuppiluliuma Dönemi'nde (M.Ö.

1380-1345) Mitanniler'le yapılan bir antlaşmadaki "(....) Fırat'ı geçtim ve Işuvvo'ya girdim {...)" ifade-si'^ lşuwa sınırının Fırat'tan başlayıp doğuya doğru uzandığını gösterir.

Hitit Kralı Şuppiiuliuma'nın Fırat'ı geçip Işuvva bölgesini ele geçirmesi ve bir barış antlaşması yapması, M.Ö. XIV. yüzyılın ikinci yarısından önce bölgeye Hitit'lerin hakim olduğunu gösterirken; bu tarihten önce bölgede Mitanniler'in varlığını öğrenmekteyiz. Hititlerin bölgedeki varlığı, Pulur (Sakyol) kazısı verileri ile kanıtlanırken; Lehmann-Houpt'un sözünü ettiği ve ülkesine götürdüğünü belirttiği Pertek Kalesi civarında bulunan kalkanlı bir asker kabartması", Hitit'lerin ardından AsuHular'ın Pertek'te yerleştiğini gösteren önemli bir kanıttır.

Hititlerin hemen ardından bölgeye AsuHular'ın egemen olduğunu gösteren bir başka kanıt da, Asur Kralı I.Tukulti Ninurto'yo (M.Ö. 1244-1208) ait olan ve "Aİzi Kralı Ehli Teşub'un 4 başkentini ve Amadini'nin 6

' İlk yorumunda Zerdüşt akidesinde "Çtvnota-Pere" adındaki bir köprü ile, bugün yöresel dikje kulbnılan "pır" ve "pere" kelimelerinin eşdeğer olabileceğini bu nedenle de önemli bir geçiş noktasında bulunan Pertek'in, "Pere-tek= köprücük' anlamında kulbnıkıbileceğini belirten Eikıl Aksoy (1985: 24), daha sonra Pertek'in halk arasındoki "Perteg' söyleminden yola çıkarak "tog" ekinin eski EnDenice deki "semt, yer, mahal" karşılığının, "Perteg" obrak "geçit yeri" ya da "köprü yeri" açıkbmasını yapar (2000b: 12).

' Bu proje kapsamındaki çalışmalar, daha çok Elazığ bölge­ sine ilişkin olsa da; Hamit Zübeyr Koşoy başkanlığındaki Pulur (Sakyol), Yeniköy (Gavurtepe) kozıkın ile, Cevat Erder başkanlığında Pertek Kalesi ve çevresindeki yapıbr ile Til Köyü araştırmaları ve İ. Kılıç Kökten başkanlığındaki Prehislorik çevre araştırmaları, yöreye ilişkin arkeok>jik, sanat tarihi ve etnografik çalışmakır olarak değerlendirilir. ' Kökten 1971: 15.

' Kökten 1972: 2; 1974: 4.

'° Anılan her iki höyükteki kazı çolışmakın ve sonuçbn için bkz. Koşoy 1976a ve 1976b.

" Koşoy 1976a: xvii. " Köroğlu 1996:64 " Lehmann-Houpt 1907: 60.

(4)

PERTEK K A L E S İ

güçlendirilmiş kentini fethettim {...}" ' şeklindeki yazıtdır. A İ z i d i y e sözü edilen Elazığ ile birlikte Pertek ve çevresini d e ele geçiren Asurlular'ın ege­ menliğinin b i r a r a kesintiye uğradığını ise, Asur Kralı I. Tukultiapil Eşarra'ya ( M . Ö . 1 1 5 5 - 1 0 7 7 ) ait bir yazıtta yer a l a n ve 5 0 y ı l d a n bu y a n a bu Muşkiler'in o t u r d u ğ u A İ z i ve l ş u w a ' n ı n ele geçiril­ diğini belirtmesinden a n l a y a b i l m e k t e y i z . A y n ı krala ait bir tablette y e r a l a n yazıttaki " ( . . . ) B ü y ü k Hatti ülkesinin M i l i d i a kentine i l e r l e d i m . Allumaru'nun haracını a l d ı m . l ş u w a ülkesinin Enzatu kentini ve Suhmu ülkesini f e t h e t t i m . Esirler olarak ülkeme d ö n d ü m (...)" ifadesi y a z ı t v e tablette yer a l a n b u seferlerin a y n ı m ı , y o k s a i k i n ­

ci bir sefer m i kuşkusunu y a r a t s a d a , y e t e r l i v e r i

b u l u n m a m a k t a d ı r . M . Ö . VIII, y ü z y ı l a k a d a r devam eden Asur egemenliği ve kesintiler d ö n e ­ minde, b ö l g e n i n a d ı Kültepe m e t i n l e r i n d e •Şupana", Urartu y a z ı t l a r ı n d a " Ş u p a ( n e ) " v e A s u r yazıtlarında " Ş u p p a " o l a r a k g e ç e r ' v e 'Sophane" o l a r a k , içinde Pertek'in d e y e r a l d ı ğ ı tüm Tunceli bölgesi o l a r a k lokalize e d i l i r .

M . Ö . VIII. y ü z y ı l d a n s o n r a K r a l M i n u a

Dönemi'nde ( M . Ö . 8 1 0 - 7 8 5 / 7 8 0 ) U r a r t u ' l a r batıya yönelerek, Fırat'a k a d a r o l a n t ü m b ö l g e y e egemen olurlar. Bu d ö n e m e a i t P a l u y a z ı t ı n d a y e r alan ve bugünkü H o z a t o l a r a k l o k a l i z e e d i l e n Huzana kenti ülkesi - d a h i l i n e , Pertek y e r l e ş i m i de giriyor olmalıydı k i , b u d ö n e m d e b ö l g e n i n adını " H u z a n a " o l a r a k a n m a k y a n l ı ş o l m a s a ir. Urartu'nun bölge egemenliği i ç i n y a p t ı ğ ı çalışmalar, I. A r g i ş t i D ö n e m i ' n d e ( M . Ö . 7 8 5 / 7 8 0 - 7 5 6 ) d e v a m e t t i r i l i r k e n ; II. S o r d u r Dönemi'nde ( M . Ö . 7 5 6 - 7 3 0 ) b u e t k i n l i k l e r doruğa ulaşır ve Fırat N e h r i a ş ı l a r a k , M a l a t y a vergiye bağlanıp tüm Elazığ ve T u n c e l i b ö l g e s i n ­ deki kaleler ve kentler ele geçirilir. A n c a k , M Ö . 735'li yıllarda Asur Kralı III. T u k u l t i - a p i l - E s o r r o (Tıplatpileser), Aİzi ve Şuppa y a n i E l a z ı ğ v e Tunceli bölgelerini ele geçirip U r a r t u b a ş k e n t i Tuşpa'ya (Van) d o ğ r u ilerler. Bu s ü r e ç t e b a ş l a y a n geçici Asur egemenliğinin kesin t a r i h i b i l i n m e s e de, M . Ö . VIII. yüzyılın sonları i l e V l i . y ü z y ı l ı n başlarında, bölgede yeniden k u r u l a n U r a r t u e g e ­ menliğinin v a r l ı ğ ı , U r o r t u k ü l t ü r v e r i l e r i n d e n

anlaşılırken; II. Rusa Dönemi'nde ( M . Ö . 6 8 1 -6 4 5 ) , bölgenin kesin olarak Urartu'ların elinde olduğunu bilmekteyiz Bu egemenliği tescil eden ve Urortu Dönemi'ne torihlendirilen çok sayıda Urortu kültür varlığı ise, dağınık olarak bölge geneline yayılmış olarak görülür^^ Kesin tarih-lemesi yapılmamakla birlikte, Urortu Döneminde Pertek Kolesi'nin kullanıldığını, kalenin oturduğu o n a kayalıklarda yer olan kaya basamakları, kale

içinde yer olan kutsal olan ve sarnıç gibi kaya işçiliklerinden anlayabilmekteyiz.

II. Ruso'nın egemenlik yıllarında doğunun yükselen yeni gücü Medler, 11. Rusa'nın oğlu III. Sarduri, ve devamında IV. Sordur ile III. Rusa d ö n e m l e r i n d e tehdit o l m a y a devam eder ve nihayet M . Ö . 6 1 2 yılında İskitler'le birlikte hareket e d i p , Asurlor'ın d a desteğiyle Urortu egemenliğine son vererek, Kızılırmak yakınına kadar ilerlerler .

M . Ö . V I . yüzyılda Pers kralı 111. Kuroş Dönemi'nde ( M . Ö . 5 5 9 - 5 2 3 ) Pers egemenliğinde görülen bölge, Kuraş'ın devamında i. Darius Dönemi'nde ( M . Ö . 5 2 1 - 4 8 6 ) , Darius adından kaynaklanarak "Doronolis" olarak lokalize edil­ meye çalışılsa d a , Darius'un yaptığı Satraplık düzenlemeleri içinde bölge " A r m e n i a " sotroplığı o l a r a k a n ı l ı r ' . A y n ı yüzyılın sonlarında l. Artokserkses (Artohşotro) D ö n e m i ' n d e ( M . Ö . 4 2 5 - 3 9 5 ) bölgeden geçen antik dönem yazarı Ksenephon, aynı yönde bilgiler vererek; b>ölgeyi A r m e n l e r ' i n , M o r d l o r ' ı n ve K h a l d e r o l a r ' ı n yaşadığı " A r m e n i a " olarak anar \

Kc'oğiy 1996: 68 K c - o k ' 1996 58

Koroöh 1996, 62.

A K S O V 1 ^85. 49,

Kircbenin tam metni icın bkz Köpoğlu 1996 49 Erzc-r, 1986, 30-34, Sevin 1987 282, Koroğlu 1996 80-66

B: aedc-ki Urortu Dönemi kultur varlıkları İçin bkz Burney 1957 37-53, Schofer 1974 33-37, Scholer 1977 249-266 Yıldırım 1988 217-228, Bell. 1993 61-57, Domk 2001 12-16

Kına! 1962 258 Köroglu 1996 8 8 , 8 9 Kınal 1962 2 6 1 , 262, Erzen 1986 40-42 Ktenephon i 974 1 21

(5)

ERTUĞRUL PANİK

M . Ö . 3 3 1 yılında Persler, Büyük İskender karşısında y e n i l i n c e , d a ğ ı l ı p y o k olurlar ve Persler'in boşluğunu Makedonyalılar doldururlar. Büyük İskender'in H i n d i s t a n ' a d o ğ r u seferde

olması nedeniyle, bölgeye vali olarak atanan Sabiktas'm kötü ve baskıcı yönetimi bölge halkını isyan ettirir ve eski bir Pers soylusu olan I. Ariotres, " K a p a d o k y o Krallığını" kurarak Pertek dahil olmak üzere tüm Tunceli bölgesini egemen­ liği altına alır. Hindistan seferinde ölen İskender'in yerini a l a n Perdikkas, ayaklanmaları bastırıp yöreyi kısa süreli olarak tekrar Makedonya ege­ menliği altına alırsa d a , 1. Ariatres'in oğlu II. Ariatres, M . Ö . 3 0 1 ' d e K a p a d o k y o Krallığı'nı yeniden kurarak, bölgeyi tekrar ele geçirir^''.

İskender'in ölümünün a r d ı n d a n başlayan taht kavgaları sonucunda, IV. yüzyılın sonunda kurulan Selevkoslar, A n a d o l u genelinde egemen­ lik oluştursa d a , birçok bölgede olduğu gibi Pertek ve Tunceli bölgeleri de haraç veren yerel krallıklarla yöneltilir. A n c a k , III. Antiokhos Dönemi'nde bölge tamamen Selevkoslar'm ege­ menliğine girer. Bir süre sonra artan Roma baskısı ve devamında M . Ö . 1 8 8 ' d e "Apemeia Barış" anlaşması ile birlikte y ö n e t i m Romalılara devredilir. Bu sırada oluşan otorite boşluğu ile b i r l i k t e , b ö l g e d e k i Ermeni satrapları bağımsızlıklarını ilan ederler. M . Ö . 8 3 ' d e Tigran, Partlar'ın d a yardımı ile bölgeyi ele geçirip, kayınpederi o l a n Mithradates ile birlikte Roma topraklarına yönelince, Romalı komutan Lukullus M . Ö . 6 9 / 6 8 yılında Tigran üzerine yürüyüp böl­ geyi y a ğ m a l a r . Devam eden çalışmalar uzun sürmez ve Tigran, hem kendini hem krallığını Romalı komutan Pompeius'un hizmetine sunar^^ Tigranes'in Roma hizmetine girmesinin ardından d a , kayınpederi Pontus Kralı Mithradates ve oğlu Tigranes ile ilişkileri bozulur. Tigrones, bütün veli­ aht oğullarını öldürünce, son o ğ l u Tigranes, dedesi Mithradates'in desteğiyle babasına karşı isyan ederse d e , d e d e s i n i n R o m a l ı l a r ' o yenilmesinin ardından teslim olur. Bütün bu kargaşa dönemi, bir süre d a h a devam eder ancak, M . Ö . 55'lerde İmparator Vespasianus Dönemi'nde bölge Roma egemenliğine girer^'.

Uzun süre Roma egemenliğinde kalan bölge, M.S. 3 9 5 yılında ikiye bölünen impara­ torluğun Doğu Roma bölümünde, yani Bizans İmparatorluğu'nun egemenlik sahasında kalır. Bu yıllarda artan Sasani baskısı sırasında, bölge Bizans ve Sasaniler arasında el değiştirse d e ; M.S. 6 3 8 yılında A r a p l a r ı n Sasani İmparator-luğu'nu yıkması ile birlikte, çekişme ve el değiştirmeler Bizanslılar ile A r a p l a r arasında devam eder. Bu çekişmeler M.S. 7 0 0 ' d e n sonra Emeviler, M.S. 7 5 2 ' d e n sonra ise Abbasilerle devam eder^.

M.S. 8 3 7 yılında İmparator Theoplis'in d o ğ u seferinde, Fırat'ın doğusunda olduğu belirtilip y a ğ m a l a n a n "IV. A r m e n i a " teması içindeki kentlerden Değik ve Hozon'daki C m u / C m n u (?), Palin (Bağın), Meckert (Mazgirt) ve Anki (?) kent­ leri^ arasında Pertek'in adı geçmez. Bu dönem içinde IV. Armenia teması içine alınan bölgede, M.S. 863 yılında bu defa Petronas'ın yağması görülür. M.S. 9 3 4 yılında Romanos Lekapenos, Romanopolis adını taşıyan Kleisun ile birlikte Anzitene ve Hanzit'i " M e z o p o t a m y a " teması içine dahil eder. M.S. 9 5 0 yılında ise, merkez Hozat olmak üzere "Khozan" teması kurulur k i , bu tema içinde "Çemeşkocagk" d i y e anılacak o l a n "Hieropolis" ve " K u r m i z o k / K u r b i z a k " kaleleri d e bulunmaktadır^'. A n c a k , tema içinde y i n e Pertek'in adı anılmaz k i , bu dönemlerde Pertek'in kent ya da kale olarak kullanılıp kullanılmadığı, bu durumda bir soru işareti oluşturur.

M.S. 9 6 4 yılında İmparator Theofono ile işbirliği yaparak, Bizans imparatoru Nikefor'u öldürüp tahta çıkan Çemişkezek'li Jean Tzimisches, M.S. 9 7 4 yılında d o ğ u y a d o ğ r u ilerleyerek bölgede etkinlik kurar ki, imparator'un doğum yeri olduğundan olsa gerek, "Hieropolis" kenti "Çımışgadzak" olarak anılmaya başlanır. Aynı dönem içinde bölge IV. Armenia teması altında kimi zaman " K h o z a n " , kimi z a m a n ise "Hantsit" eyaleti olarak anılır*'.

" Aksoy 1 9 8 5 : 7 5 , 7 6 . " Aksoy 1985: 79, 80; Erzen 1986: 44, 45. " Erzen 1986:46. Aksoy 1985: 93-107. ^' Honigman 1 9 7 0 : 5 5 , 5 6 . " Honigman 1970: 6 8 , 7 5 . A^teos 1987: 9-11,23, 24, 32.

(6)

P E R T E K K A L E S İ

İonnes Tzimisches'in bir süre sonra kendi isteğiyle tahttan çekilip, p a p a z l ı k y a p m a y a boşlaması sonrasında, yeni imparatorun otorite kuramamosı ve oluşan zaafiyetler, çeşitli isyan­ lara neden olur. 9 7 6 - 9 7 9 ' d a k i Bardas Skleros, 9 8 7 - 9 8 9 ' d a k i Bardas Phokas isyanları, bölgedeki Bizans etkisini büyük ölçüde yok e d e r " . Tam bu sırada yaşanan karışıklıklar orasında d o ğ u d a n gelen yeni güç Türkler, 1 0 1 8 ' d e n itibaren bölgeyi yoklarlar. Ö n c ü akınlarla başlayan giriş, Çağrı ve Tuğrul Bey d ö n e m l e r i n d e iyice a r t a r " . 1071 Malazgirt Savoşı'nm a r d ı n d a n Türkmen kitleleri bir d a h a çıkmamak üzere A n a d o l u ' y a a k m a y a başlarlar. Bu yıllarda b ö l g e d e yerel otorite kuran Phileratos, gelen bu baskıya direnemez ve süreç içinde tüm kalelerini k a y b e d e r " .

Sultan M e l i k ş a h t a r a f ı n d a n D i y a r b a k ı r ' ı (Amid) ele geçirmeye gönderilen Fohr o l - D a v l o Muhommed bin C u h o y r ' m (Fahrüd Devle) komu­ tanlarından Çubuk Bey, Phileratos'un elinde bulu­ nan Harput ile bidikte Palu ve Pertek gibi kaleleri de ele geçirir^ ve Ç u b u k o ğ u l l a n adıyla kendi beyliğini kurar. 1 0 8 7 - 1 1 1 3 yılları a r a s ı n d a Çubukoğullan denetiminde bulunan b ö l g e n i n , Elazığ bölgesinde kalan Harput ve Palu gibi merkezleri Artukoğlu Belek Bey ele geçirirken^", Pertek merkezi ve çevresine Mengücekliler ege­ men olurlar^'. A n c a k gerek Belek G a z i ' n i n Erzincan'a yaptığı bir seferde ve gerekse 11 6 4 yılında A r t u k o ğ l u F a h r e d d i n K a r a a s l o n ile Necmettin A l p ve Devlet Ş a h ' ı n Pertek ve Çemişgezek üzerinden Sivas'a ilerlemelerine ses­ siz kalışları y a d a g ö z y u m m a l a r r " ; Mengücekliler'in güneyde kolan bu sınır hattında, tam olarak denetim ve otorite kuramadıklarını düşündürür. A s l ı n d a bu d u r u m sadece Mengücekliler için d e ğ i l , Artuklular için de geçer­ li olmalıdır. Çevre illerde y a p ı l a n ve egemenlik­ lerin tescili o l a n , dönemin kültür mirasının Tunceli ve Pertek bölgesinde g ö r ü l m e m e s i , merkezi otoritenin tam olarak yerleşmemiş oluşundandır. Bölgenin coğrafi yapısı, tarımsal arazisinin azlığı ve doğa şartlarının elverişsizliği, bu düşüncenin nedenleri arasında sayılabilir k i ; bu dönemde bölge, sadece geçiş bölgesi ve bu geçişlerin kont­ rolü amacıyla kullanılmış olmalıdır.

1 2 2 6 yılında kadar devam eden dönemin sonunda, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'ın D o ğ u A n a d o l u seferinde sessizlik bozulur. Bölgenin büyük bir bölümü ile bidikte Harput'un a r d ı n d a n ; Çemişgezek, Bağın, Pertek, Kurmizak ve M a z g i r t gibi kaleler Selçuklular tarafından ele g e ç i r i l i r ' . Ancak, Keykubad'ın başlattığı Selçuklu egemenliği uzun sürmez. O r t a Asya steplerinin yenilmez savaşçıları M o ğ o l l a r , 1 2 4 3 tarihli Kösedağ Savaşı'nın ardından tüm Anadolu'yu kasıp kavururken, Pertek Kalesi'ni de denetimleri altına olıHor. Bölgede bu her iki döneme ait eser­ lerin bulunmaması, Pertek ve kalesinin sadece bir kontrol noktası olarak kullanıldığını gösterirken; 1 3 4 0 ' l ı y ı l l a r d a , M o ğ o l egemenliği altında bağımsızlıklarını ilan eden Eretnalılar, bölgeyi ele geçirider. Yerel otoritelerin söz sahibi oldukları bu dönemde, 1 3 7 9 ' d a Pir Hüseyin Bey'in ölümünün a r d ı n d a n , Erzincan merkezli egemenlik kuran M u t o h h a r t e n " , bölgenin kontrolünü ele geçirir' . Timur ile Mutahharten'in siyasi işbidiği, bölge denetiminde Mutahharten'in gücünü arttırırken; 1 4 3 3 ' d e Timur'un A n a d o l u ' d a n ayrılması ile bir­ likte, ortaya bu defo Akkoyunlulor çıkar. Kara Yülük komutasındaki Akkoyunlulor, birçok kent ile birlikte Çemişkezek çevresi' ve dolayısıyla Pertek'i de ele geçiriHer.

Kara Yülük'ün 1 4 3 5 ' d e ölmesi ve devamındaki taht kavgalarının ardından. Uzun Hasan m liderliğindeki Akkoyunlulor uzun bir süre bölgede kontrolü sağlayıp, Çemişkezek ve Harput gibi merkezlerde yapısal çalışmalara gi­ rerler. Ancak, 1 4 6 0 yılında Osmanlı topraklarına d o ğ r u b a ş l a y a n y a ğ m a hareketleri, sonun başlongıcın: hazırlar ve 1 4 7 3 yılındaki Otlukbeli Savaşı'ndo Akkoyunlulor'ın yenilmesi ve 1478'de Uzun Hasan'ın ölümünden sonra Akkoyunlulor, parçalanıp yok oluHar'-.

Honiamcn 1970 9 10 • Cahen 1992 4-23

İJ-c. 1989 14. 15

• Turon 1993, U 7

Yınonc 1949 469, Abu I Forac 1987 351 Tuıon 1993 i 47

• Unol 1999 1 1 Turan 1993 61 • Tu-cn ^993 179

Mulohhanc-n ve colıirnalan hakkmda bkz Yücel 1982 Anoiüm 1984 7296

• Ymonc 194C 258 259 Sunguroglu 1958 125 126

(7)

ERTUĞRUL PANİK

Akkoyunlular'm dağılmasından yararlanan Safevİler, Şah İsmail'in A n a d o l u ' y a yolladığı misyonerler yardımı ile etkinliklerini arttırmaya çalışırlar. Bu misyonerlerden N u r Ali Halife, Tunceli bölgesinde yaptığı çalışmalarla, Pertek de

dahil olmak üzere, bir çok kaleyi Safevi egemen­ liğine katar. 1 5 1 2 ' d e tahta çıkan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ise, şehzade olduğu yıllarda Trabzon'dayken, yaptığı çalışmalardan

rahatsız olduğu Şah İsmail'in üzerine yürür. Çaldıran'da karşılaşan iki ordudan Safeviler, geri çekilmek z o r u n d a kalırlarsa d a , bölgedeki çatışmalar devam eder. Yavuz Sultan Selim Mısır'a doğru seferine devam ederken; Maraş Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa, Molla İdrisi Bitlisi ile birlikte, Çemişgezek Beyi Pir Hüseyin Bey'in de desteğiyle Nur Ali Halife'nin üzerine yürür ve Ovacık ilçesinin Tekir Yoylosı'nda yapılan savaştan galip ç ı k a r ı l Böylece bölgede Osmanlı egemenliği başlar. Pertek'in imar çalışmaları ile birlikte en parlak dönemi, bu tarih­ ten sonra başlar. Kalede yapılan onarımlar dışında; çok sayıda dönem eserini Eski Pertek yerleşiminde görmek m ü m k ü n d ü r " . Savaşın ardından Yavuz'un huzuruna çıkan Pir Hüseyin Bey, Çemişgezek Beyliği'ni ve dolayısıyla Pertek'in idaresini ele alır. 1534'deki ölümünden sonra oğulları arasında çıkan anlaşmazlık. Kanuni Sultan Süleyman tarahndon çözülür. Kanuni, bölgeyi 4 sancak 14 zeamete bölerek, bölgeyi Pir Hüseyin Bey'in oğullan arasında pay-laştırır^l Paylaşım esasına göre; M a z g i r d Sancağı M e h m e d (Muhammedi Mirza) Bey'e, Sağman sancağı Keyhüsrev Bey'e, Çemişgezek sancağı M e h m e d Şah Bey'e kalırken, Pertek sancağı Rüstem Bey'e bırakılır. Rüstem Bey'in ölümünden sonra ise, yerine oğlu Baysungur geçer^^

Pir Hüseyin Bey'e Yavuz Sultan Selim tarafından "kaydı hayat şartı" şeklinde verilen bölge. Kanuni Sultan Süleyman tarafından aileye devredilirse de, verilen bu imtiyaz fazla uzun sürmez. Bir süre sonra yönetime dışarıdan ata­ m a l a r başlar. Her ne k a d a r M a z g i r d S o n c a k b e y l i ğ i ' n e a t a n a n Erzurum Beylerbeyi

Arnavut Sinan Paşa'nın kardeşi A r n a v u t Kasım, Pertek Sancakbeyi Rüstem Bey'in itirazları sonu­ cunda yerine oturamasa d a ; Rüstem B e y ' i n devamında oğlu Baysungur ve devamında, Palulu Kulu Ağa ve çocuklarının bölge üzerindeki dene­ tim ve etkileri artar. Ö n c e Peri ve V c s g i r d nahiyelerinin yönetimini olan Kulu A ğ a , d a h a sonra Pertek kaymakamlığını da ele g e ç i r i r ' ^ ilerleyen süreçte ise. Pir Hüseyin Bey torunlarının bölgedeki etkisi gittikçe yok olur ve yerine çok sayıda feodal yöneticiler çıkar. Hemen her aşiret reisinin, çeşitli şekillerde nahiye m ü d ü r l ü ğ ü , kay­ makamlık, belediye reisliği, mahkeme azalığı ve meclis idare azalıkları gibi görevleri ellerine geçirmeleri, kendilerini hükümet g i b i g ö r m e l e r i n i sağlar. Geçim kaynaklarının sınırlılığı, vergi o r a n ­ larının fazlalığı gibi etkiler ise, diğer küçük aşiret­ leri talan ve soygun gibi hareketlere yöneltir. Bu durum Osmanlı Dönemi'nde çeşitli y ı l l a r d a yapılan tedip harekatlarına neden olur k i , a y n ı dunjm Cumhuriyet Dönemi'nde de devam eder ve istenmeyen üzücü olaylar yaşanır.

Cumhuriyet'in ilk kuruluş y ı l l a r ı n d a , I. Meclis'e milletvekili gönderen ve bu y ı l l a r d a Dersim olarak adlandırılan bölge içinde k a l a n Pertek, daha sonra yapılan yeni il d ü z e n ­ lemelerinde Elazığ'a bağlanırsa d o , d e v a m ı n d a

1935 yılında kurulan Tunceli'ye bağlanır.

IV. P E R T E K KALESİ IV.I. Y A P I S A L TARİHÇE

Eski Pertek yerleşiminin daha çok d o ğ u s u n d a kalmakla birlikte, günümüzde Keban Baraj G ö l ü alanı altında kaybolan Murat Nehri ve nehir kenarındaki kent bölümünün kuzeyinde, yüksek

" Sümer 1992: 15-39.

" Kale ve iki Osmanlı camisi dışmdo tümü Keban Baraj Golü altında kalan bu eserler için bkz. Anonim 1967.

Osmanoğlu 1966: 68; Volga 1994: 52, 53.

« Ünal 1991; Osmanoğlu 1966: 8 - 1 1 ; Yolgo 1994: 5 4 - 5 8 ; Ünal 1999: 35-51.

(8)

P E R T E K K A L E S İ

kayalık bir o l a n d a kurulan Pertek Kalesi' (Res. 1 -5) iç kale ve dış surlar o l m a k üzere iki bölümden m e y d a n a gelmekte o l u p , b u g ü n Keban Baraj G ö l ü alanı içinde o d a d u r u m u n d a d ı r (Res. 6-8).

Kalenin ilk kullanımına ilişkin o l a r a k Urartu Dönemi k o y a b a s a m a k l a r ı , kutsal olan (Res. 9 ) , sarnıç (Res. 10) ve diğer koya işçilikleri görülse d e , bu veriler bir kaleyi işaret etmemektedir^'. A n c a k , mevcut veriler k a l e n i n ilk o l a r a k b u d ö n e m d e kullanıldığını gösterdiği g i b i , k a l e i ç i n d e olmasa bile yakın çevresinde bir U r a r t u Dönemi yerleşimi y a d a yerleşimlerinin olması g e r e k t i ğ i n i gösterir k i , bu konuda Keban Projesi'nden ö n c e bir çalışma gerçekleştirilmediğinden, o l a s ı b u yerleşim konusunda veri b u l u n m a m a k t a d ı r .

Urartu sonrası uzunca bir süre k a l e v e k a l e alanının kullanıldığına ilişkin veri y o k t u r . G e ç R o m a / E r k e n Bizans dönemlerinde d ı ş s u r l a r ı n (Res. n , 12) bulunduğu alanın iç k a l e ile b i r l i k t e kullanıldığını gösteren burç i z i , b u d ö n e m k a l e sınırını tam o l a r a k belirlemese d e , o l a s ı l ı k l a b u g ü n k ü izlerle aynı olanı k a p l a m ı ş o l m a l ı y d ı . Bizans Dönemi sonlarında P h i l e r o t o s ' u n e l i n d e olan kale, Çubukoğulları t a r a f ı n d a n a l ı n d ı ğ ı n d a , olasılıkla mevcut d u r u m u ile, H a r p u t ' t a d o o l d u ğ u g i b i ekleme ve onarım y a p ı l m a d a n k u l l a n ı l m ı ş olunmalıdır. Kalenin b u g ü n k ü d u r u m u ile sekill-lendirilmesi ise O r t a ç a ğ d ö n e m i n d e o l m u ş t u r .

Kalenin kurulu bulunduğu a n a k a y a l ı k t a k i t a ş malzeme ile oluşturulan sur d u v a r l a r ı , O s m a n l ı Dönemi onarımları dışında, b ü t ü n s e l b i r ö z e l l i k göstermektedir k i , kale giriş k a p ı s ı ü z e r i n d e y e r o l a n ve kalenin bir b ü t ü n o l a r a k y e n i l e n d i ğ i y o d c yeniden şekillendirildiği d ö n e m i b e l i r t e n k i t a b e n i n kimi bölümleri o k u n a m a z y o d o t a m a m e n t a h r i p olmuşsa d o ; (...) Meliku'l- A l i m u ' l - A d i l M u h i y v ü A d i fi'l- A l e m i n (...) h a l l e d e ' l l a h u m ü l k e h u şeklinde o k u n a n (Res. 13) a n c a k , y c p ' ı r a n i n adının (şimdilik) tam o l a r a k o k u n a m o d i ğ ! b ö l ü m dışında verilen u n v a n l a r , y a p ı n ı n O r t a ç a ğ d a genel kimliğini kazandığını g ö s t e r m e k t e d i r .

O r t a ç a ğ a ilişkin y a p ı l a n m a s o n ' - o s m d c u z u n

süre gündemden düşen kale, Osmanlı Dönemi öncesinde ve sonrasında yerel beylerin egemen­ liği altında kalırken, Eski Pertek'in yerleşiminin en önemli günlerini ve yoğun imar faaliyetlerini yaşadığı XVI. yüzyıldan nasibini alır. Bu yüzyıl yerel feodal yöneticilerinin, M u r a t N e h r i k e n a r ı n d a k i kullandıkları saray yapısı ve yaptırdıkları cami, türbe, h a m a m , han vb. diğer yapılar g i b i ; savunma kaygısı içinde, kaleyi de sağlamlaştırmış olmaları gerekir. Her ne kadar söz konusu XVI. yüzyıl yapıları"^' Keban Baraj G ö l ü altında kalmışsa d a , giriş kapısı üzerindeki dolgu ve kimi sur duvarlarındaki daha çok kaba yonu toşloHa oluşturulan onarım ve eklemeler, bu dönem ürünü olmalıdır.

XVİ. yüzyıl devamında etkisini yitirmeye başlayan Pir Hüseyin Bey oğullarının a r d ı n d a n , kalenin önemini yitirmesi ile birlikte, XVII.

Pertek Kalesi'nden söz eden kcynoklor, genelde kısa yorumlar şeklinde olup; kole mimorisi ya da tarihçesi

hokkındo bilimsel ve detaylı bilgiler sunmazlar. Pertek adı 4 0 5 demografik yapı ve kısa torihçe şeklindeki bu bilgiler için

bkz, Taylor 1868: 344, 345, Cuinet 1891: 397, 398: Lehmonn-Houpt 1910: 467-472; Uluğ 1930: 20; Ardıç 1936: 529: Gobrle! 1940: 260, 2 6 1 : Sevgen 1959: 267, 268 Akçay 1966a: 32; 1 966b: 920; Osmonoğlu 1966:9; Evliya Celebi 1970: 108, 109: Tükel-Bakırer 1970 186; Güven 1991: 43; Karaboron 1992: 65, TOm bu yaya^. ve içeriğindeki bılailer dışındo, kole hokkmdo detaylı olmasa do ilk ciddi bilimsel veriler ve rölöve/kroki denemeleri de yapılmıştır Bu yoyınlordon Murat Erdim'in hazırlodığı tez cciisması (1970) tüm eksik yönlerine karşın, kale i^akkındoki en detaylı çalısmolovdon birisidir Bu çalışmanın devdmındo görülen Thomos Alom Smcloır'ın çalışması {1989 100-102) ve kroki denemesi kole hokkmda kısmı b'^Oıie' sunar Muhammet Beşır Aşon ın yaptığı cîc-öeıic-dırme ve Ktck'denemesi (1 992 87,88), sınırlı bil-CMC-'C- sohıplen torotır^ca boşlclılon yüzey araştırmalarının :3eae-'e-'dırmesı içinde sunulan bilgiler (Danık 2004

145--i7 »,jie f->akkındokı s o n değerlendirmelerdir

KL--'ıc.-(:".r, K o r o â l u t u m b u verilerden yoio çıkarak Pertek

voie!; nı bir Uronu Kalc-^^ı o'crct, onmaklodır (1996 21) ' ' A d , ' ül.m mc-!ık Dı,nşala'doVi (ülkelerdeki) adoiotın

ızOiO) ' f-'k;-- o- ..m r:ıltv::v doım kılsın (ko'uitın;

(9)

ERTUĞRUL PANİK

yÜ2yıldan sonra^^ kalede yeni b i r onarım ya da genişletme çalışmasının y a p ı l d ı ğ ı n ı düşünmek oldukça zordur.

IV.II. D İ Ş S U R L A R

İç kalenin kurulu bulunduğu kayalık platfor­ mun kuzey ve kısmen batısındaki alanda yer alan dış surlar, iç kalenin kuzey d o ğ u köşesinde yer alan burçtan itibaren kuzeybatıya doğru uza­ narak önce güneye a r d ı n d a n d o ğ u y a yönlenerek, güney batı köşede yeniden iç kale surları ile birleşir (Çiz. 1).

Yer yer kesintiye u ğ r a y a n sur duvarları, önemli ölçüde k a b a yonu taş arası dolgu tekniğini gösterip (Res. 1 1 , 12), Osmanlı Dönemi XVI. yüzyıl izlerini verse d e ; kuzey surların doğuya d o ğ r u olan bölümündeki, bir dikdörtgen payan­ d a n ı n alt d ü z e y i n d e g ö r ü l e n y a r ı m daire k u l e / b u r ç i z i , dış surların d a h a çok Geç Roma/Erken Bizans Dönemi'nde kurgulandığını, O r t a ç a ğ d a ö n e m i n i yitirmesine karşın, Osmanlı'da (XVI. yüzyıl y a d a hemen öncesinde) yeniden ele alınarak onarıldığını göstermektedir.

Sur duvarlarının özensiz malzeme ile inşa edilmiş olması, kapsadığı alanın küçüklüğü, duvar kalınlığının ince oluşu g i b i özellikleri bir araya k o y d u ğ u m u z d a ; dış surların b i r dış kale niteliğinden çok, iç kaleyi koruyan bir ön savun­ ma y a d a birinci kademe sur duvarları olarak da kabul edebiliriz. Bu nedenledir k i . Eski Pertek yerleşiminde yer alan yapıların bütünü, bu duvar­ ların dışında kalmıştır. Bu d u r u m d a Geç Roma/Erken Bizans kalesi ise, iç kalesiz olarak d o ğ u d a ve güneyde ana kayalıklar, kuzeyde ve batıda bugünkü dış sur duvarları ile oluşmuş olmalıydı k i ; ana kayalıkların muhtelif yerleri, zayıfta olsa çeşitli yerlerde duvarlarla desteklen­ miş o l m a l ı y d ı . Bu d u r u m a n c a k dış surlar çevresinde yapılacak bilimsel sondaj kazıları ile netleşebilir.

IV.III. i ç K A L E

Doğu batı yönünde, d o ğ u y ö n d e d a h a geniş tutulan düzensiz dikdörtgen bir plana sahip olan

İç kalenin girişi, kuzey surların doğuya yakın bölümünde yer alır. Kuzey y ö n d e d a h a düşük seviyeli ana kayalıklar üzerine kurulu sur duvar­ ları, diğer yönlerde d a h a yüksek seviyedeki kayalık üzerinde yer alır (Res. 8, Çiz.1). Gerek bu neden ve gerekse kuzey cephenin savunma zayıflığı ile kale girişinin bu y ö n d e olması nedeniyle, sur duvarları bu yönde daha yüksek tutularak, daha düzenli bir örgü ve malzeme ile tahkim edilmiştir (Çiz. 3).

A n a kayalıklar üzerinde yapılan düzenleme­ den ve döneminde kaldırılabilen bir köprüden ulaşılan, basık tuğla kemerli ve oldukça yıpranmış olan giriş kapısı, kuzey duvarın güneye d o ğ r u kırılmış yüzeyinde yer alırken (Res. 1 4 , 1 5 ) ; doğuya doğru gidildikçe, çeşitli kırılmalarla d o ğ u batı yönünde cephe veren surlar, üç cepheli b i r burç (Res. 16) ile güneye d o ğ r u yönlenir ve d o ğ u cepheyi başlatır (Res. 14). Kuzey cepheye oranla daha çok yıpranmış olan d o ğ u cephe sur duvar­ ları, güneye doğru gidildikçe malzeme ve işçilik

" XVII. yüzyılda bölge ile birlikte Pertek'e de uğrayan Evliya Çelebi, kaleyi "(...) Pertek şehrinin vasıfları: Böyle denilmesinin sebebi oldur ki, Moğol dilinde karakuşa (Pertek) deHer. Bunun kalesi üzerinde tunçdan bir kara kuş timsali olup her sene Nevruz gününde (sefir) urup bütün makdisi kürd kavimlerini bu şebrin pozarına toplamak için işaret verirmiş. Bunun için şehre (Pertek) denmiştir. (...) Keriıüda-yeri, serdan, müftüsü, nakibi... falanı yoktur ama şehir su-başısı vardır. Kalesi Murod nehri kenorındo yalçın kayolı bir güzel tepe üzerinde dört köşe küçük bir kaledir. Kale ağası ve nefeHeri ve cebhanesi padişah tarafindan değildir. Ancak beyi hükmeder.(...)" şeklinde tanımlar (1970: 108, 109). Çelebi'den yaklaşık 400 yıl kadar sonra 1930'lu yıllarda bölgede çalışmalar yapan Nazmi Sevgen ise, kaleyi"(..) Murat nehrinin hemen kenarında sipsivri bir kayalığın üzerine kondurulmuş olan Pertek Kalesi, diğer kaleler gibi bir koç bedenle çevrilmiş değildir. Şimal cephe­ sindeki kapıdan doğruca içkaleye giriyoruz. Baş döndürücü seneler, hadiseler tarihi med ve cezirler kalenin duvarlarında burçlannda okunuyor gibi. Yapıldığı zamana, gördüğü tamirlere, ilavelere dair kalede, ntKialesef hiç bir kayda rastlıyamıyoruz. Fakat araştırmalarımız kalenin bize 1367 yoşında olduğunu gösteriyor. Cenup cephesi yontma taşların arasına kondurulmuş, kırmızı ver sert tuğlalar, öteye beriye serpişdirilmiş mavi çiniler kaleye Türk-Arap çeşnisi veriyor. (...) Halid Bin Velit Diyarbakır ve Elazığ havalisini fethederken Pertek Kalesi de ona boyun eğmiş. İşte sur ve burçlarda rastladığımız Arap çeşnisi bu hakimiyetin bir izi olocak (...) Kalenin garp tarafindan akınlara uğramış olması ihtimali kuvvetli, çünkü o cephe yayvan ve tatlı mey­ illerle ovaya müntehi oluyor. (...)" şeklinde tanımlar (1959; 267, 268).

(10)

PERTEK KALESİ

kalitesi g i b i , sur duvarlarını d a büyük ölçüde yitirmektedir k i ; d i ğ e r cephelerde de görülen bu durumu, d u v a r l a r ı n oturduğu kayalıkların b u bölümlerde d a h a yüksek oluşuna ve d o ğ a l bir sur niteliği taşımasına ve bu nedenle yapılan zayıf tahkimata b a ğ l a m a k t a y ı z . D o ğ u cephenin ekse­ nine kadar kırıimalaHa sağlam ulaşıp, bu noktada oluşturulan d i k d ö r t g e n bir burç yapısından (Res.

17) sonra oluşturan surlar güneye d o ğ r u yer yer kesintiye uğrasa d a , g ü n e y d o ğ u köşedeki (Res.

18) kırılma ile birlikte, sur duvarları batıya d o ğ r u yönlenerek, güney surları başlatırlar (Çiz.2).

Üzerinde kurulu o l d u ğ u a n a kayalıkların yapısına uygun o l a r a k , çeşitli kırılmalarla d e v a m eden güney sur d u v a r l a r ı , kesintili bir şekilde devam etse d e , büyük o r a n d a kendini belli etmek­ tedir. Güneybatı köşede, yükselen duvarlar ile bir­ likte kuzeye yönelen suHar (Res. 19); kalenin en kısa cephesi o l a n batı c e p h e y i oluştururlar. Yaklaşık 1 5 - 2 0 metrelik batı sur d u v a r ı , kuzeybatı köşeyi oluşturan "kuzeybatı burç" (Res. 2 0 , 27) ile birleşirken; burçtan hemen önce, kuzeybatı bur­ cun güney d u v a r ı d e v a m ı n ı n , dış c e p h e d e n çıkarak batı d u v a r a d o ğ r u uzandığını g ö r e ­ bilmekteyiz. 1 . d ö n e m sur duvarlarını oluşturan bu duvarın hemen önüne 2. d ö n e m d e oluşturulan burç, kuzeyde dışta bir üçgen g i b i görünse d e , iç planda d o ğ u batı y ö n ü n d e kuzeye yakın dikdört­ gen plan şeması gösterir (Çiz. 2). Doğu duvarı tamamen yıkık o l a n burcun kuzey duvarı sağır duvar şeklindeyse d e , batı duvarının kuzey ucun­ da mazgal pencere izleri görülmektedir (Çiz. 5 ) . Burcun güney duvarını oluşturan bölümdeki giriş, bu duvarın 1 . dönemdeki m a z g a l penceresinden bozulmuş olmalıdır.

Kuzeybatı burçtan sonra kısa bir boşluk görülen sur duvarları (Res. 2 1 ) , 2 0 m. k a d a r sonra başlayarak çeşitli kırılmalarla belirli o r a n d a alçalarak d o ğ u y a d o ğ r u devam eder ve giriş kapısı ile birleşir (Çiz. 2). Kuzeybatı burçtan sonra başlayıp, giriş kapısına k a d a r o l a n ve düzenli kesme taş arası dolgu tekniğinde yapılan sur duvarları, iki noktada geniş p a y a n d a çıkıntısı yaparken, kalenin en sağlam olarak g ü n ü m ü z e ulaşan bu sur duvarları üzerinde seğirdim yolu izleri de rahatlıkla görebilmektedir.

Kale girişinden (Çiz. 4) itibaren doğuya ve batıya doğru giden kuzey cephe sur duvarları, içte de izlenebilirken (Res. 16, 22) aynı durum güney ve d o ğ u için geçerli değildir. Öncelikle girişten doğuya doğru olan sur duvarlarındaki iki kat halindeki mazgal pencerenin iç başlangıçları (Res. 2 3 ; Çiz. 6 ) , yöredeki tüm kaleler ölçeğinde günümüze en sağlam ulaşanlardır. Kuzeydoğu burçta görülen dikdörtgen pencere ise (Res. 2 4 , 2 5 ; Çiz. 7), kalede görülen fek örnek olup, bu burcun örtü sistemine ilişkin veri yoktur. Doğu duvarın ekseninde kalan " d o ğ u burç" ise, içten ve dıştan üç cepheli yapısı ile dikkat çekerken (Res.

17), örtü ve pencere sistemlerine ilişkin bir veri yoktur. Bu burcun hemen batısında yer alan ve kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı olup, tonozla örtülü yapı (Res. 26) ile bu yapının güneyinde, d o ğ u batı yönünde oluşmuş ancak, sadece batı ve güney duvadarının bir bölümü kalmış olan mekan izinin niteliği bilinmese de, askeri amaçlı birimler olmalıdır ( Ç i z . l , 2).

Güney sur duvarlarının dışında kayalıklarda görülen Urartu Dönemi koya basamaklarına karşın, kale içinde kalan ve doğu yönde ana kayalıklara işlenmiş, Urartu kaya işçiliği ile çok büyük ölçekteki su sarnıcı (Res. 9, 10), kalenin Urartu döneminde olasılıkla kutsal olan olarak kullanıldığını göstermektedir.

IV.IV. MALZEME V E TEKNİK

Kale bütününde yoğunlukla taş ve kısmen tuğla malzeme görülür. Giriş kapısı kemerindeki tuğlo kullanımına karşın (Res. 15), iç kale ve dış surlar arasında yer alan sarnıç yapısının tonozun­ d a da yoğun bir tuğla kullanımı görülür. Düzgün kesme tas, kaba yonu taş ve moloz taş olarak gruplondırdığımız taş malzeme ise, kale bütününü kaplamaktadır. Özellikle iç ve dış olmak üzere kuzey surların bütününde, d o ğ u surların kuzeyden eksene kadar olan bölümünde, batı surların genelinde, güney surlarda sadece köşe ve kırılma noktalarında kullanılon düzgün kesme taşa karşın (Res. 13-15); kaba yonu loşlar, güney surlar yoğunluklu olmak üzere, dış surlarda, kuzey

(11)

E R T U Ğ R U L P A N İ K

surlarda kısmen, batı surlarda öncelikle içte yoğunlaşmak üzere b i r a z d a h a yoğunluklu ve doğu surlarda eksen ile güney köşe arasında kul­ lanılmıştır (Res.17, 1 8 , 2 0 , 2 2 , 27). M o l o z taşın y o ğ u n kullanımı, dolgu malzemesi olmakla birlik­

te; güney surlarda kısmen, kuzeybatı burç iç duvarlarında, batı surların iç cephelerinde ve doğu surlarda yer yer ve d o ğ u burcun iç duvar­ larında yoğunluklu olarak görülmektedir (Res. 12, 1 5 , 2 3 , ) .

Kale sur duvarlarının çeşitli noktalarından alınan taşların mineralojik incelemesinde biyo-mikrit, metogabro ve g a b r o örneklerine çok az o r a n d a rastlanılırken, d ü z g ü n kesme taşlar şeklinde olmak üzere genelde andezit kullanıldığı görülmüştür. Kalenin oturduğu kayalık kütlede yapılan inceleme, bu kayaç türünün de andezit o l d u ğ u n u göstermektedir k i , bu d u r u m d a kullanılan tüm düzgün kesme taş ve kaba yonu taşlar, yöreden elde edilmiş olup, özellikle surlar­ d a tamamen egemen olan taşlar, a n a kayalıklar­ dan (Res. 18-20) kesilerek elde edilmiştir. Yer yer farklı nitelikler gösteren, özellikle moloz taş niteliğindeki malzemeler çevreden toplanmıştır. Kitabeyi çevreleyen bazalt çerçeve (Res. 13) Pertek'te olmasa bile, yakın çevreden getirilmiş olunmalıdır.

D o l g u d a g ö r ü l e n ve çeşitli noktalardan alınan harç malzeme üzerinde yapılan x ışını kırınım sonuçları, harç malzeme içinde kalsit, dolomit, feldispot ve kuvars ağırlıklı olmak üzere çeşitli malzemenin kullanıldığı ve bu malzemenin de genelde M u r a t N e h r i ' n i n taşıdığı malzemeden yatak kenarından alındığı düşünülmektedir.

Sur duvarlarında kesit veren duvarlarda yapılan incelemelerde, batı y ö n dışında genellikle dış cephelerde düzgün kesme taş, iç cephelerde kaba yonu taş malzeme arasında moloz taş malzemenin dolgu olarak kullanıldığı ve genel duvar örgüsünde bu t e k n i ğ i n kullanıldığı görülmektedir. Batı sur d u v a r l a r ı n d a yapılan imalatların, kayalığın dikliği nedeniyle d a h a zayıf tutularak içte ve dışta kaba yonu taş malzeme arasında moloz taş dolgu tekniğinin kullanıldığı görülmektedir.

IV. V. S Ü S L E M E

Kalede, süslemeye ilişkin ö r n e ğ i m i z çok olmamakla b e r a b e r , girişten batıya yönelen kuzey surların, ilk p a y a n d a çıkıntısının d o ğ u yüzü üst seviyelerinde görülen, üst üste iki adet küçük boyutlu kabara şeklindeki çarkıfelek motifi ile, giriş kapısı üstündeki bazalttan oluşturulmuş silmeli kitabe çerçevesi (Res. 13) süslemeye ilişkin ömeklerimizdendir.

Kitabeyi çevreleyen bazaltlarla, renkli b i r çerçeve oluşturma kaygısının yanı sıra; içe d o ğ r u oluşan eğimi, değişik boylardaki içe ya d a dışa doğru yapılan silmelerle oluşturma ç a b a s ı , kalenin nadir süsleme örneği olarak kalır. A y r ı c a , kale giriş kapısının bulunduğu cephenin üst biti­ minde yer alan ve günümüze tek örneği ulaşan konsol(lar) (Res. 2 8 ) , bu a l a n d a konsollarla oluşturulan bir hareketlenmeyi işaret eder.

Kimi kaynaklarda sözü edilen ve Pertek adına kaynaklık ettiği belirtilen kartal y a d a başka bir yırtıcı kuşa ilişkin heykel yo d a kabartma mev­ cut değildir. Bu nedenledir ki, bu tanımlamayı rivayetten öte görememekteyiz.

V . S O N U Ç

Günümüzde Keban Baraj Gölü altında kalan Eski Pertek yerleşimi, yerleşimle ilgili yapılan çalışmalar ışığında XVI. yüzyıl kenti o l a r a k görülse de, Paleolotik Dönem'den itibaren iskan gören Murat Vadisi ile birlikte değerlendirerek, kentin tarihini bu dönemlere çekmek mümkündür. Ancak, bu dönemde başlayan yerleşim, uzun aralıklı kesintilere uğramış görünür. Kent merkezi ya da yakın çevresinde arkeolojik kazıların yapılmamış olması, ne yazık ki aksi bir görüşü engellemektedir. Baraj olanı içinde a d a durumun­ da kalan kale içi ve kalenin oturduğu koyalıklar-daki Urartu işçiliği, kalenin bu d ö n e m d e kullanıldığına işaret olarak kabul edilse de, Urartu sonrası ve özellikle Hellenistik y a d a Roma dönemlerine ilişkin net veriler yoktur. C . F . Lehmann-Haupt'un sözünü ettiği Asur Dönemi kabartması" ise, yeterli veri olmadığı g i b i , hiçbir kaynakta Pertek'in eğer varsa Antik D ö n e m

(12)

P E R T E K K A L E S İ

a d ı b i l i n m e m e k t e d i r . Bu nedenle d e , Hitit metinlerinde anılan "Pittiarik" dışında, Urartu y a da Asur yazılı metinlerindeki kent isimleri ile

ilişkilendirme y a p m a k mümkün görünmemektedir. Oysa Tunceli bölgesinin Çemişkezek, M a z g i r t , Bağın, Hozat g i b i merkezlerinin geçmiş dönem isimleri bilinmektedir.

A b u ' l Faroe, Urfalı M o t e o s , İbn-i Bibi g i b i O r t a ç a ğ kaynakları ile birlikte Bizans k o y n a k l a -nnda d o Pertek adının a n ı l m a m a s ı , bu d ö n e m ­ lerde kentin varlığını şüpheye düşürmektedir. Bu

durumda G e ç R o m a / E r k e n Bizans'ta v a r o l a n

küçük ölçekli bir kalenin. O r t a ç a ğ d a geliştirildiği

düşüncesi oluşmaktadır k i , kale içi y o d o ç e v r e s i

ile birlikte Eski Pertek yerleşiminde X V I . y ü z y ı l öncesi yapısal kalıntının olmaması b u düşüncemi­ zi doğrular niteliktedir.

Pertek yerleşim yerinin önemli y o l g ü z e r ­ gahlarından uzaklığı, kenti geliştirmediği g i b i , çeşitli dönem kaynaklarına girebilecek b i r i s i m d e

edindinmemiştir. Bu d u r u m O r t a ç a ğ v e s o n r a s ı için geçerli o l d u ğ u k a d a r . O r t a ç a ğ ö n c e s i i ç i n d e geçerli b i r d u r u m d u r . Kalede b u l u n a n k i t a b e ,

iskele kurulmadan tam o l a r a k o k u n a m a d ı ğ ı n d o n

ve hatta kısmen y ı p r a n d ı ğ ı n d a n , k a l e n i n b u g ü n k ü d u r u m u n u b e l i r l e y e n i m a l a t ı n d ö n e m

-lendirilmesinde sıkıntı yaratsa d o , o k u n a b i l e n

bölümlerinin v e r d i ğ i veriler, k i t a b e y i O r t a ç o ğ

karakterli y a p m a k t a d ı r . A n c a k , k ü l t ü r ç e v r e s i

olarak kesin b i r lokalizcsyonu e n g e l l e m e k t e d i r .

O r t a ç a ğ Türk Dönemi ile birlikte b ö l g e d e e g e ­ menlik sahibi olan kültür ç e v r e s i , g e n e l k o n i olarak Mengücekliler o l a r a k k a b u l g ö r s e d e ; M e n g ü c e k l i l e r ' i n g ü n e y s o n , H o r p u t Artuklulorı'nın kuzey son sınırında y e r a l a n b u kalenin, bulunduğu yer nedeniyle k o n t r o l d ı s m d c kaldığını k a b u l etmek g e r e k i r . G e r e k B e l e k G a z i ' n i n ve gerekse Fahrettin K o r a a s l a n , Necmeddin A l p , Devlet Şah g i b i A r t u k l u h ü k ü m ­ darlarının Çemişgezek üzerinden S i v a s ' a y ö n e l i k ilerlemelerinde, Pertek'ten g e ç i ş l e r i n d e

Mengücekliler'in sessiz kalışları, b u k o n t r o l s ü z ­ lüğün bir göstergesi olmaktadır. Bu o l a y l a r ı n

d e v a m ı n d a Selçuklu S u l t a n ı A l a a d d i n Keykubad'ın bölgeye gelişi ile i l g i l i k a y ı t l a r d a , bölgedeki diğer kalelerin bir b ö l ü m ü a n ı l ı r k e n ,

Pertek Kolesi'nin anılmaması, bu yıllarda Pertek'in bir kale y a d o kent olarak oluşmadığını veya önemli olarak görülmediğini göstermektedir.

Bütün b u b i l g i ve bulgular Paleolitik Dönem'den itibaren yedeşim görüp, devamındaki süreçler içinde kesintisiz iskan görse d e , bugünkü Pertek Kolesi'nin, G e ç R o m a / Erken Bizans Dönemi'nde dış surları ile birlikte kurgulandığını. O r t a ç a ğ Türk Dönemi'nden itibaren bugünkü karakterini aldığını, Osmanlı Dönemi'nde kısmi onarımlar gördüğünü ve XVII. yüzyıldan itibaren ise önemini yitirdiğini göstermektedir.

KAYNAKÇA Abu l Faroe 1987 Afshar 1965 Akçay 1966a Akçay 1966b Akscy 1 9B5 Aksoy 2OÖ0 Anonim 1 967 Anonim 1984 Ardıc 1936 Ajan 1992 Belli 1993 Burney 1 957 Cchc-n 1992 Cuınet 1891 Evl.yo Celebi 1 970 Dan,k 2001

Gregory Abu'l Faroe, G r e g o r y (Bor

H a b r e u s ) A b u ' l F a r o e T a r i h i ,

Ankara

F.A. Afshar, "Tunceli-Bingöl Bölgesi Jeolojisi', M a d e n Tetkik v e A r a m a

Enstitüsü D e r g i s i 65, s. 31-41

İlhan Akçay, "Pertek Kalesi", Yeni Fırat 32, s. 32

ilhan Akçay, "Keban Borojı'nın Meydana Getirdiği Göl Sahası İçinde Kalacak Olan Türk Eserleri Üzerinde Yerinde Yapılon Bir Araştırma", Türk Kültürü 46, 5. 918-922

Bilal Aksoy, T a r i h s e l D e ğ i l i m

Sürecinde Tunceli, Ankora

Bilal Aksoy, "Dersim'de Yer Adlormın Kökeni 11", M u n z u r 2, s. 3-14 Anonim, D o o m e d b y t h e D o m , Ankoro

Anonim, "Tunceli" md.. Yurt A n s i k l o ­

p e d i s i , C, 10, İstanbul, s. 7281-7353

Nurettin B. Ardıç, "Horpufun Etrofındo Bulunon Yer Adlarının Tetkiki", Alton 12, s. 528-530

Muhommet Bejir Ajon, Elazığ, Tunceli

v e Bingöl İllerinde Türk I s k a n İzleri (XI-XIII. Y ü z y ı l l a r ) , Ankara

Oktay Belli, "Der Beschrihete Bronzehelm des Könlgs Menuo Aus der Festyng Burmogeçit bei Tunceli", N i m e t O z

-g ü ç ' e A r m a ğ a n , Ankara, s 61-67

C A, Bumey, "Urartlon Fortresses and Towns in the Region", A n a t o l i a n

Studies VII, 1, 37-53

Claude Cohen, T ü r k l e r ' i n

A n o d o l u ' y o İ l k Girimi ( X t . Y ü z y ı l ı n İkinci Yansı) Cev Yosar

Yücel- Bohoeddın Yedıyıldız, Ankoro Vital Cuınet, L a Turquie D'Asie, Pons Evliya Celebi, E v l i y a Çelebi

S e y a h a t n a m e s i Cev Zuhun

Danışman, C,5, İstanbul

4 0 9

Ertuğrul Danık, 'Vasgırl Kaya Mezorlofı Hakkında İlk Gözlemler", İdol 9, s 12' 16

(13)

E R T U Ğ R U L PANIK

Danık2004 Erfuğrul Danık, "Yukarı Fırat Bölgesi 2002 Yılı Arkeolojik Yüzey Araştırması", 2 1 . A r a ş t ı r m a S o n u ç l a n Toplan­ tısı, 1. Cilt, Ankara, 2004, s. 139-154 Erdim 1970 Murat Erdim, Ttıe C a s H e of Eski

P e r t e k , Yayınlanrramış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, ODTÜ Mim. Fak. Rest. Böl. Ertem 1973 Hayri Ertem, B o ğ a z k ö y Metinlerin­

d e G e ç e n C o ğ r a f / o A d l a n , Ankara Ertem 2003 Hayri Ertem, "Hattiler ve Hititler

Dönemi'nden Eski Türklere, Osmanlıbra ve Günümüz Anadolusuna Kadar Uzanan Bazı Benzer Unsurlar-I", A r c h ı v u m A n a t o l i c u m / A n a d o l u Arşivleri V l / 2 , Ankara, s. 39-72 Erzen 1986 Afif Erzen, D o ğ u A n a d o l u v e

U r a r t u l a r / E a s t e m A n a t o l i a a n d U r a r t i a n s , Ankara

Gabriel 1940 Albert Gabriel, V o y a g e s A r c h e o l o -g i q u e s D a n s l a Turquie O r i o n i a l e

I , Paris

Güven 1991 Kenan Güven, T a b i a t G ü z e l l i k l e r i v e K ü l t ü r e l D e ğ e r l e r i İ l e Tunceli, Ankara

Honigman 1970 Emst Honigman, B i z a n s Devletinin D o ğ u S ı n ı n , Çev. Fikret Ijıltan, İstanbul Işık 1989 Fahri Işık, "Batı Uygarlığının Kökeni

Erken Demirçağ Doğu-Batı Kültür Sanat İlişkilerinde Anadolu", T ü r k A r k e o l o j i D e r g i s i XXVIII, Ankara, s. 1-39 Karaboran 1992 Hilmi Karaboran, "Fırat Havzasında

Sanat Tarihiyle İlgili Eserlerin Coğrafi Dağılışı", Fırat H a v z a s ı S o n a t Tari­ hi S e m p o z y u m u , Ankara, s. 55-72 Kınal 1962 Firuzan Kınal, E s k i A n a d o l u Tarihi,

Ankara

Koşay 1976a Hamit Zübeyr Koşay, K e b a n P r a j e s i P u l u r K a z ı s ı / K e b a n Praject P u l u r E x c a v a t i o n s 1 9 6 8 - 1 9 7 0 , Ankara Koşay 1976b Hamit Zübeyr Koşay, "Yeniköy Höyüğü

Kazısı, 1972", K e b a n P r a j e s i 1 9 7 2 Ç o l ı ş m a l o n , Ankara, s. 175-182 Kökten 1971 İ. Kılıç Kökten, "Keban Baraj Gölü

Alanında Taş Devri Araştırmaları, 1969", K e b a n P r o j e s i 1 9 6 9 Ç o l ı ş m a l o n , Ankara, s. 13-16

Kökten 1972 İ. Kılıç Kökten, "Keban Baraj Gölü Alanında Taş Devri Araştırmaları,

1970", K e b a n P r o j e s i 1 9 7 0 Ç o l ı ş m a l o n , Ankara, s. 1, 2

Kökten 1974 İ. Kılıç Kökten, "Keban Baraj Gölü Alanında Diptorih Aroştırmolorı, 1971 °, K e b a n P r o j e s i 1 9 7 1 Ç a l ı ş m o l a n , Ankara, s. 1 -5

Köroğlu 1996 Kemalettin Köroğlu, U r a r t u Krallığı D ö n e m i n d e Elazığ (AIzi) ve Çevresi, İstanbul,

Ksenephon 1974 Ksenephon, A n o b o s i s , O n b i n l e r i n Dönüşü, Çev. Tanju Gökçöl, İstanbul Lehmann Haupt C.F. Lehmann-Haupt, A r m e n i e n Einst 1910 u n d Jetzt I, Berlin

Osmanoğlu 1966 Cenap Osmanoğlu, "Harput Çevresindeki Kaleler ve Bİeğiikler", Y e n i Fırat 32, s. 8-11

Scfraferl974 H.P. Schafer, "Zur Stele Menuas Aus Bağın (Balin)', I s t a n b u l e r M'rtteulingen 23-24, s 33-37

Schafer 1977 H.P. Schafer, "Die Inschrif» Rusa jl. Argistehinis in Mazgirt-Kaleköy" Studie Micenei e d Egeo-Anotolico XVIII, s. 249-268

Sevgen 1959 Nazmi Sevgen, A n a d o l u K a l e l e r i , C. I, Ankara

Sevin 1987 Veli Sevin, "AAabtya-Elazığ-Bingöl İlleri Yüzey Araştırması 1985", İV. A r a ş t ı r m a S o n u ç l a n Toplantısı, Ankara, s. 279-300

Sinclair 1989 Thomas Alain Sinclair, E a s t e r n T u r k e y : A n A r c h i t e c t u r a l a n d A r c h o e o k i g i c a l S u r v e y ill, London Sümer 1992 Faruk Sümer, S o f e v i O e v l e t i ' n i n

K u r u l u ş u v e G e l i ş m e s i n d e A n a d o l u T ü r k l e r i ' n i n Rolü, Ankara Sunguroğlu 1958 İshak Sungur<)ğlu, H a r p u t

Y o l l o n n d o , C. I, İstanbul

Turan 1993 Osman Turan, D o ğ u A n a d o l u T ü r k Devletleri Tarihi, İstanbul

Tükel-Bakırer 1970 Ayşıl Tûkel-Ömür Bakırer, "1968 Yılı Keban Projesi Restorasyon Çalışmakın Ön Raporu", 1 9 6 8 Y a z Ç a l ı ş m a k ı n , Ankara, s. 183-186

Uluğ 1939 Naşit Uluğ, Tunceli M e d e n i y e t e Açılıyor, İstanbul

AAateosl987 Urfalı Mateos, U r f a l ı M o t e o s V e k o y i n o m e s i ( 9 5 2 - 1 1 3 6 ) v e P a p a z G r i g o r ' u n Z e y l i ( 1 1 3 6 -1 -1 6 2 ) , Çev. Hrand D. Andreasyan, Ankara

Taykx 1868 J . G . Taylor, "Journal of a Tour in Armenia, Kurdistan and Upper AiAesopolamie, With Notes of Researches in the Deyrsim Dagh in 1866", T h e J o u r n a l of the R o y a l G e o g r a p ­ hical Society 38, s. 281-361

Ünal 1989 Mehmet Ali Ünal, X V I . Y ü z y ı l d a H a r p u t S a n c a ğ ı ( 1 5 1 8 - 1 5 6 6 ) , Ankara

Ünal 1991 Mehmet Ali Ünal, "XVI. Yüzyılda Mazgird, Pertek ve Sağman Sancakbeyileri Pir Hüseyin Bey Oğullan", O T A M 2, s. 239-265

Ünal 1999 Mehmet Ali Ünal, X V I . Y ü z y ı l d a Ç e m i ş k e z e k Sancoğı, Ankara Yıldırım 1988 Recep Yıldırım, _"Burmageçi1 Urartu

MiğfeHeri" Fırat Üniversitesi D e r g i ­ si ( S o s y o l Bilimler) 2 / 2 , s. 217-228 Yınanç 1940 Müknmin Halil Yınanç, "Akkoyunlular"

md., İ s l a m A n s i k l o p e d i s i , C. I, İstan­ bul, s. 251-270

Yınanç 1949 Mükrimin Halil Yınanç, "Belek" md., İslom A n s i k l o p e d i s i , C. II, İstanbul, s. 468-473

Yolga 1994 Mehmet Zülfü Yolga, D e r s i m (Tunceli) Tarihi, Ankara

Yücel 1982 Yaşar Yücel, M u t a h h a r t e n E r z i n c a n Emiriiği, Ankara

(14)

PERTEK K A L E S İ

I

4 1 1

0 ^ 0 2 0 m

(15)

E R T U Ğ R U L P A N İ K

O T

o

O

3

(16)

PFRTEK K A L E S İ

E

1 ^

G

(17)

•f"

iti

T

(18)

ERTUĞRUL PANİK

A<

\ I \ I

A<

/

Usî görünüş

414

A-A Kesiti

I r ,

1

JL t a :

On cephe

- + - — i 1

o 5 10 m

(19)

PERTEK K A L E S İ

t-N'3

M

v

o

(20)

M3 M A M 5 M 6 M

O

5

lOm

(21)

PERTEK KAİ FSİ

A<|

Kuzeydoğu

Burç

tZ2

A-A Kesiti

DIŞ cephe

M 6 M7

MI M2 M3

MA M5

as

M8 M9

i

o

M10 Mil M12 M13

I >

M U

M M 1

O 5

lOm

(22)

Resim 1: Dersim (Tunceli) Pertek Kalesi XIX. Yüzyıl Sonu.

Resim 2: Dersim (Tunceli) Pertek Kalesi, Murat Nehri Vadisi XJX. yüzyıl sonu.

Li

(23)

PFRTEK KALESİ

Resim 4 : Tunceli Pertelc Kalesi 1 9 3 5 - 4 0 .

4 1 9

(24)

ERTUĞRUL PANİK

(25)

PERTEK KALESİ

Resim 7: Tunceli Pertek Kalesi doğudan bokış.

Resim 8: Pertek Kalesi

güneyden bakış.

0

Resim 9: Pertek Kalesi kutsal alan.

(26)

E R T U Ğ R U L P A N I K

422

Mi

Resim 10: Pertek Kalesi su sarnıcı.

Resim 11: Pertek Kalesi kuzey dış surlar kuzey cephe.

Resim 12: Pertek Kalesi dış surlar kuzey cephe.

(27)

PERTEK KALESİ

Resim 13: Pertek Kalesi inşa kitabesi.

(28)

ERTUĞRUL PANİK

r Resim 16: Pertek Kalesi

kuzeydoğu iç görünüm.

424

- r .

Resim 17: Pertek Kalesi doğu surlarda yer alan burç

w

Resim 18: Pertek Kalesi < güneydoğu köşe. ,

(29)

PERTEK KALESİ

' ' i .

Resim 19: Pertek Kalesi güney surlar.

Resim 2 0 : Pertek Kalesi kuzey cephe.

(30)

ERTUĞRUL PANİK

Resim 22: Pertek Kalesi kuze/ surlar iç görünüm.

• u r

m

r

w

(31)

f

T

(32)

ERTUĞRUL PANİK

Resim 26: Perlek Kalesi tonozlu mekan.

Resim 27: Pertek Kalesi kuzeybatı burç.;

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu Çalışmada Elde Ettiğimiz 28S rDNA Haplotipleri İle Farklı Kudoa Türlerine Ait Haplotiplerin Çoklu Nükleotid Hizalamalarını Gösteren Grafik..

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Dünya İşçi Sağlığı ve Güvenliği Günü dolayı- sıyla iş cinayetlerinde yaşamını kaybe- den emekçilerin yakınlarının

4 Makina Mühendisleri Odası, yeni çalışma döneminde de ana yönet- melik ve yönetmelikleri, çalışma anlayış ve ilkeleri ile üyelerinden aldığı güçle,

Clark, “kVA şirketi, ‘T’ıpatıp uyan mü- hendislerde ‘T’nin dikey gövdesi için makine mühendisliği gibi belirli bir alanda derin bir uzmanlığa sahip

Farklı kaplamalı olarak kaplanmış kesici uçlar arasındaki farklılıklar, kesici uç yüzey- lerinin yüzey pürüzlülüğü ölçümlerini yaparak görüntü işleme

Kompozit malzemeler, şekil ve kimyasal bileşimleri farklı ve birbiri içerisinde pratik olarak çözünemeyen iki veya daha fazla sayıda makro bileşenin kombinasyonundan oluşan

The collected data by telephone asking included: patient basic information, age, sex, parent family, the age diagnosed as diabetes, current diabetic.. control method, smoking

Sanık, bir avukatın hukuki yardımından yararlanmak istediğini ancak “seçebilecek” durumda olmadığını beyan ederse ne yapılacaktır? Bu sorunun yanıtı