İstanbul Yüksek Ekono mini ve Ticaret Okulu Pro fesörlerinden Reşat Kaynar tarafından yazılıp (Türk Ta rih Kurumu) tarafından ya yınlanan Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat) isimli eserin 637 sahife tutan ilk cildi, bu defa neşredildi. 637 sahife mevzuu tüketmemekte, im paratorluğun o zamanki du rumunu aydınlatan bir giriş ten sonra, bu büyük Sadra zamın ilk memuriyet hayatı, âmediciliği, Pjaris ve Londra elçilikleriyle iki hariciye na zırlığı ve Tanzimatı Hayri- yenin ilânındaki^ aktör ol mamak şartiyle - pek büyük rolü hikâye edilerek, niha yet 1842 Ağustosunda ve Mehmet Emin Rauf Paşa yerine ilk sadarete gelişine erişilmektedir. Mustafa Re şit Paşanın, Âli Paşa müstes na, İbrahim Sarım ve Damat Mehmet Ali Paşalar gibi, kendisiyle mukayese edile mez kimselere halef salef o- la ola altı kere tekerrür ede- rek,ve bu altıncısı 1858 sonba harında ölümiyle nihayet bu lacak olan altı Sadrazamlığın - ve bilhassa mazullükleri sı rasında maalesef biran entri kacılığa da benzeyen faaliyet lerinin - hikâyesi de her hal de ve en az bu hacimde bir cilt tutacağına göre, sayın müellif bir ömre mal olabile cek bir işe kendini vakfetmiş demektir. Netekim, önsözün de, on yılının ehemmiyetli bir kısmını bu cilde harca mış olduğunu söylüyor. He
men ilâve edeyim ki, Mustafa Reşit Paşayı Reşat beyin en çok bu ilk ciltle takdir et tirip sevdireceği kanaatinde yim.
Henüz çocuk denecek yaş taki bir padişahın da bu işin zaruretini takdir edip hattâ tâc ve tahtını bu uğurda teh likeye atarak iktidarının bü yük bir kısmından bilerek ve istiyerek feragat etmesini göz ! önünde bulundurmakla bera ber Gülhane Hattı humayu- nunu hazırlayış, tatbikatına girişme ve bu sayede Mısır meselesinin halline muvaffa kiyet, velhasıl Mustafa Reşit Paşanın cidden büyük olan | hizmet ve muvaffakiyetleri hep bu ilk cilt içinde anlatıl mıştır.
Sadaret koltuğuna ısındık tan ve bunu münhasıran
nef-I r. r ---— : ..
! sine ait bir hak ve imtiyaz o-larak kabul ettikten sonra - rakiplerini altetmek üzere In
giltere sefirinin nüfuzuna ilti fat, menşein mütevazılığına rağmen debdebe ve zenginli ğe rağbette ve bunun za ruri kıldığı Mığırdıç makule- si sarraf nüfuzları, ikinci cil-j de kalmaktadır. Yine delikan lı mahdum beylerin üçünü vezirliğe yükseltip geri kalan l ikisini de müşir vezirliğe ha zırlayış, bu küçük beylerin üçüncüsüne, ısrarlarla padi şaha damat yaptırdığı Ali
i Galip Paşaya zaafından hasıl I olan çeşitli dedikoduların
Keçeci Zade Fuat Paşaya: Herki bugün Velede lnanıfıen yüz süre Yoksul ise bay olur Bay ise Sultan olur. Kıtasını tekrar ettirecek hadlere varması ikinci ciltte anlatılacaksa, keyfiyet devlet adamının çehresine gölgeler katacaktır. Ve sadrazamı zi- yadr
i
le seven Reşat Kay- nar'm • gönlü şayet buna ra zı olmazsa . hayli şeyleri an latmaması, bildirmemesi birzaruret teşkil edecektir. Müellifin eserinde vekayii bizzat hikâye ve teşrih edip şahısları canlandırmaktan ve en mühim şahsiyetlerin port relerini vermekten ziyade hi kâyeyi eski metinlere bırak mak ve bol bol vesaik sun mak yoluna gitmiş olduğunu da ilâve etmek lâzımdır. Bu ciheti kendisi de kabul ve tasdik ederek (bir kaynak e- ser meydana getirmek ve ob jektif kalmak için, kendim den bir şey katmadım. Paşa nın gerek ıslahat sahasında gerekse siyasî vazifeleri üze rindeki şahsî görüşlerimi, ki taba karıştırmadım) demek tedir. Fakat bilmem bu tarz da hareket ederek Mustafa Reşit P a şa T — ı .i n .« « ,» müverrihi olmak şerefinden nefsini mahrum etmekle, an cak yeni bir müverrih için bir hazırlayıcı ve yardımcı ol mağa mahkûm kalınmaz mı?
itiraf ederim ki, arkadaşı mızın kendisine çizdiği bu dar hudut içinde de daha ha reketli olabilir, canlı levhalar çizebilirdi. Meselâ, bu birinci cildin en son sahifelerinde, Kavalalı Mlüımet Ali Paşa nın yıllarca Sultan Mahmu du devirip yerini almağa ça lıştıktan sonra oğlunun, yani Sultan Mecidin hakipayine yüz sürmeğe gelip - az sonra Mustafa Reşit Paşaya nasip olan - sadareti taleb edişini, Reşat Kaynar çok daha canlı bir şekilde anlatabilirdi. E- serın beşeri bir hararetten mahrumiyetini vesaikin zen ginliği mütemadiyen telâfiye çalışmakta, buna da daima muvaffak olamamaktadır.
Muharririn, Mustafa Reşit Paşaya karşı beslediği derin alâkanın, onun hususî haya tını daha tafsilât ile anlatma ğa kendisini sevk etmesini de gönül arzu ederdi. Meselâ Paşanın, sayesinde nisbeten
rahat ettiği ilk haremini bo şayarak eski bir sadrazam o- lan eniştesinden dul kalmış bir kadım alışı hakkmdaki pek kısa kayıt, Paşanın da ha mallı bir kadım ele geçire, bilmek üzere ilk çocuğunun anasım bırakmış olduğu zan mm hasıl ediyor'. Bu nokta Paşanın mânevi şahsiyetini bildirmesi bakımından pek büyük bir değeri haizdir. Ve ne yapılıp yapılıp, torunların
bilgilerine de ısrarla baş vur mak suretiyle biraz derinleş tirilmesi icap ederdi. Halbuki i Paşanın hususî hayatı hak kında Reşat Kaynar Selâhat- tin beyin (Bir Türk diploma’ tının evrakı siyasiyesii isim li eserindeki malûmatla ikti« fa etmiş görünmektedir; Ver diği şecere de hayli nakıstır. Meselâ Paşanın torunları zik- rolunurken, bunlardan Adile hanımın, Osmanlı împarator- luğynueı son devresine ait ve- kayiin tahlilleri neticesinde, kral karısı olduğu, yani bize isyan ile kendini Hicaz krau ilân eden Şerif Hüseyin Pa şa ile evlenmiş olduğu için melikeliğe yükseltildiği kay dedilmemiştir.
Şunu d aiiâve edeyim ki, Mustafa Reşit Paşanın siyasî hayatı batı ricaliyle daimi münasebetler halinde geçmiş olduğu için, eserde bunlar dan bir çoğunun ismi zikre dilmekte ve artık umumiyet le kabul etmiş bulunduğu-1 muz usul mucibince bu isim ler kendi imlâlariyle yazılmi- yarak telâffuz şekline güre bir imlâ tatbik edilmektedir. Fakat Avrupa ricalinin isim leri mutlaka umumî okunuş kaidelerine uygun bir imlâ ile yazılmadıkları cihetle bu yolda bazı hatalar üa
»slpn-memiş değildir. Meselâ Fran sız devlet adamlarından Brog He dukasının isminden (e) harfi silinmekle bu isim hiç de okunuşa göre yazılmış ol mamaktadır. Zira, bu Broglie, Broy diye okunur. Kaldı ki, böyle teferruata ve işaret et tiğimiz asıl büyük noksana rağmen, eser hakiki Vm cid dî bir emek mahsulüdür ve henüz hiç neşredilmemiş pek mühim vesikaları ihtiva et mektedir.
Müellifi tebrik ve güzel e- serini ikmale muvaüj&k olma sini temenni edelim .