• Sonuç bulunamadı

Clinical Features in Trichotillomania

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Clinical Features in Trichotillomania"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Bu çalýþmada, 19 trikotilomani hastasýnda, demografik ve fenomenolojik özellikler, eþlik eden psikiyatrik bozukluklar ve aile öyküsü araþtýrýldý. Hastalar, sosyodemografik ve klinik özelliklere iliþkin yarý-yapýlandýrýlmýþ bir görüþme formu, DSM-III-R için Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþmesi, DSM-III-R Kiþilik Bozukluklarý için Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþme Kýlavuzu ile deðerlendirildi. Hastalarýn % 84'ü kadýndý. Trikotilomaninin baþlama yaþý ortala-masýnýn 15.4, hastalýk süresi ortalaortala-masýnýn 11 yýl olduðu sap-tandý. Hastalarýn, %79'unda saç koparma esas olarak saçlý deri-dendi. Saç koparma sonrasýnda, tüm hastalar rahatlama yaþarken; ondört hastanýn (%73.7) ayrýca haz duygusu yaþadýðý belirlendi. Trikotilomaniye ek olarak, hastalarýn %21'inde obsesif kompulsif bozukluk, %21'inde distimi, %10.5'inde yaygýn anksiyete bozukluðu %5.3'ünde þimdiki major depresif epizod, %15.8'inde geçmiþ major depresif epizod tanýlarý konuldu. Hastalarýn %36.8'inde kiþilik bozukluklarý mevcuttu. Elde ettiðimiz bulgular, konuyla ilgili yayýnlarda bildirilen sonuçlarla karþýlaþtýrýlarak tartýþýldý.

Anahtar Sözcükler: Trikotilomani, saç yolma, klinik özellikler, eþtanýlý durumlar.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 1999;1:26-33

SUMMARY

Clinical Features in Trichotillomania

In this study, we investigated the demographic and phenomeno-logical features, comorbidity, and family history in a series of 19

patients with trichotillomania. The patiens were assessed with a semistructured interview that focused on the demographic char-acteristics and hair-pulling behaviour, the Structured Clinical Interview for DSM-III-R, the Manual for the Structured Clinical Interview for DSM-III--R Personality Disorders. Eighty-four per-cent of the patients were female. The mean age at onset of hair pulling was 15.4 years, the mean duration was 11 years. Seventy-nine percent of the subjects reported pulling out hair pri-marily from the scalp. All subjects described a sense of relief, 14 (74%) gratification after pulling out their hair. Twenty-one per-cent of the patients had an associated diagnosis of obsessive compulsive disorder; 21% dysthymia; 10.5% generalized anxiety disorder; 5.3% current major depressive episode; 15.8% past major depressive episode. Personality disorders were present in 36.8% of the patients. We have discussed our findings in the light of the literature.

Key Words: Trichotillomania, hair pulling, clinical features, comorbidity.

GÝRÝÞ

Trikotilomani, ilk kez 1889 yýlýnda, saçlarýný tutamlar halinde koparan ve bir tür alopesi olarak deðer-lendirilen bir hastanýn incelenmesi sonucu, derma-tolog Hallopeau tarafýndan tanýmlanmýþ ruhsal bir bozukluktur (Swedo 1993). Trikotilomani, eski Yunanca bir sözcük olup, "saç koparýyorum" anlamýna gelmektedir (Swedo 1993). Günümüzde trikotilomani, belirgin þekilde saç kaybý ile sonuçlanacak kadar kiþinin saçýný tekrarlayan bir tarzda kopardýðý, saç koparma öncesinde gerginlik duyumunun, saç koparýrken haz almanýn görüldüðü bir bozukluk

Vehbi KESER*, Raþit TÜKEL**, Nuray KARALI***, Celal ÇALIKUÞU***, Tuba ÖZPULAT OLGUN****

* Uz. Dr., Alman Hastanesi,

** Doç. Dr., ****Dr., Ýstanbul Üniversitesi, Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý,

*** Uz. Dr., Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi, ÝSTANBUL

(2)

olarak tanýmlanmakta; DSM-IV'te (APA 1994) 'Baþka Bir Yerde Sýnýflandýrýlmamýþ Ýmpuls Kontrol Bozukluklarý', ICD-10'da (WHO 1992) ise 'Alýþkanlýk ve Dürtü Bozukluklarý' taný grubu içinde yer almak-tadýr. Trikotilomani hastalarýnda, en sýk saç kopar-manýn, daha seyrek olarak da kaþ, kirpik, sakal-býyýk, koltukaltý ve kasýk gibi bedenin çeþitli bölgelerinden kýl koparmanýn görüldüðü bildirilmektedir (Chris-tenson ve ark. 1991a, Cohen ve ark. 1995, Stanley ve ark. 1997).

Önceleri seyrek görüldüðü düþünülen bu bozukluk, uzun yýllar psikiyatri literatüründe fazlaca yer almamýþtýr (Stein ve ark. 1995). Ancak son dönem-lerdeki araþtýrma verileri, trikotilomaninin sanýldýðýn-dan daha sýk görüldüðünü ortaya koymaktadýr (Christenson ve ark. 1991b, Swedo ve Leonard 1992). Genel populasyondaki prevalansýyla ilgili bir çalýþma yoktur. Christenson ve arkadaþlarý (1991b) tarafýndan 2579 kolej öðrencisi üzerinde yapýlan bir çalýþmada, yaþamboyu prevalansý %0,6 olarak bildirilmiþtir. Trikotilomaninin, son yýllarda ortaya atýlan obsesif-kompulsif spektrum bozukluklarý kavramý içinde ele alýnmasýyla birlikte araþtýrmacýlarýn ilgisini çekerek güncelleþtiðini görmekteyiz (Swedo 1993, Christenson ve ark. 1991a, Cohen ve ark. 1995, Stein ve ark. 1995, Swedo ve Leonard 1992, Stein ve ark. 1992, Christenson ve ark. 1993, Stanley ve ark. 1992, Lenane ve ark. 1992). Bu çalýþmada, ülkemizde trikotilomaninin kliniði ile ilgili sistemli bir çalýþ-manýn yapýlmamýþ olduðu da göz önüne alýnarak, 19 trikotilomani hastasýnda, sosyodemografik özellikler, fenomenoloji, eþlik eden psikiyatrik bozukluklar ve aile öyküsünün araþtýrýlmasý amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM Denekler

Çalýþmaya Ocak 1996 - Haziran 1998 tarihleri arasýn-da Ý.Ü. Ýstanbul Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý polikliniðine baþvuran ve DSM-III-R taný ölçütlerine göre trikotilomani tanýsýný alan 19 hasta dahil edildi. Hastalara çalýþma ile ilgili bilgi verilerek onaylarý alýndý ve hasta seçiminde, en az ilkokul mezunu olma ve uygulanan testleri yanýtlayabilme koþulu göz önünde tutuldu.

Araçlar

DSM-III-R Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþmesi Türkçe Versiyonu (Structured Clinical Interview for DSM-III-R: SCID): DSM-III-R sýnýflandýrmasýna göre geliþtirilmiþ,

birinci eksende taný koyma amacýyla uygulanan yapý-landýrýlmýþ bir klinik görüþme yöntemidir (Spitzer ve ark. 1987).

DSM-III-R Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþmesi Türkçe Versiyonu-Kiþilik Bozukluklarý Formu (Manual for the Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personality Disorders: SCID-II): DSM-III-R sýnýflandýrmasýna göre geliþtirilmiþ, ikinci eksende yer alan kiþilik bozukluk-larý tanýbozukluk-larýný koyma amacýyla uygulanan yapý-landýrýlmýþ bir klinik görüþme yöntemidir (Spitzer ve ark. 1990). Her iki formun da (SCID ve SCID-II) Türkçe çeviri ve uyarlamalarý Sorias ve arkadaþlarý (1990) tarafýndan yapýlmýþtýr.

Hamilton Anksiyete Derecelendirme Ölçeði (HADÖ): Anksiyete düzeyini belirlemek amacýyla geliþtirilmiþ, deðerlendirmeci tarafýndan puanlanan 14 maddelik bir ölçektir (Hamilton 1959).

Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði (HDDÖ): Depresif hastalarda, belirtilerin þiddeti ve depresy-onun düzeyini belirlemek amacýyla geliþtirilmiþ, deðerlendirmeci tarafýndan puanlanan bir ölçektir (Hamilton 1967). 17, 21 ve 24 maddelik formlarý vardýr. Çalýþmamýzda 17 maddelik formu kul-lanýlmýþtýr.

Beck Depresyon Ölçeði (BDÖ): Beck ve arkadaþlarý tarafýndan 1961'de geliþtirilen, 1979'da yeniden göz-den geçirilerek ikinci formu oluþturulan bu ölçek, depresyonda görülen bedensel, emosyonel ve biliþsel belirtileri ölçmede kullanýlmaktadýr. 21 maddeden oluþmakta ve deðerlendirme hastanýn kendisi tarafýn-dan yapýlmaktadýr. Bu çalýþmada, Türkiye uyarlamasý Tegin tarafýndan yapýlmýþ olan (Savaþýr ve Þahin 1997) ölçeðin özgün formu kullanýlmýþtýr.

Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Belirti Listesi (YBOKBL): Klinik uygulama ve araþtýrmalarda yaygýn olarak kullanýlan, obsesyon ve kompulsiyonlarýn özel-liðini ve sýklýðýný saptamak üzere geliþtirilmiþ belirti listesidir (Goodman ve ark. 1989a,b).

Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeði (YBOKÖ): Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) belirtilerinin þidde-tini deðerlendirmek üzere geliþtirilmiþ ve deðer-lendirmeci tarafýndan puanlanan bir ölçektir (Goodman ve ark. 1989a,b). Puanlama, YBOKBL'nin hastayla birlikte gözden geçirilmesinin ardýndan yapýlmaktadýr. Toplam 19 maddeden oluþan bu ölçek-te, ilk 10 maddenin puanlarý deðerlendirilmeye alýn-makta; 1-5. maddelerin toplamý obsesyon, 6-10.

(3)

mad-delerin toplamý kompulsiyon, 1-10. madmad-delerin toplamý obsesyon-kompulsiyon puanýný vermektedir. Ülkemizde geçerliliði ve güvenilirliði Karamus-tafalýoðlu ve arkadaþlarý (1993) tarafýndan yapýl-mýþtýr.

Araþtýrmamýzda, YBOKBL ve YBOKÖ'nün kullanýmý sýrasýnda, trikotilomaniye özgü olan düþünce ve davranýþlar deðerlendirme dýþýnda býrakýlmýþtýr. Sheehan Yeti Yitimi Ölçeði (SYYÖ): 'Ýþ’, ‘sosyal yaþam ve boþ zaman uðraþýlarý' ve 'aile yaþamý ve evdeki sorumluluklar' alt ölçeklerini içeren ve bu alanlarda görülen yeti yitimini belirlemek üzere kullanýlan bir ölçektir (Sheehan 1984). Puanlama, 0 ile 10 arasýnda deðiþen bir derecelendirmeye göre, kiþinin kendisi tarafýndan yapýlmaktadýr.

Yarý-yapýlandýrýlmýþ görüþme formu: Hastalarýn sosyodemografik ve klinik özelliklerini belirlemek amacýyla araþtýrmacýlar tarafýndan hazýrlanmýþtýr. Ýþlem

Trikotilomani tanýsý, klinik görüþmeler temel alýnarak, DSM-III-R taný ölçütlerine göre konuldu. Diðer birinci eksen bozukluklarýnýn tanýlarý için SCID, ikinci eksen kiþilik bozukluklarýnýn tanýlarý için SCID-II kullanýldý. Taný koyma iþlemi ve ölçeklerin uygulanmasý bu konuda deneyimli bir araþtýrmacý tarafýndan gerçek-leþtirildi.

Ýstatistiksel deðerlendirmeler, SPSS for Windows (ver-sion 5.01) bilgisayar programý kullanýlarak yapýldý. BULGULAR

Trikotilomani tanýsý konmuþ 19 hastanýn yaþlarý 16-44 arasýnda deðiþmekteydi. Yaþ ortalamasý 26.4 (SS = 8.3) olarak belirlendi. Olgularýn onaltýsýnýn (%84.2) kadýn; onbeþinin (%78.9) bekar; onüçünün (%68.4) ortaokul ya da lise mezunu olduðu görüldü (Tablo 1). Çalýþma durumuna bakýldýðýnda; olgulardan altýsýnýn (%31.6) aktif olarak bir iþte çalýþmakta olduðu, birinin (%5.3) þimdiki rahatsýzlýðý nedeniyle, onikisinin (%63.2) ise baþka nedenlerle çalýþmadýðý belirlendi. Hastalýk baþlama yaþý ortalamasý 15.4 (SS=5.7), hastalýk süresi ortalamasý 11.0 yýl (SS=9.2) idi (Tablo 1). Hastalýk baþlama yaþý olgularýn %89.5'inde 20 ve altýndaki yaþlardaydý. Olgulardan dördü (%21.0) ilk olarak bir dermatoloða baþvurmuþ, ikisi dermatolojik tedavi uygulanmadan, biri yalnýzca lokal preparatlar, diðeri buna ek olarak anksiyete giderici ilaç uygula-masý sonrasý psikiyatriste gönderilmiþti. Olgularýn

%31.5'inde, hastalýk, zaman zaman birkaç ay süren remisyon dönemlerinin görülmesi dýþýnda kronik bir gidiþ göstermekteydi.

Olgulardan onbeþi (%78.9) saçlarýný, biri (%5.3) kaþlarýný, biri (%5.3) sakallarýný, ikisi (%10.5) koltukaltý ve kasýk kýllarýný kopardýðýný belirtti (Tablo 2). Saçlarýný koparanlardan biri ayný zamanda kirpik-lerini koparmakta; biri göðüs bölgesinden, biri kol ve bacaklardan, bir diðeri de zaman zaman bacaklarýn-dan kýl koparmaktaydý. Saçlarýný koparan onbeþ has-tanýn onbirinde (%73.3) saç kaybý bölgesel özelliktey-di ve onbir hastanýn yeözelliktey-disinde saçlar, saçlý derinin tepe (verteks) ya da tepeye yakýn bölümlerinden, birinde sol pariyetal, birinde frontal bölgeden, birinde ense ve kulak arkalarýndan, bir diðerindeyse zaman zaman deðiþerek çeþitli bölgelerden koparýlmaktaydý. Saçlarýný koparan diðer üç hastada (%20.0) ise saç kaybý, kelleþmeye yol açacak kadar çok miktarda ve yaygýn idi (Tablo 2). Kaþlarýný yolan bir hastanýn kaþlarý tamamen yok olmuþtu. Saçlarýný koparan hastalardan birinde ise koparma yaygýn olmasýna karþýn saç kaybý belirgin deðildi.

Ýleri derecede saç kaybýnýn ortaya çýktýðý üç kadýn has-tadan ikisi (%10.5) oluþan lezyonu peruk kullanarak, diðeri (%5.3) evde de çýkarmadan baþörtüsü takarak gizlemeye çalýþmaktaydý. Bölgesel saç kaybý olan hastalardan; yedi kadýn hasta (%36.8) uzun olan saçlarýyla açýlmýþ bölgeyi gizliyor, bir kadýn hasta (%5.3) þapka giyerek, iki erkek ve bir kadýn hasta da Tablo 1. Trikotilomani hastalarýnýn sosyodemog-rafik özellikleri

ort ± SS

Yaþ 26.4 ± 8.3

Hastalýk baþlama yaþý 15.4 ± 5.7

Hastalýk süresi (yýl) 11.0 ± 9.2

s (%)

Cinsiyet Kadýn 16 (84.2)

Erkek 3 (15.8)

Medeni durum Evli 4 (21.1)

Bekar 15 (78.9)

Eðitim Ýlkokul 3 (15.8)

Ortaokul 5 (26.3)

Lise 8 (42.1)

(4)

(%15.8) saçlarýný çok kýsa kestirerek lezyonu sakla-maya çalýþýyordu. Kaþlarýný yolan bir kadýn hasta (%5.3), kalýn çerçeveli gözlük kullanarak kaþ kaybýný gizlemekte; sakalýný koparan bir diðer hasta ise, hergün traþ olarak açýlan bölgenin fark edilmemesini saðlamaktaydý. Bir hastada, lezyon, saklamaya gerek olmayan bölgelerde (koltukaltý ve kasýk) yer almak-taydý. Bir hastada ise, saç koparmalar, dikkatli bakýl-mazsa görünümünde belirgin bir deðiþiklik meydana getirmemiþti.

Hastalardan onbeþi (%78.9) koparma sýrasýnda hiç aðrý duymadýðýný belirtti. Tüm hastalar koparma son-rasýnda rahatlama duygusu yaþadýklarýný, ondördü (%73.7) rahatlamaya haz duygusunun da eþlik ettiði-ni bildirdi. Bir hasta (%5.3) koparma öncesi ve kopar-maya eþlik eden aþýrý ve anlamsýz bulduðu bir düþüncenin (saldýrganlýk obsesyonu) zihninden geçtiðini; üç hasta (%15.8) öfke duygusunun ardýndan koparma eylemini gerçekleþtirdiklerini ifade etti (Tablo 3).

Çalýþmamýzda, on olgu (%52.6) saç koparma davranýþýna eþlik eden törensel davranýþlarýnýn olduðunu belirtti (Tablo 3). Ýki olguda saçý özel bir hareketle (önce ortadan kýrarak) koparma, özelliði olan saç tellerini seçme (beyaz, ucu çatallý) ve kopar-ma sonrasý aðýza götürme, ýsýrkopar-ma; bir olguda saçý özel hareketlerle (önce birkaç kez çekme) koparma ve koparma sonrasý kök kýsýmlarýný aðýza alýp çiðneme; iki olguda özelliði olan saçlarý (kalýn ve kökü daha beyaz) seçme ve aðýza alýp ýsýrma, dudaða sürme; üç olguda sadece özelliði olan saçlarý (kalýn, kývýrcýk ve beyaz) seçme; iki olguda sadece aðýza götürüp ýsýrma biçiminde davranýþlar bulunmaktaydý.

YBOKBL ile hastalarýn (þimdiki) obsesyon ve kompul-siyonlarýnýn daðýlýmý belirlenirken, trikotilomaniye özgü olan saç koparma davranýþý deðerlendirme dýþýn-da býrakýldý. YBOKBL ile yapýlan deðerlendirmede; onüç hastada (%68.4) obsesyon ve kompulsiyonlarýn birlikte bulunduðu saptandý. Bir hastada (%5.3) ise yalnýzca kompulsiyonlar vardý. Obsesyonlarýn görüldüðü onüç hastadan; altýsýnda (%46.1) saldýr-ganlýk, altýsýnda (%46.1) kirlenme, beþinde (%38.5) dini, beþinde (%38.5) somatik, dördünde (%30.7) düzen/simetri ve üçünde (%23.0) cinsel obsesyonlar mevcuttu. Kompulsiyonlarýn görüldüðü ondört has-tadan; onbirinde (%78.6) kontrol etme, yedisinde (%50.0) temizleme/yýkama, altýsýnda (%42.8) sayma, beþinde (%35.7) tekrarlama, dördünde (%28.6) sýrala-ma/düzenleme, ikisinde (%14.3) biriktirme/toplama kompulsiyonlarýnýn bulunduðu belirlendi.

Obsesyon ve kompulsiyonlarý birlikte bulunan dört hasta, DSM-III-R'ye göre OKB tanýsýný almaktaydý. Obsesyon ve/veya kompulsiyonlarý bulunan diðer on hastada, belirtilerin taný eþiðinin altýnda kaldýðý gözlendi.

YBOKÖ'den elde edilen kompulsiyon puanlarýnýn (ort. 6.5, SS=5.4), obsesyon puanlarýndan (ort. 4.4, SS=4.9) yüksek olduðu dikkati çekmekteydi (Tablo 4). Olgularýn anksiyete puaný ortalamasý HADÖ'ye göre Tablo 2. Trikotilomani hastalarýnda saç/kýl koparýlan

bölgelerin sýklýðý s % Saçlý deri 15 (78.9) Tepe (verteks) 7 (36.8) Sol paryetal 1 (5.3) Frontal 1 (5.3)

Ense ve kulak arkasý 1 (5.3)

Yaygýn 4 (21.0)

Deðiþerek çeþitli bölgeler 1 (5.3)

Kaþ 1 (5.3)

Sakal 1 (5.3)

Koltukaltý ve kasýk 2 (10.5)

Kirpik* 1 (5.3)

Göðüs kýllarý* 1 (5.3)

Kol ve / ya da bacak kýllarý* 2 (10.5)

(*) Saç koparmanýn yanýsýra

Tablo 3. Trikotilomani hastalarýnda saç/kýl koparmayla birlikte görülen özellikler

s %

Koparma sýrasýnda aðrý duyma 4 (21.0)

Koparma sonrasýnda rahatlama 19 (100.0)

Koparma sonrasýnda haz yaþantýsý 14 (73.7)

Koparma öncesinde / sýrasýnda obsesyon 1 (5.3)

(5)

18.6 (SS=7.3); depresyon puaný ortalamalarý HDDÖ'ye göre 12.3 (SS=5.9), BDÖ'ye göre 19.2 (SS=15.3) bulundu (Tablo 4).

Hastalarýmýzda, trikotilomaniye ek olarak, þimdiki durumda %52.6, yaþamboyu %63.1 oranýnda en az bir DSM-III-R birinci eksen bozukluðunun mevcut olduðu belirlendi. Trikotilomaniye, þimdiki durumda, en yük-sek oranda anksiyete bozukluklarý (%31.6), ikinci sýra-da duygudurum bozukluklarý (%26.3) eþlik etmektey-di. Trikotilomaniye eþlik eden DSM-III-R birinci eksen bozukluklarýnýn daðýlýmlarý Tablo 5'te verilmiþtir. Hastalarýn %36.8'inde, DSM-III-R ikinci eksen kiþilik bozukluklarýnýn bulunduðu belirlendi. Trikotilomani hastalarýnda en sýk obsesif kompulsif (%21.0), pasif agresif (%21.0) ve histrionik (%21.0) kiþilik bozukluk-larý görülmekte; bunbozukluk-larý, narsisistik (%15.8) ve border-line (%5.3) kiþilik bozukluklarý izlemekteydi (Tablo 5). SYYÖ'den elde edilen sonuçlara göre; hastalarda, iþ (ort. 2.9, SS=3.4), sosyal yaþam (ort. 2.7, SS=3.2) ve aile yaþamýnda (ort. 2.8, SS=3.7) hafif derecede yeti yitiminin mevcut olduðu belirlendi.

Çalýþmamýzda, hastalarýn bilgisine baþvurularak, bir-inci ve ikbir-inci derece akrabalarda trikotilomani ve OKB görülme oranlarý araþtýrýldý. Bu bilgilere göre; bir

has-tanýn (%5.3) ikinci derece akrabasýnda trikotilomani; iki hastanýn birinci derece, dört hastanýn ikinci derece akrabalarýnda olmak üzere toplam altý hastanýn (%31.6) ailesinde OKB bulunmaktaydý.

TARTIÞMA

Trikotilomaninin, kadýnlarda daha yüksek oranda (%88-98) görüldüðü bildirilmektedir (Christenson ve ark. 1991a, Stanley ve ark. 1997, Stein ve ark. 1995, Stanley ve ark. 1992, Muller 1987). Çalýþmamýzda da, kadýnlar belirgin olarak daha fazla sayýda (%84.2) idi. Cinsiyetler arasýnda görülme sýklýðý açýsýndan ortaya çýkan bu farklýlýðýn nedenleri henüz açýklanabilmiþ deðildir.

Çeþitli çalýþmalardan elde edilen bulgular, trikotilo-manide, evli olanlarýn oranýnýn %37 ile %45 arasýnda deðiþtiðini ortaya koymaktadýr (Christenson ve ark. 1991a, Stanley ve ark. 1997, Keuthen ve ark. 1997). Araþtýrmamýzda, bekar olanlar belirgin olarak daha yüksek orandaydý (%78.9). Bu farklýlýðýn, çalýþmamýz-daki hastalarýn yaþ ortalamasýnýn (ort. 26.4), diðer çalýþmalarda bildirilenlerden (ort. 34.0 ila 34.7) daha düþük olmasýna baðlý olabileceðini düþünüyoruz. Araþtýrmamýzda, Christenson ve arkadaþlarý (1991a) tarafýndan yapýlan araþtýrmadan elde edilen sonuçlara benzer biçimde, trikotilomani hastalarý arasýnda orta öðrenim düzeyinde eðitim görmüþ olan-lar, yüksek oranda (sýrasýyla; %68.4 ve %78) bulun-muþtur.

Birçok çalýþmada, trikotilomaninin baþlama yaþýnýn çocukluk ya da ergenlik dönemlerine rastladýðý bildirilmiþtir (Christenson ve ark. 1991a, Stanley ve ark. 1997, Christenson ve ark. 1993, Stanley ve ark. 1992, Keuthen ve ark. 1997, Soriano ve ark. 1996, O'Sullivan ve ark. 1997). Genellikle 20 yaþýndan önce baþladýðý ve baþlangýç yaþýnýn sýklýkla 11-15 yaþlar arasýnda olduðu belirtilmektedir (Christenson ve ark. Tablo 4. Obsesyon, kompulsiyon, anksiyete ve

depresyon puanlarý ortalamalarý

0rt ± SS

YBOKÖ - obsesyon 4.4 ± 4.9

YBOKÖ - kompulsiyon 6.5 ± 5.4

YBOKÖ - obs. komp. (toplam) 10.8 ± 8.8

HADÖ 18.6 ± 7.3

HDDÖ 12.3 ± 5.9

BDÖ 19.2 ± 15.3

Tablo 5. Trikotilomani hastalarýnda eþlik eden psikopatolojiler

DSM-III-R 1. eksen bozukluklarý DSM-III-R 2. eksen kiþilik bozukluklarý

s % s %

Obsesif kompulsif bozukluk 4 (21.0) Obsesif kompulsif 4 (21.0)

Distimi 4 (21.0) Pasif agresif 4 (21.0)

Major depresif epizod (þimdiki) 1 (5.3) Histrionik 4 (21.0)

(geçmiþ) 3 (15.8) Narsisistik 3 (15.8)

Yaygýn anksiyete bozukluðu 2 (10.5) Sýnýrda 1 (5.3)

(6)

1991a, Stanley ve ark. 1992). Çalýþmamýzda da, baþlangýç yaþý ortalamasý 15.4 bulunmuþ; hastalarýn %89.5'inde hastalýðýn 20 ve altýndaki yaþlarda baþladýðý belirlenmiþtir.

Trikotilomani, araþtýrmalarda en sýk saç koparma þek-linde karþýmýza çýkmaktadýr (Christenson ve ark. 1991a, Cohen ve ark. 1995, Stanley ve ark. 1997). Olgu serimizde de, 15 olguda (%78.9), aðýrlýklý olarak saç koparýldýðýný belirledik. Saç koparma, tüm saçlý deride yaygýn olarak görülebildiði gibi, belirli bir böl-geyle de sýnýrlý olabilmektedir (Christenson ve ark. 1991a, Stein ve ark. 1995). Trikotilomani hastalarýn-da, saçlý deride en sýk verteksten saç koparýldýðý bildirilmiþtir (Christenson ve ark. 1991a). Hasta grubumuzda da, saçlý deride en sýk (%36.8) verteksten saç koparýldýðýný belirledik. Saç koparmanýn sonucu ortaya çýkan bölgesel ya da yaygýn kelleþmeyi gizleme amacýyla, birçok hastanýn, þapka giymek, peruk tak-mak, uzun olan saçlarýyla açýlan bölgeyi kapatmaya çalýþmak gibi çeþitli yöntemlere baþvurabildikleri bildirilmektedir (Rothbaum ve Ninan 1994, Jaspers 1996). Hastalarýmýzda da, peruk takmak, baþ örtüsü kullanmak, þapka giymek, uzun olan saçlarýyla açýlan alaný örtmek, saçlarý kýsa kestirmek gibi çeþitli gizleme yollarýnýn kullanýldýðýný gözlemledik. Hastalar, sýklýkla, çirkin görünümleri nedeniyle lezyonlarýný sakladýklarýný belirtiyorlardý. Yine sýklýk-la, lezyonun oluþumuyla ilgili bir açýklama yapmanýn zorluðunu ifade ediyor; saçma bulduklarý, ancak engel olamadýklarýný bildirdikleri bu davranýþýn, "delilik" olarak algýlanabileceðinden çekiniyorlardý.

Christenson ve arkadaþlarý (1991a), trikotilomani hastalarýnýn %68'inde koparma sýrasýnda aðrý duyusu-nun olmadýðýný bildirmiþlerdir. Çalýþmamýzda da, olgularýn büyük bir çoðunluðunda (%79), koparmaya eþlik etmesi beklenen aðrý yaþantýsýnýn olmadýðýný belirledik.

Trikotilomanili hastalarda, saçý özel bir hareketle ya da simetrik olarak koparmaya çalýþma, belli özellikleri olan saç ya da kýlý seçme, koparma sonrasý saçý aðýza götürme gibi yineleyici tarzdaki davranýþlar, törensel eylemler olarak deðerlendirilmektedir (Stein ve ark. 1995, Jaspers 1996). Christenson ve arkadaþlarý (1991a), 60 olguluk serilerinde, koparma sonrasý saçý aðýza alma, ýsýrma, çiðneme gibi davranýþlarýn %48 oranýnda görüldüðünü bildirmiþlerdir. Çalýþmamýzda, toplam on olguda (%52.6) törensel davranýþlar bulun-makta; bunlardan yedisi (%36.8) koparma sonrasýnda

saçý aðýza alma ve ýsýrma gibi davranýþlar sergilemek-teydi. Saç koparmaya eþlik eden bu tür davranýþlarýn kompulsiyonlarla benzerliðini dikkat çekici bulduk. Trikotilomanili hastalarda genellikle, saç koparma öncesinde ya da sýrasýnda obsesif bir düþüncenin bulunmadýðý bildirilmiþtir (Stanley ve ark. 1992). Çalýþmamýzda, sadece bir olguda, koparma davranýþý-na obsesif düþüncenin eþlik ettiðini belirledik. Bu has-tada, ayný zamanda OKB taný ölçütleri karþýlanmak-taydý.

Eriþkin trikotilomanili hastalarýn büyük bir çoðun-luðunun saç koparma öncesi artan bir gerginlik (%95) ve koparma sonrasýnda rahatlama ve haz (%88) yaþadýklarý bildirilmiþtir (Christenson ve ark. 1991a). Çalýþmamýzda, tüm olgular koparma sonrasýnda rahatlama yaþadýðýný belirtirken, ondört olgu (%73.7) ayrýca haz yaþadýðýný ifade etmiþtir.

Çeþitli araþtýrmalarda, trikotilomaniye en sýk eþlik eden psikiyatrik bozukluklarýn duygudurum ve anksiyete bozukluklarý olduðu bildirilmiþtir (Swedo 1993, Christenson ve ark. 1991a, Swedo ve Leonard 1992, Winchel ve ark. 1992). Çalýþmamýzda, trikotilo-maniye olgularýn %31.6'sýnda anksiyete bozukluklarý, %26.1'inde duygudurum bozukluklarýnýn eþlik ettiðini saptadýk.

Trikotilomaniye özgü olan bir kiþilik özelliði ya da bozukluðu belirlenememiþtir (Christenson ve ark. 1992). Bir çalýþmada, trikotilomaniye histrionik (%27), sýnýrda (%19) ve pasif-agresif (%19) kiþilik bozukluk-larýnýn eþlik ettiði bildirilmiþtir (Swedo ve ark. 1989). Olgu serimizde, en yüksek oranda obsesif kompulsif (%21), pasif-agresif (%21) ve histrionik (%21) kiþilik bozukluklarýnýn görüldüðünü belirledik. Ayrýca, üç olguda narsisistik (%15.8), bir olguda sýnýrda (%5.3) kiþilik bozukluðu saptadýk.

Christenson ve arkadaþlarý (1991a), trikotilmani hastalarýnýn %33'ünde obsesyon ve/veya kompulsi-yonlarýn; %15'inde ise OKB'nin bulunduðunu bildirmiþlerdir. Bu oranýn, OKB'nin %2.5 olarak bildirilen genel populasyondaki görülme oranýndan (Karno ve ark. 1988) yüksek olduðu dikkati çekmek-tedir. YBOKBL'ye göre, olgularýmýzýn %73.7'sinde obsesyon ve/veya kompulsiyonlarýn bulunduðunu; ancak, yalnýzca dördünde (%21) OKB taný ölçütlerinin karþýlandýðýný belirledik.

Bir çalýþmada, trikotilomani hastalarýnýn birinci derece akrabalarýnda OKB görülme sýklýðý %5 olarak

(7)

bulunmuþtur (Lenane ve ark. 1992). Çalýþmamýzda, bir olgunun (%5.3) ikinci derece akrabalarýnda trikotilomani; iki olgunun (%10.5) birinci derece balarýnda, dört olgunun (%21) ise ikinci derece akra-balarýnda OKB bulunduðunu belirledik. Ancak, ailede trikotilomani ve OKB görülme oranlarýnýn, hastalarýn verdiði bilgilere dayanarak belirlenmiþ olmasý, bu sonuçlarýn güvenilirliðini tartýþmalý kýlmaktadýr.

Çalýþmamýzda kontrol grubunun bulunmamasý, sonuçlarýn deðerlendirilmesi açýsýndan bir kýsýtlýlýk oluþturmaktadýr. Sosyodemografik ve klinik özellikler açýsýndan daha saðlýklý deðerlendirmeler, ülkemizde bu alanda yapýlacak geniþ örneklemli ve karþýlaþtýr-malý çalýþmalarla elde edilebilecektir. Yeterince araþtýrýlmamýþ olan bu hastalýðýn, bir dizi araþtýr-manýn daha gündemini oluþturacaðýný düþünüyoruz.

American Psychiatric Association (1994) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders. 4. Baský, Washington DC, American Psychiatric Association.

Beck AT, Rush AJ, Shaw BF ve ark. (1979) Cognitive Therapy of Depression. New York, Guilford.

Beck AT, Ward CH, Mendelson M ve ark. (1961) An inventory for measuring depression. Arch Gen Psychiatry, 4:561-571. Christenson GA, Chernoff-Clementz E, Clementz BA (1992) Personality and clinical characteristics in patients with tri-chotillomania. J Clin Psychiatry, 53:407-413.

Christenson GA, Mackenzie TB, Mitchell JE (1991a) Characteristics of 60 adult chronic hair pullers. Am J Psychiatry, 148:365-370.

Christenson GA, Pyle RL, Mitchell JE (1991b) Estimated life-time prevalence of trichotillomania in college students. J Clin Psychiatry, 52:415-417.

Christenson GA, Ristvedt SL, Mackenzie TB (1993) Identification of trichotillomania cue profiles. Behav Res Ther, 31:315-320.

Cohen LJ, Stein DJ, Simeon D ve ark. (1995) Clinical profile, comorbidity, and treatment history in 123 hair pullers: A sur-vey study. J Clin Psychiatry, 56:319-326.

Goodman WK, Price LH, Rasmussen ve ark. (1989a) The Yale-Brown Obsessive Compulsive Scale: I. Development, use, and reliability. Arch Gen Psychiatry, 46:1006-1011.

Goodman WK, Price LH, Rasmussen ve ark. (1989b) The Yale-Brown Obsessive Compulsive Scale: II. Validity. Arch Gen Psychiatry, 46:1012-1016.

Hamilton M (1967) Development of a rating scale for primary depressive illness. Br J Sdc Clin Psychology, 6:278-296. Hamilton M (1959) The assessment of anxiety states by rat-ing. Br J Med Psychology, 32:50-55.

Jaspers JPC (1996) The diagnosis and psychopharmacological treatment of trichotillomania: a review. Pharmacopsychiat, 29:115-120.

Karamustafalýoðlu O, Üçýþýk AM, Ulusoy M ve ark. (1993) Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Derecelendirme Ölçeðinin Geçerlik ve Güvenirlik Çalýþmasý. 29. Ulusal Psikiyatri Kongresi, 29 Eylül-4 Ekim, Bursa.

Karno M, Golding JM, Sorenson SB ve ark. (1988) The epi-demiology of obsessive compulsive disorder in five US com-munities. Arch Gen Psychiatry, 45:1094-1099.

Keuthen NJ, O'Sullivan RL, Hayday CF ve ark. (1997) The rela-tionship of menstrual cycle and pregnancy to compulsive hair-pulling. Psychother Psychosom, 66:33-37.

Lenane MC, Swedo SE, Rapoport JL ve ark. (1992) Rates of obsessive compulsive disorder in first degree relatives of patients with trichotillomania: A research note. J Child Psychol Psychiatr, 33:925-933.

Muller SA (1987) Trichotillomania. Dermatol Clin, 5:595-601. O'Sullivan RL, Rauch SL, Breiter HC ve ark. (1997) Reduced basal ganglia volumes in trichotillomania measured via mor-phometric magnetic resonance imaging. Biol Psychiatry, 42:39-45.

Rothbaum BO, Ninan PT (1994) The assessment of trichotillo-mania. Behav Res Ther, 32:651-662.

Savaþýr I, Þahin NH (1997) Biliþsel-Davranýþçý Terapilerde Deðerlendirme: Sýk Kullanýlan Ölçekler. Ankara, Türk Psikologlar Derneði Yayýnlarý.

Sheehan D (1984) The Anxiety Disease. New York: Scribner, s.148-149.

Soriano JL, O'Sullivan RL, Baer L ve ark. (1996) Tricho-tillomania and self-esteem: A survey of 62 female hair pullers. J Clin Psychiatry, 57:77-82.

Sorias S, Saygýlý R, Elbi H ve ark. (1990) DSM-III-R Yapýlandýrýlmýþ Klinik Görüþmesi Türkçe Versiyonu (SCID) Kullaným Kýlavuzu. Ýzmir, Ege Üniversitesi Yayýnevi.

Spitzer RL, Williams JBW, Gibbon M ve ark. (1990) Manual for the Structured Clinical Interview for DSM--III--R Personality Disorders. Washington DC, American Psychiatric Press. Spitzer RL, Williams JBW, Gibbon M (1987) Structured clinical interview for DSM-III-R. Washington DC, American Psychiatric Press.

Stanley MA, Breckenridge JK, Swann AC ve ark. (1997) Fluvoxamine treatment of trichotillomania. J Clin Psycopharmacol, 17:278-283.

Stanley MA, Swann AC, Bowers TC ve ark. (1992) A compari-son of clinical features in trichotillomania and obsessive-com-pulsive disorder. Behav Res Ther, 30:39-44.

Stein DJ, Hollander E, Mullen L ve ark. (1992) Compulsive and impulsive symptoms and traits in the obsessive-compulsive related disorders (abstract). Biol Psychiatry, 31:267.

Stein DJ, Simeon D, Cohen LJ ve ark. (1995) Trichotillomania and obsessive-compulsive disorder. J Clin Psychiatry, 56(suppl 4):28-34.

(8)

Swedo SE, Leonard HL, Rapoport JL ve ark. (1989) A double-blind comparison of clomipramine and desipramine in the treatment of trichotillomania (hair pulling). N Engl J Med, 321:497-501.

Swedo SE, Leonard HL (1992) Trichotillomania. An obsessive compulsive spectrum disorder? Psychiatr Clin North Am, 15:777-790.

Swedo SE (1993) Trichotillomania. Obsessive-Compulsive Related Disorders, E Hollander (Ed), Washington DC, American Psychiatric Press, s.93-111.

Winchel RM, Jones JS, Stanley B ve ark. (1992) Clinical charac-teristics of trichotillomania and its response to fluoxetine. J Clin Psychiatry, 53:304-308.

World Health Organization (1992) The ICD-10 Classification of Mental and Behavioural Disorders. Clinical descriptions and diagnostic guidelines. Geneva, WHO.

Referanslar

Benzer Belgeler

Primary OCD patients assessed each subject using the Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID-I) [23,24] OCD symptoms and symptoms severity was

Various tests are used in patients with chronic pain which are SCID-I (Structured Clinical Interview for the DSM-IV Axis I Disorders), Beck Anxiety Scale and Beck Depression

The fact that catatonia may be seen with metabolic, toxic, neurological and various psychiatric disorders, rapidly improve with the ECT (electroconvulsive treatment) and

Psoriasis Area Severity Index (PASI) was applied to patients in dermatology clinics, Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis-1 Disorders, 20-item Toronto Alexithymia

8) Bir gezegen ya da kendisinden büyük bir başka nesnenin etrafında yörüngede bulunan gök cisimlerine uydu denir. Güneş sistemindeki gezegenlerin birkaçı

Havva CEYLAN B203 MKSB 420 Mekanikte Bilgisayarlı Analiz..

With the same theory and procedure, we can assess the pre-operation, post-operation condition and operation simulation, such as "corrective osteotomy" for deformity of the

With the same theory and procedure, we can assess the pre-operation, post-operation condition and operation simulation, such as "corrective osteotomy" for deformity of the