• Sonuç bulunamadı

Abdülhamit ve Mithat Paşa'nın hatıraları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abdülhamit ve Mithat Paşa'nın hatıraları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Abdülhamit ve Mithat

Paşanın hâtıraları

1839 tarihinde ilân edilen Tanzimat fermaniyle Osmanlı İmparatorluğu Avrupai bir devlet teşkilâtını kabul ediyor ve Kurunu vustaî basa nizamlar kaldırılarak fert hakları kıs­ men emniyet altına almıyordu. Bu ferman hükümleri zaman­ la ıslaha doğru götürüleceğine, ihmale uğramaya ve unutulma­ ya başlanmış, keyfî İdareye a- îışanlar kısmen bile olsa bir nizam altına girmeyi isteme­ mişlerdi.

Tanzimat fermanına ihanet eden zihniyete karşı memleket­ te aksülâmeller görülmüş, Av­ rupa fikir hayatiyle temasa ge­ çen münevverler daha ileri bir inkılâbın esaslarını hazırlama­ ya başlamışlardı.

Muhtelif sahalardaki yolsuz­ luklar, suiistimaller, malî buh­ ranlar böyle bir inkılâp dâva­ sında, devlet adamları arasın­ da da taraftarlar bulmuştu. Abdiilâziz bir taraftan padişaha küskün vükelânın, diğer taraf­ tan da inkılâp taraftarlarının müşterek hareketleriyle taht­ tan indirilmişti.

II. Abdülhamit, hâdiselerin süratle lehine inkişafı netice­ sinde 1876 ağustosunun sonun­ da Osmanlı tahtına çıktığı va­ kit akalliyette de olsa, hürriyet taraftarlarının baskısını üze­ rinde hissediyor ve onları bir müddet için idare etmek lüzu­ munu duyuyordu.

Osmanlı imparatorluğunun meşruti bir nizmamla idaresi tezinin şiddetli müdafii bulunan Mithat Paşaya karşı yeni hü­ kümdar, memleketin ve salta­ natının menfaatini istibdat i- daresinde görüyordu.

Mihat Paşanın büyük bir açık kabillikle kendisine ve vaziyeti­ ne emin bulunmasına rağmen Sultan Haaıit kısa bir zamanda Meşrutiyet taraftan vezirini yenmiş ve devlet adamlarını kendi etrafında toplamakta güçlük çekmemişti.

Birtakım zayıf yaradılışlı in­ sanlar, hasutlar, ikbal hırslıla-

H Jfithat Paşanın tekrar

ma-r" Yazan "

Halûk Y .

Şehsuvaroğlu

kama gelmesine set çekmek ü- zere padişahın vehmini müte­ madiyen eski sadrazam aleyhi­ ne tahrik etmişlerdir. Abdülha- midîn kafasmda Sultan Azizin katli faciası, Nispetiye suikas­ tı, Cumhuriyet ilânı gibi haki- katta mevcut olmıyan birtakım korkunç vehimler yaratmışlar­ dı.

Bu vehim Mithat Paşayı Yıl­ dız mahkemesine sevkettirmiş, mahkûmyetle Taife sürdürtmüş ve orada da hayatta kalmasına tahammül edememişti.

Bütün vehmedilenler berta­ raf edildikten sonra II. Abdül­ hamit imparatorluğun mukad­ deratını rakipsiz ve şeriksiz o- larak otuz iki> sene elinde tut­ muştu.

Tarihimizin böyle uzun bir devrinde! hükümran olmuş mühim bir şahsiyetin hâtırala­ rını bilmek, devlet idaresindeki zihniyetinin müdafaasını öğ­ renmek, bilhassa zamanındaki siyasî hâdiselerin iç yüzlerine vukuf kesbetmek şüphe yok ki pek alâka verici bir keyfiyet­ tir. <*)

II. Abdülhamit yabancı siya­ siler ve tarihçilerce de müsel­ lem olan zekâsına, bazı kabili­ yetlerine rağmen muntazam tahsil görmemiş bir hükümdar­ dı. üzün ve düzgün söz söyle­ mek kudretine mukabil iyi ve doğru yazamazdı. Bazı mabe­ yincileri, yakınları padişahın bu tahsil noksanına işaret et­ mektedirler.

(* ) II. Abdülhamit Beylerbeyi sara­ yında bulunurken Utarit Mecmuasında galiba Süleyman Nazif bey kalemiyle hayalî bir hâtırat neşredilmişti. Son­ ra da bu hayalî hâtıralar küçük bir kitap halinde neşredilmiştir. Hal böyle iken iki üç sene evvel bir sabah ga­ zetesi Abdfilhamidm hâtıratı bulun­ du. Gizli notların esrarı kalkıyor gibi taşlıklarla bu hayalî yazıları tekrar sütunlarına geçirmişti.

Bu sebeplerden,'beiki H. Ab­ dülhamit bütün saltanat devri­ nin vakalarını bir insicam da­ hilinde ve vesikalara Istinad ettirerek toplıyamazuı. Fakat kendisi intizamı pek seven, ar­ şiv usulüne riayet eden bir in­ sandı. üzün saltanat devrinin esaslı bir şekilde dosyalan mev­ cut bulunuyordu.

Sait ve Kâmil Paşalar hâtı­ ralarını neşrettikleri sırada es­ ki hükümdar Beylerbeyi sara- ymdaydı. Hakkında yazılanlara cevap veremiyordu ve <Ben bu­ rada serbest değilim, cevap vermek için evrakım malûm ol­ duğu üzere kim bilir nerelerde­ dir; • onlarda her şey aransa bu­ lunur, hakikat meydana çıkar) diyordu.

Bugün II. Abdülhamidin «Her şey aransa bulunur, hakikat meyadana çıkar) dediği evrakı Başbakanlık arşivindedir. Bu evrak arasında eski hükümda­ rın saltanatı zamanında yaz­ dırdığı bazı hâtıralar mevcut­ tur. Bunları mabeyin kâtipleri­ ne dikte etmiş, bir kısmının ü- zerine hangi vakalara ait bu­ lunduğunu da not ettirmiştir.

Bunlar arasında haricî ve da­ hilî siyaseti alâkadar eden mü­ him vesikalar vardır. Hâtırat- tan bir kısmı ibünlemin Mah­ mut Kemal Bey tarafından Türk Tarih Encümeni mecmu­ asında yayınlanmıştır.

Eski hükümdara ait diğer hâ­ tıralar da Tarih Kurumu yaz­ maları arasında bulunmaktadır. II. Abdülhamit tahttan indiril­ dikten sonra yanma İttihat ve Terakki Cemiyeti Dr. Atıf Hü­ seyin Beyi, hususî hekim olarak tâyin etmişti. Atıf Hüseyin Bey Sultan Hamidin maiyetine, Meşrutiyet inkılâbım yapanla­ rın besledikler} hislerle girmiş bulunuyordu. Fakat zamanla bu sert hisleri değişmiş, eski hükümdar bu koyu İttihatçıyı yavaş yavaş teshir etmeye baş­ lamıştı.

Atıf Bey. Sultan Hamitle her gün yaptığı konuşmaları en

(2)

Tarihten Sayfalar

(Baştarafı 5 inci sahifede) hürde teferruatına kadar ajan­ dalarına yazmayı ihmal etme­ mişti. Bu ajandaların ilk kısmı 9 defterdir. Her defter bir 'ay­ lıktır. Doktor ilk notlarına 20 nisan 1909 tarihinde başlafnış ve eski padişahın ölüm tarihin­ den bir gün sonraya kadar, ya­ ni 11 şubat 1918 e kadar notla- larmı tutmakta devam etmiş­ tir. Yalnız araya doktorun ma­ iyette bulunmadığı kısa bir fâ- sıla girmiştir.

Dr. Atıf Bey ilk defa olarak 8 temmuz 1909 günü II. Abdül- hamidi muayene etmiştir. Mü­ şahedelerini şöyle tesbit ediyor;

(Lisan paslı, derecei hararet 38.5. nabız durgun, bir tasallü- bii sirayin, intifaı rievî, cilt buruşuk, akşam gasyan ile kö­ püklü bir madde çıkarmış, sa­ bahleyin sinamekiden ibaret; bir müshil almış, vücudunda kesik­ lik hissetmekte, mideden müş­ teki...)

II.. Abdülhamit, tatbik edilen tedavi neticesinde iyileşmiş; doktor 14 ağustos 1909 tarihinde defterine şunları yazmaktadır; (Abdülhamidi saat 8,5 ta gör­ düm, boğazı iyi, vücudu hali ta­ biiye geldi, teşekkür ederim ¡de­ di, ayaktaydı, elimi sıktı, sigara verdi. Kibrit çakacak oldu. Ar­ tık bu derece gafleti kabul ede­ mem. Giderken tekrar ayağa kalktı, tekrar elimi sıktı...) ;

Artık eski hükümdar doktoruna alışmış ve ona çocukluk, genç­ lik ve saltanat devirlerinden bahsetmeye, bazı siyasî vakala­ rın iç yüzlerini anlatmaya, ha­ nedan âzasınm, mühim siyasî şahsiyetlerimizin portrelerini çizmeye başlamıştır.

Bü defterlerde II. Abdülha- mitten, devrinin mühim siyasî vakalarını, Sadrazamların ic­ raat, ve kabiliyetlerini, Abdül- nıecit ve Abdülâziz zamanla­ rında vazife görmüş mühim devlet adamları hakkmdaki kanaaurerini, şehzadeliği, veli­ ahtlığı zamanındaki bazı hâ­ tıralarım dinliyoruz; eski hü­ kümdar ayrıca pederine, amca­ sına, biraderlerine, çocuklarına ve yeğenlerine ait de birçok malûmat veriyor.

Notların bir kısmını da Ab­ dülhamidin Balkan Harbine, Birinci Dünya Harbine ait gö­ rüşleri teşkil ediyor. Eski hü- sümdar ayrıca İttihat ve Terakki ve Meşrutiyet ricali hakkında neler düşündüğünü de belirt­ mektedir.

Bu kesik kesik, fakat uzun ve mütenevvi hâtıraların içinde Abdülhamit kendi devrinin müdafaasını da. yapmaktadır. Kâmil va Sait Paşaların hâtı­

ralarının neşri dolayısiyle ve onlara cevap verirken kendi devri hakkında şunları söyle­ mektedir: (Ben müddeti salta­ natımda memleketi hüsııümu- hafaza ettim. Benden sonra beş senede bu kadar yerler zayi ol­ du. Elbet tarih bunu yazar, be­ nim hizmetim iyi kötü her ne ise geçti, bakalım şimdiden sonra inşallah daha iyi idare o- Iur...)

Yalnız Atıf Hüseyin Beyin notlarında eski hükümdarın bir çok tekerrürler yaptığı ve ha­ zan aynı hâdiseyi birbirinden

farklı olarak anlattığı görül­ mektedir. Yabancılara ait- ismi haslarda da ekseriya yanılmak­ tadır.

Abdülhamidin Başbakanlık arşivinde dikte suretiyle yaz­ dırdığı hâtıralariyle, Tarih Ku­ rumu yazmaları arasında bu­ lunan Dr. Atıf Hüseyin Beyin notları tasnif edilir ve bir ara­ da bastırılabilirse, çok kıymetli bir tarihî eser kazanılmış ola­ caktır.

Abdülhamidin bu hâtıraları­ na mukabil, Mithat Paşa da Taif zindaıımda kendi hâtırala­ rını kaleme almıştır. Mithat Paşa, Taif kalesinin çetin şart­ ları içinde geceleri kapılara gözcüler koyarak hatır alarmı yazar, sonra kâğıtları, mürek­ kebini, kalemini döşeme tahta­ sında açtığı, bir yerin içine sak­ lardı.

Şahadetinden sonra bunlar ele'geçmiş ve Yıldıza gönderil­ miştir. Abdülhamit bu hâtıra­ ları Yıldız Sarayında , bir tor­ ba içinde s e n e l e r c e muhafaza etmiş ve bu kâğıtlar kendisinin hafinden sonra Yıl­ dızda çalışan tetkiki evrak ko­ misyonu tarafından ele geçiril­ mişti.

Hareket Ordusu kumandam Mahmut Şevket Paşa, hâtırala­ rın zuhurunu ve bunların tes­ lim alınmasını 8 temmuz 325 tarih ve Hareket Ordusu baş­ lıklı 206 sayılı tezkere ile paşa­ nın oğlu Ali Haydar Mithat Be­ ye Şöyle bildirmişti: (Büyükde- rede Sümer Palas otelinde şehi­ di muhterem Mithat Paşa zade Ali Haydar Beyefendiye — Pe­ deri âlileri şehidi muhterem Mithat Paşa merhuma ait olup Yıldız evrakı' arasında ve bir torba der ununda zuhur ederek tahtı mühre alınmış olan evra­ kı hususiye, edevatı kırtasiye­ nin Hareket Ordusu ' karargâ­ hında bulunan tetkiki evrak komisyonuna müracaatla ahze- dilmesi temenni olunur, Hare­ ket Ordusu kumadan! Mahmut Şevket)

Mithat Paşanın hâtıraları bi­

ri tabsırai ibret, diğeri Miratı hayret olmak üzere iki cilttir. Bunların Yıldız mahkemesine j

ait bir kısmı Tasviri Efkâr'da

j

tabedilmiş ve 1325 yılında paşa-1 nın oğlu Ali Haydar Bey tara- j fmdan iki cilt halinde yayın­ lanmıştı.

Bu hatıratta Mithat Paşa ter- cümei halini, muhtelif vazifele­ ri esnasında gördüğü hizmeSe­ ri, OsmanlI İmparatorluğunun harşılasığı haricî, dahilî mese­ leleri, Sultan Azizin tahttan in­ dirilip V. Muradın hükümdarlı­ ğa getirilişi, bu hükümdarın hastalanışı, II. Abdülhamidin cülûsu. Kanunuesasînin ilânı yolunda giriştiği mücadeleleri. Avrupaya sürülüşünü, tekrar valilikle memlekete gelişini, tev­ kifini. Yıldız mahkemesini, mahkûmiyetini anlatmaktadır.

Bu iki esere ayrıca paşanın Avrupadan, Taiften gönderdiği mektup suretleri, Yıldız mah­ kemesi esnasında Times muha­ birinin gazetesine gönderdiği telgrafların tercümeleri de ek­ lenmiştir.

II. Abdülhamidin ve Mithat Paşanın hâtıraları, Osmanlı İmparatorluğunun 19. Asır so­ nu hâdiseleri için mühim iki kaynak teşkil etmektedir.

ELHAMRA

TERZİHANESİNİN

DİKİŞ;

KUMAŞlan!

| ELBİSE

ve

metre İle KUMAŞ

j

T A K S İ T L I

-B o y o filu iıt ik lA l C a d . 2 « « E lham ra Han N o. 1 S a fid a k lj T m a rd lv a n d a n b i r i n c i , k a t r

WASSERMAN

Antijeni

Devlet tarafından kontrol e- dilmiş gayet hassas bir fren­ gi antijenidir. Yapıldığı yer;

Dr. ZEKÂİ MUAMMER TUNÇMAN Bakteriyoloji Laboratuarı

Divanyolu No. 103 K. 2 Tel: 29125

Zayi — İstanbul Erkek lisesin­ den aldığım pasomu zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.

IU - C 196 N. özkaya Zayi — Polis müdürlüğünden aldığım pasaportumu 21 nisan 952 günü Beyoğlunda kaybet­ tim. Yenisini alacağımdan es­ kisinin hükmü yoktur.

Valıe Sirapyan

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Dilimin döndüğü, aklımın erdiği ka - dar anlatmak istedim, bunun adeta bir nevi talim ve terbiye tekniği olduğunu, talebeye usul tahtında nasıl ders

Suriyeli sığınmacıların ve mültecilerin sorunlarının sadece ulusal ve uluslararası politikanın bir konusu olarak değerlendiriliyor oluşu, ülkelerin yabancı halklarla

護理指導資訊-耳鼻喉科 臺北醫學大學‧署立雙和醫院 100-12-A FH3500002 耳部顯微手術前後須知

Bilim ve Teknik dergisi ortaokul ikinci sınıftan beri takip ettiğim, daha ayın başlarında büyük bir heyecanla almak için markete koştuğum dergim. Eve geldiğim anda elimdeki

Amacı, ilköğretim öğrencilerinin Seviye Belirleme Sınavı (SBS) İngilizce alt testinden aldıkları ham puanlar ile proje görevi, performans görevi, ders içi katılım ve

While hyperintensity is seen in medial thalamic and periacuaductal gray matter on T2 and FLAIR sequences of cranial Magnetic Resonance Imaging (MRI) in acute cases, atrophy

Bronşektazi, kronik nötrofilik havayolu enflamasyonu ile ilişkili kalıcı bronş dilatasyonu ile karakterize bir hastalıktır[1]. Genellikle öksürük, balgam çıkarma,

After Sultan Abdulaziz was remowed from the Çırağan Palace; and after Sultan Abdülhamit started to inhabit the Yıldız Palace and add new pavilions to it, the Malta Pavilion and