• Sonuç bulunamadı

Halk Şiirinde Hoşgörü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Rayman

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halk Şiirinde Hoşgörü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Rayman"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hoşgörü; f r e r ş e y i anlayışla karşılayarak olşbildiği kadar hoş görme durum u olarak ta ­ nımlanır, *

Dilimizde hoşgörü kelim esiyle birlikte m üsam aha kelimesinin de kullanıldığını gö- ■ rüyoruz. M üsam aha kelimesinin aslı, Arapça semh olup cömert anlamındadır. Buradaki cö­ mertlikken amaç, başkalarına k arşı anlayışlı ve yum uşak davranm aktır: M üsiimaha, şid­ det ve güçlük gösterecek yerde kolaylık ve yu­ m uşaklık gösterm ektir.2

Hoşgörünün batı dillerindeki karşılığı ise tolerance’dır. Bu kelime de tol köküyle ilgili olan tollo (kaldırmak) ve tuli (taşımak) fiille­ riyle akrabadır. Tolera bir yükü taşım ak, ta ­ ham m ül etmekv desteklemek* d em ektir. İslâmiyet öncesi ve sonrası Tür|c toplum unda hoşg ö rü a n la y ış ı m e v c u ttu r. N ite k im lalâmiyetin etkisi altında yazılan ilki eserler­ den biri olarak kabul edilen K utadgu Bi- İig'de3 şu şeHilde ifadeleri görmek m üm kün­ dür. "Beyler kime gözleri ile gülerek bakar­ larsa onun akılı ve gönlü yerinde olur, kendi­ sine güven gelir.” Bjı öm ekde gösteriyor ki , hoşgörüyü Avrupalılam» tekelinde sanm ak büyük hatadır. A vrupa'dan önce İslâm, dün­ yasında hoşgörünün varlığı görülmektedir. Meselâ, "Dinde zbrlama yoktur, sizin dininiz size benim dinim bana aittir"^ ayetleri dini inanç konusunda zorlam adan kaçınılm asını , toleransa önem verilmesi gereğine işaret et­

mektedir.

Batıda hoşgörü konusu üzerinde ilk du­ ran filozoflar Locke (1632-1704) ve Voltai- re’dir. Bu filozoflar yalnız dini inançlar konu- sundaki toleranstan söz etmişlerdir. T arihte­ ki Otuz Yıl S a v aşlarin ın nedeni de din ve mezhep ayrılığıdır. Avrupa'da hoşgörü ile ilgi­ li yazılar bu savaşlardan sonrş gündeme gel­ miştir.

Türk edebiyatında hoşgörü deyince elbet­ te ilk akla gelen isim ler Mevlana ve Yunus

32

Emre olmaktadır. Mevlâha, bir taraftan sevgi ve hoşgörünün her tü rlü ayibı örteceğini Bö­ lerken, diğer taraftan da hoşgörü sahibi kişi­ nin, herkesin anlayışına, mizacına uygun mu­ amele etmesini savünur.^ Tasavvuf düşünce­ sine göre, dünyadaki canlı ve cansız varlıkla­ rın yaratıcısı T ann'dır. Bu yüzden soy, din, renk, ekonomi farkı gözetmeksizin herkesi sevmek gerekir, işte tasavvufun bu güzel dü­ şüncelerine Yunus Emre şu m ısralarla k atı­ lır.

Yaratılmışı hoş gör Yaradan'dan ötürü

Karacaoğlan ise esmer, buğday tenli ol­ m asından dolayı kendisini hor gören bir güze­ le karşı savunma yapar:

Beni kara diye yerme Mevlâm yaratm ış hor görme Elâ göze siyah sürme Çekilir kara değil mi6

C um huriyet dönem i h alk şairlerin d en Âşık Veysel ise, ikiliğin dünyadan kovulması­ nı, bencillik duygulanm h ortadan kaldırılm a­ sını, yanlış sap lan tılard an uzaklaşılm asın] Önererek şöyle der:

Beni hor görme kardeşim Sen altınsın ben tunç muyum , Aynı vardan var olmuşuz

Ser} gümüşafün ben sac mıyım

Kimi molla, kimi dçrviş Allah bize neler vermiş Kipü a n çiçek dermiş Sen balsın da ben ceç miyim

Topraktandır cümle'beden

Nefsini öldür ölmeden

BÖ^le em retmiş Y aradan

Sen kalemsin ben uç muyum

(2)

Tabiata Veysel âşık Topraktan olduk kardaşık Aynı yolcuyuz yoldaşık Sert yolcusun ben bac mıyım7

Yine aynı şair öteki şiirlerinde de bu ko­ nuya eğilir.

Kürt'(i T ürk'ü ne Çerkez'i Hep Adem'in oğlu kızı ‘ Beraberce şehit gazi Yanlış var mı ve neresi

Kur’ân'a bak Incil'e bak Dört kitabın dördü de hak H akir görüp ırk ayırmak H akikatte yüz karası®

Çalışalım kurtulalım buhrandan Nedir senlik benlik usandık candan Irkımız rieslsimiz aynı bir kajıdan Y urdu»yaraların saralım kardaş.®

0?,h ıı Rehberi, insanların birbirlerini kır- m iiianna, kötülüğe kafa yorm alarına kızar ve laf gezdirip, gıybet yapanlara karşı çıkarak şöyle seslenir:

Arif olan bencilliğe bürünmez Çok iş yapmış gibi türlü görühmez Aydın ınsan gerçeklerden arınm ak Seti seni m eth etme el tak d ir etsin

Ozan Rehberi yim zarar vermeden Kimseyi bölmeden küçük görmeden Cehalete uyup gönül kırm adan Yunus gibi sevgi ile yoralım .

Bencil olmak değil adam olmalı Erdem li kişiler böyle bilmeli Kırdıysan birini gönül almalı insanı kırcı üzücü olma'1®

Âşık Beyanî, kin, kibir gibi kâra lekelerin insanların gönüllerinden çıkarılması gereğine inanır.

Hoşgörülü ol ki örnek olasın Doğandan ölenden ibrejt alasın H alkın hizmetinde H akk’ı bulasın Çalışmak insanı yoramaz oğul

Çoğunluklar azınlığı ezerse Hor görerek muhabbeti bozarsa Bundan dünya bir çıkmaza düşerse Onda sen kusurlu görülmeyesin11

İnsanoğlu, doğruyu bırakıp eğri yola sa­ parsa kendisine zararı dokunur. Kişi darda kalanlara, düşkünlere el uzatm alı, âlem leri yaratanın aşkı için kimseyi hor görmemelidir. Arif m eclislerinde çiğlğer pişer. Affetmek er kişinin şanına düşer. İyilik ve hoşgörü insana olgunluk kazandırır. Âşık E m ininin bü.konu­ daki görüşleri şöyledir:

M erham et y araşır gönül köşküne Uzat eliri darda kalan düşküne Âlemleri yaratanın aşkma Hor görme kimseyi affedici ol

Allâmeyi cihan olsan dünyada Hor görme kimseyi affedici'ol

Kusursuz kul olmaz, hoş görmek gerek Hor görme kimseyi affedici ol.12 Âşık Feymanî:

Arkadaş hor bakma sen şu Mehmet'e , Cennet-i alâ'ya gitti bu Mehmet

Düşman k urşununa vatan uğruna Sinesini siper tu ttu bu Mehmet13

Âşık Halil K arabulut da insanların senli­ ği, benliği, gururu bırakm alarından yanadır.

K usur aram adan gönül kırm adan Nefsi semirtmeye fırsat vermeden Sakatı sayrıyı hiç hor görmeden Hoşgörüyle gönül almalı diyor,14

Dilde, dinde ırkta fark plsa bile hoşgördü- , den uzak olunmamahdır. «

U nutm a sözümü Ömür boyunca Sabreyle ilimin taşm a yavrum Rakiplerin kem sözünü duyunca Kin atınan düşme'peşine yavrum N azar eyle şu âleme arkadaş Gel a y n mı birbirinden iy’ce bak H akir görme insanoğlu hep gardaş Kul a y n mı birbirinden iy’ce bak.1®

(3)

Şeref Taşlıoya: DİPNOTLAR

-Kibir insanları yiyer bitirir Kn sonunda lıerşeyini yitirir Ölçttsü» söz başa bela getirir

1 Türkçe sözlük (TDK), Ankara 1988, C.II, s, 653.

Sen yaptığın zannetme ki el yapar 16

2 Mütercim Asım, Kâmus Tercümesi, latan* bul 1225,4 cilt, s. 1/904 ,

AIi İzzet:

Bir Allah’ı tanıyalım Ayn.gayrı bu din nedir Senlik benliği mdelim Bu kavga dövüş kimledir. ^

Dünyanın küreselliştiği globalle ştiği bir

3 Yusuf Haahacjb, Kutadgu Bilig, Çev. Reşit Rahmeti A rat s. 54.

4 Kur’ân, Kâfırûn, 109/6.

6 M evlâna Celâl al Din Rûmî, MasnaevM Manavı, London 1925, (Çev. M,Muhlis Ko- ner, Mesnevinin ö zü , Konya 1961. s. 308) 6 C ahit Öztelli, Karacaöğlan B ütün Şiirleri,

İstanbul 1970. Şiir no; 337.

dönemde "hoşgörü"«ün gündeme gelişi veya 7 Âşık Veysel, D ostlar Beni K atırlaşın, ls-gptirilişi öyle sanıyorum ki insanlar arası ba- tanbul 1970, 8. 40.

rışm , dostluğun sevginin pekiştirilm esine 8 A.g.e. s. 61. yardımcı olacaktır. Zaten günümüzde insan- 9 A.g.e. s. 63.

la n n veya devletlerin ekonomik ve teknolojik 10Ozan Rehberi, Duygunun İncileri, Ankara güçlerini kötüye kullanması kabul görecek bir 1990, s. 51.

davranış şekli değildir. Bu konuda en büyük İl ş ık Beyanî, Beyan E ttiklerim , A nkara dileğimiz toplumlarm, m illetlerin mensup ol- 1990, s. 33.

duğu ırk tan veya dini inançlarından ötürü 12Âşık Emini, Gönül Deryası, Ankara 1990, baskıya, saldırıya uğram am alıdır. Bugüne s. 33.

kadar birçok im paratorluk yıkılmış, duvarlar 13 Âşık Feymanî, Ahu Gözlüm, Ankara 1991, yerle bir olmuş, ideolojiler iflas etmiş, ancak s. 45.

bazı düşünceler ve değer yargıları geçerlilik- 14 Yunus Em re'Şiirieri, Ankara 1991, s. 45. lerinden asla birşey kaybetmemiştir. Hoşgörü 15Kul Gazi, Rüzgarda Kekik, A nkara 1990, s.

adı verilen davranış şekli'de bunlardan birisi- 38.

-dir. 16Ş eref Taşlıova Gönül Bahçesi, A nkara

• Sonuç olarak diyebiliriz'ki insanlar nefjre- 1 1990,8.67.

ti atmalı, sevgiye koşmalıdırlar. İnsanlar ara- 17A.Ü.SBF Dergisi, Aralık 1973, Cilt 38, No: sındaki kalıcı barış, karşılıklı güven, birlikte 3-4.,

-güzelliklere ulaşm a ancak hoşgörü ile

müm-ACADEMtA-Metin Boşnak, C.Ü. tûgiliz Dili ve Ed. 58140 Kampüa/SlVAS * BA LIK ESİR A KADEM İ-Anafartalar Cad. 92 BALIKESİR * BİLGE-AKM Başkanlığı A tatürk Bulvarı, 225 Kavakhdere/ANKARA • BÎTtĞ -Poatbua 9642 2003 LP H aarlem The N etherlands (HOLLANDA) • BOZOK-GMK Bulvan 63/8 Maltepe/ANKARA • BÜNYAN KÜLTÜRÜ- P.K. 9 Btinyan/KAYSERİ * CEM-Abide-i H ürriyet Cad. 282/9 80270 ŞişlilSTANBUL • DOĞU T Ü R K İSTA N 'IN BESÎ-Millet Cad. Küçüksaray Apt. 26/3 Aksaray/ÎSTANBUL • ERCÎYES-Ç.K. 218 KAYSERİ • |t>LKLQI^SDEBÎYAT-M e$rutöyet C ad; 17/22 Kızı- lay/ANKARA • HACI BEKTAŞ VELt-G,Ü, T ürk K ültürü ve Hacı Bektaş Veli A raştırm a Merkezi Gazi Eğitim Fak. D Blok TetoükökuHâs/ANKARA * İLESAM BÜLTENİ-lzmir

Cad. 33/16 Kızılay/ANKARA * KARAGÖZ-UNIMA Türkiye Millî M erkezi Haberi Bülteni- PK. 67 06441 Yenişehir-ANKARA * KARDAŞ EDEBtYATLAR«P.K 51 Ege Üniversitesi Bornova/İZMİR * KIRIM-?.K 162 Kızılay/ANKARA ♦ İlE H B E R C E -O nur Spkak 68/5 Maltepe/ANKARA * 8İZE*Klodfarer Cad. Servet Han 41, Kat:3/33 Çemberlitaş/İSTAN- BUL * ŞAFAK-Koraİ 20 60100 Komotoni/ÖREECE • TÜRK YURDU- P.K. 429 Kızı- lav/ANKARA • TÜRKEVl-Postbus 58070-1040 HB Ameterdam/HOLLANDA • TYB TKS BÜ LTEN İ-lzm ir Cad. 42/9 Kujlay/ANKARA * TÜRKÜN SESİ-Postboks 9894 Grönland, 0135 Oslo/NORWAY * ÜLKÜ OCAĞI-Fevzi Çakm ak Sok-1,6/2 Kmlay/ANKARA • VAR- LIK-Hıyabanî Filistin! Şimalî, 151, Dr. Cevat Heyet, TahrattfîRAN

kündür,

GILEN

Referanslar

Benzer Belgeler

Günümüz dilbiliminde bu konuların üzerinde önemle durulmakta ve dilin her şeyden önce bir iletişim aracı olduğu, dil öğretiminde bu aracın dilbilgisi (gramer) boyutunun

Heyelan anlık gerçekleşen bir olay olup aşırı ve şiddetli yağış durumunda daha sık meydana

Günlük hayatta kullanılan elektrikli araç-gereçlerde elektriğin iletilmesini sağlayan kablo, fiş ve farklı devreler iletken maddelerden yapılmış, elektriğin zarar vermemesi

Türkiye’de halk biliminin kuru- cusu, öncüsü olarak kabul edilen Ziya Gökalp’in alanla ilgili yaklaşım ve metotlarını oluştururken temel aldığı

Richard March, tamburitza’nın bugün hem Avrupa’da hem de kuzey Amerika’da çeşitli kuruluşların des- tekleri ile devam ettirildiğini ve bu geleneğin Hırvat

Geleneksel eğlence ortamları yöre halkının geleneği deneyimledikleri mekânlar olmaktadır. Bu ortamlarda yörenin gençleri, geleneği öğrenerek, kuşaktan kuşağa

Bir ayağı eksik olan halk edebiyatı ve folklor çalışmalarının, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra tamamlanabileceğini düşünüyordum ve gerçekten de

Bu anlatıların kendilerine ait bir tür gele- neği oluşmakla birlikte belli bir anlatıcı grubuna bağlı bir gelenek oluşturmaları söz konusu değildir.(Ekici, 2006: 87)