• Sonuç bulunamadı

Tanıdığım eski sanatkarlardan:Kavuklu Hamdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tanıdığım eski sanatkarlardan:Kavuklu Hamdi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tanıdığım eski sanatkârlar dan -rr v j;

Kavuklu Hamdl

Yazan: REŞtD HALlD GÖNÇ

Ne uzun, ne kısa boylu, şiş­ man dönecek kadar etine dolgun vücutlu, beyaz ve kesik bıyılı

daima traşsız çeneli, tombul ve beyaz elli olan kavuklu Hamdı Istanbulda Eyüpte doğmuştur. Istanbulun çok Sevilen ve takdit ediler. bir sanatkârı olmasına rağmen sefalet ve İhtiyaç içimle 7(911 senesinde Istanbulda haya­ ta gözlerini yummuştur.

Tanıdığım zamanlar herhalde ellibeşi geçmişti. Evimizi her za man şenlendiren ve çok seviler, bu sevimli sima geldiği akşam­ lar, odalar kahkahalarla inler­ di.

Hamdi, elifi görse mertek sa­ nacak kadar okuyup yazması ol- mıyan bir cahildi. Fakat buna rağmen harikulade zekânın yar- dımiyle çok düzgün konuşurdu. Birçok kimseler hiç farkına varıl madiği kanaatinde müttefitiler.

Nükteleri katiyen galiz oîma- vip çek nezih ve terbiyenin '(T) sinden bile dışarı hiçbir zaman* çıkmadığı, yerişip tanıyanlarca da pek malûmdur.

Zamanında kavukluların yek­ ta denebileceğiydi. Çünkü ondan başka kavuklu profesyoneli yok­ tu. Bazı amatörler bulunduğu söylenilirdi. Ama ben bunlara tesadüf ettiğimi hatırlamiyo

-kalabalık huzurunda zavallı Ham di, ıztırabın en fenası evlât kay­ gısı arasında hiç aksatmadan o güzel nüktelerini büyük bir sa­ bır içinde savurarak sanatım gösterebilmişti.

Birkaç gün sonra bize geldi. Kızının çok şükür kurtulduğunu, o günkü oyunda gösterdiği sahte neşeyi yapabilmek için neler çektiğim yana yakıla anlattr,

I durdu.

En büyük bir derdi vardı. Denizden fevkalâde korkardı. Yazlan, sayfiyelerde oyunlar verebilmek için ayıla bayıla Ka­ dıköy vapuriyle karşı tarafa ge­ çer ve mevsimin sonuna kadar İstanbul cihetine katiyen dön­ mezdi. Hattâ bazan Küçük ve Beykoz çayırında orta Oyamı müsamereîerine takımlarım tın­ gır arabalarına yükleterek kara- den giderdi.

Ömründe deniz üstünde uzun bir seyahat yapmamıştı. Öyle zannediyorum ki, Istanbulda« ! hiç dışarı da çıkmamıştı. Senede | iki kere denizi geçebilmesi de bir ! havli korku ve heyecan içinde

olurdu. > ölümünden birkaç zaman ev­

vel bir gün Divanyolunda ras- ’anuştım. Aman y&rabb1 biçare ne hale gelmişti. Beni de tanı­ yamadı. Ne neşesi ne vücudu ne eti; ne üstü, ne baş. kalmış­ tı. O koskocaman şişman adam bir iskelet halindeydi.

Genci, ihtivan ile bütün bir şehri kendinden bahsettiren o meşhur “Kavuklu Hamdi Efen­ di,, tam mânasiyie sürünüyordu. Ölüm, bazan en biivük ve taham­ mülsüz ıztrrzpü^rı da götürdüğü için felâket olmaktan çıkar. Bü­ yük sanatkâr Hamdi, ölümün so­ ğuk kollarında hayatın ıztıran- larını unuttu

R E Ş tD HAI.İD GÜSÇ

hüiimler vererek onu çirkin ş a - --- ---kalar yunan bir meyhane soyta.

nsı haline koymuşlardı. Halbu ki hiç te öyle değildi, fazla ola rak içinde sanat cevheri taşı­ yordu

Hamdinin orta oyunu taknru- ! nın elemanları seçme sanatkâr - j lar idi Piskâri Küçük İsmail, i zennesi hayalî şair Ömer, med- I dâıh İsmet ile Acem. Lâz, Kürt, Yahudi Ermeni, Rum ve Anadolu taklidi yapan sair 'bir­ çok arkadaşları vardı ki o za­ manın bu orta oyunu teşkilâtı, nın çok kuvvetli büer rüknü

ru m .

Küçü bir çocuğun bile hafıza- ; smda iz bırakacak kadar hayret, j ktrku. neşe velhasıl insanların j bütün ruh haletini canlandıra­ cak ne güzel mimikleri vardı.

Gençliği ve yaşadığı zaman, bu devir olsaydı, devrimiz çok 1 kıymetli bir sanatkâra sahip ola.

taktı.

Fakat ıje yazık ki sanat bil­ gisi hususunda pek de vukufsuz demiyecek bazı kıymetli ka lemler Hamdi hakkında hakkiy- : le araştırmalar yapmadan, indî j

idiler.

Orta oyunun başlangıcında •''Kavuklu’’ nun söylediği tekeı- lemelerin kırka yakın olduğunu söylerlerdi.

Pişkâr çıkıp haki selâmladık­ tan sonra arkadan gelen Kavuk­ lu Hamdinin peşisıra gelen ve sırtına har zenbil almış kanbıır bir gözü daima bağlı, cüce dene­ cek kadar kısa boylu ne lâf söy­ leyen, ne de esaslı bir rol yapan birisi vardı Galiba komik Ahdi­ nin kayınbiraderiydi. Bu yerden bitme adanun kavuklu ortaya çıkarken arkasından gelmesi biri taamül haline gelmişti. Onun tek vazifesi Hamcii ile bir iki ¿efa dolaşıp sonra cismi ismi kale bile alımruyan bir zavallı olup çı­ kardı.

Misafîrerle dolu bir temmuz günüydü Hamdi çıka geldi ve o- turur oturmaz da hüngür hüngür ağlamaya başladı. O koskoca a- damın hıçkıra hıçkrra ağlayışını çocuk aklımla hayret içinde sey­ rediyordum.

Nihavet biraz sakinleşince mesele anlaşıldı. Kızı çok hasta, maddî tarafı d a’pek fena bir ı haldeymiş. Derhal herkes bu çok | sevilen adamın derdine derman I bulabilmek düşüncesiyle hemen j seferber oldu. O haftaki cumaya j bir menfaat tertip edildi Herkes I bilet paralarım peşin peşin i verdi.

Menfaat günü fevkalâde bir t

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

巫教授講述中醫藥在美國的發展,美國已有11個州有建立針灸師執照制度。依據統計,1993年美國人民花在中醫

Araştırmada okul öncesi eğitim alan ve almayan ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin sosyal beceri düzeyleri arasında fark olup olmadığı, okul öncesi

Araştırmacılar, yaşça daha büyük (10- 11 aylık) olan bebeklerin daha küçük (5-7 aylık) olanlara göre bilgileri daha hızlı yorumladığını, 8-9 aylık bebeklerinse arada

Kuşkusuz tüm bu bilgi birikimi yanında DNA’nın mo- lekül yapısının aydınlatılması için kullanılabilen çok güç- lü bir silah daha vardı: X ışını.. 40 yıl kadar önce Lawrence

Gökyüzü apansız boşanır karşı dağa apansız yürürdü toprağa deli dolu bir dağ erirdi bir ova yükselirdi yeniden kucaklardı güneş gökyüzünü ve diz

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük

Sosyal sermaye kavramını Kıray ve toplumsal değişme bağlamında ele alma fikri, Kıray’ın sosyal bilimlerde ortaya koyduğu kavramlar ile kimi zaman benzerlik göstermesi

Bu sonuçlara benzer sonuçlar Randahl (1991 ),Özyürek (1998)'de de gözlenmektedir. Mesleki ilgiler ile OSS başarısı arasında da pek çok anlamlı ilişkiler bulunmuş