• Sonuç bulunamadı

Anadolu meslek lisesi öğrencilerinin okudukları okulu seçme nedenleri ve gelecek beklentileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu meslek lisesi öğrencilerinin okudukları okulu seçme nedenleri ve gelecek beklentileri"

Copied!
110
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

ANADOLU MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN

OKUDUKLARI OKULU SEÇME NEDENLERİ VE

GELECEK BEKLENTİLERİ

Mahmut ÖZCAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Ramazan YELKEN

(2)

Bu ve da ya ya u tezin proj e akademik avranış ve azım kurall ararlanılmas oje safhasınd k kurallara akademik k larına uygu sı durumund SELÇ Sosyal Bil BİLİM dan sonuçla özenle riay kurallar çer un olarak ha da bilimsel T.C. ÇUK ÜNİV limler Ensti MSEL ETİK anmasına k yet edildiğ rçevesinde azırlanan b kurallara uy VERSİTESİ itüsü Müdür K SAYFAS kadarki bütü ini, tez için elde edilere bu çalışmad ygun olarak rlüğü SI ün süreçlerd ndeki bütü ek sunulduğ da başkaları k atıf yapıld M de bilimsel ün bilgilerin ğunu, ayrıc ının eserler dığını bildiri Mahmut ÖZ etiğe n etik ca tez inden irim. ZCAN

(3)

M Ö G sa yü D D D

 

MAHMUT Ö ĞRENCİLE GELECEK B avunma sına üksek lisans oç. Dr. RAM oç. Dr. MU oç. Dr. KÖ ÖZCAN tar ERİNİN OK BEKLENTİ avı sonucun s tezi olarak MAZAN Y USTAFA AY KSAL ALV SELÇ Sosyal Bil ÜKSEK LİS rafından haz KUDUKLA İLERİ b nda oybirliğ k kabul edilm YELKEN YDIN VER T.C. ÇUK ÜNİV limler Enstit SANS TEZ zırlanan AN ARI OKULU başlıklı bu ça i ile başarı miştir. VERSİTESİ tüsü Müdür Zİ KABUL NADOLU M U SEÇME N alışma 16./0 ılı bulunara Başkan Üye Üye rlüğü FORMU MESLEK Lİ NEDENLER 08/2010 tari ak, jürimiz ta İSESİ Rİ VE ihinde yapıl arafından İmza İmza İmza lan

(4)

ara insan gücünün yetiştirilmesinde mesleki teknik eğitime öncelik verilmesi” temel ilke olmuştur. İşveren dünyasının temsilcileri de benzer düşüncelere sahiptirler. Kıt kaynaklarla kalkınma hedefine yönelen Türkiye’nin Avrupa pazarına girerken işgücü stratejik bir üretim girdisi olarak değerlendirilmektedir. Pahalı bir eğitim olan mesleki ve teknik eğitimde ortaöğretim seviyesinde Türkiye olarak istenilen hedefe ulaşılamamasının ülke açısından olumsuz sonuçları vardır.

Avrupa Birliğine üye ülkelerde ve gelişmiş ülkelerde mesleki ve teknik liseler genel liselerden daha fazla ağırlığa sahiptir. Gelişmekte olan ülkeler arasında sayılan ülkemizde ise durum tam tersine genel liseler yönündedir.

Bir ülkenin ekonomisinin ve teknolojisinin gelişebilmesi o ülkenin sahip olabileceği nitelikli insan gücüne (beşeri sermaye) bağlıdır. Ülkelerinin eğitim sistemlerinin amacı da bu doğrultuda gençlerini günümüz ekonomisi ve teknolojisinin gereklerini karşılayabilecek, gelişimleri alıp uygulayabilecek nitelikli bireyler olarak yetiştirmek olmalıdır. Bireyin, ekonomik güce dönüşecek bilgiyle donatılması, tarihin her döneminde uluslar için hayati önem taşımıştır.

Anadolu Meslek Liseleri diğer meslek liselerinden farklı olarak sınavla öğrenci kabul etmektedir. Bu nedenle diğer meslek liselerine göre öğrenci kalitesi yüksektir. Bu okulları tercih eden öğrencilerin yükseköğrenim eğilimlerinin de diğer meslek liselerine göre yüksek olduğu kabul edilmektedir. Bu okullardan mezun olan öğrencilerin deneyimlerini, bilgilerini geliştirebilecekleri yükseköğrenime devam etmek istemeleri olağan ve olması gereken bir süreçtir. Ancak 1997 yılında yapılan düzenlemeyle yükseköğrenime geçişleri kısıtlanmıştır.

On yılı aşkın süredir devam eden bu kısıtlamaya rağmen Anadolu Meslek Liselerini tercih eden öğrencilerin bu okulları seçme nedenleriyle gelecek beklentileri araştırmanın konusunu oluşturmaktadır.

(5)

Bu çalışmanın gerçekleşmesinde, yardımlarını ve değerli katkılarını esirgemeyen tez danışmanım Doç. Dr. Ramazan YELKEN’e, Bölüm Hocalarım Doç. Dr. Mustafa AYDIN’a ve Doç. Dr. Köksal ALVER’e teşekkür ederim. Çalışmanın yürütülmesinde fedakârlık gösteren, manevi desteğini esirgemeyen aileme, anketin hazırlanması ve analizinde yardımcı olan Dr. Ünal BOZYER’e teşekkürü borç bilirim.

Ağustos-2010 Mahmut ÖZCAN KONYA

(6)

Te ye eğ or ay ye ul re ni de ol ne Ö ğrencinin ezin Adı Nitelik enilenmesi T ğitimini bi rtaöğretim k yrıca ülke etiştirmek g Ülkemi luslararası r efah düzeyi icelikte insa Bir ülk erece öneml lduğu hedef Bu çalı edenleri ana Adı Soyadı Ana Bilim Bilim Dalı Danışmanı li insan gü Türk eğitim itiren nüfu kurumları ü ekonomisi görevi verilm izin dünyad rekabet gücü ini yükselte an gücü yeti kenin ekono li iken ülke flere ulaşam ışmada Ana aliz edilerek SE Sosyal B ı MA / SOS ı Doç Ana Oku ücünün yeti m sisteminin usun iş ha üstlenmiştir. inin ve sa miştir. daki gelişm ünü geliştir ebilmesi iç iştirecek eği omi ve sana emiz ortaöğr mamıştır. adolu Mesl k, gelecek b T.C LÇUK ÜNİ Bilimler Ens AHMUT ÖZ SYOLOJİ / ç. Dr. RAMA adolu Mesle ulu Seçme N ÖZET iştirilmesi, n en önemli ayatına ve . Bu ortaöğ anayisinin melere ve b ebilmesi, iş çin, işgücü itim sistemi ayisinin geli retimde me lek Lisesi ö eklentileri i C. İVERSİTES stitüsü Müd ZCAN SOSYOLO AZAN YEL ek Lisesi Öğ Nedenleri ve T niteliklerin sorunlarınd üniversite ğretim kurum ihtiyaç du bilgi toplum şsizlikle mü piyasasını i büyük öne işimi için m sleki ve tek öğrencilerin ile sorunları Sİ dürlüğü Numarası: OJİ LKEN ğrencilerinin e Gelecek B nin sürekli dan biridir. B eye hazırla mlarından m uyduğu ara muna uyum ücadele edeb ın talep ett em arz etme mesleki ve t knik eğitim nin okudukl ı tartışılmak 084205002 n Okudukla Beklentileri geliştirilme Bu süreçte t anma aşam meslek lisel a insan gü m sağlayabil bilmesi ve s tiği nitelikt ektedir. teknik eğiti ile ilgili ko ları okulu s ktadır. 2005 arı esi ve temel masını lerine ücünü lmesi, sosyal te ve im bu oymuş seçme

(7)

Te th ba un in tra ad fig qu te ed re Ö ğrencinin ezin İngilizc Qualifi he Turkish e asic trainin niversities u n the countr ain manpow Our co djusting to t ghting can a uantity of m For the echnical edu ducation in In this ead and anal

S Adı Soyad Ana Bilim Bilim Dal Danışman ce Adı ied manpow education s ng in this p undertook th ry’s econom wer. ountry in the internati and social w manpower m e developm ucation was secondary s study, Ana lyze the cau

SELÇ Sosyal Bilim dı MA m / lı SOS nı Doç Rea Stud Occ wer training system is on process to he preparati my and indu the world ional comp welfare incr make the edu ment of a c s so import schools hav atolia Vocat uses, problem T.C. ÇUK ÜNİVE mler Enstitüs AHMUT ÖZ SYOLOJİ / ç. Dr. RAM asons of Ana dents for Pr cupational E SUMMA , continuou ne of the m work, the ion stage. S ustry, also n developme etitiveness rease able to ucation syst country's ec tant about o ve set targets tional High ms and futu ERSİTESİ sü Müdürlü ZCAN N SOSYOLO MAZAN YEL atolian Voc referring Th Expectations ARY us quality im most import population econdary sc needed to se ents and th of developi o labor mark tem of great conomy an our country s that could h School stu ure prospect üğü Numarası: 0 OJİ LKEN cational Hig heir schools s in the Futu mprovemen tant issues. n of the hi chools to vo earch were g he informa ing it can, u ket demand t significanc nd industry, y's vocation d be reached udents to ch ts are discus 0842050020 gh School and Their ure t and renew Graduated igh schools ocational sc given the ta ation socie unemploym d that qualit ce is. , vocationa nal and tech d. hoose what ssed. 005 wal of from s and chools ask to ty in ment is y and l and hnical t they

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... I  İÇİNDEKİLER ... V  KISALTMALAR ... VIII  TABLOLAR LİSTESİ ... IX  GİRİŞ ... 1  1. BÖLÜM. EĞİTİM ... 4  1. 1. TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ ... 7  1. 2. ORTAÖĞRETİM KURUMLARI ... 7 

1. 3. ORTAÖĞRETİMDE GENEL VE MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM ... 9 

1. 3. 1. Genel Eğitim ve Mesleki Teknik Eğitimin Nicelik Durumu ... 9 

1. 3. 2. Genel Eğitim ve Mesleki Teknik Eğitimin Nitelik Durumu ... 11 

1. 4. MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİMDE MODÜLER SİSTEM ... 17 

1. 5. ÜNİVERSİTE SINAVLARI VE KATSAYI SİSTEMİ ... 20 

2. BÖLÜM. MESLEK SEÇİMİ ... 22 

2. 1. MESLEK KAVRAMI ... 22 

2. 2. MESLEK SEÇİMİ VE ÖNEMİ ... 23 

2. 2. 1. Meslek Seçimi ... 23 

2. 2. 2. Meslek Seçiminin Önemi ... 24 

2. 2. 3. Meslek Seçme Sürecinin Başlıca Aşamaları ... 25 

2. 3. MESLEĞE YÖNELTME ... 27 

(9)

2. 4. 1. Kişilik Özellikleri ... 27 

2. 4. 2. Aile Etkisi ... 28 

2. 4. 3. Okul ve Çevresi ... 30 

2. 4. 4. İçinde Bulunduğu Diğer Çevreler ... 31 

3. BÖLÜM. ARAŞTIRMANIN AMACI VE MODELİ ... 33 

3. 1. ARAŞTIRMANIN AMACI ... 33  3. 2. HİPOTEZLER ... 34  3. 3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ... 35  3. 4. ARAŞTIRMANIN TEKNİĞİ ... 36  3. 5. KONYA İLİ ... 36  3. 5. 1. Coğrafi Durumu ... 36  3. 5. 2. Ekonomik Yapı ... 37 

3. 5. 3. Tarihi ve Kültürel Değerleri ... 37 

3. 5. 4. Eğitim Durumu ... 39 

4. BÖLÜM. ALAN VERİLERİNİN ANALİZİ ... 42 

4.1. DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER ... 44 

4. 2. AİLE YAPISI VE İKAMET YERLERİ ... 47 

4. 3. EBEVEYNLERİN ÖĞRENİM VE MESLEK DURUMLARI ... 51 

4. 4. AİLENİN GELİR YAPISI ... 54 

4. 5. OKUDUKLARI OKULU TERCİH NEDENLERİ ... 56 

4. 6. OKUDUKLARI OKULLARLA İLGİLİ İLK DÜŞÜNCELER ... 63 

(10)

4. 8. KATSAYI SORUNLARI ... 73 

4. 9. OKULLARI VE MESLEKLERİYLE İLGİLİ KANAATLER ... 76 

SONUÇ ... 83 

KAYNAKÇA ... 86 

(11)

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri BYKP Beş Yıllık Kalkınma Planı DİE Devlet İstatistik Enstitüsü DPT Devlet Planlama Teşkilatı GSMH Gayri Safi Milli Hasıla

HAK-İŞ Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu MEB Milli Eğitim Bakanlığı

MEGEP Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirme Projesi OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı

OKS Ortaöğretim Kurumları Sınavı OÖBP Ortaöğretim Basarı Puanı ÖSS Öğrenci Seçme Sınavı

ÖSYM Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi. SBS Seviye Belirleme Sınavı

SPSS Statistical For Social Sciences

TUBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TUİK Türkiye İstatistik Kurumu

TÜSİAD Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği YÖK Yüksek Öğretim Kurumu

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Genel ve meslek liseli öğrenci sayılarının toplam içerisindeki payları (1994–

2008). ... 14 

Tablo 2. Genel ve meslek liselerine yeni kayıt olan öğrenci sayıları ve toplam kayıt içerisindeki payları ... 16 

Tablo 3. Mesleki ve Teknik Liselerde Ders Yükünün Ders Gruplarına Göre Dağılımı ... 17 

Tablo 4. Konya İli Okullaşma Oranları ... 41 

Tablo 5. Okullar ... 42 

Tablo 6. Okulların 2009 Yılı Yüksek Öğrenime Yerleşme Sonuçları ... 43 

Tablo 7. Cinsiyet Dağılımı ... 44 

Tablo 8. Okullar ve Cinsiyet ... 44 

Tablo 9. Yaş Dağılımı ... 45 

Tablo 10. Doğum Yerleri ... 45 

Tablo 11. Göç Yılları ... 46 

Tablo 12. Aile İkamet Yerleri ... 47 

Tablo 13. Kendi İkamet Yerleri ... 47 

Tablo 14. Kardeş Sayısı ... 48 

Tablo 15. Kardeşlerinizden meslek lisesine giden var mı? ... 48 

Tablo 16. Aynı çatı altında kaç kişi yaşıyorsunuz? ... 49 

Tablo 17. Evinizde Anne Baba dışında aile büyükleri var mı? ... 49 

Tablo 18. Anne babanın dışında büyükleriniz ... 50 

Tablo 19. Oturduğunuz ev ... 50 

Tablo 20. Ebeveyn öğrenim durumları (Anne) ... 51 

(13)

Tablo 22. Ebeveyn Mesleği (Anne) ... 52 

Tablo 23. Ebeveyn Mesleği (Baba) ... 53 

Tablo 24. Hanenize gelir getiren kişi sayısı ... 54 

Tablo 25. Ailenin ortalama aylık geliri ... 54 

Tablo 26. Ortalama Aylık Gelir ve Okullar ... 55 

Tablo 27. İlköğretimi nerede okudunuz? ... 56 

Tablo 28. Okul Tercihleri ... 56 

Tablo 29. Okullara Göre Okul Tercihleri ... 57 

Tablo 30. Tercihte Etkili Olan Faktörler ... 58 

Tablo 31. Okullara Göre Tercihte Etkili Olan Faktörler ... 58 

Tablo 32. Eğitimle İlgili Temel Düşünceler ... 59 

Tablo 33. Okullara Göre Eğitimle İlgili Temel Düşünceler ... 60 

Tablo 34. Okulları Tercih Nedenleri ... 61 

Tablo 35. Okullara Göre Tercih Nedenleri ... 62 

Tablo 36. Meslek ve Çalışma Koşulları Konusunda ... 63 

Tablo 37. Okullara Göre Meslek ve Çalışma Koşulları Konusunda ... 63 

Tablo 38. Okulun Eğitimi Konusunda ... 64 

Tablo 39. Okullara Göre Okulun Eğitimi Konusunda ... 65 

Tablo 40. Okunmak İstenen Okullar ... 66 

Tablo 41. Okullara Göre Okunmak İstenen Okullar ... 67 

Tablo 42. Okul Tercihlerine Göre Okunmak İstenen Okullar ... 68 

Tablo 43. Okul Tercihinde Yükseköğrenim Hedefi ... 69 

Tablo 44. Yükseköğrenim Yapma İsteği ... 69 

Tablo 45. Yükseköğrenim Yapma Kararınızı Aileniz Nasıl Karşıladı? ... 70 

(14)

Tablo 47. Okullara Göre Dershaneye veya Özel Kursa Devam ... 71 

Tablo 48. Yükseköğrenime Kendi Alanınızda mı Devam Etmek İstiyorsunuz? ... 71 

Tablo 49. Yükseköğrenim Konusunda Meslek Tercihleri ... 72 

Tablo 50. Katsayı Konusunda ... 73 

Tablo 51. Okullara Göre Katsayı Konusunda ... 73 

Tablo 52. Öğrenim Sürecinde Kararınız Değişti mi? ... 74 

Tablo 53. Okullara Göre Karar Değişikliği ... 74 

Tablo 54. Katsayı ile İlgili Kararların Sürekli Değişmesi ... 75 

Tablo 55. Katsayı Konusunda Yapılan Son Değişiklik Meslek Tercihinizi Değiştirecek mi? ... 75 

Tablo 56. Okulda Aldığınız Eğitim Mesleğe Yönelik Sizi Hazırladı mı? ... 76 

Tablo 57. Okullara Göre Okulda Alınan Eğitim ... 76 

Tablo 58. Okulunuzda Bölümünüzün İş Ve Çalışma Olanaklarına Yönelik Rehberlik Hizmeti Aldınız mı? ... 77 

Tablo 59. Okullara Göre Rehberlik Hizmeti ... 77 

Tablo 60. Mesleğinizi Yapmakta Kendinizi Yeterli Görüyor Musunuz? ... 78 

Tablo 61. Okullara Göre Mesleki Yeterlilik ... 78 

Tablo 62. Bu Okuldan Mezun Olduktan Sonra Edindiğiniz Meslek Doğrultusunda Çalışmak İstiyor Musunuz? ... 79 

Tablo 63. Gelecekte hangi mesleği yapmak istiyorsunuz? ... 80 

Tablo 64. Bu Okulda Okumaktan Memnun Musunuz? ... 81 

Tablo 65. Memnun Olmayanların Nedenleri ... 81 

(15)

GİRİŞ

Eğitim bireyin doğumundan ölümüne kadar devam eden bir süreçtir. Eğitim belirli ve resmi kurumlarda verildiği gibi bu kurumlar dışında informal eğitim de bireyin yaşamında önemli bir yer tutmaktadır.

Eğitim toplumun devamını sağlayan, bireyin toplumsallaşmasını ve meslek kazanmasını sağlayan en etkili kurumdur. Bireylere birbirlerinin haklarına saygı göstermeyi, olumlu davranış ve yeteneğini geliştirme fırsat ve eşitliğini veren etkili bir araçtır.

Türkiye'de izlenen eğitim politikalarına bakıldığında, millî eğitimin bütüncül bir sistem olarak ele alınmadığı görülmekte ve dolayısıyla sistemin unsurları üzerinde yapılan değişikliklerin, sistemin diğer unsurları üzerindeki etkisinin yeterince analiz edilmeden yürürlüğe konulduğu tecrübe edilmektedir. Son on yılda Yükseköğretim Kurulu ile Millî Eğitim Bakanlığı arasındaki koordinasyonsuzluk, millî eğitimde istikrarlı bir politika geliştirmeyi engellemiştir. Ortaöğretimden yükseköğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklikler, ortaöğretim üzerinde ve dolayısıyla yükseköğretim üzerinde telafisi mümkün olmayan sorunlara neden olmuştur. Örneğin, 1999 yılında üniversite giriş sisteminde yapılan değişiklikler sonucunda, meslek liseleri cazip olmaktan çıkmış, pahalı bir yatırım olan meslek liselerine kayıt yaptıran yeni öğrenci sayısı azalmış ve genel liselerdeki sınıf mevcutları kalabalıklaşmıştır. Benzer şekilde, Ortaöğretim Başarı Puanının ağırlıklandırılması, bireysel başarıyı önemsizleştirmiş ve okul türünü ön plana çıkarmıştır. Ortaöğretimde okul türünün ön plana çıkması, ilköğretimden ortaöğretime geçiş üzerindeki baskıyı daha da artırmıştır. Ayrıca, meslek liselilerin sınavsız geçiş yoluyla, Meslek Yüksekokullarına yerleştirilmesi, yükseköğretimin niteliğinin düşmesine ve toplumsal saygınlığının zedelenmesine yol açmıştır.

Hem ulusal hem de uluslararası değerlendirmeler temelinde, eğitim sistemindeki kalite sorunu sıklıkla telaffuz edilmektedir. Eğitimdeki kalite sorunu genellikle öğrencilerin bildiklerini uygulayamamaları olarak tanımlanmaktadır. Oysa Türk eğitim sisteminin temel sorunu öğrencilerin sahip oldukları bilgi ve becerileri

(16)

uygulayamaması/kullanamamasından ziyade, temel bilgi ve becerileri elde edememesidir.

Bunun temel nedeni, mevcut sınıf geçme uygulamalarının, öğrencilerin temel bilgi ve becerileri edinmeksizin bir üst sınıfa geçmelerine izin vermesidir. Sunulan/verilen eğitimin niteliğini arttırmak için her bir sınıf için standartlar belirlenmeli ve öğrencilerin bu standartlara erişerek bir üst sınıfa geçmeleri sağlanmalıdır. Eğitim sisteminin çok sayıda sorununu çözmesi amacıyla uygulamaya konan yeni ortaöğretime geçiş sistemi, kendisine atfedilen anlamları taşımakta yetersiz kalmıştır. Seviye Belirleme Sınavlarının uygulanmaya başlaması ile birlikte, öğrencilerin müfredatla ve okulla ilişkileri nispeten sağlamlaşmasına rağmen, sınav odaklı eğitim anlayışı gücünü arttırmış ve erken yaşlardan itibaren çocukların okul dışı kaynaklara yönelimi de artmıştır. Öğrencilerin daha erken yaşlardan itibaren sınavlara alınması, kültürel ve ekonomik sermayesi daha gelişmiş ailelerin çocuklarını avantajlı kılmaktadır. Yeni ortaöğretime geçiş sistemi, ilköğretim okulları arasındaki rekabeti artırmış ve bu rekabet sınav başarısına indirgenmiştir. Ayrıca, mevcut üniversiteye giriş sisteminden dolayı, ortaöğretim okulunun ÖSS başarı ortalaması öğrencin bireysel puanını etkilediği için, öğrenciler ve veliler ortaöğretim giriş sınavlarına oldukça fazla anlam yüklemektedirler.

Türk eğitim sistemine dönük tartışmalarda sıklıkla karşımıza çıkan bir diğer konu, mesleki eğitimin ortaöğretim içerisindeki payıdır. Gelişmiş ülkelerde mesleki eğitimin ortaöğretim içerisindeki payının üçte iki civarında olduğu yaygın olarak zikredilir. Oysa bu pay, ülkeler arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Örneğin ABD’de meslek liseleri esasında yok iken, Avusturya ve Almanya gibi ülkelerde ortaöğretimin önemli bir bolumu mesleki eğitimden müteşekkildir. Mesleki eğitimin ortaöğretim düzeyinde yaygın olduğu Kıta Avrupa’sı ülkelerinde, iş dünyası, meslek odaları ve sendikalar meslek eğitiminde aktif bir rol oynamakta ve anlamlı bir sorumluluk üstlenmektedirler.

Türkiye’de mesleki eğitime dönük temel sorun, meslek liselerine devam eden öğrenci sayısını artırmak değil, mesleki eğitim almış kişilerin piyasada istihdam imkânlarının geliştirilmesidir.

(17)

Bu araştırmada, ilköğretimden mezun olup; Anadolu Meslek Liselerini tercih eden öğrencilerin bu liseleri tercih etmelerinde etken olan etkenlerin belirlenmesi ile mezun olma aşamasında yüksek öğrenime ilgileri ve meslek tercihlerinin değişip değişmediğinin saptanması amaçlanmıştır. Araştırma Konya ili merkez ilçedeki meslek liseleri ile sınırlandırılmıştır.

Araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde araştırma konusu ile ilgili yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmalara yer verilmiştir. Araştırmanın ikinci ve üçüncü bölümünden elde edilen bulgular; Türkiye’nin ortaöğretimde mesleki ve teknik eğitimle ilgili koymuş olduğu hedeflere ulaşamadığını, mesleki ve teknik eğitim ile istihdam arasında çok güçlü ilişki olduğu, üniversiteye girişte uygulanan katsayı sisteminin meslek liselerine olan talebi olumsuz etkilediğini göstermektedir. Ayrıca ülkede yaşanan ekonomik krizlerin istihdamı azaltması, mesleki ve teknik eğitimi olumsuz etkilemiştir.

(18)

1. BÖLÜM. EĞİTİM

Toplumsal yapının temel kurumlarından biri olarak eğitim bireyin yaşamında önemli yer tutan süreci ifade etmektedir. Bu süreç bireyin doğumundan ölümüne dek sürebilmektedir. Ailede, işyerinde, sosyal çevrede, arkadaş ortamları vb. kısaca sosyalizasyon süreci eğitim olarak kabul edilebilir. Eğitim, bireyde davranış değişikliğini sağlamadır. Başka bir ifade ile eğitim bireyin kültürlenmesidir.

Tezcan’a göre eğitim, kişiliğin gelişmesine yardım eden ve onu temel alan, onu yetişkin yaşamına hazırlayan, gerekli bilgi, beceri ve davranışlar edinmesini sağlayan süreçtir (Tezcan, 1996: 3).

Her toplumda eğitimin temel işlevlerinden birisi, toplumun kültürel mirasının birikimi ve sürekliliğini sağlamaktır.

Ayrıca eğitim, toplumda dikey hareketliliğin gerçekleşmesinde, fırsat eşitliğinin sağlanmasında en önemli araçtır. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması bu amacın gerçekleşmesi için elzemdir.

Eğitim, geniş anlamda kişiliğin gelişimi olarak ifade edilir. Okulda, evde ve diğer ortamlarda gerçeklesen bir süreçtir. Başka bir ifade ile bütün toplumun eylemidir. Eğitim insana hayatını öğreten toplumun tüm yasamıdır.

Bilgeseven’e göre Durkheim eğitimi, yetişkin nesiller tarafından sosyal hayata henüz hazır olmayanlara tatbik edilen bir tesirdir. Amacı ise, çocukta (veya fertte) hem bir bütün olarak siyasi cemiyetin, hem de spesifik olarak bağlı olduğu özel meslek çevresinin ondan istediği belirli miktarda fiziki, entellektüel ve moral durumları üretmek veya geliştirmektir (Bilgiseven, 1992: 12).

Eğitimin temel işlevi toplumsal yeniden üretim sürecinde bireyin sosyalleşmesini sağlamaktır. Tarihsel olarak eğitim kurumu, farklı biçimler altında bireyin sosyalizasyonunu sağlamıştır. Bu işlev, özellikle kapitalist toplumsal ilişkiler ve yaşam tarzı olarak modernizmin varlığı ile özel bir önem kazanmış, eğitim

(19)

kurumsallaştığı ölçüde okullar vatandaşların ve dolayısıyla yeni kapitalist topluma özgü bireyin üretildiği alanlara dönüşmüştür (Ercan, 1999; 26).

1960’lı yıllarda, azgelişmiş ülkelerde özel bir yeri olan eğitim, kalkınmacı yazar ve düşünürlerce özenle ele alınmıştır. Bu konuda gelişmekte olan ülkelerin kalkınması için eğitimin çok önemli olduğu yönünde bir dizi teorik çerçeve geliştirmişlerdir (Ercan, 1999; 23).

Ulus temelli kalkınma anlayışının eğitime ilişkin bütünsel vurguları 1980’den itibaren değişmeye başlamış, kapitalizmin ulaştığı aşamaya bağlı olarak, dünya ölçeğinde rekabet halinde olan kapitalist firmalar ve bireyler açısından iş, eğitim ve sistematik bilginin üretildiği okullar özel önem kazanmıştır (Ercan, 1999; 23).

Eğitim ve insan yetiştirme düzeni, içinde bulunduğu toplumun sosyal, ekonomik, politik ve kültürel yapısı ve mirasıyla oldukça yakın ve karmaşık ilişkiler içinde şekillenir (Gök, 1999; 1).

Okullar bireyleri üretim sistemi ile doğrudan ilişkili mesleklere hazırlar, yani toplumun beşeri sermayesi okullarda üretilir (Gök, 1999; 1).

Sanayi devrimi sonrasında kapitalizmin ekonomik sistem olarak dünyaya hakim olmasıyla, bireylerin toplumsal işbölümünün farklı konumları için seçimi ve yetiştirilmesi eğitim sistemlerinin en önemli işlevi haline geldi. Eğitim süreci toplumsal yapının egemen ideolojisinin yeniden üretilmesini sağlar. İdeolojik yeniden üretim, ekonomik düzenin ve bölüşüm ilişkilerinin yeniden üretimi ile çoğu zaman iç içe geçmiştir (Gök, 1999; 1).

Eğitimin ideolojik işlevi çoğu zaman dolaylı olarak karşımıza çıkar. Eğitim sisteminin kademeleri hiyerarşik toplumsal yapının ihtiyaç ve isteklerine uygun özelliklerin geliştirildiği, becerilerin kazandırıldığı bir alan olarak tasarlanır. Okullarda “iyi vatandaş” olmak için gereken uygun davranışların, tutumların, değerlerin kazandırılma süreci ilköğretimde hatta okul öncesi eğitim döneminde başlamaktadır (Gök, 1999; 1).

(20)

Eğitim, toplumun bir kurumu olarak toplumun bireyleri arasında oluşan eğitsel ilişkileri anlatır. Bir toplumda her bireyin, yaşamını sürdürmek; toplumsal üyelik görevlerini yerine getirmek; toplumda kendine bir konum sağlamak için gereken davranışları öğrenmesi gerekir. Bireyin bu davranışları kendi kendine ya da aile içinde öğrenmesi, uygar toplumlarda çoğunlukla olanaksızdır. Birey bu davranışları öğrenmek için, toplumda bunları bilen başka üyelere başvurur. Böylece toplumda üyeler arasında bir eğitsel ilişkiler dokusu oluşur; eğitim kurumsallaşmaya başlar (Başaran, 1996: 23).

Toplum geliştikçe, üyelerinin öğreneceği bilgi, beceri ve tutumlar da gelişir, çoğalır ve karmaşıklaşır. Toplumun ve bireylerin ortak amaçlarını gerçekleştirmek üzere eğitim planlanmaktadır. Bireylerin eğitsel ilişkilerini düzenleyen ve karşılayan toplumsal kurumlar toplumun eğitim sistemini oluştururlar. Toplumun eğitim ihtiyacını karşılayan toplumsal kurumlara farklı isimler verilse de her biri genel olarak okul niteliğindedir.

Aydın’a göre, toplumun eğitim üzerine etkisinin en somut görüntüsü, eğitimin bir insan anlayışına dayanmış olması ve bunun da sonuç itibariyle toplumsal algılayışla ilgili olmasıdır. Eğitim politikalarının toplumsal eğilime göre ve toplumdan topluma değişiklik göstermesi bu durumun bir yansımasıdır (Aydın, 2000: 205).

Son yıllarda yapılan araştırmalarda elde verilere göre eğitim sadece ekonomik büyümeye katkı sağlamadığı fakat aynı zamanda ekonomik büyümeyi engelleyebileceği ortaya çıkmıştır. Eğitim sisteminin buradaki kusuru olarak, seçicilik ve seçkinlik işlevi gördüğü (elitizm), toplumun ihtiyaçlarına göre işgücünü hazırlamaması, sosyal değişme sürecine katkıda bulunmaması tartışılmaktadır (Tatlıdil, 1993: 37). Bu nedenle eğitim sisteminin yapılanması ile ilgili çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir.

(21)

1. 1. TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ

Türk Millî Eğitim Sistemi, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile belirlenmiştir. 1973 yılında kabul edilen bu kanunla, “Türk Millî Eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler, eğitim sisteminin genel yapısı, öğretmenlik mesleği, okul bina ve tesisleri, eğitim araç ve gereçleri ve Devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri bir sistem bütünlüğü içinde” ele alınmıştır.

Aynı kanun eğitim sistemini “örgün eğitim” ve “yaygın eğitim” olmak üzere iki ana bölüme ayırmıştır. Örgün eğitim, belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla okul çatısı altında yapılan düzenli eğitimdir. Örgün eğitim, okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsamaktadır.

Yaygın eğitim, örgün eğitim sistemini destekleyen örgün eğitim dışında kalan toplumun diğer kesimlerine hitap etmektedir. Örgün eğitim sisteminde hiç yer almamış, bir aşamasında iken ayrılmış ya da örgün eğitim yanında ilgi ve ihtiyaç doğrultusunda belirlenen eğitim faaliyetleri yaygın eğitim kapsamındadır. Bu amaçla hizmet veren; halk eğitimi merkezleri, çıraklık eğitimi merkezleri, pratik kız sanat okulları, olgunlaşma enstitüleri, açık ilköğretim okulu, açık öğretim lisesi gibi okul ve kurumlar vardır (MEB, 2009).

1. 2. ORTAÖĞRETİM KURUMLARI

Ortaöğretim; ilköğretime dayalı, en az dört yıllık genel, meslekî ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Ortaöğretimin amacı; öğrencilere asgari ortak bir genel kültür vermek, birey ve toplum sorunlarını tanıtmak ve çözüm yolları aramak, ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunacak bilinci kazandırarak öğrencileri ilgi, yeti ve yetenekleri doğrultusunda yükseköğretime, hayata ve iş alanlarına hazırlamaktır.

(22)

Ortaöğretim; genel ortaöğretim ve Meslekî ve teknik ortaöğretim olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Ortaöğretim, çeşitli programlar uygulayan liselerden meydana gelir ve öğrenciler, istek ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda bu programlardan birine yönelerek yetişme imkânı bulurlar (MEB, 2009).

Genel ortaöğretimin amacı; öğrencileri ortaöğretim seviyesinde asgari genel kültüre sahip, toplumun sorunlarını tanıyan, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunan insanlar olarak yetiştirmek ve yükseköğretime hazırlamaktır.

Genel ortaöğretim; Genel liseler, Anadolu liseleri, Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri Anadolu öğretmen liseleri, spor liseleri, Anadolu güzel sanatlar liseleri ve Çok programlı liselerden oluşmaktadır.

Meslekî ve teknik ortaöğretim; iş ve meslek alanlarına iş gücü yetiştiren ve öğrencileri yükseköğretime hazırlayan öğretim kurumlarıdır.

Meslekî ve teknik ortaöğretim; Erkek teknik öğretim okulları, Kız teknik öğretim okulları, Ticaret ve turizm öğretimi okulları ve Din öğretimi okullarından oluşmaktadır (MEB, 2009).

Türk Milli Eğitim Sisteminde bir mesleğe ya da alana yönelme ilköğretimden sonra başlamaktadır. Öğrenciler ilköğretimden mezun olduktan sonra üç tür eğitim seçeneği ile karşılaşmaktadır. Bunlar yüksek öğretime hazırlayan eğitim kurumları ve programları (genel liseler), hem mesleğe hem yüksek öğretime hazırlayan eğitim kurumları ve programları (mesleki ve teknik liseler) ve doğrudan mesleğe ve iş alanlarına hazırlayan eğitim kurumları ve programlarıdır. Bu hizmetler sunulurken, öğrencilerin “istek ve yetenekleri” ile “toplumun insan gücü gereksinimi” arasında denge kurulmaya çalışılmaktadır.

İlköğretim okulunu bitirip ortaöğretime devam edecek öğrenciler çok değişik okul tercihleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Genel ortaöğretimde olsun mesleki ve teknik ortaöğretimde olsun okul türlerindeki farklılaşma öğrenci ve velileri tercih yapma konusunda sıkıntıya düşürmektedir.

(23)

1. 3. ORTAÖĞRETİMDE GENEL VE MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM Türk Eğitim Sistemin orta kademesini oluşturan ortaöğretimde genel ve mesleki ve teknik eğitimle ilgili veriler incelendiğinde hem nicelik hem de nitelik olarak aralarında anlamlı farklılık olduğu gözlenmektedir. Aşağıda genel ve mesleki ve teknik eğitimin nicelik ve nitelik durumu ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.

1. 3. 1. Genel Eğitim ve Mesleki Teknik Eğitimin Nicelik Durumu

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu yıldan bu yana eğitimde büyük gelişmeler kat etmiştir. 1924 yılından bu yana ortaöğretimde öğrenci sayısı 418, okul sayısı 85 ve öğretmen sayısı 169 kat artmıştır Bu artış genel ortaöğretimde ve mesleki teknik ortaöğretimde aynı paralellikte olmamıştır.

Dünya’da ortaöğretime bakıldığında; OECD ülkelerinin çoğunda ortaöğretim, genel eğitim ve meslekî-teknik eğitim olmak üzere iki ana bölümde yapılandırıldığı görülmektedir. Genel eğitime devam edenlerin oranı yüzde 17-82 arasında değişiklik göstermektedir. Meksika, İrlanda, Portekiz ve Japonya’da genel ortaöğretime devam edenlerin oranı yüzde 70’in üzerindedir. Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Almanya, Macaristan, İtalya ve Hollanda’da ise meslekî ve teknik ortaöğretime devam edenlerin oranı yüzde 70’in üzerindedir (DPT, 2001: 2).

OECD ülkelerinin çoğunda meslekî eğitim ortaöğretim düzeyinde verilirken, bazı ülkeler meslekî ve teknik eğitimi ağırlıklı olarak ortaöğretim sonrasına bırakmışlardır (DPT, 2001: 3).

Okul sistemini esas alan meslekî ve teknik ortaöğretim yanında, okul ve işletmeler tarafından ortaklaşa yürütülen programları uygulayan eğitim kurumları da vardır. İtalya, Portekiz, Japonya ve Yunanistan’da sadece okulu esas alan meslekî ve teknik ortaöğretim kurumları bulunmaktadır. İsviçre, Almanya ve Çek Cumhuriyeti’nde ise okul ve işletmeler tarafından ortaklaşa yürütülen model daha ağırlıklıdır (DPT, 2001: 3).

(24)

Ortaöğretimin 1923-1924 öğretim yılında mesleki ve teknik eğitim ağırlıklı (% 84) olduğu, daha sonra 1939-1940 öğretim yılına kadar ağırlığını (% 35) kaybettiği görülmektedir. 1939-1940 öğretim yılından sonra ortaöğretimde mesleki ve teknik eğitim yükselişe geçerek 1949-1950 öğretim yılında 1923-1924 öğretim yılından sonraki en yüksek orana (% 72) ulaşmıştır. 1949-1950 öğretim yılından sonra mesleki ve teknik eğitim ağırlığını tekrar kaybederek 1969-1970 öğretim yılında genel ortaöğretimle aynı ağırlıkta olmuştur. Bu durum 1994-1995 öğretim yılına kadar devam etmiş daha sonra ortaöğretimde mesleki ve teknik eğitim ağırlığını kaybederek genel eğitim ağırlıklı olarak günümüze kadar devam etmiştir. Genel ortaöğretimde 1924-1925 öğretim yılında % 27 olan kız öğrenci oranı 1944-1945 öğretim yılında % 20'ye düşmüştür. 1949-1950 öğretim yılından itibaren kız öğrenci oranları artarak 1984-1985 öğretim yılında % 43'e ulaşmış 2002-2003 öğretim yılına kadar bu oranı korumuştur. Daha sonraki öğretim yıllarında artarak 2005-2006 öğretim yılında % 46 seviyesine çıkmıştır. Son yirmi yılda kız öğrenci oranları erkek öğrenci oranlarına yaklaşmıştır.

Mesleki ve teknik ortaöğretimde 1924-1925 öğretim yılında % 28 olan kız öğrenci oranı 1929-1930 öğretim yılında % 39'a çıkmıştır. Daha sonra düşüşe geçerek 1944-1945 öğretim yılında % 21 'e gerilemiş, 1954-1955 öğretim yılına kadar bu oranda kalmıştır. 1954-1955 öğretim yılından sonraki öğretim yılında yükselişe geçerek 1969-1970 yılında % 35'e çıkmıştır. 1974-1975 öğretim yılından itibaren düşüşe geçerek 1979-1980 öğretim yılında % 28'e gerilemiş ve 1984-1985 öğretim yılına kadar bu oranı korumuştur. Daha sonraki öğretim yıllarında yükselişe geçerek 1997-1998 öğretim yılında % 39'a çıkmış, zaman içersinde çok az düşüşler olsa da son olarak 2005-2006 öğretim yılında % 38 olarak gerçekleşmiştir.

Genel ortaöğretimde okul başına düşen öğrenci sayısının sürekli arttığı, buna karşılık mesleki ve teknik ortaöğretimde artma olmakla birlikte genel ortaöğretimdeki kadar olmadığı görülmektedir. 1923-1924 öğretim yılında genel ortaöğretimde okul başına 54 öğrenci, mesleki ve teknik ortaöğretimde okul başına 102 öğrenci düşerken 2005-2006 öğretim yılında genel ortaöğretimde 609, mesleki ve teknik ortaöğretimde 294 öğrenci düştüğü görülmektedir.

(25)

Ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının genel liseler, mesleki ve teknik liselerde öğretim yılları itibarıyla değişiklik gösterdiği anlaşılmaktadır. 1923-1924 öğretim yılında genel ortaöğretimde öğretmen başına 2 öğrenci, mesleki ve teknik ortaöğretimde öğretmen başına 11 öğrenci düşerken 2005-2006 öğretim yılında genel ortaöğretimde 20, mesleki ve teknik ortaöğretimde 14 öğrenci düştüğü görülmektedir.

Ortaöğretimde özel okulların toplam okul sayısı oranlarına bakıldığında genel ortaöğretim lehine bir iyilik söz konusudur. Genel ortaöğretimde 1994-1995 öğretim yılında özel okullar toplam okul sayısının % 12 sini oluştururken mesleki ve teknik ortaöğretimde bu oran % 1'e bile ulaşmamıştır. Daha sonraki öğretim yıllarına bakıldığında genel ortaöğretimde bu oran artarak 2005-2006 öğretim yılında % 18'e ulaşmıştır. Mesleki ve teknik ortaöğretimde ise gerileme söz konusu olmuş 2005-2006 öğretim yılında % 0,55 olarak gerçekleşmiştir.

1. 3. 2. Genel Eğitim ve Mesleki Teknik Eğitimin Nitelik Durumu

Eğitimde nitelik denildiği zaman sorun bu niteliğin ne olduğu ve nasıl ölçüldüğüdür. Nitelikli eğitim farklı biçimlerde tanımlanabilir. Nitelikli eğitimin; öğrenci, öğretmen, aile, toplum ve diğer ilgili taraflarca süreçleri ve sonuçları en azından 'kabul edilebilir' olarak değerlendirilen bir eğitim olması gerekir. Ortaöğretim niteliği hakkında bilgi vermek için nicelikle ilgili bilgilerin verilmesi yeterli olmayacaktır. Sorun niteliğin nasıl ölçüleceğidir. Genel ortaöğretim için nitelikten bahsedilirken genel ortaöğretim okullarının esas amacı olan yüksek öğretime hazırlama görevini ne derece gerçekleştirebildiklerine bakmak gerekir. Mesleki ve teknik ortaöğretimin iki temel amacı ise öğrencileri hem yükseköğretime hem de iş yaşamına hazırlamaktır. Mesleki ve teknik ortaöğretimin nitelik olarak ne durumda olduğunu öğrenmek için yükseköğretime ne derecede hazırladığına ve mezunlarının ne kadarının istihdam edildiğine bakmak gerekir. Maalesef ülkemizde mesleki ve teknik okul mezunlarının istihdam edilebilirliklerini takip eden bir alt yapı okullarda kurulu olmadığı için yeterli veri bulunamamaktadır.

(26)

ÖSS sınavları ortaöğretimin öğrencileri yüksek öğretime hazırlama işlevinin değerlendirilmesi açısından önemli bir dış değerlendirme kriteri olarak görülebilir. Ancak, özel kursların bu sınavlara etkileri de dikkate alınmalıdır. Sözü edilen sınavlarda öğrencilerin doğru cevapladıkları soru sayısı, ortaöğretimde ciddî bir nitelik sorunu yaşandığını ortaya koymaktadır (DPT, 2001).

Genel lise öğrencilerinin % 9,67'si 1996 yılında bir yükseköğretim okuluna yerleştirebilirken bu oran azalarak 2005 yılında % 5,27'ye düşmüştür. 1999 yılında yabancı dil ağırlıklı liseler öğrencilerinin % 50,26' sı bir yükseköğretim okuluna yerleşebilirken bu oran azalarak 2005 yılında % 38,48'e düşmüştür. Anadolu Lisesi öğrencilerinin % 54,98'i 1996 yılında yükseköğretim okullarına yerleşebilirken bu oran artarak 2005 yılında % 61,92'ye yükselmiştir. Fen liselerinde ise 1996 yılında öğrencilerin % 74,12' si yükseköğretime yerleşmiş zaman içersinde çok az düşüşler olsa da 2005 yılında % 73,15 olarak gerçekleşmiştir.

Mesleki ve teknik ortaöğretim okullarının yüksek öğretime yerleştirme oranlarına bakıldığında EML öğrencilerinin 1996 yılında 6,26'sı bir yüksek öğretim kurumuna yerleşirken 2001 yılında meslek liselerinin sınavsız olarak meslek yüksek okullarına girebilmelerinden dolayı bu yıldan itibaren yükseköğretim okullarına yerleşme oranlarında artış olmuş 2005 yılında % 70,02 olmuştur. KML öğrencilerinin 1996 yılında % 4,34'ü yükseköğretim okullarına yerleşirken 2005 yılında bu oran % 32,99 olarak gerçekleşmiştir. TML öğrencilerinin 1996 yılında % 5,45'i, 2005 yılında ise % 77,26'sı yükseköğretim okullarına yerleşmiştir. İHL öğrencilerinin ise 1996 yılında % 8,26'sı yükseköğretim okullarına yerleşirken bu oran düşerek 2005 yılında % 5,23 olmuştur. Fakat sınavla alan yüksek öğretim kurumlarına yerleşme oranlarına bakıldığında bazı okulların yüksek öğretime yerleştirme oranının % 1 bile olamadığı gözlenmektedir.

Türkiye’de mesleki eğitim, meslek alanlarında gerekli insan gücü talebini karşılayıcı seviyeye gelememiştir. Yine mesleki eğitim mezunlarının ilgili mesleğe yönlendirilmesinde başarılı olunamamıştır (Bilgiseven, 1992: 269).

(27)

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığının kısa sureli aralıklarla el değiştirmesi ve yeni hükümetlerle birlikte eskisinden farklı eğitim politikalarının izlenmesi, eğitimde istikrarsızlığı beraberinde getirmiştir. Kendisinden beklenen hizmetleri asgari düzeyde yerine getirebilen, oturmuş bir eğitim sistemine sahip olunmadığından, her yeni gelen iktidar/Milli Eğitim Bakanı, bazı değişikliklere gitme gereği duymuştur. Buradaki asıl sorun, milli eğitim sisteminin, öteden beri çok sayıda değişikliğin, velilere, öğrencilere ve diğer paydaşlara yeterince danışılmadan, plansız ve programsız bir şekilde uygulandığı bir alan olmasıdır. Bu tur değişiklikler, öğrenci ve velilerin yaşamlarını önemli ölçüde etkilemekte ve eğitimin asıl öznelerini karar verici konumundan uzaklaştırmaktadır (Gür ve Çelik, 2009: 12 ). Milli eğitimdeki birçok problemin temelinde, eğitim politikalarının partizanca veyahut ideolojik tavırların sergilendiği bir alan haline dönüştürülmesi yatmaktadır.

Özellikle son on beş yılda eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin incelenmesi, eğitime ideolojik nedenlerle yapılan yapısal müdahalelerin toplumsal ve pedagojik olarak neden olduğu olumsuz sonuçların ne kadar ciddi boyutta olduğunu ortaya koymaktadır. 28 Şubat sonrası 1997 yılında uygulamaya konan temel eğitim reformuyla birlikte, sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz eğitime geçilmiştir.

Zorunlu eğitimin beş yıldan sekiz yıla çıkarılması, elbette olumlu bir gelişmedir. Ancak, ciddi bir planlama yapılmaksızın ve alelacele “reform”a girişilmesi, ciddi bir derslik ve öğretmen açığı doğurmuştur. Dahası, İmam Hatip Liselerinin orta kısımlarının kapatılması adına yapılan bir değişikliğin, sistemin diğer uzuvlarını nasıl etkileyeceği hesaba katılmamış ve bu değişikliğin neden olacağı sorunları telafi edici önlemler alınmamıştır. Örneğin, kesintisiz sekiz yıllık eğitimle birlikte, ülkenin esnaf ve sanatkârlarının insan kaynağı olan çıraklık müessesesi ciddi darbe almıştır. Buradaki mesele, çocukların erken yaşta çalıştırılmasına taraftar olma meselesi değil, kesintisiz eğitimin çıraklık müessesine olan etkilerinin öngörülmemesi ve telafi edici mekanizmaların kurulamamış olmasıdır. Ayrıca İmam Hatip Liselerinin orta kısımlarının kapatılması, toplumun önemli bir kesimi tarafından ciddi bir tepkiyle karşılanmıştır.

(28)

Benzer şekilde, YÖK’ün 1999 yılında katsayı kararını uygulamaya koymasıyla birlikte, meslek liselilerin alanları dışında yükseköğretim talepleri görmezlikten gelinmiş ve eğitim sistemi, esneklikten yoksun ve yatay geçişlere izin vermeyen “demir bir kafes”e dönüşmüştür. Dahası, meslek liseli öğrencilerin sistem içerisinde büyüyen payı doğal mecrasından çıkarılmış ve on yıl geçmiş olmasına rağmen, hala telafi edilemeyen bir düzeye inmiştir. Sistem içerisindeki meslek liseli öğrenci payı 1999’da % 48’lere varmışken, YÖK’ün katsayı uygulamasıyla birlikte bu oran gittikçe duşmuş ve 2003 yılında % 36’lara kadar gerilemiştir (Gür ve Çelik, 2009: 13 ). (Tablo 1).

Tablo 1. Genel ve meslek liseli öğrenci sayılarının toplam içerisindeki payları (1994–2008).

Söz konusu düşüş, yeni kayıtlı öğrenci sayılarına bakıldığında çok daha net bir şekilde görülmektedir. 1996–1997 yılında öğrencilerin neredeyse yarısı (% 49.4) meslek lisesine kayıt yaptırırken, 2000–2001 yılında bu oran yaklaşık üçte bir eriyerek % 34.4’e gerilemiştir (Tablo 1). Bu düşüşün kuşkusuz en temel sebebi, YÖK’ün meslek lisesi mezunlarını mağdur eden katsayı kararıdır. YÖK’ün meslek liselilerin yükseköğretim talebini görmezlikten gelmesi üzerine, öğrencilerin genel liselere yönelimi artmıştır.

Meslek liselerine olan talebin iyice azaldığı 2002 yılında MEB ve YOK, meslek lisesi mezunlarının meslek yüksekokullarına sınavsız geçişlerine izin veren

(29)

bir düzenlemeye gitmişlerdir. Ciddi bir pedagojik gerekçesi olmayan, öğrencileri hiçbir değerlendirmeye tabi tutmadan yükseköğretime kabul etmeye imkân sağlayan bu uygulama, öğrencilerin hiçbir gayret göstermeden, yüksekokula geçmelerine izin verdiği için, yüksekokuldaki niteliği büsbütün sarsmıştır. Sınavsız geçişin niteliği düşürdüğü yönündeki yaygın eleştiriyi dikkate alan Yükseköğretim Kurulu, 2008 yılı Aralık ayında, sınavsız geçişin kaldırılması yönünde bir karar almıştır.

Meslek liselerine kayıtların sistem içerisindeki payı, 2003 yılından itibaren yeniden artma eğilimi göstermiştir. 2001–2002 yılında öğrencilerin % 34.5’i meslek liselerine kayıt yaptırırken, 2007-2008’de bu oran % 46.4’e kadar yükselmiştir (1996-1997’deki düzeyine hala ulaşamamıştır). Bu artışta halkın 2003 yılında iktidar olan yeni hükümetin katsayı sorununu çözeceğine olan inancı, MEB’in mesleki eğitimi özendirme çalışmaları ve 2002 yılında getirilen sınavsız geçiş gibi uygulamaların etkili olduğu düşünülmektedir (Gür ve Çelik, 2009: 14 ).

Bu yapısal müdahalelerin eğitim sisteminde yol açtığı sonuçlara bakıldığında, zaten sorunlu olan eğitim sisteminin bu müdahalelerle tümüyle işlevsizleştirildiği gözlenmektedir. YÖK’ün katsayı kararı sonrası mesleki öğretime yönelmede görülen azalma, genel ortaöğretimde sınıf mevcutlarının kalabalıklaşmasına ve mesleki ortaöğretimin de kapasite altında çalışmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, zaten pahalı bir eğitim türü olan mesleki eğitimde öğrenci başına yapılan harcama daha da artmıştır.

(30)

Tablo 2. Genel ve meslek liselerine yeni kayıt olan öğrenci sayıları ve toplam kayıt içerisindeki payları

Kaynak; Tablo 1 ve Tablo 2 (Gür ve Çelik, 2009: 13-14).

Mesleki ve Teknik Liselerin ders yükleri ile ilgili yapılan değişiklerde ilgi çekicidir. Talim ve Terbiye Kurulunun 14.07.2005 tarih ve 193 sayılı kararı ile Mesleki ve Teknik Liselerin ders yüklerinde değişikliğe gidilmiştir. Tablo 3’te görüldüğü gibi, yeni programla meslek liselerinin toplam ders yükü 126 yıl/saatten 140'a (%11) yükselirken Anadolu Teknik Liselerinde 214'ten 175'e (%18) düşmüştür. Diğer iki okul türünde önemli farklılık olmadığı görülmektedir. Aynı tabloda dikkat çeken önemli bir husus, toplam ders yükünde azalma olan Anadolu Meslek Lisesi ile Anadolu Teknik Liselerinde ortak ders saatlerinde görülen büyük artışlardır. Ayrıca, Anadolu Teknik ve Teknik Liselerin alan/dal derslerine ayrılan toplam sürede ciddi azalma olduğu görülmektedir. Diğer dikkat çeken nokta ise öğretim süresi artığı halde, meslek liselerinin öğrencilerin alacakları bölüm/alan derslerinin süresinde herhangi bir artış olmamasıdır. Hatta bazı okul türlerine azalma bile vardır (DPT, 2009: 24).

(31)

Tablo 3. Mesleki ve Teknik Liselerde Ders Yükünün Ders Gruplarına Göre Dağılımı

Okul Türü Hazırlık sınıfı derslerOrtak

Bölüm dersleri Alan/Dal ders. Bölüm seçmeli dersleri Seçmeli

dersler Rehberlik Toplam

Meslek Lisesi Yeni 54 75 7 4 140

Eski 36 81 2 4 3 126

Teknik Lise Yeni 60 103 3 4 170

Eski 36 118 5 5 4 168

Anadolu Meslek Lisesi Yeni 68 80 8 4 160

Eski 34 45 80 4 2 3 168

Anadolu Teknik Lisesi Yeni 74 94 3 4 175

Eski 34 49 117 5 5 4 214

1. 4. MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİMDE MODÜLER SİSTEM

Türkiye son yıllarda eğitim alanında izlediği politikalarla köklü değişimler yapmıştır. Bunlar zorunlu eğitimin 5 yıldan 8 yıla çıkarılması, üç yıllık olan ortaöğretim kurumlarının 4 yıla çıkarılması ve mesleki teknik eğitim veren okullarda modüler eğitim sisteminin uygulanmaya geçirilmesidir.

18 Ağustos 1997 tarihinde 23084 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4306 Sayılı Kanun gereği 1997-1998 öğretim yılından itibaren ülke genelinde beş yıllık zorunlu eğitimden sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçilmiştir (Resmi Gazete, 1997).

Ortaöğretimin Yeniden Yapılandırılması kapsamında; Talim ve Terbiye Kurulunun 07 Haziran 2005 tarih ve 184 sayılı kararı ile üç yıllık genel ve mesleki teknik liselerin eğitim ve öğretim süresi 2005-2006 öğretim yılından itibaren 9. sınıftan başlamak üzere kademeli olarak 4 yıla çıkarılmıştır (Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 2005).

(32)

Türkiye kalkınma planlarında hedef koyduğu ortaöğretimin mesleki eğitim ağırlıklı olması için sürekli olarak arayışlarını sürdürmektedir. Bu doğrultuda projeler hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu projelerin en önemlisi Avrupa Komisyonu ve Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan bir anlaşmadan doğan Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirme Projesidir. MEGEP’ in amacı mesleki ve teknik eğitimi ülkenin sosyo ekonomik gereksinimlerine ve yaşam boyu öğrenme ilkelerine uygun hale getirilmesine yardımcı olmaktır. Bu proje kapsamında işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde meslekî ve teknik eğitimde modüler yapıda öğretim programları geliştirilerek 2004-2005 öğretim yılından itibaren pilot okullarda uygulamaya konulmuştur. 2006-2007 öğretim yılında modüler eğitim sisteminin tüm mesleki ve teknik eğitim veren okullarda uygulanmasına başlanmıştır.

Modüler öğretim programları uygulamaya konulduktan sonra mesleki ve teknik eğitim sistemi değişmiştir. Modüler öğretim programları 4 yıllık olarak tasarlanmıştır. 9. sınıf programı tüm genel, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında ortak olarak okutulur. 9. sınıfın sonunda öğrenci ilgi duyduğu alanı belirleyerek 10. sınıfta bu alanda eğitim-öğretimini sürdürmektedir.

Ağırlıklı olarak 10. ve 11. sınıfta alanda yer alan tüm dallara yönelik ortak yeterlikleri kazandıran dersler verilmektedir. Diplomaya götüren meslekî yeterlikleri içeren dersler 12. sınıfta yer almaktadır. Öğrenciler; yerel, bölgesel ve sektörel ihtiyaçlar, okulun donanımı, öğretmen durumu ve fizikî kapasitesi ile sahip oldukları yeterlikleri de dikkate alarak 10. sınıfın sonunda meslek/dal seçimini yaparlar. Öğrenciler mesleklerin bölgesel istihdam olanaklarını alan ve dal seçimlerinde dikkate almalıdır. Bu durum modüler eğitim sisteminin, bölgesel ihtiyaçlara göre modül programları oluşturulabileceğini göstermektedir. Konuyla ilgili olarak modüler öğretimin tanıtıldığı uygulama kılavuzunda modüler programların sektör beklentilerinin, değişen koşulların ve mesleklerin gelişiminin program yapısına yansıtılabileceği ve gerektiğinde, 11. ve 12. sınıfta mesleğe özgü dersler, modüller ve modül içerikleri değiştirilip geliştirilebileceği ifade edilmektedir. Bu değişikliklerin, program koordinatörü, değişim önderi, öğretmen, zümre öğretmenleri ve sektörden

(33)

meslek elemanları ile iş birliği içinde yapılacağı ve yapılan bu çalışmanın bilgi için Bakanlığın ilgili birimine gönderilmesi gerektiği belirtilmektedir (MEB, 2006).

Modüler öğretim programını tamamlayarak mezun olan bir öğrenci alan diplomasını alarak yüksek öğrenime devam edebilecek ya da iş hayatına atılabilecektir. Mezun olan öğrenci öğrenimi sırasında seçtiği meslekte/dalda kazandığı yeterliklerin karşılığında sertifika da almaya hak kazanır. Ayrıca öğretim programının herhangi bir yılında herhangi bir nedenle ayrılan öğrenciye kazandığı yeterlikler sertifika programlarında değerlendirilir ve sertifika verilir.

Modüler eğitim programları çerçevesinde mesleki ve teknik eğitim alanları olarak 42 alan belirlenmiştir (MEB, 2006). Bu alanlar/dallar belirlenirken UNESCO tarafından geliştirilen ve birçok AB ülkesinde kabul gören; "Internatıonal Standard Classıfıcatıon Of Educatıon (ISCED 97)- Uluslararası Eğitim Standardı Sınıflandırması" kullanılmıştır. Modüler program geliştirme, modül yazımı, uygulama, izleme ve pilot okullara yönelik çalışmalarda Sosyal Ortaklar (TOBB, TÜSİAD, TESK, TİSK, TÜRK-İŞ, DİSK, HAK-İŞ, MEKSA, vb.) her aşamada sürekli proje ekipleri ile iş birliği içinde yer almıştır (MEB, 2006).

Modüler programın uygulanmasını bir örnekle açıklamamız gerekirse, EML'de 2005-2006 eğitim öğretim döneminde 9. sınıfa kayıt yaptıran bir öğrenci, eğitim öğretim dönemi sonunda ilgi duyduğu alanın bu okulda olması durumunda 10. sınıfta bu alanda eğitim öğretime başlar. Bu öğrencinin Makine Teknolojisi Alanını seçtiğini kabul edersek, 10. sınıfın sonunda Bilgisayar Destekli Endüstriyel Modelleme, Bilgisayar Destekli Makine Ressamlığı, Bilgisayarlı Makine İmalatı, Endüstriyel Kalıp, Mermer İşleme ve Makine Bakım Onarım dallarından birisine bölgesel ve sektörel ihtiyaçlar, okulun donanımı, öğretmen ve fizikî kapasitesi ile öğrencinin de mesleki yeterlikleri de dikkate alınarak devam eder. Öğrenci 9 ve 10 sınıflarda ortak dersler ile alan ortak derslerini, 11 ve 12. sınıflarda ise mesleklere/dallara özel derslerini öncelikli olarak öğrenir. Öğrenciye alanda bulunan tüm dallara yönelik ortak yeterlikleri kazandıran dersler ağırlıklı olarak 10 ve 11. sınıfta; 12. sınıfta ise diploma almasını sağlayacak olan meslekî yeterlikleri içeren dersler verilir. Öğrenci programı tamamlayarak diploma almaya hak kazanır ve

(34)

yüksek öğretime devam edebilir. Öğrenciye aynı zamanda öğrenimi sırasında seçtiği dalda/meslekte kazandığı yeterliliklerin karşılığında sertifika alır. Öğrenci öğretim programının herhangi bir yılında okuldan ayrılırsa öğrencinin o zamana kadar kazandığı yeterlikler için sertifika verilmektedir.

1. 5. ÜNİVERSİTE SINAVLARI VE KATSAYI SİSTEMİ

Milli Güvenlik Kurulunun 28 Şubat 1997 tarihli olarak Refah Partisi-Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümetine bildirdiği bir kararla İmam Hatip Liselerinin “ihtiyaç düzeyinde tutulması” istenmiştir. ANAP-DSP-DTP Koalisyon Hükümeti 18.8.1997 tarihli kanunla ilköğretimi kesintisiz olarak 8 yıla çıkararak, ortaokul düzeyindeki tüm meslek okulları kaldırılmıştır. 1999 tarihli YÖK kararıyla mesleki ve teknik okul mezunlarının kendi alanları dışında başka alanlara yönelmelerini önlemek üzere katsayı düzenlemesine gidilmiştir (Akyüz, 2009; 373).

1999 yılına kadar mesleki ve teknik ortaöğretim ile genel ortaöğretim öğrencileri ÖSS'ye eşit şartlarda girmekteydi. Üniversite giriş sınavında 1999 yılında yapılan değişiklikle katsayı sistemi getirilmiş, öğrenci kendi alanı dışında tercih yaptığında ortaöğretim başarı puanı 0,5 yerine 0,2 ile çarpılması esas alınmıştır. Bunun sonucunda zaten yükseköğretim sınavlarında dezavantajlı durumdaki mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencileri bu uygulama ile daha da mağdur olmuşlardır. Bunun sonucunda sonraki yıllarda mesleki ve teknik ortaöğretimde öğrenci sayılarında azalma olmuştur.

Yükseköğretim Kurulu Üyesi Erdoğan ÖZNAL yaptığı incelemede ÖSS'de uygulanan düşük katsayı nedeniyle meslek liselerine gelen öğrenci sayılarında azalma olmadığını aksine azalma bir yana makul sayılabilecek artışlar olduğunu belirtmektedir. Öznal incelemesinde ortaöğretimdeki öğrencilerin %65'i genel ortaöğretimde, %35'i ise mesleki ve teknik ortaöğretimde olduğunu, bu oranların yıllardır bu şekilde olup, meslek lisesi mezunlarına düşük katsayı uygulamasından sonra azalmış olmadığını, 1970'li yıllardan beri bu sayı ve oranların hemen hemen aynı olduğunu söylemekte, genel lise ile meslek liselilere aynı katsayıların

(35)

uygulandığı yıllardan beri bu oranların aynı olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca Öznal, 2000-2001, 2001-2002 ve 2002-2003 öğretim yıllarında mesleki ve teknik ortaöğretimde her yıl % 4'lük artışlar olduğunu ileri sürmektedir (Öznal, 2006).

Oysaki 1969-1970 öğretim yılından 1989-1990 öğretim yılına kadar oranların birbirine yakın olarak geldiği, 1997-1998 öğretim yılında ortaöğretimde meslek lisesi öğrencilerinin oranının % 45 olduğu, daha sonraki 1998-1999 öğretim yılından itibaren bu oranın azalarak 2002-2003 öğretim yılında 12 puanlık düşüş göstererek % 33 olduğu görülmektedir. 2001 yılında mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencilerine meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş hakkı verilmesinin etkileri 2003-2004 öğretim yılından itibaren görülmeye başlanmış fakat fazla bir artış olmamıştır. 2005-2006 öğretim yılında ortaöğretimdeki öğrencilerin % 36'sı mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencisidir. 2000-2001 ile 2002-2003 öğretim yıllarında mesleki teknik ortaöğretimde öğrenci sayısının arttığı doğrudur. 2000-2001 öğretim yılında mesleki ve teknik ortaöğretimde 875.238 öğrenci varken bu sayı % 12,5 artış göstererek 985.575'e çıkmıştır. Aynı dönemde 2000-2001 öğretim yılında 1.487.415 olan öğrenci sayısı % 37 artarak 2.038.027' ye ulaşmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken mesleki ve teknik ortaöğretimde % 12,5 artış olurken, genel ortaöğretimdeki artışın % 37 olarak mesleki ve teknik ortaöğretimin üç katı oranında artmasıdır.

(36)

2. BÖLÜM. MESLEK SEÇİMİ

2. 1. MESLEK KAVRAMI

Eğitimin toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal yönden planlanan pek çok açık ve gizli işlevi vardır. Ekonomik işlevlerinden biri de istenen sayı ve nitelikte işgücü yetiştirmektir (Konuk, 2003: 267). İlgi ve istekleri doğrultusunda eğitim sistemi içinde yer alan bireylere gerekli bilgi ve beceri kazandırılması, meslek sahibi olmalarının sağlanarak topluma hizmet vermesi hedeflenmektedir.

Sanayileşme ve kentleşme ile birlikte toplumsal alanda yürütülmekte olan işlerde uzmanlaşma eğilimi ortaya çıkmıştır. Toplu yaşamın gerektirdiği belli işlerde uzmanlaşma “Meslek” kavramını doğurmuştur. Meslek; insanın bilgi ve becerileri doğrultusunda öğrenme yolu veya ustalıkla kazandığı ve bir ödül ya da kazanç karşılığı yaptığı faaliyetler toplamı olarak tanımlanabilir (Telman, 2000: 23).

Kısaca başkalarının yararına mal ve hizmet üretme faaliyetlerinin meslek olarak tanımlanabileceğini ileri süren Kuzgun, bu faaliyetlerin amacı doğrultusunda gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetlenmesi gerektiğine işaret etmektedir. Faaliyetlerin gerçekleşme biçimleri, yöntemleri, yaptırımları vb. yasalarla belirlenmiştir. Bu nedenle mal ve hizmet üretimi için yapılan her faaliyet meslek olarak tanınmamakta ancak yasayla çerçevesi belirlenen faaliyetler meslek olarak kabul edilmektedir. Bu durumda Meslek, insanlara yararlı mal ya da hizmet üretmek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, belli bir eğitimle kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, kuralları toplumca belirlenmiş etkiler bütünüdür (Kuzgun, 2004: 3).

Marshall mesleği, emek piyasalarının büyümesinin bir sonucu olarak ev eksenli işlerden ayrılan iktisadi bir rol olarak tanımlanmakta ve mesleki rollerin sanayi kuruluşunun, resmi kurumların ya da sosyo-ekonomik yapının içindeki daha geniş iktisadi iş bölümünün bir parçasını oluşturduğunu ileri sürmektedir Marshall, 1999: 491).

(37)

Türkçe’de iş kavramı hem mesleki bilgi ve becerinin uygulanma alanı hem de görevler anlamında kullanılmaktadır. İş, her şeyden önce düzenli olarak yapılan bir üretkenliktir. Bu üretkenlik karşılığında bir ücret alınıyorsa, yapılan iş meslek niteliği kazanır. İşsiz olma ile mesleksiz olma kavramları da birbirinden farklıdır. Örneğin, bir kişi kendi hesabına veya başkası adına çiçek yetiştirmeye başlarsa, bu kişi iş edinmiş olur fakat meslek edinmiş olmaz. Tıp doktoru olan bir kişi bir hastanede yöneticilik yaparsa, bu kişinin mesleği doktorluk, yaptığı iş ise yöneticiliktir (Telman, 2000: 23-24).

İnsanın yaptığı her faaliyet iş olarak değerlendirilebilir. Örneğin boş zamanları değerlendirmek üzere yapılan faaliyetler de iş olarak değerlendirilebilir. Oysa meslekte süreklilik esastır. Geçici olarak yapılan bir faaliyet iş olabilir, fakat meslek olamaz. Nitekim boş zamanı değerlendirmek için çiçek yetiştirmek bir iştir. Kişi çiçekleri para kazanmak amacı ile yetiştiriyorsa burada süreklilik söz konusudur ve yapılan iş mesleki bir faaliyettir (Telman, 2000: 24).

2. 2. MESLEK SEÇİMİ VE ÖNEMİ

2. 2. 1. Meslek Seçimi

Bireylerin belirli bir yaştan sonra ilgi ve yeteneklerine uygun olarak meslek seçimi yapmaları beklenir. Meslek seçiminde ve bir mesleğe yönelmede çeşitli faktörler öne çıkmaktadır. Bu faktörlerin içinde en önemlileri aile ve çevre etkisidir. Meslek seçimi bireyin sonraki yaşamında başarılı, mutlu olmasını, kendisini gerçekleştirmesini etkileyecek en önemli olaylardan biridir. Bu nedenle mesleğe yönelmede mesleklerin çeşitli yönleriyle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Meslek bireyin yaşamının büyük bir kısmını işgal eder ve insan yaşamının yaklaşık %70’i işyerinde geçmektedir. Meslek sayısının fazla olması, karar aşamasındaki gençleri oldukça zorlamaktadır. Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” teorisine göre ihtiyaçlar basitten karmaşığa doğru; fizyolojik, güvenlik, ait olma ve

(38)

sosyal ihtiyaçlar, saygı ve statü, kendini gerçekleştirme ve doyum olarak beş kategoride incelenmektedir. Bu sıralamaya göre en üst aşamada yer alan kendini gerçekleştirme ve doyum aşamasına ulaşılabilmesi için seçilen mesleğin gerektirdiği bedensel, duygusal ve kişisel özelliklere sahip olunması gerekmektedir (Telman, 2000: 26).

Meslek seçimi bireyin girmek istediği mesleği diğerlerinden ayırarak tercih ettiği mesleğe girmek için çaba göstermesi olarak tanımlanır. Bireyin önemli gelişim aşamalarından birisi de mesleğini seçmesidir. Bir kimsenin herhangi bir konuda doğru bir seçme işlemini yapabilmesi, ya da başka bir deyişle sağlıklı karar verebilmesi için, her şeyden önce, ne istediğini ve bunu elde edebilmek için ne gibi olanaklara sahip olduğunu bilmesi gerekir. Bu aşamada çeşitli seçenekleri göz önünde bulundurarak her birinin isteklerine ve koşullarına ne derece uygun olduğunu değerlendirerek karar verilmelidir (Kuzgun, 2000: 5).

Meslek seçimi ve bir mesleğe girme, genel olarak bireyin biyolojik ve psikolojik gelişimi ile yakından ilintilidir. Bireyin bilgisi, görgüsü arttıkça yeni ilgi alanları geliştirebilir. Bazı ilgi alanlarında tecrübe kazandıkça, gözlem imkânı

geliştikçe kendi ilgi alanı olgunlaşabilir.

2. 2. 2. Meslek Seçiminin Önemi

Meslek seçimi kişinin tüm yaşamını etkileyen en önemli tercih olmaktadır. Sanayi devriminden önce toplumda aile ekonomik birim işlevi gördüğünden aile bireyleri güçleri ve yetenekleri oranında üretim sürecine katılırlar. Bu dönemde aile hem üretim hem de eğitim birimi olarak çocuğu hayata ve mesleğe hazırlardı. Ayrıca seçilecek meslek çeşidinin fazla olmaması, aile mesleğinden farklı bir meslek seçme imkânı mümkün değildi (Kuzgun, 2000: 6).

Sanayileşme sonrası mesleklerin sayısının artış göstermesi, meslek seçme aşamasındaki bireyin işini güçleştirmiştir. Bireyin tüm yaşamını etkileyecek kararı gençlik çağında vermek durumunda olması, yanılma endişesini de beraberinde

(39)

getirmektedir (Telman, 2000: 26). Bu nedenle meslek tercih aşamasında destek alınması, uzman görüşlerine başvurulması gerekmektedir.

Kişinin yetenek ve ilgisine uygun bir meslek seçmemesi durumunda kendini geliştirmesi ve yaratıcı olması beklenemez. Böyle bir durumda ilgi ve motivasyon kaybı olacağından başarılı olma şansı azalır (Telman, 2000: 28). Meslek sahibi olunmasında bireylerin, ilgileri, ihtiyaçları, bireysel yetenekleri önemli rol oynadığından bireyin tam anlamıyla tanınması ve ona göre yönlendirme ya da bilgilendirme yapılması gerekir.

Ülkemizde okulların sınıf mevcutlarının yüksek olması, müfredatın uygun olmayışı, rehberlik hizmetlerinin henüz yeterli düzeyde olmayışı öğrencilerin meslek tercihlerinin doğru yapılmasını güçleştirmektedir.

Aldığı meslek eğitiminden farklı alanlarda çalışmak durumunda kalan bireyler, gerek eğitim harcamaları gerekse insan kaynaklarının yanlış kullanılmasının sonucu olarak ülkede kaynak israfı yaratılmasına yol açmaktadır (Telman, 2000: 33). Bu nedenle meslek seçimine önem verilmesi, bu alanda yeni düzenlemelere gidilmesi gerekmektedir.

2. 2. 3. Meslek Seçme Sürecinin Başlıca Aşamaları

Meslek sahibi olmak isteyen birey çeşitli seçenekler arasından tercih yapmakta ve birçok faktörün etkisinde kalarak belirli aşamalardan geçmektedir. Kuzgun’a göre meslek seçimini etkileyen faktörler dört madde de sıralanmıştır;

Heves (umu): Mesleki heves, daima bir kimsenin çalışmak istediği ya da girmeyi düşündüğü mesleğin düzeyini ifade eder. Bir kimsenin girmeye özendiği meslek, onun ilerleme isteğinin göstergesidir. Meslek gelişiminde umu, gerçek hayattaki sınırlamaları dikkate almaksızın, bireyin arzu ve isteklerini yansıtır. Küçük çocukların ifade ettikleri meslek adları bir hevesten öteye gitmez, çünkü çocuk yetenek, mali olanaklar gibi gerekliliklerin henüz farkında değildir (Kuzgun, 2000: 5).

Meslek tercihi: Meslekler, gerektirdikleri nitelikler ve sağladıkları olanaklar bakımından belli zamanlarda bireylere değişik derecelerde çekici veya itici gelebilir.

(40)

Bir kimsenin belli bir anda tercih ettiği meslekler, o bireye o anda en yüksek düzeyde olumlu özelliklere sahip görünen yani çekici gelen mesleklerdir. Meslek ilgi ve yeteneklerine uygun oluşu nedeni ile kişiye çekici gelebildiği gibi, sağladığı toplumsal saygınlık ve kazanç gibi faktörler nedeni ile de çekici gelebilir (Kuzgun, 2000: 5).

Meslek seçimi: Bireyin tercih ettiği yani girmek istediği meslekler arasından biride karar kılması ve buna hazırlanmak için çaba göstermesi meslek seçimi olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda meslek seçimi, beğenilen mesleklerden birine karar kılmaktır. Bireyin yaşamına böylesine çok yönlü etkileri olan meslek seçimi, bireysel açıdan olduğu kadar, toplumsal açıdan da son derece önemlidir (Kuzgun, 2000: 5).

Mesleğe bağlanma: Bir kimse bir meslekle ilgili bir işe girer ve o işin gereklerini yerine getirmeye başlarsa mesleğe bağlanma gerçekleşmiş olur. Bazı hallerde girilen meslek başlangıçta seçilen meslek olmayabilir. Kişi meslek eğitiminde başarısız olursa ilk seçimi gerçekleşmeyebilir (Kuzgun, 2000: 5).

Öğrenim seçimi, meslek seçimi ve eş seçimi, hayatın üç önemli kararıdır. Bu üç karar, bireyin hayat tarzım ve bütün hayatının akışını temelden etkileyen kararlardır.

Genel olarak 15–18 yaşlar arasını kapsayan lise yılları, gencin kendisi ve meslekler hakkında oluşturduğu algılara dayanarak, bilgileri değerlendirerek eşleştirmeye; birbirine uydurarak geleceğe ilişkin mesleki kararını oluşturmaya çalıştığı bir dönemdir. Ancak lise dönemi, gerek gencin fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından, gerekse mesleki gelişim süreci açısından oldukça sancılı ve karmaşık bir dönemdir. Çünkü genç, ergenlik döneminin değişimlerini ve uyumunu yaşarken, kimliğini kişiliğini bulma krizi içindedir. Bu kriz doğal olarak mesleki kararlar almasında da bir takım güçlükler yaratır (Yeşilyaprak, 2006: 230).

Bu dönemde bireyin mesleğe yönelik iyi bir rehberlik hizmeti alması gerekmektedir. Okulların rehberlik merkezlerinin geliştirilmesi, bireyin bu aşamasında yardımcı olunacak donanıma ulaştırılmalıdır. Aksi takdirde ülkemizin

(41)

kaynak israfı devam edecek, meslek tatmininden yoksun bireyler yetişmeye devam edecektir.

2. 3. MESLEĞE YÖNELTME

Mesleğe yöneltme, bireyi yeteneklerine, ilgi ve ihtiyaçlarına en çok uyan mesleği bularak, bu mesleğe bireyi yöneltilmesi ile ilgili yapılan faaliyetlerdir. Mesleğe yönelmenin amacı meslek faaliyeti konusunda iş piyasaları, aile durumunu göz önünde bulundurarak çocuğun beceri ve yeteneklerine en uygun şekilde yetişmesine yardımcı olmaktır (Ergunalp, 1982: 78).

Bireyin ilgi alanları, ihtiyaçları, yetenekleri bir takım testler, gözlem, mülakat gibi teknikler kullanılarak tespit edilir. Aynı zamanda aile bireyleriyle, arkadaş çevresiyle, okul çevresi ve öğretmenleriyle konuşularak toplanan bilgiler değerlendirilir. Bu çalışmalar sonunda bireyin ilgi alanı ve yetenekleriyle ilgili kanaat oluşturularak en uygun meslek bireye iletilerek, mesleğe yöneltme çalışması gerçekleştirilir.

2. 4. MESLEK SEÇİMİNE ETKİ EDEN SOSYAL FAKTÖRLER

Yapılan araştırmalara göre birey, mesleki gelişim süreci içersinde içinde yaşadığı sosyal çevreden etkilenmektedir. Kısaca sosyal çevre olarak ifade edilen bu çevrenin içinde, ailesi, okul ve arkadaş çevresi ile diğer çevreler vardır. Ayrıca bireyin kişilik özellikleri de meslek seçiminde etkilidir. Bu durumda bireyin mesleki gelişim süreci ve meslek tercihi sırasında rol oynayan faktörler şöyle sıralanabilir; bireyin kişiliği, aile etkisi, okul ve eğitim süreci ve yetiştiği sosyal çevre.

2. 4. 1. Kişilik Özellikleri

Bireyin gerek fizik yapısı gerekse diğer özellikleri meslek seçiminde önem kazanmaktadır. Bireyler farklı konulara ilgi duyarlar ve ilgi duydukları alanda

(42)

kendilerini yetiştirmek isterler. Bireyin belirli alana ilgi duyması yeterli olmaz aynı zamanda o alan için yeteneğinin de olması gerekir.

Yetenek, herhangi bir davranışın öğrenilmesinde, sahip olunan gizilgücün çevre ile etkileşim sonunda geliştirilmiş ve yeni öğrenmelere hazır hale getirilmiş kısmını ifade eden bir kavramdır (Kuzgun, 2000: 25).

Sorumluluk, risk alma, kendine güven gibi psikososyal özellikler meslek seçiminde ve sürdürülmesinde etkin rol oynarlar. Örneğin, kişilik yapısına göre ve sosyal yaşamından dolayı agresif, nörotik yapıya sahip bir kişinin polislik, öğretmenlik gibi mesleklerde başarılı olması beklenemez, kişilik yapıları bazı mesleklerle uyum göstermeyebilir (Telman, 2000: 39).

Mesleğin seçilmesinde ve sürdürülmesinde kişilik özelliklerinin görüldüğü gibi önemli etkileri bulunmaktadır. Bu alanlarda çeşitli çalışmalar yapılarak bireyin kişilik özellikleri tespit edilebilmekte ve buna uygun mesleklere yöneltme çalışmaları yapılmaktadır.

2. 4. 2. Aile Etkisi

Bireyin, okul başarısında, mesleğe yönlenme faaliyetlerinde istenilen düzeye gelebilmesinde, ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı ile birlikte demografik yapısının oldukça etkili olduğu kabul edilmektedir.

Sanayileşme, küreselleşme süreçleriyle birlikte aile yapıları değişmiş, köy ve kent arasında sosyal hareketlilik ivme kazanmıştır. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, ulaşım hizmetlerindeki gelişmeler, köy ile kent arasındaki mesafeyi daraltmıştır.

Toplumsal değişmenin yanında ekonomik gelişmeler meslek çeşitliliğini ortaya çıkarmıştır. Kalifiye meslekler alanında yoğun değişmeler görülmüş, bu değişmeler sanayileşme hareketleri ile desteklenmiştir.

Şekil

Tablo 1. Genel ve meslek liseli öğrenci sayılarının toplam içerisindeki payları  (1994–2008)
Tablo 2. Genel ve meslek liselerine yeni kayıt olan öğrenci sayıları ve toplam  kayıt içerisindeki payları
Tablo 3. Mesleki ve Teknik Liselerde Ders Yükünün Ders Gruplarına Göre  Dağılımı
Tablo 4. Konya İli Okullaşma Oranları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Dersin Amacı :Bu derste öğrenciye; sektör hakkında gerekli bilgiler, temel sigortacılık terimleri, sigortacılık mesleğinin tarihsel gelişimi, yapısı,

Sağlık Hizmetleri Alanı, hastanın beslenmesini sağlama, bilgisayar ofis programlarını kullanma, sağlık hizmetlerinde etkili iletişim kurma, insan vücudunun

4- Proje ekibi tarafından projede görev alacak öğretmen ( TABLO A ) , öğrenci listeleri ( TABLO B) , veliler, işbirliğine gidilen sivil toplum kuruluşları,

1) Program dört yıl olarak tasarlanmıştır. Haftalık ders çizelgesinde ortak dersler, meslek dersleri, seçmeli dersler, seçmeli meslek dersleri ile akademik

Dersin Amacı :Bu derste öğrenciye; iplik makinelerinin kullanma talimatında belirtilen standartlara, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun olarak iplik

Dersin Amacı :Bu derste öğrenciye; iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak dış ticarette paket programlar ile ilgili temel bilgi ve becerilerin

YOK 1999/2000 2 Bu eğitim öğretim yılında iftihar

 İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak fiziksel ortamı hastaya uygun hâle getirme, hasta ile ilgili nakil işlemleri, biyolojik örnek nakil işlemleri yapma,