A N S İK L O P E D İS İ — 5 — V7 A 3 A L IO Ğ L U
fıkralar, garb musikisi üzerine ciddî tetkike dayanan makaleler, babasının hastalığında da gazetenin başmakalelerini yazdı, Yunus Nâdinin ölümü üzerine de Cumhuriyetin Baş muharrirliğini aldı. Müstakil siyasî yazarla rımızın arasında fikir hürriyetinin müdafii olarak mümtaz bir mevkii vardır. 1950 me bus seçiminde Demokrat Parti üstesinde Is- tanbuldan müstakil aday gösterildi ve İstan bul milletvekii seçildi; 1954 seçiminde yine aynı partinin üstesinde ve müstakiller ara sında ikinci defa Mecise girdi. Fakat az son ra yeni Basın Kanunu üzerinde demokratlar la kesin fikir ayrılığına düştü, 1957 seçimine girmedi. Siyasî hayatta sahiplerinden bulun duğu Cumhuriyet gazetesinin başmuharriri olarak kaldı.
Bibi. : Ttirk ve dünya meşhurlan Ansiklope disi!
ABALIOĞLU (Yunus Nâdi) — İkinci
Abdülhamid istibdadının sonlarından zama nımıza kadar geçen devir içinde Türk gaze teciliğinin seçkin şöhretlerinden, iş ve pole- tika adamı; Türkiyenin en buhranlı ve kara günlerinde kalemini, miüî birlik aleyhinde çalışan bozguncu cereyanlara karşı kullan mış büyük muharrirdir.
1879 Haziranında Muğlanın Fethiye ka sabasında doğdu, babası bu kasaba eşrafın dan Hacı Halü Efendidir, aileleri de Abalı- zadeler diye anılırdı.. îlk tahsiüni baba evin de hususî olarak gördü, ve henüz on yaşla rında iken, oğlunun tahsil ve terbiyesine çok dikkat eden Hacı Halü Efendi tarafından Ro- dostaki Medresei Süleymaniyeye gönderildi.
O zamanlar Rodosdaki Medresei Süley- maniyenin büyük bir şöhreti vardı; bu med rese, Abdülâziz devrinde adaya sürgün ola rak gelmiş Ahmed Mithad, Ebuzziya Tevfik ve arkadaşları tarafından kurulmuş, prog ramlan da kendileri tarafından zamanın ihti yaçlarına uygun olarak tanzim edümişti. Kü çük Yunus, girdiği yıldan, birincilikle şeha- detname alıncaya kadar Rodos Medresei Sü- leymaniyesinin çok çalışkan bir talebesi ol du; evvelâ sınıf arkadaşlanna kıymetü bir müzakereci olarak tanındı, sonra, yardımcı muallim olarak çalıştı. 1896 da, on yedi ya şında iken hem ilmiye icazetnamesi, hem de arabça, farsça ve fransızcadan lisan şaha detnamesi aldı. Sonra Istanbula gelerek
Ga-latarasay sultanisine yazıldı, çalışkanlığı ile muallimlerinin takdirlerini kazanmış bir ta lebe iken, fransızcasmı biraz daha üerletmek arzusiyle Sen Benua mektebine girdi; 1900 de bir müsabaka imtihanı ile ve dördüncülük le İstanbul Darülfünunu Hukuk Fakültesine yazıldı; pek az sonra da, gazeteciliğe heves etti. Gazeteci olarak ilk çalıştığı müessese Malûmat oldu. Burada mehrum Ahmed Ra- sim ve Ekrem Reşad ile tanıştı ki, ikisine karşı da yarım as
ra yakın bir zama nın safiyetini bo- zamıyan necib bir vefakârlık göster di. Daha ilk yazı larında milliyet meselesinde titizlik dâvasını gütmesi, sansürün gözünden kaçan kısımlariyle bile genç muharri rin adı etrafında bir alâka uyandır dı. Fakat istibdad
aleyhinde uluorta konuşması kendisini şüp heli şahıslar listesine soktu, 1901 kışın da da Abdülhamid aleyhinde kurulmuş gizli bir cemiyetin âzası bulunmak su çuyla tevkif edildi, iki ay Beşiktaş kara- kolhanesinde yattıktan sonra, görülen muha kemesinde Bodrum kalesinde üç yıl kalebend-
liğe mahkûm oldu. Fakat Bodruma şevkedi-
mek üzere Izmire çıkarıldıktan sonra, ceza yeri Midilli kalesine değiştirildi.
Midilli kalesindeki mahkûmiyetini dol durduktan sonra da, memleketinde sürgün olarak oturtuldu. Istanbula Meşrutiyetin ilâ nından sonra döneblidi. Bir taraftan Hukuk Fakültesinin son sınıf imtihanlarını vermeğe hazırlanırken, diğer taraftan Ebüzzdya Tev- fiğin kurduğu Tasviriefkânn yazı ailesine girdi; bir ara ikdam gazetesine makaleler yazdı, îttihad ve Terakki fırkasının en faal kalem sahiplerinden biri oldu. 1910 da Selâ- niğe giderek bir seneye yakın Rumeli gazete sini idare etti, ikinci Meşrutiyetin ikinci se çim devresinde de büyük bir ekseriyet ile A y dın mebusu oldu ve Tasviriefkânn başmuhar rirliğini aldı. 1918 de Yenigün gazetesini kur du. Mütareke yıllannda, imzası, temiz
vatan-Yunus Nâdi Abalıoglu (Resim: H. Çizer)
A B A N O Z SO K A Ğ I 6 — İS T A N B U L
perverliğin tercümanlarından biri oldu; bu cesur gazeteci, düşmanın işgal ettiği payi tahtta her tehlikeyi göze alarak matbaasını Ankaraya kaçırdı ve Yenigünü Millî Mücade lenin merkezinde çıkarmağa başladı, kendisi de Büyülk Mület Meclisinin birinci seçim dev resinde Muğla mebusu seçildi. Ankarada çı kan Yenigün, Türkiye İnkılâbı Tarihinde
parlak hâtırası olan bir gazete oldu. Cümhu- riyetin ilânından sonra 7 Mayıs 1924 de Is- tanbulda Cümhuriyet gazetesini kurdu. Son yıllara gelinceye kadar de Türkiyenin baskı sayısı en üstün olan gazetesinin başında bu lundu. Büyük Millet Meclisinin altıncı devre seçimine kadar Muğla mebusu olan Yunus Nadi Abalıoğlu, kendisini çok üzen müzmin bir taş hastalığı yüzünden siyasî hayattan çekildi ve gazetesinin başmuharrirliğini bü yük oğlu Nadir Nadi’ye bıraktı; 1945 de tedavi için gittiği İsviçre’de vefat etti. Nâşı Istanbula getirilerek Edirnekapı şehitliğinde aile makberesine defnedildi.
Cumhuriyet gazetesi 1946 da “ Yunus Nadi Mükâfatı” adı ile ve her sene ayrı mev zuda kalem sahiplerine dağıtılmak üzere bir müsabaka tesis etti; birinciye 1000, İkinciye 500 ve üçüncüya 250 lira verilen bu müsaba
kalar fikir ve sanat alanında büyük teş vik olmuştur.
ABANOZ SOKAĞI
— Beyoğlu kazası merkez nahiyesinin Hüseyinağa mahalle sinde Balo sokağı ile Sakızağacı caddesi a- rasındadır. (B. : Hü- seyinağa mahallesi). îstanbulun umumî evleri bu sokaktadır. İkinci Abdülhamit zamanında burada
kendi halinde Rum aileleri otururdu; Be yoğlu kafe şantanla- nnda çalışan, yahut tiyatro ve at cambaz hanelerinde türlü hü nerler gösteren A vru palI ecnebi san’atkâr
ve oyunculara oda oda kiraya verirlerdi Ölü leri yakmak taraftan olan meşhur kimyager Nurettin Münşi de bu sokakta otururdu. O de virde umumî evler Yeniçarşıdaydı; cadde boydan boya, iki yanındaki sokaklarda Be- yoğlunun bir fuhuş ve rezalet girdabıydı; bunların içinde en namlı sokak Çiçekçi skoa- ğıydı (B. : Çiçekçi sokağı).
Son yıllarda yıkılmış olan Galatasaray polis merkezi o zamanlar mutasarnflık bina- sıydı; içinde bir de tevkifhanesi vardı. 1324 de Meşrutiyet ilân edilince mutasarrıflık ma kamının ve mektebi sultaninin hemen yanı başında uygunsuz bir mahalle hoş görülme di. Yeniçarşı ve civarındaki evlerin halkı A- banoz sokağına nakledildi.
Abanoz sokağını Tarlabaşı caddesine bağlıyan Kilit sokağında, Kilit sokağı ile Ba lo sokağı arasındaki Küçükyazıcı sokağında da eskiden umumî evler vardı; meşhur ku marbazlardan Kör Eminin bahriyeli Hulû- siyi vurmasına sebep olan ilk kavga, Küçük- yazıcıda bir umumî evdeki dost gecesinde ol muştu. Bugün Küçükyazıcı sokağındaki ev lerde bekâr pansiyonları vardır; bir de kü çük kahvehane bulunmaktadır; müşterileri seyyar esnaf ile Abanozun sermaye
kızlan-Abanoz Sokağı, 1944 de (Resim: K. Z.)