• Sonuç bulunamadı

Komik Şadi'nin çocukluk yılları:Değerli sanatkar sünnette hokkabaz oyununa uğramış

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Komik Şadi'nin çocukluk yılları:Değerli sanatkar sünnette hokkabaz oyununa uğramış"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K U C U K L U K

G Ö N L E R İ N D E

Komik Şadinin

Çocukluk Yılları

D eğerli Sanatkâr

Sünnette H okkabaz

Oyununa Uğramış

S

evimli san’atkâr Şadi Fikretle karşı karşı-

yayız. “ Sekizinci,, nin meşhur Habip

Neccarı ve “Hissei Şayia,, nin o pek tipik Bicân Efendi, Ferah Tiyatrosunun müdüriyet dairesin - deki koltuğunda çok ciddî bir vaziyet almıştı.

San’atkâra çocukluğunun nasıl geçtiğini sorarak söze başlıyorum. Gülümsüyor:

“— Çocukluğum, hamdolsun, saadet içinde geç­ ti. Annemle babam, sayfiye yeri olarak kendilerine

“ Beylerbeyi,, ni seçmişler. Ben de bir yaz günü bu sakin ve yeşil Boğaz köyünde dünyaya gelmişim. Bu tarihten sonra da Boğazın Anadolu yakasını baştan başa dolaşmışlar. Ben kendimi hatırlaya - bildiğim zaman, evimiz Kızıltoprakta idi. Kızıltop- raktan sonra, tekrar Boğaza geçtik. Kanlıca, Kan­ dilli... Mütemadiyen dolaştı. Ve döne döne netice­

de Beylerbeyinde karar kıldık. —ilk mektebe nerede başladınız?.

Ş

adi, yine ciddî cevap veriyor:

— Kanlıcada.. öyle başkaları

nümayişle, mektebe gitmedim.

Büyük babam, gösterişi hiç

sevmezdi. Bir sabah, beni e - limden tutarak, mektebe götürdü. O zamanlar, ilk tahsil mecburiyeti yoktu. Mektepler paralıydı. Büyük babam benim için, bir aylık tahsü ücreti olan (25) kuruşu başmual- lime verirden bir yenilik daha

yaptı.

Eski bir ana’neye uyarak, ho­ caya:

— Çocuğun eti senin, Kemiği

benim! demedi. Bilâkis, sesine ya­ rı şaka, yarı gerçek bir eda vere rek:

— Hocafendi.. iyi bil... Eti de benim, kemiği de... dedi.

Başmuallimimiz, Tahsin efendi isminde yeşil sarıklı bir zattı. Bü­ tün dersleri, kendisi okuturdu .

K

anlıca da, o devirlerde .zen­gin yatağı bir köydü. Mek­ tepte ders alanlar, hep kerli ferli adamların çocukları idi. Abut E- fendiler, Yağcızade Şefik Beyler, filân, Kanlıcada otururlardı. Mek­ tebimizde falaka vardı amma, bu­ nun tadına bakmak bana nasip ol mamıştı!

Beylerbeyi mektebindeki iptidaî mektebinde baş hocamız Rifat E-

fendi, mahallenin imamı idi. A -

damcağız, dehşetli falaka meraklı sı idi. Garip bir tabiatı da vardı.

Falakayı, dayağını hakedenlere atar, taltif etmek istediklerine de falakayı tuttururdu. Ben çalışkan ve gözde bir talebe olduğum için, falaka tutmak vazifesi, ikide bir

man ağa 42 — Seni gördükçe titriyor yüre­ ğim Asıl âşık sadıkım meleğim 48 — Yemenimin uçlan

Çıkamam yokuşları 50 — Yürü yavrum yürü

Aslan yarim yürü

gibi, âlâ.yisle,

¡Bahar Müsabakası

S KUPONU: 8

J Bu kuponları kesip

^

saklayınız

Ü stte: Şadi en son temsil ettiği ’’Sekizinci,, vodvilinde, altta:

Bugünkü Şadı Fikret

bana düşerdi. Fakat, aksi gibi, ben bu iltifata lâyık değildim. Çünkü, falaka tutarken, elim gevşiyor, bu işi beceremiyordum.

Nihayet, bu ağır vazifeden affe­ dildim.

M

aruf kahkahacımıza sünnet sualini soruyordum: — Nerede ve nasıl sünnet ol­ dunuz?

— Beylerbeyinde... Beni, erken­ den giydirip yatağa yatırmışlardı. Fakat, akşama doğru sünnet ola - çaksın diye, aldatıyorlardı. Ben de akşama daha vakit olduğunu düşünerek kendimi teselli ediyor - dum. Bu sırada:

— Hadi gel.. Seni baban çağırı­ yor! dediler. Koştum. îçeri girer girmez, kendimi, sünnetçi Hacı Fidanın kolları arasında buldum.

Sünnetçi, beni öyle kıskıvrak

yakalamıştı ki, artık kıpırdanamı- yordum.

H

erkese olan bana da oldu.. Düğünümde iki hokkabaz getirmişlerdi. Biri Portakaloğlu, öteki Çiçekçioğlu.. Bunların ikisi de Mahir hokkabazlardı..

Büyük babam, bir mendil dolu­ su çilçeyrek hediye etmişti. Men - dil hokkabaz Portakaloğlunun gö­ züne ilişmiş. Ben de yeni sünnet

olmuşum.. Yatakta yatıyorum.

Portakaloğlu, yanıma sokuldu: — Küçük bey... Bir çeyrek ver bana!., dedi.

— Ne yapacaksın? diye sordum. Cevap verdi:

— Burnundan çıkartacağım. .

Mendilden bir Mecidiye çeyreği çıkarıp verdim. Biraz sonra çey­ reği bana geri verdi:

— Avucunun içinde bunu iyi sakla... diye nasihat etti.

Ben çeyreği sımsıkı tutmuştum. Portakaloğlu gülmeğe başladı:

— Çeyrek avucunda değü ki senin....

— Ya,, neremde ? — Burnunda...

, V

B

aktım; çeyrek sahiden bur­numdan çıktı. Hokkabaz, paranın tadını aldı bir kere.. Du - rur mu? Geri kalan çeyreklerin de kimini ayağımdan, kimini kol - tuk altımdan, kimini saçlarım a « rasından çıkararak bir kaç dakika içinde mendili temizledi.

Ben, oyun bitecek, paralarım geri gelecek sanıyordum. Hokka - baz, bir def çalarak, üstüne bir de boru öttürerek, paralan kabulle - nince yaygarayı bastım. Neyse, ev dekiler, çil Mecidiye çeyreği kadar para vererek, onları hokkabazın elinden aldılar.

— Mektepte hangi derslerden hoşlamrdınız ?

— Tarih üe riyaziyeyi severim. — Ya, sevmediğiniz ders? — Sonralan, riyaziyeyi sevme­

meğe başladım. Bu dersten her

nedense ürkmüştüm. .

Ş

adinin en şen ve ne’şeli gü­

nünü de öğrenmek istiyo­ rum ve soruyorum:

— Çocukluğunuzun en neş’eli günü?.

— Babamla annem, îstanbulda oturmazlardı. Doktor olan babam, vilâyetlerde dolaşırdı. Ben, büyük babamm yanında büyüdüm. Bir gün, sokak kapısı önünde duru - yordum. Uzaktan siyah çarşaflı bir kadm gördüm. Annemi deh - şetli özlemiştim; içimden:

— Ah, ne olur. Şu kadm, an­ nem olsaydı., arzusu geçti.. Kadın yanıma yaklaşınca, annem oldu - ğunu tanımıyayım mı? İşte en se­ vinçli dakikam! En büyük kederi de, 20 yaşında iken, büyük anne - min ölümiyle tattım.

— Çocukluğunuzda hangi oyu­ nu severdiniz?.

— Karagöz oyununu.. Amma, Karagözü seyretmesini değil, biz­ zat oynatmasını severdim. 9 — 10 yaşında iken evde mükemmel Ka­ ragöz takımlarım vardı!,,

* *

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

101 İmamoğlu, a.g.e., s. 103 İmamoğlu, Rüya ve İstiharenin Psikolojik Tahlili, s.. oldukça önemli veriler sunan bir ölçektir. Buna göre şeyh, müridin gördüğü rüyaları

Psikiyatrik pato- lojilerin migren ve gerilim tipi baş ağrılarında diğer baş ağrılarında olduğundan belirgin olarak daha sık olduğu izlendi.. Migrenli hastaların %7,

İlk bakışta sıradan bir yazlık şapka gibi görünen akıllı şapka, uzun ömürlü, şarj edilebilir, 100mAh bir bataryaya sahip ve dolu şarj ile 17 saate kadar

Devletin yukarıda ifade edilen işlevleri yanı sıra özellikle artan dünya nüfusu ve kalabalıklaşmaya paralel olarak ortaya çıkan çevre sorunlarının giderilerek çevrenin

yüzyılda imparator jüstinyen tarafından sarayın su ihtiyacı için yaptırılan Yerebatan Sarnıcı (üstte).. The Ottomans discovered this cistern a century after

[r]

Güven (2013) ilkokul öğretmenlerinin okul müdürlerini öğretimsel lider olarak algılama düzeyleri ile mesleki tükenmişlikleri arasındaki ilişkiyi incelediği

[r]