• Sonuç bulunamadı

Türk Anlatım ve Gösterim Geleneği İçinde Özay Gönlüm'ün Yeri Yrd. Doç. Dr. Nebi Özdemir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Anlatım ve Gösterim Geleneği İçinde Özay Gönlüm'ün Yeri Yrd. Doç. Dr. Nebi Özdemir"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G‹R‹fi:

Türk kültüründe tarihin ilk dönem-lerinden beri, “anlat›ya çok kere canlan-d›rma” efllik etmifltir. fiaman, törenlerin-de dini-büyüsel maceralar›n› satörenlerin-dece an-latmakla yetinmemifl dans, müzik, söz ve hareket gibi unsurlar› bir arada kul-lanarak “canland›rm›flt›r”. Ozan-baks›-lar da ayn› flekilde hikayelerini adeta sahneledikleri, Dede Korkut Hikayele-ri’nde ustaca kullan›lm›fl olan diyalog te-melli anlat› tekni¤inden kolayl›kla anla-fl›labilir. Benzer flekilde, hikayeci afl›kla-r›n hikayelerini anlat›rken çok kere ses de¤iflmeleri, jest ve mimiklerini kullan-d›klar› ve diyaloglar› saz eflli¤inde ve

be-lirli bir makamla söyledikleri türküler-le/naz›m parçalar›yla aktard›klar› bilin-mektedir. Meddahlar›n ise bafll› bafl›na bir hareket ve söz ustalar› olduklar›, özellikle 19.asr›n sonuna do¤ru anlat›y› bir kenara b›rak›p tamamen taklide yö-neldikleri belirlenmifltir. Özetle, Türk anlat› gelene¤i, gösterim veya canland›r-ma gelene¤iyle birlikte var olmufltur (Genifl bilgi için bkz. Boratav 1988; Bafl-göz 1986; Köprülü 1986; Nutku 1997; Günay 1992; Alptekin 1997; Görkem 2000; Yüksel 1989; Y›ld›r›m 1999 vd.).

Türk kültüründe “anlat›m ve göste-rim-canland›rma- gelene¤i” önemli bir yer tutar. Uzun süre flamanlarca

yaflat›-‹Ç‹NDE ÖZAY GÖNLÜM’ÜN YER‹

The Place and importance of Özay Gönlüm in the

Turkish Narration and Performance Tradition

Place d'Özay Gönlüm dans la tradition turque de la

narration et de la performance

Yard. Doç. Dr. Nebi ÖZDEM‹R*

* Hacettepe Üniversitesi, Türk Halkbilimi Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi. ÖZET

Bu makalede Türk halk müzi¤i sanatç›s› ve araflt›r›c›s› Özay Gönlüm’ün özgün yarat› ve katk›lar› or-taya konmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu amaçla, öncelikle Türk anlat› ve gösterim gelene¤i hakk›nda özet bilgiler verilmekte ve daha sonra Gönlüm’ün eserleri ve etkinlikleri, sanatç› kimli¤in oluflumu ve gösterim de¤iflken-leri aç›lar›ndan incelenmektedir. Sonuç olarak, Gönlüm’ün Türk hikayecilik ve Meddah gelenekde¤iflken-lerini elekt-ronik kültür ortam›nda birlefltiren yarat›c› bir gelenek temsilcisi oldu¤u belirtilmektedir.

Anahtar Kelimeler

Türk Anlat›m ve Gösterim Gelene¤i, Özay Gönlüm. ABSTRACT

This article tries to designate the original works and contributions of Mr. Özay GÖNLÜM, a famous Turkish folk music singer and researcher. In order to do this, firstly a brief information about Turkish narra-tion and performance tradinarra-tion is given, and then Gönlüm’s works and activities in point of the formanarra-tion of artist’s identity and the performance is studied carefully. As a result, it is clarified that Gönlüm is a creative represantative of this kind of tradition, combining Turkish storytelling and Meddah traditions on the context of the elektronic culture.

Key Words

(2)

lan bu gelenek, daha sonra ozan-baks›-lar taraf›ndan devam ettirilmifltir. ‹sla-miyetin Türkler aras›nda yayg›nlaflma-s›yla birlikte, hikayeci afl›klar küçük yerleflim birimlerinde (köy, kasaba vb.) ve meddahlar da büyük kentlerde(baflta ‹stanbul, Bursa, Konya gibi) Türk anlat› ve gösterim gelene¤inin Anadolu toprak-lar›ndaki temsilcileri olmufllard›r. fia-manlar›n ritüelistik(dini-büyüsel) anlat› ve gösterileri, zamanla ozan-baks›lar›n epik anlat› ve gösterilerine yerlerini b›-rakm›flt›r. Daha sonra hikayeci afl›klar lirik, meddahlar ise realist içerik tafl›yan anlat› ve gösterileriyle Osmanl› ‹mpara-torlu¤u’nda yaflayan insanlar›n estetik ve e¤lenme/hofl vakit geçirme ihtiyaçla-r›n› karfl›lam›fllard›r.

Türk kültürü ve halk edebiyat› ile özellikle afl›k tarz› edebiyat gelene¤i üzerine yap›lan araflt›rmalar daha çok geçmiflin zirve flahsiyetleri veya bu gü-nün yerel yarat›c›/aktar›c›lar› ile gele-neksel ortam ve unsurlar›n›n ortaya ç›-kar›lmas› ve aç›klanmas›na yöneliktir. Bu yaklafl›m, ayn› geleneksel kültür ve edebiyat geleneklerinden beslenerek farkl› yarat›m ve icra ortamlar›nda(ör-ne¤in televizyon gibi elektronik kültür ortamlar›nda; plaklarda, kasetlerde vb.), farkl› biçimlerde veya tarzlarda ürün or-taya koyan sanatç›lar›n yeterince ince-lenmesini engellemifltir. Daha çok yaz›l› kültür ve daha sonra ortaya ç›kan ikincil sözlü kültür ortam›nda, bir di¤er deyiflle elektronik kültür ortam›nda, ça¤dafllafl-ma, bat›l›laflça¤dafllafl-ma, modernleflme, sanayi-leflme, kentleflme ve belki de son dönem-lerde küreselleflme gibi kavram ve dina-miklerin biçimlendirdi¤i farkl› sosyo-kültürel ba¤lamda yaflayan yeni Türk insan›n›n estetik ihtiyaçlar›n› gidermeye yönelik yarat›lar ortaya koyan bu tür

sa-natç›lar oldu¤u uzun süre göz ard› edil-mifltir.

Ayn› flekilde, geleneksel Türk tiyat-rosu gelene¤inin meddahl›k adl› alt gele-ne¤inin 2000’li y›llar›n Cem Y›lmaz, Be-yaz, Y›lmaz Erdo¤an gibi “stand-upç›”la-r›nca devam ettirildi¤i gerçe¤i, “bu gele-ne¤in 20.asr›n bafl›nda son ustalar›n›n bu dünyadan göç etmeleriyle birlikte yok oldu¤u” fleklindeki de¤erlendirmeleri ge-çersiz k›lm›flt›r. Ancak, yeniyi/ farkl› form ve ortamlarda yaflanan› incelemek-ten çekinenlerin, “eski esercilerin” de-¤erlendirme ve yaklafl›mlar› yüzünden uzun süre yeni ihtiyaç ve ba¤lamlar›n bi-çimlendirdi¤i ve sinema, karikatür, tele-vizyon, tiyatro gibi farkl› ortamlarda bu halk tiyatrosu gelene¤ini yaflatan sanat-ç›lar ve onlar›n gösterimleri bilimsel araflt›rmalar›n d›fl›nda tutulmufltur. Bu nedenle de bilhassa Türk kültür bilimi alan›ndaki araflt›rmac›lar, geçmiflle u¤-raflmaktan bir türlü “yaflan›lan ana” ge-lememifller, yaflan›lan an›n insan veya toplumunun sorunlar›na çözüm ürete-memifller ve taleplerine cevap vereme-mifllerdir. Geçmifl, yaflan›lan an ile ba¤-lant›l› oldu¤unda anlaml› ve önemlidir. Kültürel gelenek bir süreçtir ve yaflan›-lan andan yoksun olarak incelenmemeli-dir. Bu yaklafl›m, 2000’li y›llardaki Türk toplum ve kültürünün tahlilinde veya sorunlar›na çözüm üretilmesinde, yüz-lerce y›l öncesine ait Türk ve gerekti¤in-de gerekti¤in-de farkl› milletlere ait kültür tarihi verilerinden olabildi¤ince yararlanmay› zorunlu k›lar. Bu yaklafl›m, Meddah Afl-ki, Ya¤c› ‹zzet, Meddah Suriri ile Erol Günayd›n, Ferhan fiensoy, Cem Y›lmaz, Beyaz ve belki de Mehmet Ali Erbil’i ay-n› gelene¤in farkl› ba¤lamlardaki tem-silcileri olarak kabul etmeyi ve araflt›r-may› gerektirir.

(3)

Özetle belirtilen bu yaklafl›mdan hareketle bu çal›flmada, Türk anlat› ve gösterim gelene¤inin süreklili¤i, Özay Gönlüm örneklemesinden hareketle or-taya konulmaya çal›fl›lacakt›r. 1 Mart 2000 tarihinde bu dünyadan ayr›lan Özay Gönlüm ve yaratt›klar› bilhassa afl›k tarz› kültür gelene¤inin halk hika-yecili¤i ile Türk tiyatro gelene¤inin med-dahl›k alan›ndaki verilerinden hareketle de¤erlendirilecektir.

I.Türk anlat›m-gösterim gelene-¤i ba¤lam›nda yarat›c›-gösterimci ve araflt›rmac› kimli¤in oluflumu:

Nas›l ki 19.as›r yaz›l› kültür gelene-¤i afl›klar› ve meddahlar› etkilemiflse, özellikle 1930’lu y›llardan itibaren rad-yo, 1950 ve 1960’l› y›llardan itibaren de plak, kaset ve televizyon gibi ses ve gö-rüntü kay›t ve yay›n teknolojilerinin ya-ratt›¤› elektronik kültür ortam› da afl›k-l›k ve meddahafl›k-l›k geleneklerinde de¤i-flimlere ve dönüflümlere sebep olmufllar-d›r. Sözlü kültür ortam›nda ampirik yön-temlerle ö¤renilen, yarat›lan ve icra edi-len bu geedi-lenekler, resmi yaz›l› kültür or-tamlar›nda ve yüz yüze iletiflimin orta-dan kalkt›¤› elektronik kültür ortam›n-da yarat›l›p icra edilir hale gelmifltir. Ni-tekim Özkul Çobano¤lu da, Afl›k tarz› kültür gelene¤i ve destan türü ba¤la-m›nda birincil sözlü kültür, yaz›l› kültür ve ikincil sözlü kültür(elektronik kültür) ortamlar›n›n etkilerini inceledi¤i çal›fl-mas›nda, de¤iflen kültür ortam›na göre afl›klar›n yetiflmelerinde de farkl›laflma-lar meydana geldi¤ini vurgulam›flt›r (Çobano¤lu 2000: 237). ‹flte Özay Gön-lüm, Türk anlat› ve gösterim gelene¤in-de böyle köklü gelene¤in-de¤iflimlerin yafland›¤› bir dönemde yetiflmifltir.

Afl›klar›n yetiflmelerinde usta-ç›rak iliflkisi önemli bir yer tutar. Afl›k aday›,

çok kere usta bir afl›¤›n yan›na ç›rak gi-rerek, afl›kl›k gelene¤inin gerekleri-ni(saz çalma, at›flma, muamma çözme, do¤açlama deyifl söyleme vb.) ve repertu-var›n› saz ve söz meclislerinde ö¤renir. Özay Gönlüm, 1940 y›l›nda afl›k tarz› kültür gelene¤inin devam ettirildi¤i bir bölge olan, Erzincan/Tercan’da dünyaya gelmifltir. Ancak, do¤umundan birkaç ay sonra Denizli’ye ailesiyle birlikte göç eden Özay Gönlüm’ün sanat yaflam›nda, Tercan önemli bir iflgal etmemifltir. Bu-nunla birlikte, babas›n›n ilerki yafllarda Özay Gönlüm’ü saz ve söz ustal›¤› yolun-da desteklemesinde belki de Tercan’›n bir etkisi olabilir. Nitekim ilerde o¤lu-nun yapt›¤› derleme çal›flmalar›na kay-nak kifli olarak katk›da bulunmas›, baba Ahmet Gönlüm’ün geleneksel Türk mü-zi¤ine vak›f oldu¤unu ortaya koymakta-d›r. Onun yetiflmesinde sözlü kültür ge-lene¤inden çok “yaz›l› kültür gelene¤i, özellikle örgün müzik e¤itimi ile elektro-nik kültür ortam›”n›n etkili oldu¤u gö-rülmektedir. Özay Gönlüm’ün 26 yafl›na kadar yaflad›¤› yerler olan Denizli, Afyon ve Kütahya illeri, bilhassa afl›k tarz› kül-tür gelene¤inin, Do¤u Anadolu’dakinin aksine pek canl› olmad›¤› yörelerdir. Bu yerleflim birimleri, Sivas gibi ne afl›klar yata¤›, ne de Erzurum’daki gibi afl›kla-r›n at›flmalar düzenledi¤i kahvehanele-rin bulundu¤u yerlerdir.

Babas›n›n hediyesi olan ve yaflam›-n›n sonuna kadar elinden düflürmedi¤i belirtilen a¤›z armonikas›, Özay Gön-lüm’ün ilk müzik aletidir. Denizli’de or-taokulda okurken müzik ö¤retmeninin teflvikiyle (keza o dönemde özellikle fle-hirlerdeki orta ö¤retim programlar›nda-ki müzik derslerinde mandolin kullan›l-maktayd›) mandolin çalmaya bafllam›fl-t›r. Gönlüm’ün geleneksel Türk çalg›s›

(4)

ba¤lama ile tan›flmas› ise kendi merak› ile lise ö¤renimi s›ras›nda gerçekleflir. Özay Gönlüm’ün ba¤lama çalmay› her hangi bir ustadan de¤il, kendi çabalar›y-la ö¤rendi¤i belirtilmifltir. Rock and Roll’un moda oldu¤u ve Elvis Presley’in bütün dünya gençli¤ini etkiledi¤i bir dö-nemde, elinde ba¤lamas›yla ‹stanbul’a gitmifl, Sebahattin Yaflar(2000: 20)’›n ifadesiyle “ba¤lama sevdal›s›” bu genç, saz›yla ‹ngilizce flark›lar dahi söylemifl-tir. Bu durum, belki de Özay Gönlüm’ün Türk anlat›m ve gösterim gelene¤indeki de¤iflimci özelli¤ini ortaya koyan ilk uy-gulamalardan biridir. Lise y›llar›nda-ki(1956) bu ‹stanbul seyahati, orada bir organizatörden ifl teklifi alarak sahneye ç›kmas› ve iki ay süre ile çeflitli aç›k ha-va konserlerine kat›lmas›, Gönlüm’e sa-natç› kiflili¤ini gelifltirme ve de¤erlendir-me f›rsat› vermifltir. Çobano¤lu, bu tür konserleri, afl›klar›n elektronik kültür ortam›yla tan›flmalar› olarak kabul eder (Çobano¤lu 2000: 238). Ayn› y›l içinde TRT’de Yurttan Sesler’in kurucusu Mu-zaffer Sar›sözen’le tan›flmas› ve misafir sanatç› olarak radyo programlar›na ka-t›lmas›, Özay Gönlüm’ün 34 y›ll›k TRT’deki yaflam›n›n da bafllang›c› ol-mufltur.

TRT ve 1966 y›l›ndan itibaren “ye-tiflmifl saz sanatç›s›” olarak yer ald›¤› Yurttan Sesler Korosu, Özay Gönlüm için genelde afl›k tarz› kültür ve gelenek-sel tiyatro geleneklerini, özelde ise halk hikayecili¤i ve meddahl›k geleneklerini ö¤rendi¤i ve araflt›rd›¤› bir “okul” ifllevi-ni görmüfltür. Buradaki programlara ka-t›lan afl›klar ile son dönem hikayeci afl›k ve meddahlar›ndan, Türk anlat›m ve gösterim gelene¤ini aç›klayan kurum içi kurslardan, bilhassa Ankara Radyo-su’nun di¤er imkanlar›ndan(repertuvar,

derleme ve kay›t çal›flmalar›, gerekli ki-flilerle tan›flma ve tan›nma vb.) yararla-nan Özay Gönlüm, Türk kültürü ve dola-y›s›yla Türk anlat›m-gösterim gelene¤iy-le ilgili alt-yap› eksiklikgelene¤iy-lerini gidermifl-tir.

Gönlüm’ün kendi teflebbüsleriyle Anadolu’da 2000 civar›nda köyü dolafl-mas› ve buralarda kat›ld›¤› saz ve söz meclislerindeki afl›klardan, hikayeci afl›klardan, türkü yakanlardan derleme-ler yapmas›, O’nun müzik bilgi ve tecrü-besinin de temelini oluflturdu¤u ifade edilmifltir(Yaflar 2000: 21). Bu derleme döneminde Gönlüm, Anadolu’daki afl›k tarz› kültür gelene¤inin repertuvar›n›, makamlar›n›, saz çalma(Örne¤in, fielpe tekni¤ini), icra ve hikaye anlatma tek-niklerini, a¤›zlar›(bilhassa Ege ve Deniz-li yöresi), özetle sahay› ve gelene¤i tan›-ma, inceleme ve özümseme imkan› bul-mufltur.

Çeflitli kurumlar bünyesinde yap›-lan s›navlarda seçici kurul üyeli¤i ile re-pertuvar kurulu üyelikleri (TRT Türk Halk Müzi¤i Repertuvar Kurulu Üyeli¤i, Kültür Bakanl›¤› HAGEM Repertuvar Kurulu Üyeli¤i) yapmas› Özay Gön-lüm’ün geleneksel kültür ve müzik ala-n›nda yetkinleflmesini sa¤lam›flt›r. Ge-rek TRT ve geGe-rekse Kültür Bakanl›¤›’na ba¤l› ve Türkiye’de halk kültürü konu-sunu uzmanl›k alan› olarak seçmifl tek resmi kurum olan HAGEM’in Türk anla-t› ve gösterim gelenekleriyle ilgili genifl arflivlere sahip olmalar›, Gönlüm’ün Türk kültür gelene¤ini yak›ndan tan›-mas›n› ve araflt›rtan›-mas›n› sa¤lam›flt›r. Yi-ne bu kurumlarda halk kültürü sahas›-n›n uzmanlar›yla tan›flmas› ve ortak ça-l›flma ortamlar›n› paylaflmas› da, O’nun geleneksel kültür konusunda bilinçlen-mesine yard›mc› olmufltur.

(5)

Sonuç olarak Özay Gönlüm, birincil sözlü kültür ortam›nda yarat›lan ve icra edilen bu anlat›m ve gösterim gelenekle-rini, yaz›l› ve elektronik kültür ortamla-r›nda tan›m›fl, araflt›rm›fl ve yine bu ge-leneklerden hareketle elektronik kültür ortam›nda sergiledi¤i ürünlerini meyda-na getirmifltir.

II.‹cra/Gösterim:

Afl›k tarz› kültür gelene¤i ve med-dahl›k gelenekleri, birincil sözlü kültür ortam›nda yarat›l›p yayg›nl›k kazanan Türk kültür gelenekleridir. Bu gelenek-lerin yarat›ld›¤› ve yaflat›ld›¤› bafll›ca eril nitelik tafl›yan sosyo-kültürel me-kanlar, 16.as›rdan itibaren Anadolu’da yayg›nlaflan kahvehanelerdir. Özellikle ‹stanbul’da afl›klar, meydan flairleri, se-maiciler, karagözcüler ve meddahlar ay-n› kültürel ortamlarda(kahvehanelerde) sanatlar›n› icra ettikleri bilinmektedir (Kayg›l› 1937). Özay Gönlüm’ün sanat›n› icra etti¤i ortamlardan büyük bir bölü-münü Ankara radyosu ve TRT televizyo-nu stüdyolar›, ses kay›t odalar›(plak ve kaset), aç›k ya da kapal› konser mekan-lar› gibi elektronik kültür ortammekan-lar› meydana getirmifltir. O’nun geleneksel kültürü elektronik kültür ortam›nda de-vam ettirmesiyle ilgili verileri Sebahat-tin Yaflar makalesinde ayr›nt›lar›yla an-latm›flt›r (Yaflar 2000). Örne¤in Özay Gönlüm 1973 y›l›ndan itibaren 10 y›l sü-re ile ‹zmir Fuar›’nda sahneye ç›km›fl ve sanat›n› icra etmifltir. Yine Özay Gön-lüm, 1973 y›l›ndan bafllamak üzere ç›-kard›¤› 33’lük ve 45’lik plaklar›n say›s›-n›n k›rka yaklaflt›¤› ve ayn› flekilde bir o kadar da piyasaya ç›kan kasedinin bu-lundu¤u belirtilmifltir (Yaflar 2000: 22). Bu plak ve kasetlerin Türkiye’nin yan› s›ra bilhassa Türklerin yo¤un olarak ya-flad›klar› Bat› Avrupa’da da çok

sat›lma-s›, Özay Gönlüm’ün geleneksel kültürün icra töre ve ürünlerini elektronik ortam-da sergilemekteki ustal›¤›n›n›n göster-gesi olarak alg›lanabilir. Baflta D›fliflleri, Kültür ve Turizm Bakanl›klar› olmak üzere çeflitli resmi kurumlar›n Güneydo-¤u Asya ülkeleri, Okyanusya (Avustral-ya), Orta ve Kuzey Amerika (Amerika Birleflik Devletleri, Meksika) Orta Do¤u ve Avrupa’n›n pek çok ülkesinde düzen-ledikleri yurtd›fl› gezi ve konserlere sa-natç› olarak kat›lan Özay Gönlüm, elekt-ronik kültür ortam›n›n olanaklar›ndan yararlanarak bir taraftan Türk halk mü-zi¤inin ferdi veya anonim örnekleri ile Türk anlat›m ve gösterim gelene¤i ba¤-lam›nda yaratt›klar› ürünleri dünyaya tan›tm›fl ve o ülkelerde yaflayan Türkle-rin estetik özlemleTürkle-rini gidermifl, di¤er taraftan da farkl› kültürlerin benzer ya-rat›lar›n› inceleme f›rsat›n› yakalam›fl-t›r. Özay Gönlüm’ün haz›rlay›p sundu¤u, 1998 y›l›ndan bafllay›p bir y›l kadar sü-ren ve Pazartesi geceleri TRT televizyon-lar›n›n 1’ci kanal›ndan canl› ve izleyici kat›l›ml› olarak yay›mlanan “Türk Halk Müzi¤i ‹stekler” adl› program, Türk izle-yicisinin en çok ra¤bet etti¤i programlar-dan biri olmufl, bu baflar›s›nprogramlar-dan dolay› da Özay Gönlüm’e ‹stanbul Üniversitesi, ‹letiflim Fakültesi’n taraf›ndan “Y›l›n ‹letiflimcisi” ödülü verilmifltir. Bu ödül asl›nda, Türk anlat›m ve gösterim gele-ne¤ini televizyon gibi elektronik bir or-tamda baflar›yla sergilemesinin yan›nda, özellikle t›pk› afl›k ve meddahlar ile din-leyiciler aras›ndaki “s›cak ve samimi” iliflkinin bir benzerini, beyaz camlara ta-fl›maktaki veya yüz yüze iletiflimi/sözlü kültürün geleneksel iletiflim biçimini ol-du¤unca yok eden elektronik dünyada yaratmaktaki baflar›s›n›n göstergesidir. O’nun bu baflar›s›ndan sonra, benzer

(6)

türdeki istek programlar› TRT ve di¤er özel televizyon kanallar›nda yayg›n ola-rak yay›mland›¤› gözlenmifltir.

Özay Gönlüm’ün yukar›da örnekle-nen elektronik kültür ortamlar›nda, sa-dece saz›yla de¤il, türkü ve anlat›lar›yla, canland›rmalar›yla izleyicinin karfl›s›na ç›kt›¤› belirlenmifltir.

Özay Gönlüm’ün Ankara Radyo-su’na öncelikle “yetiflmifl saz sanatç›l›¤›” s›nav›n› kazanarak kat›lmas›, O’nun saz çalmadaki ustal›¤›n›n onaylanmas› an-lam›n› tafl›maktad›r. Bu s›navda kendi-sinin “Avflar Beyleri” gibi m›zrap tekni-¤inde ustal›¤› gerektiren türküleri bafla-r›yla çald›¤› ve Muammer Sun(daha ön-ce de Muzaffer Sar›sözen) gibi o dönemin Ankara Radyosu’ndaki saz ve müzik us-talar›nca/e¤iticilerince çok be¤enildi¤i belirtilmifltir (Yaflar 2000: 21). Gönlüm, uzun süre bu toplulukta saz sanatç›s› olarak görev yapm›flt›r. Anadolu’ya yap-t›¤› araflt›rma gezileri s›ras›nda sanatç›, afl›klar›n saz çalma tekniklerini (örne-¤in, flelpe tekni¤ini) ö¤renme f›rsat›n› el-de eel-derek ustalaflm›flt›r. Özay Gönlüm, “cura ve tambura gibi telli çalg›lar›, teze-ne kullanmadan, sa¤ el parmaklar›n›n çeflitli hareketleriyle çalma biçimlerin-den biri; elin, teller üzerinde yukar›dan afla¤›ya bir bütün halinde inmesi, afla¤›-dan yukar›ya parmaklarla telleri k›rka-yak gibi tarayarak çekilmesi esas›na da-yanan biçem” olarak aç›klanan flelpe (Far. flefl-ber< flefl-berg’den) tekni¤ini (Özbek 1998: 171) kullanarak özellikle curas›yla yapt›¤› gösterilerle izleyenleri kendisine hayran b›rakm›flt›r. Özay Gönlüm, saz çalmadaki ustal›¤›n› ve ya-rat›c›l›¤›n› saz adl› geleneksel Türk mü-zik aletini gelifltirmekte de göstermifl-tir.Gönlüm, “tambura, çö¤ür ve cura” ad-l› gelensekteki saz türlerini bir araya

ge-tirmifl ve bu güne kadar örne¤ine rast-lanmayan “üçlü, ama tek parça bir saz” yaratm›flt›r. Daha sonra da bu saza hal-k›n önerdi¤i isimlerden biri olan “yaren” ad›n› vermifltir. Gönlüm’ün saz›na “dost-lar, arkadafl, yak›n, dost” (Türk Dil Ku-rumu 1988: 1599), çok kere de “sohbet ve e¤lence toplant›s›” anlam›na gelen ve Türk sosyo-kültürel yaflam›nda uzun sü-re önemli ifllevler yüklenmifl bulunan bir kurumun ad› olan (Tezcan 1989 ve Er 1988) “yaren”i seçmesi, O’nun geleneksel “saz ve söz meclisleri” konusundaki bi-linçli tavr›n›n bir di¤er göstergesi olarak alg›lanmal›d›r. Ayr›ca, böyle bir yaratma eyleminin y›llard›r sözlü gelenekte saz ustalar› olarak kabul edilen afl›klarca gerçeklefltirilmemifl olmas› da, dikkat çekici bir di¤er konudur. Belki de bu ba¤-lamda, afl›klar›n gelenek yarat›c›l›¤›n› yeniden sorgulamak gerekecektir. Özay Gönlüm’ün bu yarat›m›, gösterimlerin müzikalite aç›s›ndan zenginleflmesini sa¤lam›flt›r. Çok kere zaman ve mekan s›n›rlamalar›na tabi olmayan Özay Gön-lüm’ün elektronik ortamlardaki bu icra-lar› sayesinde izleyici, geleneksel Türk sazlar›n› ses ve görüntüleriyle tan›ma ve sevme olana¤› yakalam›flt›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda Özay Gönlüm, icralar›yla yeni nesillere Afl›kl›k gelene¤inin ya da bu gelenekte yer alan unsurlar›n akta-r›lmas›n› sa¤lam›flt›r.

Özay Gönlüm Ankara Radyosu’nda saz sanatç›s› olarak göreve bafllamakla birlikte, daima halk müzi¤i örneklerini çal›p söyleyen bir sanatç› kimli¤ine sa-hip olmufltur. On alt› yafl›nda Mustafa Sar›sözen’in daveti üzerine Ankara Rad-yosu’ndaki Yurttan Sesler program›na “misafir sanatç›” olarak kat›ld›¤› ilk dö-nemden beri, Özay Gönlüm saz› ve sesiy-le birlikte var olmufltur. Ayn› flekilde

(7)

An-kara Radyosu yetiflmifl saz sanatç›l›¤› s›-nav›nda da Avflar Beyleri gibi türküleri kendine özgü sesiyle söyleyerek jüriyi et-kilemifltir. Özetle, profesyonel meslek yaflam›na, di¤er arkadafllar›n›n aksine, sadece saz sanatç›s› olarak de¤il, saz, söz ve icra ustas› olarak bafllam›flt›r. Gön-lüm, toplu saz çalma ve türkü söyleme gelene¤inin hakim oldu¤u Yurttan Ses-ler gibi bir toplulu¤un içinde dahi saz› ve sesiyle öne ç›kmay› baflarabilmifltir.

Özay Gönlüm Anadolu’ya yapt›¤› araflt›rma gezilerinde pek çok türküyü öyküleriyle birlikte derlemifl ve notaya geçirmifltir, daha sonra da kendine özgü edas›yla bu türküleri elektronik kültür ortamlar›nda seslendirmifltir. Bu derle-melerden bir bölümünü TRT Türk Halk Müzi¤i Repertuvar›’na vermekle birlikte büyük bir bölümünün flahsi arflivinde ol-du¤u belirtilmifltir. TRT Türk Halk Mü-zi¤i Repertuvar Kitab›’ndaki afla¤›da ad-lar› verilen 37 türkünün (k›r›k havan›n) derlenmesinde(Afyon, Ayd›n, Burdur, Denizli, kütahya, Mu¤la yörelerinden) ve notaya al›nmas›nda eme¤i bulundu-¤u, yine afla¤›da adlar› belirtilen ve ta-mam› Denizli yöresine ait türkülerin ise kaynak kiflisi oldu¤u kaydedilmifltir. Bu türkülerin büyük bir bölümü ay›rt edici söyleyifl tarz› yüzünden Özay Gönlüm ile adeta özdeflleflmifltir. Nitekim TRT Türk Halk Müzi¤i sanatç›lar›n›n, icra üslubu-na olan sayg›lar›ndan dolay› bu türküle-ri Gönlüm’den izin almadan söylemedik-leri ifade edilmifltir (Yaflar 2000: 24):

Derledi¤i, Notaya Ald›¤› ve Saz› ve Diliyle Seslendirdi¤i Türkülerden Baz›-lar›:

Duman› da vard›r flu da¤lar›n ba-fl›nda/ Cemile’nin gezdi¤i da¤lar mefle-li/ Desti içinde bekmez/ Elindedir ba¤-lama/ Osman’›m›n mendili saman

sar›-s› (Kaynak kiflisi Özay Gönlüm’ün baba-s› Ahmet Gönlüm)/ Moymulun alt›ndan gelip geçersin...

Kaynak Kiflisi Oldu¤u Türküler: Zobalar›nda guru mefle yan›yor/ Tellidir yavrum tellidir (Denizli’nin Ho-rozlar›; Veli Ac›maz ile birlikte)/ Evleri-nin önü bulgur kazan›/ Kara üzüm sal-k›m›, benim yarim sakl› m›?/ Yavefl ya-vefl esen seher yeli mi?/ Uzad›m gam›fl oldum/ Et ald›m elim ya¤l›.

Çal›flma arkadafl› ve yak›n dostu Sebahattin Yaflar(2000:23) “çal›p söyle-di¤i Ege türküleri kadar; taklit kabiliye-ti, flovmenli¤i, anlatt›¤› türkü hikayeleri ve f›kralar, Denizli a¤z›n› kullanmaktaki ustal›¤› ile bir Özay Gönlüm geldi geçti bu dünyadan” derken, özellikle Özay Gönlüm’ün canland›rma yetene¤ine vur-gu yapm›flt›r. Ankara Radyosu’na girme-den önce bir süre M.E.B. Film, Radyo, Televizyon Merkezi’nde seslendirmeler yapmas›, icralar›nda ses inifl ve ç›k›fllar›-n› etkili bir flekilde kullanmas›, Denizli a¤z› ile yaratt›¤› gösterimler (taklit, tür-kü icras›, Nine’nin mektuplar› tiplemesi ve türkü öyküleri ile f›kra anlat›mlar›, atasözü, deyim ve mahalli terimlerle süslü konuflma üslubu), Maliye Bakanl›-¤›’n›n televizyon için haz›rlad›¤› KDV reklam›nda ve radyo tiyatrolar›nda rol almas›, çiftçilere ve çocuklara yönelik radyo ve televizyon programlar›ndaki katk›lar›, Özay Gönlüm’ün dramatizas-yon yetene¤ini ortaya koyan, elektronik kültür ortamlar›n›n hikayeci afl›¤› ve meddah› olarak kabul edilmesini sa¤la-yacak delillerden birkaç›d›r.

O’nun bütün bu canland›rma ve tip-lemelerini, Türk kültürünün geleneksel anlat›m ve gösterim geleneklerinden el-de etti¤i unsurlar üzerine kurdu¤u görü-lür. Yukar›da bir bölümü aç›klanan çaba

(8)

ve faaliyetlerinin sonucu olarak Özay Gönlüm, geleneksel kültürün özellikle iletiflim ve dolay›s›yla icra gelenekleri hakk›nda genifl bir bilgiye sahip olmufl ve geleneksel icra temelli kendi gösterim üslubunu oluflturmufltur. Türküleri ve türkülerin öykülerini yöresel a¤›z özel-likleriyle, bilhassa da Denizli yöresi a¤z› ile icra etmesi, Özay Gönlüm’ün Türk halk› taraf›ndan tan›nmas›n› ve sevil-mesini sa¤lam›flt›r.

Canland›rman›n ses boyutunun d›-fl›nda, hareket boyutunda da Gönlüm’ün titizlik gösterdi¤i görülür. Dramatik ve-ya müzik icras› temelli gösterimlerinde Gönlüm, yerel tav›r ve davran›fllara sa-d›k kalm›flt›r. Farkl› bir ba¤lamda (elektronik bir ortamda) kendisi gibi ko-nuflan ve davranan, türküler söyleyen biriyle karfl›laflan halk, O’nu ba¤r›na basm›flt›r. Gönlüm’ün plak ve kasetleri-nin bilhassa yurt d›fl›ndaki (özellikle Al-manya) Türkler aras›nda ra¤bet görme-si, bir bak›ma Gönlüm’ün bilinçli olarak oluflturdu¤u icra tekni¤inden kaynak-lanm›flt›r. Gönlüm bu özelli¤ini, sadece radyo, plak, kaset gibi iflitme temelli ile-tiflim araçlar›n›n yaratt›¤› ortam›n yeri-ni televizyon gibi görsel-iflitsel bir arac›n elektronik ba¤lam›na b›rakmas›yla bir-likte daha etkili bir flekilde ortaya koy-ma f›rsat›n› yakalam›flt›r. Gönlüm’ün”ey benim fistan›m›n yamas›, torunlar›n ha-s›, ince sezgilim, datl› ezgilim, gara yaz-g›l›m, eli tüfeklim, demir yüreklim, nas-s›n bakim, iyi min leen?” fleklindeki icra aç›l›fl kal›b›n› ifliten Türk insan›, kendi-ni O’nun gösterimine kapt›rmaktan ala-mam›flt›r. Hele bir de bu hitap kal›b›, gurbette (yurt içi veya d›fl›nda) iflitilince, daha bir etkili hale gelmifltir. Gönlüm’ün bu sözleriyle kederlenen izleyici ve dinle-yici, “erkek g›sm› eflfle¤inden, gar› g›sm›

döflfle¤inden belli olur; gad›n g›sm›na gö¤de dü¤ün vaa demifllee, gö¤e merdi-ven dayameye gakm›fl;...donunu mu sat-s›n a gahbe anal› cav›r” ara söz kal›pla-r›yla da kahkaha atmaktan kendini ala-mam›flt›r.

Denizli yöresinde e¤itimi tamamla-y›p yine o yörede ö¤retmenlik yapm›fl olan Mehmet Y›lmaz’›n gördükleri ve ya-flad›klar›n› kurgulayarak oluflturdu¤u Umman Nine’nin Mektuplar› adl› eseri-nin Denizli’de 1964 y›l›nda yay›mlanma-s› (Yurt Ansiklopedisi 1982: 2208), Özay Gönlüm’ün sanat yaflam›nda önemli bir yere sahiptir. Gönlüm bu kitaptan hare-ketle, daha sonra kendisinin tüm Türki-ye ve yurt d›fl›nda tan›nmas›na da katk› sa¤layacak olan Nine’nin Mektuplar› tip-lemesini yaratm›fl, di¤er bir deyiflle ede-bi ede-bir metni, müzik/türkü ile ede- birlefltire-rek farkl› bir kültür ortam›nda (elektro-nik kültür ortam›nda) adeta yeniden ya-ratm›fl, canland›rm›fl ve sahneye koy-mufltur. Ayn› flekilde yaz›l› metinden sö-zel anlat›m-gösterim yaratma tekni¤i, hikayeci afl›klar ve meddahlar(Moran 1983: 34-38 vd.; Nutku 1999: 60) taraf›n-dan da kullan›lm›flt›r. Gönlüm’ün bu ya-ratma-icra tekni¤ini devam ettirdi¤i gö-rülür. Nine’nin Mektuplar› tiplemesi müstakil bir araflt›rmay› gerektirmekle birlikte, burada Gönlüm’ün geleneksel anlat› ve gösterim sistemi ile ba¤lar›n› ya da bu gelenekler temelinde farkl› bir ba¤lamda yarat›lan örneklerini göster-mek amac›yla afla¤›daki de¤erlendirme-lerin yap›lmas› gereklidir.

Özay Gönlüm’un bu tiplemesi, “ha-yat› seven, güçlüklerden y›lmayan, hofl-görülü, 85 yafllar›nda, ümmi ama arif, çevresinde olup bitenlerin fark›nda, sa¤-duyulu, askerdeki torunundan baflka kimsesi olmayan, Ege’nin bir köyünde

(9)

yaflayan sevimli bir Anadolu kad›n›” (Ya-flar 2000: 23) Umman Nine’nin torununa yazd›¤› 25 mektuptan oluflmaktad›r. Umman Nine, Dede Korkut’un 20. asr›n son çeyre¤indeki Anadolu temsilcisi gibi-dir. Dede Korkut alt›-yedi yüzy›l öncesi O¤uzlar›n bilge kiflisi iken, Umman Ni-ne, baz› özellikleri de¤ifliklik gösterse de, son yüzy›l›n bilge kiflisidir. O, toplumsal sa¤duyunun ve ortak düflüncenin temsil-cisi olan bir tiptir. Dede Korkut ile Um-man Nine’nin tipolojilerinin yan›nda De-de Korkut Hikayeleri ile Nine’nin Mek-tuplar› aras›nda da benzerlikler bulun-du¤u görülmektedir. Unutulmamas› ge-reken her iki (biri sözlü iken metne dö-nüfltürülmüfl ve buna ra¤men sözlü olma özelli¤ini yitirmemifl, di¤eri yaz›l› metin-ken ikincil sözel kültür ortam›nda söze dönüfltürülmüfl) metnin de farkl› ba¤-lamlardaki dinleyici ve izleyicilerinin karfl›s›nda, ilki ismi bilinmeyen bir ozan, ikincisi de Özay Gönlüm adl› “elektronik kültür ortam› ozan›” taraf›ndan göste-rim halinde dönüfltürüldü¤üdür. Bu ba¤-lam veya kültür ortam› farkl›l›klar›na karfl›n, icra edilen ve seci karakteri tafl›-yan bu metinler, Türk anlat› ve gösterim gelene¤inin farkl› dönemlerindeki ör-nekleridir. Birinci sözlü kültür ortam›-n›n bu destans› hikayelerinden, yaz›l› ve daha sonra Gönlüm’ün icralar›yla elekt-ronik kültür ortam›na tafl›nan Nine’nin Mektuplar›’na uzanan süreçte, Türk an-lat› ve gösterim gelene¤i hikayeci afl›klar ve meddahlar taraf›ndan yaflat›lm›fl ve aktar›lm›flt›r. Yine burada, “Orta Asya Türk göçebe topluluklar›nda, daha son-raki Türk anlat› ve gösteri ustalar›n›n atas› kabul edilen flamanlar›n hikayeleri anlatmak yerine ses-hareket-müzik-dans unsurlar›n› kullanarak canland›r-d›klar› hat›rlanmal›d›r (Nutku 1999:

57-58). Bu nedenle de Nine’nin Mektuplar›, yerine göre Dede Korkut Hikayeleri’nde-ki epik(Umman Nine’nin K›br›s Bar›fl Harekat› ile ilgili mektuplar›nda oldu¤u gibi), yerine göre afl›k hikayelerindeki li-rik ve yerine göre de meddah hikayele-rindeki gerçekçi üslubu oluflturan un-surlar› içermektedir.

W. Ong, birinci sözlü kültür orta-m›nda söylemi ve düflünceyi sözel kal›p-lar›n oluflturdu¤unu ve bu kal›pkal›p-lar›n bafll›calar›n›n da atasözleri ve deyimler oldu¤unu belirtmifltir(Ong 1995: 50 vd.). Geleneksel bilgi depolama ve aktar›m araçlar› olarak ifllev gören bu sözel ka-l›plar, ayn› zamanda Türk kültüründe oldu¤u gibi, geleneksel anlat› ve göste-rim ürünlerinin de esas›n› meydana ge-tirir. Tekrarlanan bu kal›plar bir taraf-tan anlat› ve gösterime ritim kazand›r›r-ken, di¤er taraftan icra ortam›nda icrac› ile dinleyici aras›ndaki istendik iletifli-min oluflmas›na ve devam ettirilmesine de katk› sa¤lar. Ozanlardan afl›klara ve meddahlara aktar›lan bu kal›plardan oluflan anlat› tekni¤i, Özay Gönlüm’ün Nine’nin Mektuplar› tiplemesinde de ya-flat›lmaya devam etmektedir. Dede Kor-kut Hikayeleri’nin bilhassa Girifl bölü-mündeki “Allah Allah dimeyinçe ifller onmaz, kadir Tanr› virmeyinçe er bay›-maz. Ezelden yaz›lmasa kul bafl›na kaza gelmez..., yad o¤ul› saklama¤-ile o¤ul ol-maz, böyüyende salur gider, gördüm di-mez. Kül depeçük olmaz, güyegü o¤ul ol-maz...” ile bafllay›p “Yapa yapa karlar ya¤sa yaza kalmaz, yapa¤ulu gökçe çe-men güze kalmaz. Eski panbuk biz ol-maz, kar› düflmen dost olmaz...”(Er-gin1989: 73-74) ile devam eden ve ata-sözlerinden oluflan sözel kal›plara dayal› anlat› tekni¤i, 20.as›r afl›klar›ndan fiev-ki Hal›c›’n›n hikayelerinde “Gö¤ yerde

(10)

bosdan olmaz ba¤ olmaz, ba¤ olsa da meyve verip ta¤ olmaz, çöpten tepe ol-maz, külden ta¤ olmaz...Ça¤r›lan yere erinme, ça¤r›lmayan yere görünme... El-den o¤ul külEl-den tepe olmaz...G›z› öz bafl›-na goysan ya çalg›c›ya gider ya ça¤›r›c›-ya”(Cemilo¤lu 2001: 52) fleklinde ortaya ç›kar. Bu anlat› tekni¤inin Özay Gön-lüm’ün Nine’nin Mektuplar›’nda “...Ne derler köpek nenecek takkeyi, tingirder-ken düflürüverir, deye bi laf vard›r...Hani öyle derler, erkek g›sm› eflfle¤inden gar› g›sm› döflfle¤inden belli olur deye bi laf vard›r...hani öyle derler, ya¤mur ya¤d›k-tan sonra ekilen dar›dan, gocas›ndan sonra galkan gar›dan hay›r ç›kmaz de-ye...Hani öyle derler, gar› g›sm›na gökte dü¤ün vaa dersen merdiven dayay›p da ç›kmaya galkam›fl ya...” fleklinde varl›¤›-n› devam ettirdi¤i görülür.

Cemilo¤lu “canland›rmaya dayal› gösteri sanat›” olarak tan›mlad›¤› halk hikayesi icras›nda “yerel a¤›z özellikleri ile kelime ve deyimler, eksiltili cümleler ve devrik cümle yap›lar›, ses düflmeleri” gibi dilsel unsurlar›n yan›nda “diyalogla anlat›m”›n önemini vurgular(Cemilo¤lu 2001: 43-56).Özay Gönlüm, t›pk› afl›klar ve meddahlar (meddahlar›n gösterimle-rinde tiplemeleri yaparken özellikle dil/konuflma unsurlar›n› kulland›klar› burada hat›rlanmal›d›r) gibi yöresel a¤›z özellikleri (Denizli/Ege yöresi a¤z›) ve di-¤er dilsel unsurlar›, tiplemelerinde ve gösterimlerinde baflar›yla kullanm›flt›r. Nine’nin Mektuplar›, bu yerel dil yap› ve unsurlar›yla doludur:

“Yavr›m, geçennerde Bekir Day›’ngi-le u¤rad›m, ötüden beriden epey gonufl-tuk. Bekir Day›’n›n g›z› Afla vaa ya. Afla’ya eski köylü Memifl’in Veli A¤a dü-nürlü¤e gelmifllee. Onnar zaten evelden duyar›z iflleri miflleri biflirmifllee ya.

Ney-se gari, dü¤ünleri olcek diye bekleyoz, bekleyoz ya bi haber geldi ki, Afla’n›n bu-bas› Bekir Day›’n beflbin lira bafll›k ver-messen veemecen deyomufl, Veli Agbene. Befl bin lira bafll›¤› needen bulsun Veli A¤ben. Donunu mu sats›n a gahbe anal› cav›r. Bekir Day›’n› deyon, hani olcek mi sen önden flööle olcek bööle olcek deyi ga-ri demedin, sonnadan öyle mi olur a yav-r›m. Üstelik de g›z bubas›n›n a¤z›na ba-k›yomufl. Vermessen paray› varmeycen deyomufl. Bunu bak gari yedi¤ine. Len önden sen iflleri biflir, Veli’ynen deyom cil-velefl, g›d›klefl, ondan soona flöyle olcek, böyle olcek, heç olu mu a cav›r...”

Türk anlat› ve gösterim gelene¤inde naz›m ve nesir birlikteli¤i, Özay Gön-lüm’ün icralar›n›nda yer alan geleneksel bir özelliktir. Bu anlat› ve gösteri gelene-¤ini oluflturan unsurlar, Özay Gön-lüm’ün mektup formunda elektronik kültür ortam›na aktar›larak yaflat›lma-ya devam etmifltir. Gönlüm, mektuplar›n kurgusunu genellikle metnin sonunda söyledi¤i türküleri göz önünde tutarak yapm›flt›r. Afl›k hikayecili¤inde de “tür-külü hikaye icras›” önemli bir yer tuttu-¤u göz önünde tutulursa, Gönlüm’ün ya-rat›c›l›¤›nda geleneksel unsurlar›n etkisi bir kez daha ortaya ç›kmaktad›r. O tür-küleri ve bu türtür-külerin öytür-külerini orga-nik bir kurgu bütünlü¤ü içinde ve mek-tup formunda icra etmifltir. Çöz de al Mustafa Ali adl› türküyü, “s›¤›r çoban› eflinin dansetme düflkünlü¤ü” üzerine kurgulad›¤› metin ile birlikte seslendir-mifltir. Secili bir karektere sahip ne-sir/anlat›/öykü bölümleri icran›n birinci bölümünü, naz›m/türkü bölümü ise icra-n›n ikinci ve son bölümünü oluflturmufl-tur. Anlat› bölümü, afla¤›da örnekleri ve-rildi¤i üzere, Özay Gönlüm’ün seyirciye ve Nine’nin askerdeki torununa hitab›n›

(11)

içeren söz kal›plar›ndan meydana gel-mifltir. Hikayeci afl›klar›n icralar›n›n “Efendim, olsun demimiz, olmas›n gemi-miz, hay›ra dönsün serencemimiz. Deyil-ler ki...; Raviyan-› flirin, nak›lan-› asar flöyle rivayet ve bu yüzden de hikayet ederler ki, geçmifl zaman ve eski günler-de...(Alptekin 1997:12); Efendim, seyri meflgulat, vasfi hikayet, zevk ile söhbet, bir melek sifat. Haki pay›n›za izzeti ilti-fatla verdi¤im gine Isfahan flehri. fiah Abbas’a ba¤l›d› bu hikaye...(Cemilo¤lu 2001: 48)” fleklindeki ve meddahlar›n “‹stanbul’da, fatih’te, Fethiye civar›nda Hasan Efendi nam›nda bir zat. ‹sim is-me, cisim cisis-me, semt semte benzer. Geç-mifl zaman söylenir. Yalan, gerçek vakit geçer demifller...(Nutku 1997: 62-63)” fleklindeki anlat›/gösterim bafllang›ç ka-l›plar› ile Özay Gönlüm’ün gösterim bafl-lang›ç kal›plar›, ayn› anlat›-gösterim ge-lene¤inin farkl› ba¤lamlardaki örnekle-ridir.

Özay Gönlüm’ün dinleyici veya izle-yiciye hitab› ile ilgili icra bafllang›ç kal›-b›:

“Merhaba, sevgiler, sayg›lar hepini-ze. Sizlerle Ege yöresine uzanal›m flöyle. Bir köyde konuk olal›m bir nineye. Bir nine var orda yaflayan, o köylüklerden birinde. Seksen yafl›nda. Kimi kimsesi yok bir torunundan baflka. Torunu asker-de, Ahmet. Mektuplar yaz›yor torununa, nine. Mektuplar geliyor torunundan ni-neye. Bu mektuplardan...’cisi(örne¤in kincisi) bizim de elimize geçti. Dilerseniz, sizlerle neler söylüyor, ne flekilde söylü-yor, okuyal›m beraber:”

(Bu bölümden sonra, mektubun gi-riflini oluflturan ve afla¤›da örnekleri ve-rilen Nine’nin hitaplar› icran›n geliflme-sini sa¤lamaktad›r.)

Umman Nine’nin torununa yazd›¤›

mektuplar›n hitap bölümlerinden örnek-ler:

“Ey benim umudumun gandili, göz-yafl›m›n mendili, da¤dan bay›rdan afl›r-mad›¤›m, dilden gönülden düflürmedi-¤im, türküynen yörüttü¤üm, duaynan böyüttü¤üm, gardan g›fldan gay›rd›¤›m, bazlamaynan doyurdu¤um, tarlada top-ra¤›m, a¤açta yaptop-ra¤›m, bi denem, yav-r›m benim, nass›n bakem, iyi min len ? Ben ninenden sorarsan, flükürler ›rabb›-ma iyiyim. Senden baflga hiç bi tasam yok.”

“Ey benim can› gönülden, gursa¤›-m›n incisi, gözümün zencisi, g›ymatl›m, ç›lba¤›m, ba¤r› yan›¤›m, yitimim, elimin asas›, gönlümün tasas›, evlerin yak›fl›¤›, g›zlar›n afl›¤›, çorbam›n gafl›¤›, bi danem nass›n bakem iyi misin len?”

Torununun ninesine yazd›¤› mektu-bun girifl bölümü:

“Ey benim datl› sözlü, nur yüzlü, el-leri havada, dilel-leri duada, param pu-lum, unum bulgurum, al bi gülüm, goc’anam, bir denem, ninem benim nas-s›n bakem eyi min g›?

Gönlüm, söz konusu gösterimlerin-de bu girifl bölümüngösterimlerin-den sonra, “yavr›m köyün içinde ne gadar havadislee vaasa hepicini yaz›n deyon/mektubunda” sözel kal›b›n› kullanarak as›l anlat›-canlan-d›rma, yani yorumlarla bezeli köyden haberlerin aktar›ld›¤› bölüme geçmekte-dir. Türk anlat›-gösterim gelene¤inde ol-du¤u gibi çok kere dua, dilek ve hisse içeren sözel kal›plar›n yer ald›¤› sonuç bölümlerine, Gönlüm’ün gösterimlerinde rastlanmaz. O’nun icralar›nda son bö-lümleri, türkü seslendirmeleri olufltur-maktad›r. Bu de¤iflim, Özay Gönlüm’ün sanatç› kiflili¤inin yan› s›ra, farkl› ba¤-lamlarda farkl› taleplere sahip insanla-r›n (örne¤in, bu talep de¤iflikli¤i

(12)

nede-niyle Türk anlat›-gösterim gelene¤inde meddah, afl›k hikayeci gibi icrac›lar›n yerini elektronik araçlara ve stand-upç›-lar gibi icrac›stand-upç›-lara b›rakmas›n›n) ve icra ortam›n›n (elektronik kültür ortam›n›n) bir gere¤i olarak de¤erlendirilmelidir.

Diyaloglu anlat›m, Göktürk dönemi kitabeleriyle Uygur dönemi budist ve maniheist metinleri hariç, ‹slami dönem Türk yaz›l› kültür gelene¤inin ilk ürün-lerinden biri olan Kutadgu Bilig’in de, Türklük tarihi ile birlikte bafllayan Türk sözlü kültür gelene¤inin an›t eserlerin-den biri durumundaki Dede Korkut Hi-kayeleri’nin de temelini oluflturmakta-d›r. Keza ayn› anlat›m tekni¤i, Türk fla-manlar› taraf›ndan da kullan›lm›flt›r. Di-yaloglu anlat›m tekni¤i, her türlü dini-büyüsel ya da din-d›fl› gösterilerin, dola-y›s›yla da taklit ve temsilin de temelidir. Nitekim “bir ses de¤ifltirme, anlat›m ve mizah ustas›”(Nutku 1997: 54) olan meddah da, hikayesini anlat›rken veya yaflam sahnesini canland›r›rken kullan-d›¤› en temel anlat› tekni¤i, diyalogla anlat›md›r. Belki de bu anlat›m özelli¤i yüzünden Türk anlat›m-gösterim gele-ne¤i, gerek halk hikayecili¤i ve gerekse meddahl›k bölümleriyle bir canland›rma veya gösterim gelene¤i olarak incelen-mektedir. Özay Gönlüm, halk hikayecili-¤i ve meddahl›k geleneklerini elektronik kültür ortam›nda birlefltirerek 20. yüzy›l Türk toplumunun estetik ihtiyaçlar›n› gideren gösterimler ortaya koyarken, ya-rarland›¤› temel tekniklerden biri gele-nekselleflen bu anlat› tekni¤idir:

Dün de mektubunu ald›m, Ormanc› Ali Efendi’ye var›veediydim, okuyuveesin deye.Ara s›ra giderim de okuyuveri sa-¤olsun. Ö¤le vaktine do¤ru vurdum gap›-ya “tak tak”. Ses seda yok. Tam dönüp ge-liveriyoodum, gar›s› fl›ng›rtdanak gap›y›

açt›. “A gözel g›z›m gocen evde yok mu”, dedim. “Ben uyuyodum, o gazaya git-mifl”, dedi. “He, o giderken sen yerinden galkmad›n m› a y›l›k”, dedim. “Neyne-yim, benim uykum vaad›, giderse gitsin”, dedi. “Haa, peki”, dedim. Ortal›k bi çeflid oluveemifl, dönüverdim flöyle. “Domatis suratl›, e¤ri bacakl›, çirkin fley. Töbe tö-be, ele güne garfl›...”

Türk anlat› ve gösterim gelene¤inin di¤er önemli bir özelli¤ini de anlat›n›n/ gösterimin müzikle birlikte var olmas›-d›r. Destan, hatta flamanistik gösterile-rin egemen oldu¤u dönemden beri Türk-ler, anlat›y› müzikle birlikte sevmifller-dir. fiaman gösterilerinde müzi¤in önem-li bir yer iflgal etmesi, ‹slamiyet öncesi dönemde ozan-baks›lar›n ellerindeki ko-puzlar›yla çal›p söylemeleri, Türk halk hikayecili¤i gelene¤inde icran›n saz eflli-¤inde (hikayeye bafllamadan önce müzik temelli fas›l bölümünün varl›¤›, hikaye bölümünde diyaloglar›n naz›mla ve saz ezgileriyle birlikte sunulmas› vb.) ger-çekleflmesi ya da hikayeci afl›klar›n bü-yük bir bölümünün anlat›mlar›n› saz efl-li¤inde gerçeklefltirmeleri, saz çalama-yanlar› dahi genellikle çalama-yanlar›nda saz çalan birini bulundurmalar›(Boratav 1988: 48-51; Cemilo¤lu 2001: 54-55; Gü-ney 1972: 48-49; Öztelli 1962:108-110; Yüksel 1989: 216-217 vd.), yine Türk se-yirlik oyunlar›n›n dramatik, özellikle sözlü olanlar›n›n ortak özelliklerinden birini “dans, müzik, flark› ve taklit” (And1983:17) birlikteli¤inin oluflturmas› ve dolay›s›yla meddahlar›n gösterilerin-de çalg›c›lar›n veya çalg›c› tak›mlar›n›n yer almas›na özen göstermeleri(Nutku 1997: 63), Türk anlat› ve gösterim gele-ne¤inin bu özelli¤ini aç›klar yeterlikte-dir. Özay Gönlüm’ün kendi icra üslubu-nun bu boyutunu olufltururken, Türk

(13)

anlat›-gösterim gelene¤inin bu özelli¤in-den ve özellikle afl›k tarz› kültür daire-sindeki “musiki olmadan var olamayan, hatta belirli icra makamlar›n›n söz ko-nusu oldu¤u ‘türkülü hikaye’ alt gelene-¤inden”(Görkem 2000: 11) yararland›¤› söylenebilir. Yaflar çal›flmas›nda, “gitar, keman, piyano ve darbuka”y› da ustal›k-la çaustal›k-labilen Özay Gönlüm’ün mektubun içeri¤ine göre de¤iflen bir makamla gös-terimlerinde “kimi zaman saz›yla alttan dem tuttu¤unu, kimi zaman da banttan kaval ezgilerini” kulland›¤›n› belirtmifl-tir(Yaflar 2000: 22-23). Gönlüm’ün Ni-ne’nin Mektuplar› icralar›nda, bu secili anlat›m ile müzik birlikteli¤inin her za-man afla¤›da örnekleri verilen türkü ses-lendirmeleriyle bitti¤i görülür:

1.

Garabafl goyunumu güde güde getirdim Getirdim de gabard›c›n(gaba ard›ç) dibi-ne yat›rd›m

Ak g›z sa¤d›, ben südünü bitirdim Ablas› gözel, kendi garabafl goyunun Çöz de al Mustaf’Ali, çöz de al

Çöz de al len cav›r›n domuzu, çöz de al ...(Yaflar 2000: 24).

2.

Tepsi de tepsi f›nd›klar Ayfle de Veli Aga’y› g›d›klar Aman aman Ayfle’m flan›na Nas›l ç›kcen Veli Aga’m›n yan›na ...(Yaflar 2000: 21).

Özay Gönlüm bu tür anlat›m ve gösterimlerinde, çok kere kendi derleme-lerinden elde etti¤i ve yorumlad›¤› türkü icralar›na yer vermifltir. Bu icra özelli¤i-ne, Gönlüm’ün konserlerinin yan›nda kaset ve plaklar›nda da rastlan›r. Örne-¤in Nine’nin Mektuplar› ile ilgili kase-tinde Gönlüm, “Dudu G›z, Yand›m Map-hushane, Dat Diri Diri Dom, Burma Burma Duman, Has›r Alt› Gar›nca,

As-mam Çardaktan, Haydi Ülen” türküleri-ni de seslendirmifltir.

Özay Gönlüm’ün Türk anlat›-göste-rim gelene¤inde yer alan ozan-baks›la-r›n epik, afl›k hikayecilerin lirik ve med-dahlar›n gerçekçi yaklafl›mlar›ndan ya-rarland›¤› daha önce belirtilmiflti. Nite-kim Gönlüm’ün derledi¤i ve kendi eda-s›yla yorumlad›¤› zeybek türkülerinin yan›nda, 1974 y›l›ndaki K›br›s Bar›s Ha-rekat› s›ras›nda (kendisi de bu harekat s›ras›nda radyodan “gafil ne bilir nefle-i pür flevki vegay›” ile bafllayan mehter marfl›n› seslendirmifltir) yaratt›¤› ve “...Ülen sefebelikte M›stafa Kemal Pafla, hepicinize bi daha Türklere dakleflmece-niz diye töbe dedirmedi mi size he?”(Ya-flar 2000: 24) ibarelerinin de yer ald›¤› Nine’nin K›br›s Mektubu’yla, ozan-bak-s›lar›n epik üslubunu elektronik kültür ortam›nda devam ettirdi¤i görülür. Bun-dan baflka Gönlüm, icralar›nda afla¤›da örne¤i verilen Anadolu türkü ve ezgileri-ne yer vererek afl›klar›n lirik/romantik/ melankolik ve aflk› ideallefltiren üslupla-r›n› yakalamay› da baflarm›flt›r:

Elif dedim, be dedim G›z ben sana ne dedim Gufl ganedi galem olsa Ah yaz›lmaz benim derdim. ...(Yaflar 2000: 21).

Özay Gönlüm, özellikle Nine’nin Mektuplar›’yla ilgili icralar›nda, çeflitli konulardaki görüfllerini belirtmek ama-c›yla anlat›m-gösterimleri esnas›nda “arasözlere” baflvuran afl›k hikayeciler (Cemilo¤lu 2001:46-48) ile toplumsal olaylar› de¤erlendirirken, “dönemlerinin sosyal, politik, ekonomik aynas›” olarak kabul edilen (Nutku 1999: 65) yarat›la-r›n sahibi meddahlar gibi, “elefltirel bir bak›fl aç›s›”n›n hakim oldu¤u

(14)

belirlen-mifltir. Gönlüm, mektuplar arac›l›¤›yla yerine göre “eflitlik adalet, iyilik, iyi komfluluk, yard›mseverlik, sözünün eri olmak, gurbetlik” gibi de¤erleri ifllemifl, yerine göre de “12 Eylül Öncesinde kar-defl karkar-deflin birbirine girmesini, bafll›k paras›n›, erkek çocuk düflkünlü¤ünü, kentli-köylü ayr›m›n›, bat›l inan›fllar›, Rumlar›n K›br›s Türkleri’ne yapt›¤› me-zalimi” elefltirmifltir. Bütün bu elefltirile-rini Gönlüm, çok kere mektup formu içinde Nine’nin a¤z›ndan torununa “köy-den haberler aktar›rken” verme yolunu seçmifltir. Bu ba¤lamda Nine, köyden haberler aktar›rken kendinin, gerçekte ise toplumun yorumlar›n› da eklemeyi unutmam›flt›r.

Türk anlat›-gösterim gelene¤inin en önemli özelliklerinden birini de, top-lumsal ve bireysel ifllevi gere¤i, “mizah” meydana getirir. Fas›l bölümlerinde “pi-re, zü¤ürtlük, k›l›b›kl›k, bekarl›k, evli-lik, çok efllievli-lik, gelin-kaynana destanlar›-na (Boratav 1988:48-49; Çobano¤lu 2000: 56-57) ve halk hikayelerinin tasni-finde”mizah hikayeleri” bafll›¤›na da yer verilmesi (Sakao¤lu 1985: 38), icra s›ra-s›nda “e¤lendirme amaçl› arasözler”in kullan›lmas› (Cemilo¤lu 2001: 47), ge-nelde duyguland›rma temelli halk hika-yecili¤i gelene¤inin mizahi niteli¤ini or-taya koyan unsurlard›r. Ayn› flekilde “ses de¤ifltirme, anlat›m, mizah ve usta-lar›” ve yabanc›laflt›rma tekni¤i üstadla-r› meddahlar da güçlü gözlem yetenekle-riyle çevrelerinde gördükleri veya çeflitli kaynaklardan elde ettikleri (yaz›l› ve sözlü kaynaklar) olay ve tipleri, çok kere karikatürlefltirerek canland›rm›fl-lar(Nutku 1997: 54-56, 60) ve dönemleri-nin toplumsal sorunlar›n› mizahi bir

üs-lup kullanarak ortaya koymufllard›r. Benzer anlat›m-gösterim üslubunun Özay Gönlüm taraf›ndan da devam etti-rildi¤i görülür. Ayn› zaman f›kra anlat-ma ve lakap takanlat-ma ustas›(Yaflar 2000: 24) olan Gönlüm’ün icralar›nda, Anado-lu insan›n›n çok kere Karacao¤lan’›n üs-lubunu hat›rlatan, hafifletilmifl cinsel-likle kar›fl›k mizah anlay›fl›n›n sergilen-di¤i belirlenmifltir. Bu mizah anlay›fl›n›n yarat›lmas›nda genellikle “atasözlerin-den, deyimler“atasözlerin-den, yerel terimler“atasözlerin-den, yö-resel(genellikle Denizli yöresi) hitap fle-killerinden ve di¤er a¤›z özellikleri ile mizahi türküler ve türkü motiflerinden, yine yerel motiflerle süslü anlat›m/tas-vir/yorum kal›plar›ndan yararlan›lm›fl-t›r. Özay Gönlüm’ün bu mizah anlay›fl›-n›, sadece gösterilerinde de¤il, bütün ya-flam› boyunca sergiledi¤i, yak›n dostla-r›nca ifade edilmifltir (Yaflar 2000: 22). Yukar›da ve afla¤›da baz› bölümlerinden örnekler sunulan Nine’nin Mektuplar›, bu türden mizahi unsurlarla doludur: 1.

...M›g›rd›c›n fiabano¤lan, Yal›nayak Fa-dime’nin Irm›zan, F›t›k Osman’›n M›rat, esgerli¤imiz yetti, günümüz bitti deyi gel-diler gari köye. Maflallah bu olmufllaa, gahbe anal›lar, maydonoz gibi gittile, turp gibi geldilee, gari köye...

2.

...Eh len Karadurmufl Day›’n bi ›radyo alm›fl gelmifl fleherden. Alt›yüzelli pang›-not veemifl alm›fl gelmifl emme onunku gibi gözel türkü söyleyen ›radyo köyün içinde yok. Hele bi de Azimem deye bi türkü dutturuveriyo baz›. Esgerli¤in ye-tip gelivesen a yavr›m, dü¤ününü de edi-vesem, nazl› Emine’ne de gavufluvesen o Azimem türküsünü çald›rdecen de ele

(15)

güne garfl› gari seksen yafl›ndan sona flakk›d› flukkudu oynay›vecen anas›na satem.

3.

Dudu G›z (türkü metni): Bahçenizde gören var Pullu¤uyla süren var ‹nkar etme Dudu G›z Sar›l›rken gören var.

Aman Dudu G›z gald›m yal›n›z Ahflam ahflam pencereyi depmeli Dutup dutup ah Dudu G›z› öpmeli Nerelisin ah Dudu Gelin nereli

Deli oldum ah sana gönül vereli (ba¤lan-t›).

...

Ayva sar› nar sar› Ayveye gonar ar› G›z›n› bana vermeyen Kirli gömlekli gar›. ...

4. (Türkü metni): Deniz alt›nda bal›k Okkal›kt›r okkal›k

Gad›n anam goyver beni evlencem Yetti gari yemin olsun bekarl›k. Öte yakal› beri yakal›

Nas›l gaç›verdin be¤endin de kürek sa-kal›...(Yaflar 2000: 21).

Türk anlat›m-gösterim gelene¤inde genellikle icrac›n›n olaylar›/vak’y› 3.fla-h›s a¤z›ndan anlatmaya bafllad›¤›, ancak bir süre sonra kahramanlarla özdefllefle-rek onlar›n a¤z›ndan anlat›m› sürdürdü-¤ü, bu kimli¤inden çok kere hissenin ve-rildi¤i son bölümde s›yr›ld›¤› görülür. Ni-tekim bu özdeflleflme tekni¤i, tiplerin ses, görünüm ve hareketleriyle canland›-r›ld›¤› meddahl›k gelene¤inde de gösteri-min esas›n› oluflturmaktad›r. ‹ki gelenek aras›ndaki üslup farkl›l›klar›n› aç›kla-yan Nutku, meddah›n dinleyiciyi flive

taklitleri ve mimikle günlük yaflam›n içi-ne çekme ve iluzyon yaratma çabalar›na karfl›n afl›¤›n s›k s›k söyledi¤i türkü ve deyifllerle iluzyonu kesen tutumuna dik-kat çeker(Nutku 1997: 64). Gönlüm’ün icralar›nda her iki tutumun da var oldu-¤u görülür. Örne¤in Gönlüm, yukar›da metni verildi¤i üzere kendi a¤z›yla Um-man Nine’yi tan›tan bir girifl yapt›ktan sonra, mektup metinlerini Umman Ni-ne’nin ve torununun a¤z›ndan seslendir-mifl/canland›rm›fl ve icras›n› türküler söyleyerek bitirmifltir. Bu yarat› ve icra tekni¤i, Gönlüm’e metinleri canlad›rma ve icras›n› a¤›z taklitleri ve türkü ses-lendirmeleriyle süsleme kolayl›¤›n› sa¤-lam›flt›r.

Türk anlat›m-gösterim gelene¤i, ic-rac›-dinleyen-metin ba¤lam›nda yarat›-lan ve icra edilen bir gelenektir (Baflgöz 1986: 49-64; Nutku 1997; And 1983 ve 1985; Çobano¤lu 2000; Cemilo¤lu 2001 vd.). Radyo, televizyon gibi elektronik iletiflim araçlar›n›n, farkl› bofl zaman ve estetik ihtiyaç giderme araç ve yöntem-lerinin henüz bulunmad›¤› dönemlerde, bu yüzyüze iletiflim temelli anlat›m-gös-terim ortamlar›nda dinleyicinin icray› ve icra metnini etkilemesi do¤ald›r. Ancak, Özay Gönlüm’ün icralar›n› gerçeklefltir-di¤i ortamlar, oldu¤unca yüz yüze iletifli-mi yok eden elektronik kültür ortamlar›-d›r. Gönlüm, “canl› yay›nlanan televiz-yon programlar›n› izleyicilerin istekleri do¤rultusunda flekillendirerek, konserle-ri ve araflt›rma gezilekonserle-rinde izleyici-dinle-yici kitlesi ile yüz yüze s›cak ve samimi iliflkiler, dostluklar kurarak” elektronik kültür ortam›n›n bu tür olumsuz etkile-rini ortadan kald›rmaya çal›flm›flt›r. Di-¤er bir ifadeyle Gönlüm’ün yaratma ve

(16)

icra faaliyetlerinde, t›pk› geleneksel an-lat›m ve gösterim ortamlar›nda oldu¤u gibi, dinleyici icray› biçimlerdirmeye de-vam etmifltir.

Özay Gönlüm, Türk gösterim gele-ne¤inin en önemli bölümlerinden birini oluflturan halk danslar› konusunda da önemli derlemeler yapm›flt›r. Gönlüm, biri Fethiye/Mu¤la zeybe¤i, di¤erleri ise Denizli yöresi zeybekleri (Akçakoca Zey-be¤i, Denizli ZeyZey-be¤i, K›rm›z› Gül Zeybe-¤i, Köflkdere ZeybeZeybe-¤i, Yuvarlak ZeybeZeybe-¤i, Çak›r Zeybek, Gireniz Sipsi Gaydas›) ol-mak üzere sekiz adet oyun havas›n› (söz-süz k›r›k havay›) derleyip notaya geçir-mifltir. Yine Ahmet Yamac› taraf›ndan derlenip notalanan Memeli Zeybe¤i’nin de kaynak kiflisi Özay Gönlüm’dür (Ya-flar 2000: 24).

Lise y›llar›nda bir terzinin yan›nda yapt›¤› ç›rakl›¤›n da etkisiyle Özay Gön-lüm’ün icralar› s›ras›nda ve özel yafla-m›nda özenle giyindi¤i, kravats›z ve ta-k›m elbisesiz dolaflmad›¤›, giysi/kostüm-lerinde yaka i¤nesi, kol dü¤mesi, kravat, tespih ve kasket (zengin bir tespih ve flapka koleksiyonuna sahip oldu¤u, ayn› kaynakta kaydedilmifltir; bu arada bu koleksiyonlar ile, Gönlüm’ün b›rakt›¤› di¤er unsurlar›n Denizli’de kurulabile-cek olan Özay Gönlüm Müzesi’ni doldu-racak yeterlikte oldu¤u da unutulmama-l›d›r) gibi unsurlar› uyumlu bir flekilde kulland›¤› belirtilmifltir(Yaflar 2000: 24). Gönlüm, gösterimlerinde ve özel yafla-m›nda geleneksel motiflerle bezenmifl giysi/kostümler ile aksesuarlar kullan-m›flt›r. Plak, kaset üzerlerindeki foto¤-raflar, ekran görüntüleri ve sahne görü-nümleri arac›l›¤›yla ortaya konulan ve alg›lanan bu giyim kuflam tarz›,

Gön-lüm’e elektronik kültür ortam›nda izle-yici/dinleyicisiyle kolayca iletiflim kur-mas›n› sa¤lam›flt›r. Türk anlat›m gelene-¤inde icrac›n›n giyim-kuflam flekli ile il-gili olarak, yap›lan taramalara göre ay-r›nt›l›, müstakil bir bilimsel çal›flman›n bulunmad›¤› belirlenmifltir. Ancak özel-likle Afl›k tarz› kültür gelene¤inde halk-tan giyim kuflam tarz› olarak ayr›lma-man›n yayg›n bir kabul oldu¤u gerçe¤ine karfl›n, 20.as›r afl›klar›ndan baz›lar›n›n geleneksel giysilerle(bu konuda Afl›k Bayramlar› önemli bir araflt›rma sahas›-d›r) icralar›n› gerçeklefltirdikleri görül-mektedir. Gösterimin esas›, farkedilmek ve dolay›s›yla her bak›mdan farkl›lafl-mak (mekan olarak farkl› bir konumda icrada bulunmak, giysi, tav›r, görünüm olarak dinleyici-izleyici kitlesinden fark-l›laflmak) üzerine kuruludur. Bu göste-rim tekni¤inin daha önceleri “süngü, tu¤, teberzin (küçük balta), sonralar› makreme ve de¤nek”i aksesuar olarak kullanan, anlat›lar›n› dinleyicileri yu-kardan görülmesini sa¤layacak yüksek bir yerde gerçeklefltiren (Nutku 1999: 48-51, 62) meddahlar taraf›ndan kulla-n›ld›¤› bilinmektedir.

Sonuç:

Bu makalede, Özay Gönlüm Türk anlat›m-gösterim gelene¤i kapsam›nda, yarat›c› ve araflt›r›c›/gelifltirici kimli¤in oluflumu ile icra/gösterim aç›lar›ndan in-celenmifltir. Ayr›ca bu çal›flmada Özay Gönlüm örneklemesinden hareketle afl›k tarz› hikaye ve meddahl›k gelenekleri esas al›narak Türk anlat›m-gösterim ge-lene¤indeki süreklilik ve de¤iflmeler be-lirlenmeye çal›fl›lm›flt›r. Sonuçta, müsta-kil bir kitap konusu durumundaki Özay Gönlüm’ün ikinci sözlü

(17)

kültür/elektro-nik kültür ortam›nda Türk anlat›m-gös-terim gelene¤inin önemli ve yarat›c› bir temsilcisi oldu¤u delilleriyle ortaya ko-nulmufltur. Özay Gönlüm’ü konu edinen bu çal›flmadaki yaklafl›m›n, Türk kültü-rünün geleneksel müzik alan›ndaki eflsiz yarat›lar›n› kal›c› hale getirme gayreti içindeki Mo¤ollar, Ersen ve Dadafllar, Kubat, Müslüm Gürses, Orhan Gence-bay gibi grup ve sanatç›lar› da kapsaya-cak flekilde sürdürülece¤i beklenmekte-dir. Bu tür araflt›rmalar, halk kültürü-nün ve dolay›s›yla kültür biliminin, gü-nümüz toplum ve insan›n›n anlafl›lmas›, aç›klanmas› ve sorunlar›na çözümler üretilebilmesindeki ifllevselli¤inin farke-dilmesine de katk› sa¤layacakt›r.

KAYNAKLAR

ALPTEK‹N, A. Berat. (1997). Halk Hikayele-rinin Motif Yap›s›, Akça¤ Yay›nlar›, Ankara.

ANADOLU YAYINCILIK.(1982). Yurt Ansik-lopedisi, 3.c.: 2208.

AND, Metin.(1983).Türk Tiyatrosunun Evrele-ri, Turhan Kitabevi, Ankara.

“(1985).Geleneksel Türk Tiyatrosu, ‹nkilap Ki-tabevi, ‹stanbul.

BAfiGÖZ, ‹lhan.(1986). Folklor Yaz›lar›, Adam Yay›nlar›, ‹stanbul.

BORATAV, P. Naili.(1988). Halk Hikayeleri ve Halk Hikayecili¤i, Adam Yay›nlar›, ‹stanbul.

CEM‹LO⁄LU, Mustafa.(2001).”Afl›k fievki Hal›c›’n›n Hikayecili¤i”, Milli Folklor, 49: 38-56.

ÇET‹N, ‹smet. (1990). “Türk Halk Hikayeleri-nin Tarihi Geliflimi.”, Milli Folklor, 6: 35-36.

ÇOBANO⁄LU, Özkul. (2000).Afl›k Tarz› Kül-tür Gelene¤i ve Destan Türü, Akça¤ Yay›nlar›, Anka-ra.

ER, Tülay. (1988).Simav ‹lçesi ve Çevresi Ya-ren Teflkilat›, Kültür ve Turizm Bakanl›¤›, Ankara.

ERG‹N, Muharrem. (1989). Dede Korkut Kita-b› I, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, Ankara.

GÖRKEM, ‹smail.(2000) Halk Hikayesi Tah-lilleri/ Çukuroval› Afl›k Mustafa Köse ve Hikaye Re-pertuvar›, Akça¤ Yay›nlar›, Ankara.

GÜNAY, Umay. (1992).Türkiye’de Afl›k Tarz› fiiir Gelene¤i ve Rüya Motifi, Akça¤ Yay›nlar›, Anka-ra.

GÜNEY, E.Cem.(1972). Folklor ve Halk Ede-biyat›, Milli E¤itim Bas›mevi, Ankara.

KAYGILI, O. Cemal. (1937).‹stanbul’da Semai Kahveleri ve Meydan fiairleri, ‹stanbul.

KÖPRÜLÜ, M. Fuad.(1986). Edebiyat Araflt›r-malar›, Ankara.

MORAN, Berna. (1983). “Afl›k Hikayeleri, Ha-san Mellah ve ‹lk Romanlar›m›z”, Ça¤dafl Elefltiri Dergisi, 2.c., Ocak: 34-39 vd.

NUTKU, Özdemir. 1976(1997)Meddahl›k ve Meddah Hikayeleri, ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, Ankara; 2. bask›, AKM Yay›nlar›, Ankara.

“ (1999).”On Afl›ks (Tale Singers) and Med-dahs (Story Tellers)”, The Traditional Turkish The-atre, Kültür Bakanl›¤›, Ankara: 53-68.

ÖZBEK, Mehmet. (1998). Türk Halk Müzi¤i El Kitab› I Terimler Sözlü¤ü, Atatürk Kültür Merke-zi Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara.

ÖZTELL‹, Cahit. (1962).”Halk Edebiyat›nda Saz›n Yeri.”, Türk Dili, 134: 108-110.

SAKAO⁄LU, Necdet.(1985) “Halk›n Okudu¤u Cenk Kitaplar›- Aflk Masallar›”, Tarih ve Toplum, 3(18): 38.

TEZCAN, Mahmut.(1989) Sosyal De¤iflme Sü-recinde Çank›r› Yaren Sohbetleri, Kültürel Antropo-lojik Yaklafl›m, Kültür Bakanl›¤›, Ankara.

TÜRK D‹L KURUMU.(1988)Türkçe Sözlük 2.Cilt, Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, Ankara.

YAfiAR, Sebahattin.(2000). “Tan›d›¤›m Özay Gönlüm”, Güneyde Kültür Dergisi, 120, Mart-Nisan: 20-25.

“ (2000). “Özay Gönlüm ve Yaren. Daha Dün Buradayd›”, Radyo Televizyon Dergisi, 131. Nisan: 20-22.

YILDIRIM, Dursun. (1999). “ Dede Korkut’tan Ozan Bar›fl’a Dönüflüm”, Türk Dili, 570: 505- 530.

YÜKSEL, H. Avni.(1989). “Hikaye Anlatma Gelene¤inde Hikaye Anlat›c›s› ve Çevre.”, Türk Kül-türü Araflt›rmalar›, 26, II: 215-228.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu teknikle örne ğin, bir çömlek içindeki tortulaşmış bir malzemenin analiziyle çömleğin kullanım yeri, hatta döneminin sosyal ve kültürel ya şamına ilişkin bulgular

Yıldırım'a göre Munzur Vadisi Milli Parkı flora ve fauna açısından &#34;2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu&#34;na göre sit alanı ilan

Basokcu opened another salon in Paris, and she stayed there until the German occupa­ tion began.. She then returned

Sınıf Öğrencilerinin Okuma Alışkanlıklarının Belirlenmesi: Bir Karma Yöntem Determining Reading Habits of Fourth Grade Elementary School Students: A Mixed Methods

Üniversitelerin görevleri arasında yer alan araştırma ve buna bağlı nitelikli yayın yapma, üst düzeyde eğitim-öğretim sunma, bunun içinde iyi yetişmiş kaliteli

Küreselleşmenin karşı konulamaz siyasal, ekonomik ve sosyo- kültürel etkilerinin yerleşik kurumları ve bu arada değerleri ve kavramları ne şekilde dönüştürdüğü

Kırgız destanlarında yer alan olum- suz kadın tiplerden hain tipi ve boşboğaz tipi kadınların başkahramanı erkek olan ve başkahramanı kadın olan destanlardaki ortak

Hanedanlık (örneğin Rusya’da Roma- nof hanedanlığı); İngiltere’de olduğu gibi, Kraliçe; başka ülkelerde Kral; Monarşik yapı her ülkenin kendine özgü bir