• Sonuç bulunamadı

Başlık: Ortaçağlarda beyin göçü ve etkileri: Timurlular örneğiYazar(lar):YÜKSEL, Musa ŞamilSayı: 41 Sayfa: 283-302 DOI: 10.1501/OTAM_0000000725 Yayın Tarihi: 2017 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Ortaçağlarda beyin göçü ve etkileri: Timurlular örneğiYazar(lar):YÜKSEL, Musa ŞamilSayı: 41 Sayfa: 283-302 DOI: 10.1501/OTAM_0000000725 Yayın Tarihi: 2017 PDF"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ortaçaølarda

Beyin Göçü

ve Etkileri: Timurlular

Örneøi

Brain Drain and Its Effects in the Middle Ages: Case of

Timurids

Musa úamil YÜKSEL*

Özet

Göç, dünya tarihine yön ve ûekil veren önemli olgulardan bir tanesidir. Günümüzde de bu özelliøini korumakta olan göçün son yÖllarda en yoøun görülen türü Beyin Göçü’dür. Bu göç türü yeni bir kavram olmakla birlikte bilim adamÖ göçünün yeni bir ûey olmadÖøÖ, en az bilim tarihi kadar eski bir geçmiûe sahip olduøu bilinmektedir. YapÖldÖøÖ ûehir veya ülkeye ilmî ve kültürel geliûme yönünden büyük katkÖsÖ olan Beyin Göçü’nün Ortaçaølarda görülen en güzel örneklerinden birisi Timurlular döneminde yaûanan ve Timurlu RönesansÖ teriminin doømasÖnda en büyük etken olan göç olayÖdÖr. TimurlularÖn gerileme ve yÖkÖlma sürecinde yaûanan tersine bir Beyin Göçü’nün Hindistan, MÖsÖr ve özellikle de OsmanlÖ felsefe-bilim dünyasÖndaki geliûmeler için çok büyük katkÖsÖ olmuûtur.

Anahtar Kelimeler: Göç, Beyin Göçü, Timur, Uluø Bey, Timurlu RönesansÖ, Semerkand

(2)

Renaissance. The per contra the Brain Drain that took place during the decline and fall process of Timurids, had a great contribution to the developments in the field of philosophy and science in India, Egypt and especially the Ottoman lands.

Key Words: Migration, Brain Drain, Timur, Ulug Beg, Timurid Renaissance, Samarkand

Giriû

“Ekonomik, toplumsal veya siyasî sebeplerle bireylerin veya topluluklarÖn bir ülkeden baûka bir ülkeye, bir yerleûim yerinden baûka bir yerleûim yerine gitme iûi”1 olarak tanÖmlanan göç, insanlÖk tarihinin en eski olgularÖndan

birisidir. Hemen hemen bütün toplumlarÖn, ya kendilerinin baûka coørafyalara gitmek zorunda kalmalarÖ, ya da baûkalarÖnÖn onlarÖn yaûamakta olduøu topraklara gelmeleri dolayÖsÖyla tanÖûmÖû olduøu göç, dünya tarihine yön ve ûekil veren olaylardandÖr. Bu özelliøini günümüzde de koruyan ve hatta son yÖllarda dünyanÖn çeûitli bölgelerinde yaûanan savaûlar ve katliamlar nedeniyle uluslararasÖ bir problem haline gelen göç olgusu, son dönemlerde farklÖ disiplinlerde veya disiplinler-arasÖ yürütülen çalÖûmalara konu olmaktadÖr. Bu çalÖûmalara bakÖldÖøÖnda göçler, yapÖldÖøÖ coørafyaya göre: ùç Göç veya DÖû Göç; isteyerek yapÖlmasÖ ya da yapmak zorunda kalÖnmasÖna göre: Zorunlu Göç veya

Gönüllü Göç; göç edenlerin niteliklerine göre ùûgücü Göçü veya Beyin Göçü gibi

farklÖ isimler almaktadÖr.

Bu çalÖûmanÖn ana temasÖnÖ da Ortaçaølarda meydana gelen Beyin Göçü oluûturmaktadÖr. Ortaçaølarda meydana gelen Beyin Göçü’ne Timurlu dönemi özelinde yoøunlaûan çalÖûmamÖzda öncelikle günümüzün en önemli olgularÖndan birisi olmaya devam eden Beyin Göçü tanÖmlanacak ve tarihsel süreci üzerinde özetle durulacaktÖr. ArdÖndan asÖl konumuz olan Timurlular döneminde yaûanan beyin göçü ele alÖnacaktÖr. Özellikle hanedan kurucusu Timur döneminde baûkent Semerkand’a doøru yoøun olarak yaûanan Beyin Göçü’nün hangi ûartlarda ve nasÖl gerçekleûtiøi anlatÖlacaktÖr. AyrÖca Timur döneminde yaûanmÖû olan bu göçün sonuçlarÖ ve Timurlu devletine olan katkÖlarÖ deøerlendirilecektir. ÇalÖûmanÖn son bölümünde ise TimurlularÖn gerileme ve yÖkÖlma döneminde tam tersine, yani Semerkand’dan baûka memleketlere doøru olan Beyin Göçü üzerinde durularak bu göçlerin diøer devletlere ve tüm insanlÖøa olan katkÖlarÖ deøerlendirilecektir. Bu son bölüm daha çok OsmanlÖ topraklarÖna yapÖlan göçler özelinde ele alÖnacaktÖr.



(3)

Beyin Göçü ve Tarihsel Sürecine KÖsa Bir BakÖû

Mecazî bir anlama sahip olan Beyin Göçü sözlükte “ùleri düzeydeki meslek ve bilim adamlarÖ ile uzmanlarÖn bir baûka ülkede yerleûip çalÖûma amacÖ ile kendi ülkelerinden ayrÖlmasÖ” olarak tanÖmlanmaktadÖr.2 Yani, yükseköørenim

görmüû ve mesleøinde uzmanlaûmÖû, üstün zekâ ve kapasiteye sahip kimselerin, diøer bir deyiûle bir ülkenin insan kaynaklarÖnÖn en deøerli kÖsmÖnÖn, çeûitli sebeplerle ülkeleri dÖûÖna çÖkarak gittiøi ülkelerde çalÖûmasÖ ve orada yerleûmesidir.3

Özellikle II. Dünya SavaûÖ sonrasÖnda bilim adamÖ ve mühendis gibi sayÖca sÖnÖrlÖ fakat kalkÖnma sürecinde stratejik öneme sahip olan seçkin zümrenin yapmakta olduøu bu uluslararasÖ göç hareketinin büyük boyutlara ulaûmasÖ, kalkÖnmayla ilgili çevreleri ve araûtÖrmacÖlarÖ konu üzerinde araûtÖrmalara sevk etmiûtir. 1960’larda önemli ölçüde bilim adamÖ ve yüksek vasÖflÖ meslek sahibini sürekli bir ûekilde Kuzey Amerika’ya kaybettiøinin farkÖna varan ùngiltere’de, akademisyenler “milli bir kayÖp, eøitimli vatandaûlarÖn, yaratÖcÖ ve verimli potansiyellerinin kaybÖ” olarak nitelendirdikleri bu göç hareketine The Brain

Drain adÖnÖ vermiûlerdir. Konuyla ilgili olarak çeûitli ülkelerde yapÖlan birçok

çalÖûma ve araûtÖrmada The Brain Migration veya Migration of Talent gibi ifadeler kullanÖlsa da, The Brain Drain en çok kabul gören terim olmuûtur.4

Göçü veren ülke açÖsÖndan büyük kayÖp ve zarar, göçü alan ülke için ise ekonomik büyüme ve bilimsel geliûim gibi birçok açÖdan büyük fayda anlamÖna gelen bu göç türü ile ilgili olarak son dönemlerde “Beyin Göçü Ekonomisi” ve “Beyin Göçü Sosyolojisi” gibi araûtÖrmalar yapÖlmaya baûlanmÖûtÖr.5 Sosyolojik

bir terim olarak karûÖmÖza çÖkan beyin göçü yeni bir kavram ve bu kavram hakkÖnda yapÖlan araûtÖrmalar yeni olmakla birlikte, bilim adamÖ göçünün yeni bir ûey olmadÖøÖ, en az bilim tarihi kadar eski bir geçmiûe sahip olduøu bilinmektedir. YüzyÖllar boyunca bilim adamlarÖ, özellikle savaû ve iûgal dönemlerinde veya köklü medeniyet ve rejim deøiûiklikleri sonrasÖnda daha iyi çalÖûma ortamÖna sahip olmak ve düûünce özgürlüklerini koruyabilmek amacÖyla baûka memleketlere göç etmiûlerdir. Bu zorunlu etkenler dÖûÖnda bilim 

 Türkçe Sözlük&,7'.$QNDUDV

 %H\LQJ|oLOHLOJLOLJHQLúELOJLLoLQEN]%HUUDN.XUWXOXú³%H\LQ*|o*HoPLúWH

*QP]GHYH*HOHFHNWH´ø.Ü. øktisat Fakültesi MecmuasÕ  V 1XPDQ .XUWXOPXú ³*HOLúPHNWH 2ODQ hONHOHU $oÕVÕQGDQ 6WUDWHMLN øQVDQ 6HUPD\HVL .D\EÕ%H\LQ*|o´Sosyal Siyaset KonferanslarÕøVWDQEXOV

 0XKLWWLQ 6D÷ÕUOÕ E÷itim Ve ønsan Kayna÷Õ Yönünden Türk Beyin Göçü: Geri

Dönen Türk Akademisyenler Üzerine Alan AraútÕrmasÕ ø h 6RV\DO %LOLPOHU (QVWLWV%DVÕOPDPÕú'RNWRUD7H]LøVWDQEXOV

 %H\LQJ|oQQJ|oYHUHQYHDODQONH\HRODQHWNLOHULKDNNÕQGDJHQLúELOJLLoLQ

EN] 0XVWDID ( (UNDO ³%H\LQ *|o´ Sosyoloji KonferanslarÕ Dergisi (Istanbul Journal of Sociological Studies)  V

(4)

adamlarÖnÖ ve düûünürleri kendisine çeken Cazibe Merkezleri(The Centre of Charm) de her dönemde var olmuûtur. Örneøin Atina, Yunan uygarlÖøÖnÖn her köûesindeki bilim adamlarÖ için bir cazibe merkezi olmuû ve M.Ö. 600 - M.Ö. 300 yÖllarÖ arasÖnda bu türden göçler hep Atina’ya doøru yapÖlmÖûtÖr ki, burada Platon’un M.Ö. 388’de kurduøu Akademi ve M.Ö. 335’de Aristoteles’in kurduøu

Lykeion bilinen ilk araûtÖrma ve öøretim kurumlarÖ olarak karûÖmÖza çÖkmaktadÖr.

M.Ö. 300’den itibaren ise ùskenderiye Kütüphanesi ve Müzesi’nin, Potelemi hanedanÖ döneminde baûka ülkelerden gelen bilim adamlarÖnÖn toplandÖøÖ önemli bir bilim merkezi haline geldiøini görmekteyiz. M.S. 500 tarihinden itibaren dünyanÖn yeni bilim ve düûünce merkezi olarak ùran’Ön doøu bölgesi yükseliûe geçmiûtir. Bizans’tan kaçmak zorunda kalan Nesturî Hristiyan bilim adamlarÖ tarafÖndan Cundîûapur’da kurulan üniversite o dönemde önemli bir cazibe ve ilim merkezi haline gelmiûtir. Germen ùstilasÖ ve Roma’nÖn düûüûü sonrasÖ bilim ve sanat faaliyetleri uzun süre duraksayan BatÖ Avrupa’da ise Charlemangne (742-814) ile birlikte onun baûkenti Aachen dönemin en önemli cazibe merkezi olmuûtur. York’lu Alcuin ve Corbie’li Adalhard gibi birçok âlimin toplandÖøÖ bu merkez daha sonra Karolenj RönesansÖ olarak anÖlacak terimin kalbini oluûturacaktÖr. ùslamiyet sonrasÖ dönemde de üstün beyin gücünü kendisinde toplayan cazibe merkezlerinin ortaya çÖktÖøÖnÖ biliyoruz. Örneøin Emeviler döneminde úam Medresesi ile Abbasiler döneminde Baødat’ta kurulan Darü’l-Hikme sayesinde bu iki ûehir Yahudî, Suriyeli, ùranlÖ ve HindistanlÖ birçok âlim ve bilim adamÖnÖn akÖn ettiøi merkezler olarak öne çÖkar.6

Günümüze gelinceye kadar farklÖ dönem ve coørafyada yaûanan ve örneklerini daha da çoøaltabileceøimiz bu bilim adamÖ göçlerinin ana nedeni bilim tarihi boyunca bilginin hem maddî hem de manevî güvenliøin saølandÖøÖ merkezleri, yani huzur ve sükûneti tercih etmesidir.7 II. Dünya savaûÖ öncesinde

Avrupa’dan, özellikle de Nazi AlmanyasÖ’ndan, Albert Einstein ve Enrico Fermi gibi meûhur beyinlerin ABD’ye gitmesi, birçok âlim ve bilim adamÖnÖn da Türkiye’ye gelerek üniversitelerimizde büyük hizmetlerde bulunmasÖ bunun en canlÖ örneøidir.

Timur’un Haleflerine BÖraktÖøÖ ùlmî ve Kültürel Miras: Semerkand ùslam ve Türk-ùslâm hükümdarlarÖnÖn, âlimleri ve sanatkârlarÖ saraylarÖna ve kurmuû olduklarÖ medreseler ya da rasathaneler gibi çeûitli bilim merkezlerine davet ederek kendilerine yakÖn tuttuklarÖ, çalÖûmalarÖnÖ ödüllendirerek hak ettikleri deøeri verdikleri ve onlardan ilim ve sanat öørendikleri bilinen bir 

 6D÷ÕUOÕ E÷itim ve ønsan Kayna÷Õ V .XUWXOXú ³%H\LQ *|o´ V

.XUWXOPXú³*HOLúPHNWH2ODQhONHOHU´V

 øKVDQ)D]OÕR÷OX³6HOoXNOX'|QHPLQGH$QDGROX¶GD)HOVHIHYH%LOLP %LU*LULú ´

(5)

gerçektir. Âlimlere karûÖ takÖnÖlmasÖ gereken bu ûekildeki tavrÖn hükümdarlarÖn aslî görevlerinden birisi olduøu Yusuf Has Hâcib, Nizâmü’l-Mülk ve el-Mâverdî gibi dönemin önde gelen âlimleri tarafÖndan da özellikle vurgulanmÖûtÖr.8 Hatta

Nizâmü’l-Mülk, hükümdarÖ; “Sanat ve ilim zevkine sahip olan, faziletli kimselere ziyaretlerde bulunan, âlimlerine saygÖ gösteren, ilim ve hikmet ehli ile alakadar olan bir kiûi” olarak tanÖmlamaktadÖr.9

Önceki Türk-ùslâm devletlerinde olduøu gibi Timurlu devletinde de hükümdarlar kendilerine verilen bu önemli tavsiyeye uyarak bilim adamlarÖna, âlimlere ve sanatkârlara gereken önemi vermiûlerdir. Hanedan kurucusu Timur’un bu konudaki örnek tavrÖ haleflerinin daha sonraki tutumlarÖ açÖsÖndan önem arz etmektedir. Kendisine karûÖ olumsuz bir tavÖr içerisinde olan Arap kaynaklarÖ da dâhil olmak üzere, dönemin tarihçilerine göre Timur, âlimleri ve din adamlarÖnÖ herkesten üstün tutar ve meclislerinde daima kendilerine yer verirdi. Onlarla istiûare yapmak ve görüûlerini almak suretiyle herhangi bir konuda doøru yolu bulmaya çalÖûÖrdÖ. Meclisinde de devamlÖ âlimlere ilmî münazaralar yaptÖrÖrdÖ. Âlimlere ve bilim adamlarÖna çalÖûmalarÖ ve araûtÖrmalarÖ için her türlü imkânÖ saølardÖ. SanatÖnda usta olan kiûilere hayranlÖk duyar, bütün zanaat ve meslek sahiplerine de yaptÖklarÖ iûin büyüklüøüne veya küçüklüøüne bakmadan sahip çÖkardÖ. Onun için önemli olan ûey sadece yapÖlan iûin faydalÖ olup olmadÖøÖ idi.10

Timur’un diøer ùslam ve Türk-ùslam hükümdarlarÖndan en büyük farkÖ ise, fethettiøi ülke ve ûehirlerdeki meûhur âlimleri, bilim adamlarÖnÖ ve sanatkârlarÖ baûkent Semerkand’a zorla götürmesi, diøer bir ifadeyle onlarÖ zorla göç ettirmesiydi. Timur’un bu davranÖûÖ tarih boyunca görülen ama adÖ son zamanlarda konulan Beyin Göçü’ne verilebilecek en güzel örneklerden birisidir. Göç edenlerin isteyerek deøil de Timur’un zorlamasÖ neticesinde gerçekleûen bu beyin göçünü Zorunlu-Beyin Göçü ûeklinde isimlendirmek de mümkündür.

70 yÖllÖk hayatÖnÖn tamamÖna yakÖnÖnÖ seferlerde geçiren ve Moskova’dan Delhi’ye, ùstanbul BoøazÖ’ndan Çin’e kadar uzanan olan geniû bir coørafyayÖ hâkimiyeti altÖna alan Timur, bu coørafya içerisindeki birçok ûehir ve bölgeden sayÖsÖz bilim adamÖ, âlim ve sanatkârÖ baûkent Semerkand’a getirmiûtir. Bu sayÖsÖz kimseye araûtÖrmalarÖnÖ ve ilmi çalÖûmalarÖnÖ sürdürmeleri, mesleklerini icra etmeleri için her türlü imkânÖ da saølamÖûtÖr ki, bu kimselerin çoøunluøunun Timurlu yükseköøretimine ve ilmi araûtÖrmalarÖna yön veren âlimler ile Timurlu sanatÖna ûekil veren sanatkârlar olduøu görülecektir. Birkaç örnek vermek 

 <XVXI+DV+kFLEKutadgu Bilig, II, Çeviri oHY5HúLG5DKPHWL$UDW $QNDUD

 V1L]kP¶O0ONSiyerü’l-Mülûk veya Siyâset-Nâme , )DUVoD 0HWLQ  \D\ 0HKPHW $OWD\ .|\PHQ $QNDUD  V (E€¶O +DVDQ HO0kYHUGv Siyaset SanatÕ (Nasihatül-Mülûk)oHY0XVWDID6DUÕEÕ\ÕNøVWDQEXOV

 1L]kP¶O0ONSiyerü’l-MülûkV

(6)

gerekirse aklÖmÖza ilk olarak 1379 yÖlÖnda Harezm’den getirilen Saâdeddin Mesud et-Taftâzânî (ö.1390), 1387 yÖlÖnda úiraz’dan getirilen Seyyid úerif el-Curcanî (ö.1413), 1393 yÖlÖnda Baødat’tan getirilen MeragalÖ Abdulkadir (ö.1435) ve Abdüllhayy, 1401 yÖlÖnda Suriye’den getirilen Siracuddin Muhammed b. Ömer-i Halebî, KadÖ Muhiyüddin ùbn el-‘ùz, KadÖ úehabeddin ùbn úehid ve KadÖ úemseddin-i Nablusî, 1402 yÖlÖnda Anadolu’dan getirilen úemseddin Muhammed Cezerî (ö.1429) (ve oølu Muhammed Asgar b. Muhammed el-Cezerî11) ile Seyyid Muhammed-i Buharî gibi dönemin meûhur âlim ve

sanatkârlarÖnÖn isimleri gelir.

Zorla göçe tabi tutulan bu beyinlerin vasÖflarÖ hakkÖnda, bilgi alabileceøimiz kiûilerden birisi Clavijo’dur. ùspanya’dan elçi olarak Timur’un ölmesinden hemen önce Semerkand’a gelen ve uzun süre ûehirde kalan Clavijo, seyahatnamesinde “Timur’un Semerkand’Ö dünyanÖn en asil ve en mükemmel ûehri yapmak için ticareti devamlÖ teûvik ettiøini ve fethettiøi yerlerdeki en iyi ve en faydalÖ kiûiler ile en usta sanatkârlarÖ baûkentine getirdiøini” ifade eder. AyrÖca “Suriye’deki bütün dokuma, ipek, cam, porselen, ok ve zÖrh ustalarÖnÖ, Anadolu’dan ise tüfekçileri, kuyumcularÖ, mimarlarÖ ve diøer sanatlardaki hüner sahiplerini Semerkand’a getirmiûtir. Bu kimseler dünyanÖn en usta sanatkârlarÖdÖr. Birçok milletten topladÖøÖ bu insanlarÖn sayÖsÖ 150.000 kiûiyi aûtÖøÖndan her türlü meslek Semerkand’da bir araya gelmiû bulunuyordu” demek suretiyle Timur’un uygulamÖû olduøu Zorunlu-Beyin Göçü’nün boyutlarÖnÖ anlamamÖza yardÖmcÖ olur.12

Bu konuda bilgi alabileceøimiz ikinci kiûi ise Timur’un uyguladÖøÖ bu

Zorunlu-Beyin Göçü’ne bizzat maruz kalmÖû olan ùbn Arabûah’dÖr. Suriye seferi

dönüûünde Timur tarafÖndan ailesiyle birlikte daha 12 yaûÖnda iken DÖmaûk’tan alÖnÖp Semerkand’a götürülen ùbn Arabûah(ö.1450) bu kimselerin çoøuyla Semerkand’da tanÖûmÖû ve onlarÖn arasÖnda yaûamÖûtÖr. Hatta kendisi gibi beyin göçüne maruz kalmÖû olan Seyyid úerif el-Curcanî’den tecvid ve úemseddin Muhammed el-Cezerî’den hadis ve kÖraat gibi dersler alarak dönemin en meûhur ulema çevresinde yetiûme imkânÖ bile bulmuûtur. Timur’un ölümünden sonra ülkesine döndüøü zaman kendisini ve ailesini Semerkand’a zorla götüren Timur’u yÖkÖcÖ bir afet ve zalim bir kimse olarak göstermek amacÖyla ‘Acâ’ib

el-Makdûr fî Nevâ’ibi(Ahbâri) Teymur adÖ altÖnda onun biyografisini kaleme

almÖûtÖr.13 ùbn Arabûah bu eserinde Timur’un hizmetindeki âlimler ve



 7LPXUWDUDIÕQGDQ%XUVD¶GDQJ|WUOHQEDEDVÕùHPVHGGLQHO&H]HUv¶QLQSHúLQGHQ

6HPHUNDQG¶DGR÷UX\RODoÕNPÕúYH.Hú¶WHEDEDVÕQD\HWLúHUHN6HPHUNDQG¶GDH÷LWLP DOPÕúWÕUEN]+D\UXQQLVD$ODQ³2VPDQOÕ'HYOHWLQLQ7LPXUOXODUøOHøOLúNLOHUL´AøBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi  V

 5X\*RQ]DOHVGH&ODYLMR$nadolu Orta Asya ve TimuroHYgPHU5Õ]D'R÷UXO

øVWDQEXOV

(7)

sanatkârlarÖn uzun bir listesini verip, her birinin özelliklerini anlattÖktan sonra “Bu kimselerin çoøunun kendi alanÖnda Arap, Fars ve Türk dünyasÖnÖn en iyisi olduøunu” ifade etmektedir.14 Daha önceki çalÖûmalarÖmÖzda ùbn Arabûah ve

diøer tarihçilerin eserlerine dayanarak isimlerini naklettiøimiz ve özelliklerini saydÖøÖmÖz bu kiûileri burada yeniden tek tek ele almak bu makalenin amaç ve kapsamÖ dÖûÖnda kalacaøÖndan, burada daha çok bu âlimlerin Timurlu ülkesine ve hanedan üyelerine yapmÖû olduøu katkÖ üzerinde duracaøÖz.15

Sahip olduøu mükemmel haber alma (casusluk) teûkilatÖ16 sayesinde Timur,

yeteneklerinden çok önceden haberdar olduøu bu önemli ûahsiyetleri çÖktÖøÖ seferler dönüûünde tek tek toplatarak Semerkand’a getirmiûtir. Dönemin en seçkin beyinleri olan bu kimseler, kendilerine saølanan mükemmel çalÖûma ortamÖnda yapmÖû olduklarÖ çalÖûmalarla Semerkand’Ö kÖsa bir zaman zarfÖnda dönemin en ihtiûamlÖ ûehirlerinden ve önemli ilim, kültür ve sanat merkezlerinden birisi haline getirmiûlerdir.17

Semerkand’Ön sahip olduøu ihtiûamÖnÖn en canlÖ ûahitlerinden olan Clavijo Semerkand’daki saraylar, köûkler, türbeler, medreseler, camiler, otaølar ve çarûÖlar gibi yapÖlarÖn ihtiûamÖnÖ ve gerek bu yapÖlarda gerekse de çarûÖlarda görmüû olduøu çini, süsleme, mücevher ve deøerli taû iûçiliøi gibi Semerkand’Ön sahip olduøu güzellikleri övmekle bitiremez.18 Hatta ûehrin bir ucundan diøer

ucuna uzanan muhteûem bir çarûÖnÖn gece-gündüz çalÖûÖlmak suretiyle 20 gün gibi kÖsa bir sürede bitirilmesini de en ince ayrÖntÖsÖna kadar anlatÖr.19

Semerkand’da yÖllarca kalan ùbn Arabûah’a göre de Timur, Semerkand ve civarÖnda farklÖ ûekillerde muhteûem saraylar yaptÖrmÖû ve bu saraylarÖn iç duvarlarÖna kendisinin portrelerini çizdirmiûtir. AyrÖca hanÖmlarÖ, çocuklarÖ ve torunlarÖnÖn resimleri ile çeûitli hükümdarlar, âlimler ve önemli ûahsiyetlerle olan görüûmelerini ve sohbetlerini, askerlerini, av ve savaû sahnelerini tasvir eden manzaralarÖ da resmettirmiûtir. Bu saraylarÖn çevresinde ve Semerkand’Ön muhtelif yerlerinde “ùrem 

 øEQ$UDEúDKµAcâ’ib el-Makdûr fî Nevâ’ibi Teymur\D\$KPHW)k\L]HO+ÕPVv

%H\UXW

 0HVHOkEN]0XVDùDPLO<NVHO³$UDS.D\QDNODUÕQGD7LPXU´Bilig  

V

 7LPXU¶XQ ³+DEHU $OPD &DVXVOXN  7HúNLODWÕ´ LoLQ EN] .D]ÕP 3D\GDú ³(PLU

7LPXU¶XQ )HWLKOHULQGH +DEHU $OPD 7HúNLODWÕQÕQ gQHPL´ AÜDTCF Tarih AraútÕrmalarÕ Dergisi  V

 0HVHOD EN] øEQ $UDEúDK µAcâ’ib el-Makdûr V  +kIÕ]Õ (EU€

Zübdetü’t-Tevârih-i Baysungurî,\D\6H\\LG.HPDO+DF6H\\LG&HYkGv7DKUDQ  Kú V $EGUUH]]DNÕ 6HPHUNDQGv Matla’-Õ Sadeyn Mecma’-Õ Bahreyn \D\$EGXOKXVH\QL1HYkv,7DKUDQKúVøEQ.DGÕùXKEH Târîh øbn KadÕ ùuhbe\D\$GQDQ'HUYLú,9'ÕPDúNV

 &ODYLMR$nadolu Orta AsyaV  &ODYLMR$nadolu Orta AsyaV

(8)

BaøÖ”, “Ziynetü’d-Dünya”, “Cennetü’l-Firdevs” ve “el-Cennetü’l-Ulyâ” gibi isimler verdiøi, içlerine en deøerli meyve aøaçlarÖnÖn dikildiøi ve halk tarafÖndan piknik ve mesire alanÖ olarak kullanÖlan eûsiz baølar ve bahçeler yaptÖrmÖûtÖr. AyrÖca Semerkand’Ön çevresinde Baødat, DÖmaûk, úiraz, Sultaniye, HÖms gibi önemli ûehirlerin adÖnÖ verdiøi birçok güzel kasaba ve ûehir inûa ettirmiûtir.20

Saray tarihçisi olmayan yabancÖ Clavijo ile ùbn Arabûah gibi muhalif bir tarihçinin bu ifadelerinden Timur’un uyguladÖøÖ zorunlu-beyin göçüne maruz kalan sanatkârlar ve zanaat sahiplerinin Semerkand’da eûsiz yapÖlar ve eserler ortaya koyduklarÖ anlaûÖlmaktadÖr. Timur’un Semerkand’a getirmiû olduøu âlimlerin de bu sanatkârlar ve zanaat sahiplerince inûa edilen Emir Firuzûah Medresesi, Emir ùdigu Medresesi, Mirza Muhammed Sultan Medresesi, Bibi HanÖm Medresesi ve Kutbeddin Sadr Medresesi gibi dönemin önde gelen medreselerinde ilmi çalÖûmalar, ilmi münazaralar ve öørenci yetiûtirmekle meûgul olmaktaydÖlar.21

Emir ùdigu Medresesi, özellikle et-Taftâzânî ve el-Curcânî gibi dönemin en meûhur iki müderrisine ev sahipliøi yapmÖûtÖr. Timur’un her ikisini de Semerkand’da getirmesi ve huzurunda kendilerine münazaralar yaptÖrmasÖ boûuna deøildi. Çünkü bu iki âlim de özellikle Anadolu, ùran, Hindistan ve Türkistan’daki medreselerde verilen icâzetnâmelerde NasÖreddin-i Tûsî (ö.1273), KadÖ Beyzavî (ö.1276) ve KadÖ Siraceddin-i Urmevî (ö.1283) aracÖlÖøÖyla Fahreddin er-Razî (ö.1209)’ye ulaûan icâzet zincirini kÖrÖp, kendi aracÖlÖklarÖ ile Fahreddin er-Razî’ye ulaûtÖrmayÖ baûarmÖûlardÖ. DolayÖsÖyla icâzet zincirinin en saølam halkasÖ olduklarÖ için de diøer âlimlerce ilimde hüccet olarak kabul görmekteydiler.22 AyrÖca úemseddin Muhammed el-Cezerî de Semerkand’dan

ayrÖlana kadar bu medresede ders vermeye devam etmiûtir.

Timur’un Semerkand’da saølamÖû olduøu bu kültürel, bilimsel ve sanatsal ortam Timur’un çocuklarÖna ve diøer hanedan üyelerine ne gibi katkÖlar yapmÖûtÖ? Bu sorunun cevabÖna baktÖøÖmÖzda Timur’un 1371 yÖlÖnda iktidara gelmesinden önce doømuû olan çocuklarÖ Ömer úeyh(d.1354), Cihangir (d.1356) ve Miranûah (d.1366)’Ön bu elveriûli ortamÖn oluûmaya baûladÖøÖ dönemlerde yetiûkin bireyler olmalarÖ dolayÖsÖyla bundan fazla istifade edemedikleri görülür. Bu konuda Timur’un en ûanslÖ çocuøu, en küçük oølu úahruh idi. úahruh, 1377 yÖlÖnda doøduøu zaman Timur, Çaøatay tahtÖnda oturan ve iktidarÖnÖ saølamlaûtÖrmÖû bir hükümdar olduøundan onun yetiûtirilmesi ve eøitimi 

 øEQ$UDEúDKµAcâ’ib el-MakdûrV

 %X PHGUHVHOHU KDNNÕQGD EN] %DWXUKDQ 9DOLKRFD\HY Ulu÷ Bey Devri

MedreselerioHY.ÕVKÕPMDQ(VKHQNXORYDøVWDQEXO

 <NVHOTimurlularda Din-DevletV%XLOPLPQD]DUDODUKDNNÕQGDJHQLúELOJL

LoLQEN]0XVDùDPLO<NVHO³7LPXUOX6DUD\ÕQGD&HUH\DQ(GHQøOPL0QD]DUDODU (O&H]HUv YH (W7DIWD]DQv gUQH÷L´Tarihin ve Tarihçinin øzinden KâzÕm Yaúar Kopraman Arma÷anÕ$QNDUDSS

(9)

aøabeylerinden çok farklÖ olmuûtur. çünkü Timurlu devletinde mirzalar ve hanedan üyelerinin eøitimi bir devlet görevi sayÖldÖøÖndan bu kimselerin yetiûtirilmesine anne-baba karÖûmazdÖ. Doøum zamanÖ yaklaûtÖøÖnda hamile kadÖn saraya getirilip kendisine özenle bakÖlÖr, çocuk dünyaya geldikten sonra da annesinden alÖnarak beslenmesi, bakÖmÖ, giyimi ve eøitimi ile ilgili olarak hükümdar hanÖmlarÖndan birisinin gözetiminde saraydaki özel yetiûtiriciler görevlendirilir ve çocuk özenle büyütülürdü. Meûhur âlimlerden hem dinî, hem aklî ilimler olmak üzere çeûitli dersler alarak en iyi ûekilde yetiûmeleri saølanÖrdÖ. Diøer Türk devletlerinde olduøu gibi, geleceøin muhtemel hükümdarÖ olan mirzalar belli bir yaûa geldiklerinde de idarî konularda tecrübe kazanmalarÖ için güvenilir ve seçkin emirler arasÖndan seçilen bir atabeyin denetimine bÖrakÖlÖrdÖ. Örneøin mirzalardan Uluø Bey’e önde gelen emirlerden úâh Melik’in, Halil Sultan’a ise Hudaydâd’Ön atabey olarak tayin edildiklerini biliyoruz.23

DolayÖsÖyla úahruh, Timur tarafÖndan bir araya getirilmiû saray muhitindeki meûhur ulemadan eøitim almÖû ve bir atabey denetiminden geçmiû, yani Timur’un Semerkand’da yaratmakta olduøu bu elveriûli ortamÖn avantajlarÖndan faydalanmÖûtÖ. Daha babasÖnÖn saølÖøÖnda ölen aøabeyleri Cihangir (ö.1377) ve Ömer úeyh (ö.1393) ile babasÖndan sonra ölen fakat son yÖllarda akli dengesini kaydeden diøer aøabeyi Miranûah (ö.1408) ile karûÖlaûtÖrÖldÖøÖnda úahruh’un, Semerkand’da toplanan âlimlerin eøitiminden geçtiøi, tartÖûma meclislerinde bulunduøu ve kendisini ilmi yönden geliûtirmiû olduøu görülmektedir. Bu da onun, babasÖndan kalan mirasa sahip çÖkan, yani din adamlarÖnÖ, âlimleri, sanatkârlarÖ ve ûairleri himaye eden bir hükümdar olmasÖnÖ daha iyi açÖklamaktadÖr.

Timur’un Semerkand’da tesis ettiøi ortamÖn nimetlerinden gerçek anlamda faydalanan asÖl nesil ise torunlarÖ, yani üçüncü ve sonraki nesil Timurlu mirzalarÖ olmuûtur. Bu hususta da en ûanslÖ mirzalarÖn ise Timur’dan sonra tahta çÖkan ve en uzun süre iktidarda kalan úahruh’un oøullarÖnÖn, özellikle de Uluø Bey’in olduøu vurgulanmalÖdÖr. Tahta çÖkamayan, ama çeûitli bölgelerde yöneticilik yapan Baysungur Mirza ve ùbrahim Sultan gibi úahruh’un diøer çocuklarÖnÖn da âlimleri ve sanatkârlarÖ himaye ettikleri bilinmektedir. Hatta üçüncü ve sonraki nesil Timurlu mirzalarÖ sadece bilim adamlarÖnÖ, ûairleri ve sanatkârlarÖ himaye etmekle yetinmemiûler, kendileri de bizzat ilim, ûiir ve sanatla da ilgilenmiûlerdir. BunlarÖn baûÖnda, ileride ayrÖntÖlÖ olarak üzerinde duracaøÖmÖz tarihteki sayÖlÖ âlim-hükümdarlardan olan Uluø Bey gelmektedir. AyrÖca usta bir hattat olan ve Herat’taki konaøÖnÖ zamanÖn akademisi haline getirerek Baysungurî üslubunu yaratan Mirza Baysungur24 ve babasÖ Uluø Bey gibi astronomi bilgini olan Mirza

Abdüllatif, yetenekli birer ûair olan Seyyid Ahmed, ùskender ve Ebu Bekir 

 %DUWKROG :: Ulu÷ Beg ve ZamanÕ oHY øVPDLO $ND $QNDUD  V

<NVHOTimurlularda Din-DevletV

 0LU]D %D\VXQJXUKDNNÕQGDJHQLúELOJL LoLQ EN] 7KRPDV:/HQW] Painting at

Herat under Bâysungur ibn Shahruh %DVÕOPDPÕú 'RNWRUD 7H]L +DUYDUG hQLYHUVLWHVL

(10)

mirzalar ile Sultan Hüseyin Baykara25 gibi daha birçok Timurlu hanedan

üyesinin ilim ve sanatla ilgilendiøini biliyoruz. B dönemde ayrÖca Çaøatay Türkçesi’nin üstadÖ olan ve eserleriyle Türk dili ve edebiyatÖna yön veren Ali úir Nevâî gibi bizzat bilim ve sanatla uøraûan devlet adamlarÖ da yetiûmiûtir.26

Timur SonrasÖ Beyin Göçünün Durumu

Bu bölümde Timur’un 1405 yÖlÖnda çÖktÖøÖ ve tamamlayabilseydi bölgede yaûayan daha birçok bilim adamÖ ve sanatkârÖ zorunlu-beyin göçüne tabii tutacaøÖ Çin seferi sÖrasÖnda hayata gözlerini yumduktan sonra Semerkand ûehrini ve Semerkand’da zorla göçürülmüû olan beyinlerin durumunu tartÖûacaøÖz.

Timur’un ölümü üzerine torunu Halil Sultan Semerkand’a hâkim olmuû ve Mirza úahruh ise bu arada yöneticisi olduøu Herat’ta hükümdarlÖøÖnÖ ilan etmiûti. Uzun süren mücadelelerin nihayetinde 1409 yÖlÖnda Mirza úahruh yeøeni Halil Sultan’Ö ikna ederek baûkent Semerkand’Ö kendisinden teslim aldÖ. Fakat Mirza úahruh Semerkand’ta çok fazla kalmayarak ûehrin idaresini oølu Uluø Bey’e bÖrakÖp, buradaki idarî ve askerî iûleri yürütmek üzere Emir úah Melik’i kendisine atabey atamak suretiyle Herat’a döndü ve 1447 yÖlÖnda ölene kadar devleti buradan idare etti.27

úahruh’un baûkent olarak Semerkand yerine Herat’Ö seçmesinin en önemli nedeni babasÖ Timur zamanÖnda kuvvet kullanÖlarak bastÖrÖlmakta olan müfrit-úiî karakterli dinî-sosyal hareketlerin, Timur’un ölümüyle ülkede ortaya çÖkan kargaûa döneminde tekrardan harekete geçmiû olmasÖydÖ. Bu hareketlerin büyümesiyle ortaya çÖkacak olan tehlikeyi acilen önlemek ve mevcut siyasî durumun devamlÖlÖøÖnÖ garanti altÖna almak ihtiyacÖ aøÖr basÖyordu. Bu tehlike karûÖsÖnda baûkentini Semerkand’dan “ùslâmÖn Kubbesi” diye adlandÖrÖlan Herat’a taûÖyarak uygulamak zorunda kaldÖøÖ ùslamileûtirme ve Sünnî canlandÖrma siyasetinin temellerini atÖyordu. Bu taûÖnma Mâverâünnehir’den Horasan’daki eski fÖkÖh, ùslâmî eøitim ve dindarlÖk merkezlerine doøru bilinçli bir yönelme olup, yeni bir kültürel uyum sürecinin baûlamasÖna da iûaret ediyordu.28 Bu siyaset doørultusunda úahruh’un bir diøer uygulamasÖ 1411

yÖlÖnda yasa ve yargÖyÖ kaldÖrarak, ûeriatÖ tek baûÖna geçerli kÖlmasÖ oldu.29



 ³+VH\Qv´ PDKODVÕ LOH úLLU \D]DQ 6XOWDQ +VH\LQ %D\NDUD¶QÕQ ELU GLYkQÕ YDUGÕU

%N]øVPDLO+LNPHW(UWD\ODQDivan-i Sultan Hüseyin Mirza Baykara “Hüseyinî” øVWDQEXO

 øVPDLO $ND Mirza ùahruh ve ZamanÕ (1405-1447) $QNDUD  V

$\UÕFDEN]+D\UXQQLVD$ODQ³7LPXUOXODUÕQ%LOLPYH6DQDWD<DNODúÕPODUÕYH%D]Õ 6RQ'|QHP6DQDWNkUODUÕ´Bilig  V

 øVPDLO$NDTimur ve Devleti77.$QNDUDV

 0DULD (YD 6XEWHOQ\  $QDV % .KDOLGRY ³7KH &XUULFXOXP RI ,VODPLF +LJKHU

(11)

Hemen ardÖndan Uluø Bey, bu uygulamamÖn etkinliøini arttÖrmak amacÖyla babasÖ úahruh adÖna dedesi Timur zamanÖnda Semerkand’a getirilmiû olan bilim adamÖ, ulema ve sanatkârlarÖn evlerine geri dönmesine izin veren bir ferman çÖkardÖ.30 Uluø Bey’in kendi isteøi ile mi yoksa babasÖ úahruh’un zorlamasÖ ile mi

çÖkardÖøÖndan emin olamadÖøÖmÖz bu ferman Timur’un uygulamÖû olduøu zorunlu-beyin göçünün sonu ve bundan maødur olan kiûilerin evlerine geri dönebilmesi, yani Tersine Beyin Göçü veya ùç Göç olarak adlandÖrÖlabilecek yeni bir göç dalgasÖ anlamÖna geliyordu. O günün perspektifinden bakÖldÖøÖnda Suriye ve Anadolu gibi ülkelere dönecekler Tersine Beyin Göçü, Herat ve úiraz gibi ûehirlere dönecekler ise sadece Timurlu ülkesinde yol aldÖklarÖ için ùç Göç yapÖyor olacaklardÖ.

Fakat dönemin kaynaklarÖnda, beklenenin aksine, büyük bir geriye dönüû hareketinden bahsedilmez. Bunun ana nedeni, zorla Semerkand’a getirilmekle birlikte bu beyinlerin büyük ihtimalle kendilerine saølanan imkân ve çalÖûma ortamÖndan memnun kalmalarÖ ve kurmuû olduklarÖ düzeni bozup geriye dönmek istememeleridir. AyrÖca el-Curcânî’nin Timur’un ölümünden hemen sonra (1405 yÖlÖnda) Semerkand’dan ayrÖlarak memleketi úiraz’a dönmesine bakarak önde gelen âlimlerin, özellikle de medreselerde eøitim veren kimselere Uluø Bey’in bahsi geçen fermanÖndan önce Semerkand’dan ayrÖlmalarÖna izin verildiøini de söyleyebiliriz.31 Çünkü el-Cezerî de aynÖ ûekilde 1405 yÖlÖnda

Semerkand’dan ayrÖlmÖû, bir müddet Buhara, Herat, Yezd ve Isfahan’da dersler verdikten sonra 1406 yÖlÖnda úiraz’a gelmiûtir.32 Bu listeye 1405 yÖlÖndan sonra

Semerkand’dan ayrÖlarak 5-6 yÖl kadar Harezm ve Saray gibi yerlerde kaldÖktan sonra 1412 yÖlÖnda Edirne’ye gelerek Çelebi Mehmet’in SÖr Katipliøi’ne atanan, Divan-Ö Humayun’da görevlendirilen ve OsmanlÖ sarayÖnda ûehzadelere hocalÖk yapan ùbn Arabûah Ö da ekleyebiliriz.33

Böylece Timurlu ülkesinde yeni bir dönem baûlamÖû oluyordu. Bu yeni dönemi; dinî-irfanî eøilimin aøÖr basacaøÖ Herat’ta siyasî mücadeleler sürdüren ve Sünnî canlandÖrma politikasÖ izleyen úahruh’un saltanatÖ; dedesi Timur’un  JAOS LL    0XVD ùDPLO <NVHO ³ùDKUXK¶XQ 6QQv &DQODQGÕUPD 6L\DVHWL´Tarih Okulu9  V

 &HOkOHGGLQ (E€ 0XKDPPHG HO.k\LQv Nasâ’ih-i ùahruhî 9LHQQD

1DWLRQDOELEOLRWHN &RG $)  D <NVHO ³ùDKUXK¶XQ 6QQv &DQODQGÕUPD´ V

 -RKQ ( :RRGV ³7LPXU¶V *HQHDRORJ\´ Intellectual Studies on Islam Essays

Written in Honor of Martin B. DicksonHG0LFKHO00D]]RRXL9HUD%0RUHHQ 6DOW/DNH&LW\V%HDWULFH)RUEHV0DQ]³0RQJRO+LVWRU\5HZULWWHQDQG 5HOLYHG´REMMM  V  +RQGPLU Habibü’s-Siyer,,,\D\0XKDPPHG'HELU6L\kNv7DKUDQKú V  <NVHOTimurlularda Din-DevletV  <XYDOÕ³øEQ$UDEúDK´V

(12)

zorunlu-beyin göçü ile yaratÖlan ve talimi-riyazî eøilimin aøÖr bastÖøÖ Semerkand’da ise kendini tamamen ilmî çalÖûmalara adayan Uluø Bey’in saltanatÖ ûeklinde ikiye ayÖrabiliriz.

Timur’un Semerkand’da toplamÖû olduøu beyinlerin bu yeni dönemde diøer Timurlu ûehirlerine de büyük katkÖ saøladÖøÖ ortadadÖr. Örneøin úahruh’un Herat’Öna baktÖøÖmÖzda bu etki Baysungurî üslubu sayesinde derhal göze çarpar.

Baysungurî üslubunun kurucu sayÖlan hat ustasÖ Mirza Baysungur’un bu baûarÖsÖ

dedesi Timur’un Semerkand’da toplamÖû olduøu önemli hat, resim ve süsleme ustalarÖnÖ Uluø Bey’in fermanÖndan sonra yeni bir beyin göçü daha yaptÖrmak suretiyle Herat’a getirerek konaøÖnÖ zamanÖn akademisi haline dönüûtürmesi ile mümkün olmuûtur.34

Bu etki Sünni canlandÖrma siyaseti güden úahruh’un Sünnî inancÖ doktrin yönünden desteklemek amacÖyla 1410 yÖlÖnda Herat’ta bir medrese inûa ettirdiøi zaman Hanefî ve úafiî mezhebine baølÖ dört tane müderris atayarak bu iki mezhebin tekelini garanti altÖna almaya çalÖûmasÖnda da açÖkça görülür.35

Selçuklular tarafÖndan XI. yüzyÖlda ùsmailî akÖmlara karûÖ kurulmuû olan Nizâmiye medreselerinin oynadÖøÖ rolün aynÖsÖnÖ beklenen bu medreseye36

atanan baû müderris Celâleddin Yusuf-Ö Evbehî, Saâdeddin Mesud Taftâzânî’nin yetiûtirdiøi en büyük öørencilerinden birisidir. Öyle ki, et-Taftâzânî onun hem funun-Ö ma’kul, hem de ‘ulum-Ö menkul’de olan ustalÖøÖna duyduøu saygÖdan dolayÖ, kendisine verdiøi icâzette kendi çalÖûmalarÖnda bulduøu hatalarÖ düzeltme yetkisi bile vermiûtir.37

AyrÖca úahruh, Herat’ta ihdas ettiøi önemli bir kurum olan úeyhülislâmlÖk38

makamÖna da Sünnileûtirme siyasetinde ûahsÖna büyük önem verdiøi et-Taftâzânî’nin ailesinden kimseleri atamasÖ ve bu makam varlÖøÖnÖ bu ailenin elinde irsî olarak devam ettirmesi de güzel bir örnektir.39 Bu makama atanan ilk

kiûi Taftâzânî’nin torunu Kutbeddin Yahya olmuûtur. úahruh’tan sonra da görevine devam eden Kutbeddin 1483 yÖlÖnda öldüøü zaman onun oølu Seyfeddin Ahmed, Hüseyin Baykara tarafÖndan aynÖ göreve atanmÖûtÖr. O da 1510 yÖlÖnda Herat’a hâkim olan Safevîler tarafÖndan idam edilene kadar bu görevi yürütmüûtür.40



 $NDMirza ùahruhV

 $EGUUH]]DNÕ 6HPHUNDQGv Matla’-Õ Sadeyn ,, V 6XEWHOQ\.KDOLGRY

³7KH&XUULFXOXP´V

 $EGUUH]]DNÕ6HPHUNDQGv Matla’-Õ Sadeyn,,V  +RQGPLU Habibü’s-Siyer,9V

 %XNXUXPXQLúOHYLYH|QHPLLoLQEN]<NVHOTimurlularda Din-DevletV  +RQGPLU Habibü’s-Siyer,9V+RQGPLU Habibü’s-Siyer,,V

=DKLUGGLQ0XKDPPHG%DEUVekayi, Babur’un HâtÕratÕoHY5HúLW5DKPHWL $UDW,,$QNDUDV

(13)

Timur sonrasÖ dönemde Timurlu ülkesine, özellikle de Semerkand’a, beyin göçü ve etkileri açÖsÖndan baktÖøÖmÖzda ise göze çarpan ilk ûey Semerkand’da toplanmÖû olan tüm bu beyinlerin ortak çÖktÖsÖ olarak deøerlendirebileceøimiz Uluø Bey’in kendisidir. Tarihçilerin deyimiyle “Eflatun’un bilgisi ve Feridun’un haûmetini” ûahsÖnda toplamÖû ender âlim-hükümdarlardan birisi olan Uluø Bey, dedesi Timur’un Semerkand’da toplanmÖû olan beyinlerin saølamÖû olduøu tüm nimetlerden faydalanarak büyümüû ve kendisini mükemmel ûekilde yetiûtirme fÖrsatÖ bulmuûtur. Bu beyinlere Timur’un ölümünden sonra kendi istekleriyle 1412 yÖlÖnda katÖlan BursalÖ KadÖzâde-i Rumî (ö.1440’dan sonra) ve daha sonra bir tarihte katÖlan KâûânlÖ Cemûid-i Kâûî (ö.1429) gibi âlimlerin de katkÖlarÖyla eûsiz bir matematik ve astronomi âlimi olarak yetiûmiûtir. Semerkand’da 1417-1420 yÖllarÖ arasÖnda inûa ettirmiû olduøu medresesinde dersler vermek ve saygÖn âlimlerle çeûitli ilmî münazaralara katÖlmak suretiyle ilmini daha geliûtiren Uluø Bey, medresesiyle eû zamanlÖ olarak gene Semerkand’da inûa ettirdiøi rasathanesinde astronomi çalÖûmalarÖ ile de ilgilenmiûtir. KadÖzâde-i Rumî, Cemûid-i Kâûî ve Ali Kuûçu (ö.1474)’nun katkÖlarÖyla yaptÖøÖ bu çalÖûmalar sonucunda Zîc-i Cedid-i

Gürkanî adÖ ile meûhur olan zîc cetvelini hazÖrlamÖûtÖr. Uluø Bey ayrÖca Kur’an-Ö

Kerim’i 7 kÖrâat üzerine hatmetmiû ve müfessirlerin her ayet hakkÖndaki sözlerini ezbere bilecek kadar mükemmel bir tefsir bilgisine sahip olmuûtur. Bunun yanÖ sÖra derin bir fÖkÖh bilgisi ile mantÖk ve edebî sanatlarda da ön plana çÖkmÖûtÖr.41

Uluø Bey’in ilmî ûahsiyetinden sonra Timurlu ülkesinde göze çarpan ikinci özellik ise Semerkand ve Herat baûta olmak üzere Timurlu ülkesinin bu dönemde komûu ülkelerden sayÖsÖz gönüllü beyin göçü almasÖdÖr. AdÖ geçen KadÖzâde-i Rumî ve Cemûid-i Kâûî gibi âlimlerin yanÖ sÖra OsmanlÖ ülkesi ve Anadolu’dan Alaaddin Ali-i Koçhisarî(ö.1437), Ömer Vecihüddin ùbn Abdülmuhsin-i Erzincanî(ö.1440), ùlyas-Ö Rumî(ö.1451), Muhyiddin Mehmed, Abdullah-Ö ùlahî(ö.1491), Alaaddin Ali-i Fenarî(ö.1498), Abdülvâsi b. Hayreddin HÖzÖr(ö.1538) ve Pirî Mehmed(ö.1550) gibi gerek dinî ilimler, gerekse fen bilimleriyle ilgilenen birçok âlim Timurlu ülkesine gelmiûtir. Bu da bize Timurlu ülkesinin Timur sonrasÖ dönemde de âlimler için bir cazibe merkezi olduøunu göstermektedir. Bununla birlikte daha sonra bahsedileceøi üzere bu âlimlerin tamamÖ, TimurlularÖn gerileme ve yÖkÖlma döneminde daha önce burada hissettikleri güven ve huzuru bulamadÖklarÖ için ülkelerine geri döneceklerdir. II. Murad ve özellikle Fatih Sultan Mehmed’in iktidarÖ ile yükseliûe geçen OsmanlÖ devleti artÖk âlimler için bir cazibe merkezi haline gelmeye baûlamÖûtÖ.42



 +RQGPLU Habibü’s-Siyer ,9 V $EGUUH]]DNÕ 6HPHUNDQGv Matla’-Õ

Sadeyn ,, V 'HYOHWúDKÕ 6HPHUNDQGv Tezkiretü’ú-ùuarâ V $\GÕQ 6D\ÕOÕUlu÷ Bey ve Semerkand’deki ølim Faaliyeti HakkÕnda GÕyasüddin-i Kâúî’nin Mektubu$QNDUDV

 %X kOLPOHULQ KDQJL úHKLUOHUGHQ JHOLS 7LPXUOX ONHVLQGH KDQJL úHKLUOHUGH

(14)

Bu dönemde Semerkand’a göze çarpan üçüncü özellik ise Semerkand Matematik-Astronomi Okulu ve bu okul bünyesinde yapÖlan ilmî çalÖûmalardÖr. Temelleri daha Timur döneminde zorunlu beyin göçüne tabi tutulan Mevlâna Ebu’l-Feth, Mevlana Muhammed-i Hâfî ve özellikle de el-Curcanî gibi âlimlere dayanan okul43, Uluø Bey’in Semerkand’da yaptÖrdÖøÖ Medrese ve Rasathane’de

kendisi ve KadÖzâde-i Rumî, Cemûid-i Kâûî gibi Semerkand’a isteøe baølÖ beyin göçüyle gelen âlimlerin çalÖûmalarÖ neticesinde zirveye ulaûmÖûtÖr. BabasÖ Uluø Bey’in hizmetinde DoøancÖbaûÖ olarak görev yaptÖøÖ için zaten Semerkand’da bulunan Ali Kuûçu’nun buradaki katkÖsÖ da büyüktür. Semerkand’da bu dönemde yapÖlan ilmî çalÖûmalar ve tartÖûmalar, Uluø Bey ve KadÖzade-i Rumî gibi âlimlerin özelliklerini ve konularÖna olan hâkimiyetlerini, medreselerde okutulan ve üzerinde tartÖûÖlan kitaplarÖ, Cemûid-i Kâûî’nin babasÖna yazmÖû olduøu mektuplardan öøreniyoruz. Bu mektuplardan ayrÖca o dönemde Semerkand’da 70 civarÖnda önde gelen matematikçinin bulunduøu gibi önemli bilgilere de ulaûmaktayÖz.44 Bu bilgileri KadÖzâde-i Rumî’nin öørencisi ve

Semerkand Matematik-Astronomi Okulu’nun bir üyesi olan Fethullah-Ö úirvânî (ö.1486)’ye ait bir ders tasviri ve icazetname de teyit etmektedir.45

Beyin göçünün kÖsa tarihini ele alÖrken de gördüøümüz üzere tarih boyunca bilgi maddî ve manevî güvenliøin saølandÖøÖ ûehirleri tercih ettiøinden dolayÖ46

Timur’dan sonra ülkede düzeni tekrardan saølayan úahrun’un 1447, oølu Uluø Bey’in ise 1449 yÖlÖnda ölümünden sonra yaûanan siyasî mücadeleler Semerkand’da ilmî faaliyetlerin duraksamasÖna yol açmÖûtÖr. Buradaki beyinlerin deøiûik bölgelere yapmÖû olduklarÖ beyin göçü neticesinde de Timurlu ülkesinde, özellikle Semerkand Matematik-Astronomi Okulu’nda üretilen bilgiler ùslâm coørafyasÖnÖn birçok bölgesine yayÖlmÖû ve bilhassa OsmanlÖ Felsefe-bilim dünyasÖnÖn arka planÖnÖ oluûturmuûtur. Semerkand Matematik-Astronomi Okulu mensuplarÖndan OsmanlÖ coørafyasÖna doøru göç eden kimselerin baûÖnda ûüphesiz Ali Kuûçu gelmektedir. Bu yolculuøun diøer iki önemli ûahsiyeti ise Fethullah-Ö úirvânî ve Abdulalî-i Bircendî’dir.47 Bu âlimlere ek

 DOGÕNODUÕ J|UHYOHU KDNNÕQGD JHQLú ELOJL LoLQ EN] +D\UXQQLVD $ODQ ³2VPDQOÕ 'HYOHWLQLQ7LPXUOXODU´V

 5DVDWKDQH¶QLQNXUXOPDVÕ\ODELUOLNWHRNXOXQHVDV\NVHOLúLQLVD÷OD\DQ8OX÷%H\

.DGÕ]kGHL 5XPv &HPúLGL .kúv $OL .XúoX YH KDWWD )HWKXOODKÕ ùLUYDQv JLEL kOLPOHULQ\DHO&XUFDQv¶QLQEL]]DWWDOHEHVL ROPXúODU\DGDRQXQHVHUOHULQLRNXPDN VXUHWL\OHLFD]HWQDPHOHULQLDODELOPLúOHUGLU

 6D\ÕOÕUlu÷ BeyV

 )HWKXOODKÕ ùLUYkQv¶QLQ KD\DWÕ HVHUOHUL DGÕ JHoHQ GHUV WDVYLUL YH LFD]HWQkPH LOH

EXUDGD YHULOHQ ELOJLOHULQ GH÷HUOHQGLULOPHVL LoLQ EN] øKVDQ )D]OÕR÷OX Derin YapÕ øVWDQEXOV

 )D]OÕR÷OX³6HOoXNOX'|QHPLQGH´V

 )D]OÕR÷OX Derin YapÕ V 6HPHUNDQG 0DWHPDWLN$VWURQRPL 2NXOX¶QXQ

(15)

olarak bu dönemde OsmanlÖ topraklarÖna göç ederek bilgi ve birikimlerini OsmanlÖ coørafyasÖna aktaran baûka meûhur Timurlu âlimleri de vardÖr. Bu âlimlere SemerkandlÖ Seyyid Ali-i Acemî(ö.1456) ve Alaaddin Ali-i Semerkandî(ö.1457), HeratlÖ Haydar-Ö Herevî(ö. 1427), BistamlÖ Alaaddin Ali Musannifek(ö.1475), Tuslu Alaaddin Ali-i Tusî(ö.1482) gibi II. Murat ve Fatih Sultan Mehmed dönemi OsmanlÖ medreselerinde ve OsmanlÖ sarayÖnda görev alan isimler örnek olarak verilebilir.48 Hatta Timurlu Sultan Ebu Said’in özel

doktoru olan Kutbeddin Ahmed-i Acemî’nin, Sultan Ebu Said’in ölümü üzerine OsmanlÖ ülkesine gelmesi ve Fatih Sultan Mehmed tarafÖndan kendisine yüksek miktarda maaû baølanarak, yine Timurlu ülkesinden gelmiû olan Muhammed-i úirvanî, Hoca Ataullah-Ö Acemî, Hekim Lârî-i Acemî gibi hekimlerin de yer aldÖøÖ bir heyetin baûÖna atanmasÖ da bir diøer önemli örnektir.49

Sonuç

Öncelikle Timur’un, âlimlere, bilim adamlarÖna ve sanatkârlara

Zorunlu-Beyin Göçü yaptÖrmak suretiyle onlarÖ zorla Semerkand’da toplasa da,

Semerkand’daki hayatlarÖ boyunca bu kimselere karûÖ saygÖda kusur etmediøinin altÖnÖ çizmemiz gerekmektedir. Tarihçi Hondmir’in “Timur, Semerkand’da toplamÖû olduøu âlimlerin baûÖ olarak kabul ettiøi et-Taftâzânî’ye meclislerinde kendi döûeøinde yer verir, toplantÖ sonunda da onu ikametgâhÖna kadar geçirirdi”50 ûeklindeki ifadesi Timur’un bu önemli beyinlere karûÖ nasÖl bir tavÖr

içerisinde olduøu konusunda bize ipucu vermektedir. AyrÖca Timur’un Anadolu seferi dönüûünde Semerkand’da torunlarÖndan úahruh’un oøullarÖ Uluø Bey ve ùbrahim Sultan, Miranûah’Ön oølu ùcil ve Ömer úeyh’in çocuklarÖ Ahmed, Seydî Ahmed ve Baykara’ya düzenlemiû olduøu düøüne ûahitlik eden Clavijo’nun, Timur’un bu düøüne Semerkand’daki bütün zanaatkârlarÖn davet ettiøini ifade etmesi de önemlidir.51

SÖk sÖk kullandÖøÖmÖz “Timur’un uyguladÖøÖ zorunlu-beyin göçüyle getirdiøi ve kendilerine her türlü imkân saøladÖøÖ bu beyinler sayesinde baûkent Semerkand dönemin en ihtiûamlÖ ûehirlerinden birisi ve en önemli ilim-irfan merkezi haline gelmiûti ifadesinden” Timur ve haleflerinin sadece Semerkand’a  NRQXGD HQ NDSVDPOÕ YH HQ GHULQ oDOÕúPD ROPD |]HOOL÷LQL NRUX\DQ 3URI 'U øKVDQ )D]OÕR÷OX¶QXQDerin YapÕ(øslam-Türk Felsefe-Bilim Tarihin Kavram Çerçevesi)DGOÕ GH÷HUOLoDOÕúPDVÕPXWODNDLQFHOHQPHOLGLU

 %X kOLPOHULQ 2VPDQOÕ ONHVLQGHNL IDDOL\HWOHUL KDNNÕQGD JHQLú ELOJL LoLQ EN]

+D\UXQQLVD$ODQ³2VPDQOÕ'HYOHWLQLQ7LPXUOXODU´V

 +D\UXQQLVD$ODQ³2VPDQOÕ'HYOHWLQLQ7LPXUOXODU´V  +RQGPLU Habibü’s-Siyer,,,V

 &ODYLMR$nadolu Orta AsyaV7LPXU¶XQkOLPOHUHNDUúÕRODQWDYUÕKDNNÕQGD

EN] øVPDLO $ND ³7LPXU 'LQ YH 8OHPk´ XIV. Türk Tarihi Kongresi Bildirileri (Ankara, 9-13 Eylül 2002),V

(16)

yatÖrÖm yaptÖklarÖ gibi bir anlam çÖkarÖlmamalÖdÖr. Herat, úiraz, Tebriz gibi birçok ûehir de Timurlular döneminde birer ilim ve sanat merkezi olarak ün salmÖûlardÖr ki, Timurlu döneminde sadece Herat’ta 45’in üzerinde medrese inûa edilmiû olmasÖ diøer ûehirlere de verilen önemi göstermektedir.52

Timur gibi halefleri döneminde de önem verilen âlimleri, ûairleri ve sanatkârlarÖ himaye politikasÖ sonucunda Timurlu devleti bünyesinde birçok deøerli eser, ilmi çalÖûma ve kültürel geliûme meydana gelmiûtir. Hatta Timur’un halefleri sadece himaye politikasÖ ile yetinmemiûler, içerisinde yetiûtikleri bu ortamdan etkilenerek kendileri de bizzat ilim, sanat, edebiyatla uøraûmÖûlar ve deøerli birçok eser ortaya koymuûlardÖr. Dünyadaki sayÖlÖ âlim-hükümdarlardan olup Astronomi ve Matematik alanÖnda dünya medeniyetine büyük katkÖlarÖ olan Uluø Bey ve dönemin en meûhur hattat ve resim üstadÖ olan Mirza Baysungur bunun en güzel örneøidir. Timurlular bünyesinde ortaya konan bu deøerli çalÖûmalar ve takdire ûayan eserler Timurlu medeniyeti için Timurlu

RönesansÖ teriminin kullanÖlmasÖna neden olmuûtur.53 Son yÖllarda özellikle batÖlÖ

araûtÖrmacÖlar tarafÖndan, Timurlu RönesansÖ övgüsünü hak eden bu eserleri ve TimurlularÖn âlimleri ve sanatkârlarÖ himayesini konu edinen birçok çalÖûma yapÖlmÖûtÖr.54

Bu etki sadece Timurlu ülkesi ile sÖnÖrlÖ kalmamÖû, özellikle Semerkand Matematik-Astronomi Okulu’un da yapÖlan çalÖûmalar, ùslam ve OsmanlÖ medeniyetlerine de büyük katkÖ saølamÖûtÖr. Hatta bu okuldan çÖkan Zîc-i Uluø

Bey ile diøer matematik ve astronomi eserleri sadece ùslâm dünyasÖnda deøil, Çin

ve Avrupa’da da etkili olmuûtur. Bu etkinin yayÖlmasÖndaki en büyük araç ise Timurlu devletinin gerileme ve parçalanma dönemlerinde Timurlu ülkesinden diøer bölgelere doøru yaûanan Beyin Göçüdür.

Bu göçün çoøunlukla OsmanlÖ Devleti topraklarÖna yapÖlmÖû olmasÖnÖn altÖnda Fatih Sultan Mehmed’in yeni baûkent ùstanbul’u bir ilim ve irfan merkezi 

 7HUU\ $OOHQ A Catalogue of the Toponyms and Monuments of Timurid Herat

&DPEULGJH0DVVDFKXVHWWVQR

 6WHSKHQ )UHGHULF 'DOH ³7KH /HJDF\ RI 7LPXULGV´ JRAS(III)    

³7LPXUOX 5|QHVDQVÕ´ KDNNÕQGD JHQLú ELOJL LoLQ EN] -HDQ3DXO 5RX[ Histoire des Grand Moghols, Babur3DULV

 %XoDOÕúPDODUÕQED]ÕODUÕQÕúXúHNLOGHVÕUDOD\DELOLUL]6XEWHOQ\The Poetic Circle

at the Court of the Timurid Sultan Husain Baiqara and its Political Significance %DVÕOPDPÕú'RNWRUD7H]L+DUYDUGhQLYHUVLWHVL7KRPDV:/HQW]Painting at Herat under Bâysungur ibn Shahruh /LVD *RORPEHN'RQDOG :LOEHU The Timurid Architecture of Iran and Turan,,,3ULQFHWRQ1HZ-HUVH\7KRPDV :/HQW]*OHQQ'/RZU\Princely Vision Persian Art and Culture in the Fifteenth Century :DVKLQJWRQ  : 0 7KDFNVWRQ A Century of Princes Sources on Timurid History and Art &DPEULGJH0DVVDFKXVHWWV/LVD*RORPEHN0DULD 6XEWHOQ\ HGV  Timurid Art and Culture Iran and Central Asia in the Fifteenth Century/HLGHQ1HZ<RUN.|OQ

(17)

yapmak amacÖyla -Timur gibi- Beyin Göçü’nü desteklemesiydi. Onun, Timur’dan en büyük farkÖ ise âlimleri ve sanatkârlarÖ zorunlu beyin göçüne tabi tutmak yerine onlarÖ nazik bir ûekilde ùstanbul’a davet etmesiydi. Böylece ùstanbul’un fethinden sonra OsmanlÖ ülkesi, âlimler ve sanatkârlar için bir cazibe ve himaye merkezi, diøer bir deyiûle mesleklerini ve ilimlerini rahatça icra edebilecekleri ve iltifat bulacaklarÖ bir memleket haline gelmiûti.

Kaynakça

Abdürrezzak-Ö Semerkandî, Matla’-Ö Sadeyn Mecma’-Ö Bahreyn, yay. Abdulhuseyn-i Nevâî, I/1, Tahran 1372 h.û., I/2, II/1, II/2, Tahran 1383 h.û.

Aka, ùsmail, “Timur, Din ve Ulemâ”, XIV. Türk Tarihi Kongresi Bildirileri (Ankara, 9-13 Eylül 2002), I, s.107-111.

Aka, ùsmail, Timur ve Devleti, TTK, Ankara 1991.

Aka, ùsmail, Mirza úahruh ve ZamanÖ (1405-1447), Ankara 1994.

Alan, Hayrunnisa, “OsmanlÖ Devletinin Timurlular ùle ùliûkileri”, AùBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1/1(2003), s.1-24.

Hayrunnisa Alan, “TimurlularÖn Bilim ve Sanata YaklaûÖmlarÖ ve BazÖ Son Dönem SanatkârlarÖ”, Bilig, 30(2004), s.151-171

Allen, Terry, A Catalogue of the Toponyms and Monuments of Timurid Herat, Cambridge, Massachusetts 1981.

Barthold, W.W., Uluø Beg ve ZamanÖ, çev. ùsmail Aka, Ankara1997.

Celâleddin Ebû Muhammed el-Kâyinî, Nasâ’ih-i úahruhî, Vienna, Nationalbibliotek, Cod. A.F. 112.

Dale, Stephen Frederic, “The Legacy of Timurids”, JRAS(III), 8/1(1998), 43-58. Devletûah-Ö Semerkandî, Tezkiretü’û-úuarâ, yay. Muhammed Ramazanî, Tahran 1366 h.û. Ebû’l Hasan el-Mâverdî, Siyaset SanatÖ (Nasihatül-Mülûk), çev. Mustafa SarÖbÖyÖk, ùstanbul

2000.

Erkal, Mustafa E., “Beyin Göçü”, Sosyoloji KonferanslarÖ Dergisi (Istanbul Journal of Sociological Studies), 18(1980), s. 73-80.

FazlÖoølu, ùhsan, “Selçuklu Döneminde Anadolu’da Felsefe ve Bilim (Bir Giriû)”, Cogito, 29(2001), s.152-168.

FazlÖoølu, ùhsan, Derin YapÖ, ùstanbul 2015

Golombek, Lisa - Donald Wilber, The Timurid Achitecture of Iran and Turan, I-II, Princeton-New Jersey 1988.

Golombek, Lisa - Maria Subtelny (eds.) Timurid Art and Culture, Iran and Central Asia in the Fifteenth Century, Leiden-New York-Köln 1992.

(18)

HâfÖz-Ö Ebrû, Zübdetü’t-Tevârih-i Baysungurî, I-II, yay. Seyyid Kemal Hac Seyyid Cevâdî, Tahran 1372 h.û.

Hondmir, Habibü’s-Siyer, I-IV, yay. Muhammed Debir Siyâkî, Tahran 1333 h.û.

ùbn Arabûah, ‘Acâ’ib el-Makdûr fî Nevâ’ibi Teymur, yay. Ahmet Fâyiz el-HÖmsî, Beyrut 1986.

ùbn KadÖ úuhbe, Târîh ùbn KadÖ úuhbe, yay. Adnan Derviû, I, DÖmaûk 1977; IV, DÖmaûk 1997.

Kurtulmuû, Numan, “Geliûmekte Olan Ülkeler AçÖsÖndan Stratejik ùnsan Sermayesi KaybÖ: Beyin Göçü”, Sosyal Siyaset KonferanslarÖ, ùstanbul 1992, s. 205-221.

Kurtuluû, Berrak, “Beyin Göçü: Geçmiûte, Günümüzde ve Gelecekte”, ù.Ü. ùktisat Fakültesi MecmuasÖ, 46/38(1996), s. 171-186.

Lentz, Thomas W. - Glenn D. Lowry, Princely Vision, Persian Art and Culture in the Fifteenth Century, Washington 1989.

Lentz, Thomas W., Painting at Herat under Bâysungur ibn Shahruh, BasÖlmamÖû Doktora Tezi, Harvard Üniversitesi, 1985.

Manz, Beatrice Forbes, “Mongol History Rewritten and Relived”, REMMM, 89-90(2000), s.129-149.

Nizâmü’l-Mülk, Siyerü’l-Mülûk veya Siyâset-Nâme, I (Farsça Metin), yay. Mehmet Altay Köymen, Ankara 1976.

Paydaû, KazÖm, “Emir Timur’un Fetihlerinde Haber Alma TeûkilatÖnÖn Önemi”, AÜDTCF Tarih AraûtÖrmalarÖ Dergisi, 28/46(2009), s.35-52. 

Roux, Jean-Paul, Histoire des Grand Moghols, Babur, Paris 1986, 51-93.

Ruy Gonzales de Clavijo, Anadolu Orta Asya ve Timur, çev. Ömer RÖza Doørul, ùstanbul 1993.

SaøÖrlÖ, Muhittin, Eøitim Ve ùnsan KaynaøÖ Yönünden Türk Beyin Göçü: Geri Dönen Türk Akademisyenler Üzerine Alan AraûtÖrmasÖ, ù. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, BasÖlmamÖû Doktora Tezi, ùstanbul 2006, s.25-26.

SayÖlÖ, AydÖn, Uluø Bey ve Semerkand’deki ùlim Faaliyeti HakkÖnda GÖyasüddin-i Kâûî’nin Mektubu, Ankara 1960.

Subtelny, Maria Eva - Anas B. Khalidov, “The Curriculum of Islamic Higher Learning in Timurid Iran in the Light of the Sunni Revival Under Shâh-Rukh”, JAOS, 115ii(1995), 210-236.

Subtelny, Maria Eva, The Poetic Circle at the Court of the Timurid Sultan Husain Baiqara, and its Political Significance, BasÖlmamÖû Doktora Tezi, Harvard Üniversitesi 1979. Sultan Hüseyin Baykara, Divan-i Sultan Hüseyin Mirza Baykara, “Hüseyinî”, yay. ùsmail

Hikmet Ertaylan, ùstanbul 1946.

Thackston, W. M., A Century of Princes, Sources on Timurid History and Art, Cambridge-Massachusetts 1989.

(19)

Türkçe Sözlük, C. I, Türk Dil Kurumu, Ankara 1998, s.178.

Valihocayev, Baturhan, Uluø Bey Devri Medreseleri, çev. KÖshÖmjan Eshenkulova, ùstanbul 2003.

Woods, John E., “Timur’s Geneaology”, Intellectual Studies on Islam, Essays Written in Honor of Martin B. Dickson, ed. Michel M. Mazzooui - Vera B. Moreen, Salt Lake City 1990, 85-126.

Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, II, Çeviri, (çev. Reûid Rahmeti Arat), Ankara 1988. YuvalÖ, Abdülkadir, “ùbn Arabûah”, DùA, XIX, 314-315.

Yüksel, Musa úamil, “Arap KaynaklarÖnda Timur”, Bilig, 31(2004), s.85-126.

Yüksel, Musa úamil, “úahruh’un Sünnî CanlandÖrma Siyaseti”, Tarih Okulu, V(2009), s.95-110.

Yüksel, Musa úamil, “úahruh’un Sünnî CanlandÖrma Siyaseti”, Tarih Okulu, V(2009), s.95-110.

Yüksel, Musa úamil, “Timurlu SarayÖnda Cereyan Eden ùlmi Münazaralar: El-Cezerî ve Et-Taftazanî Örneøi”, Tarihin ve Tarihçinin ùzinden KâzÖm Yaûar Kopraman ArmaøanÖ, Ankara 2014, pp. 117-124.

Yüksel, Musa úamil, Timurlularda Din-Devlet ùliûkisi, Ankara 2009

Zahirüddin Muhammed Babür, Vekayi, Babur’un HâtÖratÖ, çev. Reûit Rahmeti Arat, I-II, Ankara 1987.          

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunlan Ankara Valiliği Atatürk Odası, Ankara Palas Atatürk Odası, İstanbul Pera Palas Atatürk Odası, Yalova Termal Otel Atatürk Odası ve Elazığ Atatürk Müzesi

2000 yılı itibariyle bu dört yerleşme (İnegöl, Alanyurt, Yeniceköy ve Cerrah), 132.727 kişiyi barındırarak, demografik açıdan güçlü olan bir şehirsel

Bugün Denizcilik Bankası Türk A- nonim Ortaklığı'na bağlı olarak hiz­ met gören müesseseler şunlardır: Denizcilik Bankası, Denizyolları, Şe­ hir Hatları,

a) Elde edilen ürünlerin yığın yoğunlukları 0,72-0,69 g/ml aralığında olmak üzere BK &lt;SBK&lt; MBK şeklinde artmaktadır. Badem kabuğu diğer lignoselülozik

Yozgat-Sorgun Havzası’nda Lütesiyen’den sonra kıvrımlanma ve yükselme olduğu belirtilmektedir (Görür vd., 1998). Çalışma alanında Lütesiyen yaşlı

Anemi ile seyreden enfeksiyöz ve inflamatuvar hastalıklarda da kalp kası hasarının şekillendiği, kalp kası hasarının değerlendirilmesinde altın standart olarak

Elde edilen bulgularda; yüksek nitelikli bireylerin beyin göçü gerçekleştirmelerinde mesleki kazanımları için yurt dışında aldıkları eğitimin etkili olduğu,

Bu tez çalışmasında MCF-7 hücre hattı ERα -pozitif meme kanseri için temsili model olarak ve MDA-MB-231 hücre hattı üçlü negatif meme kanseri (TNBC) için model olarak