Ahmet
k
hmet H aşim m üstafi rip adam aı, bütün
bü yük sa irle r gibi.
Bu ıstırap, ondan,
bazan ü rp e rtici hayaller, bazan da d erin b ir me. lân ko li ile taşıyordu. Ba. u d elaire'in «Gözleri ira desiz yaşla rla dolu, n ar
g ile sin i çekerek, dar-
a ğa çla rı tah ayyül eden m üthiş can avarı melal», an oluyo r, Haşim de, en yum uşak h ayalle rin çer. çevesi içinde ve en h afif
in iltile rle seziliyordu,
N asıl k i: . .
Melali anlam ıyan nesle âşinâ d e ğ iliz D erken, o canavara b ir kuzu y u m u şa klığı ve rişi bu nd an d ır ve o m elal, -alâm -ı fik re b ir m er- sâ» a riyan , o sükûna m uhtaç, fa ka t bir tü rlü o
sükûnu bulam ıyan ruha, o anlarında, en titre k
şefkat teren nü m lerin i v e re b ilm iştir. -O belde», hu titre k, bu hüzünlü iç sesleriyle d olu d u r ve m avi akşam ların d a ru h la ra b ir u yku h u zu ru ve ren m uhayyel beldesinin elem li düşüncelere bir sığ ın a k, b ir lim an olan kıyısın d a, şair, güzel, in ce, saf kad ın h a yalle ri g ö rü r ve fısıld a r:
Hepsinin gözlerinde hüznün var Hepsi h p m şiredir veyahut yâr.
Bu lim an b elki, H aşim 'in bazı şiirle rin d e tesi ri açıkça görülen H e n ri de Ré gn ie r'n in b ir ş iirin d eki lim ana benzer Bu, aşağı y u k a rı, Régnier'n in »Bir lim an v a rd ır .orada sükûn rü ya rıh tım la rı üstünde uyur.- Mazi deniz y o su n la n halinde uza nır. - A ltın b a lık la rın a ğ ır titrem elerinde.. Hâtıra u nutuluşla ku m la n ır, ve gölgesi akşam ın • ölen günle ılık m ıd ır ılık» d ediği lim and ır Fakat H a şini, bu ıssızlığ ı, hepsi hem şire veyahut yâr olan özlem indeki se v g ilile rin h a yalle ri ve o n ların ken d i ruhu İle m üşterek hüznü İle doldurm uştur. A y n ı zam anda, Haşlm , Ré gnie r'n in La C ité des E a u x'd a ki «Les routes» isim li ve «Les routes . Q ui s'en vont à l'in fin i. Le s routes» m ısra la rı ile başlıyan şiirin d en daha açıkça, hem aynı m u siki ile b ir ilham da alm ıştır: « Y o lla r - K i g id e r k im
sesiz, tehl, ebedî. Yollar...»
Peki, bu b ir İntihal m id ir? A k s i söylenem ez. Am a bu kad ar sam im î ve içten d u yulm uş şiirle rin b ir başka dilde ilk ö rn e kle rin i bulsak bile,
b u nları bu kelim e ile küçültm ek de h a ksızlık
olur. Hem Haşlm 'de, ya ln ız R égnier'n in değil,
Verh aeren 'in, M allarm é'nin ve B audelalre'in te sirle ri de - bilhassa e ski ve çok arapça, farsça kelim e ve terkip ti şiirle rin d e . b ire r b irer
göste-y>'~ -. a.» » — A - - - . V'
-H AREKETLERİ
25. Öliinı Yılımla
T I
I I a l id F a lır i
OZANSOY
rile b ilir. Ç ü n kü ca zib esi ne ka p ılm ış oldu ğu F ra ıı Sız ve B e lçika lı sembo ü stle rin de kendi arala rında k a rş ılık lı te sirle ri in k â r e d ile b ilir mi? H a- şim . o zevke "rm iş ve ş i irde o n esille k a rşıla ş m ıştır. Bunu tab ii g ö r mek lâzım g e lir. Fakat «Piyale» deki ş iirle riy le a rtık Batı tesirinden siy- rıld ığ ın ı. Doğu ateşi ile ya n d ığın ı ve hatta tasav v u fa ya k la ştığ ın ı görüyo- ruz. « Y â rin dudağından --- g e tirild i, - B ir katre alev-G önlüm acısından onu bildi», gam lı bu akşam v a k ti, - B a k ı- A kşam yin e top- e ski yerin d e, - A kşam g ö rü n ü r d lr bu ka ra n fil,
yah ut «Ne kadar
şın benzem iyor mûtada» veya landı derinde, - Cân an g ü lü yo r Canan k i g ü n d ü zle ri gelm ez, -
lıavz üzerinde» g ib i m ısra la rı ne kad ar d erin ve ü stelik ne kad ar a ç ık tü rk çe d ir. Y a zık ki, sâf ş iirin »Piyale» de en b errak p ın a rla rın ı a k ıt tık tan sonra, öm rü, bu pınardan b ir um man y a ra tacak im kân ı ona verm edi, ö lüm , bu h arikûlâde m u sikiyi susturdu.
G ö rü lü yo r k i, H aşim 'in , h ayret uyand ıracak benzetişlerle tam am iyle dış âlem in sem b ollerin i a ra ştırd ığ ı «Göl Saatleri» ndeki yer yer koyu ve b u gü n kü nesle ka p a lı lisan, «Piyale» de d u ru la ş m ış ve h alis tü rkçe le şm iştir. A rtık Hasim . m uci ze g ib i sesler d u yuruyo rd u. Dıştan içe daha d e rin leşerek geçiyor, m ısra la rı b ir im bikten süzer g ib i süzüyor, ke lim e lerin i titiz b ir sanatkâr ara yışı ile seçiyo r ve b ir taraftan eski fa risi te rk ip le rin i çözerken öz tü rkçe ke lim e leri tahtına o tu rtu yo r du Ve bütün bunlar, zorla d eğil, b ila kis tabii b ir akışla, âdeta «dilsel b ir içgüdü» diyeb ilece ğim b ir ru h iradesiyle oluyordu. Fakat yine h afif re n kle r işaretlerle an latışlar, b ir m ısraın İçine bütün b ir öm rün ıstırab ın ı, felsefesini, d e rin liğ i
n i sıkıştıra n sesler ve sem boller, H aşim 'in bu
sem boller d iya rın d a tam tekâm ülünü ve kendini buluşunu gösteriyo rd u . Esasen başka tü rlü de olam azdı. Ç ü n kü Haşlm , bütün sem bolistler gibi, vuzuhun, tam vuzuhun düşm anı idi. B ir Fran sız te n kid çln in benzetişi ile « B ir cahişe g ib i kolayca ko lla rın ı açan m ısra, o derece çıp la k lık , şiire h akare olurdu.» A hm et Haşlm de böyle d üşün düğü ve böyle h issettiği iç in d ir ki ş iirim iz i şiirin en güzel m erhalesine götürdü. O dehâ, onda, faz- la sly le vard ı.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi